16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 4 Haziran 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 Birlikte bu hale getirdiniz! aliba bütün yaşadıklarımızı en iyi ifade eden soruyu Erdoğan sordu: “Ne istediler de vermedik?” Gerçekten de Cumhurbaşkanı, eski suç ortağına istediği her yetkiyi, makamı, imkânı verdi. Onun hukuk, kanun, kural tanımadan rakiplerini ezmesine, devletin her biriminde derinlemesine örgütlenmesine göz yumdu. Ve sonunda yarattığı o yapı geldi, kendisini vurdu. HHH Bugün Cumhuriyet’in 1. sayfasında gördüğünüz fotoğraf, işte bunun fotoğrafıdır: Silah yüklü bir TIR’ın dibinde, devletin istihbarat görevlisinin üzerine çullanan jandarma kuvvetleri... Fotoğrafın çekilmesinden kısa bir süre sonra çerçeveye özel tim ve polisler de girecek ve devletin üç silahlı gücü, bir sınır kapısında, bir şehri havaya uçuracak çapta mühimmatın yanıbaşında birbirine girecek. HHH 2009’da bir özel yetkili savcı, Arınç’a suikastı soruşturma bahanesiyle Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kozmik odasına sokulduğunda da devletin askeriyle savcısı arasında böyle bir bilek güreşi yaşanmıştı. Erdoğan o zaman devlet sırlarının “paralel” ellere geçmesinden hiç rahatsız olmamıştı. Ortaya saçılan kendi sırları olmadığı sürece sorun yoktu çünkü... Oysa bugün, devletin değil, kendisinin sırrını ele verdiğimizi düşündürürcesine öfkeleniyor. HHH Cumhuriyet’in bugün ortaya koyduğu fotoğraflar ve görüntülerdeki küfürleşmeler, sadece illegal bir silah transferini değil, devletin kolluk güçlerinin, silahlı birimlerinin nasıl tehlikeli bir şekilde birbirine düşürüldüğünü de gösteriyor. Bu, ölesiye bir iktidar kavgasında, devletin bitirildiği anın fotoğrafıdır. Fotoğrafa bakanlar, bu fotoğrafa bakıp ders almalıdır. Cumhuriyet, başından beri suç ortaklarının ikisine birden karşı çıkıp ikisine de muhalif tavır aldığı için, bugün ardında hiçbir bagaj olmaksızın, göğsünü gere gere “İşte ülkeyi getirdiğiniz nokta” diyebiliyor, aynı cesaret ve kararlılıkla bu fotoğrafın hesabını sorabiliyor. HHH Cumhurbaşkanı’nın bizzat hazırlayıp dikte ettirdiği iddianameyle açılacak davayı tüm dünya gibi biz de heyecanla bekliyoruz. Orada aslında gazetecilik görevi yapan bizler yargılanmayacağız; sınır ötesi maceralar uğruna kendini uluslararası hukuk önünde suçlu duruma düşüren, devletin silahlı kuvvetlerini birbirine silah çeker haline getiren isimler ve güç ilişkileri yargılanacak. Suçlarken itiraf etti Dönemin Adana Valisi Coş’un, savcıların ve jandarmanın MİT TIR’larını durdurduktan sonra şehir içine soktuğunu belirterek ‘tehlikeli araçlarla Adana’nın tehlikeye atıldığını’ söylemesi dikkat çekti İT’e ait TIR’ların durdurulduğu dönemde Adana Valisi olan Hüseyin Avni Coş, savcılarla ilgili soruşturma yürüten HSYK’ye gönderdiği yazıda, dolaylı olarak TIR’larda silah ve patlayıcı olduğunu kabul etti. Coş, “Bu tür tehlikeli araçların Adana’ya gelmeden muhtemel can ve mal kayıplarını ortadan kaldırmak için meskun mahal dışında kontALİCAN rol yapılmaULUDAĞ sı gerekirken, Adana’ya girmesine engel olunması zorunluluğu varken bu tedbirlerin hiçbiri alınmamıştır” dedi. Bu arada Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, TIR’lara ilişkin aldığı yayın yasağının devamına karar verdi. HSYK Müfettişlerinin, MİT TIR’larının durdurulması nedeniyle casusluk iddiasıyla tutuklanan dönemin Adana savcıları Süleyman Bağrıyanık, Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Ahmet Karaca ile dönemin Kırıkhan Başsavcısı Yaşar Kavalcıoğlu hakkında meslekten ihraç istemli hazırladıkları 438 sayfalık raporda, dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un bir yazısı da yer aldı. Rapora göre müfettişler Vali Coş’tan Adana’da TIR’ları durduran savcı Aziz Takçı ile ilgili görgü ve duyuma dayalı bilgi istedi. 3 Haziran 2014 tarihinde baş G M onunun kendisine Jandarma Komutanı tarafından dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na refaket ederken saat 12:40’ta haber verildiğini aktaran Coş, kendisinin de konuyu hem MİT’e hem de İçişleri Bakanı’na bildirdiğini söyledi. “Sayın bakanımızın emir ve talimatları doğrultusunda olaya müdahale edildi” diyen Coş, savcılığa ve İl Jandarma Komutanlığı’ndan “MİT görevlilerinin yasal görevlerini yaptıklarını, Başbakanın izni olmadan görevliler müfettişin müzekkeresine yanıt veren Coş, olayı kendi açısından anlattı. 19 Ocak 2014 pazar günü 07:30 civarında Jandarma 156 telefon hattını Ankara’dan arayan bir şahsın yaptığı “ihbar” üzerine Adana İl Jandarma Komutanı’nın bütün jandarma teşkilatını harekete geçirdiğini belirten Vali Coş, komutanın görev vererek ihbarda sözü edilen “Adana istikametine gelen patlayıcı yüklü 3 TIR’ı” yakalatmak amacıyla özel yetkili savcı ile müşterek bir adli operasyon planlaması içerisine girdiklerini kaydetti. “İhbarda sadece patlayıcı yüklü TIR’lardan bah ‘Savcı devlet sırrını ifşa etti’ K hakkında adli işlem yapılmasının mümkün olmayacağını, görevlerinin engellenmemesi, derhal serbest bırakılarak araçlarının seyrine izin verilmesi”nin yazılı olarak istediğini anlattı. Coş, şunları kaydetti: “Savcı Aziz Takçı’nın bilerek ve isteyerek görevi dışında, MİT’e ait olduğunu bildiği TIR’larda arama yapmak ve ilgili TIR’ları alıkoymak suretiyle devletin gizli sırlarını ifşa ettme kastını ortaya koyduğu kanaatindeyim. Kamu düzeni ve güvenliğini ciddi biçimde sarsacak yaklaşım, yöntem ve uygulamalara yer verdiği, görevin işbirliği içinde yapılması, muhtemel risklerin elimine konusunda hiç özenli davranılmadığı müşahede edilmiştir.” men Mersin güvenlik makamlarına hiçbir bilgi verilmedi.” Savcının ve jandarmanın TIR’ların Adana il merkezinden geçip Ceyhan istikametine yöneleceğini biliyormuş gibi Ceyhan Sirkeli otoban gişelerinde tertibat aldırdığını iddia eden vali Coş, şunları kaydetti: “Saat 12:01 itibariyle 3 TIR aracı ile buna eşlik eden MİT mensuplarına ait bir otomobil durduruldu. MİT görevlileri, ısrarla kimlik göstermek istedi ve telefonla amirlerine bilgi vermek istedi. Buna rağmen imkan verilmeden araçlarından zorla indirilip tartaklanarak, kelepçe takılmak suretiyle seyyar karakol aracının nezarethanesine kapatıldılar. Saat 13:00’den sonra 3 TIR jandarma kışlasına götürülmek üzere otobandan İncirlik mevziine geldiğinde TIR’lardan 2 tanesi orada bırakılıp bir tanesi şehir merkezinde Öğretmenler Bulvarı’na getirilerek tam kavşakta durdurulmuş ve meskun mahalde teşhir edercesine 2. defa arama yapılmaya başlanmış, gazetecilerin görüntü almalarına imkan sağlanmıştır. Yerleşim yerinde tehlike arz edecek ve vatandaşta panik yaratacak şekilde, haber yapılmasına zemin hazırlanarak, ayrıca yakalanan TIR’ların sayısını fazla göstermek amacıyla farklı yerlerde görüntü alınarak ikinci bir arama yapılmıştır.” ‘Tehlike arz ediyorlar’ IŞİD istihbaratı var sedilmesi” ve daha önce El Kaide ve IŞİD terör örgütleri adına metropollerde bombalı eylem yapılmak istenildiğine dair pek çok istihbarat bulunmasına rağmen Adana İl Jandarma Komutanlığı’nın bu ihbarı il valisi, il emniyet müdürü ile paylaşmadığını savunan Coş, şöyle devam etti: “Jandarma Görev Yönetmeliği’nin 144. maddesinde bu tür konuların jandarma tarafından vakit geçirmeksizin mülki amire bilgi verilmesi emredilmişken, il jandarma komutanı bu olayı il valisine zamanında bildirmemiştir. Eğer ihbardaki gibi ‘patlayıcı yüklü’ ve muhtemel eylem amacıyla Adana’ya intikal eden araçlar var ise bu tür tehlikeli araçla rın Adana’ya gelmeden muhtemel can ve mal kayıplarını ortadan kaldırmak için meskun mahal dışında emniyetli bir yerde ilk yardım, sağlık, itfaiye ve polis birimlerinin de desteği sağlanarak ihtiyatlı ve dikkatli bir kontrol yapılması amacıyla çalışma yapılması ve behemehal Adana’ya girmesine engel olunması zarureti varken bu tedbirlerin hiçbiri alınmadı. Araçların Pozantı’dan Adana il hududuna girişinin izlenilmesi ile yetinildi. TIR’ların Pozantı’dan sonra MersinTarsus il hududuna girmesine, yüklerini boşaltmak ya da eylem yapmak amacıyla Mersin veya Tarsus yerleşim merkezlerine girmesi de ihtimal dahilinde olmasına rağ ‘Yargıçlar önce Erdoğan’a baksın’ Kılıçdaroğlu, Dündar’a yapılan suç duyurusunu değerlendirdi. Dündar’ın 20 sorusu Meclis gündeminde Gazetemiz genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın MİT TIR’larıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiği 20 soru, TBMM gündemine taşındı. CHP Milletvekili Gürsel Tekin ve CHP Milletvekili Gürkut Acar, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, ““MİT TIR’ları”yla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan basını hedef almakta, Hükümet yetkilileri çelişkili açıklamalar yapmaktadır.” dedi. Soru önergesinde önceki gün Dündar’ın köşesinde yer alan 20 soru, Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle soruldu. Kararın anlamı: Sansür cak 2014’te Adana’da durdurulan MİT’e ait TIR’ların içindeki silah görüntülerinin gazetemizde yayınlanmasının ardından İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nin Cumhuriyet.com.tr hakkında getirdiği erişim engelleme kararına itiraz edildi. Gazetemiz avukatlarının itiraz dilekçesinde, söz konusu CANAN engelleme karaCOŞKUN rının anlamının “sansür” olduğu belirtilerek, “Bu, sınırlanmanın ötesinde, haber verme ve habere ulaşma hakkının en sert biçimde kısıtlandığı, tümüyle sona erdirildiği bir uygulamadır. Daha ötesi yoktur” denildi. Dilekçede, hâkimliğin verdiği kararın gerekçesiz olduğu vurgulanarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğu belirtilerek kaldırılması istendi. Hâkimliğin kararında, içerikteki hangi hususların yasayı ihlal ettiğinin delillerle mantıksal ve hukuksal bir bağ kurarak gerekçelendirilmediği kaydedilerek, kararın Anayasa’ya, usul ve yasaya aykırı olduğu belirtildi. Haberin jandarmanın yaptığı arama sırasında çekilmiş görüntüleri de içerir şekilde TIR’ların Erdoğan ve AKP’nin ‘yok dediği’ MİT TIR’larındaki silah görüntülerini gazetemiz 29 Mayıs’ta yayımlamıştı. ERDEM GÜL MİT TIR’larındaki silahların görüntülerine getirilen engelleme kararına itiraz edildi O İ HRW ve RSF: Tehdit ve soruşturmalar son bulsun D PEN: Endişeliyiz, suç duyurusunu kınıyoruz ünya Yazarlar Birliği PEN’in İngiltere, Türkiye ve Uluslararası Merkezleri, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkındaki suç duyurularını düşürmeli” çağrısı yaptı. Erdoğan’ın Dündar’a son 13 ayda açmaya çalıştığı dördüncü dava olduğunu vurgulayan PEN, Dündar için büyük kaygı yaşadıklarını duyurdu. İngiliz PEN’in Direktörü Jo Glanville “PEN olarak, suç duyurularının tümüyle gayri meşru olduğuna, Dündar’ın kamu çıkarına yaptığı gazetecilik çalışması yüzünden cezalandırılmaya çalışıldığına inanıyoruz. PEN, Dündar’a karşı suç duyurularını kınıyor” dedi. Uluslararası PEN’in Hapisteki Yazarlar Komitesi Program Direktörü Ann Harrison da şunları söyledi: “Yazar ve gazetecileri casus ya da hain diye etiketlemek çok büyük tehlike oluşturuyor. PEN, Erdoğan’dan gazetecileri hedef göstermekten vazgeçmesini ve Dündar hakkındaki tüm suçlamaları geri çekmesini kuvvetle talep eder”. PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral da “Dündar’ın yanındayız” dedi. nsan Hakları İzleme Örgümasını istedi. HRW de sorgulanması karşısıntü (HRW) ve Sınır TanımaTürkiye araştırmada gösterdiği, artık endiyan Gazeteciler (RSF), MİT cısı Emma Sinclairşe verici ölçüde sistematik TIR’larındaki silahları haber Webb, “Gazetecilik hale gelmiş baskıcı tavrın yaptığı için Cumhurbaşkagörevini yerine getien son örneğidir” dedi. RSF nı Erdoğan tarafından tehdit ren Cumhuriyet ve Doğu Avrupa Direktörü Joedilen gazetemiz hakkında SinclairWebb Dündar bir ceza so Johann Bihr hann Bihr da “Erdoğan’a başlatılan ‘terör’ soruşturmaruşturmasına muhatap olmama yargıya müdahalelerine son versının derhal durdurulması için lılar. Bu ceza soruşturması durmesi ve gazetecileri tehdit etçağrı yaptı. durulmalı ve liderler gazetecimekten vazgeçmesi çağrısında HRW, Can Dündar hakkında açı leri tehdit etmeye artık bir son bulunuyoruz. Ayrıca, Savcılığa lan davayı “sistematik baskının vermeli. Bu ceza soruşturmaCumhuriyet’e yönelik terör soson örneği” olarak tanımladı ve sı ve tehditler, hükümetin, kenruşturmasını derhal geri çekmeceza soruşturmasının durdurul di gidişatının herhangi bir şekil si çağrısı yapıyoruz” dedi. kabul etmediğinin vurgulandığı dilekçede, “Haberin ise ulusal güvenliğe tehlike oluşturma gerekçesi bile ortaya konamamıştır” denildi. Silah sevkıyatı olayına ilişkin konunun sadece Türkiye kamuoyunun değil, BM ve Avrupa Konseyi dahil dünyanın ilgisinin çektiği anlatıldı. TIR’ların durdurulmasına ilişkin pek çok bilginin yerli ve yabancı yayınlarda yer alarak alenileştiği anımsatılarak, “Bu alenileşme durumunu, tersine çevirmek ne hukuken, ne de fiziken mümkündür. Buna göre erişim engellemesi kararının anlamı, zaten alenileşmiş bilgilerin sadece Türkiye’de yasaklanmaya çalışılmasından ibaret olacaktır” denildi. içinde gerçekte ne bulunduğunu anlattığına dikkat çekildi. Erişimin engellenmesi kararının yöneldiği meşru bir amacının olmadığının ifade edildiği dilekçede, Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla ilgili olarak kullandığı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ulusal ve Uluslararası Yararları ve Milli Güvenliği’ bakımından sakınca doğuracak mahiyette bulunduğu” ifadesinin soyut olduğu, gerekçelendirecek hiçbir kanıt ortaya koyulmadığı belirtildi. Ulusal güvenlik alanındaki bir belgenin dahi her koşulda yayınlanmasını yasak kabul edecek uygulamayı AİHM’in ‘Meşru amacı yok’ Akademisyenlerden hâkimlik kararına itiraz Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararına uzun yıllardır internet ve insan hakları alanında çalışan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Kerem Altıparmak da itiraz etti. Dilekçede, “Cumhuriyet Gazetesi basın özgürlüğünü ve hatta kamuoyuna karşı sorumluluğunu yerine getirmiştır. Cumhuriyet Gazetesi hakkını kullanmıştır, yaptığı habercilik suç konusu olamaz” dendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT TIR’ları haberi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkındaki suçduyurusu ile ilgili olarak yargıçlara seslendi. Kılıçdaroğlu, “Dava sürecinde yargıçlar Cumhurbaşkanı’nın davranışlarına bakıp karar vermeli. Anayasayı çiğneyen bir Cumhurbaşkanı olduğunu da kin ve öfkeyi bir yönetim tarzı olarak benimseyen bir Cumhurbaşkanı olduğunu da dikkate alarak karar vermeli” dedi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Eğer bir Cumhurbaşkanı bu kadar çok dava açıp suç duyurusunda bulunuyorsa ‘insanlar neden bana tepki veriyor’’ diye önce oturup kendisi bir düşünmeli. Yargıcın, içinde bulunulan ortamı ve Cumhurbaşkanı’nın davranışlarını da değerlendirmesi ve ona göre karar vermesi gerekir. Anayasayı ve tarafsızlık ilkesini açıkça çiğneyen birine halkın tepki göstermesinden daha doğal ne olabilir. Dava sürecinde yargıçlar Cumhurbaşkanı’nın Anayasayı çiğneyip çiğnemediğini sorgulamalıdır. ‘Balık baştan kokar’ diye bir atasözümüz var. Yargı önce başa bakacak. Kokunun nereden geldiğine bakacak. Yargıcın açtığı davalarda Cumhurbaşkanı’na, ‘önce tarafsız Cumhurbaşkanı ol. Ondan sonra senin davana bakacağım’ demesi lazım.” C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle