06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 14 Ocak 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Eğer isteniyorsa haber 5 seçime de gidilir’ Hükümetin toplum yerine sadece bir kişinin tercihlerine göre hareket ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’ndan sandığa yeşil ışık CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin toplumun beklentile riyle, bir kişinin beklentileri ara sında tercih yaptığını ve toplu mun beklentileri ni ötelerken bir ki şinin tercihleri ni önüne getirerek, Meclis’i tıkadığı İKLİM ÖNGEL nı söyledi. Kılıçdaroğlu, sinei millete dönme konusunda “Biz Meclis’te, aldı ğımız oyların hakkını son kuru şuna kadar vereceğiz, mücadele mizi sonuna kadar sürdüreceğiz” derken, MHP lideri Devlet Bahçe li ile hükümet kanadından dile ge tirilen “Teklif geçmezse erken se çim” söylemlerine ilişkin “Eğer se çim varsa, seçim istenir ve seçime gidilir, bu kadar basit bir şey. Tür kiye seçime gitmeyecek de kim gi decek, Türkiye şu anda zaten yö netilmiyor, Türkiye’yi kimin yö nettiği belli değil. Bu yapıyla git mez ve bu yapı Türkiye’yi daha çok, daha derin sorunlarla karşı karşıya getirecek” ifadelerini kul landı. CHP lideri Kılıçdaroğlu bir grup gazeteciyi Meclis’teki makamında kabul etti. Kılıçdaroğlu’nun soru lara verdiği yanıtlar şöyle: İşgal değil kürsü koruma: Teklifteki en haya ti maddelerden biri görüşülüyor. Arkadaşlarımız da bu görüşme nin ertesi gün geniş kitleler tara fından bilinmesi, öğrenilmesi için görüşmenin ertesi güne sarkma sını istiyor, insanlar uykudayken böyle bir çaba harcanmasını doğ ru bulmuyorlar. Siz Meclis’in yet kilerini bir başka otoriteye veri yorsunuz. Bugüne kadar Cumhu riyet tarihinde karşılaşmadığı mız bir düzenleme yapıyorsunuz. Bu düzenleme halktan gizli yapılı yor. Arkadaşlarımız da bunu söy ledi. Aslında ona kürsü işgali de mek doğru değil. Arkadaşlarımız “Milletin kürsüsünü korumak için biz burdayız” dediler. Siz konuşu yorsunuz ama milletin haberi yok. Mademki biz milletin vekiliyiz, bi zim düşüncelerimizi geniş kitleler bilmeli. Hem bize oy verenler hem de vermeyenler, AKP neyi getir di de CHP itiraz ediyor, vatanda şın bunları dinlemeye, bilmeye ih tiyacı var. Bunu söylemle dile ge tirdik ama beklenen yankıyı bul madı, tüm milletvekillerimiz kür sünün etrafına gidip kürsüye sa hip çıktıkları zaman da hem fo toğraf hem de söylem olarak geniş kitlelere bu olay duyurulmuş ol du. 20 Temmuz Darbesi’nden son ra, bir anayasa değişikliğiyle belli kişilere güvence sağlama amacına dönük bu düzenlemeyi doğru bul muyoruz. ‘Seçilmek sınırsız egemenlik değildir’ Kılıçdaroğlu, Twitter’dan paylaşımlarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları yazdı: “Hiç kimse; seçilmiş olmayı, mutlak ve sınırsız bir egemenlik gibi düşünmemeli, herkese ve her kuruma hükmetme hakkını kendinde görmemelidir. Cumhurbaşkanlığı, ne millete tahakküm ne de bir şahsın sınırsız egosunu tatmin makamı dır. Bir Cumhurbaşkanı’nın, iyiyi, kötüyü ve adaleti belirleme hakkını tekelinde görmesi, hesap vermeyi reddetmesi demokrasi için ciddi tehdittir. Cumhurbaşkanları, özgürlük gibi insanın doğuştan gelen hakkını dahi, sanki kendisinin bahşettiğini sanacak kadar güç sarhoşu olmamalıdırlar.” l ANKARA/Cumhuriyet Hükümet darbeyi biliyordu: Hükümet, darbenin olacağını biliyordu. AKP ile Gülen arasında çok yakın, derin, köklü bir ilişki var. Aynı menzile giden iki yapı olduklarını kendileri de inkâr etmiyor. Gelişmelerin bilinmemesi mümkün değil. Binlerce kişi darbe hazırlığı yapacak ama kimsenin haberi olmayacak. Yok öyle bir şey. Çocuk kandırmasınlar. Dava sürecinde ortaya çıkacak: Önümüzdeki dava sürecinde pek çok gerçek ortaya çıkacak. Biz o yargılama sürecinin kamuya açık yapılmasını bunun için istiyoruz. Kişiler mahkemede kendilerini savunurken veya neden darbe girişiminde bulunduklarını izah ederken biz de evlerimizde TV başında hangi gerekçeyle bunları yaptıklarını öğreneceğiz. Hükümet tercih yapıyor: Bu ülkenin dünya kadar sorunu var. Sorunu çözecek yer yürütme ve yasama organının işbirliği. Yürütme organı çalışır, bir yasal düzenleme ihtiyacı varsa, Meclis’ten bu çıkar. Bu tür düzenlemeler yaptılar da biz karşı mı çıktık? Hükümet, toplumun beklentileriyle bir kişinin beklentileri arasında tercih yapıyor. Toplumun beklentilerini öteliyor, bir kişinin tercihlerini Meclis’e getirerek Meclis’i tıkıyor, işin özü bu. Bu teklifle Türkiye’nin hangi sorunu çözülecek, terör çözülecekse, 2 yıldır fiili başkanlık var zaten, neden çözülmedi? Tam tersine arttı. “Türk Lirası değer kaybetmesin, ekonomide istikrar olsun” diyorsanız, 2 yıldır çok daha kötü bir tablo var. Siz 15 yıldır tek başına iktidarsınız. Meclis’e getirip de “Bu yasayı muhalefet engelledi, biz çıkaramadık” dedikleri bir yasa var mı? Hayır. O zaman bu rejim değişikliği demek. Neden bir rejim değişikliği arayışına girildi. Bunun çıkıp anlatılması lazım. Meclis’in yetkilerini bir ki şiye hangi gerekçeyle veriyorsunuz? Bunu hâlâ öğrenmiş değiliz, kimse de bilmiyor. Milleti aldatmasınlar: (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kim rejim tartışması açıyorsa derdi rejim değildir” sözleri üzerine) Bu bal gibi rejim değişikliğidir. Açar TDK sözlüğüne rejim nedir bakar. “Bir devletin yönetim biçimi”. Yönetim biçimini değiştiriyorlar, Başbakanlık kalkıyor, Meclis’in yetkileri büyük ölçüde Saray’a veriliyor, Cumhurbaşkanı’na sürekli kanun çıkarma yetkisi veriliyor. Kanun koyma tekeli tüm dünyada başkanlık sistemleri dahil Meclis’tir, bu devredilemez. Kendilerine güvenselerdi, Meclis’teki tüm görüşmeleri kamuoyuna açarlardı, bu gizlilik, yasaklar neden? Bu dikta yönetimlerinde olur. Töremizde kadına el kalkmaz: Bir kadın vekile yapılan saldırı dikkate alınmalı. AKP’li Grup Başkanvekili’nin saldırması, başlı başına bir ayıptır. Bizim töremizde kadına el kalkmaz. AKP’li kadın milletvekilleri bir şey söyledi mi, söylemediler. Bu bile başlı başına bir ayıp. Meclis’in nasıl yönetildiğini gösteriyor. O milletvekili kürsüye çıkıp, kadın milletvekilinden özür dilemeliydi. Özür bile dilemedi. Paralel devlet yapılanması var: Ben hem hükümete hem de Erdoğan’a “Teklifi çekin, Türkiye’nin gündemi bu değil. Türkiye’nin gündeminde terör, işsizlik, enflasyon var. Bu sorunları ortak aklı egemen kılarak birlikte çözebiliriz” dedim. Bunlar hepimizin ortak sorunu olduğuna göre, iktidar ve muhalefet çözüm için bir araya gelmeli. Biz buna itiraz etmiyoruz. Ancak hükümetin gündemini başka kişi belirliyor. Bir paralel devlet yapılanması var. Bir Erdoğan’ın bir de Binali Bey’in devleti var, iki ayrı devlet. İkinci devlet, birinciye tümüy le teslim olmuş durumda ve ondan gelen talimatları uyguluyor. Bir başbakanın yasalara göre kendisine verilmiş yetkileri, bir başkasının kullanmasına izin vermesi doğru değil. Türkiye felakete sürüklenir: IŞİD, El Nusra dediler, sonra kandırıldık dediler. Silah gönderdiler MİT TIR’larıyla, PKK’yle masaya oturup pazarlık yaptılar, sonra bizi kandırdı, dediler. FETÖ ile içli dışlılardı zaten, sonra “Kandırıldık, Allah günahlarımızı affetsin” gibi cümleler kurdular. Tüm bu yetkileri almak isteyen bir kişi, her önüne gelen örgüt tarafından kandırılabiliyorsa, bu yetkiyi ona vermek Türkiye’yi ateşe atmak, felakete sürüklemek değil midir? PKK’yle, IŞİD’le, El Nusra’yla o pazarlık yaptı, FETÖ ile kucak kucağa olan oydu. Bu işin faturası vatandaşa çıkıyor. İthal terörü Türkiye’nin gündemine AKP getirdi, bu adam getirdi. Kuliste çay tesadüf: Kuliste çay içme olayı tamamen tesadüf. Muhalefet kulisine gelmiş, bizim de insani olarak “hoş geldin” dememiz kadar doğal bir şey yok. Bunu programlamadık. Orada da teklifi geri çekmesinin doğru olacağını kendisine ifade ettim. Seçime gidilir: (Sinei millete dönme ve erken seçim söylemleri): Doğru bulmuyoruz. Biz Meclis’te, aldığımız oyların hakkını son kuruşuna kadar vereceğiz, mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Milletvekillerinin iradelerine sınır getirmek, milletvekillerini yönlendirmek ahlaken de siyaseten de doğru değil. Eğer seçim varsa, seçim istenir ve seçime gidilir, bu kadar basit bir şey. Türkiye seçime gitmeyecek de kim gidecek, Türkiye şu anda zaten yönetilmiyor. Kimin yönettiği belli değil. Sokaktaki vatandaş sorun 5 bakanın adını sayamaz. Bu yapıyla gitmez. Bu yapı Türkiye’yi daha çok, daha derin sorunlarla karşı karşıya getirecek. l ANKARA ‘Alternatifler arasında’ Erdoğan, ‘Parlamentoyu çalışamaz hale getirirlerse seçim de düşünülür’ dedi Anayasa paketi görüşmeleri sırasında ortaya çıkan erken seçim tartışmalarına ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Erken seçimin hiçbir zaman uygun olacağını düşünmedik. Parlamentoyu çalışamaz hale getirirlerse bunlar da düşünülmeyecek şey değil” dedi. Cuma namazını Kısıklı’daki Hazreti Ali Camii’nde kılan Erdoğan, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Meclis’te kavgaya neden olan anayasa görüşmelerine ilişkin konuşan Erdoğan, “Bu telaş niye? Böyle kürsü kırmak, dökmek, kâtiplerin çevresindeki çiçeklikleri devirmek. Eninde sonunda buradaki arkadaşlar milletin vekilleridir, asıl değil. Asıl bekliyor. 330 aşılırsa nihai kararı ben vereceğim diyor. Bundan önceki seçimlerde de meydanlarda yeni bir anayasa denmişti, yeni bir anayasa dendiğine göre, burada asıl telaşa kapılanlar farklı” dedi. CHP’nin yıllardır tek adam partisi olduğunu savunan Erdoğan, “İkide bir tek adamcılık, tek adamcılık. Filan gibi laflar ediliyor. Türkiye’de tek adamcılık konuşulacaksa, tek adamcılığın tek bugüne kadar uygulamasını yapan siyasi parti ana muhalefet, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Eninde sonunda işin dayanacağı yer başarılı yöneticiler, siyasilerdir. Netice almak o zaman mümkün olur” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Erdoğan cuma namazını Kısıklı’daki Hazreti Ali Camii’nde kıldı. Vay benim Türkiyem vay... Beş gündür kar altındaydı İstanbul pek çok kentimiz gibi... Kar, yağmura döndü. Gündem: Anayasada değişiklik teklifinin içeriği... Anayasa değişiklik teklifinin ilk aşamasında çok tartışılan konu olan 14 firenin verilmesi, hem AKP hem de MHP yönetimince “neler oluyor” sorusunu akla getirdi. Kritik eşik atlatıldı ama Meclis’te AKP’li milletvekillerinin kürsüyü çembere almasıyla başlayan yumruklu, tekmeli kavga ister istemez kaygı vericiydi. Meclis’te böyle bir kavganın çıkması toplumu kaygılandırdı. CHP Kocaeli milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in, AKP’li bir milletvekili tarafından boğazının sıkıldığını öne sürmesi gerçekten kadına şiddetin bir göstergesi. Kadın vekilin boğazı mosmor olmuştu. Anayasa değişiklik teklifinin 330’un sekiz oy üzerinde sonuçlanması ikinci turda maddeleri zora sokabilir miydi? AKP ve MHP yöneticileri bunu düşünüyorlardı. Bu kaygı bir gün sonra bitti... Fire azalsa da tartışmalar sürdü. Neyse! Yargı bağımsızlığıyla milletvekili sayısının 600’e çıkarılmasını içeren 2. madde kabul edildi. Birinci maddeye 347, ikinciye 343 kabul oyu çıktı. “Hayır”cı MHP’lilerin katılmadığı 2. madde oylamasında “evet”in dört azalması kafa karıştırdı. Çarşamba günü yapılan oylamada ise seçilme yaşını 18’e düşüren 3. madde 341 oyla kabul edilirken “hayır” sayısı 139 oldu... Olup bitenleri televizyon ekranlarında izliyor, gazetelerde okuyoruz... Oylamalar kapalı oyla yapılıyor mu sizce? Hayır! İktidar partisinin ve MHP’nin kimi milletvekilleri verdikleri oyu gösteriyor... İlginç bir görüntü bu! Bu arada vekiller genel başkanlarına mesajı veriyor: “Sizin buyruklarınızı yerine getiriyoruz...” HHH Başkentin deneyimli gazetecilerinden Muharrem Sarıkaya “Kaybeden lider koltuktan gider” başlıklı yazısında, siyasi parti liderlerinin durumundan yola çıkarak şu saptamayı yapıyor: “Teklifin 4. maddesi anayasanın Meclis’in seçimiyle ilgili 77. maddesinde değişiklik yapıyor; TBMM seçimleriyle Cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılmasını zorunlu kılıyor.” Çok önemli bir konu bu... İçini açalım: “Böyle olunca, bir kişi eğer cumhurbaşkanlığına aday ise milletvekilliğine aday olmasına pratikte olanak yok. Çünkü Cumhurbaşkanı seçilen kişi eğer milletvekiliyse TBMM üyeliği değişikliğe göre bitecek.” Bir adım daha atalım... Getirilen sistemde cumhurbaşkanı ayrıca başbakanın görevlerini de üstlenip yürütmenin başına geçmiş olacak. Parlamenter sistem yerini “Türk usulü başkanlık” sistemine bırakıyor... Böyle bir örnek dünyada nerede var acaba? Teklifin 17. maddesiyle eklenen geçici 21. maddenin “a” bendi döneme ilişkin özellikler getiriyor: “Meclis’in seçim kararı alması durumunda, 27. Yasama Dönemi Milletvekili Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi birlikte yapılır” hükmünü içeriyor. Sarıkaya’nın değindiği bir önemli ayrıntıysa şu: “Aynı maddenin ‘h’ bendi ise seçim yasalarında yapılan değişiklikler için getirilen ‘bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz’ yasağını, ilk milletvekili genel seçimiyle cumhurbaşkanlığı seçiminde askıya alıyor.” HHH Türkiye parlamenter sisteme alışmış bir toplum... Başkanlık, yarı başkanlık sistemi Türkiye’de Turgut Özal döneminde de çok tartışıldı... Önemli olan siyasi partileri lider sultasının egemenliğinden kurtarmak değil midir? 12 Eylül darbesinin getirdiği siyasi partiler ve seçim yasasının değiştirilmesi gerekir. Yüzde 10 seçim engelinin hiç olmazsa yüzde 5’e düşürülmesi, önseçim yolunun açılması... Anayasa değişikliği halkoylamasından geçerse AKP, 276’yla bu yıl içinde erken seçime gitme kararı alabilir. AKP ve MHP’den yükselen “ya evet ya erken seçim” açıklamaları, kendi vekillerine yönelik bir gözdağı mıydı? Hele hele AKP’lilerin “köpek giremez” dövizini göstermelerine ne demeli... Vay benim Türkiyem vay! SAYGI ÖZTÜRK’TEN TARTIŞma yaratacak yazı: FETÖ tutuklusu Kul’u Gülen’le Aydın tanıştırdı FETÖ’den tutuklanan Prof. İsmail Kul, ifadesinde AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın kendisini Fethullah Gülen’le görüştürdüğünü söyledi. Sözcü yazarı Saygı Öztürk, dün yayımlanan köşesinde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Meclis Darbe Araştırma Komisyonu’na ifade veren FETÖ’den tutuklu olan Prof. İsmail Kul’un ifadelerine yer verdi. Kul’un ifadelerinde kendisini Fethullah Gülen ile tanıştıran ismin AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın olduğunu söylediğini belirten Öztürk, “Millet vekili Ahmet Aydın’la, 2010 yılında Philadelphia’da bir kültür festivalinde tanışmıştım. Festivalden sonra milletvekili ve yanında bulunan birkaç kişiyle birlikte kahvaltı yapmıştık. Daha sonra bu şahıslar Fethullah Gülen’i ziyarete gideceklerini, benim de kendilerine eşlik edebileceğimi söyleyince ben de kabul ettim. Olay bu şekilde meydana geldi” şeklinde yazdı. Öztürk ayrıca, Kul’un avukatı Deniz Baykal’ın da “İkisinin eylemi aynı. Müvekkilim tutuklu, Aydın ise Meclis kürsüsünde oturuyor” sözlerine yer verdi. ESKİŞEHİR BAROSU UYARDI: Ülke geri dönülmez bir noktaya gider Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin, baro yönetim kurulu üyeleriyle birlikte anayasa değişikliği görüşmelerine ilişkin basın açıklaması yaptı. Öztekin, tüm ülkeyi temsil eden milletvekillerinin terörün nasıl çözüleceğini, yurttaşların yaşam hakkının nasıl güvence altına alınacağını, işsziliğin nasıl azaltılacağını, yargı bağımsızlığının nasıl olacağını tartışmaları gerektiği yerde anayasal sistem ve rejimi kökten değiştiren anayasa değişikliklerini görüşmesini izah edemediklerini belirtti. Öztekin, “Her şeye rağmen tek lif referanduma gidecek şekilde yasalaşırsa ve referandumdan da geçerse ülkemiz bir daha geri dönülemez noktalara gelecektir. Unutmayalım, 2010 referandumunda da aynı şekilde bir algı ve illüzyon yaratılmıştı. Yurttaşlarımız o zamanda referandumun sihirli bir formül olduğuna inandırılmıştı. Ne oldu sonra? HSYK ve yargının en kilit noktaları FETÖ’nün eline geçti. TSK’nin Atatürkçü ve yurtsever kadroları tasfiye edildi. Referanduma götürülmesi öngörülen teklif geri çekilmelidir” diye konuştu. l CAN HACIOĞLU/ESKİŞEHİR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle