18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Mayıs 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 22 eknoloji ışık hızıyla ilerliyor. Eskiden, icat edilen bir şeyin başka ülkelere gitmesi, asırlar alırdı. Matbaa, icadından 300 yıl sonra Osmanlılara gelmişti. İlk gazeteyi yine Osmanlılar Avrupa’da çıkışından ancak iki buçuk asır sonra görebildiler. Ancak şimdi işler değişti. Dünyanın bir köşesinde dün ortaya çıkan icat, ertesi gün bizde. Filmler, Amerika ile aynı gün vizyona giriyor. Sosyal medya araçlarına bakın. Facebook Türkiye’de bile iyice eskidi, Twitter 78 yıllık oldu, Instagram yıllandı. T Periscope, kendini anlatmak için bizden bir örnek de kullanıyor tanıtımında: “Kapadokya’da, güneşin doğuşunu bir balonda izlemek istemez misiniz?” Kim istemez? Yani artık canlı yayın için, bir TV istasyonuna, koca koca kameralara, canlı yayın araçlarına, uydulara filan gerek kalmadı. Cep telefonunuzla çekin, tek tuşla tüm dünya sizi izlesin. Şimdilerde yasaklı olduğu için TV’lere çıkamayan Levent Kırca’nın bir parodisini hatırlıyorum. Darbe yapmış bir generali oynarken, TV’de, peşpeşe reklamlar yüzünden ekranda kendisine konuşacak alan kalmayınca, sinirlenip “Darbeyi yapmıyorum ulan” [email protected] Önyargılıymışız HP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, gazetemizde yayımlanan, kendin sor kendin yanıtla benzeri bir söyleşide, “Kürt sorununun çözümü” ile ilgili görüşlerini çok genişçe açıklama olanağı bulmuş; partisinin “Kürt sorununun çözümüne” ilişkin modelinin 4 ana ayağından birinin “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” olduğunu bildirmişti. Bunun üzerine biz de, Truman Doktrini ile birlikte emperyalizmin ahtapot kollarının arasına alınmasından bu yana Türkiye’nin birçok cinayete, oyuna, operasyona uğradığını dile getirip yalnızca bir bölge için “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” istemenin “bölyönet”çilerin işine geleceğini dillendirmiştik. Meğer biz önyargılıymışız, gazeteciliğimizde kusur varmış, Sezgin Tanrıkulu’nu çok üzmüşüz. Neden? Tanrıkulu, Meclis’e verdiği “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” kurulması önergesinin gerekçesinde tek bir bölgeyi C Erdoğan’ı kızdıracak yeni bir icat çıktı niz görüntüyü, sesiyle tüm dünya Twitter’den anında izleyebiliyor. Bunlardan biri “Periscope”, diğeri de “Meerkat” uygulamaları. Şubat ve mart aylarında peşpeşe çıktılar ve sadece biri milyonluk kullanıcıya 10 günde ulaştı. İkisinin de amacı, internetten telefonla canlı video yayını yapmak. Levent Kırca ye küsmüştü. Şimdi, aynı parodiyi çekse, ne yapardı merak ediyorum. Çünkü darbe yapmak için gidip bir ciple teslim alınacak TV binası tarihte kaldı. Artık cep telefonu olan herkes TV yayını yapar hale gelince, darbeci generaller gidip kimi yakalayacak. Daha ilginci, bu iki programla yaptığınız yayınlar, tamamen özgür bir ortamda ve sansür fırsatına olanak tanınmayan atmosferde yapılıyor. İsterseniz, “Birazdan yayında olacağım” diye uyarıyorsunuz. Twitter takipçileriniz ve o sırada “Periscope”a bakanlar canlı canlı sizi görüyorlar. Ayrıca hemen silindiği için, geriye delil melil de kalmıyor. Yani durmadan “Erdoğan’a Twitter’da hakaret etti, dava açıldı” filan haberlerini okuyorsunuz ya, bu davalar açılıyor çünkü Twitter’da yazılar silinmediği için savcılar bunları delil olarak kullanabiliyorlar. Şimdilik Android’te olan Periscop’ta yayınlar 24 saat online kalıyor, sonra kendiliğinden siliniyor. Biri çıkıp, birine en galiz hakareti etse, savcıya haber verilip delil toplayıncaya kadar 24 saati geçeceğinden ortada delil kalmıyor. Bu durumda, küfürü yiyen nasıl duyacak, yargı nasıl suçu belirleyecek, dava açacak Allah bilir artık. Kapatmak da hayal kastetmiyormuş, aslında Türkiye’deki tüm olayların araştırılmasını istemiş. Haydi diyelim önergenin asıl amacı o. Ancak Sezgin Tanrıkulu, kendin sor kendin yanıtla benzeri tam iki gazete sayfası yayımlanan söyleşisinde, HDP’nin de sürekli gündemde tuttuğu “Gerçekleri Araştırma Komisyonu”nu “Kürt sorununun çözümü” modelinin olmazsa olmaz ayaklarından biri olarak göstermiş mi? Göstermiş. Yani, dervişin fikri de, zikri de ortada. Bunun neresinde önyargı, gazetecilik kusuru var, söyler misiniz? Efendim, Diyarbakırlı Sezgin Tanrıkulu’nun seçilememe tehlikesine karşı hep İstanbul’dan aday gösterildiğini yazmamız da kendisine karşı olan önyargımızın bir kanıtıymış. Bu bir önyargı değil, genel bir yargı. Tanrıkulu, Diyarbakır’dan aday olmuyor. Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisini “Dersimli Kemal” diye tanımlayıp İstanbul’dan, İzmir’den aday olması gibi. PeriscopeMeerkat Şimdi medyayı çok daha farklı bir noktaya taşıyacak iki yeni icat var. Bu iki uygulama, internetten canlı görüntü yayınını sağlıyor. Cep telefonunuzla çektiği KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Periscope’ta ne var? Aradığımız cüce ren Aysan’ın, Yunus E Nadi Roman Ödülü’nü alan “Gece Uyurken” adlı yapıtında, düşsel bir cücesi var. Olumlu, doğruya yönelten, direnç aşılayan, insancıl bir cüce bu. Eren Aysan’a, “Romanındaki o cüceyi nerede bulabiliriz? Büyük adamlardan çok çektik çünkü...” diye takıldık. Şu karşılığı verdi: “Uzunundan çok çektik. Kısasını başlangıç olarak aldık. Benim tatlı cinim Seydi, biçimlerin dışında, özün telaşında. O kendini bir aileyi toparlamaya, kıtalar arası koşturmaya, kendi ilkelerini oluşturmaya, bir resmi bilgelikle tanımlamaya adamış durumda. Eğer ay taşına dönüşmeseydi, belki yolunda yürümeye devam eder, bizi de peşine takardı. Küçük cinimin, roman kişilerim Gazel ile Roberto’yu kılcal damarlarına kadar bildiğini düşünüyorum. ‘Gece Uyurken’de kendi aralarında şöyle konuşuyorlar ya: ‘Çok yorulduk Asma. Dünyanın her yerinde çok yorulduk. Türkiye’de, Atina’da, Beyrut’ta, Gazze’de, Paris’te, Buenos Aires’te… Öldürüldük, kuşatıldık, az bırakıldık. Dinlenelim biraz. Uyu canım benim, şimdilik uyu. Birlikte gözlerimizi kapatalım.... Bir gün dirileceğiz değil mi? Ölülerimizin fotoğraflarını taşıyacağız, binlerce insan. Kimse bizi durduramayacak artık. Kimse önümüzde duramayacak!’ Bir gün biz de yeniden uyanacağız. Dirilişimize... Yeniden.” Periscope veya Meerkap sadece hakaret veya küfür için kullanılıyor diye düşünmeyin. Öncelikle, şifreli kanalda maç izlerken bunu kullanan da var, dizilerin heyecanlı bölümlerini çekip yayımlayan da. Mesela ben manken Didem Soydan’ın bir yayınını izledim. Canlı yayında makyaj yaptı bir süre. İnsanlar ne kullandığını sordu, bazı nemlendirici isimleri verdi. Bunları para aldığı için mi yaptı, bilmiyorum. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY Baraj HDP’nin yüzde 12’nin çok üzerinde olduğunu, baraj sorunu olmadığını söylemiş. ABD’den Rusya’ya, mralı tutanakçısı Sırrı SüİSayın reyya Önder açıkladı: Abdullah Bey, İtalya’dan Yunanistan’a tüm istihbarat örgütleri ile içli dışlı olmuş Sayın Abdullah Bey, en doğrusunu bilir. Lamı cimi yok. HDP’ye baraj atlatılacak. Senaryo ona göre kurgulandı. Ulusçuluk, ulus devlet ve Kürtler (4) ünya Savaşı’nın galipleri mağluplar ile hesaplaşmalarını bitirmiş, savaşı kaybeden ülkelere barış antlaşmalarının kabul ettirilmesi süreci tamamlanmış, hesaplaşılmayan tek mağlup Osmanlı İmparatorluğu kalmıştı. Bu da 10 Ağustos 1920 günü Sevr’de gerçekleşti, üç Osmanlı temsilcisi önlerine sürülen anlaşmayı imzaladılar. Ankara’daki TBMM’nin buna tepkisi çok sert oldu. Ankara İstiklal Mahkemesi 1 numaralı kararı ile anlaşmaya imza koyan o üç kişiyi ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’yı vatan hainliğiyle suçlayarak idama mahkum etti. Yunanistan dışında hiçbir devletin onaylamaması nedeni ile Sevr bir anlaşma taslağı olarak kaldı. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922’de TBMM Hükümeti’ni Lozan’da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığı’na getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf devletlerinin Lozan’a İstanbul hükümetini de davet etmesine tepki gösteren TBMM 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. HHH Lozan görüşmeleri 20 Kasım 1922 günü başladı, Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923’te imzalandı ve tüm tarafların onaylarından sonra 6 Ağustos 1924 günü yürürlüğe girdi. Antlaşmada Kürtleri doğrudan ilgilendiren maddeler şöyledir: Madde 38: “Türk Hüküme Bu iki icadın bizim Ankara’yı kızdıracak bir etkisi daha olacak: Erotizm ve porno. İsteyen sevişip bunu canlı yayımlayabilecek. Çünkü ABD yasaları bunu engellemiyor. Türkiye’de ise porno yasak, bu yüzden dünyanın belli başlı tüm porno siteleri kapalı. Ama Periscope’u açık tutup, sadece bu görüntüleri yasaklamak da mümkün değil. Tek çare var, siteyi tümüyle kapatmak. Periscope’u veya Meerkat’ı yasaklamak da, “YouTube”, “Facebook” ve “Twitter” yasağı gibi ülkenin ve sayın “Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın” imajını çizeceğinden öyle çok kolay değil. Ayrıca 24 saat içinde yayın ortadan kalkacağı için, porno yayımlayan da geriye delil bırakmayacak. Görüldüğü gibi, medya çok farklı noktalara gidiyor. Periscope’u, Meerkat’ı izleyip, zapturapta almak için Ankara’nın “internet muhafızı” dolu iletişim binalarında yeni ve kalabalık kadrolar lazım. Sakıncaları? Genelkurmay’a sorular arbay TaY mer Karslıoğlu, uyduruk savlarla casusluk yaptığı gerekçesiyle soruşturuldu. Uyduruk belgelerle ahlaksızlıkla suçlandı. Yargılandı, yargılandığı davanın uyduruk olduğu ortaya çıktı, ama kendisi kriptoloji uzmanı olarak görev yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atıldı. Soruşturmasını yürüten dönemin Organize Şuçlar Şube Müdürü Nazmi Ardıç, geçen şubat ayında soruşturmaya uğradı. Yargılandığı davanın yargıçları Metin Özçelik ve Mustafa Başer de, geçen günlerde tutuklandı. Yarbay Karslıoğlu, çok haklı olarak Genelkurmay’a soruyor: “Yargılandığım davada hiçbir telefon kaydı, tape, para transferi, mail vs. hiçbir delil yoktu. Üzerime atılan suçları ne zaman, hangi yöntemle, hangi çıkar için ne maksatla ve nasıl işlediğimi açıklayamayan iddianameyi esas kabul edip vahim bularak, sicil amirlerime baskı ile düşük D sicil verdirmek suretiyle beni Silahlı Kuvvetler’den atan yetkililere soruyorum: Madem hukukun üstünlüğüne saygı duyuyordunuz ve söz konusu kumpas davalarının hakkaniyetle neticeleneceğini biliyordunuz beni neden attınız?” Karslıoğlu’nun şu sorusu ise zurnanın zırt dediği yerdir: “Silahlı Kuvvetler’in içerisinde bu suça ortak olan, yardım eden, belge temin eden kişilerle ilgili olarak şu ana kadar ne yapıldı?” Hiçbir şey yapılmadı. Çünkü, daha önce de yazdığımız gibi, cemaat, TSK’nin içine fena halde sızmış durumda. ti, Türkiye’de oturan herkesin, doğum, bir ulusal topluluktan olma dil, soy ya da din ayrımı yapmaksızın, hayatlarını ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir. Türkiye’de oturan herkes, her inancın, dinin ya da mezhebin, kamu düzeni ve ahlak kurallarıyla çatışmayan gereklerini, ister açıkta isterse özel olarak, serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır.” (…) “Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır. Devletin resmi dili bulunmasına rağmen, Türkçeden başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.” Madde 39: “Müslümanolmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, Müslümanların yararlandıkları aynı yurttaş haklarıyla siyasal haklardan yararlanacaklardır. Türkiye’de oturan herkes, din ayrımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşit olacaktır. Din, inanç ya da mezhep ayrılığı, hiçbir Türk uyruğunun, yurttaşlık haklarıyla siyasal haklarından yararlanmasına, özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilme, yükseltilme, onurlanma ya da çeşitli mesleklerde ve işkollarında çalışma bakımından, bir engel sayılmayacaktır.” Lozan Antlaşması’nda 3845 arasındaki maddelerin katılan tüm devletler ve Milletler Meclisi’nin onayı olmadan değiştirilemeyeceği, T.C. hukukunda ve politikalarında bu maddeler hilafına bir düzenlemenin yapılamayacağı kesin şart olarak konmuştu. HHH Ne var ki Türk hükümeti bu maddelerde ifade edilen yükümlülüklerini yerine getirmeyince Kürt toplumunda kıpırdanmalar görüldü. İngilizlerin de kışkırtmalarıyla 1925 yılının şubatında iki ay sürecek olan Şeyh Said İsyanı başladı. İsyanın sonunda Diyarbakır’daki Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said ve 47 kişi hakkında ölüm cezası verdi. Cezalar ertesi gün infaz edildi. Ayaklanmayı destekleyen eski Şuraı Devlet reislerinden Kürt Teali Cemiyeti reisi Seyit Abdülkadir ve 12 arkadaşı da İstanbul’da tutuklanarak yargılanmak üzere Diyarbakır’a getirildiler. İdam edilenler arasında onlar da vardı. Biliyorum, konu köşe yazısı çerçevesinden taşarak bir yazı dizisine dönüştü. Fakat konuyu çok önemli buluyorum, Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye’nin evrensel ölçülerde bir demokrasiye kavuşamayacağını düşünüyorum. Sürdüreceğiz. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. nAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İstanbul 04.02 05.46 13.08 Ankara 03.52 05.33 12.52 İzmir 04.21 05.59 13.15 İkindi 16.59 16.42 17.03 Akşam 20.17 19.59 20.18 Yatsı 21.52 21.32 21.48 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle