18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Mayıs 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 13 70. Yunus Nadi Ödül Töreni’nde kazananlar gecenin anısına toplu fotoğraf çektirdi. Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan Eren Aysan’ın isyanı Roman ödülünü alan Eren Aysan, faili meçhul cinayetlere değindiği konuşmasında “Ödülü, ortaçağ karanlığında yitirdiğim babam Behçet Aysan’ın su kadar aziz anısına adıyorum” dedi 0. Yunus Nadi Ödülleri sahiplerini buldu. Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ödül töreninde roman dalında ödül alan Madımak katliamında yaşamını yitiren şair Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan, “Ödülü, ortaçağ karanlığında yitirdiğim babam Behçet Aysan’ın su kadar aziz anısına adıyorum” diyerek faili meçhul cinayetlere dikkat çekti. Eren Aysan, ödülünü sanatçı Zülfü Livaneli’nin elinden aldı. Livaneli, konuşmasında Atatürk’ün “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarların biri kopmuş demektir” sözünü hatırlatarak “Sanat damarlarımızı sürekli kesmeye çalışanlar bunun feci denemesini Madımak’ta yaptılar. Sanat damarlarımızı kesemediler, kesemeyecekler...” dedi. Aysan da konuşmasında şu cümleleri kurdu: “Babamın ölümü gelip çattığında o zamanın boyalı basını katliamın üstünü örtmek, olayları çarpıtmak adına elinden geleni yaptı. Bir tek Cumhuriyet gazetesi yaşananları dosdoğru aktarıyordu. Gazetenin 3 Temmuz Açık hava mezarlığı gibi canım ülkem 7 ni... Çünkü paradan konuşmak zaten onurlu insanlar için utanılacak bir şeydir. Bense babamın ölümünden bu yana ‘yenilgi’ duygusunu üzerimden atamadım. Sanki o ana kadar her şeyin çözümü vardı. Şimdi ise yok! Üstelik bunun bir duygu değil, ağırlığını ve soğukluğunu günden güne hissettiren gerçek olduğunu biliyorum. Birileri benden çok önce bu gerçekle karşılaştı, birileri bunun farkında değil, birilerinin ‘çare’ diye başvurduğu şeyse bana çok yavan geliyor. Belki de kendimi bir parça yatıştırmak için yazmaya başladım. Bizim gibi kayıplarının ardından vekâleten yaşayanlar için artık sayısız anma günü var. Günlerimiz 17 bin beş yüz faili meçhul cinayet için yeterli değil. Artık bir açıkhava mezarlığı gibi canım ülkem... Son olarak, ödülü, ortaçağ karanlığında yitirdiğim babam Behçet Aysan’ın su kadar aziz anısına adıyorum.” Edebiyatın dokunduğu yerde kötülük olmaz Yatışmak için Öykü dalında “Mübarek Kadınlar” adlı yapıtıyla ödül alan Gaye Boralıoğlu’na ödülünü Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü verdi. Boralıoğlu, “Edebiyatın dokunduğu yerde kötülük olmaz. Yaşar Kemal’in dediği gibi, biraz daha yazmak, biraz daha iyi yazmak...” dedi. Aysan, ödülünü Zülfü Livaneli’den aldı. 1993 günü manşeti, ‘Şeriat Ayaklanması’ idi. Altında iri puntolarla, ‘Ölenler arasında şair Behçet Aysan ile ozan Nesimi Çimen de var’ diye yazıyordu. Ne yalan söyleyeyim, o zaman içimden ‘nasıl olur?’ demiştim... Hep bu kadar ağır yürek sızısıyla mı yaşayacağım? Biraz mahremiyetimizi aşarak söyleyeyim: Kimse anlamak istemez, Sabahattin Ali öldürtüldükten sonra uyuyamayan eşinin kızı Filiz’i de akşamdan sabaha ayakta durmaya zorladığını... Kimse bilmez, Ümit Kaftancıoğlu’nun çocuklarına bağlanması gereken maaşı devletin esirgediğini ve bu paraya kavuşmak için ailenin ne çileler çektiği Umudu geri kazandıranlar için elgesel dalında “Madde 16: Yaşam Hakkı” adlı yapıtlarıyla ödül kazanan Kerem Hun ve Yılmaz Kılıç’ın ödülünü Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar verdi. Gezi Direnişi’nde polisin attığı gaz kapsülüyle gözünü kaybeden Muharrem Dalsüren’i sahneye davet eden Hun ve Kılıç, “Bu ödülü 12 yaşında güvenlik güçleri tarafından 13 kurşun sıkılarak katledilen Uğur Kaymaz ve polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden, sakat bırakılan, psikolojik veya fiziksel işkenceye maruz kalan bütün insanlara adıyoruz. Kaybettiğimiz umudu bize geri kazandırmak için korkusuzca Gezi’nin ön saflarında yer alan kaybettiğimiz Gezi şehitlerini bir kez daha anıyoruz” dediler. B Her şeyin mizah olduğu yerde Karikatür ödülünü “Üç Maymun” adlı eseriyle kazanan Oğuz Gürel’in ödülünü yazarımız Hikmet Çetinkaya verdi. Gürel, “Bertolt Brecht, ‘Mizahın bol olduğu yerde karikatürcülerin işi kolay gibi gözükür, her şeyin mizah olduğu yerde de yaşamak gittikçe zorlaşır’ der” diye konuştu. Göç ettirilen köylülere... Özgürlük eksik olmasın “Fotoğraf” dalında Coşkun Aral, İsa Çelik, Gültekin Çizgen ve Ergun Çağatay’dan oluşan Seçici Kurul, ödülün “Özgürlük” adlı yapıtıyla Burak Şenbak’a verilmesini kararlaştırdı. “Kısa Film” dalında birincilik ödülü, Orhan İnce’nin yönettiği “Adem Başaran” adlı yapıtla, Safet Ayhan’ın “Sarı Buzdolabı” adlı yapıtı arasında paylaştırıldı. Ödülleri Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay sundu. İnce, “Bu ödülü 90’lı yıllarda köyleri yakılan ve zorunlu göçe maruz kalanlara adıyorum” diye konuştu. Aybars’ın ödülünü Orhan Erinç verdi “Sosyal Bilimler ve Araştırma” ödülü “İstiklal Mahkemeleri” adlı yapıtıyla Ergün Aybars’a verildi. Aybars, ödülünü Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç’ten aldı. Durbaş’ın ödülünü eşi aldı Şiir dalında “Bağışla Ziyanımı” adlı yapıtıyla ödül kazanan Refik Durbaş’ın ödülünü eşi Bilge Durbaş aldı. Ödülü, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu sundu. Fotoğraf dalında birinci olan Burak Şenbak, ödülünü Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın elinden aldı. Yunus Nadi ödülünü almaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğunu söyleyen Burak Şenbak, “Hayatımızda özgürlüğün eksik olmaması dileğiyle” diyerek törene katılanları selamladı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle