10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Temmuz 2015 EDİTÖR: PINAR YILDIZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Avrupa Birliği ve troyka hatasını itiraf etmez unanistan’da 11 ülkeden bağımsız uzmanların katılımı ile oluşturulan “Kamu Borcu Gerçek Komitesi’nin üyelerinden biri olan Prof. Özlem Onaran’a göre Ocak’tan bu yana yaşanan krizin sorumlusu Avrupa’nın diğer hükümetlerinin Syriza Hükümeti’nin rasyonal ve oldukça ılımlı çözüm önerilerine ayak diremesi. “Yunanistan’daki insani kriz umurlarında değil. Hatta borcun geri ödenmesi bile umurlarında değil” diyen Onaran, AB hüÖzlem kümetlerinin ve troyk a z ü Y kanın hata yaptıklarını ve o zamandan beri bu konuda yalan söylediklerini itiraf edemeyecekleri için hem Yunanistan’ı hem de Avrupa’yı aynı yanlış politikaların esiri tutmaya devam ettiklerini söylüyor. Onaran ile Yunanistan krizi ile başlayan tartışmaları değerlendirdik. “Kamu Borcu Gerçek Komitesi” 18 Haziran’da bir rapor yayımladı ve Yunanlıların borcunun kanun dışı ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Rapor nelere vurgu yapıyor? Raporumuz öncelikle 2010’dan beri Yunanistan’a dayatılan programların açıkça yanlış varsayımlara dayandığını gösteriyor, ancak bu basitce bir hata değil; tersine yaptığımız inceleme IMF ve diğer kurumların bu sonuçları 2010’da öngördüğüne işaret ediyor. Programların ağır iktisadi ve toplumsal sonuçlarını bildikleri halde devam ettiler; çünkü ana hedefleri Avrupa’daki bankaları –öncelikle Alman ve Fransız bankalarını kurtarmak idi. Yunanistan’ın 2010’daki IMF temsilcisi, Panagiotis ROUMELIOTIS’in 15 Haziran 2015 tarihinde Yunan Parlamentosu’nda kamuya açık bir oturumda komisyonumuza yaptığı açıklamalar çok önemli gerçeklere işaret ediyor. ekonomi 9 ‘Yunanistan’daki insani kriz umurlarında değil. Hatta borcun ödenmesi bile...’ diyen Onaran, AB’nin tüm kesimleri yanlış politikaların esiri tutmaya devam ettikleri görüşünde. Türkiye’nin EURO’ya geçişi lke ekonomisinin en azından orta vadede düşük büyüme hızı, yüksek oranda işsizlik, hızlı fiyat artışı sürecine girişi, ekonomi için yeni hikâye veya hikâyeler söylemeyi gündeme getirmiştir. Yeni hikâyelerden biri de Türkiye’nin EURO bölgesine girmeden, AB üyesi olmadan EURO’ya geçişi. Türkiye AB üyesi olmadığından, Birlik Anlaşması ve ek protokoller Türkiye için geçerli değildir. Türkiye’nin EURO bölgesine katılması AB’nin yetkili organlarından onay alması, TC Merkez Bankası’nın Eurosystem’e dahil olması da söz konusu değildir. Peki, önerilen EURO’ya geçiş modeli nedir? Anlayabildiğim kadarıyla Türkiye için bir tür sabit kur rejimi olan kuru başka bir para birimine bağlama (currency pegging) önerilmektedir. Öneri, yasal tedavül gücü olan EURO’yu kullanmak değil ulusal para biriminin güçlü para birbirimine sabit kurdan bağlanması ve bağlı olduğu güçlü para birimiyle birlikte dalgalanmasıdır. TL’nin sabit kurdan EURO’ya bağlanması ve EURO ile birlikte aynı boyutta dalgalanmasından sağlanacak yarar, kurdaki dalgalanmanın boyutunu, volatiliteyi azaltmak TL’ye göreceli istikrar kazandırmak, kur riskini, risk primini azaltmaktır. Kurda aşırı oynaklığın, beklentilerin giderilmesinin enflasyon üzerinde olumlu etki yapması da kur rejiminin yararları arasında olacaktır. Ayrıca bu yolla yabancı para ile borçlu işletmeler de, bankalar da korunacaktır. HHH Türkiye “2000 Yılı Enflasyon Düşürme Programı” ile, kuru çapa olarak kullanarak “1 ABD+0.77 EURO”dan oluşan döviz sepetinin değerini bir yıl boyunca belirleyerek artış oranıyla ay sonu değerlerini açıklayarak döviz kuru hedefine dayanan para politikası stratejisi uygulanmıştır. IMF telkini ile uygulanan bir tür para kurulu uygulaması parasal gelişmeyi TCMB’nin döviz varlıkları artışına bağlayıp, bankanın iç varlıklarına sınır getirince, TCMB kredinin, likiditenin son kaynağı olma işlevini de yitirmiş, 2001 krizini hazırlayan etkenlerin başında yer almıştır. Türkiye,TL, EURO’ya bağlı bir strateji izleyecekse böyle bir strateji için gerekli kriterler, ölçütler için AB’nin yetkili organlarının onayı, incelenmesi gerekli olmamakta, isteğe bağlı (ihtiyari) olmakla beraber EURO’ya geçiş kriterleri göz önünde bulundurulmalı, gerçekleştirilmelidir. Bu kriterler: l Fiyat istikrarı: Bir yıldan daha uzun sürede fiyat artış hızının fiyat istikrarı açısından en başarılı üst üye ülkesi ortalamasının 1/2 puan üstünde olmamalıdır. l Sağlıklı finansal durum: Planlanan veya fiilen gerçekleşen bütçe açığının GSY oranı yüzde 3’ü geçmemeli ya da bu düzeye doğru sürekli düşüş göstermelidir. l Döviz kuru istikrarı: Kurda normal dalgalanmanın Avrupa Para Sistemi kur mekanizması tarafından belirlenen merkezi kur etrafında (+/ ) yüzde 2.25 bandını aşmamalıdır. l Uzun süreli faiz oranı: En az bir yıllık süre içinde uzun vadeli nominal faiz oranının, fiyat istikrarı açısından en başarılı üç üye ülkenin faiz oranları ortalamasının 2 puanın üstünde olmamalıdır. HHH Türkiye AB üyesi değil, EURO bölgesine girişi de söz konusu değil, ama bir uyum öngörüyorsa, EURO’ya geçiş koşullarını göz önünde tutarak, belirlenen kriterlere, ölçütlere yakınlaşmaya çalışmalıdır. Türkiye’nin günümüzdeki koşulları, mali istikrar, bütçe açığı/GSYH oranı dışında EURO’ya geçişin ekonomik uyum için belirlenen ölçütlerine uygun değildir. Kaldı ki mali istikrar ölçütüne uyumun da ne kadar süreceği belli değildir. Öncelikle ekonomik istikrar, denge, gelişme koşullarının sağlanması gerekir. 24 Ocak 1980 kararlarından bu yana sürekli masal dinliyoruz. Yeni bir hikâyeye, söyleme, temel koşulların sağlanması kaydıyla gereksinim var. Y PORTRE/ PROF. DR. ÖZLEM ONARAN Prof. Dr. Özlem Onaran İngiltere’de Greenwich Üniversitesi’nde İşgücü ve Kalkınma Politikaları alanında profesör olarak görev yapıyor. Daha önce İstanbul Teknik Üniversitesi, Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi, Berlin Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Middlesex Üniversitesi ve Westminster Üniversitesi’nde çalıştı. Gelir dağılımı, istihdam, küreselleşme ve kriz konularında çok sayıda araştırması var. Aynı zamanda Yunanistan’da 11 ülkeden bağımsız uzmanların katılımı ile oluşturulan “Kamu Borcu Gerçek Komitesi’nin üyelerinden biri. Bu bilgilere göre IMF 2010’da Yunanistan’ın borcunun sürdürülemez olduğunu biliyordu ve kendi iç kurallarına göre bu borç yeniden yapılandırılmadan bir kredi anlaşmasını kabul etmemesi gerekiyordu, ama Avrupa hükümetleri ve özel bankalar IMF’nin kararını etkiledi. Papandreu Hükümeti de o dönem Yunan özel bankalarının devlete verdiği borçlarda bir kesinti olmasına engel olmak icin borç yeniden yapılandırılmasına karşı çıktı. Bu programların dayattığı koşullar hem Yunanistan’da neoliberal bir dönüşümü hızlandırdı hem de aynı zamanda Avrupa halkları nezdinde gelecekteki borç geri ödemelerinin güvencesi olarak sunuldu. Dolayısıyla esas amacın bankaların kurtarılması olduğunun üstünü örten bir yanılsama yarattı. Ancak bu programlar sonucu asgari ücretlere, kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarına yapılan kesintiler, devlet harcamalarındaki kesintiler gerçekte krizi daha da derinleştirdi, milli gelirde büyük bir kayba yol açtı ve dolayısıyla vergi gelirlerinin de azalmasına ve nihai olarak kamu borcunun daha da artmasına yol açtı. Ocaktan bu yana yaşanan krizin sorumlusu Avrupa’nın diğer hükümetlerinin Syriza Hükümeti’nin rasyonal ve oldukca ılımlı çözüm önerilerine ayak diremesi. Yunanistan’daki insani kriz umurlarında değil. Hatta borcun geri ödenmesi bile umurlarında değil. Görünüşte kendi seçmenlerinin haklarını korumak ve vergilerini dipsiz bir kuyuya atmak istemediklerini iddia ediyorlar. Ama aslında şimdi geri adım atarlarsa hem bütçe kesintilerinin yanlış politika olduğunu hem de programların Fransız ve Alman bankalarını kurtarmak için dayatıldığını kabullenmek zorunda kalacaklar. Dahası radikal bir sol hükümete ve seçmenlerin söz hakkına boyun eğ Krizin sorumlusu kim? Asıl amaç saklandı miş olacaklar. Hata yaptıklarını ve o zamandan beri bu konuda yalan söylediklerini itiraf edemeyecekleri için hem Yunanistan’ı hem de Avrupa’yı aynı yanlış politikaların esiri tutmaya devam ediyorlar. Avrupa Merkez Bankası da bu siyasi amaçlara hizmet ediyor ve hükümete karşı finansal bir darbenin parçası gibi hareket ediyor. 1953’ten Londra Borç Anlaşması ile Almanya’nın borçlarının önemli bir kısmı silinmişti. O dönem silinen borçlar bugün neden silinmiyor? İkinci Dünya Savaşı sonrası bu konuda Amerika ve müttefikler daha bilinçliydi. Ama belki daha önemlisi Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki işçi devletleri batı kapitalizmine bir alternatif sunuyordu. Dolayısıyla 1950’lerde Batı Almanya’nın toparlanması hem iktisadi hem de siyasi olarak Amerika’nın da işine geliyordu. AB’nin diğer hasta ülkeleri İspanya, Portekiz ve İrlanda kapıda. Siz “Avrupa artık bir borç konferansı düzenlemeli” çağrısı yaptınız. Neden? Nasıl bir beklentiniz var? Yunanistan’la Avrupa hükümetleri arasında bir anlaşma olsun ya da olmasın, borçla ilgili bu rahatsız edici gerçekleri unutturmak mümkün olmayacak. Syriza’nın içinde ve dışında Yunanistan’da ve Avrupa’da toplumsal hareketler adalet arayacak. Alman, Fransız, Hollanda halkları vergilerinin Yunan halkını değil kendi ülkelerindeki özel bankaları kurtarmak için kullanıldığını öğrenme hakkına sahip. İrlanda, Portekiz, İspanya ve Letonya halklarının da kendi hükümetlerinin onlara benzer yanlış kemer sıkma önlemlerini dayattığı gerçeğini görme hakları var. Bir Avrupa Borç Kongre’si sonunda 1953’te nasıl Almanya’nın borçları silindiyse, bugün aynı şey Yunanistan için de geçerli olmalı. Borçlar silinince oluşacak zararın faturasını Avrupa hakları özel bankalara yollamalı! Ü Hükümet Çipras’ın teklifini onayladı unanistan’ın kreditörlere sunduğu ve içinde vergi artışlarının da bulunduğu yeni reform teklifleri parlamentoda onaylandı. Acil koduyla yasa tasarısı şeklinde parlamentoya getirilen teklifler, dün sabaha karşı yapılan oylamada hükümet ve muhalefet partilerinden 250 milletvekilinin evet oyu ile kabul edildi. 300 sandalyeli parlamentoda 290 milletvekilinin katıldığı oylamada, hükümet kanadından bazı milletvekilleriyle muhalefet partilerinden 32 milletvekili hayır oyu kullanırken 8 milletvekili ise çekimser kaldı. Parlamentoda ayrıca, daha önce yapılan oylamada Başbakan Alexis Çipras’a, Yunan teklifleri temelinde kreditörlerle müzakere yetkisi veren yasa tasarısı da oy çoğunluğuyla kabul edildi. Hükümetin yeni reform teklifleri, 2018’e kadar aşamalı olarak yüzde 3.5 oranında faiz dışı kredi sağlanması hedefiyle 12 milyar Avro’luk tasarruf tedbirlerini içeriyor. Y Brüksel’de zorlu zirve öncesi Avrupa Birliği Maliye Bakanları bir araya geldi. Fotoğraf: REUTERS Çipras: Bizden kurtulmak istediler Çipras, hükümetin Yunanistan’ı ve Avrupa’nın yönünü değiştirmek için mücadele ettiğini ancak başaramadığını söyledi. Çipras, kreditörlere sundukları yeni reform tekliflerinin parlamentoda oylanmasından önce yaptığı konuşmada, son tekliflerin hükümetin seçim öncesi açıklanan programından çok uzak olduğunu ifade ederek, “Meseleleri güzel göstermek niyetinde değilim. Masadaki teklifler çok zor” dedi. Başbakan Çipras, hükümetin beş aylık iktidarında yanlışlar yaptığını kabul etti ancak ülkenin haysiyetinden ödün vermediğini söyledi. Avrupa’da bazı çevrelerin Yunanistan’daki sol hükümetten kurtulmak istediğini ifade eden Çipras, “Nefes alınamaz bir ortamda mücadele verdik. Ancak, ne Yunan halkını ne de siyasi liderleri aldattım. Ülke, onuruyla müzakere etti” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi Aleksis Çipras Avrupa temkinli vro Grubu ülkelerinin maliye bakanları Yunanistan’ın yeni önerilerini değerlendirmek üzere bir araya geldi. Gece yarısına kadar devam eden ve Brüksel’de yapılan toplantıya, Avro kullanan ülkelerin maliye bakanları katıldı. Yunanistan’ın kaderini belirleyecek Avro Grubu toplantısı gergin bir şekilde başladı. A Sorun güven Yunan hükümetinin, ülkedeki borç krizinin çözülmesi müzakerelerinde sergilediği tavırdan rahatsız olan Avrupalı bakanlar, Atina’nın verdiği sözlere temkinli yaklaştı. Bunun en önemli sinyalleri ise Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble’nin toplantı öncesi yaptığı açıklamadan geldi. Schauble “Buradaki problem geçen yıllardaki bütün şüphelere rağmen yıl sonunda büyük bir umut vardı. Bu geçen aylarda inanılmaz bir şekilde yerle bir edildi” diye konuştu. Bir başka sert açıklamayı ise Eurogroup Başkanı ve Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem yaptı ve “Teklifin reform tarafında, mali tarafında hâlâ çok fazla eleştirilecek nokta var. Tabii ki bir de en büyük sorun güven. Yunan hükümeti önümüzdeki haftalarda, aylarda ve yıllarda söz verdiği uygulamalar için güvenilir midir? Bence bu kilit konular bugün tartışılacak” dedi. Atina’yı Avro’dan çıkarma planı ünkü Avro Bölgesi Maliye Bakanları toplantısı devam ederken, Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin gizli planı ortaya çıktı. Plan, Yunanistan’ın son reform paketi teklifini düzeltmezse, geçici olarak 5 yıllığına Avro Bölgesi’nden çıkmasını öngörüyor. Almanya’nın Frankfurter Allgemeine gazetesi (FAZ) de AB’nin diğer üyelerine gönderilen Alman Maliye Bakanlığı’nın pozisyon belgesini duyurdu. FAZ, Çipras’ın 80 milyon Avro’luk 3. kurtarma paketi almak için sunduğu teklifin Schaeuble tarafından “önemli reformlardan yoksun, üç yıllık yeni kurtarma paketine temel teşkil edemez” bulunduğunu belirtti. Alman bakanın planını şöyle aktardı: “Atina bunu düzeltsin ve borç yükünü azaltma amacıyla 50 milyar Avro’luk mali enstrüman satmak için parlamento desteği alsın. Alamazsa, 19 üyeli Avro bölgesinden en az 5 yıllığına çıksın ve AB üyesi kalarak, insani yardım ve diğer destekleri alarak, borcunu yeniden yapılandırsın.” D Uçkan yaşamını kaybetti Özgür internetin önemli savunucularından Alternatif Bilişim Derneği ve Türkiye Bilişim Derneği üyesi Dr. Özgür Uçkan, hayatını kaybetti. Uzun süredir kanser tedavisi gören Uçkan’ın vefat haberini eşi İlhan Uçkan duyurdu. Özgür Uçkan, gerek sanat dünyası gerekse bilişim dünyası ve dijital çağda birey hakları konusunda önemli bir aktivist ve etkin kanaat önderlerinden biriydi. Uçkan, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bilgi ekonomisi, ağ ekonomisi, yaratıcı endüstriler, enformasyon tasarımı ve yönetimi, iletişim tasarımı, tasarım yönetimi konularında lisans ve lisansüstü düzeyde, Yeditepe Üniversitesi’nde ise bilgi ve inovasyon stratejileri konusunda lisansüstü düzeyde ders veriyordu. Uçkan’ın “EDevlet, EDemokrasi ve Türkiye” (2003) ve “Wikileaks: Yeni Dünya Düzenine Hoşgeldiniz” (2011) adlı kitapları bulunuyor. Avro Bölgesi maliye bakanları anlaşma umudu için ikiye bölündü. Arka sahnede Yunan Maliye Bakanı Öklid Çakalatos çok sayıda ikili görüşme yaptı. Yunanistan’la ilgili, bugün de Brüksel’de Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesi düzenlenecek. Birçok AB yetkilisi bugünkü zirvenin Yunanistan’ın geleceği açısından belirleyici olacağını söyledi. İkiye bölündü C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle