18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 1 Aralık 2018 14 Tiyatrocu, televizyon sunucusu, sinema oyuncusu... İlker Ayrık, ‘Geçmişten bir kişiyi şu ana getirebilsem Mustafa Kemal Atatük’ü getiririm’ sözünü açıyor: Bence Mustafa Kemal Atatürk ismi içi yeterince Onundolu ve açıklayıcı bir cevap. ismi yeter İlker Ayrık’la Fenerbahçe’den tiyatroya, Kadıköy’den Gıt Gıt Bank’a... Onu tiyatro oyunlarından, televizyon dizilerinden, sinemadan tanıyoruz. Fox TV’de yayımlanan Yaparsın Aş kım programında evli çiftlere ızdırap çektiri yor. Çakallarla Dans 5 filminde canlandırdı ğı Muhasebeci Servet karak teriyle sinemada da boy gös teriyor. 24 Kasım Öğretmen ler Günü’nde sosyal medya dan “Başöğretmenim Mus tafa Kemal Atatürk başta ol CÜNEYT mak üzere tüm öğretmenle MUHARREMOĞLU rime saygı, sevgi, minnet...” mesajını paylaştı. Atatürk sevgisini gizlemeyen Ayrık sorularımızı ya nıtladı. Laf sokma değil mizah n Filmde en çok etkileşim alan sahnelerden biri kıraathane ve kek sahnesi oldu. Burada bir gönderme mi var? Biraz önce dediğim gibi Çakallarla Dans’ı iki senede bir çekiyoruz ve o günün fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. Çakallarla Dans 3 filmimizde de trafoya giren kedi vardı mesela. Gönderme, laf sokma değil, biz olayı mizahi olarak ele alıyoruz. Emin olun herkes gülüyor bunlara... n Fimdeki Gıtgıt Bank esprisinin kaynağı Çiftlik Bank’tan esinlenmiş gibi duruyor. İnsanların bu tip oluşumlara girmesinin nedeni sizce ne olabilir? Çok daha fazla para kazanma hırsı. Çok daha kolay yoldan para kazanma hırsı… Fakat burada daha önemli olan şey vatandaşın saf duygularının kullanılması. Bunu yapanlar en ağır şekilde cezalandırılırsa bir daha türeyemezler. Yani bu sorunu kökünden çözmek lazım. O eski tat n Çakallarla Dans çok sevildi. ‘Hastası yız dede’ slogan oldu. Gerek siz gerek ar kadaşlarınız bu film için bir Kadıköy fil mi vurgusu yapıyorsunuz. Bunun arka sında ne yatıyor? Aslında Kadıköy adı altında daha çok bir semt vurgusu var. İstanbul çok büyük bir şehir ve her geçen gün plazalar, gökdelen ler, AVM’lerle de var olan sınırları içinde da ha da büyüyor. Semtler büyüyor, bakkalla rın yerini marketler alıyor, yeri geldiğinde çocuğunuzu emanet ettiğiniz komşularınız tanımadığınız yabancı kimseler haline dö nüşüyor. Kadıköy bu anlamda hâlâ o eski ta dı bulabileceğiniz semtlerden biri. Samimi hali ve ruhu hâlâ kaybolmamış az sayıda ka lan semtlerden biri. Bunun dışında neredey se oyuncu kadromuzun çoğu ve yönetmeni Çakallarla Dans miz Kadıköy yakasında ya oturuyor, ya ofi si var. Bu nedenle filmimizin başrollerinden biri de Kadıköy... n Serinin 6.’sının çalışmaları başladı mı? 6’daki 6 Kasım vurgunuzun perde arkasında Fenerbahçelilik yatıyor mu? Murat Şeker’i biliyoruz da ‘Çakallar’ içinde Fenerbahçeli olmayan var mı? 6.’sı için çalışmalar henüz başlamadı. Çakallar içinde senaristimiz Ali Tanrıverdi ve Ceyhun Yılmaz Galatasaraylı ancak çoğun n Balıkesirli olduğunuzu, orada mahalle ortamında büyüdüğünüzü biliyoruz. Oradaki insanlarla ilişkiniz devam ediyor mu? Tabii ki devam ediyor. Ailem orda. Akrabalarım var. Arkadaşlarım var. Balıkesir çocukluğumuzun, dolayısıyla kalbimizin bir parçasıdır. Vesilenizle selam olsun hepsine. Kocaman öpüyorum herkesi. luk FB’li olunca onların sesini çok duymuyoruz. Şaka bir yana hepimiz bu noktada birbirimize gerekli saygı ve özeni gösteriyoruz diyebilirim. Ali Koç ve gelecek Tacize kayıtsız kalmam n Aileniz Makedonya’dan göç etti. Küçük yaşta babanızı kaybettiniz. Yine küçükken çalışma hayatına atıldınız. Bunun sizin üzerinizdeki etkisi ne oldu? n Spora ilginiz biliniyor. Özellikle bas Hayat devam ediyor. Bütün olumsuzlukla ket maçlarına sık sık gidiyorsunuz. Obro ra karşı. İnsan babasını kaybettikten sonra doviç ve Ali Koç ile ilgili ne söylersiniz? toparlaması kolay olmuyor ama dediğim gi Obradoviç Fenerbahçe kulüp tarihi için bi hayat bu, bir şekilde devam ediyor. Çalış heykeli dikilecek adamlar kategorisinde ke maya gelince, işleyen demir paslanmaz. sinlikle. Ali Koç ise kulübün geleceğini gör n Seride, canlandırdığınız Muhasebeci memizi sağlayan bir umut. Zaman her şeyi Servet’in eşi Fatma ile çok tutkulu bir iliş gösterecek. kileri var. Siz de 9 yıldır evlisiniz. Eşini n İlk filmlerde daha çok olan argo kul zin medyatik olma gibi bir kaygısı olmadı lanımı bu filmde azalmış gözüküyor. Son ğı görülüyor. Bu onun tercihi mi? filmde senaryoya ağırlık verildiği yolunda Biz klasik bir Türk aile görüşler var, ne düşünüyorsunuz? Çakallarla Dans iki senede bir yapılı İSİ?yor ve o günün şartlarına göre se naryosu dizayn ediliyor. Toplu Gmun o günkü muhabbeti oluHANyor filmin içinde. Zama na dayanıklı film olma siyiz. İşin medyatik tarafı ise benim işim. Çok takılmıyoruz bunlara. n Medyada ‘kadınlar mizah yapamaz’ dediğiniz iddia edilmiş ve siz bunu videoyla yalanlamıştınız. Kadınların toplumsal hayattaki rolü sı güncelliğinden geliyor. Argo sokakta ne kadar varsa bizim filmlerde de o kadar var. 4 Balıkesir mi İstanbul’daki favori yeriniz mi? Balıkesir. hakkında ne düşünüyorsunuz? Yanlış anlamaydı hemen düzeltildi. Müjdat Gezen tezgâhında yetişmiş bir mizahçı olarak benim n İlk filmde uzun saçlı ve şu andaki halinizden biraz daha 4 Sinema mı, televizyon mu? Sinema. 4 Kedi mi köpek mi? böyle düşünmem zaten imkânsız. Kadının toplumdaki yeri dediğiniz, erke kiloluydunuz. Kilo vermenizin sırrı ne? Evli barklı ada Köpek. 4 Futbol mu basketbol mu? Basketbol. ğin ne kadar yeri varsa kadının da o kadar yeri var. Eşitlik yanlısıyım. mız. Çoluğumuz çocuğumuz var. Sağlıklı yaşam sadece benim için değil, herkes için kaçınılmaz. İyidir. 4 Topuklu ayakkabıyla koşmak Bir sanatçı olarak mı, sırtınızda eşiniz varken şınav çekmek mi? Sırtımda eşimi taşırken şınav çekmek. da aksini düşünmem kabul edilemez. Kadınlar güçlü olursa ülke daha güçlü olur. n Dizilerde, filmlerde bir Jack Sparrow olurdum n En çok Karayip Korsanlar filminde oynamak istediğinizi söylemişsiniz. Kimi canlandırmak isterdiniz? Jack Sparrow... Inanilmaz eğlenceli ve hiç durmayan bir macera. n Dizilerde, filmlerde tiyatroda bir çok rol oynadınız? Kendinize en yakın bulduğunuz rol hangisi oldu? Muhasebeci Servet... n Birçok ünlü isimlerle sahneyi paylaştınız. Sizi oyunculuğuyla etkileyen oyuncular kimler? Müjdat Gezen ve Savaş Dinçel... Tartışmasız. taciz olayına tanıklık ettiniz mi? Böyle bir durum yaşanırsa ne yaparsınız? Öyle bir olaya tanık olmadım ama olursam da kayıtsız kalamam haliyle. n ‘Geçmişten bir kişiyi şu ana getirebilsem Mustafa Kemal Atatük’ü getiririm’ demiştiniz. Bunu biraz açabilir misiniz? Bence Mustafa Kemal Atatürk ismi içi yeterince dolu ve açıklayıcı bir cevap diye düşünüyorum. n Filmde Şevket Çoruh’un oynadığı karakter ‘Kayınço Gökhan’ 17 yaşında bir kızı olduğunu öğreniyor. Siz iki erkek çocuk sahipsiniz. Yani bir babasınız. Çocuklarınız için yarın endişeniz var mı? Her anne baba gibi bizde yarın çocuklarımız için endişe duymayalım diye çalışıyor, çabalıyor ve en iyi şekilde büyümelerini sağlamaya çalışıyoruz. hafta sonu TASARIM: EMİNE BİLGET Çorbadan çok daha fazlası Ankara’nın ayazıyla meşhur kış günlerinde bir grup gönüllü, sokakta yaşayan insanlara bir tas sıcak çorba sağlamak ve ihtiyaçlarını gidermek için çalışma yürütüyor TUĞBA ÖZER 2016yılından bu yana evsizler ve “dezavantajlı gruplar” için çalışma yürüten Ankara Çorba Gönüllüleri, “Bu sadece bir çorba değil, “seni görüyorum ve saygı duyuyorum” demek aynı zamanda” diyor. Ankara’da evsizlere ve ihtiyaç sahiplerine çorba dağıtımı yapan gönüllüler ile faaliyetlerini konuştuk. nÖncelikle, Ankara Çorba Gönüllüleri kimlerden oluşuyor, nasıl kuruldu anlatır mısınız? Soğuk kış günlerinde sokakta yaşamak zorunda kalan insanlarımız için canla başla çabalayan, tamamen gönüllülerden oluşan bir topluluğuz. Herhangi bir kurum veya oluşumla bağlantımız yok. Toplum içerisinde dışlanan, görmezden gelinen “dezavantajlı gruplar” için bir şeyler yapmak isteyen insanların bir araya gelmesiyle kuruldu. Bazen büyüyen, bazense 34 kişi kalsa bile çalışmalarını azimle sürdüren bir grubuz. İsmimiz Çorba Gönüllüleri fakat aslında çorbadan çok daha fazlasını kapsıyor diyebiliriz. Yine gönüllülerin çabasıyla toplanan kıyafetleri, çocuk, kadın ve erkek olarak ayrılmış olarak, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak gibi bir misyonu var. n Ne kadar süredir faaliyettesiniz? 2016 yılından bu yana dağıtım yapıyoruz. n Çorbaları nasıl hazırlıyorsunuz, o süreçten bahseder misiniz? Çorbaları bazen kendi evleri mizde hazırlıyoruz. Evde çorba yapma imkânı olmayan arkadaşlarımız için Tayfa Kafe yıllardır hem depolarını hem de mutfaklarını kullanmamız konusunda çok yardımcı oldu ve olmaya devam ediyor. Genelde dağıtımdan bir gün önce buluşup çorbamızı/yemeğimizi yapıyoruz. Ertesi gün dağıtım öncesi ısıtıp termoslarımıza doldurup dağıtıma çıkıyoruz. Termoslar sayesinde sıcaklığını çok uzun süre koruyabiliyoruz. n Kaç gönüllünüz bulunuyor, gönüllülere nasıl ulaşıyorsunuz? Gönüllü sayımız değişiyor. Tamamen gönüllülerden oluşan bir grup ve kimseyi bir şeyler yapmaya zorlamıyoruz. Katılmak isteyenler uygun oldukları zamanlarda geliyorlar. Gönüllülere daha çok sosyal medya üzerinden ulaşabiliyoruz. Zaman zaman afişlerle de gönüllülere ulaşmaya çalışıyoruz. n Dağıttığınız çorbalarda önceliğiniz kimler, yemek dağıttığınız insanlara nasıl ulaşıyorsunuz? Önceliğimiz sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar. Ne kadar evsiz var farkında bile değiliz. Bu sadece bir çorba değil “seni görüyorum ve saygı duyuyorum” demek aynı zamanda. Bunun sokakta yaşayan insanlara ne ifade ettiğini düşünmek için bile bu organizasyonda yer almak için sebep aslında. AÇLIĞIN DİLİ VE IRKI YOK n Ankara’da yoğunluklu olarak nerelerde çorba dağıtımı yapıyorsunuz? Haftanın belirli günlerinde yemek dağıtıldığı için yardıma muhtaç bir şekilde bekleyen insanlar daha çok AŞTİ’de (Ankara otogarı) mevcut. Ancak bizim ilk zamanlar mobil bir şekilde Yüksel Caddesi’nden Kurtuluş Parkı, Sıhhiye’ye kadar uzanan bir güzergâhımız vardı. O güzergâh üzerinde onlarca yardıma muhtaç insan vardı. Çorbalarını, pilavlarını ve ekmeklerini verdik, bazıları ile sohbet etme imkânı bulduk, uyuyanların ise yanlarına bıraktık yemeklerini. Daha sonraları AŞTİ’de büyük bir kitlenin olduğunu fark ettik. Gerçekten kalabalık bir topluluk bizi bekliyordu, ufağından büyüğünden. AŞTİ’ye geldiğimiz zaman insanlar bizi direkt tanıdı. İlginçtir, evsiz, yardıma muhtaç, Türkçe bilmeyen, İngilizce bilen insanlar da vardı aralarında. Açlığın dili ve ırkı yoktu. n Çorbaları ulaştırdığınız insanlar sizi görünce şaşırıyor mu, nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz? Artık bizi tanıdıkları için bizi gördüklerinde şaşkınlık yerine tebessümle karşılıyorlar. İhtiyaç sahibi bir vatandaş çorbasını eline aldığında, yüzünde oluşan gülümseme her şeyin donmasını istediğiniz muhteşem bir ana dönüşüyor. Başkasına yardım etmek, biraz da kendi içimizdeki eksikliğe dokunuyor, onu biraz olsun tamamlıyor gibi geliyor. Bir söz vardır “bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen, yaşadığını bilemez” diye. Yaşıyorum diyebilmek için bir fırsat aslında. Eğer vaktiniz varsa, çorba yapımına ve dağıtımına da katılırsanız çok mutlu oluruz. Eminiz siz de mutlu olursunuz çünkü manevi tatmin, parayla satın alınamayacak kadar değerlidir. Kullanmayıp bir köşede bıraktığınız kıyafetlerin, kaldırımda uyumak zorunda kalan insanlar için ne kadar değerli olduğunu tahmin bile edemezsiniz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle