22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Mayıs 2015 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Kıymetini bilmezse ölür İnşaat işçisi bir kez daha ölümlü kazaların sorumlusu olarak gösterildi. Oysa verilere göre, inşaat sektöründe ölümlü kazalar üç kat daha fazla n işçiye mezar olan Torun Center’ın sahibi Aziz Torun’un “İşçi canının kıymetini bilmezse yatırımcı kazayı tek başına önleyemez” sözleri dikkati, işçilerin canının kıymetini bilmediği inşaat sektörüne çevirdi. Bu sözlere göre canının kıymetini bilmeyen işçiler en çok inşaat sektöründe çalışıyor. Gayrimenkul ve GayrimenPINAR kul Yatırım OrYILDIZ taklığı (GYODER) ile Balıkesir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen Gelişen Kentler Zirvesi’nde konuşan GYODER Başkanı Aziz Torun’un inşaat sektöründe yaşanan ölümlere ilişkin açıklamaları gözleri yeniden işçi cinayetlerine çevirdi. Zirvede söz alan Torun, “İşçi kendi canının kıymetini bilmezse yatırımcı kazaları tek başına önleyemez. Kamu önlem almalı, denetlemeli ama işçiler de eğitilmeli” diyerek 30 O yıldır inşaatta meydana gelen kazaların yüzde 48’inin düşmeden kaynaklandığını belirtmişti. Geçen yıl Aziz Torun’a ait Torun Center projesinde asansör düşmesi sonucu 10 ve 3’üncü köprünün inşaatında da üç işçinin hayatını kaybetmesi inşaat sektöründeki “güvensiz ve sağlıksız” çalışma şartlarını gündeme getirdi. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre, El Salvador ve Cezayir’in ardından işçi ölümlerinde üçüncü sırada olan Türkiye’de her yıl ölen işçi sayısı bin kişinin üzerinde. Eurostat istatistiklerine göre de Türkiye 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci sırada. Türkiye’de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe meydana geliyor. Türkiye’deki tüm iş kazalarının yaklaşık yüzde 8.7’si inşaat sektöründe meydana gelirken, sürekli işgöremezlikle sonuçlanan iş kazalarının yüzde 22’si, ölümle sonuçlanan iş Üçte biri inşaatta kazalarının ise yüzde 26’sı inşaat sektöründe meydana geliyor. Tüm iş kazalarının yüzde 1.6’sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7’si ölümle sonuçlanıyor. İnşaat sektöründe görülen iş kazası sonucu ölümlerin yüzde 30’u düşmelerden, yüzde 26’sı taşıma (yüksekten düşen nesneler) sırasındaki kazalardan, yüzde 19’u makinelerin arasına sıkışmaktan ve çarpmalardan ve yüzde 18’i ise elektrik çarpması gibi tehlikelere maruz kalmaktan kaynaklanıyor. Mescitsiz Olmaz Abi... umhurbaşkanı’nın Rumeli Hisarı müzesinin sahne alanı içinde cami inşasına karşı çıkan sanatçıları “Allah düşmanı” ilan ettiği gün, seçim kampanyasına çıkmış taban örgütlerinin yemek yiyecekleri lokantalarda mescit sorgulaması yapmaları sürpriz olabilir mi? Birkaç ay öncesine kadar her okula, her şehirlerarası duraklarda geçerli kılınan cami olmadı mescit sorgulaması, yukardan estirilen rüzgârlarla ister inanın ister inanmayın alışveriş merkezleriyle yetinilmeyerek büyükçe lokantalara kadar indirgenmiş bulunuyor... Adayların düzenledikleri toplu yemekler için seçilen lokantalarda yer ayrıltılırken, en masum siyasal rüşvet yemek yedirme eylemi içinde gösteriş halinde, “mescidi var mı?” yoklamasının, İslami inançla akla uygun bir ilişkisi nasıl kurulabilir ki?.. Hele de Türkiye’deki cami, mescit sayılarının şeriatın en katı uygulandığı ülkeleri katladığı gerçeği rakamlarla ortada iken... Siyasal İslamcılık, ucuz siyaset adına siyasi baskı aracı olarak cami, mescit yarışının gerçeği ile yüzleşilebilse... Birileri cesaret edebilse de içlerinin ne kadar doldurulduğu, kullanıldığını sorgulayabilseler... Türkçe Kuran’ı, ezanı dinsizlik, inanan Müslümana zulüm olarak ilan etmiş, CHP’nin bağışlanamaz günahları arasında sayıp duran, oy toplama aracı olarak kullanmaya kalkışan siyasal İslamcı kafalar... Başkanlık sistemine geçişte nasıl bir oy hırsına kapılmış olmalılar ki... Arkalarında dev parasal, örgütsel güç olarak kullandıkları Diyanet’i de katmış olarak Kürtçe, Ermenice Kuran çevirileriyle kampanya yürütmeye kalkışmış bulunuyorlar... Çoğunluk için akıl almaz bir yoksullaşma, yoksunlaşma, insan haklarına el koyma, demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinden, hukuk devleti düzeninden sapma, yargı bağımsızlığının katledilmesi icraatları da katlanırken.. insanın aklını kör inanç, düşmanlıklar, kirli çıkarlarla uyuşturmanın, tehdit etmenin ötesinde, kirli siyasete kalan geçerli olabilecek bir yol yok... HHH Ermeni kırımının 100. yıldönümünde iç siyasetimizde, seçim kampanyalarında da en çok kullanılan sorun üzerinden dün Ermenistan Hükümeti ve liderinden çok düşündürücü bir açıklama geldi. Yaşam gerçekleri dayatıyor, zengin Kuzey dünyasında yaşayan diyaspora ve zengin kuzey dünyasının siyasi hesap ve çıkarları üzerinden çok geçerli çatıştırmacılıkta odak yapılmış “soykırım” siyasetinden geri dönüş yapılamıyor. Ancak çok yoksullaşmış, işsizliği katlanmış Rusya ağırlıklı dünyaya, Türkiye’ye de kaçak işçi göndermek zorunda olan Ermenistan için sınır kapılarının açılabilmesi, ikili ekonomik ilişkilerin kurulabilmesi yaşamsal. “Soykırım”ın açılmış yaraları kapatmak değil kanatmak anlamına gelen, düşmanlıkları, suçlamaları tek yanlı keskinleştirdiği, cepheleştirdiği, ilişkileri kırdığı, en önemlisi de ucu Türkiye’den toprak isteme, bugünkü sahiplerinden malmülk geri alma anlamına geldiği gerçeği Ermenistan siyasetini zorluyor. Dünkü resmi açıklamada Ermenistan’ın Türkiye’den toprak talebi olmadığı güvencesi verilmeye çalışılıyor... Erdoğan ise sıkıştığı seçimler için, Türkiye’de kaygı yaratan “soykırım”ın siyasi kararları üzerinden bir adım ileri gidilebilir, hukuksal sonuçlarına doğru yol alınabilerse, toprak, mal mülk isteme anlamına geldiği gerçeği üzerinden, oy toplama niyetiyle ABD diretmesinde Ermenistan ile imzalanan işbirliği anlaşmasına imza atan Başbakan olduğu gerçeğini unutturmuş olarak, kendi döneminin, partisinin Cumhurbaşkanı, siyasi kankası, dönemin Cumhurbaşkanı Gül’ü harcamakta bir sakınca görmüyor. Ortak spor etkinliklerine katılmayı siyaseten onaylamadığını ilan ediveriyor. Belki bugünkü siyasi kankası Başbakan Davutoğlu’nun, kamuoyunda yeni duyulan Gülen’i ABD’de ziyareti polemiğinde açıkta kalmalarının da rövanşını alıyor... Belki de dönemin Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretten haberli olmadığı ilanının, AKP içinde gelecek siyasi kırılmaların, dahası parlamenter rejimde kalma ya da Türkiye tipi Erdoğan odaklı başkanlığa geçiş savaşlarının yansıması.. olarak değerlendirilen toplumsal algılamayı kırmaya çalışıyor... C Kayıtlılar biliniyor SGK istatistiklerindeki bu sayısal veriler, sadece sigortalıların uğradıkları iş kazalarını kapsadığı için sektördeki gerçek iş kazası ve ölümlerinin sayılarının daha da fazla olduğu tahmin ediliyor. TÜİK’e göre, 2 milyona yakın işçinin çalıştığı sektörde 1 milyon 655 bin kayıtlı işçi bulunuyor. Sendikasızlık ve denetimsiz birleşince de ortaya vahim bir tablo çıkıyor. Cinayet 2012’de hızlandı Son 10 yılda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Raporu’ndan ve SGK’den elde edilen verilere göre, 2005’te gerçekleşen 1072 işçi ölümünün 290 tanesi inşaat sektöründe oldu. 2006’da toplamda 1592 işçi “iş kazası” sonucu yaşamını yitirirken bunların 397’si inşaat işçisi oldu. Yapı Kredi’de mevduat yüzde 11 arttı apı Kredi, 2015 yılının ilk çeyreğinde konsolide net kârını 501 milyon TL olarak açıkladı. Toplam aktifleri yüzde 11 artan bankanın, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 14.3 olarak gerçekleşti. Toplam gelirleri ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artarak 2 milyar 409 milyon TL’ye ulaştı. Kredi ve mevduatta pazar payını artıran Yapı Kredi’nin toplam nakit kredileri yılın başından bu yana yüzde 8 artış ile 135.5 milyar TL, toplam mevduatı ise yüzde 11 artış ile 119.7 milyar TL’ye yükseldi. Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Faik Açıkalın, “Kredi pazarında payımızı 15 baz puan artırarak yüzde 10.4’e yükselttik. Böylelikle toplam nakit kredi hacminde üçüncü en büyük özel banka konumuna ulaştık. TL cinsi kurumsal ve ticari kredi hacimleri yüzde 9, KOBİ kredileri yüzde 10, bireysel ihtiyaç kredileri yüzde 9 artış gösterdi. Toplam mevduatta ise 45 baz puan artış sağlayarak pazar payımızı yüzde 10.5’e yükselttik” diye Faik Açıkalın konuştu. Y Değişen iklim koşulları kadar spekülasyon ve aracıların da gıda fiyatlarını aşırı bir şekilde yükselttiği ileri sürülüyor. Gıda fiyatına tavan geliyor Gıdada bir türlü engellenemeyen fiyat artışına önlem olarak tüm ürünlerde tavan fiyat oluşturulması gündeme geldi. stanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği (İGİ TOD) Başkanı Mustafa Karlı, ramazan öncesi patateste olduğu gibi gıda fiyatlarında artışı hedefleyen spekülatif söylentilerin çıkmaya başladığını belirterek, “Uzman arkadaşlarla görüşüyoruz. Fırsatçıların fiyat artışını önlemek için tüm ürünlerde tavan fiyatı oluşturacağız ve bunu da kamuoyu ile paylaşacağız” dedi. Karlı, bazı art niyetli kişilerin, her zaman olduğu gibi bu ramazan öncesi de gıda fiyatlarını artıracak söylentileri yaymaya başladığını aktardı. Son dönemde patatesin fiyatının 5 liraya kadar yükselmesini bu söylentilere örnek gösteren Karlı, aynı artışın diğer gıda ürünlerinde de oluşturulmaya çalışıldığını dile getirdi. Bu söylentilerin ardından oluşabilecek gıda fiyatlarındaki artışın vatandaşa olumsuz yansıyacağını anlatan Karlı, bunu boşa çıkarmaya çalışacaklarını vurguladı. Ramazanda gıda fiyatlarında mümkün mertebe zam düşünülmediğini ifade eden Karlı, muhtemel ufak tefek sıkıntıları da fiyatlara yansıtmamaya çalışacaklarını söyledi. Bu yönde çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Karlı, “Fiyatları yükseltmeye yönelik çalışmalara karşı önlemlerimiz var. Ramazan yaklaşınca fırsatçılar maalesef devreye giriyor. Kendi mallarını abartarak, kumanyaları bahane ederek, artışa neden olmaya çalışıyorlar. Bunlara karşı temkinliyiz, hazırlıklıyız” diye konuştu. Her branşta ayrı ayrı görevlendirilen uzmanların çalışmaya başladığını aktaran Karlı, “Fırsatçıların fiyat artışını önlemek için tüm ürünlerde tavan fiyatı oluşturacağız ve bunu kamuoyu ile paylaşacağız. En düşüğünden en lüksüne fiyatlar belli olacak. Bu fiyatın üzerinde satışa izin vermeyeceğiz. Böylece fiyatların artmasını engelleyeceğiz. Abartmaların önüne geçeceğiz” bilgisini verdi. l Ekonomi Servisi Akbank’a ‘en iyi özel banka’ ödülü ürkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından yürütülen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) 2014 sonuçlarına göre Akbank, ‘Bireysel Bankacılık Sektörü’nde ‘En İyi Özel Banka’ seçildi. 81 ilde tüketicilerle görüşmeler yoluyla yapılan ankette Akbank 74 puanla 1’inci oldu. Müşteri memnuniyetinin başarının en önemli parametlerinden biri olduğuna dikkat çeken Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Son 10 yılda, müşteri memnuniyeti ve müşteri odaklı çalışmalarına hız verdiklerini belirterek, “Çalışan ve müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak için binden fazla sürecimizi iyileştirdik. Bu iyileştirmeler sayesinde artık müşterilerimize hizmet için yılda 4 buçuk milyon saat daha fazla zaman ayırıyoruz. Hizmet kalitesini ölçülebilir ve geliştirilebilir bir platforma taşıdık” dedi. S&P’den eksi not Standard&Poor’s, Türkiye’nin yerel para cinsinden kredi notunu aşağı çekerken not görünümünü negatif olarak teyit etti. luslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s, Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsi kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe olan altı olan “BB+” olarak teyit ederken, not görünümünü de negatif olarak korudu. S&P tarafından piyasalar kapandıktan sonra yapılan açıklamada, Türkiye’nin sırasıyla uzun ve kısa dönem yerel para birimi cinsinden kredi notunu “BBB/A2”den “BBB/A3”e düşürüldüğü ve not görünümünün negatif olduğu belirtildi. Açıklamanın dolar/TL’ye etkisi sınırlı oldu. Dolar 2.70 TL’nin altında kalmayı sürdürdü. Açıklamada, yerel para birimi cinsinden notun düşürülmesine Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığına dair soru işaretlerinin neden olduğu belirtilerek, Merkez Bankası’nın kredibilitesine T U Danimarka kâğıt paradan vazgeçti ünya her geçen gün küçülüp insanlar arasındaD ki etkileşim daha da hızlanırken, gelişen teknoloji ile birlikte ödeme şekilleri de çeşitleniyor. Kâğıt ve metal paranın kullanımına son vermek için bir süredir çalışmalar yürüten Danimarka, yakın bir zamanda bu alanda bir ilke imza atabilir. Gelecek yıl, mağaza, restoran ve benzin istasyonlarının nakit para kabul etmelerini yasaklayan yasayı yürürlüğe sokacak olan hükümet, ülkedeki ticaret ve alışverişi dijital ortama kaydırmaya çalışıyor. Her 3 kişiden 1’inin ülkede hizmet veren Danske Bank isimli bankanın mobil ödeme uygulamasına şimdiden geçtiği görülen sistemde artık Apple Pay ile benzer özelliklere sahip MobilePay uygulaması kullanılacak. Danimarkalılar nakit veya kredi kartına ihtiyaç duymaksızın yaptıkları harcamaları akıllı telefonlarını cihazlara okutarak gerçekleştirebilecek. İlgili yasa 2016’da yürürlüğe girecek. dair endişelerin TL’nin güvenilirliğini de azalttığı vurgulandı. Açıklamada, “Dö viz kurundan enflasyona gelen yüksek geçişkenlik karşısında Merkez Bankası’nın karmaşık para politikası görece olarak etkisiz” denildi. Yabancı para cinsi kre di notunun teyit edilmesinde kamu borcunun göreceli düşük ve ihracatın dayanıklı olmasının etkili olduğu belirtilen açıklamada, yabancı para ve yerel para cinsi not görünümünün negatif olma nedeninin dış borçluluk artarken büyüme beklentilerindeki belirsizlik olduğu belirtildi. S&P açıklamasında, bankacılık sektörünün dış borçlarının görece yüksek ve borçlanma vadelerinin ise oldukça kısa olduğuna dikkat çekti. l Ekonomi Servisi Dış borç riski Dolar/TL ABD verisiyle dalgalandı ABD’de tarım dışı istihdam nisanda 223 bin ile tahminler doğrultusunda artmasına karşın bir önceki ayın istihdam artışının aşağı yönlü revize edilmesi ile dolar/TL küresel piyasalardaki seyre paralel dalgalandıktan sonra yönünü aşağı çevirdi. Veri öncesi 2.70’li seviyelerde işlem gören dolar/TL verinin hemen ardından ilk tepki olarak 2.6820’ye geriledi. Daha sonra 2.7025’e kadar yükselen kur daha sonra yeniden yönünü aşağı çevirerek mayıs başından beri en düşük seviye olan 2.6750’yi test etti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle