29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Salı 25 Nisan 2017 ‘Yakıngörmez’ öyküler Yazar Serpil Şahin’in “Yakıngörmez” adını verdiği yeni öykü kitabı Mona Kitap etiketiyle okurla buluştu. Kitapta yer alan öyküler, bir varoluş biçimi olarak intihar, aşkın cinsiyet tanımaması, erkeklere kalbini fazlasıyla açan bir kıza kedisinin verdiği komik akıllar, çok bilmiş plaza güzeli arkadaşların yarattığı “evlenme baskısı”, annebabaların kariyer kıskacı gibi günümüze dair temaları işliyor. [email protected] EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ZARİFE SELÇUK 15 ‘Ne kadar acı o kadar mizah’ Yönetmen Kazım Öz, sakıncalı bulunan sahnelerini karartarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sansürünü ifşa ettiği yeni filmi ‘Zer’i anlattı... Kazım Öz’ün daha önce ‘Fotoğraf’, ‘Fırtına’ (Bahoz), ‘Uzak’ (Dur) ve ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ (He Bu Tune Bu) filmlerini izlemiştik. Son fil mi ‘Zer’, kapitalizmin zirvesi ABD’den Dersim’in ücra köylerine uzanan bir yol culuk ve kimlik arayışı hikâyesi. Vizyo na girmeden sansür haberleriyle adından söz ettiren filmi Kazım Öz’le konuştuk... n Zer’in olduğu kadar torunu Jan’ın da hikâyesi bu. Bir kimlik ve yol hikâyesini Kürt oldu ğunu bilmeyen, Türk çeye bile yabancılaş mış, Amerika’da yaşayan Jan’ın üzerinden anlat EZGİ ATABİLEN ma tercihi neden? Kısmen benim hikâyemle bütünleşen bir şey. Üniversite okumak için Dersim’den İstanbul’a geldiğimde, burada belli bir hayat ve dönüşüm yaşadıktan sonra olu şan fikirdi bu. Kendine dışarıdan bak ma meselesi aslında. “Zer” şarkısıyla ta nışmam da etkili oldu. Burada bir uçtan diğer uca bir yol hikâyesi var. Bu yolcu luğun daha güçlü olması için hem kök lerinden bayağı kopmuş bir karaktere, hem de filmin görselliği açısından bir yo ğun çelişkiye ihtiyaç vardı. O yüzden Amerika’yı seçtim. n“Zer” şarkısıyla tanışmanız nasıl oldu? Şarkı gerek kültürel, gerek sınıfsal en gellerin, gerek iklim koşullarının yaşan masını engellediği bir aşkı anlatıyor. Gü cü yaşanmamışlığından gelen bir duygu yu... Tabii filmde arka planda Dersim ‘38 de var. 2000’lerin başında yaptığım bir belgeselde kullandığım bir şarkı bu. Ora da Almanya’ya göç etmiş bir Kürt köy lüsünün çok içten söylediği bir şarkıy dı. Sonra o şarkıyla birçok yerde karşı laştım. Bazen bir kişiyle değişik karşı laşmalarınız olur ve buna bir anlam bi çersiniz ya, öyle oldu. Farklı versiyonla rı, farklı sözleri var “Zer” şarkısının. Filmin sonunda gördüğünüz “Zer” şarkısının sözleri de bana ait. Dedim, herkes yazıyorsa biz de yazalım. ‘Filmde babam da oynuyor’ n Jan’ın Dersimlilerle, daha doğrusu onların Jan’la kurduğu diyaloglar öyle doğal ve komik ki... Filmi güçlü kılan da o mizah ve trajedi birlikteliği bence. O diyaloglar senaryoda var mıydı, yoksa hepsi doğaçlama mı? Yüzde 95’i senaryoda vardı. O sahnelerde izledikleriniz Dersim’in yerlile ri. Babam da oynuyor hatta bir sahnede. Ben belgeselden gelen biriyim ya, insanlarla ilişkilerim çok yoğundur. Hayatında o koca ışıkları hiç görmemiş amatör oyuncularla doluydu o sahneler. “Burada bir mücadele var, kendimizi mi oynamamız gerekiyor, oynayalım” dediler. Bayağı da uzun çalıştık aslında, zor oldu. ‘Bahoz’daki mizah da “bunlar siyasi insan lar, böyle bir filmde bu kadar gülmek çok fazla” diye eleştirilmişti. Ben katılmıyordum. Bir toplum ne kadar acı çekiyorsa onu gidermek için o kadar da gülüyor. Bunun da bence sanatta ‘Siyaha karşı alerji oluştu’ n Sansürü ifşa etme kararı nasıl doğdu? Filmin vizyona girme sürecini zorlaştırdı mı o hareketiniz? Sansürlenen sahneleri karartarak, bakanlığın o sahnelerin izlenmesini istemediği notuyla göstermemiz üzerine eser işletme belgesi iptal edilmişti. Sahnelerin tamamen çıkması kaydıyla belgeyi geri verdiler. Ama bunun hukuk mücadelesini vereceğiz. Siyaha karşı bir alerji oluştu şu anda (gülüyor). Bir filmde siyah yasakla namaz. Ben istersem yeni filmimin yarısını siyah yaparım. Burada yeni bir mücadele biçimi başlıyor galiba. Umarım siyah için de mücadele etmemiz gerekmez. Bakanlığın girişimiyle ilk hafta 90 kopya girecekken 12 kopyaya düştük. Salonlara sansürle ilgili bir şey gitmiş herhalde, çekindiler. Şimdi kopya sayısını artırmaya çalışıyoruz. Ama bu hafta salonların bize açılacağını düşünüyoruz. Çünkü gösterildiği salonlarda filme çok yoğun ilgi var. yeri olmalı. Acıyla baş eden insanın var oluşunu göstermek aslında daha iyi bir mücadele yöntemi bence. n Kürt sineması mesaj verme kaygısının altında eziliyor mu biraz acaba? Evet, benim de Kürt sinemasıyla ilgili buna benzer fikirlerim var. Türkiye’deki Kürt sorunu ciddi bir sınıf sorunu, aynı zamanda etnik bir sorun. Ama biz sanatta işin bu kısmını şu ana kadar biraz yüzeysel ele aldık. Genel geçer klişeler ve ulusal bilinç meselesiyle ilgili bazı söylemlerde kaldı sanatımız. Cemal Süreya ve Jan... n Dersim ‘38’in sizin ailenizde bıraktığı bir iz var mı? Tabii çok etkisi var. Bizde hep söylenir. Bizim köyün tepesine gelindiğinde Fevzi Çakmak ‘dur’ demiş, yoksa bizim köyü de kırıyorlarmış. ‘Şanslı’ bir köy olarak anlatılır bize hep. Dersim ‘38 sonrası kuşak onu unutmak istedi. Örneğin ben babamın bir Dersim anısı olduğunu çok yeni öğrendim. Meğer babam beş yaşındaymış katliam döneminde. Her gün gelecekler diye köylüler evlerinden çıkıp ormanlık alana gidiyorlarmış, gece tekrar evlerine dönüyor, gözlemesi için köyün girişine gözcü koyuyorlarmış. Bir gün babam köyde yalnız başına uyanmış, herhalde çok küçük olduğu için uyandırmaya kıyamamışlar. Gelirlerse ona bir şey yapmazlar diye mi düşündüler herhalde... (Gülüyor) n Filmin girişinde “tarihöncesi köpekler havlıyordu” dizeleri var. Cemal Süreya da ailesiyle birlikte Dersim’den gönderilenlerden, değil mi? Bence Cemal Süreya’nın gücü de bu tarihten geliyor. Jan’ın hikâyesinin bir parçası var belki de Cemal Süreya’da. Gelip sonradan o tarihi tanıma, yüzleşme süreci yaşadı herhalde. Ben de bu filmde olmasının anlam katacağını düşündüm. Emrecan Tanış’a uluslararası ödül pa‘Yrlaıkyımanınairçainbdaelar’ Bu yıl 21.’si düzenlenen Solo Tanz Theater Festival’de koreograf Emrecan Tanış’ın “Separation Among Us” adlı çalışması üç ödül birden kazandı. Stuttgart’ta düzenlenen ve 350 başvuru arasından 18 finalistin katıldığı yarışmada sadece 8 eser finale kaldı ve Emrecan Tanış’ın eseri koreografi dalında 2.’liğe layık bulunarak 2500 Avro ile ödüllendirildi. Eserde dans eden Jernej Bizjak da performans dalında üçüncü oldu ve 1500 Avro para ödülü kazandı. Eser ayrıca yarışmayı canlı yayımlayan yapım şirketinin video ödülünü de kazandı. Buna göre önümüzdeki ekim ayında eser filme alınacak ve ardından kasım ayında diğer ödüllü eserlerle birlikte 6 kenti kapsayan bir truneye çıkacak. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları ve Bale Ana Sanat dalı mezunu olan Emrecan Tanış, Stuttgart Dans Akademisi’nde bursla lisans eğitimi aldıktan sonra Finlandiya Ulusal Balesi’nde Solist Dansçı ve Koreograf olarak birçok başarıya imza attı. Jernej Bizjak Restoran Haftası başladı 2009 yılından beri düzenlenen Türkiye’nin ilk gastronomi festivali Restoran Haftası, bu yıl 20 Nisan08 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da yapılıyor. Restoran Haftası’nın bu yılki teması ise “Yerellik”. Etkinlik boyunca katılımcı kuruluşlar bu tema çerçevesinde menülerinde yerel malzeme dokunuşları ile misafirlerine lezzet deneyimi sunacaklar. İstanbul’daki restoranlarda Restoran Haftası menüleri sunulurken Tadına Bakma Sanatı Yemekleri, Şeflerle Sohbetler, Gastronomi Sohbetleri, Yemek Kitabı Yazarları ile Buluşmalar, Chef’s Table etkinlikleri, Social Table etkinlikleri, Gastro Art, Gastro Fashion temalı etkinlikler de yapılacak. . Aylin Yazıcıoğlu, Derin Arıbaş, Kaan Sakarya, Didem Şenol, İsmet Saz, Tevfik Alparslan, Maksut Aşkar, Fatih Göktaş, Mihta Yıldırımtaş, Deniz Ahmet Köse, Deniz Temel, Nihat Sancar, Sahrap Soysal, Gürcan Gülmez, Aydın Demir, Murat Bozok, Civan Er, Claudio Chinali, Nil Erdoğan, Arif Doğan, Faysal Üren, Rıza Belenkaya ve mutfak kültürümüze değer katan onlarca şef Restoran Haftası’nda menüleri ve etkinlikleri ile misafirleriyle buluşacak. Restoran Haftası restoranları, menüleri, etkinlikleri ve detaylarına www.restoranhaftasi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Türkiye’de pek çok genç ve yeni sa biyle de tanışan Aslan, araç sahibinin natçıya işlerini ve yeteneklerini her şey çok hızlı geliştiği için arabaları görünür kılabilmeleri için imkân sunan, nı alma düşüncesinin akıllarına bile gel ‘ulaşılabilir sanat’ misyonundan vazgeç mediğini söylüyor ve ekliyor: “İnsanlar meden yoluna devam eden Mamut Art kendi arabaları ile kaçma fırsatı bile bu Project yarın başlıyor. 30 Nisan’a kadar lamamış, yıkımın içinde rengârenk par Küçükçiftlik Park’ta sanatseverler layan arabalar, lüks markalar ylsKeııonlbbdöuaanlnueRiş’çadaıseckiamaçknekAMetssialğeamirnl“ue’Sırtna’iuanrabuKobani’dAeRsçalaesnkim’tıinği savaşın hiçbir şeyi ayırt etmeden nasıl yok etti “Savaş ğini gösteriyordu bana. Arabaların ben vaş Arabaları” adlı fo Arabaları” adlı fotoğraf deki karşılığı, verdi toğraf sergisi de bulunuyor. İki ay boyunca Kobani’de kalan Van sergisi yarın başlayacak Mamut Art Project’teki öne çıkan işlerden. ği şey buydu ve bu yüzden fotoğraflarını çekmek istedim.” Mamut’un bu yıl ki doğumlu sanatçı Rasim jürisi, Akkök Holding Aslan, eserlerinin hikâyesiyle Yönetim Kurulu Başkanı ilgili olarak “Kobani’nin merkezine ve koleksiyoner Ali Raif Dinç ulaştığımda ilk dikkatimi çeken doğal kök, günümüzün en önemli kavram afet görüntüsünü anımsatan bir yıkım sal sanatçılarından Sarkis, sanat da tablosuydu. Şehrin bütünü terk edilmiş nışmanı Elif Bayoğlu, küratör ve ya bir araba mezarlığı görünümündeydi. zar Övül Durmuşoğlu ile güncel sanat Bu görüntü benim için çaresizliğimizin eleştirmeni Murat Alat’tan oluşuyor. en büyük kanıtıydı” diyor. Mamut Art Project’te seçici kurulun Kobani’de bulunduğu sırada fotoğraf 1000 başvuru arasından seçtiği 50 sa larını çektiği arabalardan birinin sahi natçının işleri sergilenecek. ‘Belirli Bir Bakış’ Uma Thurman’a emanet Cannes Film Festivali’nin ana yarışmadan sonraki en önemli bölümüne bu yıl Uma Thurman başkanlık edecek. Geçmişte “Dogtooth” (Yorgos Lanthimos), “Arirang” (Kim Kiduk), “The Missing Picture” (Rithy Panh), “Rams” (Grimur Hakonarson) gibi yapımların ödüllendirildiği ve birçoklarına göre ana yarışmadan daha cesur ve yenilikçi filmlerin yer aldığı bölümde bu yıl Laurent Cantet, Michel Franco, Kiyoshi Kurosawa, Taylor Sheridan gibi yönetmenlerin filmlerinin de yer aldığı toplam 16 yapım yarışacak. Açılış filmi ise Mathieu Amalric’ten “Barbara”. DödirüelklelerriadraağsııtSıledyı irci BS2nvrdrnwnrÖeiöÖeea0eıniaa.didyndn1dKgyEitivülgü7lüraııöodnvenklcuilölpürtüyeitür”oidte.İıliyiuy’iymeylğinA(üTn.ldınsiBaerlliilEünulieilllPtaağ1’abeKtngr’nrdrkniNa7roreoroiıigİıeaçnky’erzydsssSselkayriaA(iI“üeeaacg“nötaHEnvkzykheGreicytreodsaraasgiadkhieprnnıByisloğÖeryeki”dldyu’lıeerı,oıeklze(aniindJlKrMlnKrnteüreiOdıiüKnüeSğcdarrüÖDaryikelüiiızüisktzn”yuida;gülİrir)i’vetds”kneeü,npeerüetelkcElkeücTariM(rüDuln“lreiiyvnOi’SeylfAanededeboMÖarİayikrülyirearurte.unkddüceinmrrlrDnYeaoüia’isKkiğdğ“ztanessliieaÖiü)rGeainniuıa’mednörnadüsSi)lsCk”ı,ddddüm,nlMa)ealeü2ıüleelth.dyıtülenOae0lraainlolylaçsrkeı1ylk“ieacyyarâoHuK6dKauliperneynieaısaıtmmullcddıaur Bu festivalde ‘cesaret’ var 12. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 17 Mayıs tarihleri arasında izleyicilerle buluşuyor. Festivalde bu yıl “cesaret” teması ile 15 farklı ülkeden toplam 61 film gösterilecek. 2 Mayıs Salı akşamı saat 19.30’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak açılış gecesini oyuncu Onur Saylak sunacak ve gecede her yıl olduğu gibi bir set işçisine plaket verilecek. Açılış filmi olarak “Kibar Feyzo”nun gösterileceği geceye filmin başrol oyuncularından Müjde Ar da konuk olacak. 4 şehirde birden İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da eşzamanlı olarak gerçekleşecek festival ilerleyen günlerde birçok kenti kapsayan ve yıl boyu sürecek uzun bir yolculuğa çıkacak. Gösterimler yine ücretsiz olacak. “Ben Daniel Blake” (Ken Loach), “Adelen 31” (Bo Widerberg), “Silahsız Mücadele” (Satsuo Yamamoto) gibi yabancı yapımların yanı sıra “Babamın Kanatları”, “Ana Yurdu”, “Tereddüt”, “Rüzgârda Salınan Nilüfer” gibi vizyona girmiş ama yeterli gösterim salonu bulamamış filmler de festivalde izleyiciyle buluşacak. Festivalde ayrıca “Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi”, “Hoşgeldin Lenin”, “Kara Atlas”, “Üçyüzbir” ve “Börklüce” gibi belgeseller de gösterilecek. Ayrıntılı bilgi ve program için: www.iff.org.tr Sıradaki XMen filmi ‘Dark PhoenIx’ XMen serisinin yapımcı stüdyosu 20.th Century Fox geçen yıl izlediğimiz “XMen: Apocalypse”in ardından gelecek filmin “Dark Phoenix” olduğunu resmen açıkladı. Adından da anlaşılacağı gibi Jean Grey (Phoenix) etrafında şekilenecek olan filmin 2 Kasım 2018’de vizyona sokulması planlanıyor. Game of Thrones dizisinde de tanıdığımız Sophie Turner’ın canlandıracağı Phoenix hatırlanacağı üzre bir önceki filmde güçlerini kontrol etmekte zorlanan bir mutant olarak karşımıza çıkmıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle