18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 12 Eylül 2017 14 En şaşırtan dış politika bizimki... Dış politikada iki uzman, Ayşe Hiçyemez ile Ahmet Külyutmaz çok üst seviyede tartışıyorlar; Rus uçağını düşürdük, Moskova ile savaşın eşiğine neredeyse gelmiştik. Yok canım, nerden çıkardın? Başkası bizi kandırarak düşürtmüş, yani kumpas kurmuş, bu sayılmaz. Kabahat ABD’de mi yoksa İsrail’de mi? Bu tam belli değil, Kuzey Kore bile olabilir, hatta YPG bile. Pek anlamadım ya, bu son aylarda biz ABD’nin mi yoksa Rusya’nın mı stratejik ortağıyız? Valla bu iş biraz karışık, galiba biz ikisinin de stratejik ortağıyız: ABD ile NATO’da, Rusya ile domates ve gazda. Peki, her ikisinin de düşmanı olma olasılığımız yok mu? Suriye’de hem ABD hem de Rus askerleri karşımıza dikilmişler, onlardan izin almadan nefes alamıyoruz. Üstelik her ikisi de PKK’nin yanındalar. PKK bizim stratejik düşmanımız ise, ABD ve Rusya PKK’ye destek veriyorsa biz nasıl hem ABD hem de Rusya’nın stratejik ortağı olabiliriz? Şimdi gelelim Barzani’nin Kuzey Irak’ta bağımsız Kürdistan ilanına: Ankara karşı çıkıyor, hatta ortak Bahçeli savaş nedenidir diyor. Affedersin ama bizim Barzani ile ilişkilerimiz güllük gülistanlık değil miydi? Ona her türlü yardımı yaptık, peşmergelerine göz yumduk, bayrağının Ankara ve İstanbul’da dalgalanmasına evet dedik; peki, şimdi neden işler değişti? Adamın bağımsızlık isteği belliydi. Canım adamlar ve bakanlar değişince olur böyle şeyler. Davutoğlu’nu gönderince “onun yanlışlarını kapattık”. Pek anlamadım ya, Ankara aynı Ankara, hükümet aynı hükümet değil mi? Bir adam giderse işler tersyüz mü edilir? Farkında değil misin, iş sadece Kuzey Irak’ta değil, Suriye’de de Esed tekrar Esad olmaya gidiyor, (e) harfi yeniden (a) olursa sakın şaşırıp “Aaaa…” demeyin, bizim dış politikamızda şaşılacak şeylerin sayısı oldukça fazladır. Şaşırtıp kafakola getireceksin ki yumruğu alnının ortasına indiresin. Yalnız onlar değil, biz bile ne yaptığımızı anlamayalım ki kafaları iyice karışsın; adamlar, “Dış politikada böyle bir şey yoktur, bunların ne yapacakları hiç belli değil” diye düşünsünler ki yumruğu rahatça vuralım. Bak, Kuzey Koreli oğlancık Kim ne sürprizler yapıyor, yalnız Amerika değil Çin bile şaşkın, şaşırtıp indireceksin yumruğu. Önemli olan kafa karıştırmak, içerde, dışarıda hiç fark etmez. HHH Şimdi gelelim Avrupa krizine: Kuzum nedir bu, ABD ve Rusya ile papaz olduk, Avrupa da nasibini alsın diye mi resti çektik? Yok valla, pek öyle değil, adamlar ve Merkel gibi kadınlar “Sizde özgürlük yok, gazetecileri içeri atıyorsunuz, Avrupa Konseyi’ni ve AB’yi takmıyorsunuz” diye bizimkilerin işine karışmazlar mı? Bizimkiler öyle işlerine karışılmasından pek hoşlanmazlar; yok hukukmuş, basın özgürlüğü imiş deyip bizim mahallede ahkâm kesince haklı olarak resti çekmişler. Ama biz herkesle restleşe restleşe işi nereye kadar götürürüz? Bizim Avrupa’da 4 milyon insanımız var, onları ateşe atmış olmaz mıyız? Ne yapalım ateş olduğu yeri yakar, her koyun kendi bacağından asılır, bizde de 4 milyon Suriyeli var ne olmuş yani? Ne yani Merkel’le takas etmeyi mi düşünüyorsun? Ne yapalım, onları beslememiz için parayı bastırmazsa Suriyelilerle bizim Avrupalıları takas ederiz. Üstelik bizim Avrupa’dakiler de her bayramda, tatilde Türkiye yollarına düşmezler, eziyetten kurtulurlar. Bizimkilerin işbirliğine diyecek yok, Özal demişti ama becerememişti, “bir verip üç almak” buna denir. Valla herkesle papaz olup da üstüne üstlük kazanan kimse yoktur. Yok canım herkesle papaz olmadık, Yunanlılar 16 adamızı mangalları, topları ve papazları ile işgal ettiler gık bile demedik, iyi komşuluk böyle olur. Önce müzikleri, sonra papazları, en sonunda da askerleri geldi, hoş geldi dedik. Bugün Atatürk’e kızan kimi tarikatçılar “Keşke Yunan kazansaydı” demiyorlar mı, işte kazanıyorlar. Ege’den başladılar. Tam da 9 Eylül’ü kutlarken değil mi? Ha, bir de şu ÇağlayanSarraf kartını yeniden çıkardı Amerika. Ama bizimkiler de “Sen Çağlayan’ı Sarraf’ın yanına alırsan, biz de Çiller’i ithal ederiz” derler sonra... İç politikada bu kadar şaşırtan uygulamalar olursa, dış politikanın da şaşırması çok normal değil mi? 12 EYLÜL 2017 SAYI: 33578 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.06 04.53 05.19 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.34 13.08 16.38 06.20 12.52 16.23 06.43 13.15 16.46 Akşam 19.27 19.11 19.33 Yatsı 20.49 20.31 20.51 yorum EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN TASARIM: SERPİL ÜNAY AKP eski MKYK üyesi Ayhan Oğan’ın “Yeni devlet kuruyoruz. Kurucusu Erdoğan!” sözleri olağanüstü tepki çekti. AKP Reisi Umumisi, yıllardır “Yeni Türkiye’yi kuracağız!” demiyor mu? İkisi arasında ne fark var? HHH Yeni öğretim yılı pazartesi günü başlıyor. Acaba okulda ilk öğrendiğimiz şu şarkı bugünlerde söyleniyor mu, bilmiyorum: “Daha dün annemizin kollarında yaşarken, çiçekli bahçemizin yollarında koşarken, şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk, sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuz…” Ama şu “andın” söylenmesini AKP Reisi Umumisi, 3 4 yıl önce “Her gün doğruyum diyerek doğru, her gün çalışkanım diyerek de çalışkan olunmaz! ” gerekçesiyle yasaklattı: “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm, diyene!” 5. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabından Atatürk’le ilgili “Çağdaşlaşan Türkiye” ve “Yeni Türk Devletinin Temelleri” bölümleri çıkarıldı, yalnızca Ankara’nın başkent olmasında adından söz edildi. Maarif Nezareti’ne dönüşen bakanlık, müzik derslerinde Atatürk ile ilgili men tutuklandı. Vakıf, “pedofili (çocukla ÖzAgecanr seks) riskini minimize etmek için biz zaten lisans öğrencilerine yöneliğiz!” açıklaması yaptı. Neymiş? “Minimize (en aza indirmeye)” yönele ceklermiş! Kavşak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Hoca Ahmet Yesevi Türkiye Rabia Anadolu İmam Hatip Lisesi “mezunlarının askeri yüksekokullar ile polis okullarına Cumhuriyeti’ne ayrıcalıklı!” olarak alınacağını duyurdu. Neden bu ayrıcalık? Doğru! (6) Orduda FETÖ’nün subaylarından, Emniyet’te polislerinden doğan boşluk mu doldurulacak? Ayrıca, “Tüm liselerde, Din Kül tüm şarkıları bile çıkarttı… Ağızlardan türü ve Ahlak Bilgisi dersleri haf “Atatürk” çıkmıyor, “Mustafa Kemal” tada 2 saate çıkacağı için ülkemizde ile yetiniliyor! İlahiyat ve İslami Bilimler fakülteleri HHH geleceğin mesleği olacaktır” vurgula Bunların yerine, 5 8. sınıfların ması yapıldı. Temel Din Bilgileri kitabında “Allah Maarif Nazırı açıkladı: adına yapılan cihat savaşı” ile “Hac “AKP iktidarında 976 Anadolu ve kurbanın dinimizin en önemli iba İmam Hatip Lisesi, 2 bin 350 bağım detleri kavramları” girdi. sız imam hatip ortaokulu, imam hatip İmam hatip liselerinin “İslam liselerine bağlı 409 ortaokul bölümü Ahlakı” kitabının adabı muaşeret açıldı, ayrıca 109 lise imam hatibe bölümündeki fotoğrafta bebeğe bile dönüştürüldü!” türban takıldı! Bu amaçla “Din Öğretimi Genel Mersin’de bir okul müdürü “kız ve Müdürlüğü” kuruldu. 2002 2003 erkek öğrencilerin yan yana oturma yıllarında imam hatip okullarındaki larını yasakladıysa da”, bereket Milli öğrenci sayısı 72 bin iken, 2017’de 1 Eğitim Müdürü uygulamayı önledi. milyon 306 bine çıktı. Buna karşılık Ensar Vakfı’na bağlı Peki, imam hatip mezunu kızlar konutlarda 2012 2015 yılları ara “imam” olabiliyorlar mı? Ne oluyor sında kalan 9 10 yaşlarındaki 54 lar? “Abla” olarak kapı kapı dolaşıp erkek çocuğa tecavüz eden öğret “dinsellik ve AKP propagandası” yap Özgen Acar mıyorlar mı? Söz konusu genel müdürlük, 3 milyar 855 milyon TL olan bütçesine karşılık 4 milyar 980 milyon lira harcadı? Acaba bu farkın kaynağı nereden bulundu? Şimdi de hedef “Atatürkçü Türkiye” değil, laiklik ilkesinden arınmış bir “Rabia Cumhuriyeti” değil mi? HHH Okulların önünde uyuşturucu satan torbacıların sayısı her gün artarken, 12 yaşındaki erkek öğrenci eroinman oldu… Kırtasiye pazarının yılda 2.5 3 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Ne var ki yetkililer, velileri sağlıksız, ucuz ithal kırtasiye alımları konusunda uyarıyorlar. Peki, Gümrük Bakanlığı, bunların Türkiye’ye girişine neden izin veriyor? HHH AKP Reisi Umumisi “Güçlü ülke olmak bilgiyi üretmekten geçer!” diye doğru bir laf etti. Hangi bilgi? Fen mi yoksa Arapça bilmediği halde Kuran’ı ezberlemiş insanların yetiştiği bir ülkede “bilgiyi” kim üretecek? Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Korkularla siyaset olmaz SELAHATTİN DEMİRTAŞ HPD Eş Genel Başkanı, Edirne Cezaevi Türkiye’de yeni bir dincifaşist rejimin inşa edilmeye çalışıldığını gören ve bundan tedirgin olan, kaygı duyanların somut adımlar atması için çok geç kalmaması gerekiyor. Parlamentonun fiilen (ve aslında resmen de) sıradan bir devlet dairesi, Saray’a bağlı önemsiz bir birim haline getirildiği bu dönemde, toplumsal muhalefeti aktif bir siyaset öznesi haline getirmek için koşullar çok uygun. Toplumun her kesimi temel demokrasi ilkelerinde yan yana gelmeye hazırken ve bunu meydanlarda bizzat yaparken, siyasi temsil noktasındaki aktörlerin bu konuda gereksiz kaygılarını anlamakta zorlanıyorum doğrusu. HDP ‘fobisi’ nedir? Özellikle HDP ile yan yana durma ve görünme “korkusu” kimi siyasetçilerde “fobiye” dönüşmüş durumda. Bu “fobiyi” yaratan ve besleyen de aslında AKP’nin kendisi. Toplumda ve tabanda böyle bir “fobi” yok. Olması için hiçbir makul ve haklı gerekçe de yok. Zaten HDP, Cumhuriyet rejimine demokratikleştirerek sahip çıkan; ortak vatan yaklaşımıyla Türkiye’nin her santimetrekaresini sahiplenen, laikliği savunan, her türlü şiddete tereddütsüz karşı olan, ülkenin birliği içerisinde Kürt sorununun demokratik çözümü için mücadele eden; kadınların, inançların, yaşam tarzlarının özgürlüğünü savunan; emekten, emekçiden, üretenden yana ekonomik programı olan, altı milyon seçmenin desteğiyle parlamentonun ikinci büyük muhalefet grubuna sahip, meşru ve yasal bir partidir. Hiç kuşkusuz HDP eleştiriden muaf ve kusursuz bir parti değil. Ama AKP’nin en fazla saldırdığı parti olmasına rağmen, kararlı bir şekilde direnen ve mücadele eden bir partidir elbette. AKP ile yan yana durmak sorun değil! Ancak bunlara rağmen HDP ile yan yana gelmekten imtina edip köşe bucak kaçanlar, AKP ile yan yana gelmekten ve görünmekten nedense rahatsızlık duymuyorlar. Cumhuriyet tarihinin en fazla tahribat yaratan siyasaldinci partisi, neredeyse her gün yeni bir baskı yöntemi geliştiren en hukuk tanımaz partisi, adım adım diktatörlük inşa eden partisi, dış politikada Türkiye’ye en itibarsız günlerini yaşatan partisi, toplumu kendi yarattığı yeni din anlayışı ile teslim almaya çalışan partisi, birçok yöneticisi ve üyesinin yolsuzluk, hırsızlık iddiasıyla anılan partisi, parlamentoyu fesheden, laik cumhuriyete ve hukuk devletine meydan okuyan partisi, yargıyı, bürokrasiyi, üniversiteleri, medyayı ele geçiren partisi ile yan Türkiye’nin önümüzdeki üç önemli seçimi için hesap yapanlar, HDP yokmuş gibi davranmayı bir kenara bıraksalar iyi olur. Ortak ilkeler belirlenmeden, HDP’nin beklenti ve gelecek vizyonunu hesaba katmadan, sanki HDP birilerine mecburmuş gibi davranarak gerçekçi bir yol haritası oluşturulamaz HDP, altı milyon seçmenin desteğiyle parlamentonun ikinci büyük grubuna sahip meşru ve yasal bir partidir. yana görünmekten, görüşmekten, ortak fotoğraf vermekten, el sıkışmaktan ve birlikte aynı mitinge katılmaktan imtina etmeyenler, HDP ile görünmek istemiyorlarmış! Çok tuhaf doğrusu. HDP direnecek Öncelikle şunu belirtmem gere kir ki, HDP meşruiyetini halktan alıyor. Zaten bunu sorgulamak ve dHmmsşlyyggğoaeılöeeıaeDzsnaaŞnlrdrğuıtezzPımiiiimas,mc,nnlr’bri.ykeeem,.ytdiHdğinkaıHKra,işeeibeDsnTvdomDşbcuadPşerüieuePllnaeuum,rükkkpstiklhfinyaıltoaanviaayeküreşkyreşlrmğiittikerhamaziihna’ilnesmirnçdeasesıtaedirinıiileenmnşonköingdgıhlkiınknaüdauiintbnabezidecriomrimiy.smüa.yllTaammsedhooçıetepelkiaknadçkkzririuasskınayatidiknimokiodnlea“fgoöemhbDobdruaeDlüieinylmsfeeganimem,mirmtkaHb”oaeloikszızedrDlf.riıkisnökaDPy“silraekennaiaimroelübyıedotouroşeikkiklşmlykmkrmiueeaateçüsdssnuesiiiaşumi,lzmlybü”zaludeaazetıkreruessndınirişrmu,eiaunbeninçeüzidmihitsniluüendirnryşamaa.saBeuvğdyYHnbvtaeeiauueDçrr“rnriskP.ifltsualeneO’toeenharkahrçiişbirrlntnmepildaaakeiskkybyerae”menıubigimg”kllraeeköettlıcraetrkrezçbasmnlaıgeuışettkkielirormbaHçimmlvbmiruiaDedeöuedşbsalPszgtvşaieiunrig’reennnngnlrülny,eioieidubebrndnosnclelkauiliaaeimğ“şerfnşdhmkiçıniaasuenakaaydsevadvrrgainedezi.ire“üzHtç.daatnayeeDa,okP yanında yer alacaktır. Bunu yaparken demokrasi ilkelerinden taviz vermeyecektir. yaratan ve besleyen de aslında AKP’nin kendisi. Toplumda ve tabanda böyle bir “fobi” yok. Olması için hiçbir makul ve hi kalsa faşizme karşı direniş” seçeneğidir. Her koşulda birlikte ya haklı gerekçe de yok. Şu anda acil şamı ve barışı savunacaktır. gündemimiz se Ülkemizdeki inanç, mezhep, etnik çim olamaz. Çünkü ül kimlik, yaşam tarzı farklılıklarını bölünmenin ve kamplaşmanın değil demokrasi çatısı altında eşitözgür yaşamın bir fırsatı olarak görecektir. Ülkemizde Müslümanmuhafazakâr toplumsal kesimler vardır; ulusalcılar, Kemalistler, ül de bir arada yaşatabilmektir. Bütün bu farklılıkları kapsayıcı, eşitler arası hukukla varlıklarını benimseyen “demokratik ulus” çatısı altında birliği sağlamak mümkündür. HDP bunun için vardır ve ol kede özgür ve serbest seçim koşulları kesinlikle yoktur. Önceliğimiz bu koşulların oluşması için birlikte mücadele etmek olmalıdır. Umutsuzluğa yer vermeden, heyecanla ve şevkle demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır. kücüler, Aleviler, Kürtler, sosya mazsa olmazdır. listler, Müslüman olmayan topluluklar vardır ve var olacaklardır. Bütün bu kesimlerin bazı noktalarda iç içe geçtiği veya örtüştüğü Bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki üç önemli seçimi için hesap yapanlar, HDP yokmuş gibi davranmayı bir kenara bırak Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kartımı (BUCard) 58 Ağustos tarihleri arasında kaybettim. Hükümsüzdür. durumlar da vardır elbette. salar iyi olur. HDP seçmeni de di Ezgi LALECİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle