14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Pazar 5 Haziran 2016 Hollanda ‘soykırım’ demeyecek Hollanda hükümeti, 1915’te Osmanlı’da yaşananları “Ermeni Soykırımı” olarak tanıyan Alman meclisinin izinden gitmeyeceklerini açıkladı. Başbakan Yardımcısı Lodewijk Ascher, “Korkunç şeyler olmuş” dese de 2004’te mecliste kabul edildiği gibi “soykırım sorunu” demeye devam edeceklerini belirtti. [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Joachim Gauck Gauck 2. dönem istemiyor Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un gelecek yıl mecliste yapılacak seçimde yeniden aday olmayacağı iddia edildi. 76 yaşındaki Gauck ilerlemiş yaş ve bazı sağlık sorunları nedeniyle aldığı kararı yarın Başbakan Angela Merkel’e iletecek. 11 ‘Anayasal kriz çıkar’ [email protected] New York Times’ın görüş aldığı Cumhuriyetçi Parti’ye yakın hukukçular, Trump başkan seçilirse hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığını tanımayacağı uyarısı yaptı ABD’de başkanlık seçimine 5 ay kala Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmayı garantileme yolundaki Donald Trump’ın, hukukun üstünlüğüne tehdit oluşturduğu uyarısı yapılıyor. Irkçı, cinsiyetçi söylemiyle kampanyaya damga vuran Trump, basın özgürlüğü ve yargının bağımsızlığına saldırıyı tırmandırıp başkanlık yetkilerini artırmaktan söz ediyor. New York Times gazetesinin görüşünü aldığı muhafazakâr ve libertaryen hukukçular, Trump’ın ABD Anayasası’nın güçler ayrılığı ilkesi ve hukukun üstünlüğüne dair 1. ek maddesini hor gördüğünde sözbirliği etti. Trump’ı başkan seçmenin anayasal kriz çıkaracağını belirtti. Otoriterlik böyle başlar Medya organlarına dava açmayı kolaylaştıracak şekilde hakaretle ilgili yasaları genişletmek, kendisini eleştirenlere federal denetim getirmek, protestoculara demir yumruk indirmekten söz eden emlak ve TV kralı, Trump Üniversitesi’nin yolsuzluklarıyla ilgili belgeleri açıklayan federal yargıç Gonzalo P. Curiel’e de saldırdı. “Curiel’i incelesinler. O benden nefret eden bir Meksikalı. Yaptığı tam bir rezillik. Başkan olup dava açarsam müthiş olmaz mı” tehdidi, kimilerine göre bardağı taşıran damla oldu. Libertaryen eğilimli Cato Enstitüsü uzmanı Ilya Shapiro “Elinde yetki olan kalem ve telefonla Trump’ın neler yapabileceğini kim bilebilir” dedi. Muhafazakâr “Volokh Conspiracy” blogu yazarlarından emekli hukuk profesörü David Post şunları söyledi: “Trump çizmeyi aştı. Otoriterlik böyle başlar, yargıya saygı göstermeyen bir başkanla... Yargı sistemini, tek tek davaları ya da yargıçları eleştirebilirsiniz. Ama ABD Başkanı yasanın yasa olduğu ve kendisinin yasaları uyguladığı konusunda net olmalıdır. Bu onun anayasal yükümlülüğüdür.” Post “Trump bu pozisyonda olmadığının işaretini veriyorsa çok ciddi bir anayasal sorundur” diye ekledi. Umurunda değil Mitch McConnell, John McCain gibi kıdemli Cumhuriyetçiler, Trump’ın Beyaz Saray’da kurumlar tarafından dizginleneceğinden emin konuşuyor. Post ise “Yasaları uygulamada tüm yetki başkanda. Yargı, yasama, yürütme içinde elinde silahı olan sadece yürütme” uyarısı yaptı. New York ve Chicago üniversitelerinde ders veren Hoover Enstitüsü uzmanı Richard Epstein şunları söyledi: “Güçlerin ayrılığı onun umurunda değil. Bush sık sık yetkilerinin ötesine geçerdi. Obama bence ondan beter. Ama Trump bunun ‘takması’ gereken bir mesele olduğunu bile düşünmüyor. ‘Ne istersem yaparım’ diyor.” Donald Trump Michelle’den büyüklük dersi Mezuniyet töreninde Trump’ı eleştiren Obama ‘Her ülkeden insanı kaynaştırmamız, büyüklüğümüz’ dedi ABD Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama, önceki gün Harlem’deki New York Şehir Üniversitesi’ne bağlı City College’ın diploma törenine katıldı. “First lady” olarak son kez mezuniyet töreninde konuşma yapan ve fahri doktora alan Obama, Beyaz Saray’ın yeni sakini olabilecek Donald Trump’ı isim vermeden eleştirdi. Kölelerin inşa ettiği City College’i 150 ülkeden 100’den fazla farklı dil konuşan öğrenci eğitim gördüğü için seçtiğini söyleyen Michelle, buradakilerden çok farklı bakış açıları olan kişilerin ABD’nin çeşitliliğini kaynak değil tehdit gördüğünü belirtti. “ABD’de korkularımıza teslim olmuyoruz. İnsanları dışarda tutmak için duvarlar örmüyoruz. Büyüklüğümüz, başka yerde doğmuş fakat evini bu ülkede yapan insanların desteğine bağımlı” dedi. Obama, siyah köle işçilerin inşa etti ği Beyaz Saray’a atıfla “Bu, köleler tarafından inşa edilmiş bir evde uyandığımda her gün şahitlik ettiğim bir hikâyedir” ifadesini kullandı. Kızlarının, Kenya’dan gelen bir adamın oğlu olan ABD Başkanı babalarına veda ederek her gün okula gittiklerini vurguladı. Michelle Obama fahri doktora unvanı aldı. aTkrulamypa’ınn AirZaEnRİiçoinrtpaağrıa AP haber ajansı, şaibeli işleri yurtdışına uzanan Trump’ın yolsuzluğuyla meşhur Azerbaycan yönetiminin en yolsuz isim lerinden birinin oğluyla ortak olmasını mercek altına aldı. Sözkonusu ortak, ABD Dışişleri belgelerine göre “Oto yol inşaatı gibi projelerle İran Devrim Muhafızları için kara para aklayan ve Azerbaycan için bile korkunç düzeyde yolsuz olan” Ulaştırma Bakanı Ziya Mammadov’un oğlu Anar. Anar’la 18 ay önce Bakü’de büyük bir emlak projesi açıklayan Trump, birkaç hafta önce bitmek üzere olan projenin videosunu yayımladı. Ama şimdi projeyle ilgili tüm duyuruları siteden kaldırdı. Trump’ın yöneticileri “Biz baba ile değil oğulla ortağız” savunması yaptı. Bugün 35 yaşında olan ve ilk şirketini 19 yaşında kurmuş gö züken Anar’ın, aslında babası sayesinde bakanlıktan aldığı ihalelerle Bakü’de taksi ve otobüs tekeli kurduğu belirtiliyor. AP, başka yolsuz ortakları da olan Trump’ın başkan seçilirse 3600 hükümet makamına nasıl kişileri atayacağı sorusunu yöneltti. NATO istihbarat makamı kuruyor İstihbaratı ABD’ye dayanan NATO, Avrupa ülkeleri ve ABD arasındaki hassas bilgi paylaşımını geliştirmek için yeni bir istihbarat makamı oluşturma hazırlığında. Wall Street Journal’a konuşan yetkililere göre NATO’da böyle bir pozisyon bilgilerin değerlendirilip paylaşılmasını kolaylaştıracak. Rusya’ya dair bilgi ve analiz paylaşımı için ortaya atılan “İstihbarattan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı” makamının temmuzdaki zirvede onaylanması bekleniyor. İlk sınırdışı edilen sığınmacı eşcinsel Yunanistan’daki eşcinsel bir Suriyeli sığınmacının, Ankara ile AB arasındaki anlaşma kapsamında Türkiye geri gönderilmemek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedildi. Atina’nın iltica talebini kabul etmediği ve daha önce tüm Suriyelilerin itirazını kabul etmiş temyiz kurulunun da “birkaç yıl İstanbul’da yaşadığı” gerekçesiyle Türkiye’ye dönmesini güvenli bulduğu 46 yaşındaki sığınmacı ise IŞİD’in evine gelip tehdit etmesi üzerine Yunanistan’a kaçtııını söylüyor. Rus destekli Suriye ordusu Rakka vilayeti sınırlarına girdi IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka’yı almak için bir koldan ABD destekli YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri, diğer koldan Rusya destekli Suriye hükümet güçleri ilerliyor. ABD ile Rusya arasında rekabetin mi kızıştığı yoksa iki ülkenin danışıklı dövüşlü mü hareket ettiğine dair rivayet muhtelif. rasyonu da yürütüyor. Muhaliflerin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdülrahman, Rakka’da orduya Rusya’nın yeni eğittiği milislerin de destek verdiğini duyurdu. Abdülrahman “Washington ile Moskova arasında ilan edilmemiş bir koordinasyon var gibi gözüküyor” dedi. 4 cephede savaş Türk askeri iddiası ABD’nin hem havadan hem IŞİD de AzezMare hattı karadan desteklediği Suri na saldırırken, dün Rusya’nın ye Demokratik Güçleri (SDG) ateşkesi izleme merkezi, Kaide Kobane’den inip Rakka kentine kolu Nusra ile müttefiklerinin 40 km mesafede kuzey kırsalını Halep kentinin birkaç bölge IŞİD’den temizlerken, Rusya’nın sinde düzenlediği topçu saldırı havadan desteklediği hükümet larında hükümet güçleri, Kürt güçleri de güneybatıdan Rakka güçleri ve siviller dahil 40 kişi vilayet sınırlarına girdi. nin öldüğü, 100 kişinin de ya ‘ABDRusya işbirliği’ Böylece IŞİD tarafından Ağus Suriye askerleri yıldırım harekâtı yaptı. ralandığını duyurdu. Merkezden bir Rus yetkili, 1000 kişilik silah bir grubun Halep’in tos 2014’te tümüyle çıkarılmaların km yaklaştı. Rakka’nın 40 km batı güneybatısında ordu mevzilerine dan beri Rakka vilayet sınırlarına ilk sındaki Tabka barajı, SDG’nin de ele karşı taarruza geçtiğini söyledi. Yet kez geri dönen hükümet güçleri, Fı geçirmeyi istediği hedeflerden SDG keliye göre civardaki siviller, taarru rat Vadisi’nde, ülkenin en büyük ba Halep’e bağlı, Türkiye sınırını yakın za geçen silahlı gruplar içinde Türk rajının bulunduğu Tabka kentine 40 Mınbıc cebini IŞİD’den kurtarma ope askerlerinin de olduğunu aktardı. Almanya’nın ‘üst aklı’... “Soykırım oylaması” tartışmaları sürerken yeni döndüğüm Almanya’nın Wuppertal kentindeydim. Kuzey Ren Westfalya bölgesinde... Türkiye için küçük sayılabilecek 350 bin nüfuslu kentin, “dünyada ilk” olan bir “asma treni” var. 812 metre yükseklikteki “monoray” sistemi, Almanya’nın “üst aklı”, taa 1890’larda düşünüp buraya inşa etmiş. Henüz “vinç” icat edilmemişken Eyfel Kulesi’nin adeta yatay şekliyle boydan boya kenti üstten geçen 16 km. uzunluğundaki hattı, dost düşman çatlatarak sırf insan gücü kullanarak döşemişler. Kentin ortasından Ren’in bir kolu olan Wupper Nehri geçtiği için aynı yıllarda metro inşaatlarına atılan diğer Avrupa kentlerindeki gibi bir yeraltı ulaşım sistemi kuramamışlar. Bunun yerine, Wuppertal’da çok yoğun olan tekstil, boya, kimya, makine sanayi işçilerini fabrikalarına taşımak; dar yollarda trafik yoğunluğunu önlemek için bu avangard teknolojiyi yaratmışlar. Havada giden trene önce halk binmeye korkmuş... Halkı cesaretlendirmek için Kayser Wilhelm, trenin ilk deneme açılışını yapmış. İmparatorun kullandığı “Kayser vagonunda” şimdi rehberli özel turlar yapılıyor. Bu turlardan birine bindim ve şehri 1 saatte kat ettim... ‘Aspirin’den Engels’e Kayser yıllarının giysilerindeki iki rehber, hiç durmadan anlattı. İlk günkü gibi çalışan “asma tren/ Schwebebahn” o kadar mükemmel işliyor ki; “akıllı telefonları” olmayan insanlar zamanında saatlerini, hâlâ da 5.20 23.20 arasında servis veren bu araca göre ayarlarlarmış. “Asma tren” dar sokaklardan, evlerin kılpayı aralarından, tenha parklardan, kalabalık kavşaklardan ve Wupper’in durgun suları üzerinden geçiyor. Rehber bir yandan anlatıyor: “1897’de ‘Asprin’i icat eden Bayer fabrikalarının tam yanından geçiyoruz. Marx’la ‘Komunist Manifesto’yu kaleme alan Friedrich Engels’in evi az ilerde. Evin önündeki heykelde ‘Manifesto’nun son cümlesi; ‘İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur!’ yazar. Beride; ‘Sosyalistleri topladılar, ben ses etmedim. Sendikacıları topladılar, gene sesimi çıkarmadım. Yahudileri topladılar, bir şey demedim. Beni almaya geldiklerinde, sesini çıkaracak hiç kimse kalmamıştı!’ sözleriyle Hitler faşizminin yaygın sindirilmişliğini tarif eden Peder Niemöller’in istasyonu var. Dans ustası Pina Bausch’un tiyatrosu da şu yanda...” Küçük bir Alman kentinde 1 saatlik yolculukta sanat, felsefe ve sanayi alanlarında karşınıza çıkan “Alman ekolü” ürünleri sırasıyla bunlar: Bayer ilaçkimya sanayi; düşüncesanat dünyasından Friedrich Engels, Martin Niemöller ve Pina Bausch... Sürprizi olmayan ülke Bu kısa liste bile hangi kerte gelişmiş; hesaplıkitaplı bir ülkeyle karşı karşıya olduğumuzun kanıtı. Böyle bir ülkeye karşı “Ama efendim yollarımızı, hava alanlarımızı kıskanıyorlar da onun için çelme takıyorlar” argümanını kullanmak... “Alman ekolü operasyon yaptı!” “Üst akıl talimat verdi ondan oldu!” tesellilerine sığınmak, zekâyla alay etmek oluyor. Almanya’da soykırım oylamasının bu defa mutlaka geçeceği, günler öncesinden biliniyordu. Bu konuda gazetelerde gizli saklısı olmayan yazılar, günlerdir... Çarşaf çarşaf çıkıyordu. Her zaman ve her şeyde olduğu gibi, Berlin bu işi gayet ince ince her türlü hesabı kitabı yaparak hazırladı... Dünya yüzünde Almanya kadar sürprizsiz bir ülke yok. Bundan emin olabilirsiniz. Tacize göz yuman din adamı atılacak Katolik Kilisesindeki pedofili skandallarını örtbas etmekle suçlanan Vatikan, artık çocuklara cinsel tacizi görmezden gelen din adamlarını kapıyı kopacak. Papa Françesko’nun dün çıkardığı yasayla taciz vakalarından haberdar olmalarına rağmen önlem almayan din adamlarını piskopos olsalar bile mahkemede yargılama fikrinden vazgeçti, onun yerine görevden alma cezası getirdi. “Sevecen bir anne gibi” başlıklı yasada “Kilise de sevecen bir anne gibidir. Bu yüzden din adamları, kendilerine emanet edilenlerin en zayıflarını korumak için özel ihtimam göstermeli” denildi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle