22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cumartesi 1 Aralık 2018 ‘Güvercin’e Asya’dan ödül 12. Asya Pasifik Film Ödülleri sahiplerini buldu. Banu Sıvacı imzalı “Güvercin” filmi En İyi Gençlik Filmi dalında ödülün sahibi olurken En İyi Film Ödülü’nü “Shoplifters” kazandı. Jüri Büyük Ödülü ise “Burning”e gitti. UNESCO Kültürel Çeşitlilik Ödülü, “Memories of My Body” filminin olurken En İyi Yönetmen, “Capharnaüm” filmiyle Nadine Labaki seçildi. l Kültür Servisi EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kultur@cumhuriyet.com.tr 19 ‘BRAVO TÜRKİYE’ Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say bir süredir Instagram hesabından ünlü ressamların tablolarını paylaşıyor. Son olarak sanatçı dün hesabında ‘Bravo Türkiye’ başlıklı bir açıklama yayımladı. Ünlü piyanist, “Yorumlarınız sayesinde her resim altında büyük bir bilgi birikimi oluştu. Çok kutlarım ve içtenlikle teşekkür ederim” yazdı. Frida Kahlo’nun “Yaralı Geyik” adlı eseri. Caillebotte’nin ‘Yağmurlu Günde Paris Sokakları’ adlı yapıtı. Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say bir süredir Instagram lar tanıdık geldi” notunu da yararı olur bu halka...” no tarihe düşmüş oldu. tunu da düştü. Gelelim son duruma: Fazıl 20 Kasım’da yaptığı bir hesabından ünlü ressamla Say düne kadar büyük res açıklama da şöyle diyordu rın tablolarını paylaşıyor. samların eserlerini, 2 haftalık Say: “Sosyal medyaya girdi Bir günde birden fazla yapıt bir sürede 71 rassamın 245 ğimiz 2006 yılından bu ya paylaşan sa yapıtını paylaştı. Bunun için na ilk kez takipçi sayımın natçı, resim de 24 Türk yapıtı da yer aldı. azaldığını gördüm. le ilgili görüş Dün Fazıl Say hesabında Sebebi; son 78 gün için lerini de ya ‘Bravo Türkiye’ başlıklı bir de resim sanatının 150 zıyor. Ben de açıklama yayımladı. Say’ın başyapıtını sayfamda pay ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK sıkı bir Fazıl Say takipçisi olarak söy açıklamasında: “Erişim ve gönderim sayısı yaklaşık 20.25 milyon, beğeni sayısı laşmış olmam. Başka bir sebep şu an yok, bilmediğim bir konu varsa haber lemeliyim ki birçok ressa 5 milyonun üstünde, Bun dar edin. Yani bir şeyi ‘faz mın yapıtlarını görmek, in lar resim sanatı için gerçek la’ yapmış olduğum için, celemek ve farklı farklı yo ten büyük sayılar. 96 resim fazla olan ise bir sanatçı rumlarla karşılaşmak çok 20 binden fazla, 17 resim nın sayfasında sanat eser hoşuma gitti. Fazıl Say, as 40 binden fazla beğeni aldı. leri, tuhaf mı bu? lında bir nevi takipçilerinin Yorumlarınız sayesinde her ... resim algısını ve dağarcı resim altında büyük bir bil Resimleri bloklar olarak ğını geliştirmiş oldu. Tabii gi birikimi oluştu. Çok kut yayımlayabilir daha az göze bu duruma kızanlar da ol larım ve içtenlikle teşekkür batabilirdim belki, ama tek du. Say’ın takipçi sayısı üç ederim” yazdı. tek yayımlayınca hem her günde 609 binden, 607 bine düştü. Sanatçı bu düşü Tarihe not... biri hakkında altında oluşan bilgi birikimi, çok değerli yo şün kendisi için sorun ol Sanatçı, resimleri paylaşır rumlar, fikir alışverişi daha madığını ama ülkemiz için ken tabii ki tartışmaların ya özel oluyor. Bu yüzden tek bir felsefi sorun olduğunu nı sıra saldırılar da oldu. Ama tek... İtinayla... Hem resim yazdı hesabında. Ayrıca sa bugün hepsi unutuldu. Çünkü bir dünyadır. İnterneti kir natçı, “Sanatımı ve ilgilen sanatçı tarihe yapıtlarla ilgili letmiyoruz, tam tersi temiz diğim sanatları paylaştığım yaratıcı notlar düştü. Yani so liyoruz. Bunca arabesk yağ için değil demek başka bir nuç olarak hatırlanacak olan macılığı toz bulutu arasında sebepten takip ederlermiş, da bu notlar olacak. haliyle; işimiz zor...” ‘fazla resim’ onlara aykı Tüm resimlerin sayfasın Sonuç olarak ünlü piya rı gelmiş, varsın öyle olsun. da ve çeşitli hashtag’lerde nist yaptığı paylaşımlarla Resim sanatının Türkiye’de mevcut olduğunun altını çi resim sanatına dikkat çek işi zor.” diyerek “Bu zorluk zen Say, “Umarım yıllarca meyi başardı. Sanatçının paylaştığı 71 ressam ve 245 yapıtın dökümü şöyle: Vincent Van Gogh 14, Rene Magritte 14, Pablo Picasso 13, Paul Gauguin 11, Marc Chagall 10, Rembrandt 10, Georgy Kurasov 8, Klimt 8, Dali 7, Miro 7, Egon Schiele 6, İbrahim Çallı 6, Osman Hamdi Bey 6, Bedri Rahmi Eyüboğlu 6, Avni Arbaş 6, Edward Munch 6, Monet 6, Johannes Vermeer 5, Henry Matisse 5, Frida Kahlo 5, Kandinski 4, Modigliani 4, Da Vinci 3, Veriko 3, Cezanne 3, İlya Repin 3, Natalia Goncharova 3, Gerhard Richter 3, Paul Klee 3, Eduard Manet 3, Toulousel Lautrec 3, Diego Rivera 3, Renoir 2, Michelangelo 2, Emil Nolde 2, O’ Keeffe 2, Degas 2, Nikola Martinovski 2, Tivadar Csontvary Kosztka 2, Alfons Mucha 2, Tamara de Lempicka 2, Hopper 2, Boticelli 1, Wood 1, Warhol 1, Hokusal 1, Coolidge 1, Sonia Delanuay 1, R. Delanuay 1, Gerome 1, Tonguy 1, Dimitar Kondovski 1, David Hockney 1, Goya 1, Franz Marc 1, Beueghel 1, Caillebotte 1, Tamayo 1, Vatcheba 1, Bermudez 1, Jose Clemente Orozco 1, Alexei Chernigin 1, Nikolai Blokhin 1, Alexandr Deyneka 1, Kuzma Petrov Vodkin 1, Jean Michel Basquiat 1, George Wesley Bellows 1, Umberto Boccioni 1, Paul Ranson 1, Robert Cook 1, Pollock 1. oluşmaya başlayan laiklik temelindeki çağdaşlaşma, özgürleşme, eşitlik, adil paylaşım gibi değerlerle yüklü ortak ülküsü yok edi lip farklı değerler üretilerek çatışma ortamına sürük leniyor. Dünya gerçekle Kültür sanat rinden uzak, öteki dünya masallarıyla temeli tüketim dünyamızın gerçeği... olan bir yaşama doğru götürüldüğümüz kahredici bir Çağan Irmak’ın yeni filmi Bizi Hatırla. Babam ve gerçekliktir. Küreselleşmenin en önemli aracı olarak tüm dünyayı Oğlum gibi asıl olarak etkisi altına alan medyanın özgür babaoğul arasında geçen, duy lük arayışlarının da önünü tıkama gu yoğunluğuyla dolu olan film görevini kendi açısından başarıyla küreselleşme ve kentleşmenin gerçekleştirdiğini kabul etmek getirdiği betonlaşmanın insanları zorundayız. Medya, yaşamın her da nasıl betonlaştırdığını, yaban alanında “tüketim”in gerçekleşti cılaşmanın insanı nasıl kuşattığını rilmesini asıl görev biliyor. Med gösteriyor. Katıldığım bir izleyici yanın etkisinin, her şeye olduğu yorumunu buraya almadan geçe gibi kültür ve edebiyatta da ol meyeceğim: “Film sizin ağzınıza duğunu görmemek aptal olmakla edip gönderecek salondan. Sor eştir. Nasıl bir edebiyat istendi gulayacak o kadar çok şey bula ğinin belirlenmesi ve edebiyatın caksınız ki hayata dair. Mutlaka ideolojisinin tüketime yöneltilmesi izlenmeli.” medyanın en büyük başarısıdır. HHH Bu başarıda toplumsallığın sa Küreselleşmenin yaşamımızı vunucularının seslerinin kısılması nasıl etkilediğiyle ilgili ilk bilgileri gerçekliğinin de elbette önemli Alman gazeteciler HansPeter payı vardır. Çünkü özgürlük sa Martin ve Herald Schuman’ın vaşımıyla edebiyatın birbirinden Globalleşme Tuzağı’ndan edin ayrılmaz bir bütün olduğu dü miştim (1997). Küreselleşmenin şüncesi bu gerçeği kendiliğinden yaşamımıza getirdikleri ve geti karşımıza çıkarır. recekleriyle ilgili kitaplar kitaplık Cengiz Gündoğdu’nun larda raflar dolduracak kadar ço 1990’larda belirlediği star ğaldı. Son günlerde yayımlanan sistemi’nin olanca çıplaklığıyla John R. Saul’un Küreselleşmenin karşımızda olduğunu görüyoruz. Çöküşü, Joseph E. Stiglitz’in Her yerde yıldızlar var, edebiyatta KüreselleşmeBüyük Hayal Kı J. Başka kimse yok!.. rıklığı, Harry Magdoff’un Küre İnsandan ve toplumsallıktan selleşme ve Yaklaşan Sosyalizm uzak, tüketimi çoğaltan, her şey gibi kitaplar, bu yanlış gidişe karşı gibi edebiyatı da tüketimin hiz insanlığın çığlığından örneklerdir. metine sunan bir ideoloji ne yazık Dünyanın son yıllarında yaşa ki egemendir. Edebiyatın tekses nılanlara ışıldak tutan bu kitap lileştirilmesi, magazinleştirilmesi, larda yazılanları Attilâ İlhan, Erol mistikleştirilmesi, bağıra bağıra Manisalı ve Türkel Minibaş’ın tüketilmesi, değersizleştirilmesi, Cumhuriyet’te yazdıkları ve bizim edebiyatla aydınlanıp güzelleşen toplumsal yaşamımızı derinden lerin yönlendirilmesi, insan ve in etkileyen verilerle birleştirince kül sanlık açısından yanlış bir gidiştir. tür sanat dünyamızdaki bugünün Zamana karşı yarışıp zamanı gerçeğini açıkça görmeye başlı yenerek kendini kanıtlayan bir yor insan. ölümsüzlük arayışının adı olan Anadolu’nun yüzlerce yıllık edebiyat yerine bugün üretilip bu yoksunluğunu, yoksulluğunu yok gün tüketilen ürünlerin sunulması edecek, bağrında yaşayanlara edebiyata yapılacak en büyük insan olma onurunu kazandıra kötülüktür. cak bir toplumsal yapılanma olan Bu kötülüğü yenecek gücümüz, Cumhuriyetle geldiğimiz nokta birikimimiz, damarımız öylesine dan hızla uzaklaşıyoruz. Toplum, görkemli ki!.. muratbeser@muratbeser.com Genç Osman “Sensizlik Anlatılmaz” (Arpej Müzik) Bir dönem Mavi Sakal topluluğunun solistiydi Genç Osman Yavaş. 2012 tarihli ilk solo albümü “Gökyüzü Masmavi”den bu yana çocuk kitapları yazıyor, çocuklara etkinlikler yapıyor, ama (geçirdiği akciğer sönmesi hastalığına rağmen) beste çalışmalarını ihmal etmiyordu. İkinci solo albümü “Sensizlik Anlatılmaz” son altı yılın ruh halini eksiksiz anlatıyor. Karanlık bir albüm değil “Sensizlik Anlatılmaz”; iç hesaplaşma ve özeleştiri içeren şarkılarının her koşulda umudu koruyan melankolik bir dengesi var. Olgunluğun getirdiği bir dinginlik içinde, zamanın duygusal açıdan ağır aktığı albümdeki tek kavır bir Özdemir Erdoğan kla siği: belli ki 17 yaşına kadar İsviçre’de yaşayan Genç Osman için özel bir şarkı “Gurbet”. “Nefes Al” şarkısında Jehan Barbur’un eşliği albümün en canlı renklerinden biri. Vokal yapıp, akustik gitar, tuşlu çalgılar, mızıka ve ksilofon çalan Genç Osman’a davulda Kerem Öktem, trompette Mehmet Sezer, elektrik gitarda Umut Yunus Ateş, basta Canberk Ünsal, çelloda Barış Güvenenler eşlik ediyor. “Yıllar Yıllar” parçasının klavye solosu İl kay Özboyar’a ait. Yaşamanın bahtiyar yüzünü açığa çıkaran, insanı Yeşilçam filmlerinin İstanbul’una taşıyan güzel bir albüm “Sensizlik Anlatılmaz”. Can Kazaz “Sürsün Bahar” (Universal Müzik Türkiye) Adını duyalı henüz dün gibi, ama üç albüm, üç kısaçalar, bir kaçta tekliyi geride bırakmış bile Can Kazaz. Katkıda bulunduğu albümleri ve internetteki politik ses örnekleriyle yaptığı alaycı işleri burada saymayalım. Yeni kuşağın çalışkan ve istikrarlı figürlerinden biri; ilk kez majör bir firmadan albüm çıkarıyor. “Sürsün Bahar” adını verdiği albüm, sevgi ve özlemle yoğrulmuş satırlardan oluşuyor. Şarkıların ufkunda çok ince (yarı fantastik) pastoral bir ton belli belirsiz seçilse de, sonuna kadar beton orman dünyasında geçiyor hikâyeler. Bazen dış dünyaya ürkek baksa da, kirlenmesinden korkularak koruma altına alınmış saf duygularla sesleniyor. Ka labalıkta kaybolmuş kentli mazlum kimliği, huzurla karışık bir hüzne dönüşüyor. Sözcükleri özenle seçerek şarkı yazan bu titiz adam, ağ lak olmadan derdini anlatan az sayıdaki yeni kuşak müzisyenden biri o. Yaylıların ağırlıklı kullanıldığı parçaların içinde çok sayıda müzisyen geçerken, “Değil Mi?”deki Barış Demirel’in trompetiyle eşliği göz dolduruyor. Sükunetini kontrol etmeyi maharetle beceren endişeli bir modern olarak Can’ın memleketin hatırlı kent ozanları arasındaki yeri şimdiden hazır gibi. Onunla henüz tanışmamış olanlar buradan başlayabilir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle