25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ Bardaktaki kabarcıklar n Bir bardak su bir süre bırakıldığı zaman niçin içinde hava kabarcıkları oluşur? Kabarcıklar suyun içindeki gazlardan kaynaklanır. Nitrojen ve oksijen gibi atmosferik gazlar suyun içinde eriyebilir. Suyun içinde bulunan gazın miktarı suyun sıcaklığına ve havasu arayüzündeki atmosferik basınca bağlıdır. Daha soğuk su ve daha yüksek basınç daha fazla gazın erimesine yol açar. Bunun tam tersi, daha ılık su ve daha alçak basınç daha az gazın birikmesine neden olur. Musluktan akan suyu bir bardağa doldurduğunuz ve oda sıcaklığına gelmesi için bir süre beklettiğiniz zaman, nitrojen ve oksijen, küçük kabarcıklar şeklinde eriyikten yavaş yavaş kaçar. Bu kabarcıklar özellikle bardağın mikroskobik pürüzleri olan kısımlarında toplanır. Su ısınırken atmosferik basınç da düşme eğilimi gösterirse, kaçan gaz molekülleri ile suhava arayüzündeki gaz molekülleri arasındaki denge bozulur ve sudan kaçanların miktarı artar. Bu da sudan daha fazla gazın suyu terk etmesi demektir. TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN bilim ve teknoloji Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. Cumartesi 17 Kasım 2018 Herkes normal olmalı mı? Yoksa? Daha fazla insan aynı şekilde düşünse ve aynı şekilde davransa, toplumlar daha mutlu ve daha güvenli mi olurdu? Beyindeki sinir devrelerinizi sizi daha empatik yapacak şekilde yeniden düzenleyecek yar bilimlerinin babası olarak bilinir. Eşcinsel olduğunu gizlemek zorunda kaldı, daha sonra ise hapis cezası bir hap veya tedavi düşünün ve bu te ile kimyasal kastrasyon arasında se davinin saldırganlığı azaltacağını, ah çim yapmak zorunda bırakıldı ne ya laki akıl yürütme ve affetme kapasite zık ki. nizi artıracağını varsayın... Peki böyle Ya İngiltere’de Viktora dönemin bir uygulama dünyayı daha iyi, daha de kadınlara ataerkil düzene uymala yaşanabilir bir yer haline getirebilir rı için yapılan baskı ve zulme ne de mi? İnsan mutluluğu söz konusuysa, meli? neden bu ütopyayı sahiplenmeyelim? Böyle bir senaryo tahmin ettiğiniz Normal nedir? kadar uzak olmayabilir. Zira düşün Ve önemli bir soru daha... Normal ce kalıplarını okumak ve değiştirmek nedir? Kime göre normal? için kullanılan teknolojiler artıyor. Londra Psikiyakri Kraliyet Elon Musk’un Neuralink projesi, be Akademisi’nden Mark Slater’a göre yinleri ve bilgisayarları arasında doğrudan iletişim kurmaya çalışırken, ‘Uyum, iyi olmayabilir’ normallik yanıltıcı durum ve şartlara göre değişebilen bir algı. Eğer insan Kaliforniya’da Kernel adlı bir şirket, Vermont Üniversitesi’nden Chris ları kendilerinde görmek istediğimiz istihbaratı güçlendiren beyin imp Danforth’a göre “bu, hakkında da özelliklere göre yeniden dizayn ede lantları geliştirmek için 100 milyon ha fazla konuşmaya ihtiyaç duyduğu ceksek, buna kim karar verecek? dolar yatırım yaptı. Beyindeki elekt muz bir konu”. Diyeceğimiz, uyum, toplum için o rik şoklarının depresyonla mücadele Nüfusun çoğunluğunun güvenliği kadar iyi olmayabilir. Ayrıca 2015 yı ettiği ve bazı kimyasalların daha ah için, “aykırı olanların” yeniden tasar lında Maryland Üniversitesi’nden psi laki kararlar almasına yardımcı olabi lanmalarına izin verilmesi ilk bakış kiyatr Jesse Harrington’ın çarpıcı bir leceği de bulundu. ta, çok sayıda insana en büyük iyili araştırmasına da dikkat çekelim. Fakat, anormal düşünce kalıpları ği yapıyor gibi görünse de, bazı deh Kişisel özgürlükleri çok kısıtlayan nı yok saymak ve teknolojik veya far şet verici ihtimallere kapıyı açabilir. toplumların hem mutluluk endeksin makolojik yöntemlerle toplumsal uy Tarihsel süreçte bunun bir çok örne deki dereceleri çok kötü hem de dep gunluğun uygulanması pratikte yapı ği yaşandı.. resyon ve intihar oranları çok yüksek labilir bile olsa, acaba doğru mudur? Yüzyılın en büyük beyinlerinden çıkmış. Ancak öbür uçta, aşırı özgür Veya insanlar kendileri veya başkala biri olan ve ismini Naziler’in savaş toplumlarda da benzer sonuçlar çık rı için acil bir tehlike oluşturmadıkça ta kullandıkları ünlü Enigma şifre mış. Öyleyse? “kendileri olma” haklarından neden leme sistemini kırarak duyuran Tu Ortalama bir denge tutturmak sanı vazgeçmek zorunda kalsınlar ki? ring, modern kriptolojinin ve bilgisa rız en iyisi... 1 kilogramın tanımı değişiyor bilim merceğinden Bilim insanları neden yurda dönsün ki? Bilim ve teknolojinin daha önce hiç olmadığı kadar hızlı bir biçimde iç içe geçtiği bir dönemdeyiz. Milyarlarca insan birbirine bağlı ve küresel bir ağın içinde... Sonsuz hızla yeni fikirler hatta icatlar ortaya çıkıyor. Yeni ilaçlar, yeni tedavi yöntemleri, genler üzerinde çalışmalar insan ömrünü uzatıyor, hatta ölümsüzlük bile gündemde... Galaksiler aşılıyor, uzayda yeni yerleşim arayışları keşifleri sürüyor.. Yapay zekâ her alana sızıyor... Tüm olumlu ve olumsuz yönleri ile insanlık kısaca “kabına sığamıyor” da diyebiliriz. Bunun ayırdında olan ülkeler, kurumlar, şirketler ve bireyler gelecek planlarını bu doğrultuda yapıyorlar. Bilim ve araştırma, nitelikli insana yatırım bu yüzden son derece önemli. Ama bir bakıyoruz Türkiye’de tam “bilim insanları yurda dönsün” çağrısının yapıldığı bir dönemde çok sayıda akademisyenin gözaltına alındığı haberi ile güne başlıyoruz. Bu kabul edilebilir ve anlaşılabilir bir şey değil. Bugün KHK ile ihraç edilen akademisyen sayısı 10 bine yaklaşmış durumda. Yıllar boyu dirsek çürütüp başarı ile tıp fakültelerini kazanan ve 7 yıl tıp eğitimi görüp üzerine uzmanlıklarını alan binlerce doktor o ya da bu gerekçe ile “güvenlik soruşturmasını” geçemedikleri için kamu kurumlarında görev yapmaktan men edilmiş durumdalar. Bir ülkede bilimi yeşerten özgürlük ortamlarıdır. İnovasyon ekosistemi bilimden ve akademiden beslenir. Bunun olmaması karanlığı getirir. O karanlık ise ürkütücüdür. O zaman soruyoruz: Bilim insanları neden yurda dönsün? Sabahın alacakaranlığında derdest edilip gözaltına alınmak için mi? Özlem Yüzak Birbirlerinin ‘isimlerini’ biliyorlar SveahkruamÇlöarlü n Sahra Çölü’ndeki kumun derinliği ne kadar? Ve bu kum tabakasının altında ne var? 9 milyon kilometre karelik Büyük Sahra dünyanın en büyük çölü, fakat topografyası her yerde aynı değil. Bölgenin yüzde 15’i kum tepeleri ile kaplı ve yüzde 70’i aşınmış kaya ve kaba çakıllardan oluşur. Geriye kalan kısımlarda yer yer vahalar ve dağ sıraları bulunur. Kum tepelerinin altında çeşitli şekillerde kayalar yer alır. Rüzgârlar, Sahra’daki kumları bir yerden başka yere taşırken bu kumların yenilenmesini de sağlar. Diğer bölgelerdeki kayaları aşındıran rüzgârlar, bu aşınma sonucu oluşan kumları varolan kum tepeleri üzerine yığar. Kum tepelerinin hareketleri insanları şaşkına çevirecek kadar karmaşık. Yüzey kumlarının derinliği, alttaki toprak veya kayalığın üzerinde nadiren birkaç yüz metre yüksekliğe ulaşır. Bu kum tepeleri, eski vadi ve gölleri doldurmuş ise daha derindir. Bu derin kumlar ve süngerimsi kumtaşları önemli yer altı suları rezervuarlarını oluşturur. Daha derin kumlar nehirlerin ağızlarında sualtındaki birikinti yelpazelerinde oluşur. İlginç olan Akdeniz’in son on milyon yıldır defalarca kurumasıdır. Her defasında denize akan nehirler geniş kanyonlar oluşturur. Deniz geri döndüğünde bu kanyonlar yeniden alüvyon ile dolar. Nil’in aşağı kısımlarındaki yatağı alüvyonla kaplıdır. Bu alüvyon az ya da çok yoğundur ve kilometrelerce derinlere iner. Ve bu oluşum, Büyük Kanyon’dan çok daha büyük bir yeraltı kanyonu oluşturur. 140 yıldır kullandığımız kilogram tanımı resmen değiştiriliyor. Ölçüm birimlerini Evrensel Fiziki Sabitlere [ışık hızı gibi] bağlayıp netleştirmek adına Kilogram bundan sonra birimi kg m2/ s olan Planck Sabiti (h) üzerinden tanımlanacak. 140 yıllık süreç Kilogram bildiğiniz gibi uluslararası anlaşma ile kararlaştırılıp kabul edilmiş; kısaltması kg olan bin gramlık ağırlık birimi. Şu anda kullanmakta olduğumuz kilogram terimi, bundan 140 yıl önce Fransa’nın Sevres kentindeki Uluslararası Ağırlık ve Ölçü Bürosu’nda uluslararası bir kilogram prototipi hazırlanarak belirlendi. Hatta tüm dünyada 40’dan fazla enstitüye de birer kopyaları gönderildi. Hazırlanan bu prototipin yüzde 90’ı platinyum, yüzde 10’u ise iridyumdan oluşuyordu. Peki belirlenen Bir devir sona eriyor. En fazla kullandığımız ölçü birimlerinden biri olan kilogramın tanımı değişiyor. Üstelik 140 yıldan beri aynı tanım kullanımdaydı. Artık Planck sabitine bağlanacağı belirtiliyor. bu birim neden değişiyor? Fanuslar içinde saklanan bu ger çek kilogram 40 yılda bir kopyalarıyla karşılaştırılıyordu. Yapılan ölçümlerde şu fark edildi: Elementlerin ömürleri gereği hayli ufak da olsa bir değişim oluyordu. Aslında bu değişim kilogramın binde biri olan 1 gram bile değil; ama bilimsel ve teknik çalışmalarda son derece önemli. Sebep yerçekimi mi ? Kullandığımız ağırlık birimi dünyanın her yerinde, yerçekiminin etkisiyle farklı sonuçlar verebiliyor ve daha da ilginci artık gözümüzü evrenin di ğer noktalarına çevirdiğimizde kilogramla yapılacak ölçüler gezegenimiz dışında pek işleve sahip olmayabilir. Bu yüzden değişmesi ve daha tutarlı bir sabite bağlanmasına karar verildi. Artık Planck sabiti Fransa’da kilogramı artık Planck sabitiyle tanımlayacağız. Planck sabiti dediğimiz ışık içerisindeki en küçük enerji topluluğu olan fotonların enerji ile frekansları arasındaki sabit oran. Yeni tanımlamalar resmi olarak Dünya Metroloji Günü olan 20 Mayıs 2019’da yürürlüğe girecek şekilde ayarlanacak. İnternet ile İlgili Yanlış Bilinen 10 Şey 10) İnterneti Al Gore İcat Etti: Bill Clinton’ın Başkan Yardımcısı Al Gore interneti icat etmedi, internetin tüm dünyada herkesin erişimine açılmasını sağladı. 9) Web Teknolojisi ABD’de Geliştirildi: Web teknoloji İngiliz Tim Berners Lee tarafından İsviçre’deki CERN araştırma merkezinde geliştirildi. 8) İlk Arama Motoru Google’dIr: Google en popüler olan dır ancak ilk değildir. İlki 1990’da McGill Universitesi’nde (Kanada) geliştirildi. 7) İlk tarayıcı Chrome’dur: İlk tarayıcı 1992’de yazılan Lynx’dir. Bunu 1993’teki Mosaic (daha sonra Netscape oldu) yazılımı izledi. 6) İnternet 1995’te Kuruldu: İnternet 1969’da başladı. ABD (ve kimi müttefik ülke) kamu kurumları ile sınırlıydı. Halka ve ticari faaliyetlere 1995’te açıldı. 5) Web Sitesi Açan Zengin Olur: İnternet üzerinden satış yapmak ucuz ve kolaydır; ancak herkesin kısa yoldan zengin olacağı anlamına gelmez. 4) İnternetteki Herşey Yanlıştır: İnternette doğru bilgi de, yanlış bilgi de yer alabilir. Farklı kaynaklardan çarpraz kontrol yapılmalıdır. 3) İnternet Dinleniyor: Resmi olarak kabul edilmemiş de olsa global güvenlik sistemleri var. Nasıl çalıştığı tam bilinmiyor. 2) İnterneti ABD Yönetiyor: İnter neti hiçbir ülke yönetmiyor. Her ülke ya da kurum ağın kendi sorumluluk alanındaki kısmını yönetebilir. 1) İnternet Sosyal Medyadır: Sosyal medya son yılların internetle ilgili en popüler olgusudur. İnternet sosyal medya ile sınırlı değildir. Örneğin eposta veya eticaret siteleri sosyal medya bulutu içinde yer almaz. Yunuslarda da erkekler arası dostluklar söz konusu. Gruplar halinde diğer erkek yunuslarla birlikte uzun yıllar dostluk kuran yunuslar, Avustralyalı bilim insanlarının araştırmalarına göre birbirlerini ismen bile tanıyorlarmış. Batı Avustralya Üniversitesi’nden Stephanie King bu durumu “Uzun vadeli ortaklıklar kuran erkek büyük yunusların, kişiye özgü sesli bir işaret veya “isim” aldıklarını tespit ettik. Bu “isimle” kendi sosyal ağlarındaki dostları ve rakiplerini ayırt edebiliyorlar” diye açıklıyor. Bu “isimler” erkek yunuslara çeşitli ilişkileri takip etme imkânı veriyor. Kimler dostlarının dostları ve kimler rakipleri? Araştırma çerçevesinde Perth’ün yaklaşık olarak 800 kilometre kuzeyindeki Shark Bay körfezindeki yunuslar otuz yılı aşkın bir süre incelenmiş. Araştırmacılar daha önceki çalışmalarla, yunus topluluklarındaki erkeklerin bazen onlarca yıl boyu diğer erkek yunuslarla ilişki kurduklarını tespit etmişlerdi. Örneğin dronelarla, arkadaş olan erkek yunusların yan yana yüzerlerken, yüzgeçleri ve kuyruklarıyla birbirlerine nasıl dokundukları izlenmiş. Fakat araştırmacılar o zamanlar bu erkek yunusların bu ilişkileri kurmak ve korumak için sesli sinyalleri nasıl kullandıklarını bilmiyorlardı. Son araştırmada öğrenilmek istenilen işte buydu. Bu amaçta yunusların sesleri sualtı mikrofonuyla kaydedilmiş ve her erkek yunus tarafından kullanılan kişisel sesli işaret tespit edilmiş. Bundan sonraysa sesli işaretler karşılaştırılmış ve hangi hayvanların benzer sinyalleri kullanıldıkları araştırılmış. Analizler bir birlik içindeki erkeklere ait sinyallerin farklılık gösterdiğini ortaya koymuş ki bu da seslerin, isim gibi kullanıldıkları anlamına geliyor. Bundan sonraki araştırmalarda yunuslara erkeklerin “isimlerini” dinleterek, hayvanların birlik içindeki üyelerine farklı durumlarda ne şekilde tepki verdiklerini görmek istiyorlar. Bottlenose Dolphins Reatin Individual Vocal Labels in Multilevel Alliances, Current Biology, 7.06.2018. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle