15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 7 Aralık 2016 haber 6 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1.5 milyon hesaba FETÖ incelemesi Darbe Komisyonu’na rapor gönderen TMSF açıkladı: 15 Temmuz sonrası 694 şirkete kayyım atandı, 26 bin hesap donduruldu ‘Dönerci Ali Usta’ FETÖ’den tutuklandı Dönerci Ali Usta markası ile döner restoranları işleten Ali Özcan, FETÖ’ye üye olmak suçlamasıyla tutuklandı. Özcan hakkında iddianame düzenlendi. İddianamede, bir tanığın Özcan’ın FETÖ adına himmet parası kestiğini söylediği iddia edildi. İddianamede bir başka tanık da şüphelinin Maltepe’deki işyerinin üst katında örgüt toplantıları yaptığını ileri sürdü. İddianamede bir tanığın, Ali Özcan’ın muhasebecisi Ali Kılıçarslan’ın Pensilvanya’ya 3040 milyon lira göndermeleri gerektiğini söylediğine ilişkin ifadelerine yer verildi. l Albay ‘ateş’ emrine vurmayan askeri vurdu’ AKP işgaline 3’er kez müebbet Kütahyalı’ya 6 yıl istemi Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’nın “Türk Futbolu ve FETÖ” başlıklı yazısında Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’e iftira ve hakaret ettiği gerekçesiyle 6 yıl 4 aya kadar hapsi istendi. İddianame kabul edilirse Kütahyalı önümüzdeki günlerde hâkim karşısına çıkacak. Müezzin dövenlere 40 yıl hapis istendi İzmir’de, 15 Temmuz gecesi sâla okuyan Narlıdere Kutlu Yalvaç Camisi müezzininin darp edilmesine ilişkin hazırlanan iddianame, İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Üç sanık hakkında “Terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla toplam 40 yıl hapis talep edildi. YTÜ’den 14 akademisyen ‘FETÖ’den tutuklandı FETÖ’den gözaltına alınan Yıldız Teknik Üniversitesi’nde görevli 30 akademisyenden 26’sı “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan tutuklanmaları talebiyle hâkimliğine sevk edilmişti. Şüphelilerden 14’ünün, tutuklanmasına karar verildi. 12’si ise adli kontrol kararı şartıyla serbest bırakıldı. 15Temmuz darbe girişimi sırasında AKP İl Başkanlığı’nı işgal eden 60’ı er 74 şüpheli hakkında 3’er kez müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Hürriyet’in haberine göre, başsavcılık onayından geçen 236 sayfalık iddianame İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede darbeden önce 2. Zırhlı Alay Komutanlığı’nda yapılan toplantıya katılan 47. Piyade Alay Komutanı Albay Sadık Cebeci’nin ifadesine de yer verildi. Toplantıda kendisine, 15 Temmuz gecesi saat 03.00’da “Yurtta Sulh” operasyonu yapılacağının bilgisini verdiklerini anlatan Cebeci, “Genelkurmay karargâhında güvenlik konseyi kurulacağını, kuvvet komutanlarının ve Genelkurmay Başkanı’nın da işin içinde olduğunu, resmi bir faaliyet olduğunu söylediler” dedi. Emri ben verdim Tüm ordunun işin içinde olduğunu düşündüğü için ‘hain olup ortadan kaldırılmaktan’ korktuğu için itiraz etmediğini anlatan Cebeci, “Saat 22.00’ye doğru İBB binası ve Ak Parti İl Başkanlığı’nın tatbikat ve eğitim maksatlı emniyetin alınması için emir verdim” dedi. İBB ve AKP İl Başkanlığı’na giden askerlerin başında bir albayın bulunduğunu söyleyen Cebeci, bu albayın askerlerinden birini halka ateş etmediği için vurduğunu anlattı. l Haber Merkezi Hürriyet: Müfettişler ürriyet gazetesi, Do H örgüt üyesiğan Grubu’na toplam 6.8 milyar lira vergi cezası kesen müfettişlerin ‘FETÖ’ alınmıştı. Haberde bu gözaltıya üyesi olduğunu iddia etti. Gaze atıf yapılarak, “Bir süredir Doğan tede dün yayımlanan “FETÖ’nün Grubu’na Fethullahçı Terör Ör 6.8 milyarlık vergi kumpası” baş gütü (FETÖ) ile işbirliği içinde ol lıklı haberde vergi müfettişleri duğu yolunda yöneltilen bütün nin darbe girişiminden sonra çı dayanaksız suçlamalara karşı karılan KHK’lerle birlikte “FETÖ lık, gün ışığına çıkan yeni olgular üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya yaşanan gerçekliğin bunun tam da irtibatı olduğu” gerekçesiy tersi yönde olduğunu, FETÖ’nün le devlet memuriyetinden çıkarıl vergi denetim mekanizmasını is dığı ifade edildi. Doğan Holding tismar ederek Doğan Grubu’nu Ankara Sorumlusu Barbaros Mu çok ağır bir maddi zarara soktu ratoğlu 1 Aralık’ta ‘FETÖ’ soruş ğunu gözler önüne seriyor” de turması kapsamında gözaltına nildi. l Haber Merkezi TBMM Darbe Komisyonu’na FETÖ’yle ilgili rapor gönderen TMSF; FETÖ’yle mücadele kap samında 33 farklı ilde 694 şirkete el konulup fona dev redildiğini açık ladı. 694 şirkete 212 kişinin kay yım olarak atan MAHMUT dığı belirtilen LICALI TMSF raporunda; kamu kurum ve kuruluşların dan gelen talepler üzerine 1.5 milyon kişinin hesabının in celendiğini bildirdi. Raporda; Bank Asya’ya yö nelik Cumhuriyet başsavcılık ları ve emniyet müdürlükleri tarafından iletilen 8 bin 401 talep üzerine 181 bin 241 ki şinin hesap bilgilerinin de ad li makamlara gönderildiğini kaydedildi. TMSF; 15 Temmuz darbe gi rişimi öncesi ve sonrasında FETÖ’nün mali gücünün tasfi yesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmalarla ilgili TBMM Darbe 26 bin hesap donduruldu FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle 223 mudinin 1 milyon 316 bin 699 TL bakiyesi bulunan hesaplarının da bloke edildiği ifade edildi. Raporda; 26 bin 160 mudinin toplam 205 milyon 661 bin 741 TL tutarındaki hesaplarına bloke konulduğu ve incelemenin sürdüğü belirtildi. Komisyonu’na 22 sayfadan oluşan bir rapor gönderdi. TMSF raporunda; 2 bin 861 kamu kurum ve kuruluşundan gelen 4 bin 225 yazı üzerine toplam 1 milyon 542 bin 287 kişinin hesap bilgisinin incelenerek ilgili birimlere gönderildiğini bildirdi. Raporda, cumhuriyet başsavcılıkları ve emniyet birimleri tarafından gönderilen 8 bin 401 yazılı talep üzerine de Bank Asya’daki 181 bin 241 kişiye ilişkin hesap 694 şirkete kayyım Raporda, 33 farklı ilde mahkeme kararıyla 694 şirkete kayyım atandığını ve yetkilerinin TMSF’ye devredildiği bildirildi. Raporda 694 şirketi devir almaları için 83’ü Fon personeli olmak üzere 212 kişinin kayyım olarak atandığı ifade edildi. bilgilerinin adli olarak tetkik edildiğini kaydedildi. Raporda; MASAK incelemesi sonrasında 6 bin 342 kişinin FETÖ bağlantılı mudi listesinde yer aldığının belirlendiği ve söz konusu hesapların bloke edildiği kaydedildi. Raporda; Bank Asya’daki kiralık kasalarla ilgili incelemelerin sürdüğü; toplam 142 kasa üzerindeki araştırmanın 101’inin devam ettiği kaydedildi. l ANKARA Yunanistan’a kaçan 3 asker için iade kararı Askerler Dedeağaç’ta adliyeye çıkarılmıştı. Yunanistan’ın başkenti Atina’daki temyiz mahkemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkeye kaçan sekiz askerden üçünün Türkiye’ye iade edilmesine karar verdi. Yunan gazetesi Kathimerini’nin haberine göre önceki gün diğer 3 askerin iade edilmemesine hükmeden mahkeme, bu kez askerlere yöneltilen dört suçlamadan üçünü haklı buldu. Buna göre askerler hükümeti devirmeye çalışmak, Meclis oturumuna engel olmak ve helikopter kaçırmak ithamlarından suçlu bulunsalar da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmeye çalışmak suçlamasından aklandılar. Askerlerin üçünün de temyize başvuracağı ve tutuklu kalacakları belirtiliyor. Aynı mahkeme dün, darbe girişimi sonrası Yunanistan’a kaçan sekiz askerden üçünün Türkiye’ye iade edilmemesine karar vermişti. CNN Türk Atina Temsilcisi Yorgo Kırbaki, iade kararlarındaki farklılığı yorumlarken dün karar ve ren 3 hâkimin, önceki gün iade talebini reddeden 3 hâkimden farklı olduğuna dikkat çekti. Darbeci askerlerin dosyasını takip eden İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Zeki Arıtürk, Yunan mahkemesinin aldığı kararların “siyasi bir manevra” olduğunu düşündüğünü belirtti. Arıtürk, önceki günkü karara Türkiye’nin itiraz etme hakkı bulunduğu gibi, kaçak askerlerin avukatlarının da bu hakka sahip olduğunu hatırlattı. DAP Yapı’nın sahibi Yılmaz: Parayı verirseniz hâkim karşısına çıkmazsınız diyerek para istediler Himmet itirafı Ziya Yılmaz ZEHRA ÖZDİLEK DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, 1999 2006 yılları arasında, S.S. Yılmazlar Yaşamkent Konut Yapı Kooperatifi’nde, 86 dairenin, toplam 386 kişiye satılması nedeniyle yargılandığı davada dün yargıç karşısına çıktı. Kendisinden himmet parası istendiğini söyleyerek “Verme yi reddettim. Verirseniz hakim karşısına çıkmazsın diyorlar dı. İstenen para miktarları sürekli değişiyordu. Bu işin hesabının sorulmasını istiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum” dedi. Adliyeye polis koruması eşliğinde gelen Yılmaz, duruşma salonuna ise, mağdurlardan ayrı olarak, arka kapıdan alındı. Yılmaz, 2015 yılı başlarında avukat Ahmet Çakar’ın kendisini aradığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Para isteyeceklerini düşünüp, telefonu kapattım. Benden bir milyon dolar, üçyüz bin dolar istiyorlar. Miktar sürekli değişiyordu. ‘Suçunuz olmadığını biliyoruz, verin bu iş kapansın’ dendi. Kabul etmedim.” Müdahil Güler Türkoğlu’nun avukatı Ahmet Çakar ise iddiayı redddetti. Çakar, “Sanıkla müvekkil adına görüşüp bir çözüm yolu bulmak istedim. Ancak kendisi ile görüşmem mümkün olmadı. Sanık üzerine atılı suçları işlemiştir” diye konuştu. Mahkeme heyeti davayı erteledi. l İSTANBUL ‘Senden sonra da şey edebilecek bi şeydir Selfi!’ Hülya Avşar hayatını yansıtacak sinema filmine “Selfie” adını uygun görmüş. Daha doğru ve yerinde bir seçim olamazdı! “Selfie”, Hülya’yı bu memleketin popüler kültür tarihinde işaretleme aşısından çok uygun bir sözcük, buna hiç kuşku yok. Ne var ki Hülya bu filmin otobiyografik bir nitelik taşıyacağını da söylemiş ki buna katılmak olanaksız. “Selfie”den otobiyografi çıkmaz. Çünkü, her ay büyük bir keyifle katkıda bulunduğum MediaCat’in son (Aralık 2016) sayısında kaleme alınmış “Selfie: Özçekim mi, ‘özkisve’ mi?” başlıklı yazıda da ileri sürdüğüm üzere “selfie”, bir maskedir. Adındaki “self” (ben/ego), sizi yanıltmasın. Onun “ben”le, benlikle, “öz”le, özümüzle alâkası yok. O yüzden “özçekim” Türkçe karşılığı da sorunlu bana göre… (Dergideki yazımızda bunu etraflıca tartışmaya açıyoruz.) HHH Hülya Avşar, Can Kozanoğlu’nun deyişiyle “Cilalı İmaj Çağı”mızın en karakteristik ikonasıdır. “Dört Yapraklı Yonca”nın (Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik) bittiği ve “Dört Gonca Gül”ün de (Banu Alkan, Ahu Tuğba, Oya Aydoğan, Serpil Çakmaklı) 1980’lerin berbat darbe atmosferinde açamadan solduğu yerde, Hülya Avşar başlar. Hülya’nın tecrübe ve olgunluk dönemi, özel televizyonların hayatımıza girmesiyle birlikte (1990’lar) önümüzde açılan “görsel kültür” çağına denk düşer. Yukarıda sıralanan diğer yıldız isimler açısından iş işten geçmişken Hülya hâlâ canlı, dinç ve zinde ama aynı ölçüde de deneyimli olduğu bir kavşakta bu yeniçağ hâlinin en öne çıkan, gözde figürü olarak seçkinleşti. Bunu bir tek şeye borçludur; güzelliğine… Buna bağlı olarak müzikten sanata, edebiyattan gazeteciliğe, sinematiyatro oyunculuğundan sporculuğa kadar her şeyin görselliğe, daha doğru deyişle güzel görünmeye endekslendiği bir dünyada o, bu sıraladıklarımızın hemen hepsinde oldu: Sahne ve ses sanatçısı, sinema, dizi ve de tiyatro oyuncusu, gazete köşe yazarı, dergici, televizyon program sunucusu, tenis oyuncusu ve turnuva düzenleyicisi… HHH Yani Hülya bir şekilde her şey oldu ama aslında hiçbir şey olamadığı halde yine de “oldu”!.. Ve olmuş olmasını, “görüntü” ve görünürlüğe borçlu. 30 yılı aşkın zamandır da görünürlüğünü koruyarak varlığını sürdürmekte. O yüzden “Selfie”, kanımca Hülya’nın hayat pratiğini ve varlık performansını anlatma ve anlamlandırma yolunda başvurulabilecek tabirlerin en önde geleni... Çünkü “selfie”, benlikle ve otobiyografiyle değil, imajla ve “kurgugrafi” ile ilgilidir. “Selfie”, görsel kültürle bağlaşık şekilde günümüz dünyasını tanımlama yolunda kullanıma sokulan “İmaj Çağı”nın en revaçta kitlesel fenomenidir. “Selfie”, “Görünüyorum, o halde varım” mottosundan beslenir, etkilenir, güdümlenir hale gelmiş insanlığımızın bir varoluş pratiğidir. Ve “selfie”, ne düşündüğünüzün, ne söylediğinizin, ne yaptığınızın, kısaca ne olduğunuzun değil; nasıl göründüğünüzün önem taşıdığı, başka hiçbir şeyin anlam ifade etmediği bir dünyada varlık sergileme yolunda hâlihazırda elimize tutuşturulmuş en rutin seçenektir. HHH Evet, bir imaj ikonası olarak Hülya Avşar’ın yaşantısı tam bir “selfie”dir. Ve nasıl “selfie” çekerken belli bir yüz ifadesi, belli bir duruş ve bakış, saça, göze, dudağa biçim veriş, belli mimikleri uyarlayış doğrultusunda en uygun çekimler sosyal medyada paylaşıma açılıyorsa… Hülya da hayatını böylesi bir “selfie” olarak yansıtacaktır beyazperdede bize. Yani yaşamında neler oldu, kimler gelip kimler geçti değil de yaşamının nasıl görünmesini istiyorsa gelip geçenlerin ona göre seçildiği bir imaj kurgusu olarak… O yüzden hayat hikâyesi değil, bir “hayat selfisi” olan filminde Sadettin Saran’dan da, Tanju Çolak’tan da bahsedilmeyecekse bahsedilmeyecektir!.. Bu meyanda Tanju ne demiş, ona da bakalım: “Hülya Avşar’ın ‘Selfie’ filminden benimle olan sahneleri çıkarması kendi ayıbıdır. Hayatın gerçeklerinden kaçamayız.” İlahi Tanju! Bu ayıp değil yahu, “selfi, selfi”!.. HHH Hem bakın bir magazin programına filmi hakkında konuşurken “Selfie”ye dair nasıl güzel ve doğru sözler de sarf etmekte Hülya: “Hayata bakış açısında problem çeken birçok insanı benim dilimden anlattığım ve hiç eskimeyecek, benden sonra da şey edebilecek bir şey…” “Selfie” ile otobiyografi arasındaki fark, bundan daha güzel nasıl anlatılabilir!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle