21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 11 Eylül 2015 yorum TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 20 ürk halkı “17 ve 25 Aralık Yolsuzluk Olaylarını” aydınlatmadıkça Türkiye daha karanlık günleri yaşayacaktır. Baştakiler, bu dosyaların içeriğini çok iyi bildikleri için, her türlü yasadışı yönteme başvurmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Günümüzde yaşanan terörün temelinde, 17 ve 25 Aralık olaylarında gerçeğin ortaya çıkmaması amacı yatar. T Paralel terör! Özgen Acar Kavşak Oyunu bozmak gerek üresel güçlerin Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma projesinde sıra Türkiye’ye mi geldi? Batı’nın, Irak’ın işgaliyle başlayan, Arap baharıyla sürdürülen; Mısır’ı yapılandıran, Suriye’yi fiilen bölen planında ülkemizi ne bekliyor? TürkKürt çatışmasıyla yıllardır başaramadıkları bir sürecin kapısı mı aralandı? İç savaşa mı sürükleniyoruz? Emperyalizmin bölgemizdeki sınırları yeniden çizme planı ve somut sonuçları ortada. NATO karargâhlarında asılan, içinde Türkiye’nin de yer aldığı haritaları anımsayın. Emperyalizmin, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda aldığı yenilgiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan başlayıp, yıllardır rövanş peşinde koşanların kotardığı 12 Eylül darbesine kadar işi geriye götürebiliriz... Faşist darbenin ardından bir yanda siyasal İslamcılığın, diğer yandan etnik ayrımcılığın nasıl yükseltildiğini, nasıl desteklendiğini unutmayalım. Irak’ın işgali, Suriye’nin parçalanması, yüz binlerin ölümü, yaralanması, kan ve gözyaşı, Aylan bebeğin kıyıya vuran minik bedeni, hepsi sözüm ona despot yönetimleri değiştirip, özgürlük ve demokrasiyi getirme adına yaşanmadı mı? HHH PKK terörü, şehitler, Türk ve Kürt gençlerinin öldürülmesi, anaların acılara boğulması çoktan iç sorun olmaktan çıktı. Mesele artık Batılı ellerin de devrede olduğu bölgesel ve küresel bir sorundur. PKK’yi bir yandan terör örgütü kabul edip, diğer yandan desteklerken, PYD işbirliğinde somut olarak ortaya çıktığı gibi, müttefik ilişkisine giren Batı’nın rolü anlaşılmalıdır. Emperyalist politikaların yarattığı cephede yer alıp, zaman içinde birbirleriyle çatışsalar da yaptıkları ortaklık ve işbirliği açıktır. AKP iktidarını kimler kurdu, paralel yapıyı kimler sahaya sürdü, PKK terörünü dolaylı dolaysız kimler destekliyor, bellidir. Görülmedik tezgâhlarla, kumpaslarla Cumhuriyet’in, Mustafa Kemal Atatürk’ün, devrimlerin tasfiyesinde ortaklık edenlerin arkasında o güçler var. Bu gerçeği algılamadan yaşadığımız sorunları aşmanın yöntemi yok... HHH Halkın bilmediği bir çözüm süreciyle bir dönemi atlatıp şimdi çatışmanın ve terörün tırmanışıyla ulusça acı çekiyoruz. Dört bir yanımız ölüm, kan ve yangın yeri. İktidar sahipleri, saraydan vilayet konaklarına kadar “meğerse silahlanmışlar, örgütlenmişler, kandırıldık...” bahanesine sığınıyor. Bu süreçte iktidar koltuklarında siz oturmuyor muydunuz? Süreci birlikte götürenler siz değil miydiniz? O mayınlar yollara döşenirken, kentler silahlandırılırken, uçaksavarlar dağbaşlarına yerleştirilirken, militanlar devşirilirken, uykuda mıydınız? HHH “Kandırıldık” gerekçesine inanmak, saflık olur. Oyunun başka bir perdesi sahneleniyor bugün. Şimdi tutmuş hâlâ “Kemalist ırkçı uygulamaların sonucu” diyor bazı köşeler. Cumhuriyet, olağanüstü bir mücadeleyle Türk, Kürt, Laz alt kimlikleri farklı, bütün Anadolu’nun elbirliğiyle, emperyalizme tarihin en büyük darbesini vurarak kuruldu. Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi ayrımcı değil, birleştiriciydi. Daha sonra erozyona uğratıldı. Bugün iktidarın ayrımcı politikaları çatışma sürecine evriliyor. Çözüm, emperyalizmin coğrafyamızda sahaya sürdüğü ve desteklediği etnik ayrımcı, dinci, mezhepçi, bölücü planlarına karşı çıkmaktan geçiyor. Savaşı değil, barışı yükseltmekten, oyunu bozmaktan geçiyor. Teröre karşı açık bir tutum, kardeş kavgasına tavır almak gerekiyor. K Geometride iki çizginin birbirlerine eşit uzaklıkta oluşturduğu “paralelin” sonsuzda kesişeceği söylenir. Türkiye’de son yıllarda kullanılan “paralel devlet” kavramında, bir çizgiyi devletteki “AKP iktidarı”, öteki çizgiyi “cemaat” oluşturuyordu. Her iki çizgiyi yönetenler, gül gibi geçinip gidiyor, ayakkabı kutularını dolarlarla dolduruyorlardı. Çizginin bir kanadı, laik Türkiye’de eğitimi yozlaştıran “dinsel eğitim” ve yurtdışındaki okulları ile de banknot matbaası gibi çalışıyordu. Ama öteki çizgideki hanedan, eğitim alanına girip bir koyundan iki post çıkartma hevesine kapılınca ipler koptu. Çıkmaz sokağa girilince, Feto’nun takımı 17 ve 25 Aralık yolsuzluklarını kanıtlayan telefon dinlemelerini açıkladı. Sultan, açık seçik olarak kamuya şu itirafta bulundu: “Cemaate kızgınlıkla bu adımların atıldığı iddiası dört dörtlük iftira, yalan. Cemaatin en ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar acaba ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi. Yani üniversitelerin verilmesiyle alakalı adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur.” Sultan’ın, üniversitelerin bile Feto’culara peşkeş çekildiğini itirafını halk, “Ne istedilerse verdik! Daha ne istiyorlar; gözlerine dizlerine dursun!” olarak yorumladı, yandaş basın da “Ne istedilerse verdik!” başlığıyla destekledi. Paralelin iki çizgisini oluşturan Sultan ve Feto’nun Teröristan Sultaniyesi! (3) birlikte açtıkları Bank Asya’ya “terörist paralelin bankası” denilerek TMSF’ye el konduruldu. Bu yetmedi “Terörist Fethullah’ın kasası” denilen Koza Holding basıldı, yöneticileri gözaltına alındı. Sahibi, Akın İpek yurtdışına çıktığı için elden kaçırıldı. Sonrasında, Akşam gazetesinin deyimiyle “paralel yapının en önemli kaynaklarından biri olan Kaynak Holding’e bağlı kuruluşlara” da polis baskını düzenlendi. Paralel olgusunu, en gerçekçi biçimde Akın İpek’in annesi Melek İpek “İki kardeş kavga ediyor!” sözleri ile açıkladı. Kardeş kavgasının nedeni de çıkar çatışmasıydı. İşin ilginç yanı, terörün temel öğesi olan “silah” hiç kullanılmadı, ama Sultan yanlıları “paralel terörü” ağızlarına sakız ettiler! riyet gazetesini bazı AKP milletvekilleri hedef gösterip boy hedefi yaptılar. Göstericiler, iki gece art arda Hürriyet gazetesini basıp cam çerçeve indirdiler, terör yarattılar. Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan IŞİD’in Suruç’ta yarattığı teröre yanıt verme yerine Sultan, Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan PKK’yi bombalattı. PKK, çeşitli yörelerdeki baskınlarla insanları öldürerek bir iç savaşa yol açtı. Değerli tarihçi İlber Ortaylı’nın hayranlarının şu “tivit’i” kimleri kastediyor, bilemeyiz: “Yıllar sonra bugünler anlatılırken: ‘Her şey Kasımpaşalı bir şizofrenin kendini Ortadoğu’nun lideri sanmasıyla başladı…’ diyecek tarih.” Dünkü Viyana Kurier gazetesinde Valter Vriedl imzalı yorum ise şöyle: “Milliyetçilerle Kürtlerin yanı sıra dindarlarla laikler arasındaki derin bölünmüşlüğün aşılması gerekiyor. Şayet Erdoğan sırf iktidar çılgınlığından dolayı yangına körükle gitmeyi sürdürürse, Türkiye’yi uçuruma sürükleyen devlet yöneticisi olarak tarih kitaplarındaki yerini alacaktır.” a c A n e g z Ö Basın terörü! Önce Zaman gazetesine yüklendiler, meslektaşları gözaltına aldılar. Amaç, 17 ve 25 Aralık yolsuzlukları hakkında daha fazla açıklamayı önlemek için bu gazeteye gözdağı vermekti. Sonrasında Aydın Doğan’ın holdingine bağlı Hü[email protected] ‘Alınıp Satılmayan!’ rdoğan”a “âşık” olduğunu kıvançla söyleyen “Ethem Sancak”, gazetesi “Star”a haftada dört gün yazacak birini, “Uğur Mumcu”nun cinayet davasındaki sanıklardan “Selahattin Eş Çakırgil”i “transfer” etmiş. Türkiye’yi ayağa kaldıran bir cinayetin katil zanlısının bu denli değerlendirip ödüllendirilmesi karşısında, “U. Mumcu”nun neden öldürüldüğü konusuna, kendisinin yazdıklarına değinerek anımsayalım diyorum; belki bu, “Mumcu”ya yaşatılanlarla bize yaşatılmakta olanları karşılaştırma fırsatı verip nereden nereye geldiğimizi, nereye götürüldüğümüze bu açıdan da bakmamızı sağlar; deneyelim bir. Ama daha ilk adımda vurgulanmalı; temelinde “insan sevgisi” olan “dostluk”, onun için “her şey”dir, “alınıp satılmayan...” Ne ki, bu duyguyu, “insan sevgisi”ni ailesi dışında duymayan bir “kelle” sayıcısından beklemek olası mı? Bakın ne diyor “Sorumlu Olmak”ta “Mumcu”: “Demokratik toplumlarda bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı yapılmış sayılır. Bu bilinç yerleşmedikçe haksızlıkların ve adaletsizliklerin önüne geçmeye olanak bulunamaz.” Peki, bunun için ne yapmalı? Yazıyı okumayı sürdürelim; “Düşündüklerini bir kez bile yüksek sesle söylememiş, öfkesini karşısındakinin yüzüne hiç haykırmamış” insandan, insanlardan söz ediyor, tam “41 yıl” önce “1974”te. Ve aralıksız sürdürüyor uyarılarını; “Savcı Olsam!” başlıklı yazısında da şöyle seslenecektir: “Bir savcı olsam! Büyük işadamlarıyla işbirliği yapan büyük bürokratları çağırır: Sizler anayasayı ihlale fer’an iştirak etmişsiniz derdim (...) bütün soygunları, kredi ve arsa yolsuzluklarını birer birer izler, bunların sanıklarını sorguya çekerdim...” “Bürokratlar” diyor, oysa artık çıta yükseldi dorukta; “Başbakan”, “bakanlar” ve oğulları sırada. “Babalar ve Oğullar...” Kitaplarına da değineceksek bunlar arasında ayrı bir yeri bulunan, adı da “RABITA” olandan başlamalıyız. “RABITA”nın “Atatürk” için “Put Adam” adlı kitabı yayınlayan “Atatürk” düşmanı ve tüm İslam ülkelerinin “şeriat” ile yönetilmesini sağlamak amacıyla kurulmuş bir “örgüt” olduğunu, örgütün bu doğrultudaki çalışmalarına örnekler vererek anlatır. Bunlardan biri de, “1987”de Türkiye’yi yerinden oynatan, “TC Devleti”nin yurtdışında görev yapan dolayısiyle memurları olan “din adamları”nın, “19821984” arasında aylıklarını bu “RABITA” örgütünün ödemesidir. “Mumcu” kitabında bu “rezaleti” belgelerle ortaya koymuştur. Bir süre, “20 yıl” sonra ise, “RABITA”nın temel dayanaklarından olan “Suudi Arabistan Kralı” Ankara’ya gitmez İstanbul’a gelir, “Gül ve Erdoğan”ı kaldığı otelde ayağına çağırır; “Cumhurbaşkanı” ve “Başbakan” anında gelip, “Kral”ın mabeyincileri gibi sağına soluna oturarak poz verirler, “çıta” yine doruktadır... En ünlü kitabı “Sakıncalı Piyade”yi yazmasının nedeni, bir yazısında ünlü bir halk türküsünü anıp: “Askerinle bin yaşa Mustafa Kemal Paşa / Salla bayrağı düşman üstüne / Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne!” diye yazmasıydı; çünkü “Sıkıyönetim Mahkemesi”nin “savcısı”, bu satırlarla “komünizm” propagandası yapıldığını saptar. Nasıl mı? “Komünist düzeninin getirilmesinde, bayrağın ‘soldan sağa’ sallanacağı belirtilir” diyerek... Değerli dostlar, insan anımsasa da yine “olamaz” diyor; oysa daha dün, üniversite rektörlerinin, hocalarının, bilim adamlarının, yazarların, ayrıca “TSK”nin generalinden amiraline, “Genelkurmay Başkanı”na dek “345” komutanı “darbe” ile suçlayan iddianameler nasıl hazırlanmıştı o ünlü “özel” savcılarca? “Mumcu”nun günlerinde “komünistlik”di emperyalizmin aracısı günümüzde “darbe”... “Kumpas Davaları” duruşmalarında bu komutanlar terör örgütünün (PKK) sevinç içinde olduğunu, ilerisi için çalışmalarını sürdürdüklerine hep dikkat çektiler; onları kimi savcının “sen yok musun!” der gibi başını sallayarak, çoğunun “şekerleme” yaparak, kimisinin de eli çenesinde başı ha düştü düşecek durumda, yargıçların çoğu da sandalyelerini sağa sola oynatıp “sallanarak” izlediklerine onca kez tanık olduk... Ne ki, “Erdoğan” ve peşindekiler de, “Silivri”yi ağızları kulaklarında “rehavet” içinde öylece izlerken, terör örgütü de keyifle “yığınağı”nı yapıvermiş... Yarın “Beşiktaş”tayız! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK “E ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY 11 EYLÜL 2015 SAYI: 32846 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212.274 15 02 0212. 213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.04 04.51 05.17 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.33 13.0 8 16.40 06.18 12.53 16.24 06.42 13.15 16.47 Akşam 19.31 19.15 19.36 Yatsı 20.53 20.53 20.54 SÜPER LOTO 27, 33, 45, 48, 51 ve 52 6 BİLEN:1 milyon 141 bin 516 TL (Devretti) 5 BİLEN: 5 bin 464’er TL 4 BİLEN: 85.30’ar TL 3 BİLEN: 7.75’şer TL C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle