21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 31 Ocak 2016 haber TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 6 0 0 4 İ D L E G N E m ESİ K R ü T LERc Yüz LİYOR BEK usya ve Esad yönetiminin Suriye’nin Lazkiye bölgesinde Türkmenlerin yaşadığı R Bayırbucak bölgesine yönelik operasyonlarını yoğunlaştırmasının ardından, Suriye tarafındaki Yamadi Kampı’nda kalan Türkmenlerin bir kısmı cuma günü Türkiye’ye sığındı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 400 kadar Türkmen, otobüslerle sınır hattından alınarak Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki kamplara götürüldü. Suriye sınırında yüzlerce Türkmen’in de Türkiye’ye sığınmak için beklediği belirtilirken, Hatay Valiliği ve Kızılay’ın da sınır hattındaki Güveççi köyüne Türkmenler için kamp kurulması amacıyla hazırlıklara başladığı belirtildi. Valilik yetkilileri tüm hazırlıkları yaptıkları kampın kurulması için talimat beklediklerini söyledi. l AKIN BODUR/ İSKENDERUN Otoriterliğe karşı bir kampanya önerisi umhurbaşkanı başkanlık rejimini bu ülkeye kabul ettirebilmek için propaganda ve kampanyasını adım adım tırmandırıyor. Son olarak bir eşik daha atladı ve ülkemizde otoriter bir rejimi yerleştirmek için oluşturulduğu açık olan yandaş derneklerin Yeni Anayasa Platformu’nun ilk toplantısında net açıkladı: Kuvvetler Uyumu’da dayalı bir başkanlık rejimi... Biz bunun böyle olduğunu yazıp çizerken, bize nereden çıkartıyorsun, başkanlık sisteminde de denetleme, fren sistemi vardır diyenlerin yüzlerini görmek isterdim. Evet kuvvetler ayrılığını gözeten değil; başkanlığı denetleyecek ve dengeleyecek bir başkanlık sistemi değil... Tüm kuvvetlerin, yani yasamanın ve yargının, varsa geride başka kuvvetlerin hepsinin, başkanlıkla, yani Recep Tayyip Erdoğan’la uyum içinde çalışacağı, onun emir ve talimatları çerçevesinde hareket edeceği, kararlar alacağı ve uygulayacağı bir otoriter rejim... Bana göre böyle bir rejimin adı faşizm veya faşizme çok yakındır, her şeyi tek adamın dudakları arasına verir. Örnekleri, bazı Latin Amerika ülkeleri, bazı Türki cumhuriyetler ve geçmişte daha eskiye giderseniz diktatörlükler, büyük otoriter rejimlerdir. Bunlar arasından Hitler ve Mussolini’ler çıkmıştır. Cumhurbaşkanı’nın, başkanlık ve üniter devletin bir arada bulunabileceğine örnek olarak Hitler Almanyası’nı göstermesi, ne bir dil sürçmesiydi ne de sıradan bir örnekti. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında var olan ve yazıp çizdiğimiz derin görüş farklılıkları, net olarak ortaya çıktı. Biz, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın dile getirdiği Başkanlık Sistemleri’nin birbiriyle ilgili olmadığını, aralarında büyük farklılıklar olduğunu söyledik. Davutoğlu, dengeleme ve denetleme sistemlerine dayalı bir başkanlığa evet demektedir, aslında asıl istediği ise (bugünkü) başbakanlığa dayalı parlamenter rejimdir. RTE ve adamlarının parti içindeki gücü nedeniyle, Başkanlık Sistemi’ne evet demektedir. Fakat nasıl bir başkanlık sistemi olabileceğini de ta C rif ederek. Şimdi Davutoğlu’nu izlemeye alın. “Kuvvetler uyumu”nu öngören bir sisteme evet diyecek mi. Evet demesi, kendi ipini çekmesi anlamına gelir. O takdirde dayatılana boyun eğmiş demektir. İki merkez arasında gerilim Fen İşleri’nden Yılbaşı gecesi Ankara’yı kana bulamayı planlayan canlı bombalar, Ankara Belediyesi’nde çalışırken bir cemaate katılıp Suriye’ye gitmeye karar vermiş nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, yılbaşı gecesi başkenti kana bulamaya hazırlanırken yakalanan IŞİD üyesi canlı bombalar Musa Canöz ve Adnan Yıldırım ile onlarla bağlantılı 2 kişi hakkında dava açtı. İki zanlı, ifadelerinde talimatları Ebu İbrahim kod adlı Mustafa Mol’un verdiğini anlatırken IŞİD saflarına katılan AnkaALİCAN ralılar isimlerini de ULUDAĞ paylaştı. Adnan Yıldırım adlı canlı bomba, Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri’nde çalışırken tanıştığı bir cemaat aracılığıyla Suriye’ye gittiğini anlattı. Ankara’nın Yakupabdal Mahallesi’nde bir apartman dairesinde hazırladıkları bomba ile birlikte yakalanan iki canlı bombayla ilgili soruşturma tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Velihattin Demir, şüpheliler Musa Canöz, Adnan Yıldırım, Mustafa Mol ve Zafer Altan hakkında iddianame düzenledi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, Ankara’dan ayrılarak çatışma bölgesine yasal olmayan yollardan giderek IŞİD saflarına katılan Musa Canöz’ün amcası Kadir Canöz ile kardeşi Adem Canöz’ün burada hayatını kaybettiği anlatıldı. Musa Canöz’ün bu durumdan Türkiye’yi sorumlu tutarak kardeşi ve amcasının intikamını almak için eylem hazırlığı içine girdikleri belirtilen iddianamede, iki zanlının Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Tugayı ve Deniz Kuvvetleri’nin lojmanlarında keşif yaptıkları yönünde bilgiler gelmesi üzerine teknik takip kararı alındığı bildirildi. İddianamede, bunun üzerine iki zanlının kaldıkları eve yapılan operasyonda gözaltına alındıkları, evde patlamaya hazır halde bir adet bomba yeleeği ve sırt çantasının ele geçirildiği, ayrıca Ankara’da faal olarak beş adet kilise adresi ve AVM adreslerinin yazılı olduğu iki adet yazılı doküman bulunduğu anlatıldı. İddianamede, Canöz ve Yıldırım’ın halen Suriye’de olan “Ebu İbrahim” kod adlı Mustafa Mol’un talimatı ve yönlendirmesi ile canlı bomba olarak eylem hazırlığına girdiği, şüpheli Zafer Altan’ın ise örgüte eleman temin ettiği anlatıldı. Zanlılar hakkında terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veye el değiştirme suçlarından ceza istenirken, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek suçundan ceza talep edilmemesi dikkat çekti. A IŞİD’E lına kadar bu cemaatin toplantılarına katıldım. Aynı cemaatte Erzurumlu Mushap adlı kişi ile tanıştım. Kendisinden Suriye ile ilgili bilgiler aldım. Birlikte Suriye’ye gitmeye karar verdik” diye konuştu. İki merkez arasında giderek adım adım büyük bir pozitifnegatif enerji biriktiğini şimdilik söylemekle yetineyim. Aynı zamanda Ankara’dan gelen kulis bilgileri de Başbakanlık ve çevresinde rahatsızlığın giderek arttığını gösterir niteliktedir. Bu konuyu yarınki yazımda işleyeceğim. RTE’nin “Türk tipi” ve “milli anayasa” gibi, bize göre ülkemizdeki demokrasi kırıntılarını da silip süpürecek, evrensel ilkeleri öngörmeyen, ülkenin en bağnaz düşüncelerine yaslanacak bir anayasa isteği piyasaya sürüldü. Bu da ayrı bir makale konusu. Şimdi saflar iyice belirginleştiğine, RTE ülke çapında büyük bir “kuvvetler uyumlu otoriter bir lider” kampanyasını başlattığına göre, muhalefetin yapacağı önemli bir iş vardır. Tabii ortada gerçek anlamda bir muhalefet varsa! Karşı anayasa kampanyası Farklılıklar derinleşiyor Evde yapılan aramada bomba düzeneği bulunmuştu. Kardeşin intikamı dnan Yıldırım da 2011 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nde işe başladığını anlatarak “Orada namaz kılmaya başlayıp camide namaz kılarken kılış şeklinde etkilendiğim BELEDİYEDE TANIŞTIK A Ümit Akbulut ile tanıştım. Ümit bana din içerikli kitaplar getirdi. Okuduğu kitaplardan şiddetli şekilde etkilendim. Bu şekilde Ümit’in 510 kişilik toplantılarına katıldım. İslamiyet ile ilgili yaşamtım değişti. 2014 yı O da şudur: Derhal parlamenter rejimi savunan, uyumlu başkanın ne anlama geldiğini, uzun süreli ve düzenli kampanya, toplantı, panel, TV programları, gazete yazıları ile bir KARŞIANAYASA KAMPANYASI örgütlemektir. RTE kendi programını resmen açıkladı. Muhalefet ise Meclis’te anayasa komisyonunda “yeni anayasacılık oyunu” oynamaya hazırlanıyor. Önceki yazılarımda bunun bir büyük aldatmaca olduğunu vurgulamıştım. Anayasa millet önünde oynanıyor. Büyük bir güç milleti büyük bir baskı gücü olarak kullanarak otoriter bir rejimi Meclis’in içinden ve üzerinden geçirmek için start verdi. Otoriter güç, PKK saldırılarını, cinayetlerini ve buna karşı savaşı da, bu başkanlık kampanyasının parçası olarak görüyor. RTE’nin isteği belli, peki SİZ NE İSTİYORSUNUZ? Koyun gibi çarmıha gerilmeyi mi? BEŞİKTAŞ’TA ALARM CAFERİ CAMİSİ HEDEFTİ isan 2014’te işinden istifa ettiğini belirten Yıldırım, 19 Nisan 2014’te Mushap, onun eşi ve çocuklarıyla Antep’e gittiklerini, orada kaçakçılarla görüşüp adam başı 100 TL karşılığında Suriye’ye geçtiklerini anlattı. Burada Urfalı olan Arap kökenli Mustafa Mol ile tanıştığını söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti: “Sıkıntılı durumda tercümanlık yapacağını söyledi. Cemaatin başında Ankara’da tanıdığım ve şu an Suriye’de olan Kamil Nuhoğlu vardı. Sonradan gelenlerin isimleri Mehmet Atak, güvenlikçi Kadir, Talha ve dolmuşçu Emrah isimli şahıslardı. Bana da şoför Adnan dediler. İsimlerin başına Ebu getiriyorduk. Bana kod olarak Ebu Mustafa dediklerini, kod adları biz seçiyorduk. Evin sorumlusu yani emiri Kürt Ahmet’ti. Kürt Ahmet’i Kamil Nuhoğlu seçti. Ankara’dan gelenlerle birlikte evi düzenledikten sonra IŞİD’den bir yetkili beni çağırdı. 100150 kişilik bir cemeatte üyemiz var. Buraya gelip sizinle beraber olmak istiyoruz diye Mustafa Mol tercümanlık yaptı. Ebu Ali Ambari olduğunu öğrendiğimiz IŞİD’li, görüşmeden 34 gün sonra araç ve kaleşnikof silahlarla geldi. Bana da bir tane silah verdi. Kürt Ahmet, güvenlikçi Kadir N caferi camisi Talimat Ebu İbrahim’den musa canöz Adnan Yıldırım ve Mustafa Mol, Türkiye’ye döndü. Ben de çocuklarımı özlediğim için Türkiye’ye gelmek istediğimi söyledim. Yetkiliden izin alamadım. Daha sonra bu kişiler de Türkiye’den döndü.” Daha sonra eylem talimatı verilince dönmesine izin verdiklerini söyleyen Yıldırım, Musa Canöz ile Kızılay’da Yüksel metro çıkışında buluştuklarını, amirinin Canöz ol Keşif planı duğunu söyledi. Mustafa Mol ile iletişimi internet üzerinden yaptıklarını anlatan Yıldıırım, bomba düzeneğini Canöz’ün hazırladığını söyledi. Yıldırım, bir gün dışarı çıkıp Deniz Kuvvetleri, Kara Harp Okulu, Meclis, Emniyet ve Polisevi’ne kadar yürüdüklerini, keşif yaptıklarını anlattı. Bu keşfettikleri yerlerde kimsenin kendini patlatamayacağını savunan Yıldırım, şunları kaydetti: “Eylem yapılması halinde 1 ya da 2 kişiye zaiyat verileceğini Mustafa Mol’a bildirdik. Başka bir gün Etimesgut’ta Zırhı Birlikleri kontrol ettik. Çarşı iznine çıkan askerleri kontrol ettik. Burayı da olumsuz olarak bildirdik. Başka bir gün Jandarma Genel Komutanlığı’nda keşif yaptık. Burayı da olumsuz bildirdik. Başka bir gün Mamak Muharebe Okulu, Çamlıca Mahallesi’ndeki Polis Koleji’ne gittik. Orada da hiç kimseyi bulamadık. Bunu Mustafa’ya olumsuz olarak rapor ettik. Bir gün Mustafa, bize mesaj attı, plan değişti, acil bir çanta yap dedi. Mustafa, bize kilise, turistlerin bol olduğu yerler özellikle Şia camisinde keşif yapmamızı camisine gidip keşif yaptık. Mustafa bize bombalı çantayı birilerin gelip teslim alacağını bildirdi. Ancak kimse gelmedi. O ara yakalandık.” Polis olayın meydana geldiği stat çevresinde önlem aldı. (DHA) Polis canlı bomba şüphesiyle bir kişiyi ayağından vurdu B eşiktaş’ta polis tarafından takibe alınan bir kişi canlı bomba olduğu iddiasıyla bacağından vuruldu. Yaşanan olay üzerine bölgede alarm durumuna geçildi. Olay yerine bomba imha uzmanları çağrılırken, çevrede geniş güvenlik önlemi alındı. Edinilen bilgilere göre; sırt çantasında kablolar olduğu belirtilen bir şahıs, polis tarafından takibe alındı. Şahıs, Beşiktaş’ta İnönü Stadı yakınlarında durdurulmak istendi. Yapılan uyarılara aldırmayan şahıs, polis tarafından bacağından vuruldu. Yaralanan şahıs kanlar içinde yerde kalırken, polis, vatandaşları çevre den uzaklaştırdı. Çevrede geniş güvenlik önlemi alınırken, bomba ihtimaline karşı olay yerine bomba imha uzmanları çağrıldı. l İSTANBUL / CİHAN C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle