18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 1 Aralık 2018 haber 13 AVUKAT CANAN ARIN, Eşitlik kavramı ÜZERİNDEN YAPILAN TARTIŞMAYA ÖFKELİ Ayı da erkekten güçlü Vedat ARIK HİLALKÖSE Bu hale geldi kurtardığımız Türkiye Mor Çatı’nın kurucularından feminist avukat Canan Arın, kadının eşitlik ve hak mücadelesinde simge isimlerden biri. Aslında bu tanımı içten içe sevmiyor. “Ben kendi bildiğim konuda, inandığım kadarıyla bir iş yapıyorum” diye anlatıyor, onca yılı bir çırpıda. Cesareti nedeniyle, İtalya’daki Bruno Leoni Enstitüsü’nün hukuk ödülünün bu yılki sahibi oldu. Bir yandan Tiyatro Vakfı’nın kuruluşu için çalışıyor, duruşmalarına giriyor, diğer yandan da saldırı altındaki haklarımıza sahip çıkalım diye bıkmadan usanmadan anlatıyor. Eşitlik kavramı üzerinden yapılan tartışmalara öfkeli. “Farklıyız ama eşitiz. Mesele güçse eğer ayılar da erkeklerden daha güçlü” diyor. Arın’la 12 Kasım’da Milano’da yapılan törenle takdim edilen ödülünü ve kadın gündemini konuştuk. n Önce ödülden başlayalım. Neler hissettirdi size? Tabii şaşırdım. Çok büyük sürpriz oldu. Çok memnun oldum. Kadın haklarındaki savaşımım, çok cesur olduğum gibi gerekçelerle bu yıl beni seçmişler... Ödülü dünyadaki bütün cesur kadınlar adına aldığımı söyledim. Hakikaten kadın olmak cesaret isteyen bir iş. Çocuk doğurmak bile yeter. İnsan olarak kabul edilmemiz için yüzyıllar geçti. n Çocukluğunuz, gençliğiniz nasıldı? Ben şanslı kuşaktan geliyorum. Devlet okulunda çok iyi öğretmenlerde okuduk. Beş kuruş vermedik. Üniversitedeyken çalışıyordum. Baleye gidiyordum. Tiyatro oynuyordum. Sonra da Türkiye’yi kurtarıyorduk. Bu hale geldi kurtardığımız Türkiye. Fakülteyi bitirdim, Londra’ya gittim. 1970 75 yılları arasında London School of Economics’ta anayasa çalıştım. Döndüm, Cağaloğlu’nda ofisimi açtım. Her hafta Ruhi Su’dan türkü dinlemeye giderdik. Çok güzel ve renkli bir hayatım oldu. n Feminist mücadeleye nasıl başladınız? 80’lerde... Bir gün Şirin Tekeli telefon etti. “Kadın haklarını savunmak üzere bir araya geldik il Kadının kolunu kanadını kırıyorlar n Yıllardır mücadelenin içinde siniz. Türkiye’ye bakınca ne gö rüyorsunuz şimdi? Bugüne kadar kadınların elde ettikleri ne kadar hak varsa ellerinden almaya çalışıyorlar. Hükümet bunu adım adım gerçekleştiriyor. 12 yıllık zorunlu eğitimin 4+4+4 diye üçe bölünmesiyle başladı. Gittikçe Türkiye’nin temellerini dine Yargıçlar gölgesinden korkmasın, adil olsun dayandırmaya çalışıyorlar. O din de kendi kafalarındaki şeriat. Kadını eve hapsetmek üzere, bütün kolunu kanadını kırmak amacındalar. n Neden? n Bir avukat olarak yargıdaki dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Hukuk çöktüğü zaman hiçbir şeye güveniniz kalmıyor. Türkiye ba Yetiyor mu şimdi? n Din adına, çok tartışılan fetva larla karşılaşıyoruz... AKP iktidara geldiğinde İran ol maktan korkuyordum. Bazıları “Ca Erkek iktidarının sarsıldığının ğırsaklarını temizliyor diye dün sevi nan sen de amma abartıyorsun” di farkındalar. Bu da onları çok kor nenler, bugün cezaevinde adalet di yorlardı. Şimdi Suudi vahabiliği getir kutuyor. n Yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmaların asıl amacı ne? Nafakanın asıl mağduru kadınlar. 200 lirayla kadınların yoksulluğu sona erer mi? Televizyondan emir vermek, üç çocuk beş çocuk doğurun demek kolay. Kim bakacak çocuklara? Binali Yıldırım’a serzenişte bulunan yaşlı adam “pa ye bas bas bağırıyorlar. Yargıçlara da büyük iş düşüyor. Kendi gölgelerinden korkacaklarına, adil olmaya çalışsınlar. Aynı iş onların da başına gelebilir. Benim gençliğimde Süleyman Demirel’e karşıydık ama adam çok medeniymiş. Kitap okuyan bir adam. Devlet adam olmuş. Espriyle cevaplar veriyor. Bugün ağzını açan hapse giriyor. Yetmez ama evetti ya. meye çalışıyorlar. Dini tamamen istismar ediyorlar. Korku üzerine kurulmuş bir din empoze ediyorlar. Cenneti de belden aşağı bir noktaya indirdiler. Başka bir şey yok cennette. 6 yaşında çocukla evlenilebileceğini, annenin dizlerinden tahrik olunacağını, hamile kadının sokağa çıkmaması gerektiğini din adına söylemeye utanmıyorlar. ra veriyorsunuz, evlenecek kadın idrçsbbvçıeiaiuinirnlhbnleıahu.dyymkiKleıızakakıammtdyaauroı.ıetıtnnyrBmtyıuçoütaiaezrotukv”çüdkal,mandlimuçlii”kmyoğkaeoduşenrinıy.rao“laVrh.aiTzhmmuvüteaetEhsKvkslöeilOlisekeRkodalKddeuığnUğiılnudVibr.iArKaRdeındemvneaAbsKıinrkaıhldbbıüınunakaıüıkşnlzmıaıinıdnnea.tsıre.az..ni.an. oklâr tynadkbcAçeeunoiuioKkrnkrklmğPaeletmuaadrmis’ymrneiopt.aekeğeoiuBdyks.ulnzaeıiaeSriğnryhsrmbaıaiameauhsmkaskaio,ıkpilmlnybeşadadokluraıdvelraaorıerınndrdaliearnlrebr?ireykişsmrüaklaredüerügrsaeğtüırdüslicmnösünüeş.rfaygaüsGslrüeeyınketdoplsnlıdieraarça.i.nltymMdkOlieınıayaür.dıodemyEeışeronrşk.ivkltriüat.leleinrğÖokatioldidbbiklnlduüütesiuğytrdaüitğüunaünkurcyıakoardm..tı.ncipdfykllauaaauilnrekknrer’a‘yaMvvşiblalgevleeaeaeiylybyğlraia,ühayçknrieoeanüase Hükümetin desteklediği, hükümet dışı örgütler. Üç beş adam bir araya geliyor, “ah nafaka mağduruyuz, vah çocuklarımızı göremiyoruz.” Bunların sözcüsü olan bir de gazete var. Önce o gazete yazıyor, hükümet uyguluyor. Hukuk diye bir şey kalmadı nasılsa. Çocuk istismarı meselesi.... Evlenmişler, çocukları olmuş, oğlan cezaevine giriyormuş. Mağdurlarmış. Kaç kişi var böyle? O zaman aklınızı başınıza alın çocukları evlendirmeyin. Yasa iyi ama... n 6284 sayılı kanuna neden sahip çıkmalıyız? Pek çok kadın hayatımı değiştir gini çeker mi?” diye sordu. “Tabii çeker” dedim... n Tez canlı biri misiniz? Baya öyleyim. Gerçekten karşımdaki insan mıy mıy konuşmaya başladı mı benim konuşma tempom biraz daha hızlanıyor. Lafı dolandırmayı hiç sevmem. En son söyleyeceğim lafı en başında söylerim. Ağzımın endazesi yoktur. dim, hayatımı kurtardım diyor. Çok iyi bir kanun. Uygulamamak için ellerinden geleni yapıyorlar. n Böyle giderse ne olacak? Mevcut haklarımız da elimizden gidecek ne yazık ki. Tiyatro adı altında beş yaşındaki kız çocuğuna erkek çocuğunun ayağını yıkatıyorlar. Eşitlik fıtrata aykırı diyorlar. Kadınlar erkeklerle 100 kilometre koşamıyormuş. Çirkin bir örnek vereceğim. Bazı hayvanlar erkeklerden daha güçlü. Ayılar da erkeklerden daha güçlü. Ayılar daha saygıdeğer olacaklar bu durumda. Bu bir güç meselesiyle... Farklı güçler vardır. Bir erkek çocuk doğurabiliyor mu? O acıya katlanabiliyor mu? Kadının gücü erkekte yok. Niye korkuyorsunuz? n 25 Kasım’da kadınlar polis şiddetine maruz kaldı... Devlet şiddeti. Polislerden birine sordum. Niye korkuyorsunuz kadınlardan? Topları tüfekleri yok, saldırmıyorlar. Zırhlı adamlar getirmişler, uçaksavar getirmedikleri kalmış. Ensar Vakfı’nda çocuklara tecvüz ettiler. Siz gidin onlarla uğraşın. N.Ç. davasını anımsayalım. 13 yaşındaki çocuğa 26 adam tecavüz etti. Cezada indirim uyguladılar, rıza aradılar. Kendi babasının tecavüz ettiği kız çocukları tanıyorum ben. Bunlar Türkiye’nin vakaları. Bunlar dururken uğraştıkları mesele kadının aldığı nafakaymış. Utanma diye bir kavram kalmadı. Kadınlara bu kadar düşman olmanıza gerek yok. İnsanca yaşamayı göz önüne alın. İtaati öğretiyorlar n Sizi endişelendiriyor mu bu gidiş? Bundan sonraki kuşaklar için, kadınlar için hakikaten çok üzülüyorum. Bu hükümetle kadınların işleri çok zor. En ufak bir taviz vermeden mutlaka sonuna kadar direnmeliler. Örgütlü olmalılar. AKP’ye militanca inanmış kadınları saymıyorum, haklarının farkında olan kadınları içeri sokmak biraz zor olur ama anaokulundan itibaren din kisvesi altında itaat etmeyi öğretiyorlar. n Kadınlara başka ne söylersiniz? Kimse kimsenin kurtarıcısı değil. Biz hep birbirimizden öğreniyoruz. Destek olduğum kadınlardan çok şey öğrendim. Bırakın sizin adınıza birilerinin konuşmasını istemeyi. Neyden şikâyetçiyseniz, örgütlenin siz sözünüzü söyleyin. Bir insanın inandığı bir konunun, ideolojisinin olması lazım. Bizim gençliğimizde bu vardı. Ben kendi bildiğim konuda, inandığım kadarıyla bir iş yapıyorum. İnanmadığım hiçbir davaya girmedim. ECONOMIST DERGİSİ Çok geç olmadan #SenDeAnlat İngiltere’de yayınlanan Economist dergisi, Türkiye’deki kadına yönelik şiddet ve taciz sorununu ele aldığı makalede, Hollywood’daki cinsel taciz vakalarına tepki olarak başlayıp, daha sonra yayılan #MeToo #SenDeAnlat hareketine atıfta bulunarak, “Türkiye’nin #SenDeAnlat anı henüz gelmedi, ama zamanı çoktan geldi de geçiyor bile” diyor. BBC Türkçe’nin haberine göre, “Saldırı kurbanları için yaşadıklarını kamuoyuna açıklamak asla kolay değil” diyen Economist, şarkıcı Sıla Gençoğlu’nun 1 Kasım’da Twitter’da, erkek arkadaşının kendisin dövüp, yerlerde sürükleyerek başına bir kül tablasıyla vurduğunu anlattığını hatırlatıyor. Dergi, Sıla’nın ayrıca, “Ama sessiz kalarak kendime, bu ülkenin kadınlarına ve şiddete karşı duran herkese ihanet edeceğimi de biliyordum” dediğini de aktarıyor. 5 kadından ikisi Economist, Sıla’nın bu açıklamalarından sonra konuyla ilgili sosyal medyada etiketler ve haberler fırtınasının yaşandığını belirtiyor. Economist, Türkiye’de aile içi şiddetin alarm verecek kadar yaygın olduğunu belirtirken, BM’ye göre her beş Türk kadınından ikisinin, hayatlarının bir döneminde eşleri tarafından fiziksel ve cinsel saldırıya uğratıldığını söylüyor. Eşleri veya bir aile üyeleri tarafından öldürülen kadın sayısınınsa, geçen yıl 409’a çıktığı ve bu sayının dört yıl önce 237 olduğu söyleniyor. Kayıtlara geçmiyor “Sıla’nın durumunun aksine, çoğu taciz vakası duyulmuyor ve kayıtlara geçmiyor” diyen dergi şöyle devam ediyor; “Hacettepe Üniversitesi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çalışmasına göre, Türkiye’de fiziksel ve cinsel şiddet gören kadınların sadece yüzde 11’i yetkili makamlardan yardım istiyor. Çalışmaya göre birçoğu tacizi önemsiz göstermek eğiliminde. Kurbanlar ayrıca, bir sığınma evine gitmeye ya da boşanmaya karar verdiklerinde, akrabaları ve ailelerine rezil olacaklarından korkuyor. Tutumlar da geçmişe saplanmış halde. Aynı çalışmaya göre, Türkiye’deki kadınların yüzde 54’ü bir erkek, karısının kendisini aldattığından şüphelenirse şiddet kullanmasının kabul edilebilir olduğunu düşünüyor.” Türkiye son sıralarda Economist, Türkiye’de ev dışında çalışan kadın oranının son 10 yılda yüzde 25’ten yüzde 34’e yükseldiğini söylerken, bu oranın hala Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD ortalamasının yaklaşık 20 puan altında olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin ayrıca, Dünya Ekonomik Forumu’nun cinsiyet ayrımı endeksinde son sıralarda olduğu kaydediliyor. Muhafazakârlaşıyor “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir zamanlar feministlere sempatisi var gibi görünüyordu. Kadına karşı şiddetin Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olduğunu söylemişti” diyen Economist, Erdoğan hükümetinin kadın yakınlarını namus için öldürenlere ceza indirimi öngören tüm yasal düzenlemeleri çöpe attığını söylüyor. Yazı şu satırlarla sona eriyor: “Erdoğan giderek daha tutucu bir hale geliyor. Kabinesindeki 17 bakandan sadece ikisi kadın. Türkiye demokrasisindeki çürüme, kadın hakları hareketini de es geçmedi. 25 Kasım’da, Erdoğan’ın aile içi şiddete karşı yeni bir kampanyayı açıklamasından sadece günler sonra, polis İstanbul’da çoğu kadın eylemciye karşı biber gazı kullandı. Kadına karşı şiddeti protesto ediyorlardı.” l Haber Merkezi KADINA SAYGI MÜZESİ Karşıyaka Belediyesi’nin baştan sona yedilediği Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı’nın alt kısmında oluşturduğu “Kadına Saygı Müzesi” yoğun ilgi gördü. Cumhuriyet tarihine yön veren kadınlar anısına açılan müze, bir aydan kısa sürede 8 bin ziyaretçiyi ağırladı. Geçen 3 Kasım’da açılan müzede, Cumhuriyet tarihinde iz bırakan yaklaşık 100 kadın başarı öyküleriyle ölümsüzleştirildi. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Anıtımız ve müzemizle kazandığımız ödüller, bizler için çok özel ve önemli. Bu eserler, Karşıyaka duruşunun ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığımızın simgeleridir” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle