19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Mart 2018 haber 10 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Laiklik hedefte Savaşa karşı çıkmak suç olursa... Savaşı “devletlerin barışçıl yöntemlerle elde edemediklerini silah gücüyle yani zor kullanarak elde etmeleri” olarak kavrıyorum; bu benim yapmadığım tanıma bütünüyle katılıyorum. AKP iktidarının Kürt sorunu diye anılan, çok yıllık ve çok yönlü sorunu barışçıl yöntemlerle çözemediği, çözmeyi başaramadığı, çözmeye yanaşmadığı için şimdi de “Afrin operasyonu”na başvurduğu kanısındayım. “Operasyon” ya da “harekât” terimlerinin kullanılması bunun bal gibi savaş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Peki savaş karşıtı bir yurttaş, bugünün Türkiye’sinde ortaya çıkıp her türlü savaşa karşı, dolayısıyla Afrin’deki savaşa da karşı olduğunu açıkça, duraksamadan, bedel ödemeyi filan göze almadan belirtebilir, dillendirebilir, yazabilir mi? Sakın acele edip “elbette” demeyin. “Zeytin Dalı” adı konmuş harekâtının başladığı 20 Ocak 2018’den günümüze kadar sosyal medya üzerinden yapılmış savaş karşıtı çıkışlar yüzünden 845 kişi gözaltına alındı. Milliyetçiliği ırkçılık tınıları ile daha da ilkelleştiren bir zihniyet Afrin savaşına karşı çıkan, Kürt sorununun barışçıl çözümü için önerilerde bulunan, böyle bir çözümü savunan sesleri kısmak için şahlanmış durumda. TV’lerin haber kanalları adeta serhat türküleri, fetih nağmeleri; cihat, şehit naraları eşliğinde habercilik (habercilik?) yapıyorlar. Kendilerini “merkez medya” olarak tanımlayan gazetelerde kalem oynatan “çağdaş yurttaş” kılıflı meslek yiğitleri de bilinçaltlarındaki milliyetçiliği gün ışığına taşıdılar. Aykırı bir sesi, mesela savaşa ve bu arada elbette Afrin’deki savaşa karşı çıkanları medyatik lince uğratmak için tetikte bekliyorlar. Peki kendinizi gerçek bir savaş karşıtı olarak görüyorsanız, görüşünüzü açıklamak, başkalarının da sizin gibi düşünmesini sağlamak için susmamanız gerektiğini düşünüyorsanız ne yaparsınız? Sizin cevabınızdan önce size verilen bir cevap var. Yukarıda yazılı. Bir kez daha aktarıyorum: “... 20 Ocak 2018’den bugüne kadar sosyal medya üzerinden yapılmış savaş karşıtı çıkışlar yüzünden 845 kişi gözaltına alındı...” HHH Haydi gelin şimdi, bu koşullarda mesela İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin 1982’de İngiltere ile Arjantin arasındaki Falkland savaşı sırasında bir habercinin işine neden son verdiğini bir meslek dersi olarak bugünkü Tırmık’ta aktarın bakalım. Haberci savaşta o gün yaşananları aktarırken “Bizimkiler ile düşman kuvvetler arasında bugünkü çatışmalarda...” diye başlayan, bizim meslek açısından bile masum ve sakıncasızmış izlenimi yaratan bu cümleyi kurdu ve o cümle habercinin işinden olmasına yol açtı. Emperyalist bir güç olduğuna sanırım kimsenin kuşkusu olmayan İngiltere’nin kamu yayın kuruluşu BBC “Bizimkiler ve düşman terimleri haberin objektifliği ilkesine aykırıdır. Yayını izleyen bir Arjantinli bu cümyeyi nasıl anlayacaktır. Bir haberci için sadece savaşan taraflar vardır ve haberci o taraflardan herhangi birine ait değildir” dedi ve o habercinin işine son verdi. Aydın Engin de “savaş karşıtlığı ve gazetecilik mesleği” üstüne bir Tırmık yazarken bu olayı ayrıntılarıyla anlatmakta duraksadı, ürktü, korktu. Dahası, 1980’lerde “Avrupa barış hareketi”nde pek ünlü olan, otomobillerin arka camlarına filan yapıştırılan çocuksu ama çok anlamlı bir cümleyi, hani “Düşün savaş var ve kimse cepheye gitmiyor” cümlesini de bu Tırmık’ta aktaracaktı ama korktu ve vazgeçti. Şubat ayında 47 kadın öldürüldü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platfor mu’nun kadına yönelik şiddetle ilgili açıkladığı rapora göre; şubat ayında 47 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Yapılan açıklamada, şubat ayında yaşanan 47 kadın cinayetinin şu ana kadar 1 ay içerisinde en yüksek sayı olduğunu belirtilerek, “Kadın düşmanı açıklamaların artması; şiddete karşı gerçekçi çözümler yerine, modern olmayan hadım ve idamın gündem edilmesi; kadına ve çocuklara yönelik şiddet konulu davalarda indirim uygulanması; kamuoyunun talepleri yerine oyalayıcı açıklamalarda bulunulması kadına yönelik şiddetin artmasında etkili oldu” denildi. Platform tarafından yapılan açıklamada, çocuk istismarı ve cinsel şiddet verilerinin basına yansıyan haberlerden çok daha fazla olduğu kaydedilerek, “Kadınların şiddet karşısında kendini korumak gibi yükümlülük altında bırakılıyor olması da şiddetin artışında sebeptir” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi Devrim Yasaları’nın 94. yıldönümünde İstanbul’da yapılan panelde, Cumhuriyetin laik eğitim kurumlarına yapılan saldırıya dikkat çekildi Hülya Kurt Dilek Taş Nursel Karagöz 3 anne, 3 kadın, 3 insan Şiddete, tecavüze karşı yürüyecekler Çanakkale’de yaşayan Dilek Taş (46) ve Hülya Kurt (43) ile Kocaeli’de yaşayan Nursel Karagöz (46), Türkiye’de yaşanan çocuk ve kadınlara istismar ile şiddete ve hayvan tecavüzleri ile doğa katliamlarına dikkat çekmek için Ankara’ya yürüyüşe geçti. Hazırladıkları 9 maddelik dilekçe ile yola çıkan Taş, Kurt ve Karagöz, 40 gün boyunca yolda toplayacakları imzaları TBMM’ye teslim edecek. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Ahmetçe köyünden evli ve 1 çocuk annesi Dilek Taş, Biga ilçesinden 3 çocuk annesi Hülya Kurt ile Kocaeli’de yaşayan evli ve 3 çocuk annesi Nursel Karagöz, dün sabah Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. 3 kadına, Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan ve çok sayıda kadın destek verdi. Grup adına açıklama yapan Dilek Taş, şöyle konuştu: “Üç anne, üç kadın, üç insan olarak çıktığımız yola hiçbir siyasi partinin gölgesi düşsün istemiyoruz. Bu sivil bir harekettir. Biliyoruz ki, anneliğin, kadınlığın, acının rengi, dili, ırkı, dini ve siyaseti olamaz. Acı ortaktır. Bir insan vücudu en fazla 45 del acıya dayanabilir. Fakat, bir kadın doğum yaparken, 57 del kadar acı çeker. Bu aynı anda 20 kemiğinizin kırıldığına eş değerdir. Bizler kadınlar olarak bu acıya katlanmışız ve sonunda çok güzel bir mutlulukla ödüllendirilmişiz. Şimdi çocuklarımız için, hayvanlar için, doğa için hep beraber yürüyeceğiz” dedi. l DHA Her şey Elif okusun diye Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı Kulundere köyünde yaşayan ve doğuştan yürüme engelli olduğu için okula gönderilmeyen 8 yaşındaki Elif Doğan’ın hayatı, ilçe merkezine taşınmaları ile değişti. İlçe merkezindeki Şehit Mahir Özdemir İlkokulu’nun Müdürü Yunus Demir, “eokul” sistemindeki Elif Doğan “Kayıtsız öğrenci” bölümünde Elif’in 8 yaşında olmasına rağmen okula kayıt edilmediğini öğrenince, önce ailesini aradı, sonra aileyi evlerinde ziyaret etti. Aileyle görüşmenin ardından okula kaydı yapılan Elif’e, arkadaşları ve öğretmenlerinin yardımı ile tekerlekli sandalye alındı, okulun asansörü de aktif hale getirildi. 8 yıldır evden çıkamayan Elif, artık arkadaşları gibi eğitimine devam ediyor. Öğretmen olacak Okula başladığı için çok mutlu olduğunu belirten Elif Doğan, “Büyüyünce öğretmen olmak istiyorum” dedi. l DHA Elif Polat Yüksek topuklu ‘atlet’ Runatolia Uluslararası Antalya Maratonu kapsamında yapılan ve yarışmacıların en az 7 santimetrelik topuklu ayakkabılarıyla 100 metre koştuğu, ‘Yüksek Topuk Koşusu’nda milli koşucu Elif Polat birinci, antrenörü Semra Pekyılmaz ikinci oldu. Tek erkek katılımcı Youtube fenomeni 21 yaşındaki Fester Abdü’nün de pembe topuklu ayakkabılarıyla koştuğu yarışı sunucu Burcu Esmersoy başlattı. Bu yıl 13’üncüsü yapılan ve renkli görüntülere sahne olan yarışmanın birincisi Elif Polat hiç topuklu ayakkabı giymediğini söyledi. l DHA İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Kadın Araştırmaları Derneği (KAD) dün, “Devrim yasalarımız” başlıklı bir panel düzenledi. Panelde, 3 Mart 1924’te kabul edilen Devrim Yasaları’na yönelik bir saldırı olduğu belirtilerek, özellikle eğitimin cemaatlerin eline bırakıldığı aktarıldı. İstanbul Barosu’nun konferans salonunda düzenlenen panele İstanbul Barosu Başkanı avukat Mehmet Durakoğlu, İstanbul Kadın Kuruluşları Koordinatörü Nazan Moroğlu, KAD Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, İstanbul Barosu Yönetim Kurumu üyesi avukat Aydeniz Alisbah Tuskan, emekli amiral Türker Ertürk, eski milletvekili Nur Serter, gazeteciyazar Ayşe Sucu, gazeteciyazar Mustafa Mutlu ve çok sayıda yurttaş katıldı. Olağanüstü görev Durakoğlu, İstanbul Barosu olarak inatla Türkiye’nin Cumhuriyet tarihini hatırlatmaya devam edeceklerini söyleyerek, “3 Mart 1924’le ifade edilen yasaların yürürlüğe girmesinin anlamını son 15 yıl içerisinde yeniden kavramak, anlamını eskisine göre daha bir farklılaştırılan bir çaba olarak yorumlanmaya başlandı. Bu çabanın bizim açımızdan çok önemli bir anlamı var” dedi. Durakoğlu, “Demokrasi bir bakıma laiklik, kadın hakları demek. Bunlar olmadan demokrasi olmaz. Millet iradesinin hâkim kılınması halifeliğin kaldırılması demek. Eğitim birliği demek. Bu ülke kansız ve kavgasız bir şekilde çok partili hayata geçtiyse, bu başarının arkasındaki demokrasinin alt yapısı olan devrim yasalarıdır” diye konuştu. Kadın erkek eşitliği... Nazan Moroğlu, 1924 Anayasası’nın 84. maddesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu yasa ile kadın ya da erkek herkesin ilköğretim eğitiminden geçmesi zorunlu hale geldi. Eğitim birliği sağlandı. Eğitimde şimdi kadınlar açısından durum çok vahim. 38 milyon kadının iki milyondan fazlası okuma yazma bilmiyor. 24 milyonu ise ilkokulu bitirmiş. 8 milyon hiç okula gitmemiş. Bu tablo doğru başlangıçtan ne kadar sapmalar olduğunun göstergesidir” dedi. Gerçek demokrasinin kadın erkek eşitliği olmadan olamayacağını dile getiren Moroğlu, şöyle devam etti: “Bizler geri kalmayı reddeden, Cumhuriyet’e gönülden bağlı erkeklerle el ele vererek mücadele edeceğiz. Cumhuriyet’i ayakta tutacağız.” ‘Savaş açılıyor’ Prof. Dr. Necla Arat ise son 15 yılda hukukun üstünlüğünün çiğnendiğini belirterek, “Devrim yasaları tek tek kaldırılıyor. Devrim Yasası eğitimi demokratikleştirdi. Laiklik bu yasayla eyleme dönüştü. Halifelik kaldırıldı. Ümmet kültürü de kaldırılarak din siyaset aracı olmaktan kurtuldu” dedi. Atatürk devrimlerinin özü olan laikliğin hedef alındığını aktaran Arat, Cumhuriyetin laik eğitim kurumlarına savaş açıldığını vurguladı. ‘Öğrenciler tarikat elinde’ Avukat Aydeniz Alisbah Tuskan da araştırmalara göre sadece İstanbul’da 445 tarikatın ve kolunun faaliyet gösterdiğine, 800 mecrada medrese olduğuna ve 1 milyon öğrencinin tarikatların elinde olduğuna dikkat çekti. Nur Serter, 3 Mart’ta milli eğitimi örümcek ağı gibi saran vakıfların eğitimden el çektirildiğini anımsatarak, “Devrim yasaları Türkiye’nin kalkınması açısından da çok önemlidir. Osmanlı ümmet toplumundan, Cumhuriyet ulusuna dönüşmemiz bu yasalar sayesindedir” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ÇORUM’DA KATLEDİLDİĞİ GÜN koruma kararı verilmiş Gamze’yi koruyamadık NECATİ SAVAŞ Boşanmak istedi DİYE katledildi Malatya’da 2 yıl önce evlenen ve 1 yaşında erkek çocuğu olan 21 ya şındaki Kübra Fırat, eşi Hakan Fırat’tan boşanmak istedi. Çift arasında önceki gece çıkan tartışmada Hakan Fırat, av tü feğiyle eşini göğsün den vurdu. Silah se sini duyanların ihba rıyla eve gelen sağlık görevlileri, genç ka dını hastaneye götür dü. Kübra Fırat, dok torların tüm müdaha lesine rağmen kurta rılamadı. Olay yerin de inceleme yapan polis, boş kartuşlara el koydu. Fırat, tutuk landı. l Malatya / Cumhuriyet Kübra Fırat SEYFETTİN METE Çorum’da yaşayan Gamze (30) ve kardeşi Ramazan Kuru, boşandığı eşi Yakup Mensur (34) tarafından 28 Şubat’ta katledildi. Çorum Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı avukat Gülhan Keleş, eski eşi ve kayınbiraderleri tarafından sürekli tehdit edilen Gamze Kuru’ya öldürüldüğü gün koruma kararı çıkarıldığını açıkladı. Kuru’nun yaşadığı şiddet yüzünden boşandığını, 4 yaşındaki çocuğuyla kendine yeni bir yaşam kurmaya çalıştığını anlatan Keleş, “Boşanmıştı. Kendi ayakları üstünde durmaya çalışıyordu. Bir iş bulmuş, çocuğunu kreşe göndermiş ve kendisine yeni ve mutlu bir hayat kurmaya çalışıyordu. Şiddetin olmadığı bir hayat düşlüyordu. Kocası ve kayınbiraderi tehditlerini bırakmıyordu. Koruma istemişti. Boşandığından bu yana gelen bu tehditler için koruma talebinde bulunmuştu. Kayınbiraderi için istediği koruma talebi geçen yıl reddedilmişti. Bu yıl yine başvurmuştu. Nihayet Gamze Kuru için koruma kararı çıktı. Gamze göremedi bu kararı” dedi. Savcılık doğruladı Çorum Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül de “Gamze Kuru’nun başvurusu üzerine alınan koruma kararı, olayın olduğu gün polis merkezine verildi. Eski eşi Yakup Mensur’un Gamze Kuru’nun işyerine ve evine yaklaşmaması konusundaki kararı cinayetin işlendiği gün şüpheliye bildirildi ancak buna rağmen olay gerçekleşti” dedi. l ÇORUM ‘Karanlık güçler başarılı olmamıştır’ Birleşik Kamuİş üyeleri, Ulus’taki 1. Meclis binası önünde toplanarak, “Şer’iye ve Evkaf ile Erkanı Harbiye Vekaletlerinin kaldırılmasına dair kanun”, “Tevhidi Tedrisat Kanunu” ve “Halifeliğin Kaldırılmasına dair kanun”un önemini anımsattı. Birleşik Kamuİş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, “Aydınlığa karşı tarihin hiçbir döneminde karanlık güçler başarılı olmamıştır. Türk Ulusu, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde tam bağımsız, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini attığı gibi Cumhuriyete, demokrasiye, devrimlerine sahip çıkacaktır” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle