18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Kâbil’de otele kanlı baskın Afganistan’ın başkenti Kâbil’de bir otele dört silahlı kişi tarafından düzenlenen saldırıda en az 15 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Yerel kanal Tolo News’e göre saldırganlar mutfakta saklandıktan sonra harekete geçerek ote lin bazı bölümlerini ateşe verdi. Aynı otelde 28 Haziran 2011’de gerçekleşen Taliban saldırısında 12 kişi hayatını kaybetmişti. Barzani, İbadi ile buluştu Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani dün önce Bağdat’ı ziyaret etti, ardından İran’ın başkenti Tahran’a gitti. Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin ofisinden yapılan açıklamada, Bağdat’taki görüşmede Erbil’in tek taraflı bağımsızlık referandumunun ardından tansiyonun yükseldiği Bağdat ile Erbil arasındaki sorunların anayasa çerçevesinde çözülmesi gerektiğinin vurgulandığı kaydedildi. Barzani’nin Tahran temaslarında, bölgedeki gelişmelerin yanı sıra ErbilBağdat ilişkilerinin de ele alınacağı bildirildi. BM’den ‘kaygılıyız’ çıkışıPazar21Ocak2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 7 ‘SINIR GÜCÜ’ TARTIŞMASINI ALEVLENDİRECEK ADIM ABD, 500 SDG’liyi ‘mezun etti’ Ankara ile Washington arasında tansiyonun yükselmesine neden olan, YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutasında bir “Sınır Güvenliği Güçleri” (SGG) kurulması tartışmaları gündemdeyken 500 civarında SDG’linin, ABD ordusu tarafından verilen askeri eğitimleri dün tamamladı. SDG’lilerin mezuniyet belgesi aldığı açıklamasıyla birlikte haber tam da gözlerin Türkiye’nin Afrin operasyonuna çevrildiği gün uluslararası ajanslar tarafından duyuruldu. Geçen hafta ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüsü tarafından açıklanan SGG planına Ankara’dan yükselen tepkinin ardından ABD Savunma Bakanlığı konvansiyonel bir ordu planlarının olmadığını, eğitimlerin topraklarına geri dönenleri koruyacak güçler için verildiğini iddia etmişti. Haseke’de eğitim Dün yaklaşık üç hafta süren eğitimlerini tamamlayan “SDG mensupları, Haseke kentinde düzenlenen bir törenle mezuniyet belgelerini” aldılar. Törende “sınırları tüm saldırı ve tehditlere karşı” korumak üzere yemin eden SDG’liler, eğitimlerde hafif ve ağır silahları kullanmayı öğrendiklerini dile getirdiler. Suriye turizm peşinde... Suriye’nin iç savaşta harap olan, ordu güçlerince cihatçıların elinden alınan ikinci büyük şehri Halep, Şam hükümeti tarafından turizm bölgeleri arasında gösterildi. Madrid’de düzenlenen Fitur Uluslararası Turizm Ticaret Fuarı’na katılan Suriye Turizm Bakanlığı, ülkeyi ziyaret edecek turistleri Halep’in yanı sıra UNESCO listesinde yer alan eski Roma kalıntılarına ev sahipliği yapan antik Palmira kentine de davet etti. Sisi yeniden aday ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in dün başladığı Ortadoğu ziyaretinin ilk ayağı Mısır’da siyasi iklim ısınıyor. Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, seçimlerde tekrar adaylığını açıkladı. Seçimlerin ana temasının “özgürlük, şeffaflık ve adaylara eşit fırsat” olacağını öne süren Sisi’nin yanı sıra adaylık açıklayan bir başka isim eski Genelkurmay Başkanı General Sami Anan oldu. Facebook’taki mesajında Anan, “Mısır’ı yanlış politikalardan kurtarmak için aday olacağını” belirtirken “Devlet kurumlarına bütün adaylara karşı tarafsız olma” çağrısı yaptı. gİsötirhebvadreant aşleınfid ı Bu arada Sisi’nin istihbarat şefi Halid Fevzi’yi görevden aldığı duyuruldu. Sisi, Fevzi’nin yerine ise Özel Kalem Müdürü Abbas Kamel’i geçici olarak atadı. İstihbarat şefinin tasfiyesinin New York Times’ın 7 Ocak’ta yayımladığı ABD hükümetinin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının Mısır’daki yansımaları ile ilgili haberi sonrası başlatılan soruşturmaya denk geldiğine işaret ediliyor. New York Times, Mısır hükümetinden bir kaynağın sağladığı tapeleri haber yapmıştı. Bu tapelerde bir Mısırlı istihbarat yetkilisi ülkedeki önde gelen televizyon sunucularını arayarak, “Kamuoyuna açık şekilde İsrail’i kınayacağız, ama bizce Kudüs meselesi çok önemli değil, izleyicilerinizi buna ikna edin. Ramallah’ın Kudüs’ten ne farkı var” dediği iddia edilmişti. Afrin operasyonuna ilişkin insani kriz uyarısı yapan BM Sözcüsü, Suriye’deki sivillere yönelik yardım çabalarının aksayabileceğini söyledi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle “sahada fii len başlayan”, Başbakan Bi nali Yıldırım’ın da hava bom bardımanının başladığını du yurduğu Türk Silahlı Kuv vetleri öncülüğündeki Afrin ope rasyonu öncesinde Birleşmiş Milletler’den (BM) “endişeliyiz” açıklaması gedi. BM Sözcüsü Stefan Dujarric, örgütün New York’ta bulunan genel merkezinde önceki gün düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin Afrin’e yöne Türkiye sınırı yakınındaki kamplarda sığınmacıların zorlu yaşam koşulları sürüyor. lik operasyonunun, Suriye’ye yol lanan insani yardımların durma sına ya da aksamasına yol açaca ğından endişe duyduklarını söy ledi. Bölgede gerilimin tırmandı rılmasından kaçınılması gerektiğini vurgulayan Dujarric, BM yetkililerinin Genel Sekreter Antonio Guterres’in endişelerini Türk yetkililere ilettiklerini duyurdu. ‘Soçi listesinde anlaştık’ Öte yandan, Suriye’nin siyasi geleceği açısından kritik öneme sahip, Rusya, İran ve Türkiye öncülüğünde düzenlenmesi planlanan Ulusal Diyalog Kongresi için dün üç ülke diplomatlarının katıldığı bir hazırlık toplantısı yapıldı. Kongre’nin düzenleneceği Soçi’de yapılan hazırlık toplantısı hakkında bilgi veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrentiyev, davetli listesi hakkında anlaşmaya varıldığını açıkladı. Moskova ile Ankara arasındaki ihtilaf konusu olan, Kürtlerin nasıl temsil edileceklerine ilişkinse bir açıklama yapılmadı. Lavrentiyev, Şam hükümeti ve muhalif grupla SIĞINMACI FELAKETİ Suriye’den Lübnan’a geçmeye çalışırken şiddetli kar ve fırtınada donarak yaşamını yitiren aralarında çocukların da bulunduğu en az 13 sığınmacının cesedine ulaşıldığı bildirildi. Sığın yonuna karşı bir açıklama metni yayımladı. Bir saldırının binlerce sivilin yaşamını tehlikeye atacağı uyarısı yapıldı. macıların Masna bölgesinden Lübnan’a geçmek isterken fırtınaya yakalandığı belirtildi. BM Yük Ordu İdlib’de ilerliyor sek Komiserliği’nden yapılan açıklamada, kurbanların kaçak yollardan Lübnan’a girmeye çalışırken olumsuz hava şartları altında zorlu geçitleri kullandıklarına değinildi. Hamile bir kadının da bulunduğu grubun diğer üyelerinin ise zamanında müdahale ile kurtarıldığı aktarıldı. Suriye ordusu ve müttefikleri tarafından yaklaşık bir aydır yürütülen İdlib operasyonunda kritik Ebu Zuhur hava üssünün ele geçirildiği bildirildi. Lübnan rın yanı sıra dini liderlerin, aşiret ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de aralarında olduğu yaklaşık 1500 davetlinin çağrıldığı kongrenin ana oturumunun 30 Ocak’ta düzenleneceğini söyledi. Hizbullahı’na yakın El Menar’ın haberine göre, Eylül 2015’ten bu yana Heyet Tahrir Şam’ın omurgasını oluşturan Nusra kontrolünde olan İdlibHalep sınırındaki hava üssü Suriye ordusu tarafından alındı. Ordunun Ebu Zuhur’un ardın Chomsky’den uyarı dan kuzeydeki Şii beldeleri Fua ve Kefraya’ya doğru ilerleyişini sürdür Aralarında ünlü yazarlar Noam meyi hedeflediği aktarıldı. “Çatışma Chomsky ve David Harvey’in de oldu sızlık bölgeleri” uzlaşısı çerçevesinğu bir grup Türkiye’nin Afrin operas de İdlib’de TSK konuşlu. ‘#KMadeTınoyoü’yraü.y..üşünden’ Trump’a karşı birleşen kadınlar, ABD başta olmak üzere 57 ülkede “Women’s March” (Kadınların Yürüyüşü) platformu adı altında gösteriler düzenledi. Kadınların sessizliklerine son vermesi, belki de bir kırılma noktasının da zeminini hazırladı. Aylar sonra Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein’ın mevkisini kulla narak kadınları yıllarca taciz ettiği ortaya çıktı. Bu “herkesin bildiği sırrı” ortaya çıkaran kadınlar, birçok tacizcinin ifşa olmasını sağladı, #MeToo başlığı altında hikâyelerini anlatmaya başladı. Trump’ın başkanlık koltuğunda oturmasının birinci yıldönümünde dün kadınlar yine protesto için meydanlardaydı. Trump’ın krizle dolu yılı Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak koltuğa oturmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Emlak krallığından TV’de yarışmalara uzanan medyatik, sansasyonel yaşamıyla tanınan milyarder işadamı başkanlık koltuğunda da tartışmalı açıklamaları, gafları, yol açtığı krizlerle adından söz ettirdi. Dünyada giderek artan popülizmin ABD’deki yansıması olarak görülen Trump, Beyaz Saray’daki ilk yılında “Amerika’yı yeniden büyük yapalım” sloganını öne çıkaran, eleştirilerin merkezindeki kimi vaadini yerini getirirken bu kararların iç ve dış etkilerini pek umursamadı; ancak etki, tepkiyi doğurdu. Cumhuriyetçi Trump’ın bir yılı, siyahiler ve göçmenler için yıkıcı olsa da, insan hakları ve kadın mücadelesinin yeniden yükselişe geçtiği bir dönem oldu. Üstelik bu yükselişin etkileri, ABD’yle sınırlı kalmayıp, dünyanın dört bir yanına yayıldı. ‘Benim başkanım değil’ Trump’ın 20 Ocak 2017’deki yemin töreni “yeni normalin” ilk habercisiydi. Törene katılım, Trump’ın selefi Barack Obama’ya göre oldukça düşüktü. Ancak eski Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, töreni “Bugüne kadarki en yüksek katılımlı” olarak değerlendirdi. Irkçı ve kadın düşmanı sözleri nedeniyle eleştirilen Trump, “Benim başkanım değil” sloganı ile kadınların ön saflarda olduğu eylemlerde günlerce protesto edildi. Irkçılara yakın durdu Irkçı gruplar Trump’la birlikte kendilerine alan açarken ağustos ayında Charlottesville’de ırkçılık karşıtı gösteriler baş gösterdi. Trump’ın ırkçı örgüt Ku Klux Klan sempatizanı tarafından düzenlenen, bir kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan sonra “her iki tarafı da suçlayan” açıklamalarına tepkiler ülke çapına yayıldı. ABD Başkanı Trump’ın ilk yılında yakasını bırakmayan bir kelime de Rusya oldu. Rusya’nın başkanlık seçimlerine müdahale ettiği iddialarına ilişkin soruşturma Trump’ın yakın ekibine uzanırken halen başını ağrıtmaya devam ediyor. Trump ise görevden alınmasına uzanabilecek soruşturmanın “cadı avı” olduğunu savunuyor. Kudüs kararı... Seçim kampanyasında “Ortadoğu’ya barış” sözüyle çelişerek ABD elçiliğini Kudüs’e taşıma sözü veren Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, başta Filistin olmak üzere birçok ülkenin tepkisini çekti, dünya genelinde kitlesel protestolara yol açtı. Fatura göçmenlere Muhalif medya hedefte Trump’ın göçmen karşıtı tutumuyla ilgili malumun ilamı ise “terörizm” gerekçesiyle Suriye, Irak, İran, Libya, Somali, Sudan ile Yemenlilere vize yasağı oldu. Yasak, ülkede protestolarla karşılandı. Binlerce ABD’li, havalimanlarına giderek “Nefret de yok korku da, göçmenler hoş geldiniz” sloganlarıyla dayanışma gösterdi. Yasak, bazı federal mahkemeler tarafından kısmı olarak durdurulsa da Trump kararından dönmedi. Geçen aralık ayında Yüksek Mahkeme, Irak dışındaki 6 ülkeye uygulanan yasağının tümüyle uygulamaya sokulması yönünde karar verdi. Başkanların resmi hesabını kullanmayı reddeden Trump, görüşlerini kendi Twitter hesabından paylaşmayı tercih etti. Böylece Beyaz Saray’ın medyayla ilişkisinde bir kırılma yaşandı. Trump eleştirel medyadan sorulara cevap vermeyi kimi zaman “Sen yalan habercisin” diyerek reddetti. Seçim kampanyasında kabalığı nedeniyle “Başkanlığa yakışmıyor” yorumları yapılan Trump bu tarzından ödün vermedi. Son olarak, Trump’ın mülteciler konulu bir görüşmede Haiti, El Salvador ve Afrika ülkeleri için “b.k çukuru” dediği iddia edildi. Trump’la ‘şeytani mutabakat’ Skandallarla dolu ilk yılını Florida sahillerinde aynı zamanda otel ve sırf üyelerin girebildiği bir kulüp olan Mar a Lago malikânesinde kutlamaya hazırlanan Trump, hesapta olmayan bir gol yedi ve son anda bir “hükümet kapanması” krizi ile karşılaştı. ABD’de “government shutdown/hükümet kapanması” olarak adlandırılan kriz bir kamu grevi gibi... Göçü ilgilendiren konularda Demokratlarla çıkan anlaşmazlık yüzünden bütçe tasarısı senatodan geçmeyince bu durum ortaya çıktı. Aşamalı bir tırmanmayla kamu hizmetleri ve kamu ödemelerinin durdurulmasını öngören kriz, pratikte devletin felci demek. Trump, yazıya oturduğum saatlerde, “Kışlık Beyaz Saray” olarak da adlandırılan Mar a Lago’ya hareketini ertelemiş ama iptal etmemişti. Katılanların çift başına 100 bin dolar ödedikleri ve Başkan’la aynı masada oturacakların ise 250 bin doları gözden çıkardıkları bir organizasyonun iptali zor çünkü. Bu durumda başkentte “hükümet kapanırken”, Trump destekçileriyle “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” kıvamında bir kutlamada buluşacak. Trump döneminin tezatlarını bundan iyi sergileyen bir tablo olamaz... Bile bile lades Washington’da kaos... Florida’da vur patlasın, çal oynasın kutlama... 2020 Başkanlık yarışına katkı niyetine 100 bin dolarlık biletlerle düzenlenen, para ve de şampanyanın su gibi aktığı bu “1. yıl resepsiyonu”, Başkan’ın “devlet” kavramından ne denli uzak olduğunu gösteriyor. Bir yılda Beyaz Saray’da tek “devlet yemeği/resepsiyonuna” ev sahipliği yapmayan New Yorklu emlak kralı Trump’ın her tarafından görmemişlik akan kişisel sarayı Mar a Lago’ya her fırsatta koşması dahi, “devlet” anlayışından ne kerte uzak olduğunu kanıtlamaya yeter. Ne ki Trump’ın seçmenleri için bunların hiç önemi yok. Örneğin on beş gün önce ortalığı birbirine katan “Ateş ve Öfke” adlı bir kitap ortaya çıktı... Başkan’ın milyarder arkadaşlarına anlattığı devlet sırlarından, basınla geçimsizliğine, hanedan üyelerinin kuralsızlıkları ile şımarıklıklarına, Russiagate skandalına, dahası kendisine “zekâ özürlü” gözüyle bakan çalışma arkadaşlarına dek ne var ne yoksa yönetimin tüm kirli çamaşırlarını ortaya döken kitabın şoku sadece bir hafta sürdü. “Bu skandal ifşaatlar Trump’ı azle götürür mü?” tartışması ikinci haftaya uzamadı. ‘70’lerin Watergate yıllarıyla aradaki en büyük fark bu. Büyük mücadelelerle açığa çıkarılan skandallar “eski dünya”da sistemli takibe uğruyordu. Bugün ömürleri haftayı bulmuyor. Herkes her şeyi artık biliyor ama umursamıyor. Trump’ı o “eski dünya”nın terazisinde ölçüp biçmek dolayısıyla gerçekçi değil. Ufukta alternatif yok Başkan’ın, ilk yılın sonunda mesela şimdiye dek hiçbir başkanın olmadığı düzeyde düşük bir popülariteye (yüzde 30) sahip olduğu ileri sürülüyor. Ama bugün seçim yapılsa, gene seçilmeyeceğini kimse garantileyemiyor... Demokratların çünkü güçlü bir lider adayı yok. Aday niyetine misal TV starı Oprah Winfrey’e bel bağlamış durumdalar. Ekonomi tıkırında. Borsa kanatlanıyor ve işsizlik daralıyor. Trump’ın iklim anlaşmasından çıkması; Kuzey Kore, İran’a parmak sallaması Cumhuriyetçi seçmenin umurunda değil. “Bok çukuru” diye Afrika’yı aşağılaması, Müslümanlara “vize yasağı” getirmesi, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi, ABD’de ırkçı Ku Klux Klan’cıları cesaretlendirmesi de Trump’ın seçmenlerini korkutmuyor. Aksine bunlar Trump’ın tabanında “erdem” sayılan şeyler. Nobelli iktisatçı Paul Krugman ırkçılığın bilhassa seçmenleriyle Trump arasındaki “şeytani mutabakatın” birincil temeli olduğunu söylüyor. Trump, ırkçı söylemlerle halkta öfkenin gazını alıp bunu oya tahvil ediyor; sonra bu desteği büyük şirket ve gelirlere vergi indiriminde görüldüğü gibi vahşi kapitalizm politikalarını tahkim etmek için kullanıyor. “Bu itibarla” diyor kısaca Krugman; “kurulu düzen Trump’tan vazgeçmez!”... Bu mantıkla Trump rahatça 2. dönemi de görebilir. Heyhat sadece bir yıl geçti. Türk işadamları serbest İsrail’de önceki gün Mescidi Aksa’da Türk bayrağı ve “MÜSİAD Kayseri” yazılı bir döviz açıp fotoğraf çektirdikleri gerekçesiyle gözaltına alınan, aralarında MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı ve Kayseri Ticaret Odası Başkanvekili Celal Hasnalçacı ile 4 işadamının bulunduğu grup gece geç saatlerde kefaletle serbest bırakıldı. Gruptaki işadamlarının bugün İsrail’de mahkemeye çıkarılması bekleniyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle