18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 1 Aralık 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET Hollanda Kilisede 800 saat Hollanda’da kiliseye sığınan Ermeni ailenin sınır dışı edilmesini engellemek için bir aydır ayin yapılıyor Hollanda’nın Lahey kentindeki bir kilise, sığınma başvurusu reddedilen bir Ermeni ailenin sınır dışı edilmesini engellemek için 800 saattir durmaksızın ayin düzenliyor. Hollanda yasalarına göre, polis ayin sırasında kiliselere giremiyor. Yüzlerce pastör ve gönüllünün katılımıyla düzenlenen ayinler 5 hafta önce başladı. Hollanda Protestan Rahipler Birliği Başkanı Theo Hettema, CNN televizyonuna aileye destek için ayinlere “gerektiği kadar” devam edeceklerini söyledi. Hettema, “Tanrı’yı ve komşumuzu sevmek istiyoruz. Bu da sevgimizi göstermek için önemli bir fırsat” dedi. Üç çocuklu Tamrazyan ailesi, Nisan 2010’dan beri Hollanda’da yaşıyor. Siyasi sığınma başvuruları reddedildikten sonra ülkeyi terk etmeleri istenen ailenin polisten kaç mak için kiliseye sığındığı belirtiliyor. BBC Türkçe’deki habere göre başlangıçta ailenin zarar görmemesi için gizli yapılan ayinler zaman içinde bir gönüllü eylemine dönüştü. 21 yaşındaki Hayarpi Tamrazyan, Twitter’dan sık sık ayinle ilgili mesajlar yazıyor. Kapıda polisin beklemediği ancak kilisenin izlendiği belirtiliyor. Tamrazyan ailesi, ayinlerden sonra hükümetin duruma müdahale etmesini umuyor. Hollanda yasaları 5 yıldan daha uzun süre ülkede yaşayan çocuklar için af çıkarılabilmesine izin veriyor. Ancak bu başvuruların çoğunun reddedildiği söyleniyor. Çocukları Koruma Örgütü’nden Martine Goeman, ülkede Tamrazyanlar’ın durumunda en az 400 kişinin bulunduğunu söyledi. l Cumhuriyet Dünya için okulu kırdılar! Avustralya Federal Hükümeti’nin iklim değişikliğine yönelik adım atmasını isteyen binlerce öğrenci, ülke genelinde okula gitmeyerek gösteri düzenledi. Başta Melbourne, Sidney, Brisbane ve Perth olmak üzere ülkenin birçok kentinde Başbakan Scott Morrison’un çağrılarına rağmen okula gitmeyen ilk, orta ve lisede okuyan binlerce öğrenci “İklim Değişikliği İçin Okul Grevi”ne katıldı. Gösteride “Scott okula dön”, “Gelecek seçimleri düşünmeyi bırak, bizim geleceğimizi düşünmeye başla”, “Geleceğimizle oynama”, “Çevremizin yağmalanmasına izin verme”, “Başka dünya yok” yazılı pankartlar taşıyan öğrenciler, mercan kayalıklarına ve çevreye zarar verdiği belirtilen Queensland eyaletindeki Adani kömür madeninin de kapatılmasını talep etti. l AA Tek aşısı bilinç Bugün Dünya AIDS Farkındalık Günü. Farkındalık oluşturmak için dünyanın pek çok ülkesinde yapılan eylemlerde, AIDS tehlikesine dikkat çekildi. Bu ülkelerden biri de Çin oldu. Gömlekleri üzerinde beyaz maskeler ve kırmızı kurdeleler giyen eylemciler, Çin’de son yıllarda katlanarak artan HIV’e vurgu yaptı. Dünyada HIV ile yaşayan insan sayısı 36 milyon 900 bin. Geçen yıl 940 bin kişi bu virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Avrupa’da 2017 yılında 159 bin civarında yeni HIV vakası belirlendi. Verilere göre Türkiye’de 17 bini aşkın kişide HIV / AIDS görülüyor. Ancak bu rakamın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Hastalıktan korunmak için henüz aşı yok. Önlenebilir bir hastalık olan HIV /AIDS ile mücadelenin en etkili yolu, korunma önlemlerini uygulamak. l Cumhuriyet hafta sonu 11 Fakir sofrasından firavun mezarına ‘MİLLİ DÜŞMAN’IMIZ SOĞAN, HAK EDİYOR MU BU DÜŞMANLIĞI? Şu sıralar gündemimizde soğan var malum. Memleketteki sözüm ona esnaf kaynaklı aşırı yüksek fiyatlarla mücadelenin sembolü soğan oldu adeta. Öyle ki hükümetimizin depolarına bas kınlar düzenlediği yeni “milli düşman”ımız, artık soğan. Oysa gayet de dost bir bitkidir. İlaç sanayiinde de eski zamanlarda ceset mumyalamada da yararlanılmıştır soMustafa K. ğandan. Mumyalamada ne işe Erdemol yaramıştır diye merak eden varsa, mumyalanacak cesedin kalça kemiklerinin arasına konulduğunu belirteyim. Tuhaf ama öyle işte. Kökeni nedir, ne zaman yenilebilir hale getirildi, hâlâ kesin bilgilerimiz yoktur ama kimi kaynaklarda 5 bin yıl önce Çin bahçelerinde yetiştirildiği belirtilmiştir. Eski Hint yazılarında da rastlanılan soğanın Mısır’daki macerasının MÖ 3500’e kadar gittiğini söyleyenler vardır. Yani bunca zamandır içli dışlı olduğumuz bir taam olarak soğan, hükümetimizin bir numaralı hedefi haline geldi. Hak ediyor mu bu düşmanlığı peki? Elbette etmiyor. Fakir de zengin de yiyor eyvallah ama aslında tamamen bir fakir bitkisidir. Kurutulup saklanması kolay olduğu için her mevsim kullanılabilirliğinden ötürü tabii ki. Her yemeğin eşlikçisi olabiliyor, hiçbir şey bulunmazsa ekmekle beraber yendiğinde açlık gideriyor. Son derece yardımsever bir besin maddesi yani. Fakat tuhaftır bu fakir sofra bitkisi, çemberimsi yapısında “ebedi yaşam” barındırdığına, dolayısıyla sonsuzluğu simgelediğine inanan egemenler katında bir hayli itibar görmüştür. Mısır firavunları yanlarına konulan soğanla gömülürlerdi mezarlarına örneğin. Günümüz Mısırbilimcileri çözdüler meseleyi; son derece güçlü olan kokusunun sihirli özellikler taşıdığına, bundan ötürü de ölünün yeniden nefes almasına yaradığına inanırmış dönemin insanları. Soğan sayesinde nefes alabileceğine inanılıyorsa neden gömmüşler koca firavunu, bunu bilmiyorum doğrusu. Firavun IV. Ramses’in, derler, sadece yanına değil, göz çukurlarına da soğan koymuşlardır. Görmeyi keskinleştirdiğine inanıldığı için. Ramses’in neyi göreceğini düşünmüşlerse artık. Olsun. Sonuçta pek değer vermişler işte. Gezenler varsa görmüşlerdir, Mısır piramidlerinin iç duvarlarında cenaze törenlerini ya da yemek sofralarını gösteren resimler vardır, bu resimlerde soğan hep başroldedir. Hint felsefesine, mitolojisine, kültürüne meraklı olanlar tıpçı Charaka Sanhita adını bilirler, “en iyi ilaçtır” diyen bu zata göre kalbe, gözlere, eklemlere iyi gelir, susuzluğu giderirmiş soğan. Yunan olimpiyatlarında sporculara güçlensin diye soğan yedirdiklerine göre kuvvet yapıcı bir tarafı da varmış demek ki. Dinler tarihindeki yeri Aslında hiç hak etmediği tartışmaların konusu olması da insanoğlu / kızının tuhaflıklarından biri. Ama dinler tarihinde soğan yüzünden birbirine düşmek de nedir? İncil’de soğan yiyen Yahudilerden söz edilir. Mısır’a giderken Yahudiler, tek bir çeşit yemekle yetinemeyeceklerini belirterek Allah’tan bakla, soğan gibi sebzeler de istedikleri için kimi Hıristiyanların ya da Müslümanların soğanın da aralarında bulunduğu bu sebzelere el sürmedikleri yazılıdır birçok kaynakta. Şimdilerde “çok pahalı, bu gidişle düğünlerde altın yerine soğan takacağız gelinle da S oğan deyip geçmeyin, çoook hükümet devirmiştir. Diktatörlerin en sevdiği sebzeydi. Fakirin sofrasındayken bir bakıyorsunuz firavunla mezarda beraber yatıyor. Tepesine vurulup bölünerek yeniyor, o kadar güçsüz yani, ama bir bakıyorsunuz Hindistan’da “siyaseti” bölecek kadar da “güçlü”. Ortaçağ Avrupası’nda ev kiralarını soğanla ödeyenler olduğu gibi, düğünlerde yeni evlilere soğan hediye edenler de vardı. Hindistan’da soğan, fiyatındaki artışı önleyemeyen iktidarı yerinden etmişti... mada” diyenler şaka yapıyorlar tabii fakat onlara hatırlatayım, Ortaçağ Avrupası’nda ev kiralarını soğanla ödeyenler olduğu gibi, düğünlerde yeni evlilere soğan hediye edenler de vardı. Takı için soğan parası biriktirme işini ciddiye alın yani. Bu ülkede hiçbir şaka şaka olarak kalmaz, malum. İç politikaya düşen ‘bomba’ Uzun yıllar dış haberlerle ilgilendiğim için Hindistan’da bir ara soğan yüzünden çıkan kriz haberlerini “lazım olur” diye saklamıştım. Bakın, lazım oldu işte. Hindistan Çin’den sonra dünyanın en büyük soğan üreticisidir. Seksenlerin başında ülkenin kuzeyindeki eyaletlerde iktidarda olan sağcı Bharatiya Janata Party (Hindistan Halk Partisi), soğan fiyatlarındaki artışı önleyemediği için iktidarı kaybetti. Dönemin muhalefet partisi Kongre’nin lideri İndira Gandi’nin ilk genel seçimlerde bu eyaletleri de kazanması ona yeniden başbakanlık yolunu açmıştı. Benzeri 1998’de de oldu. Bharatiya Janata Party’nin bu dönemdeki lideri olan, Dışişleri Bakanlığı da yapmıştır, Sushma Swaraj, soğan fiyatları yüzde 600 oranında arttığı için Delhi’deki iktidarını yitirmişti. 2008’de de dönemin Başbakanı Manmohan Singh, tam da ABD ile nükleer görüşmeler yapmak üzereyken bu kez soğan fiyatlarındaki düşüş nedeniyle üreticilerin tepkisini çekti, zorunlu olarak genel seçimlere gitmek zorunda kaldı. Soğan, zaman zaman ilişkileri sertleşen Hindistan ile Pakistan arasında barış sağ lanmasına yardımcı da oldu. Hindistan 2005 yılında, soğan üretiminde ciddi bir kriz yaşayan Pakistan’ı, yolladığı binlerce ton soğan sayesinde krizden çıkardı. İki ülke ilişkilerini yumuşatan bir jest oldu bu ama Hindistan ile Pakistan’ın öyle kolayca çözemeyecekleri çok çok ciddi sorunları var. Sonra yine gerildiler zaten. Mizah dergisine ad bile oldu Kokusu keskin, yiyenin yanında durulmaz. Bu özelliklere sahip bir bitki olarak, ülke egemenlerini rahatsız etmek için çıkardıkları dergiye Soğan adını koymakla zekice bir iş yaptılar Tim Keck ve Chris Johnson. Öğrenci(ydi) bunlar. ABD’de 1988’de bir üniversite kampusunda doğdu Onion (Soğan) dergisi. ABD’li politikacıları çıldırtmıştır doğrusu. Sanal ortamda da var. Bir bakın isterseniz, ben uzun zamandır bakmıyorum. Hükümet soğanla iyi geçinsin, tavsiyemdir. Fakirin sofrasındayken bir bakıyorsunuz firavunla mezarda beraber yatıyor. Tepesine vurulup bölünerek yeniyor, o kadar güçsüz yani, ama bir bakıyorsunuz Hindistan’da “siyaseti” bölecek kadar da “güçlü”. Tuhaf bir bitki bu “Şu kuru soğana muhtaç olan yiğit” var ya hani. Hep duyarız. Onu da hoş tutmak lazım. Yerel seçimler falan da yaklaşıyor. Kışın kömür dağıtmak tamam da soğanın mevsimi yok, her zaman nasıl dağıtacak yöneticilerimiz. Şu düşmanlık bitse iyi olur. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle