18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR ve GORUSLER 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK KÜLTÜR SANAT Cuma 22 Mayıs 2015 Kenan Evren’in yüzde 92’si 1982 yılında Adıyaman Sincik’te öğretmen olarak görev yapıyordum. 7 Kasım 1982 tarihinde Kenan Evren’in anayasası ile birlikte cumhurbaşkanlığı onaylanıyordu... CENGİZ KARAHAN Emekli Milli Eğitim Müfettişi O zaman nahiye olan Sincik’te, bir ortaokul, bir de ilkokul olmak üzere iki okul vardı. Sincik o zaman Kâhta ilçesine bağlıydı. Okullara tek müdürlük bakıyordu. Mesleğimin ikinci yılı bitmişti. Okul müdürlüğü de hasbelkader bana teslim edilmişti. İki okulda bazen sekiz, bazen on on iki öğretmen görev yapıyorduk. Sincik’in Abuzer Altıntel adında bir ağası vardı. Sandık kurulu olarak biz, oy torbasını ve sandıkları teslim için yola çıktık. Kâhta’da ilgili yere (ilçe seçim kuruluna) oyları ve sandığı teslim edip döndük. O kış (1983 kışı) Sincik’e bir bölük askerle, başlarında yüzbaşı rütbesinde bir komutan gelmişti. Herhalde dağ köylerinin asayişini yerinde görmek ve aykırı durumlara göz dağı vermek için böyle bir uygulama yapıyorlardı. 68. Cannes Festivali’nde, Jia Zhangke’nin melodram türüne yeni bir çeşitleme getiren ‘Mountains May depart’ adlı çalışmasını, yine uzun uzun alkışlıyoruz. ‘Çin Uyandığında’ irçok kez bakanlık yapan Fransız politikacı/ yazar Alain Peyrefitte (19251999), “Çin Uyandığında Dünya Titreyecek” adlı hacimli denemesini, 1973 yılında yayımladığında, kısa sürede ne kadar haklı olduğunun anlaşılacağını, kendisi bile tahmin etmiyordu belki de. Dünya, titreye titreye alıştı Çin’in ekonomik ve dolayısıyla siyasal gücüne... Peki, Çinliler alışabildiler mi bir kıtaya bedel ülkelerinin baş döndürücü gelişme hızına? Köktenci değişimine? Bu sorunun gerisindeki çok katmanlı karmaşık gerçeği, Jia Zhangke’nin (1970) filmlerini izleyenler daha yakından tanırlar. Bu kez, yakın geçmişten yakın geleceğe dek uzanan bir senaryo eşliğinde, melodram türüne yeni bir çeşitleme getiren “Mountains May depart” adlı çalışmasını, yine uzun uzun alkışlıyoruz. Aynı kızı seven iki gencin oluşturduğu aşk üçgeninin, 1999’dan 2025 yılına dek gelişen, ‘me Ses yok Sincik’e gelen askerler, bir iki gün de olsa, Sincik Sağlık Ocağı’nın odalarında kaldılar. Biz öğretmenleri toplayan komutan, önce hal hatır sorup bir sorun olup olmadığını öğrendikten sonra, tek tek adımızı sordu. “Okul müdürü kim?” dedi. Adımla birlikte “Benim” dedim. “Hoca bir yanlışlık olmasın, bir durum olursa bu HAYIR’a benzemez” dedi. Tabi ben ses çıkarmadım, çıkaramadım. Kenan Evren’in anayasası, işte böyle yüzde doksan ikiyle onaylanmıştı. Ne yazık ki halen bu anayasanın mantığıyla Türkiye yönetiliyor. Bu anayasa Türkiye’yi ortaçağın karanlığına sürüklemenin başlangıcı olmuştu. Bu onaylamada ben de sandık başkanıydım. Zarflar şeffaftı. Azıcık ışığa tutup bakınca, zarfın içindeki oyun EVET veya HAYIR olduğu görülüyordu. Sadece EVET veya HAYIR denilecek oylamada, hayır diyecekler üzerinde yoğun bir baskı vardı. Evren’in anayasasına ve cumhurbaşkanlığına hayır denmemesi için, Abuzer Ağa oylamadan önce açık bir şekilde birkaç defa, “Aman ha oylamada – HAYIR çıkmasın” diye biz öğretmenlere ve kendi köylülerine telkinde bulundu. Abuzer Ağa telkinlerinin sessiz dinlenmesine, öğretmenler tarafından “Olur, baş üstüne ağam” denmemesine içerliyordu. Bu içerlemesi ses tonundan ve yüzünün aldığı şekilden, ten renginden belli oluyordu. Benim başkan olarak görevli olduğum sandıkta oy kullanacak seçmen sayısı, 308 (üç yüz sekiz) idi. Tamı tamına 300 (üç ‘Hayır’ oyuna baskı! B 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren. (AA) yüz) oy kullanılmıştı. Sandıkları açma ve oy sayım saati geldiğinde sandıklar açıldı ve oylar sayıldı. Kullanılan oylar içinde sadece 3 (üç) adet HAYIR oyu vardı. Geriye kalanların hepsi EVET olarak kullanılmıştı. Abuzer Ağa çıkan üç tane HAYIR oyuna bozulmuştu. Bozulduğunu yerinde debelenerek ve o yana bu yana gezip, homurdanarak belli ediyordu. Oylar sayılıp tutanağa geçirildikten sonra, sandıkların teslimi için yola çıkmadan önce, okulda kurulan sandıkların sonucunu bilmek için birikmiş meraklı kalabalığın içinde, Abuzer Ağa bana dönerek: “Hoca, bu üç HAYIR oyunu kimin verdiğini biliyorum. Bana sorarsalar söylerim. Ona göre, bilesin” dedi. Ben “Kim verdi” diye sorduğumda; “Biri sen, biri hanımın, diğeri de Adanalı hoca” diye karşılık verdi. Ben, “Benimle eşimi doğru biliyorsun, ama diğer arkadaş için bir şey diyemeyeceğim” dedim. Herkes ağayla benim aramda geçen konuşmaya kulak kesilmişti. Ortalıkta bir sessizlik vardı. lodramatik’ öyküsü, Çin toplumunun sosyal dengelerini tehdit eden dönüşüm sürecinin analizini yapıyor. Gözünü kırpmadan, taviz vermeden yapıyor... Vahşi kapitalizmin cazibesine kapılan, zenginleşirken kimliğini yitiren, oğluna Dolar adını takacak kadar gözü kara yeni zengin karakterinin yakın geleceği konusundaki öngörülerini de filmin son bölümünde sergileyen Jia Zhangke, kültürel köklerinden kopan, yaşamın temel değerlerinden uzaklaşan bireylerin onulmaz yalnızlıklarını sergilerken, geleceklerinin hiç de umdukları gibi parlak olmayacağı konusunda izleyicisini uyarıyor. Melodram diline yenilikçi bir ses Nanni Moretti ve Todd Haynes gibi melodram diline yenilikçi bir ses getiren Jia Zhangke’yi de Altın Palmiye’nin güçlü adayları arasına ekleyebiliriz. Ancak, melodram türünün, gerçeğin sinemasıyla flört etmesinden, duyguların duygusallık sınırlarına yaklaşmasından rahatsız olanların umudu, son günlerde yarışan Paolo Sorrentino ile Jacques Audiard’ın filmlerinde. Umut... Gelinen nokta bugün burasıdır. Son sandıktan gittikçe teokrasiye yaklaşan diktatörlük çıktı. Bakalım 7 Haziran 2015’te sandıklar ne çıkaracak? Umarız barış, birlik, kardeşlik, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği; herkesin aşının, işinin olduğu; demokratik, laik, sosyal hukuk devleti çıkar. Kim o üç hayır? Sadece üç! Churchill’in saati, Atatürk’ün saati II. Dünya Savaşı’ndan sonra Churchill’e hediye edilen saat müzayedeye çıkıyor. Anafartalar’da Atatürk’ün hayatını kurtaran saat de, bugün elimizde olsaydı, mezata çıkarılır mıydı? azi Almanyası’nın Müttefiklere kayıtsız şartsız teslim oluşunun, başka bir deyişle II. Dünya Savaşı’nın sona erişinin 70. yılının kutlandığı bugünlerde bir haber: Churchill’in Zafer Saati satışa çıkıyormuş... Ünlü saat, Sotheby’s’in 22 Eylül’de Londra’da düzenleyeceği müzayedede 60 bin100 bin sterlin fiyat aralığıyla satışa sunulacakmış... Efendim, İsviçreliler malum pek çok konuda bitaraf kalmayı sevdikleri gibi kibar insanlardır. II. Dünya Savaşı sona erince, Müttefik Devletler’in önderleri Churchill, De Gaulle, Stalin ve Truman’a izzetli bir ikramda bulunmak istemişler. N Aziz George’un mızrağı Bir kutu çikolata gönderseler hafif kaçacak. Tutmuşlar, zamanın meşhur saat tasarımcısı Louis Cottier’ye alımlı çalımlı bir saat sipariş etmişler. Cottier de yememiş içmemiş, hünerini döktürmüş. Saatin mineli kadranına, ejderhanın leşini yere seren Aziz George’un tasvirini kondurmuş; saatin akrebi de üç çatallı mızrak olmuş. Mahfaza nın arkasına ise, “zafer” anbir gülümseyişle yinelemek lamına gelen “victory” sözcü kalıyor galiba: Vakit nakitğünün “V”si nakşedilmiş. tir... Gerçi, burada hangisi efsanede genç kızı ejderhadan ‘Atatürk’ün kurtaran Aziz George, bir saati vardı’ Churchill mi, De GaChurchill’in saati derken, ulle mü, Stalin mi, Atatürk’ün saati geldi aklıma. yoksa Truman mı, Hani şu, bir şarapnel bilemem. Ama parçasına siper olup Churchill’e Anafartalar Grup Kohediye edimutanı Albay Mustalen saafa Kemal’in hayatını tin arkakurtaran cep saati. sında kişiTaarruzdan sonye özel bir ra Mustafa Kemal’in, ithaf var: 5. Ordu Komutanı Al“1939 – Başman Mareşal Liman bakan Winsvon Sanders’e armaton Spencer Churchill’e armağan ğan ettiği saat. Churchill – edilen saat 22 Eylül’de Melih Cevdet 1945”. satışa sunulacak. Anday’ın dizeleriyle İngilizleşiire dökülen efsane: rin, bir ese“Atatürk’ün bir sözü vardı rin açık artırmaya / Yediveren gül gibi açarçıkarılma nededı // Atatürk’ün bir atı ni konusunvardı / Etilerden beri da üçlü bir yaşardı // Atatürk’ün kuralı varbir resmi vardı / Buğdır: Ölüm, day tarlası gibi ağarboşanma dı // Atatürk’ün bir ve borç. saatı vardı / DurmaChurchill’in Zafer dı.” Saati’nin haŞimdi o saat nerede, raç mezat satılabilmiyorum. Savaştan soncak olmasına bunlardan han ra Von Sanders’in evine giren gisi neden oldu, bilmiyorum. hırsızlar tarafından çalındığı Ama milyonlarca insanın söyleniyor. can verdiği koskoca Dünya Peki, ya Atatürk’ün saaSavaşı’ndan günümüze kalan ti bugün elimizde olsaydı, bir anı saatinin bile satılması Churchill’in saati gibi mezata karşısında, Vergilius’un bir çıkarılıp birilerine okutulur sözünü anımsamadan edemi muydu acaba? yorum: “Zaman her şeyi alır Hemen, “Olmaz öyle şey!” götürür, aklı bile”. demeyin. Bize de o ünlü özdeyişi acı Ben o kadar emin değilim. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle