18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Şubat 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Saray’ın sözcüsü haber 5 Devlet Bahçeli’ Erdoğan ve Bahçeli ittifakını eleştiren CHP’li Özel, ‘Erdoğan, Yıldırım ve Bahçeli aynı şeyleri söylüyor. Konuşmalar Saray’da yazılıyor’ dedi CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP ile MHP’nin çift yumurta ikiziyken, artık tek yumurta ikizine dönüştüğünü söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Saray’dan gelen metin üzerine konuştuğunu belirten Özel; Bahçeli’nin “Saray’ın sözcüsü”, “Saray’ın ortağı” ya da “Saray’ın yancısı” gibi ifadelerle anılması gerektiğini dile getirdi. Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk düşmanı olan Kadir Mısıroğlu’nu hastanede ziyaret ettiğini ifade etti. Erdoğan’ın bu ziyaretten iki gün sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle görüştüğünü söyleyen Özel, “Fotoğraflardakilerden birinin meşhur lafı var ya ‘Kimler kimlerle beraber.’ Sayın Bahçeli, kadere bak, kimler kimlerle beraber? Cuma günü hangi eli, pazar günü hangi eli tutuyorlar?” diye konuştu. MHP’li bir yöneticinin AKP ve MHP’nin bugüne kadar aldıkları en yüksek oy oranını toplayarak ittifakın oy oranının yüzde 65 olarak açıkladığını anımsatan Özel, şunları dile getirdi: “Buna tıpta fantom etkisi diyorlar. Bir uzuv koptuysa, beyin bu kaybı kabul etmez. Örneğin beyinde, olmayan kolun olmayan avucunun içi kaşınabiliyor. MHP yöneticilerinde fantom etkisi var, olmayan bir şeyi varmış gibi sanıyorlar. Halen arkasında milliyetçiler duruyor sanıyor. Oysa 16 Nisan günü 5 milliyetçiden 4’ü sizinle hareket etmedi, ‘hayır’ oyu verdi. Olmadık işbirliklerine, olmadık kucaklaşmalara, olmadık rezaletlere, olmadık ittifaklara devam ediyorsunuz. ‘Hortumları kesip İstanbul’u alacağız’ Toplumsal Sözleşme Platformu, dün Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde “OHAL Değil Demokratik Yönetim” konulu bir panel düzenledi. CHP Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu konuşmacı olarak katıldı. Kaftancıoğlu konuşmasında, İstanbul Büyük şehir Belediyesi (İBB) kaynaklarının hortumlandığını belirterek, “Bizler halkımıza gerçekleri anlatmaya devam ettiğimizde öyle 12 puanla değil en az 5 puan farkla İstanbul’u alacağız” dedi. Kaftancıoğlu, İstanbul’un 11 bakanlıktan daha büyük bir bütçeye sahip olduğunu, fakat bütçenin halk için harcanmadığını belirterek, “Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni alarak onların yarattığı bu hortumları keseceğiz” dedi. OHAL’in topluma olan etkilerini kadına yönelik şiddet olaylarında yaşanan artış üzerinden anlatan Kaftancıoğlu, Türkiye’de OHAL ilan edildiği günden beri kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artış gösterdiğini belirterek şunları söyledi: “Bu dönemde 5 bin 406 kadınımız cinayete kurban gitti. Eşi ve eski eşi tarafından fiziksel şiddete uğrayanların oranı yüzde 39. Yaşadıklarını anlatamayan kadınların oranı yüzde 48. Bu rakamlar, OHAL’de ne halde olduğumuzu göstermeye yetiyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet MHP getirdiğinden çok götürüyor, AKP ile birliktelik MHP’yi eritiyor, sıfıra getiriyor. O yüzden ittifaka ihtiyaç var. Çarşamba günü Meclis’e verilecek teklif, MHP’nin barajın altında olduğuna iki tarafın milletvekillerinin birden imza atmasıdır. Güya sembol, amblem duruyor ama ortada parti diye bir şey yok. Rozet var, ilke diye bir şey yok. Arşiv var, o söylenenlerden eser yok. Geçmişteki bütün eleştiri, hakaretler duruyor, ortada değişen bir şey yok ama bir tek şey var. Koltuk hevesi, ne olursa olsun parlamentoda olma zorunluluğu.” Özel, hafta sonu pek çok kongrede “Reis bizi Afrin’e götür” sloganları atıldığını, önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrin’e gideceğini söylediğini, sonra da Bahçeli’nin de Afrin’e gideceğini söylediğini belirterek, şunları kaydetti: ‘Metne bağlı kalıyor’ “O ne derse, bu da onu söylüyor. AKP ile MHP eskiden çift yumurta ikiziydi ama son dönemde tek yumurta ikizine dönüştüler. Arada hiçbir fark yok. Konuşmalar Saray’dan yazılıyor, iki tarafa da yollanıyor, aynı konuşmayı Cumhurbaşkanı da Binali Yıldırım da Bahçeli de yapıyor. Yıldırım, araya parça atıyor, doğaçlama yapıyor, metne çok sadık değil. Ama Bahçeli, metne sadık. Bahçeli, sufle alıyor mu bilinmez ama metne tam sadık. Değme tiyatro sanatçısının yapamayacağı bir ez beri, Saray’ın jargonu üzerinden, Saray’ın kendisine yolladığı metin üzerinden okuyor. Saray ne hakarette bulunuyorsa aynısını söylüyor, Saray ne savunmada bulunuyorsa aynısını söylüyor, Saray’ın ne argümanı varsa Devlet Bey’in de o argümanı var. Sayın Bahçeli’den, artık MHP ile bir bağ kurmak, genel başkanı olarak anmak yerine, Saray’ın sözcüsü, Saray’ın ortağı, Saray’ın yancısı gibi ifadelerle bahsetmek hiç olmaza MHP’nin kurumsal kimliğine aidiyet duyan, 60 yıllık partiyi kendisine baba evi bellemiş kişilerin de yüreklerini burkmaz. Çünkü bir tarafının derdinin artık parti değil Saray ve Saray’a destek olduğu açıkça ortada.” l ANKARA/Cumhuriyet HDP’de ‘düşürme’ önlemi Parti kurullarını belirleyen HDP’de, grup başkanvekillikleri için ceza almış ve vekilliği düşürülme ihtimali olan isimler yerine Toğrul’un adı öne çıktı MAHMUT LICALI HDP’de Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle vekilliği düşme ihtimali olan Ahmet Yıldırım’ın yerine Grup Başkanvekili olarak Mahmut Toğrul’un ismi öne çıkarken, Pervin Buldan’ın kongrede Eş Genel Başkan olmasının ardından TBMM Başkanvekilliği için de Sırrı Süreyya Önder, Mithat Sancar, Filiz Kerestecioğlu ve Osman Baydemir’in isimleri dile getiriliyor. HDP’nin 11 Şubat’ta gerçekleşen kongresinin ardından Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeliklerinde değişiklikler yapıldı; Meclis grubunda da zorunlu bir değişim gündeme geldi. Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle cezası kesinleşen Yıldırım’ın vekilliğinin düşürülmesine yönelik Başbakanlık tezkeresi TBMM’ye gönderilmişti. Yıldırım’ın yanı sıra hakkında kesinleşen cezası bulunan HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın da vekilliğinin düşürülmesine yönelik Başbakanlık tezkeresinin TBMM gündeminde olduğu belirtiliyor. Yıldırım ve Ayhan’ın ardından başka HDP’li milletvekilleri hakkında da benzer süreçlerin işletilebileceği değerlendiriliyor. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli başkanlığında dün TBMM’de tüm HDP milletvekillerinin katılımıyla kapalı grup toplantısı yapıldı. Toplantıda kongrenin ardından oluşan yeni yönetimle birlikte HDP’nin TBMM’de izleyeceği politika ele alınırken, milletvekilleri yeni döneme ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda Yıldırım ye rine HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un ismi üzerinde görüşbirliği sağlandı. Yeni MYK belli oldu Önceki gün toplanan PM’de MYK üyeleri seçilirken, MYK içindeki görev dağılımı da şöyle oldu: Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Parti Sözcüsü ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Bilgen, Basın Yayın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Acar Başaran, STK ve Siyasi Partilerle İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Fatma Kurtulan, Seçim İşlerinden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Yurdusev Özsökmenler, Genişlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Taka, Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, Eğitim ve KültürSanattan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ Karahalı, Genel Sayman Ömer Önen, Halklar ve İnançlar Komisyonu Sözcüsü Kemal Peköz, Ekonomi Komisyonu Sözcüsü Garo Paylan, Emek Komisyonu Sözcüsü Rıdvan Turan, Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, Gençlik Meclisi Eş Sözcüleri Tuna Aydın ve Emine Kaya, Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca. l ANKARA ‘Barış yasası’ teklifi HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, TBMM Başkanlığı’na “Barış İçinde Yaşama Hakkının Tesisi Hakkında Kanun Teklifi” verdi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Nürnberg Mahkemeleri tarafından oluşturulan normların Nürnberg ilkeleri adı altında, BM Hukuk Komisyonu’nun çalışmalarına kaynaklık ettiğini, barış hakkının bir insan hakkı olarak 15 Aralık 1978’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildiğini, anımsatan Baydemir, Türkiye’nin de 2003 yılında onaylanarak taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 20’inci maddesinin “Her türlü savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır” şeklinde olduğuna dikkat çekti. Barışseverler Cemiyeti’nin kurucu başkanı ve Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden Behice Boran ile Adnan Cemgil, Nevzat Kemal, Reşat Sevinçsoy, Naci Ormanlar’ın 1950 yılında Türkiye’nin Kore savaşına asker gönderme kararına karşı bildiri dağıttıkları gerekçesiyle yargılandığını ve cezalandırıldığını anımsatan Baydemir, Afrin’e yönelik başlatılan operasyonun ardından sivil toplum örgütlerinden, gazetecilere, siyasi partilere ve yurttaşlara kadar muhalif tüm kesimlerin, önce iktidara yakın medya tarafından hedef gösterildiğini, ardından iktidarın talimat gibi açıklamalarıyla gözaltı ve tutuklamalar gerçekleştiğini söyledi. Baydemir, “Toplumun barış içinde yaşama isteği ve bu çerçevede savunduğu barışı savunma hakkına yönelik talebi, siyasi iktidar tarafından bir tehdit olarak algılanmaktadır. Söz konusu kanun teklifi uluslararası sözleşmelerce ortaya konan ve söz konusu sözleşmelere imza vererek taraf olan ülkelerin Barış Hakkı’na dair yükümlülüklerini hatırlatma ve bu yükümlülüklerin esas alınmak koşuluyla yurttaşın barışı savunma hakkının yasal olarak tanınmasını ve korunmasını amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı. l Yurt Haberleri Nerval’in hikâyesi Hava soğuktu, kaloriferler yanmıyordu... Bir genç kız düş kuruyordu pencereden kararan göğe bakarak... Diyordu ki: “Israr ediyorum, benim hikâyemi yanlış yazdınız...” Gece arkamıza düşen karanlık sade,/ Sonuna dek yalansız/ Birbirimize yansıttığımız sonsuz ışık da.” HHH Elimde Cemal Süreya’nın yetişkin gün ışığıyla “yanlış yazılan hikâye”nin ipuçlarını O kara gözlü, kara saçlı kız, aradım... Gerard de Nerval’in Wystan Hugh Auden’i oku yakalayamadığı hüzünleri, muş muydu yoksa? sevdaları, sevinçleri 15 yaşın Kimine göre ufak bir ço daki gözleri miyop kız çocu cuktur aşk, kimine göre bir kuş... Genç kız o gün ne denli heyecanlıydı, ne denli uçarıydı kim bilir?.. İşte o anda yüreğinde bir şeyler koptu. Kendini bir bilinmezin içinde buldu... Gerard de Nerval, genç kızın yazdığı pusulayı okudu. Siyah saçlı, siyah gözlü kızı bir yerlerde görse tanıyabilir miydi? Kızın yazdığı pusulayı okudu: “Israr ediyorum, benim hikâyemi yanlış yazdınız. Görüşmek üzere...” Müzik kutusuna Weber’in bir kasedini koydu... Hava soğuktu, kaloriferler yanmı ğunda yakalayıp ona İyonya öykülerinin kahramanlarını anlatmaya çalıştım... Hava soğuktu, kaloriferler yanmıyordu... Siyah saçlı kız, Nerval ve ben yoksa üşüyor muyduk? Hikâye yanlış yazılmıştı, öyle olmamalıydı ve biz hiç üşümemeliydik... Demeliydik ki: “Sen el kadar bir kadınsındır. Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli. Bazı ağaçlara kapı komşu, Bazı çiçeklerin andırdığı. İşbu kadarla bitse iyi; Bir insan edinmişindir kendine, yordu... Bir şarkı edinmişindir bir Genç kız üşüyordu... umut. Belki kurduğu düşte “o Güzelsindir de oldukça, ço adam” vardı. Belki Gerard cuksundur da de Nerval’in camları kızıla Saçlarınla beraber pence çalan renkleriyle yanıyordu... redeyken Aynı anda bir başka mekânda Nerval, ay ışığında şiir yazıyordu: “Kömür gözlü bir kumral en üst pencerede; Eskidir geçmiş zaman esvapları eski. Görmüşlüğüm var bu kadını; ama nerede? Hatırlıyorum, başka bir hayatta belki...” Zaman ne denli çabuk geçiyordu... Hüzün ve sevda bir akşamüstü kendi türkülerini söylüyordu. Rainer Maria Rilke yalnızlığı yağmura benzetiyordu. Galiba doğruydu! Yalnızlık akşamları denizlerden yükselirdi, uzak ıssız Besbelli aradığından haberli Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda sevgili.” HHH Tam bir haftadır kara gözlü, kara saçlı kızı düşünüyordu Nerval... Diyordu ki: “Ne kadar güzel gülümsemişti bana!..” Tam o sırada Cemal Süreya gülümsüyordu: “Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya...” Angelos Sikelianos bir açık pencereye yaslanmış bakarken tozlar uçuşuyordu havada... Lawrence, güneşe doğru ovalardan eser ve kentin tam büyüyen bir tutku çiçeğin göbeğine düşerdi... den sevdaları kokluyordu. İnsanlar karşılıklı nefretler Akşamın alacakaranlığında içinde değil miydi? bir kadın yavaşça şarkı söy Ben Nerval’e bir pusula lüyordu... gönderen o siyah saçlı, siyah gözlü kızın “yanlış yazılan hikâyesi” üzerine düş kurmaya başladım. Gece yıldızsız bir gök altında Wallace Stevens’in dizelerinden yola çıkıp Cemal Süreya’nın gülünü koklayıp sokak ortasında yitip gitmeyi denedim... Dedim ki: “Ne geceyle ben; seninle ben, yalnız/ Yapayalnızız, o denli birbirimizle,/ Delice ötesinde, bilinen yalnız olmaların. Dışarıda sis vardı ve insanlar koşuşuyordu. İçerisi soğuktu, kaloriferler yanmıyordu.... Nerval yanlış yazılan bir hikâyede doğruları arıyordu... Yaşam ince çizgilerle aşkları, hüzünleri, sevinçleri topluyordu... Her şeye karşın yaşamak güzeldi!.. Pencereden kararan göğe bakıp düş kuran genç kız bunun farkında mıydı?.. Ayla Akat Ata gözaltına alındı Eski BDP Batman milletvekili Ayla Akat Ata, 2015 yılında, Ardahan’ın Göle ilçesinde yaptığı açıklama nedeniyle “terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla hakkında açılan soruşturma kapsamında Diyarbakır’da gözaltına alındı. Ata, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında 30 Ekim 2016’da tutuklanmış, 4 Mayıs 2017’de adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti. Ata için 95 yıla kadar hapis cezası isteniyor. l Yurt Haberleri Vekiller için yeni fezlekeler Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, 21 Ekim 2016’da Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) düzenlediği toplantıya katıldığı gerekçesiyle “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini alenen aşağılama”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme”, “Suçu ve suçluyu övmek” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yeni bir fezleke hazırladı. Fezleke, Demirtaş’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Adalet Bakanlığı Ceza İş leri Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. Yasama dokunulmazlığının kaldırılması halinde Demirtaş hakkında, 5 ayrı suçtan, 16 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek. HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel hakkında da katıldığı etkinlikler, açıklamaları ve sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 5 ayrı fezleke, TBMM’ye gönderildi. Başsavcılık, Demirel hakkında Anayasa’nın 83. maddesine istinaden dokunulmazlığının kaldırılması talebinde bulundu. Özkan’ın cezası bozuldu Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklu HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan’a “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve yataklık” iddiasıyla verilen 6 yıl hapis cezası Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Kararda,“Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; suç vasfının değerlendirilmesi ve diğer hususların takdiri açısından duruşma açılması gerektiği kanısına ulaşıldığından 5271 sayılı Kanun 280/1e maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmiştir” denildi. Mahkeme Özkan’ın yeni yargılamasının da Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde yapılmasına karar verdi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle