18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Şubat 2018 haber 2 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Din dersi ilk üçte 20 bin sözleşmeli öğretmenin atama takvimi açıklandı Milli Eğitim Bakanlığı 20 bin sözleşmeli öğretmen alımı için atama takvimini açıkladı. Mart ayında başlayacak süreçte MEB, en çok atama kontenjanını 3 bin 806 ile sınıf öğretmenliğine ayırdı. Bakanlık 6 yıl boyunca tayin imkânları olmayan, eş durumu görmezden gelinen, başarılı olsa da belgesine layık görülemeyen ve ikinci sınıf öğretmen konumunda toplamda 1907 din kültürü ve ahlak bilgisi, 1453 ilköğretim matematik, 2 bin İngilizce, 1676 okul öncesi sözleşmeli öğretmen alacak. Öğretmen alım başvuruları 28 Mart tarihlerinde başlayacak. OHAL kapsa İlk 10 bölüm 1 Sınıf öğretmenliği (23l4m53makebOaİİDnlBntkinkiginölikiluiğg8ğlKliÖiiz0rsÖü(ceğ6i1le.ntt(r)6iü1ecm.(79ret26üm0sMb)i7veiaÖ)enntğle2Aiğr)heit(67T89110.e4FTRBk5eÖüene3nrhozd)kebBlçeoleienljEiirm(ğEl(i11kğ.il.4te0i(i5trm99ii0m/52F)()2i6e)(6n647v)3e) Eğitim Sen Genel Başkanı ‘Kadrolaşma hızlanacak’ “Açıklanan kontenjan listesi eğitim sistemine dair tüm kaygılarımızı fazlasıyla haklı çıkarmaktadır. 1OHAL süreci ile birlikte kamuda iş güvencesi fiilen kaldırılmakta, atamaların sözleşmeli yapılması uygulaması, bu son açıklama ile de birlikte rutin hale getirilmektedir. OHAL sonrası başta iş güvencesi ve özür tayin hakkı gaspı olmak üzere eğitim ve bilim emekçilerine dayatılan özlük, mesleki hak gaspları devam ettirilmektedir. 38 bini aşkın sözleşmeli öğ retmenin yaşadığı hak gasplarını yaşamaya devam edecek 20 bin öğretmen daha eğitim ve bilim emekçisi anlamına gelmektedir bu açıklama. 2Mülakat uygulaması eğitimde hakkaniyeti ortadan kaldırmakta, liyakatin adım adım terk edildiği anlamına gelmektedir. Buna rağmen yapılan bu kontenjan açıklamasında mülakat kriteri KPSS’den alınan puanın 50 puan ve üzeri ifadesiyle düzenlenmiş, eski düzenleme değiştirilmiştir. Bu ifade kadrolaşma politikalarının daha da hızlanacağını fazlasıyla kanıtla maktadır. 32012’den bu yana atama kontenjanı sıralamasında din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ilk üçte yerini korumaktadır. Yapılan açıklama ile bilimi, sanatı, sporu yok sayan uygulamaların da hızlanacağı teyit edilmektedir. 4Ataması yapılmayan öğretmen sayısı yarım milyona yaklaşmış, kapatılan köy okulu sayısı 17 bine ulaşmış, öğretmen ihtiyacı 109 bin olarak açıklanmasına rağmen 20 bin öğretmen ataması; değersizliğin bir kanıtıdır.’’ mında KHK ile şekillendirilen ve memur statüsünde görülmeyen “sözleşmeli’’ olarak bakanlık bu yıl 20 bin öğretmen alımı yapacak. 2017 KPSS sınavından 50 ve üzerinde puan alan adaylar, sözlü mülakata davet edilmek üzere elektronik ortamdan başvurularını tamamlayacak. 60 bin aday nın ardından sözlü sınava girmek üzere 20 atama için 60 bin aday sınava çağırılacak. Adaylar Ankara, İstanbul ve İzmir’in de aralarında bulunduğu 18 sözlü sınav merkezinden birini tercih edecek. Sözlü sınavlar 14 Nisan 8 Mayıs tarihleri arasında tamamlanacak. Mülakatta konuyu kavrayıp özetleme, ifade yetene teknolojik gelişmelere açıklık, topluluk önünde temsil ve eğitimcilik yönleri ile değerlendirilecek. Sözlü sınava katılanların sözleşmeli öğretmeliğe atanabilmeleri için 60 ve üzerinde puan almaları gerekecek. Sözlü sınavdan başarılı bulunan adaylar toplamda 6 yıl boyunca görev yapacakları en fazla 20 okulu tercih luklar gözetilmeksizin 4+2 toplam 6 yıl boyunca çalışacaklarını taahhüt edecek. Atanan öğretmenler her yıl performans denetiminden geçirilecek. Bakanlık öğretmenlerin sözleşmelerini tek taraflı olarak fesh edebilecek. Öğretmen adayları bu süreçte 2 kez güvenlik soruşturmasından geçirilecek. İlk yerek MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne soracak. Bu kurumlardan “memurluğa sakıncalı” olarak bildirilen adaylar mülakatta gereken 60 puanın altında bırakılarak atanma sürecinden elenecek. İlk soruşturmayı geçen adaylar ise mülakat süreci sonrasında bir okula atanabilmeleri durumunda yine toplayacakları belge Öğretmen adaylarının bel ği ve muhakeme gücü, ile te bulunacaklar. Sözleşme olarak bakanlık, mülakat lerle güvenlik soruşturma geleri milli eğitim müdür tişim becerileri, özgüven ve li öğretmenler atandıkları il öncesinde öğretmen adayla sına tabi tutulacak. lüklerinde onaylanmaları ikna kabiliyeti, bilimsel ve lerde eş durumu ve zorunlu rını “sakıncaları var mı” di l ANKARA /Cumhuriyet Çaba yüksek,Milli atletin başarı öyküsü Gülcan Palavan Ardahan’ın Samandöken Köyü’nde antrenman yapıyor. hPaaylavvaannla, rslaabilaghileanhiıyrdoar.ki Hem çalışıyor hem koşuyor başarı düşük Kız öğrencilerin motivasyon yüksekliği her zaman okul başarısına dönüşemiyor Ardahan’ın Göle ilçesine bağlı Samandöken köyünde, yedi çocuklu ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen milli atlet Gülcan Palavan (18), ilkokul beşinci sınıfta okuduğu sırada, okulda düzenlenen koşu yarışlarında antrenör Halil İbrahim Yılmaz’ın dikkatini çekti ve atletizme yönlendirildi. Çok sayıda ilde müsabakalara katılan ve bütün yarışlardan dereceyle dönen Palavan, son olarak 2015 yılında, Bulgaristan’da düzenlenen Dünya Dağ Kros Yıldızlar Kategorisi’nde dünya üçüncüsü oldu. Liseden geçen yıl mezun olan Gülcan Pa lavan, sabah erken kalkarak, ailesiyle birlikte ahırdaki hayvanlara yem ve su veriyor, ardından spor kıyafetlerini giyip, 13 kilometrelik yolu koşarak, köyünden Göle ilçe merkezine ulaşıyor. Palavan, ilçe merkezine vardığında ise önce yerel gazetenin dağıtımını yapıyor, daha sonra garsonluk yaptığı restoranın yolunu tutuyor. Milli atlet, bir yandan da üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Katılacağı şampiyonalara karlı köy yollarında antrenman yaparak hazırlanan Gülcan Palavan, tek hedefinin koşmak ve Türkiye’yi temsil etmek olduğunu söyledi. l DHA Necmettin Yılmaz 16 Haziran 2016’da şehit olmuştu. Şehit öğretmenin adı gezici anaokuluna verildi Geçen yıl, görev yaptığı Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden memleketi Gümüşhane’ye giderken TunceliPülümür Karayolu’nda PKK’li teröristler tarafından kaçırılarak şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz’ın adı, Tunceli Valiliği tarafından yaptırılan iki gezici anaokuluna veril di. Anaokuluna dönüştürülen otobüslerden ilki, düzenlenen törenle hizmete girdi. Necmettin Yılmaz’ın babası Hamit Yılmaz da “Kardeşliğimiz bozulmasın, birlik ve beraberliğimiz daim olsun inşallah” dedi. Vali ile şehit öğretmenin babası, çocuklara çeşitli hediyeler verdi. l DHA Cinsiyete dayalı başarı farkı araştırmasının verileri, dün düzenlenen seminerde tartışıldı. DİLEK ŞEN Aydın Doğan Vakfı ve Eğitim Reformu Girişimi tarafından, Türkiye’nin 2015 yılında katıldığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) sonuçları dikkate alınarak yapılan “Türkiye’de Cinsiyete Dayalı Başarı Farkı Araştırmaları” verileri, 20. Eğitim Politikası Semineri’nde değerlendirildi. Seminere, Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Doç. Dr. Bayram Çetin, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu ve Ankara Üniversitesi İlköğretim Bölümü’nden Doç. Dr. Yasemin Esen katıldı. Toplantıda sunulan tespitlere göre, kız ve erkek öğrenciler fen bilimleri ve matematik okur yazarlığında hemen hemen eşit, ancak Türkçe okur yazarlığında kızlar daha iyi performans gösteriyor. Öğrencinin kişisel özellikleri, ailenin sosyo ekonomik durumu, okulların sunduğu kaynaklar değişkenlik gösterse de kızlar başarı konusunda okulda daha istekli. Kız öğrenciler, okul yaşamlarında ebeveynleri ta rafından daha çok destekleniyor. Ancak ailelerinden aldıkları duygusal destek, kız çocuklarının başarı puanlarında olumlu bir etki yapmıyor. Ailelerinin duygusal desteğini alan erkek çocukları ise Türkçe başarı puanlarını düzeltebiliyor. Kızlar, erkeklere göre kendini okula daha ait hissediyor ve daha disiplinli. Doç. Dr. Bayram Çetin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) 2016 araştırmasına göre de kızların hemen tüm alanlarda erkeklerden daha başarılı olduğunu ortaya koyduğunu hatırlattı. Sıra tartışması “Türkiye, kadınlar ve kız çocukları için fazlasıyla mücadele gerektiren bir ülke” diyen Doç. Dr. Yasemin Esen, sunumunda kız ve erkek öğrenci olarak ayrılan kantin sırası gösterdi. Esen, toplumsal cinsiyet kurallarının okullarda yeniden üretildiğine dikkat çekerek, kız çocuklarının motivasyonunun neden başarıya dönüştürülemediğinin tartışılması gerektiğini belirtti. Esen, “Toplumsal cinsiyete dayalı kalıplar, sınıfta yeniden üretiliyor. Öğretmenler toplumsal cinsiyet körü ise, bu na ilişkin bir duyarlı bakış açıları yoksa, buna ilişkin bir eğitime muhatap olmadılarsa kendi kültürlerinden getirdikleri ataerkil davranış modellerini yeniden üretiyor. Okul feminen bir kurum. Evdeki ilişkilerin çok benzeri okulda var. Okul müdürü, erkek. Yani aile reisi. Öğretmenlerse kadın” dedi. Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu da, okulların kız ve erkek öğrenci için aynı şeyleri sunmadığını belirterek, “Okulda, aile içinde kadınların güçlü bir rolde görülmesi gerekiyor. Kız çocuklarına rol modelleri sorulduğunda, anne ve öğretmen. Ne oluyor da kız çocuklarının motivasyonları daha yüksekken başarıları düşük? Çocuklara soru sormaya devam etmeli. Eğitimde cinsiyet eşitliğinin ancak yaşayarak sağlanabileceğini unutmadan bunları düşünmeliyiz’’ diye konuştu. Bunun üzerine Çetin, Esen’in kantin örneğini hatırlatarak, “Meksika’ya gittiğimde metroya binmek istedim. Burası kadınlar sırası dediler” diyerek her şeyin bir problem gibi görülmemesi gerektiğini söyledi. Esen de, toplumsal cinsiyetin kurallarının okullarda yeniden üretilmemesi gerektiğini yineledi. Sorumlu kim? Ilıcak ve Altan kardeşler ile üç sanık, 15 Temmuz 2016 Kalkışması sorumluları olarak ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldılar. Acaba bu “Kalkışma”nın, daha doğru bir deyişle “Askeri darbe girişimi”nin asıl sorumluları, hukuk diliyle “asli failleri” gerçekten onlar mıydı? HHH Herhangi bir toplumsal ya da siyasal olay, hele hele bir darbe ya da bir darbe girişimi, kendiliğinden ve aniden ortaya çıkmaz: Bütün toplumsal ve siyasal olaylar gibi, onlar da belli birikimlerin, oluşumların ve süreçlerin sonucu olarak, yavaş yavaş hazırlanır ve ortaya çıkarlar. 15 Temmuz darbe girişimi de hiç kuşkusuz, şimdi artık Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması, FETÖ/PDY denilen ama bir zamanlar “Muhterem Hocaefendi Hazretleri” diye Erdoğan/AKP iktidarı tarafından toz kondurulmayan, Fethullah Gülen Cemaati’nin yıllar içinde devlet içine yerleşmesinin, özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, TSK’nin, kritik mevkilerine sızmasının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Peki, FETÖ/PDY’yi, devletin içine sızdıran, özellikle de TSK’nin kritik makamlarına yerleştiren, bu arada, bir suikast yalanı üzerine bütün gizli bilgilerin saklandığı “Kozmik Oda”ya zorla sokanlar kimdi? Birinci Silivri Trajedileri sırasındaki davalarda, subaylara kumpaslar kurulur, TSK’nin komuta kademeleri tarumar edilirken bu süreçlere destek verenler kimdi? Arkalarında siyasal destek olmasaydı, Silivri davalarında, hakkın, hukukun, adaletin bu denli ırzına geçilebilir miydi? TSK’deki tayin ve terfileri kim düzenledi, kim hakkı olanların önlerini keserken, FETÖ’cüleri hızla general yaptı? Bütün bunları siyasal iktidar yapmadı mı? Bu sürecin asıl sorumlusu yani “asli faili” siyasal iktidar değil mi? HHH Peki, bu sürecin medya ayağı neler yaptı? Kamuoyunu, Erdoğan/AKP ile Fethullah Gülen Cemaati’nin KARDEŞ olduğuna, bu “KARDEŞLERİN” Türkiye’yi “demokratikleştirdiğine” inandırmaya çalıştı: Televizyon ekranlarında (en hızlısı da benim karşımda) “Cemaat ve tarikatların sivil toplum örgütü olduğu” safsatasını hararetle savundu. “Askeri vesayet tasfiye ediliyor”, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” ,“Kurunun yanında yaş da yanar” diye, TSK konusunda yapılan bütün haksızlık ve hukuksuzluklara destek verdi. Üniversitelerin değerli yöneticileri darbecilikle suçlanıp hapsedilirken alkış tuttu. HHH Demokrasiyi yozlaştıran bir siyasal ve toplumsal oluşumun arkasındaki asıl güç, ona öncülük eden, onu fiilen yönetime egemen kılan siyasal odak, yani iktidar değil midir? Medya tetikçileri, bu siyasal ve toplumsal oluşumu uygulayan siyasal iktidarın dalkavukları olarak, ancak ikinci derecede sorumlu değiller midir? HHH Sanıyorum, son müebbet kararlarının kamuoyu vicdanında büyük tartışmalara yol açması, 15 Temmuz Kalkışması’na girişenleri bu güce ERİŞTİREN siyasal sorumlular yerine, onların bu noktalara taşınmalarına DESTEK VEREN medya tetikçilerinin cezalandırılmasından kaynaklanıyor. Ayrıca, medya mensuplarının, DOĞRUDAN 15 Temmuz Kalkışması SORUMLULARI olarak cezalandırılmaları da, kararın, haksızlık ve hukuksuzluk açısından, kamuoyu vicdanını rahatsız eden başka bir tartışmalı yönüne işaret ediyor! Türk araştırmacıya ABD’den ödül Didem Pehlivanoğlu, yaşlılıkta algı, dikkat ve bellek süreçlerini inceleyen teziyle Amerikan Psikoloji Birliği’nin 2017 yılı Doktora Araştırma Ödülü’nü kazandı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Pehlivanoğlu, deneysel psikoloji alanında çalışmanın kendisini mutlu ettiğini belirterek, “Beyin dalgalarını ölçme yöntemiyle genç ve yaşlıların algı ve dikkat süreçlerindeki duygusal içerikli materyallerin etkisi üzerine çalışıyorum’’ dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle