28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Ekim 2017 24 Itiraf gibi bildirge YargıtayBM işbirliğiyle hazırlanan eylem planı taslağında Türkiye yargısına şeffaflık ve bağımsızlık önerileri yer aldı Yargıtay Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tara fından ortak hazırlanan Yar gıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi’nin uygulanmasına ilişkin taslak ey lem planı hazır landı. 20 Ekim 2017 tarihin ALİCAN ULUDAĞ de Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in Başkanlığı’nda düzenlenen Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstan bul Bildirgesi Uzmanlar Gru bu Toplantısı’nda son şekli ve rilen taslak için farklı hukuk sistemlerini temsil eden ulus lararası uzmanların da görü şü alındı. Ders gibi ilkeler Gelecek yıl Yargıtay’ın ev sahipliğinde düzenlenmesi planlanan Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde onaylanması planlanan taslakta, Türk yargısına mesaj gibi ifadeler yer aldı. Ağır hastalık veya çıkar çatışması gibi geçerli nedenler olmadıkça bir davanın hâkimden alınmaması gerektiği kaydedilen taslakta, yargı görevlerine atama ve görevden almalar için bağımsız bir organ oluşturulması istendi. Taslakta, mahkemelerin basın mensuplarının yargılamaları izlemesi için yeterli kolaylıklar sağlanması gerektiğine işa 20 Ekim’de düzenlenen Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi Uzmanlar Grubu Toplantısı’nda, yurtdışından hukuk uzmanları da vardı. ret edildi. Taslakta, Türkiye yargısı için de öneriler içeren şu maddeler dikkat çekti: n Yargılama, temel bir ilke olarak, kamuya açık yapılmalıdır. Hâkim, yargılamanın kamuya ve basına açık olarak yürütülmesini sağlamalıdır. Basın mensuplarının yargılamayı izlemesi için yeterli kolaylık sağlanmalıdır. n Davaların tevzii dahil olmak üzere, mahkemenin hâkimleri arasında iş bölümü, normal olarak kanunda öngörülmüş, önceden belirlenmiş, şeffaf düzenleme ile veya ilgili mahkemenin tüm hâkimlerinin mutabakatıyla yapılmalıdır. n Ağır hastalık veya çıkar çatışması gibi geçerli nedenler olmadıkça, bir dava hâkimden alınmamalıdır. İzin verilebilir çekilme gerekçeleri ve çekilme usulü kanunla veya mahkeme kurallarıyla belirlenmelidir. n Yargı mensupları üyesi ol dukları kuruluşları, yargı dışındaki faaliyetleri ve diğer mali olmayan çıkarlarını açıklamak zorunda olmalı ve bu bildirimler kamuya açık olmalı ve/veya dava tarafları ve hukuki temsilcilerinin başvurması için mahkeme kaleminde hazır bulundurulmalıdır. n Mahkemeler gözaltı ve tutuklama konusunda denetim yetkisine sahip olmalıdır. Yargı mensuplarının denetim işlevini yerine getirmelerine hizmet edecek, görecek şekilde yapılandırılmış cezaevi ziyaret sistemi kurulmalıdır. Yargının idari veya kolluk gözetimi altında tutulan kişileri mahkeme karşısına getirmelerine yetki veren kanun çıkarılmalıdır. n Mahkeme kullanıcılarının adliye görevlileri hakkında şikâyetlerini iletmelerini sağ lamak üzere Kamu Şikayetleri Kurulu oluşturulmalıdır. n Hâkimlerin atanma prosedürü şeffaf olmalıdır. Yargı görevlerine atamak veya atama için aday göstermek için bağımsız bir organ oluşturulmalı; sivil toplum bu organda temsil edilmelidir. Yüksek yargı dahil olmak üzere yargıdaki tüm boş kadrolar için ilan yapılmalı; bu ilanlarda adayların taşıması gereken nitelikler belirtilmelidir. Basına açık olmalı n Yargı mensupları hakkında etik dışı davranış şikâyetlerini almak ve incelemek üzere, meslek mensubu olmayanların da yeterince temsil edildiği bağımsız bir mekanizma veya usul oluşturulmalıdır. n Hâkimlerin disiplin prosedürü şeffaf olmalıdır. Disiplin yaptırımlarına konu olabilecek davranışlar kanunda veya etik davranış ilkelerinde tanımlanmalıdır. Hâkim aleyhine görevi nedeniyle şikâyetleri iletmek üzere usul oluşturulmalı ve kamuya duyurulmalıdır. n Hâkimleri görevden alma yetkisine sahip bağımsız bir organ kurulmalıdır. Görevden alınması söz konusu olan hâkim, anılan organ önünde tam savunma hakkına sahip olmalı; görevden alma kararı verildiğinde ise, uygun mahkemeye temyiz etme hakkına sahip olmalıdır. l ANKARA DERS GİBİ KARAR: Sosyal medya hesabı özeldir MUSTAFA ÇAKIR Mahkeme kararına göre, TÜİK Antalya Bölge Müdürlüğü’nde Devlet Memurları Yasası’nın 4C maddesi kapsamında geçici personel olarak çalışan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi Güven Türkay, kişisel sosyal medya hesabından 10 Ekim 2015’te 102 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara’daki gar katliamıyla ilgili bir paylaşım yaptı. Türkay, 12 Ekim 2015 tarihindeki paylaşımında, “Arkadaşlarımızı katleden bir devletin kurumunda çalışmaktan hicap duyuyorum. Sorumlular utanmazca kıs kıs gülerken çaresizlik daha da acı veriyor” ifadelerini kullandı. Başlatılan inceleme sonrasında Türkay’ın sözleşmesi feshedilerek işten çıkarıldı. Bunun üzerine Türkay’ın üyesi olduğu BES, TÜİK’e dava açtı. Davayı görüşen Antalya 4. İdare Mahkemesi, ders gibi bir karar verdi ve söz konusu fiilin suç teşkil edemeyeceğini, paylaşımın kişinin “kendi özeline ilişkin sosyal alanda” yapıldığına dikkat çekti. Mahkeme; “Bu ifade özgürlüğüdür” dedi. l ANKARA Yaz saatinde Danıştay’ın kararı sonrasında yaz saati uygulamasına 2018 yeni taktik sınırı çizildi. Ancak torba yasayla uygulamayı ‘her yıl’ sürdürme hazırlığı var Danıştay İdari Dava Daireleri Ge Dün Resmi Gazete’de yayımlanan nel Kurulu, Bakanlar Bakanlar Kurulu ka Kurulu’nun “yaz saa rarıyla, Danıştay’ın ti uygulamasını, her yıl, istediği yerine getiril yıl boyu sürdürülmesi di ve yaz saatine “bir kararını” geçen yıl dur yıl” da olsa sınır çizil durmuştu. di. Bu kararla hükü Yasanın yaz saati uy met, hem Danıştay’ın gulaması konusunda Ba kararına uymuş oldu, kanlar Kurulu’na sınırlı hem de sürekli yaz yetki verdiğini belirten saatini yıl boyunca Danıştay, buna karşın sürdürmüş oldu. Bakanlar Kurulu’nun uygulamayı sürekli hale getirerek yetki aşımı Enerji Bakanı Berat Albayrak, Danıştay’ın kararı için “Hiçbir etkisi yok. Devam edeceğiz” demişti. yYainsea torba yaptığını vurgulamıştı. Zaman kazandılar Hükümet, 697 sayılı Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Yasa’da kendisine verilen yaz saati uygulamasını belli Bu yasa ile, “Bakanlar Kurulu bir saati aşmamak kaydıyla ileri saat uygulaması yapmaya yetkilidir” denilerek, sınırsız yaz saati uygulamasının önü açılmıştı. Ancak bu teklif Kararın ikinci maddesindeki 28 Ekim 2018’de saatlerin bir saat geri alınacağı hükmü, Danıştay kararına uymak için zorunlu olarak alındı. Torba yasa yürürlüğe girdiğinde bu karara ihtiyaç kalma süreler içinde alma maddesin yasalaşmadığı için 30 Ekim ta yacak ve hükümet sınırsız şe de değişiklik öngören teklifi, rihine kadar yeni bir karar al kilde yaz saati uygulamasına Meclis’te görüşülen torba ya madığı takdirde, yeniden kış yine gidebilecek. l ANKARA/ saya koymuştu. saatine geçilecekti. Cumhuriyet haber TASARIM: İLKNUR FİLİZ le buradaki beklen ti, Ankara’nın da ha çatışmacı bir üs lup kullanacağı yo lunda. Şunu hemen be lirtmeliyim. Bi Transatlantik zim medyada sanıldığı gibi ABD başkentinde kim Washington ABD bir transatlantik gibidir. Ancak bir kez burnunu çevirdiğinde geri döndürmek zor olur derler. Bu yüzden de Ankara ve Washington arasındaki vize krizinin çok kısa soluklu olmayacağı yolundaki tahminimi, geçen yazımda belirtmiştim. Birkaç gündür ABD başkentindeyim ve fikrim değişmedi. Görüntü olarak Amerikalı yetkililer Türkiye konusunda nazik ve güleryüzlü. Geçen yıl Rusya’yla yaşanan krizde Moskova cephesinde gördüğümüz o sert ifadeler, o tehditkâr cümleler yok. Birçok farklı kanaldan diyalog yürüyor. Ancak ABD tarafının vize kısıtlamasının kaldırılması için öne sürdüğü şartların değiştiğini sanmıyorum. Özünde Washington, farklı dosyalarla gözaltına alınan ABD konsolosluk çalışanları Metin Topuz ve Hamza Uluçay’ın bırakılmasını istiyor. Bu iki ismin de masum olduğuna ve gözaltına alınmalarına neden olan “temasların”, bizzat konsolosluktaki görevleri gereği alınan randevular olduğunu söylüyorlar. Geçen hafta Ankara’daki toplantılarda, Türk makamları ise Metin Topuz’un FETÖ davasından firari polis müdürleriyle teması olduğu konusunda ısrarcı oluyor. ABD cephesi ise Metin Topuz’un görev tanımının bizzat Türk polisi ve kolluk gücüyle irtibat kurmak olduğunu ve söz konusu temasların o şahısların resmi makamda olduğu döneme ait olduğunu söylüyor. Ve tartışma böyle uzayıp gidiyor. Bu iki şahsın durumu ötesinde edindiğim izlenim, Amerikalıların, en az Sarraf davası sonuçlanana kadar, Türkiye’de hükümetin Amerikan karşıtlığı üzerinden siyasi söylemi yaygınlaştıracağı beklentisi içinde olduğu. Tavuk ve yumurta durumu. Türkiye bir yandan Washington’la krizi çözmek istiyor, diğer yandan da Sarraf davasının olası sonucuna (ve bunun piyasalardaki etkisine) karşı siyasi olarak ön almak istiyor. Haliy se “Türkiye’nin ipini çekmiş” falan değil. Türkiye’nin önemli bir bölgede kritik bir müttefik olduğu düşüncesi hâlâ yaygın. Doğrusunu isterseniz, Amerikalıların derdi Türkiye’deki karanlık insan hakları tablosu ya da Tayyip Erdoğan’a muhalefet falan da değil. Sadece Ankara kendi ayağına basmasın istiyorlar, basınca tepki veriyorlar. İki müttefik neredeyse bir asırdır çok yakın bir ilişki içinde ancak birbirlerinin huyunu, suyunu hiç anlayamıyor. Amerikalılar, 15 Temmuz travmasını ve bu travmada hükümet ve toplumun geniş bir kesiminin, “ABD parmağı” olduğu yolundaki inancına gülüp geçiyor. Ciddiye almıyor. Türkiye’de hükümet ve halihazırda ittifak yaptığı güvenlik bürokrasisinin sahiden buna inandığını göremiyorlar. Türkiye ise dünyaya yaydığı “otoriter devlet” imajının ABD başkentinde hamle yapmayı ne kadar güçleştirdiğini, içeride kullandığı propagandist söylemin dış dünyada hiçbir karşılığı olmadığını anlayamıyor. Amerikalılara yandaş medyanın manşetleriyle konuşmaya çalışıyor ve sonuç alamıyor. Ankara, her yıl ABD başkentinde farklı lobi ve halkla ilişkiler şirketlerine milyonlarca dolar harcıyor. Ancak mevcut ortamda bu şirketler, Türkiye’den gelen pat pat haberler karşısında sadece “kriz yönetimi” yapabiliyor. Peki, bundan sonra ne olur? “Ne olur?” sorusunun cevabı yok. En azından Sarraf davasının sonuna ikili ilişkiler limoni gider. Eğer Sarraf davasının ekonomi ve dolar üzerinde bir etkisi olursa, Ankara faturayı Washington’a keser. Amerikalılar oflayıp poflamaya devam ederler. Ancak önünde sonunda “karşılıklı ihtiyaç” üzerine kurulu bu ilişki, yeni ihtiyaçlar doğduğunda yeniden gündeme gelir. Ortadoğu’nun bu çalkantılı döneminde yarın karşımıza ne çıkacağı belli değil. Tahminim, sinirler yatışınca, iki taraf da ite kaka da olsa bu gemiyi yürütme derdine düşer. ‘Devlet önlem almalıydı’ ALİCAN ULUDAĞ Eskişehir’de yaşayan 14 yaşındaki zihinsel engelli Gürkan Kaçar, 2004 yılında evinin yakınındaki demir yolu hattına yıkık olan duvarından girerek oynamaya başladı. Burada bulduğu uzun tel çubuğu eline alan Kaçar, elektrik akımına kapılarak ağır yaralandı. Olaya ilişkin TCDD Tesisler Şefi Ö.Y hakkında “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralanmaya sebebiyet vermekten” dava açıldı. Da va kapsamında hazırlanan bilirkişi raporlarında ise, 14 yaşındaki zihinsel engelli çocuk “tam kusurlu” görüldü. TCDD şefi beraat etti. Kaçar Ailesi’nin daha sonra verdiği 9 yıllık hukuk mücadelesi, en son Anayasa Mahkemesi’nde sonuç verdi. Yüksek mahkeme, kusur nedeniyle idarenin, çocuğa 25 bin, ailesine de 9 bin 600 lira tazminat ödemesine hükmetti. Kararda devletin gerekli tedbirleri almamasının bir yaşam hakkı ihlali olduğu vurgulandı. l ANKARA CUMHURİYETİN 94. YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE “TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI” BİLDİRİSİDİR: VARLIĞI sona ermiş sanılan büyük bir ulusun yüzyıllardır çektiği acıların yarattığı uyanıklıkla Yurdunun her köşesini sulayan kanları dökerek kazandığı Kurtuluşun doğal sonucu olarak kurduğu, Devletin karakteri ilan edilen Cumhuriyetin 94. yıldönümünü başta Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını derin saygıyla ve özlemle anarak yürekten kutluyoruz. Kurtuluşun ve kuruluşun felsefesi, yaşam nedenimiz Atatürk İlkelerinin temelini oluşturduğu Türk Devrimi’nin en büyüğü Cumhuriyet, demokrasi’nin yönetimindeki adı olarak bizi yarınlara taşıyacak en yüce değerimizdir. Tekil devlet, ulusal yapı, kanla çizilmiş sınırlar bizim varlık ve yaşam nedenimizdir. Ümmetten Ulus durumuna gelen toplumumuzu bölüp parçalayarak yeniden karanlığa gömmek isteyen iç ve dış odakların her kötülüğü yapmaya kalkıştıkları günümüzde tam bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik ve çağdaşlık ekseninde yükselen Laik Cumhuriyetimizi sonsuza değin bağımsız yaşatarak güçlendirmek andımızı yineliyor, karşıtlarını bir kez daha uyarıyoruz. Saygılarımızla, Prof. Dr. Güngör ŞATIROĞLU Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle