10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Temmuz 2015 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ TASARIM: SERPİL ÜNAY haber 5 Tahsin’in o yıl rütbesi neydi acaba? Kendi kendime “boş ver” deyip geçtim; ikisinin tek ortak yönü yoksul ailenin çocukları olmasıydı... Tahsin Şahinkaya, darbeci, eli kanlı, cebi para dolu biriydi. Çanakkale Kalebodur’un hisselerinden pay almıştı. Haber kaynağım bir belge verdi bana 29 yıl önce. Belge, devlet kuruluşu olan Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü’nün üç bin akaryakıt bayisine “önemine binaen” bir yazı. 2 Eylül’ün geride kalan son darBu yazının altında beci komutanı Tahsin ŞahinkaŞahinkaya’nın imzası bulunuyor, buyruk ya da adalet önünde hesap veryazısında özetle şöyle deniliyordu: meden öldü... “Petrol Ofisi bayileri tüm tuvaletlerdeBöylece 12 Eylül davası çöktü... ki fayansları kırıp, yerlerine Kalebodur faCumhurbaşkanlığı Konseyi ve esyansları döşeyeceklerdir.” ki Milli Güvenlik Konseyi üyesi, eski Ha29 yıl önce Cumhuriyet’te yer alan va Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral bu haber Şahinkaya’nın ölümüne dek Tahsin Şahinkaya... yalanlanmadı... Darbeci generallerin elleri kanlıydı. Son darbeci, Kenan Evren gibi hesap Tahsin Şahinkaya için pek çok iddia orvermeden bu dünyadan göçüp gitti. taya atıldı. 12 Eylül’ün teğmenleri Malvarlığı, kirli ilişkiler onu bağışlamadı! zinciri çok tartışıldı, konuOnları, çok sevşuldu... dikleri Türk SilahKimse ama kimse ona lı Kuvvetleri’nden değidokunamadı! şik suçlar üreterek kopaBen, 25 Temmuz rıp zindanlara atanlardan 1986’da Şahinkaya’nın dohesap sorulmasını istiyorğup büyüdüğü Merzifon’a lardı... gittim... Dava açıldı ama bitmeGidiş nedenim, Tahsin di, bitirilmedi bir yıl içinŞahinkaya’yla ilgili yolsuzluk de... savlarıydı... 104 yaşındaki Berfo Konuştuğum pek çok kişi Ana’nın yüreği dayanaŞahinkaya’yı şöyle anlattı: madı, oğlunun mezarını “Tahsin Şahinkaya berber 2 Ağustos 1986 tarihli bile göremeden öldü... Şakir’in oğludur. Öyle varsıl HHH Cumhuriyet gazetesi bir aile değillerdir. Berber ŞaBinin üzerinde subay, kir bakar aileye. Merzifon’da astsubay TSK’den atılıp zindanlara tıkıyoksul bir aile olarak bilinirler. Belki birlırken, Hava Kuvvetleri’nin tüm tesislerikaç dönüm tarlaları vardı.” ne, karargâhlarına Kalebodur fayanslaMal varlığı, mafya ilişkileri, Bodrum’da rı döşeniyordu. yaptırdığı yat... Kimse dokunamıyordu darbeci TahTurgut Özal başbakan, ANAP’ın desin Paşa’ya. mokrasi ve özgürlük günleri estirdiği bir Çünkü dokunan yanıyordu. Darbeden dönemdi... altı yıl sonra, ANAP iktidarının üçüncü yıÖzal’ın bir sözü tam o sırada halkın dilında üstelik... line dolanmıştı: Meclis’te Cüneyt Canver, Fikri Sağ“Benim memurum işini bilir!...” lar sürekli gündeme getirmesine karşın, HHH siyasal iktidar eli kollu bağlı sadece seySabah gazeteleri okuyup, 12 Eylül farediyordu. şist darbesinin son generalinin mal varlı1986 yılında doğanlar bugün 29, o yıl ğını, kirli ilişkiler zincirini anımsadım... on yaşında olanlarsa 39 yaşında... Manisalı kasap Kazım’ın oğlu savaş 12 Eylül süreci Türkiye’nin en kanlı pilotu Teğmen Kemal, Merzifon Have acımasız sürecidir... va Üssü’nde görev yaparken gözaltına Son darbeci de yargı önünde hesap alınmıştı 12 Mart darbesinin ardından... vermeden gitti, dava böylece kapandı işMerzifonlu berber Şakir’in oğlu te!... Gül, Erdoğan’ın yüzüne Pazarlık karşı eleştirdi başlıyor ükümet kurma görevini alan Başbakan Ahmet Davutoğlu bayram öncesinde CHP, MHP ve HDP ile ilk tur görüşmelerini yapacak. Kulislerde Davutoğlu’nun 45 günlük sürenin büyük bölümünü kullanacağı, Davutoğlu’nun sonuç alamaması durumunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na görev vermeden seçim yoluna gidebileceği belirtiliyor. CHP’deki hava da “Davutoğlu sonuç alamaz, MHP’den yeni mesajlar gelmezse Kılıçdaroğlu laf olsun diye tura çıkmaz.” CHP lideri, görüşmelerdeki yol haritasını belirlemek üzere eve kapandı. CHP heyetinde Gürsel Tekin, Tekin Bingöl, Haluk Koç, Akif Hamzaçebi, Erdoğan Toprak’ın yer alabileceği belirtiliyor. l FIRAT KOZOK/ANKARA H Gül’den iç ve dış politika çıkışı . Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu İstanbul Dostluk Derneği’nin iftar etkinliğinde iç ve dış politika eleştirisi yaptı. Gül’ün oturduğu masada ErdoErdoğan ile Gül ğan ve eşi Emine Erdoiftarda ğan da vardı. İftar sonrabuluştu. sı kürsüde yaptığı konuşmada hukukun üstünlüğüne vurgu yapan Gül, bu ülkelere yardımcı olmak “Mısır’dan Libya’ya ilişkiledurumundayız. Bunun için de rimizi geliştirmeliyiz, tekrar şüphesiz ki hepsiyle ilişkimiTürkiye’nin ilham olacağı bir zi geliştirmeliyiz. Libya’dan duruma gelmeliyiz. OrtadoMısır’a kadar, Yemen’den büğu politikamızı gözden geçirtün Körfez ülkelerine kadar, mekte fayda var” dedi. nasıl bir zamanlar onlara ilGül, Erdoğan’ın da dinlediği ham olduysak, yeniden bu ülkonuşmasında şunları söylekelere ilham olucu, yol gösdi: “Henüz Ortadoğu’da Filisterici olacağı bir duruma geltin meselesi çözülmemişken, mek gerekir. Bu anlamda kalıcı barış sağlanmamışken, açıkçası, Ortadoğu ve Arap İslam ülkelerinin kendi kenpolitikalarımızı daha gerçekdini tüketiyor olması gerçekçi bir şekilde gözden geçirmeten çok acıdır. Türkiye olarak nin de faydalı olacağı kanaagazetelerin bu iddiaları, yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçasıdır. Hukuk, basın ahlakı ve vicdanın olmadığı bu iftiranın hedefi herkesçe malumdur. Müvekkilime karşı yayınlanan bu kin ve nefret yazısının arka planındaki kirli düşünceleri ve hesapları kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Tekzibe konu yazıda bahsi geçen arazi için imar izni alındığı ifade edilmiş alınan bu iznin Müvekkilime yapılan bir ayrıcalık olduğu vurgulanmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki bahse konu arazi için Müvekkilime özel olarak yapılmış herhangi bir düzenleme Müvekkilim için alınmış herhangi bir izin bulunmamaktadır. Bu haliyle verilen bilgiler gerçek dışı olup Müvekkilim hakkında kamuoyu nezdinde olumsuz bir algı oluşturmak amacıyla yayınlanmış olduğu açıktır. Yayınlanan yazı ile haber verme sınırları aşılarak, Müvekkilimi aşağılamak, toplum önünde küçük düşürmek amacıyla basın yoluyla Müvekkilime hakarette bulunulmuştur. Müvekkilimin basın yoluyla çokça kişilik hakları ihlal edildiğinden bahisle Cumhuriyet Gazetesi sorumluları ve yazarları hakkında tarafımızca birçok şikâyette bulunulmuştur. Gazetenin yayınlamış olduğu önceki yazılar da dikkate alındığında amacın sadece haber yapmak olmadığı, Müvekkilime karşı alınan suçlayıcı tutum anlaşılacaktır. Müvekkilimi yıpratmaya yönelik mezkur asılsız, haksız ve gerçek dışı itham ve iddialar tamamen kasıtlı ve sui maksatlıdır. Bu paylaşımlarla Müvekkilim toplumun kin ve nefret duygularına maruz bırakılmak istenmektedir. 11 tindeyim. Çünkü bölgede başka bir gelişme de söz konusu. Büyük bir kaos ortaya çıkarsa, bu kaosun içerisinden çıkacak, hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıya kalabiliriz.” En zengin darbeci paşa da öldü!... Konuşmasında Erdoğan sert açıklamalarda bulundu. Erdoğan “İhanet edenler, hırsına yenik düşenler, korkanlar, egolarının kurbanı olanlar çıktı. Onları oldukları yerde bırakıp yolumuza devam ettik. Ömrünü sadece çelme takmaya, engel çıkarmaya, bozgunculuğa adamış birçok çevre var. Aynı şekilde tüm umudunu darbeye, provokasyona, manipülasyona, iç ve dış vesayet odaklarının baskılarına bağlamış olanlar var. Yürümediler mi yürüdüler. Cüppeleriyle yürüyenler oldu. Neticesi ne oldu? Koskoca bir hiç ve onlar mahcup oldu, onlar mağlup oldu” dedi. Netice olarak bu hakaretlerin gazeteniz vasıtasıyla kamuoyuna duyurulması hukuka aykırıdır. Bu yazı 5187 sayılı Basın Kanunu, basın meslek ve ilkelerine aykırıdır. Adalet ve tarafsızlığa saygılı olma, kişi ya da kuruluşları aşağılayıcı yalan haber yapma veya iftira niteliği taşıyan yayın yapmama, özel amaçlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan yayın yasağı ilkelerine uygun değildir. Söz konusu hakaret içeren bu yazı ile ilgili tüm yasal haklarımızı hızlı, eksiksiz ve etkin bir şekilde kullanacağımızı da dikkatlerinize sunarız. Kamuoyuna saygılarımızla sunarız. TC Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan Vekili Av. Ahmet Özel Erdoğan da sert 1 CEVAP ve DÜZELTME >> Baştarafı 1. Sayfada kaleme alınan yayınlanan gerçekle alakası olmayan yazı ile Müvekkilim TC Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a ağır ithamlarda bulunulmuş, gazetecilik ilkeleri, hukuk fütursuzca çiğnenmiştir. Yazı içeriğinde gerçekle alakası olmayan beyanlarda bulunularak, Müvekkilim kamuoyunun husumetine maruz bırakılmıştır. Gazetede yer alan bu satırlar bir durum ya da olay anlatımından çok, Müvekkilimi zan altında bırakmak maksadıyla kaleme alınmıştır. Özellikle Müvekkilime karşı yürütülen kirli savaşta her yolu meşru sayan, yalan ve iftirada birbiri ile yarışan sözde Yurttaşlık Bilinci ve Devlet Eliyle İsrafa Dair Geçtiğimiz Pazartesi Maraş’tan Bursa’ya Ankara aktarmalı uçarken Esenboğa Havaalanına indiğimde cep telefonuma mali müşavirim tarafından gönderilmiş bir eposta beni mutlu kıldı. İleti aynen şöyle idi; Hayırlı olsun Ödel Gelir Vergisi Denizli Sıralamasında 26. Denizlipek Kurumlar Vergisi Denizli Sıralamasında 84. olmuş. Henüz üniversite öğrencisi olup İstanbul Edirnekapı Öğrenci Yurdunda konaklamaktayken bir taraftan, hafta sonları Buldan’a gelir genellikle Pazartesi gününü de burada geçirir, baba sanatı “dokumacılık ve işlemeciliği” sürdürürdüm. Serbest Muhasebecim Vergi Dairesinden emekli “Ekrem Amca” geçtiğimiz aylarda rahmetli olan Ekrem Görgülü idi. Her yıl ona sorardım; ne zaman “böyük defter” İşletme Defterine geçeriz diye. Bir çok mükellef bir üst kademede vergilendirilmeden kaçınırken biz o yıllarda İşletme Defterine geçtik diye kendi aramızda kutlama yaptık. Bugün biliyorum ki, yıllanmış sermayeleri bakımından, yanlarından bile geçemeyeceğim ülkemiz çapında bir çok kişi benim verdiğim verginin onda birini dahi ödemiyor ne yazık ki... Vergilendirilmedeki rakamlar üretim ve ticaretteki nihai göstergelerdir bence. Öyle ya, bir şeyler üreteceksiniz, bunun için istihdam sağlayacaksınız, insanları iş sahibi yapacaksınız, ürününüzün piyasada kabul görmesini, satın alınmasını sağlayacaksınız. Tüm bu işlemlerin sonunda kazançtan dolayı vergilendirileceksiniz. “Kayıt dışı ekonomi” faturalandırılmamış ticaret ile çocuk yaşlarımdan beri mücadele ettim. Üretim ve ticari faaliyetlerimizin tamamen belgeli olmasına hep itina gösterdim. O yıllarda genellikle “foturayı sona bi ara gelik geçeken alısın” derlerdi. Faturayı sonra bir ara değil, ticaretin yapıldığı esnada almak için çok tartışmalar, kavgalar ettim vakti zamanında... Ancak yurttaş olarak başarmak, üretmek ve vergi vermekle sınırlı kalmıyor görevlerimiz. Ödediğimiz vergilerin, bu paraların Devlet tarafından nasıl kullanıldığını da sade yurttaşlar olarak yetkililerden “hesabını” sormamız, araştırmamız gerekiyor. Geçen hafta işlerim nedeniyle Roma aktarmalı Portekiz’e gittim. Firmalarım hakkında tanıtım amacıyla bilgi verirken illa kayıt dışı ekonomiye karşı mücadele ettiğimi, firmalarımın her yıl Denizli İli vergi sıralamasında önlerde yer aldığından söz ederim. Portekiz’de müşterim olan saygıdeğer beyefendi Bay Mario bana aynen şunu söyledi. “İyi, güzel sen çok çalışıp başarıp Devletine de vergi yetiştirmeye çalışıyorsun lakin bir şey soracağım, zira biz televizyonlarda görüyoruz, işitiyoruz; ülkenizin yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı kaç odalı bin mi, bin beş yüz mü?” Bay Mario’ya bir şeyler söyledim ancak aslında bu konuda en çarpıcı açıklamayı geçtiğimiz aylarda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bursa’da yapmış ve aynen şöyle demişti; İsrafın önünü kessek halktan vergi almamıza gerek kalmazdı, israf konusunda karnemiz kırıktır.” Vergilendirilmede ön sıralarda yer alma konusu üzerine yazarken, geçtiğimiz günlerde televizyonlarda izlediğimiz ve gazetelerde yayınlanan bir fotoğraf nedense aklıma geldi; Devlet erkanı yan yana durmuş Reza Zarrab adlı İran asıllı bir şahsa plaket takdim ediyorlardı... Hayatımı ortaya koyup her türlü fedakarlığı yaparak geliştirdiğim işlerim sayesinde devlete ödediğim vergilerle bugüne kadar kaç tane okul, hastane ya da kaç km yol yapılırdı acaba? Emeğim ve alınterimin devlete vergi olarak dönüşmesindeki yegane amacım ülkeme, halkıma ve insanlığa faydalı olmak içindir, yoksa Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın ifade ettiği gibi “israf” edilsin diye değil! Yurttaşlar olarak bizlerin “yukarıdakilerden” yani Devleti yönetenlerden “ne yaptıkları, ne ettikleri” konusunda sorgulayıcı olmamız gerekir. Yurttaşlık bilinci bunu gerektirir. Halkımızın eğitim ve medeniyet seviyesi arttıkça bilinçlenip, Devlet idaresi ile ilgili konularda zamanla daha duyarlı olacağını ve gerektiğinde yöneticilerden çekinmeden hesap soracağını düşünüyorum. Saygılarımla Bu bir ilandır. Dr. Halis ÖDEL www.halisodel.com C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle