Katalog

KULTUR Hacılar Büyük Höyük’te 5 bin yıllık bulgular Burdur merkez Hacılar Köyü’ndeki Hacılar Büyük Höyük’te bu yılki kazılarda 5 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edilen 4 küp, içlerinde ise küçük testi ve çömlekler bulun du. Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşim yerlerinden Hacılar Köyü’ndeki Büyük Höyük’te kazı başkanlığını yürüten, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeolo ji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak, bölgenin MÖ 3’üncü binyıl başlarında kurulmuş bir yerleşme olduğunu söyledi. Salı 12 Eylül 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 15 Ai Weiwei’nin Porselene Dair başlık sergisi Sakıp Sabancı Müzesi’nde ‘Yüzyılların sahne ziyarete açıldı. büyücüsü’ 100’ü aşkın eserin içinde günümüzde yaşanan acıların ifade bulduğu işler Acılaröne çıkıyor unutulmasın diye... Değerli akademisyen Ayşegül Yüksel’in son yazdığı kitabın adı “William Shakespeare: Yüzyılların Sahne Büyücüsü.” Habitus Kitap tarafından yayımlandı. Ayşegül Yüksel; “Melih Cevdet Anday Tiyatrosu,” “Haldun Taner Tiyatrosu,” Samuel Beckett Tiyatrosu,” “Çağdaş Türk Tiyatrosu’ndan On Yazar,” “Sahneden İzdüşümler,” “Ezgi ve Uyum,” “Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar”, “Drama Sanatında Sınırları Zorlamak” gibi yapıtlarıyla hem öğrencilerinin ve meslektaşlarının hem de tiyatro meraklılarının dünyalarını zenginleştiren bir yazar. “William Shakespeare ile ‘kafadarlığı’ ise öğrencilik yıllarında başlıyor ve ardından tam 34 yıl boyunca ODTÜ’den Ankara DTCF’ye, Atılım’dan Başkent’e, hocalık yaptığı tüm üniversitelerde lisanstan doktoraya her düzeyde öğrenciyi “yüzyılların sahne büyücüsü” olarak nitelendirdiği William Shakespeare ile buluşturuyor... Shakespeare’in dehası Ayşegül Yüksel, bu kitabı yazmaktaki amacının Shakespeare oyunlarının çözümlemelerine yönelmek değil, oku Ünlü sanat eleştirmeni Sir Norman Rosenthal’in “Sanatın İmparatoru” di ye nitelediği Çinli çağdaş sanat çı Ai Weiwei’nin “Porselene Da ir” başlıklı sergi si Sakıp Saban cı Müzesi’nde zi yarete açıldı. Dün EKMORLUAKHISA düzenlenen basın toplantısında SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve Ak bank Yönetim Ku rulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ile birlikte gazetecilerin karşısına çıkan Ai Weiwei yine cep telefonuy la bol bol fotoğraf çekti, selfie’ler yaptı ve kendisine yöneltilen az sa yıda soruya her zamanki dingin tav rıyla yanıtlar verdi. Tüm toplantı bo yunca Sir Rosenthal’in de en ön sıra da oturduğunu belirtmek gerek, zira yarın saat 18.00’de müzede Ai Wei wei ve Rosenthal kapsamlı bir söyle şi yapacaklar, şimdiden not edin. Geçmiş ve gelecek Geleneğe büyük bir önem atfeden ve bu gelenekten beslenirken onu bir anlamda sürdüren ve dönüştüren Ai Weiwei “Geçmişe bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü hayatımız, yaşadığımız şimdiki zaman iki şeyin arasında, geçmiş ve geleceğin” diyor. Sergide de bu tavrın izlerini görmek mümkün; geleneğin, gelenekten gelenin ve Ai Weiwei’nin müdahalelerinin izleri çok açık. Sanatçının muhtemelen şimdiye kadarki en Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve Ai Weiwei basın toplantısında. büyük solo sergisi olan “Porselene Dair”de Ai Weiwei’nin kırk yıl önce ürettiği ilk porselen işi de var, buradaki sergi için ürettiği yeni ve çarpıcı “MaviBeyaz Porselen Tabaklar” serisi de... 28 Ocak’a dek sürecek olan “Porselene Dair” bir kerede gezile cek, bir yazıyla özetlenecek bir sergi değil. Bir kere sırf Ai Weiwei’nin çektiği belgeselleri izlemek bile başlı başına bir vakit gerektiriyor. Sanatçının tüm dünyada en çok tanınan işlerinden (eylemlerinden biri de diyebiliriz) olan ve “bir eylemci olarak sanatçı” kavramının enine boyuna tartışılmasına yol açan “Han Hanedanı Vazosunu Düşürmek” başlıklı eserinin dev bir Lego tablosuna dönüştürüldüğü ve “Sü tun gibi Üst Üste İstiflenmiş Por selen Vazolar” ile birlikte sergilendiği salon detayların içinde kaybolup gideceğiniz ve belki de birbir buçuk saatinizi harcayabileceğiniz bir zenginlik içeriyor. Anlatılan bizim hikâyemiz Bir köşede ünlü “Ayçekirdekleri”nin, bir diğer köşede ev hapsinde tutulurken kapısının önene konan çiçeklerden ilhamla yaptığı “Tomurcuklar” başlıklı beyaz porselen çiçeklerin durduğu; bir salonda Asur kabartmalarından hareketle ürettiği ve günümüzün acılarını yansıtan duvar kâğıtlarıyla “Odyssey” misali bir hikâye anlatırken, bir başka köşede karşımıza çıkan porselen yengeçlerle bambaşka bir meseleye (sergide tüm bunların hikâyeleri ve açıklamaları kısa da olsa aktarılmış) parmak basan Ai Weiwei’nin üç kata yayılan devasa sergisinde bizi en çok etkileyen işlerden biri “MaviBeyaz Porselen Tabaklar” serisi oldu. Nazan Ölçer’in basın toplantısı sırasında sarfettiği “Acılar unutturmamak” sözünün tam olarak ne anlama geldiği işte bu seride billurlaşıyor. Geleneksel yöntemlerle Çin’de üretilen tabakların üzerinde başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın sıcak bölgelerinde yaşanan olayları, mülteci dramını (bir tabağın üzerinde Aylan bebeği görmek bizi şaşırtmıyor belki ama kesinlikle duraklatıyor), kafa kesen cihatçıları, çadır kentleri resmeden Ai Weiwei aslında tam da bizim hikâyemizi anlatıyor. Sırf bu hikâyeyi dinlemek için bile defalarca gidilir yılın bu en önemli sergisine. ÇDSO, genç yetenekleri bekliyor Adana’da, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’na (ÇDSO) bağlı Çoksesli Hazırlık, Çocuk ve Gençlik Korosu yeni seslerle güçlenecek. Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro ve Konser Salonu’nda 30 Eylül’de sa ETKİNLİKLER 16 EYLÜL’DE ‘Minik Fotoğrafçılar Zorlu’da’ 511 yaş aralığındaki çocukların katılıp temel fotoğrafçılık eğitimi alacağı “Minik Fotoğrafçılar Zorlu’da etkinlikleri 16 Eylül’de Zorlu Alışveriş Merkezi’nde başlayacak. 1 Ekim’e kadar sürecek etkinliklerde Mehmet Turgut Fine Art Fotoğraf Atölyesi eğitmenleri dersler verecek. Eğitimlerini başarıyla tamamlayan çocuklar, kendi ahşap fotoğraf çerçevelerini diledikleri gibi tasar layarak el becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştirebilecek, alanda bulunan kiosklar’daki ipad’lerde bulunan fotoğrafları, basit fotoğraf düzenleme programları yardımıyla da düzenleyebilecekler. Ayrıca, etkinliğe katılarak fotoğraf çeken çocuklar arasında iyi 20 fotoğrafın sahibi belirlenecek bir tarihte ünlü fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut ile özel bir atölyeye katılacak. run ve seyircinin “bir genel kültür öğesi” olarak tanımladığı çağdan çağa atlayan bu büyük ustanın oyunlarından tad almalarını sağlamak olduğunu söyler. Shakespeare’in İngiliz Rönesansı insanı olduğunun altını çizerken onun dehası ile Rönesans’a özgü yeniliklerin ve çelişkilerin nasıl iç içe geçtiğini dile getirir. “Shakespeare, yüz yıldan çok sürecek olan bu çok renkli ve karmaşık geçiş döneminin birinci elden tanığı olacak, yazın dünyasındaki ve tiyatrodaki dehası ve hünerleri, çelişkilerin zenginleştirdiği zorlu bir düşünce ve yaratma sürecinde keskinleşecektir.” Bu bağlamda, Yüksel, ozanın yaşadığı dönemin siyasal ve kültürel/sanatsal dinamiklerine değiniyor. Oyunlarındaki Seneca ya da Machiavelli vurgusu ilginç tartışma alanları oluşturuyor. “III Richard”da, adalet kavramı Makyavelci modele karşı üstünlük kazanıyor. “Kral Lear”de Shakespeare’in ‘masal’dan ‘İnsanlık Dramı’na uzanışını inceliyor. “Hamlet”i Ortaçağ’dan Rönesans’a geçişin trajedisi olarak tanımlıyor. Oyunun katmanlarını inceliyor. Ve, William Shakespeare’in ilk parlak trajedisi olarak nitelendirdiği “Romeo ve Juliet” i işaret ediyor. Aynı zamanda, bu oyundan hareketle Shakespeare trajedisinin akışını bir model olarak inceliyor. Bu inceleme, salt kurgusal bir bakışı değil, ‘toplumsal nefret’ olgusunun sonuçlarını da kucaklıyor... Akıcı üslubuyla trajediden komediye, komediden trajediye Shakespeare’in dünyasına giriyor. Düş ve gerçek arasındaki gelgitlerine eğiliyor ve hep çökmüş sistemlerde adalet kavramını nasıl irdelediğini belirliyor bu büyük ozanın. Ne yazık ki kitapta yer alan tüm oyunlardan söz edemiyorum. Okumanızı öneriyorum... ‘Shakespeare’den korkulur’ Son olarak da “Sahnelerimizde Shakespeare” faslını açıyor ve “Shakespeare’i çağdaş çevirilerle ve yorumlarla ülke tiyatrosunda geniş kitlelere mal eden sanat adamı Muhsin Ertuğrul’dur” diyor. Hepsini olamasa da sanatçılarımızın Shakespeare yapıtlarıyla paylaştığı yaşantılarının bir bölümünü yansıtıyor Ayşegül Yüksel. Ve, kitabını şu sözlerle noktalıyor: “Shakespeare’den korkulur...Üstat, yazarların kelle koltukta yaşadığı bir rejimde, gözlemlediği tarihsel sürecin özünü yapıtlarına ince ince işlemiştir. Shakespeare ‘zekâ’nın, ‘sevgi’nin, ‘güç’ün mutlu bir toplumsal düzen oluşturmada etkili olduğı bir dünyanın özlemi içindeydi. Bu nedenle, Shakespeare oyunlarında, yoz düzene hizmet edenler hep yenik düşerler.” İşte bu nedenle de 450 yıl öncesinin değil tüm zamanların şiirsel ustasıdır William Shakespeare.... at 11.00’da yapılacak koro seçmeleri ne, 7 25 yaş arasındakiler başvurabi lecek. Koro için başvuracakların müzik ve enstrüman ilgisi ile sahne performansına göre değerlendirileceği seçmelerde, sayı sınırlaması olmaksızın Adana Film Festivali başarılı bulunan adaylar koroya katılacak. Çok sesli müziğin daha geniş kesimlere ulaşması için gayret ettiklerini anlatan ÇDSO Koro Müdürü Eray İnal, başvuruların 29 Eylül’e kadar devam edeceğini söyledi. Genç yeteneklerle daha da güçleneceklerini belirten İnal, “Çocuk Korosu’nda yer alan arkadaşlarımız bir yandan eğitimlerini sürdürürken bir yandan da müzikal birikimlerini çoğaltıyorlar. İlgili herkesi koro seçmelerine katılmaya çağırıyoruz” diye konuştu. l DHA Beauty and the Dogs Akdeniz Ötesi’nden 4 film Adana Film Festivali’nde Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin filmleri Akdeniz Ötesi Bölümünde buluşacak. Bu etkinlikle birlikte Filistin, İtalya, Fas ve Tunus’tan toplam dört film Türkiye prömiyerini yapacak. Filistin’den Raed Andoni’nin yönettiği, 2017 Berlin Film Festivali’nde En İyi Belgesel Ödülünü kazanan Ghost Hunting; İtalya’dan Label Europa Cinemas ödülü sahibi, yönetmen Jonas Carpignano’nun filmi A Ciambra; Fas sinemasını temsilen yönetmen Hicram Lasri’nin eleştirel filmi Headbang Lullaby ve Tunus’tan 2017 Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilip tartışma yaratan, Khaled Walid Barsaoui ve Kaouther Ben Hania’nın yönettiği Beauty and the Dogs filmi Adana izleyicisiyle buluşacak. C MY B