23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 18 Mayıs 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ SarayYSK top çeviriyor Cumhurbaşkanlığı, Erdoğan’ın tarafsızlığına aykırı olarak seçim sürecine müdahil olmasıyla ilgili Cumhuriyet’in sorusuna ilginç bir yanıt verdi: Bu hususlar YSK’nin yetki alanında Cumhurbaşkanlığı, 7 dar partisi AKP lehiHaziran seçim sürecinne propanganda yapde Cumhurbaşkanı Taytığı gerekçesiyle Yükyip Erdoğan’ın devletin sek Seçim Kurulu’na parasıyla meydanlara başvurdu. Erdoğan’ın inip muhalefeti eleştirAKP’nin vaatlerini övALİCAN mesi, iktidar partisi lehi ULUDAĞ düğü, muhalefeti eleşne konuşmalar yapmasıtirdiği anlatılan dilekna ilişkin Cumhuriyet’in bilçelerde, Cumhurbaşkanı Taygi edinme talebine yanıt veryip Erdoğan’ın tarafsızlığına di. Cumhurbaşkanlığı, “Diaykırı davrandığı belirtilerek lekçenizde belirtmiş oldugereğinin yapılması istendi. ğunuz hususlar Yüksek SeYSK; CHP’nin başvurusunu çim Kurulu’nun yetki alanı29 Mart’ta, HDP’nin iki dilekna girmekle beraber, Cumçesini ise 5 Mayıs ve 6 Mayıs hurbaşkanlığınca yapılacak tarihli kararlarıyla reddetti. bir işlem bulunmamaktadır” Yüksek Seçim Kurulu; karardedi. Oysa Saray’ın topu atlarında, “Yüksek Seçim Kurutığı YSK; HDP ve CHP’nin lunun Cumhurbaşkanının faErdoğan’ın seçime müdahale aliyetlerini denetleme yetkisi ettiği yönündeki şikayetleribulunmamaktadır” gerekçesini, “YSK’nin Cumhurbaşkanı ni gösterdi. nın faaliyetlerini denetleme Saray’a soru yetkimiz bulunmamaktadır” gerekçesiyle reddetmişti. Bu süreçte Cumhuriyet muAnayasaya göre tarafsız ol habiri, Cumhurbaşkanlığı’na ması gereken Cumhurbaşkabilgi edinme başvurusunda nı Tayyip Erdoğan, 7 Haziran bulunarak, Cumhurbaşkagenel seçimi öncesi birçok il nı Tayyip Erdoğan’ın devlet de açılış törenleri adı altında imkanlarını kullanarak meymiting yaptı. danlarda konuşması ve muhalefeti eleştirmesinin tarafMuhalefete eleştiri sızlığına aykırı olup olmadığı Bu mitinglerde halka hitap ve seçimlere yönelik bir müeden Erdoğan, özellikle mudahale niteliği taşıyıp taşımahalefet partileri CHP, MHP dığını sordu. ve HDP’nin seçim vaatlerini Yetki alanı değil eleştirdi. Bu açıklamalar televizyonlardan da canlı olaCumhurbaşkanlığı Halkrak yayımlandı. Hatta Erdola İlişkiler Daire Başkanlığan, muhalefetin eleştirileriğı, Cumhuriyet’in bilgi edinne “Devletin parasıyla (meyme talebine 13 Mayıs’ta yanıt danlara) çıkıyorum. Bu beverdi. Cumhurbaşkanlığı’nın nim hakkım. Yasal hakkım. gönderdiği yanıtta “4982 saYüzde 52’nin oyuyla buraya yılı Bilgi Edinme Hakkı Kageldim. Sen de adaydın sen nunu kapsamında elektronik yüzde 52 alsaydın ben de saposta yoluyla ilettiğiniz dilekna saygı duyardım” şeklinde çeniz alınmıştır. Dilekçenizde yanıt verdi. belirtmiş olduğunuz hususlar Yüksek Seçim Kurulu’nun YSK: Karışamayız yetki alanına girmekle beraCHP ve HDP; bu süreçber, Cumhurbaşkanlığınca te Erdoğan’ın Cumhurbaşyapılacak bir işlem bulunmakanı sıfatını kullanarak iktimaktadır” denildi. Erdoğan seçim mitinglerine Kayseri’de devam etti. 4 Yalan sokması ile zehirlenme... u toplum yalan sokması ile zehirlendi. Yalan sokması, yılan sokmasından daha tehlikelidir, çünkü serumu da bulunmamıştır, tedavisi zordur. Yalan, ortaya bugün çıkmamıştır, insanın dünyada varlığından beri vardır ama küçük ölçeklerde kalmıştır, dozu hafiftir ve yaşamsal durumlarda kullanılmıştır. Günümüzde ise “yalan”, her alanda işe yarar bir yöntem olarak kalıcı yerini almıştır. Yalanın politikada kullanılmasını uygun gören İtalyan yazar Nikola Makyavel eğer bugünleri görseydi Prens adını taşıyan kitabını çocukça bulur, yeniden yazmak isterdi. Bence politika alanındaki en başarılı yalancıya verilmek üzere bir “Makyavel Ödülü’ konmalıdır. Nasıl olsa bu ödüle seçici kurul bulmak çok kolaydır. Yalan sokması ile zehirlenmiş alanlara gelince. B Bu yolda şehit oluruz ısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi hakkında çıkan idam kararını eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , “Mursi şayet idam edilirse ki terör örgütüyle mücadele eden bir kardeşim şehitlik rütbesine erişmiş olacaktır. Ben de eğer böyle bir akıbete uğrarsam rabbim inşallah bizlere de o makamı lütfedecektir diye inanıyorum. Biz ölürsek bu yolda şehit oluruz. Ey Kılıçdaroğlu, ey Doğan Medyası, ey Pensilvanya, ey Kandil. Hak yolunda kefenimizi giydik. Evet biz buna inandık, böyle iman ettik” dedi. Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen top Erdoğan, ‘Mursi idam edilirse şehit olacak. Ben de böyle bir akıbete uğrarsam rabbim inşallah bizlere de o makamı lütfedecektir’ dedi M lu açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her partiye eşit mesafede” olduğunu söylemesine karşın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatlerini eleştirdi. Erdoğan, “Birileri cek cak ile konuşuyor. Gelince diyor memura şunu vereceğim, bunu vereceğim diyor. Çünkü bunların sırtında boş yumurta küfesi var” diye konuştu. Doğan Grubu’na çattı Mısır’da devrik Cumhurbaşkanı Mursi’ye verilen idam kararına sert tepki gösteren Erdoğan, Doğan Medya grubunu hedef aldı. Erdoğan, “Mısır’da yüzde 52 ile mille tin oylarıyla iş başına gelen Mursi’yi ve arkadaşlarını 122 kişi idama mahkum kararı aldılar. Türkiye’de de bu haberi Doğan Medya Grubu nasıl verdi? ‘Şok karar yüzde 52 ile idam.’ Ey Doğan Grubu seni muhatap almam. Ama şunu bilmen lazım. Siz affedersin hayatınızı korkuyla geçiriyorsunuz. Şunu bil biz bu yola çıkarken her zaman söyledim, söylüyorum. Kefenimizi giyerek çıktık. Bizim ölümümüz şahsiyetlidir. Mursi’nin idamı şahsiyetlidir. Doğan grubu sen de avucunu çok yalarsın. Beraber hareket ettiğiniz paralel örgüt aynı şekilde siz de çok avcunuzu yalarsınız. l Yurt Haberler Yalan sokularak zehirlenmiş hukuk konusunda ülkemiz en görünür örneklerden birisini vermektedir. Sahte deliller oluşturmak. Yalancı tanıklar yaratmak. Savcıları yönlendirmek. Yargıçların kararlarını önceden belirlemek. Gerekirse, davayı zamanaşımına götürmek. Gereksiz ve haksız tutuklama kararı vererek zulmetmek. Suçsuzlara suçlu kararı vermek. Suçlulara suçsuz kararı vermek. Gerçek suçları aklamak. Aklanamayan suçları saklamak. Hukukun yalanla zehirlenmesinin sonuçları bunlardır. Öyle ki, artık iktidarda olanların içinde bile buna karşı sesler yükselmektedir. Bir toplumda hukukun yalanla zehirlenmesi yaşanıyorsa o toplumda “adalet” yok demektir. Toplumun en büyük kaybı da “adaletin kaybı”dır. Hukukun yalanla zehirlenmesi... ‘Gülen’in medyasını susturun’ Savcılık, TÜRKSAT’a gönderdiği yazıda ‘paralel yapının yayınlarının topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesini’ istedi ethullah Gülen ve lenen Suçları Soruşturcemaatine yönema Bürosu’nda görevlik “terör örgütü” soli Cumhuriyet Savcıruşturmasını yürüsı Serdar Coşkun, Ulaşten Ankara Cumhuritırma Denizcilik ve Hayet Başsavcılığı’na bağberleşme Bakanlığı’na lı Anayasal Düzene Karbağlı olan Türksat Geşı İşlenen Suçları SoF. Gülen nel Müdürlüğü’ne 27 ruşturma Bürosu, TürkNisan’da bir yazı gönsat Genel Müdürlüğü’ne yazı derdi. göndererek örgütün yayın orFethullah Gülen’in liderliganlarının topluma ulaştırılğindeki örgütün bir cemaat masında devlet imkânlarının diktatörlüğü kurmak için yılkullanılmasının engellenmelarca faaliyet yürüttüğü besi istendi. lirtilen yazıda Gülen’in örgüAnayasal Düzene Karşı İşte yönelik genel çağrı ve ta F Camide AKP protokolü Manisa’nın Akhisar ilçesinde Kur’anı Kerim öğretimi ve hafızlık eğitimi verilen Hilaliye Eğitim Vakfı’nın 40. hafızlık merasimi ile vakıf tarafından yaptırılan Hilaliye Külliyesi bünyesindeki Şahinhoca Camisi’nin ibadete açılışı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın katılımıyla yapıldı. Arınç, Mursi’nin idamıyla ilgili konuşurken gözyaşlarını tutamadı. Camide protokol ile cemaat arasına kırmızı şerit çekilmesi dikkatlerden kaçmadı. limatlarının örgütün elindeki basın yayın organları üzerinden verildiği belirtildi. Yazıda “Devlete ait imkânları kullanan ve yayın yapan bu örgütün elindeki televizyonlar, radyolar, internet siteleri, devlete ait uydulardan yayın yapan her türlü görsel ve basılı yayınların topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesi için gereğini takdirlerinize arz ederim” isteğinde bulunuldu. l ANKARA (Cumhuriyet) Bir toplumda insanların en doğal haklarından birisi “doğru haber alma hakkı”dır. Bu da yazılı basının, sözlü basının özgür olması demektir. Medyayı kimilerini satın alarak, kimilerini ekonomik tehditlerle, güdümlü hukuk eliyle sindirerek baskı altına alan siyasal iktidar “medyayı zehirlemekte”, halkın doğru haber alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Bu durum her alanı etkileyen bir toplumsal zehirlenmedir. Bilgi kirliliği, taraflı yayıncılık, toplumsal algıyı etkileyerek “yalanı doğrudoğruyu yalan” olarak göstermek bir ahlak suçudur. Medyanın yalanla zehirlenmesi toplumsal ahlakın bu derece bozuluşunun hem nedeni hem de sonucudur. Medyanın yalanla zehirlenmesi... ay canına!.. Ben dün kendi keyfimi yazıya döktüm, “Bursa Ovası fıkır fıkır” diye bir Tırmık yazdım. Ayrıntısına girmeden, analiz filan yapmaya kalkışmadan, epeydir özlediğimiz bir sesin yükselmesinden, pek çoklarının unuttuğu bir ruhun, “sınıf ruhunu”nun ayağa kalkmasından duyduğum mutluluktan söz ettim. Atlayıp Bursa Ovası’na gidemediğim; orada halay çeken Renault ve Tofaş ve onlara destek veren öteki metal sanayii işçilerinin yanında saf tutamadığım için hayıflandığımı anlattım. O kadar... Bana sorarsanız iddiasız, kimi tartışmalara ebelik edemeyecek bir yazıydı. Öyle olmadı ama... Tırmık’ın yanındaki elektronik adrese mektup yağdı desem abartı olmayacak. Anlaşılan mektup yazan okurları 140 karakterlik twitter filan kesmemiş, o yüzden sayfa, satır sınırı olmayan emektuplara yumulmuşlar... Yaşı uygun olup DİSK eksenli sendikal mücadelenin şanlı günlerini anımsayanlar arasında kendini sevimli bir romantizme kaptıranların sayısı hiç de az değildi. “Eski günler geri geldi... Uyuyan dev uyandı... Hava döndü... İşçiden işçiden esiyor yel” gibi cümlelerin, cümleciklerin yer aldığı emektupları bir yana koya V felaketten kurtardı... Bir keskin solcudan, memleketi İflah olmaz eski solcuların safgöre darbe hazırlığı 1979 bir de dönmüşünden... satasına Temmuz’unda başladı, Genelkurmay İkinci Başkanı Haydar lım. Gelecek günlerde o konuda ben de ve sanırım başkaları da yazacaklar. (Son cümlenin Cumhuriyet’te kapı yoldaşım Ahmet İnsel’e ve yazı enerjisini kıskandığım Demir Küçükaydın arkadaşıma ve dışarıdan değil “içeriden” yazabilecek bilgi ve donanımıyla Aziz Çelik’e bir yazı siparişi anlamına geldiği anlaşılıyor değil mi?) HHH Ancak sayıca pek az da olsa mutlaka hesaplaşılması gereken emektuplar da vardı. Başlıktan anlaşılmıştır zaten: Keskin solcular ve döneklerden gelen birkaç mektup. Keskininden başlayalım: Adını vermeden ama hiç değiştirmeden aktaracağım. Ama hepsini değil. Vakti bol bir zevzek sayfalarca döktürmüş. Ama şu kısa paragraf, yazanın zihniyetini ayan beyan etmeye yeterli: “…İşlediğin suçun kendinde farkındasınkiuvriyerizm demişin, doğru devrimci çizgiden birazcık sapacağım demişin. Basit bir maaş artırma talebinden başka hiçbir şey olmayan bir işçiler hareketini göklere çıkarıyorsun, hiçbir siyasal talep talep yok, düzenle sorunu olmadığı besbelli bir eylemi devrimci eylem gibi göstermek aslında devrime ihanetin ta kendisidir. Marksistlerin eyleminde siyasal talep öne çıkar, üç kuruşluk zam talepleri değil...” Nasıl ama? Sendikal taleplerle, örneğin ücret zammı için ayağa kalkan işçiler aslında düzeni savunmaktalar(mış). Marksistler böyle yapmaz(mış). Bu solcu zevzek için iki seçenek var: Ya işçilerin ekonomik taleplerden siyasal taleplere sıçrayacakları bir bilinçlenme sürecini beklemek, ancak ondan sonra işçi hareketlerini desteklemek ya da işçilerin doğar doğmaz Marksist bilinçle donanmış olacakları bir tanrısal mucize için dua etmek... Yani... Yani geçelim... Daha fazla üstünde durmaya değmez. HHH Şimdi de sıra “Eskiden solcu olmuş” ya da kendini “solcu sanmış” bir başka zevzekte... Yine noktasına, virgülüne dokunmadan aynen aktarıyorum: “… SnEngin,askerler beklediklerini son anda darbe yaptılar görüşü, iflah olmaz eski solcuların safsatasidir.Ne yapacaktı ordu, ne zaman müdahele etmeliydi? Tabii ki başka çare kalmayıncaya müdaheleetti.Esas bunları değil de, neden ülkede sağ,sol kavgası başladı, hükümet niye olayları onliyemedi, solcular ne istiyordu, sol sendikaların amacı neydi ?.Bunlardan bahsedin Sn Engin. Gerisi boş laftirBizler de o tarihte sol görüşlüydik,ama sizin gibi olaylara at gözlüğü ile bakmiyoruz.Saygilarimla” Neresinden tutalım bu görüşlerin? “Eski solcuların safsatasıdır” buyurmuş. Kimi kastettiğini bilmiyorum. Ben “eski solcu” değil, “eskiden beri solcu”yum. Daha ayıbı, askerlerin darbe için alçakça bir bekleme sürecine karar vermedikleri; çareleri kalmadığı için, kötü niyetlerinden değil memleketi kurtarmak için darbe yaptıkları iddiası. Tamam aktardığım mektup sahibi bunu pek zavallıca ifade etmiş. Ama unutmayın, cuntabaşı Evren’in ölümünün ardından çok daha hünerlilerini okuduk. Ama hepsinin özü aynıy dı: Asker darbeye mecbur kaldı ve Saltık’ın darbe planını hazırlaması için Kenan Evren tarafından görevlendirildi. Saltık’ın kısa sürede hazırlayıp komutanlara sunduğu darbe planı onay gördü. Ancak uygulamaya geçilmesi için kamuoyu henüz hazır olmadığından işin beklenmesi gerektiğine karar verildi... Peki bunun safsata olduğunun kanıtı var mı? Yok. Gerçek olduğunun kanıtı var mı? Var elbet. Evren’in demeçleri, Evren’i yargılayan mahkemenin kabul ettiği iddianame, darbenin kilit komutanı Haydar Saltık’ın daha sonraki açıklamaları... Devam edeyim mi? Adamcağız “Bizler de o tarihte sol görüşlüydük” diyor. Bizler dediği kimlerdir bilemem. Ama yazdıklarına bakılırsa o zamanlar solcu olan ya da kendini solcu sayan bu zat şimdi McCarthy’ye bile rahmet okutacak bir ağızla konuşmakta. Bir de “Ama sizin gibi olaylara at gözlüğü ile bakmıyoruz” buyurmuş. Bak bu doğru. Zaten at gözlüğü bile işe yaramazdı. Köre gözlük ne yapsın?.. Siyasal iktidar kendi yandaşlarına her alanda özel bir durum sağlayarak bir “yandaşlık hukuku ve ekonomisi” yaratmıştır. Böylece, yetenekli olmanın yerini yandaş olma almıştır. Hakkı olan değil, yandaş olan kamu görevlerine atanmaktadır. Konunun uzmanı değil, yandaş olana yer açılmaktadır. En yandaş olanlar, ailenin içindekilerdir. Sonra yakın akrabalar gelmektedir. Sonra da yandaşlar. Görevler onlarındır, kadrolar onlarındır, maaşlar, primler, zamlar onlarındır. Okullarda yönetim görevleri onlarındır. Onların olan herkes gözdedir, dokunulmazdır. HHH Yalanla zehirlenmenin serumu ise 7 Haziran sçimlerinde bu “Yalan İktidarı”nın yurttaşın oylarıyla iktidar gücünden uzaklaştırılmasıdır. Türkiye’nin önündeki “Son Dönemeç” budur... Yaşamın yalanla zehirlenmesi... ‘Fuat Avni’ sorusuna Ala yanıt bulamadı Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, Erzurum’daki bir lokantada basın mensuplarıyla bir araya geldi. Ala, “Fuat Avni’yi neden bulamıyorsunuz?” sorusuna yanıt veremedi. Ala, “İsmi telaffuz etmeden cevap vereceğim. Bulamadınız diye bir şey yok. Yani devletin de kendine göre birtakım yöntemleri oluyor. Bulamadınız değil de... Yurtdışından, Hong Kong’dan insanlar bir şeyler yazıp çiziyor biliyorsunuz. Sosyal medya bir gerçektir...Yani sadece sosyal medyayı kullananlardan ibaret değil Türkiye onu söylemeye çalışıyorum” dedi. l Yurt Haberleri C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle