21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Şubat 2018 EDİTÖR: Emre Deveci TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÖİ’lere el koyacaklar ekonomi 9 Türkiye 3. Havalimanı ve Osmangazi Köprüsü gibi kamu özel işbirliği projelerinin bütçede yarattığı açığı tartışırken, İngiltere’de kamulaştırma gündemde Emre deveci Kapitalizmin ve özelleştirmelerin anavatanı İngiltere, yeniden kamulaştırmayı tartışı yor. Jeremy Corbyn liderliğinde büyük ivme kazanan muhalefetteki İşçi Partisi, iktidara gelmesi durumunda enerji, sağlık, eğitim ve ulaştırma başta olmak üzere birçok sek törde kamulaştırmaya gideceğini açıkladı. Tartışmayı tetikle yen ise Türkiye’de de Osmangazi Köprüsü gibi örneklerle gündeme gelen ve kamu bütçesinde büyük açık yaratan kamu özel işbirliği (KÖİ) projeleri ol du. İktidardaki Muhafazakâr Parti ve sağ çevreler, kamulaştırma programının bütçeye 179 milyar sterlin (yaklaşık 940 milyar TL) ek yük getireceğini öne sürerken, İşçi Partisi’nin kurduğu gölge kabinenin lideri John McDonnell, önceki gün yaptığı açıklamada, bazı projeler için kamulaştırma tazminatı ödemeyebileceklerini söyledi. İlk kez yapılan bu çıkış, ülkede gündeme oturdu. McDonnell, daha önce yaptığı açıklamalarda tüm kamu özel işbirliği projelerini gözden geçireceklerini ve kamulaştırma ve tazminat bedelleri hakkında karar vereceklerini dile getirmişti. Geçtiğimiz günlerde İşçi Partisi üyeleriyle bir araya gelen McDonnell, tazminat ödenip ödenmeyeceğine ya da ne kadar ödeneceğine parlamentonun karar vereceğini belirtti. Kölelik benzetmesi McDonnell’in KÖİ projeleri danışmanı Helen Mercer, 8 Şubat’ta yaptığı açıklamada, KÖİ projelerini 19. yüzyıldaki köle ticaretine benzetmiş ve tazminat konusunun gelecekteki siyasi iklime bağlı olacağını söylemişti. Mercer, 1833’te Britanya’da köleliğin tazminatla kaldırıldığını ancak Amerikan iç savaşının ardından köle sahiplerine hiçbir tazminat ödenmediğini hatırlattı. McDonnell, KÖİ’leri kamulaştırarak, kamunun borç sorununu çözeceklerini, bu projelerden büyük kârlar elde eden özel şirketleri bertaraf ederek kamu hizmetleri için kaynak yaratacaklarını, kamu sektöründe özel şirketlerin doyumsuzluğu dönemine son vereceklerini belirtti. Sağ eğilimli Politika Araştırmaları Merkezi adlı İngiliz düşünce kuruluşu, İşçi Partisi’nin kamulaştırma programının enerji altyapı sektöründe 55.4 milyar sterlin, eğer tüm enerji sektörü kamulaştırılırsa 306 milyar sterlin, su sektöründe 86.25 milyar sterlin, Kraliyet Posta İdaresi’nde 4.5 milyar sterlin ve diğer KÖİ projelerinde 30 milyar sterlin maliyeti olacağını öne sürdü. l Ekonomi Servisi Avrupa kendi IMF’sini kuruyor Avro Bölgesi, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) bağım sız olarak Avrupa Pa ra Fonu kurmaya ha zırlanıyor. Avrupa Pa ra Fonu, kurtarma pake ti kullanan ülkelerin fon ları nereye harcaya caklarını kendi si kontrol ede Christine Lagarde rek IMF’nin rolünü de üst lenecek. IMF Başkanı Christine La garde, İsviçre’de yayınlanan Tages Anzeiger’e verdiği demeçte, Avru pa Para Fonu’nun kurulmasının Av rupa için ihtiyaç duyulan bağımsız kriz yönetim sistemini karşılayabi leceğini ifade etti. Lagarde, “Avro Bölgesi’nde kriz, bağımsız, hızlı şe kilde hareket etme kabiliyeti olan ve sıkı kurallar çerçevesinde çalı şan bir kriz yönetim sistemine ih tiyaç olduğunu gösterdi. Eğer biri bunu Avrupa Para Fonu olarak ad landırmak isterse, bundan memnun oluruz” diye konuştu.. ESM’nin Av rupa Para Fonu’na dönüştürülmesi yönünde AB Komisyonu’ndan gelen öneriyi Fransa ve Almanya destekli yor. l Ekonomi Servisi Üç 1.2 mmiillyyaornlbireablıkeğdeestek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca son 2 buçuk yıllık dönemde 3 milyondan fazla bebek için ailelerine doğum yardımı ödemesi yapıldı. “Yeni doğan bebeklerin ilk altını devletten” sloganıyla hayata geçirilen uygulamada, yurtiçi ve yurtdışında dünyaya gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya mavi kart sahibi bebekler için destek sağlayan Bakanlık, do ğum yardımı için başvuran annelerin, canlı doğan birinci bebeği için 300, ikincisi için 400, üçüncü ve sonrakiler için de 600 lira ödeme gerçekleştiriyor. Annenin vefat etmesi, Türk vatandaşı ya da mavi kart sahibi olmaması gibi durumlarda ise ödemeler babanın hesabına yatırılıyor. Uygulamanın başladığı tarihten 2017 sonuna kadar geçen süreçte 3 milyon 77 bin 206 bebek için 2 milyon 849 bin 369 anneye doğum yardımı ödemesi yapıldı. Annelere ödenen destek miktarı, 1 milyar 269 milyon 822 bin 149 liraya ulaştı. l Ekonomi Servisi Enerjide siber açık Satış görüşmelerin birkaç ay sürmesi beklemiyor. Denizbank için teklif martta Dubai’nin en büyük bankası Emirates NBD’nin (EBND) Denizbank hisseleri için Rus Sberbank’a fiyat teklifini Mart ayında vermesi bekleniyor. Bloomberg’e bilgi veren kaynaklara göre Emirates, Denizbank’a verilecek teklifi değerlendiriyor; Sberbank’ın da satış konusunda karar vermesi birkaç ay sürebilir. Emirates NBD geçen ay Denizbank için ön görüşmelere başladığını duyurmuştu. Bloomberg hesaplamasına göre Sberbank’ın Denizbank’taki yüzde 99.9’luk payı 4.12 milyar doları bulabilir. Geçen hafta açıklama yapan Sberbank CEO’su Herman Gref, Denizbank için çok iyi bir teklif aldıklarını belirtmiş ve “Yaptırımlar ve rekabet nedeniyle Türkiye’de iş yapmak zorlaştı” ifadelerini kulanmıştı. l Ekonomi Servisi Deutsche Bank’ta kıyım sürüyor Deutsche Bank’ın yatırım bankacılığı biriminde en az 250 kişiyi işten çıkaracağı belirtildi. İşten çıkarımların 500’ü aşabileceğini ifade ediliyor. İsim vermek istemeyen kaynaklar, Londra ve ABD’yi de içeren birimlerde geçtiğimiz iki yıl boyunca üst ve orta düzey yatırım bankacılığı pozisyonlarında küçülmeye gidildiğini aktardı. l Ekonomi Servisi Siber güvenlik sistemleri, enerji şirketlerinin yüzde 85’inin ihtiyacını karşılayamıyor ve etkin koruma sağlayamıyor Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY tarafından yayımlanan Küresel Bilgi Güvenliği 20172018 Araştırması’na göre, enerji dağıtım sektörü firmalarının tamamı siber güvenlik sistemlerinin şirket ihtiyacını karşılamadığını belirtti. Dünya genelinde yaklaşık 1200 büyük ölçekli enerji şirketi yöneticisinin anket yoluyla katıldığı araştırmada, katılımcıların yüzde 85’inin, şirketlerinde düzenli olarak kriz senaryolarını test eden ve olası bir siber güvenlik ihlaline karşı etkin kriz yönetimi sağlayacak bir program olmadığını düşündüğü ortaya kondu. Araştırmaya göre, enerji dağıtım sektörü şirketlerinin yalnızca yüzde 6’sı (2017’de yüzde 19) mevcut stratejilerinin bilgi güvenliği üzerindeki etkilerini tam anlamıyla gözden geçirdiklerini ve risk yönetim modellerinin siber tehditleri ve kırılganlıkları kapsadığı ve takip ettiğini belirtti. Bunun la birlikte katılımcıların yaklaşık dörtte biri (yüzde 23) halen bir güvenlik operasyon merkezlerinin olmadığını belirtiyor. ‘Şirketler yetersiz’ Siber güvenliğin şirket stratejisinin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini kaydeden EY Türkiye Enerji Sektörü lideri Erkan Baykuş, araştırma sonuçlarının şirketlerin gelişmiş siber saldırılarla baş etmede yetersiz kaldığına işaret ettiğini söyledi. “Siber tehditlere karşı dirençli bir yapı oluşturulmasında şirketlerin öncelikle kurum genelinde benimsenen kapsamlı bir risk yönetimi stratejisine sahip olmaları gerekiyor” diyen Baykuş, “Siber güvenlik yönetim stratejisinde, karmaşıklaşan tehditler karşısında çok katmanlı bir yaklaşımla hareket edilmesi ve başarısı kanıtlanmış öncü uygulamaların kullanılması önem taşıyor” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Şirketlerin birçoğunun siber güvenlik merkezi yok. Özel sektörün borcu arttı Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, 2016 sonuna göre 18.2 milyar dolar artarak 220.6 milyar dolara, kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) 4 milyar dolar artarak 18.3 milyar dolara yükseldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, aynı dönemde bankaların kredi borçlanmaları 2.9 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların kredi borçlanmaları 8.4 milyar dolar artış gösterdi. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise 2016 sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 1.2 milyar dolar artışla 11.5 milyar dolar oldu. l Ekonomi Servisi ‘Times yalan söylemez!..’ Kabaca son 50 yılın dünya ölçeğinde yaşanmış, en yaşamsal emperyal çıkarlar güdümündeki, bedelleri ağırlıklı yoksul güney dünyası için ağır savaşların, Türkiye’ye yansımalarının, fotoğrafçı, belgeselci olarak canlı tanıklarından, Sevgili Ergun Çağatay için Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’ndeki dostlarından anılarla aktarımları dinlemiş olmanızı isterdim. Aynı gün bir diğer dünya çapında belgeselcimiz Coşkun Aral’ın birinci ayı dolan, “kaçınılmaz” tanımlamasını yaptığı Zeytin Dalı operasyonu bağlantılı, deneyimleri, tanıklıklarıyla donanımlı değerlendirmeleri bir o kadar değerliydi.. Vietnam Savaşı’ndan günümüze dünyanın en kanlı savaş senaryoları ile bağlantılı, Suriye kördüğümünde yaşanan kirli, bir o kadar kanlı senaryoları okumak çok daha ufuk açıcı oluyordu. “Times yalan söylemez!..” başlığı ile benzer yaşanmışlıklarla, bugün yaşadıklarımızı daha sağlıklı değerlendirme çabalarına bir katkı daha olsun istedim.. Kanlı pazar, 1968 olaylarının bütünü içinde yaşananların odağında, yoğun habercilik, tanıklıklardan sonra 1968 Temmuz ayında 5 haftalık bir İngilizce dil kursu için Londra’daydım. AB üniversitelerinden gelmiş dönemin havasında daha bir solcu gençlik hareketinin içinden çıkmış öğrenciler ile, onların duygularıyla iletişim kurmada usta eğitimciler ilişkisinde kendimizi Londra’da düzenlenen Vietnam Savaşı karşıtı büyük mitinglerin içinde buluyorduk. Doğal dil öğrenimi sohbetlerinin gündemi, dönemin odak savaşı ile birlikte, kendi ülkelerimizin gençlik ve siyasal hareketlerinin sorunları oluşturuyordu. Benim içinden gazetecilik tanıklıklarımla yaptığım değerlendirmeler üzerine, “Ama sizde çok güçlü bir de Amerikancı Türkİslam sentezinde sağcı gençlik eylemleri varmış” itirazıyla Times’ta gerçekten yayımlanmış kısa ama kesin bir haber önüme kondu. Özetle Vedat Demircioğlu’nun öldüğü, 6. Filo karşıtı sol gençlik eylemleri üzerine on binlerle sağcı gençliğin Amerika lehine sokaklara çıkıp eylem yapmalarından söz ediliyordu. Sol gençlik hareketinin ülkemizdeki çok etkin örgütlenmesi karşısında, yavaş yavaş Türkİslam sentezi üzerinden gençlik yaratma çabalarının varlığını yadsımadan, ülkücü, siyasal İslamcı örgütlenmeler yanında özellikle AKP’nin kurucu kadrolarının içinden çıkmış, “kanlı pazarı” örgütlemiş MTTB yapılanmasını da anlattım. Ancak ülkemizin kültürel değerleri nedeniyle sağdaki söz konusu gençlik hareketlerinin hiçbirinin Amerikancı politikaları doğrudan savunamayacaklarını anlatmaya çalıştım. Asla Amerikancı eylem yapmak söz konusu olamadığından, antiemperyalist kimlikli büyük sol gençlik eylemlerinin karşısında “komünist, dinsiz” suçlamalarıyla baskınların yaşandığı gerçeğinin altını çizdim.. HHH “Times yalan söylemez” itirazları üzerine de, Cumhuriyet’i arayarak, olaylı günlere ilişkin haberlerin hepsini yollamalarını istedim. Fotoğraflı koca koca haberleri gözlerine sokarak, Times’ın kuşkusuz İngiltere’de yaşananlara ilişkin özenli olmasının, Türkiye, elbette yoksul güney dünyası ülkelerinde yaşananlara ilişkin geçerli olmadığını anlatmaya çabaladım. En yakın tanıklıklarımızla Irak, Afganistan işgalleri süreçleriyle başlayan Ortadoğu, İslam dünyası, son düğüm Suriye üzerinden.. bizim yaşadığımız gerçekler ile Batı medyası haber ve yorumları hiç çakışıyor mu? Bizim için sorunlar ülkemiz medyasının genel tablosu ile vahim boyutlarda katlanarak büyüyor. Bilindiği üzere İngiltere de içinde Batı medyası için geçerli demokrasi, basın özgürlüğü kriterleri bizde rejimi demokrasi sayılan ülkelerin içinde en ağır yasaklı konumda. Sivil İktidarlarının Cemaatli, Cemaatsiz icraatlarında dünyada en çok gazetecinin yargısız infaz olarak, en olumsuz koşullarda cezaevlerini doldurdukları gerçeği buzdağının sadece görünen parçası. Medya üzerinde estirilen dehşet terör sayesinde ana akım medya bile nefes alamaz konumda. El konulmuş, yandaşlarda uygulamalar korkunç. İşsiz gazeteciler çalışanları katlıyor, gazeteci avında, basın özgürlüğü yasaklarında dur durak yok.. Irak işgali gerekçesindeki büyük yalanla başlayan gelişmelerin odağında işgalde suç ortaklığını reddeden Ecevit Hükümeti’nin yıkılması projesi ile başlayan İktidarları süreçlerinde, bölge ülkelerinde akan kan, ödetilen bedeller, bize yansıyan sorunların boyutları ortada. Balkanlar travması, İslam dünyası içinde yaşanan kanlı çatışmalar, Ortadoğu travmasında, en kirlisinden çıkarlar çatışması bataklığında Türkiye’nin çok haklı ayakta kalma isyanında gerçeklere ulaşmak ne kadar yaşamsal ve de ne kadar zor.. 2017’de 270 milyon m2’lik yapı ruhsatı Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarının 2017 yılında bir önceki yıla göre, bina sayısı yüzde 16.2, yüzölçümü yüzde 31.8, değeri yüzde 56.8, daire sayısı yüzde 32.3 oranında arttı. Yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüzölçümü 270.7 milyon m2 iken; bunun 151.5 milyon m2’si konut alanı olarak gerçekleşti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle