23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Salı 20 Şubat 2018 Pera Müzesi’ndeki sergiler 11 Mart’a kadar uzatıldı Pera Müzesi’nde devam eden sergiler “Bana Bak!: ‘la Caixa’ Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Portreler ve Diğer Kurmacalar” ile “Louis Kahn’a Yeni/den Bakış: Cemal Emden’in Fotoğrafları – Çi zimler ve Resimler” 11 Mart’a kadar uzatıldı. Pera Müzesi salıdan cumartesi’ye 10.00 19.00 saatleri arasında, pazar günleri ise 12.00 18.00 saatleri arasında gezilebilir. EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ECE KURTULUŞ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 !f’ten kadınF1FiB7zeeal.e!ğssfnttıİmiiisvvmtaasalllıedinzsrbeFiümuinlrmüliizlyklieo‘krra.dın filmleri’ üzerine manzaralarıderledik Bu yıl 17. kez kapılarını açan ve İstanbul’da güçlü bir sinema rüzgârı estiren !f İstanbul Bağımsız Film ler Festivali’nde, birçok iz EMRAH leğin yanı sıra, kadınların KOLUKISA hikâyelerini anlatan kadın yönetmenlerin de izini sürüyo ruz. Bir yandan kadın sinema cıların sayısındaki bu artış ya kın geleceğe dair ümitlerimizi yeşertirken, bir yandan da ha sadın böylesine yüksek kalite de oluşu sinema sanatı adına epey tatmin edici. Senaryosunu yazıp, başrolü nü üstlendiği “Frances Ha”dan bu yana başka bir göz le izlediğimiz ve doğ rusu bizi de hiç hayal kırıklığına uğratmayan Greta Gerwig’in ilk yö netmenlik denemesi olan “Lady Bird Uğur Böceği” hakkında çok iyi şeyler işitiyor ve he yecanla izlemeyi bek liyorduk. İlk kez açılış gecesi perdeye düşen film, 17 yaşında Sacra mentolu bir genç kızın yaşamına tanık ediyor Lady Bird Uğur Böceği bizi. Ailesinin taktığı adıyla Christine, kendi kendine verdiği adıyla ise “Lady Bird”, sıkışıp kaldığını düşündüğü küçük kentte büyüme sancılarıyla kıvranırken hem New York’a gitmeyi hayal etmekte, hem de oğlanlarla, sosyal çevresiyle, annesiyle ve birazcık da olsa utandığı sınıfsal konumuy sanki bizi Frances Ha’nın gençliğiyle tanıştırıyor. Oyuncu performanslarının hepsi birinci sınıf elbette (özellikle Ronan) ama doğrusu anne rolündeki Laurie Metcalf ile baba rolündeki Tracy Letts’in gerçekten takdire şayan bir iş çıkardıklarını belirtelim. la başa çıkmaya çalışmaktadır. Bu gel gitler içinde en yakın arkadaşından kopması da kaçınıl Bir büyüme öyküsü de İsveç’ten mazdır elbette. Saoirse Ronan’ın Kürt asıllı İsveçli sinemacı başrolünü üstlendiği ve yılın en Rojda Şekersöz’ün filmi tam da dikkat çekici genç oyuncuların “Lady Bird”ün üzerine izlenin dan Timothy Chalamet’nin de ce ilginç bir bağlama oturuyor küçük bir rol üstlendiği film ve sanki iki film sayesinde fark de Gerwig sağlam bir yönetmen lı Kültürlerin benzer hikâyelerle lik sınavı verirken senarist ola olan sinemasal deneyimleri rak da çizgisini bozmuyor ve ni gözlemlememize fırsat tanı Professor Marston and the Wonder Women yor. “Beyond Dreams Rüyaların Ötesinde” adlı filmde kahramanımız bu kez 20’li yaşlarını sürüyor ve filmin başında biz onunla cezaevinden salıverilirken tanışıyoruz. Vaktinin çoğunu en büyük hayalleri Latin Amerika’ya kaçarak Stockholm’ün bunaltıcı atmosferinden kurtulmak olan arkadaşlarıyla aylaklık yaparak geçiren Mirja kendine bir iş bulmaya karar verir ve bir otelde çalışmaya başlar. Kısa sürede işinde sivrilen ve terfi alan Mirja, yavaş yavaş arkadaş çevresinden kopacak ve farklı sorumluluklar üstlenerek hayatını rayına oturtmaya çalışacaktır. İlk uzun metrajlı filmiyle güçlü bir çıkış yapan Şekersöz, neredeyse hiç erkek sokmadığı (iki belirgin ama küçük rol dışında hiç erkek yok neredeyse) filminde tam bir kadın dünyası yaratıyor ama sadece kadınlığa dair meseleleri işlemediği gibi Kürt kimliği üzerine de inşa etmiyor hikâyesini. Filmin hemen hemen her sahnesinde yer alan Evin Ahmad (Mirja) ise yetkin oyunculuğuyla muhtemelen filmin en büyük kozu. Wonder Woman’ın gizli tarihi Çizgi roman meraklılarının yakından tanıdığı, son yıllardaki DC sinema uyarlamalarıyla (ve Gal Gadot’un karşı koyulmaz çekiciliği sayesinde) geniş kitlelerin de tanıştığı Wonder Woman karakterinin nasıl ortaya çıktığına dair gerçek bir hikâye anlatan “Professor Marston and the Wonder Women” yine kadın bir yönetmen (Angela Robinson Brown) tarafından çekilmiş. 1930’lu ve 40’lı yıllarda ABD’de geçen film ‘yalan makinesi’ni icat etmeye çabalayan karı koca bir akademisyen çiftin onlarla çalışmaya başlayan genç ve çekici stajyerle olan ilişkileri üzerinden çatıyor hikâyesini. Kısa bir süre sonra üçlü bir ilişki yaşamaya başlayacak olan bu ‘tuhaf aile ne yazık ki dönemin muhafazârlığına kurban gidecek ve önce işlerinden, sonra da yaşadıkları mahalleden kovulacaktır. İşsiz kalan Professor Marston’ın aklına süper güçleri olan bir kadın kahraman yaratmak gelir ve bu kahramanı da ikisi de feminist olan karısı ve metresinden esinlenerek Amazon yapmaya karar verir. Üstelik bol bol sado mazo sahneler, ‘bondage’ (bağlama), ‘spanking’ (kalçaya şaplak) gibi erotik çağrışımlar da çizgiromanda bolca yer alacaktır. Tabii bu durum ahlak zabıtalarının hiç hoşuna gitmeyecektir. Daha önce “L Word” ve “True Blood” gibi dizilerde yönetmenlik yapan Angela Robinson Brown’ın bu şaşırtıcı filmi bugün hâlâ tabu sayılan bazı meselelerin bundan 70 yıl önce nasıl yaşandığını ve toplumda nasıl karşılandığı gösteren ve milyonların severek izlediği Wonder Woman’ın da aslında ne denli radikal bir kökeni olduğu anlatan etkileyici bir iş. ‘Güldestan’ sahnede Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu 21 Şubat ve 24 Şubat akşamı saat 20.00’de ; Güldestan adlı müzik ve dans prodüksiyonunu gerçekleştirecek. Koreograf Beyhan Murphy’nin, 2004’te Mercan Dede ile beraber yaptığı Güldestan eseri, o günden bugüne, Mersin, Antalya, Samsun, İzmir ve İstanbul olmak üzere beş Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelendikten sonra, bu yolculuğunu Ankara’da tamamlıyor. Dekor tasarımının Işın Mumcu’ya, kostüm tasarımının İsmail Dede ve Ayşegül Alev’e ait olan eseri; kendisi de orijinal Güldestan’da başrol oynamış olan Arkın Zirek sahneliyor. Eserin içeriğinde kullanılan Evliya Çelebi ve Orhan Pamuk metinlerini, tiyatro ve sinema sanatçısı Halit Ergenç seslendiriyor. Lukas Lauermann ile sınırların ötesinde BAFTA ödüllerinde ‘Üç Billboard’ etkisi İngiliz Filmi ve Televizyon Sanataları Akademisi’nin (BAFTA) ödülleri önceki gün Londra’daki Royal Albert Hall’da düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Gecede “Üç Billboard Ebbing Çıkışı Missouri” adlı film toplam 5 ödül alarak rakiplerini gölgede bıraktı. En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu (Frances McDormand), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Sam Rockwell), En İyi İngiliz Filmi ve En İyi Orijinal Senaryo (Martin McDonagh) ödüllerini alan “Üç Billboard...” büyük sükse yaparken, En İyi Yönetmen (Guillermo Del Toro), En İyi Müzik (Alexandre Desplat) ve En İyi Yapım Tasarımı ödüllerini alan “The Shape of Water Suyun Sesi” öne çıkan bir diğer yapım oldu. En İyi Erkek Oyuncu ödülünü “Darkest Hour” filminde Winston Churchill’i canlandıran Gary Oldman’ın alması sürpriz olmazken aynı şekilde “I, Tonya” ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü Allison Janney’in alması da kimseyi şaşırtmadı. En İyi Uyarlama Senaryo ödülünün James Ivory’ye (“Call Me By Your Name Beni Adınla Çağır”) ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünün ise Roger Deakins’e (“Blade Runner 2049”) verilmesi de yine gecenin şaşırtmayan hareketleriydi. Karadeniz 4. Kitap Fuarı başlıyor TÜYAP tarafından, Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği beraberinde Samsun Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü desteği ile hazırlanan Karadeniz 4. Kitap Fuarı, bugün TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını açıyor. Karadeniz Kitap Fuarı’na 220 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılırken 60 kültür etkinliği düzenlenecek. Yazar akını Karadeniz 4. Kitap Fuarı’nda, aralarında Ataol Behramoğlu, Defne Suman, Deniz Kavukçuoğlu, Ercan Kesal, İsmail Saymaz, İbrahim Kaboğlu, Pelin Çift, Mete Yarar, Asuman Portakal, Murat Tavlı, Behiç Ak, Kemal Hamamcıoğlu, İhsan Eliaçık, Murat Karayalçın, Metin Uca, Özlem Dilber, Cemre Birand, Kerem Fırtına, Hicabi Demirci, Güldal Mumcu ve Levent Gültekin’in de bulunduğu pek çok değerli yazar, şair ve bilim insanı okurlarıyla buluşacak. Girişin ücretsiz olduğu fuar her gün 10.0019.30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Tramvay ile fuar alanına ulaşmak için Tekkeköy durağında inmek gerekiyor. Gelenekselle moderni birleştiren konser Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyetlerin Sesi Korosu, tüm Türkiye’nin O Ses yarışmasıyla tanıdığı Dodan Özer ile birlikte konser verecek. 22 Şubat’ta yapılacak konser BAU Beşiktaş Güney Kampusu’nda izleyici ile buluşacak. 2011 yılında BAUART bünyesinde kurulan Medeniyetlerin Sesi Korosu doğu ve batı kültür mozaiğinin ahengini müzik yoluyla ortaya koymak için çoksesli ve çok dilli şarkılar seslendiri yor. 22 Şubat’ta gerçekleşecek olan konsere bu kez Dodan Özer de eşlik edecek. Sanatçı 1997 yılında ortağıyla beraber DODAN PROJECT’te geleneksel şarkıları, caz, rock, newage gibi modern ezgilerle harmanlayarak yeniden yorumluyor. Etkinlik ücretsiz. ACI KAYBIMIZ Afife ve Rüştü Tokat’ın kızı, Fikret, Tahsin, Gönül, Alpaslan’ın kardeşi, Memet Sina ve Ahmet’in annesi, Yunus ve Ozan’ın babaannesi, Suat Nazif Baydur’un eşi, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, müzisyenliğinin yanı sıra aranjör ve besteci olarak da tanınan Viyanalı genç çellist Lukas Lauermann’ı ağırlıyor. İstanbul Avusturya Kültür Ofisi tarafından Yapı Kredi Kültür Sanat’ın ev sahipliğinde düzenlenen konser, 21 Şubat 2018 Çarşamba günü saat 19:30’da Loca’da yapılacak. Loca, Viyanalı genç çellist Lukas Lauermann’ı ağırlıyor. Mü zisyenliğinin yanı sıra aranjör ve besteci olarak da tanınan Lauermann, pek çok müzik grubu ve müzisyenle işbirliği yaptı, önemli tiyatro oyunları ve performanslar için müzikler besteledi. Bu işbirliklerinin pek çoğunun ürünleri albümlerde yer aldı. Sonunda geçen yıl, kendi bestelerinden oluşan ilk solo albümü “How I Remember Now I Remember How”ı çıkaran sanatçı, İstanbul’a, albümünün tanıtım turnesi kap samında geliyor. İstanbul Avusturya Kültür Ofisi tarafından Yapı Kredi Kültür Sanat’ın ev sahipliğinde düzenlenen konserde Lauermann “sınırlara kulak asmayan modern klasik müzik” olarak tanımladığı müziğini İstanbullularla buluşturacak. Lauermann’ın müziği, yine sanatçının ifadesiyle, “bizi çevreleyen her yere – hafıza mekânlarına, duygu odalarına, özlem diyarlarına” davet ediyor dinleyiciyi. EMİRE BAYDUR 18/02/2018 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 20/02/2018 tarihinde Ayazağa Merkez Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Yeni Ayazağa Mezarlığı’nda defnedilecektir. BAYDUR AİLESİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle