17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada ... Meclis’te çok ilginç bir koalisyon oluşmakta. İbretle izliyoruz” diye yorumladı. Oysa durum Başbakan’ın yorumladığı gibi değil. Zira AD ağabeyinden menkul siyaset anlayışı ile gerçeği saptırıyor. Üç muhalefet partisinin İç Güvenlik Yasa Tasarısı’na karşı aynı görüşleri paylaşarak Meclis’te direnişe geçmelerini bir türlü sindiremiyor. Başbakan istiyor ki, muhalefet bu yasa karşısında bölünsün. Her biri ayrı ve birbirine ters düşsün ve tabii bu görüş bölünmüşlüğünden iktidar yararlansın... İç Güvenlik Paketi de dilediği içerikte geçerek yürürlüğe girsin! HHH Muhalefetin gerçekten topluma yarar değil zarar vereceğine inandığı bu yasa karşısında parlamento tarihinde belki de ilk kez muhalefet partileri aynı görüşü paylaştılar. CHP, HDP ve MHP İç Güvenlik yasasının zarar getireceğini savunuyorlar. İktidar başları, topluma yarar sağlayacak görüş birliğiyle muhalefetin hareket etmesini, bir türlü sindiremiyor. Karalama siyasetinde tepedeki AKP’linin yaman bir izleyicisi olan Genel Başkan ve Başbakan AD de; muhalefetteki bu görüş ve davranış birliğini “ibretle izledikleri çok ilginç bir koalisyon” diye suçlayıcı bir üslupla eleştiriyor. Uzlaşma kültüründen o denli uzaklar ki illa ki muhalefeti suçlayacaklar! HHH Meclis’te eşine ender rastlanan kanlı olayların sorumluluğunu muhalefet partilerine yüklüyor Başbakan! Pes doğrusu! Başbakan’a göre olayların sorumlusu üç muhalefet; fakat iktidarın Meclis’teki sözcüleri ve tekme tokat muhalefete girişen AKP’li vekiller sütten çıkmış ak kaşık gibi tertemiz iseler... ... Meclis’teki olayları kaydeden TV görüntülerinin tamamını yayınlatsın da, kimin ak kimin kara olduğunu bizzat saptasın! HHH Üstelik o kadar çaba harcamasına da gerek yok. Partisinin Oktay Saral adındaki vekilinin, bir HDP’li vekilin başına tokmak vurduğunu, dört yumruk attığını ve dünyanın en dürüst insanı olduğunu söylediği TV’lerdeki açıklamasını izlesin... Parlamentodaki kanlı kavgaların sorumlusunun kim ve kimler olduğunu tabii işine geliyorsasaptayabilir... Ama hayır! İktidar olmanın ağırlığını bir türlü duymayan bir parti için bütün bu gerçeklerin beş paralık değeri yoktur... Onların haklı veya haksız ayırt etmeden kendilerinden başka herkesi suçlu ve sorumlu göstermek ve görmek fıtratları gereğidir. HHH İktidarın hazırladığı İç Güvenlik Paketi ve bu tasarının yasalaşmasıyla ilgili tutumları tuhaf bir olgu yaratıyor. Paket öyle maddeler içeriyor ki bir bireyin yolda polisten sakınmadan yürümesi bile olanaksız. Polis sokakta sorgular, yetmez, götürür karakola 48 saat gözaltına alabilir. Savcı ve yargıç yetkileri valilere ve kaymakamlara devrediliyor. Bunlar hukuk devletini devre dışı bırakan iki vahim olası örnek uygulama ve... ... Bu ve benzeri maddeleri inceledikçe insanın aklına; bu iktidarın vatandaşını bu denli cendereye sokan bir yasada ısrar etmesi, acaba?.. Halkından korkmasından mı kaynaklanıyor sorusunu getiriyor. HHH İç güvenliği sağlayacakmış bu yasa ile pekâlâ... Ama önce Güneydoğu illerinde her gün yeni bir olay yaratarak o bölgenin iç güvenliğini altüst eden PKK’li eşkıyaların marifetlerini engellemesi gerekmez mi? Orası bu ülkenin bir parçası değil mi? Daha dün gibi, Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin yıldönümü bahane edilerek PKK kimi il ve ilçeleri ateşe verdi. Molotof atana da, taşıyana da bir iki yıl hapis cezası vermeye hazırlanan hükümet; o gün Silopi Adliye Sarayı’na atılan molotoflardan hiç söz etmiyor... HHH Bu nedenlerle İç Güvenlik Yasası: Hükümet; çözüm sürecinin devamı için önkoşul olarak direttiği baş konuda RTE ile alay ederek silahları bırakmayacaklarını açıklayan, iç güvenliği bir anda sarsacak olası olaylar yaratabilecek Kandil’den değil de... ... Bir parça huzur diyen Batılı Doğulu sade Anadolu halkından korktuğu izlenimini veriyor. Mücadeleyi müzakere zayıflattı İHD’nin oluşturduğu Barış ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu rapor açıkladı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR İHD’nin oluşturduğu Barış ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu, Kuzey Irak temasları sırasında KCK Eş Başkanları Cemil Bayık ve Bese Hozat ile yaptığı görüşmeyle ilgili raporu açıkladı. KCK yöneticileri, sürecin Kürt siyasal hareketinde gevşemeye yol açtığını savunurken çözüm sürecinin ısrarla sürdürülmesinin Öcalan’ın gayretleri ile gerçekleştirildiğini belirtti. Müzakereye geçilmemesinin ve İç Güvenlik Paketi’nin süreci tehlikeye attığını belirten KCK eş başkanları, Öcalan ile aralarında bir görüş farklılığı olmadığını söyledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) bünyesinde çalışmalar yapan Barış ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu, KCK yetkilileri ile görüşmek, IŞİD’den kaçan sığınmacıların durumlarını incelemek ve Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu’yla temasta bulunmak amacıyla Kuzey Irak’a yaptığı ziyaretle ilgili bir rapor hazırladı. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Alataş, İHD Genel Başkan Yardımcıları Raci Bilici, Osman Süzen, İHD Genel Saymanı Sevim Salihoğlu’nun da aralarında bulunduğu heyet Kandil’de KCK Eş Başkanları Cemil Bayık ve Bese Hozat ile görüştü. ‘Abdullah Öcalan oyalamaya tahammül ediyor’ Raporda, PKK devlet diyaloğunun 21 Mart 1993’te başladığı, devam eden çözüm sürecinin müzakere aşamasına gelemediği belirtilerek bunun sebepleri üzerinde durulduğu belirtildi. Roparda “Sayın Öcalan ile devlet görevlilerinin görüşmesinin Kürt siyasal hareketinde gevşemeye sebep olduğu, nasıl olsa sorunları Sayın Öcalan görüşerek çözebilir anlayışının geliştiğini, bunun da mücadeleyi zayıflattığını ve hükümetin müzakereye geçmeme eğilimini güçlendirdiğini belirtmiştir” denildi. Türkiye demokratik kamuoyunun sorunun müzakere yolu ile çözülmesi noktasında güçlü bir tepki vermediği, Öcalan’ın yal nız kaldığının ifade edildiği raporda, devletin süreci zamana yaydığı, çözüm niyetinin olmadığı belirtilerek “sürekli seçimlerde malzeme olarak kullandığını belirtip daha güçlü bir toplumsal mücadele ile Sayın Öcalan’ın elinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Tüm bunlara rağmen 8 Mayıs 2013 tarihinde PKK’nin gerilla güçlerini Türkiye sahasından çekmeye başladığını ancak hükümetin taahhütlerini yerine getirmemesi nedeni ile sürecin eylül ayında sona erdirildiğini, şu anda geri çekilen gerillaların yerlerine geri döndüğünü ve örgütün tarihindeki en güçlü dönemini yaşadığını ifade etmişlerdir” denildi. Barış ve çözüm sürecinin ısrarla sürdürülmesinin Öcalan’ın gayretleri ile olduğunun belirtildiği raporda, “Son barış ve çözüm sürecinin ısrarla sürdürülmesinin tamamen Sayın Öcalan’ın gayretleri ile olduğunu, Sayın Öcalan’ın AKP’nin oyalama tavrına tahammül ettiğini, bunun sebepleri olduğunu ifade etmişlerdir. Öcalan’ın Rojava devrimini yaşatmak, Türkiye’deki zihniyetin değiştirilmesi ile ilgili barışın toplumsallaştırılması çalışmalarına zaman tanımak ve AKP’nin gerçek yüzünü hem Türkiye’nin hem Ortadoğu’nun hem de dünyanın anlamasını sağlamak için süreci devam ettirdiği” bildirildi. Raporda KCK yöneticilerinin, AKP’nin sorunları çözüyormuş gibi yapıp esasında çözmediğini söylediği ifade edilerek “DevletÖcalan görüşmelerinin 15 Şubat’a kadar müzakereye geçmesi gerektiğini, geçilmemesi halinde sürecin tehlikeye gireceğini ifade etmişlerdir. AKP’nin son iç güvenlik yasası ile esasen bir nevi savaşa hazırlık yaptığını, bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ifade etmişlerdir” denildi. Davutoğlu, Meclis’teki kavgayla ilgili ‘molotof koalisyonu’ dediği muhalefeti suçladı THE ECONOMİST DERGİSİ Teatral tutummuş Yazıcıoğlu’nun annesinin tabutunu taşıdı Helikopter kazasında ölen eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesi Fidan Yazıcıoğlu, tedavi gördüğü hastanede dün sabaha karşı yaşamını yitirdi. Başbakan Davutoğlu programını değiştirerek Sivas’taki cenazeye katıldı. Davutoğlu, Fidan Yazıcıoğlu’nun tabutunun cami avlusunda taşınmasına yardım etti. (DHA) SİVAS (AA) Başbakan Ahmet Davutoğlu, iç güvenlik paketine tepki gösteren muhalefeti “molotof koalisyonu” diye nitelendirirken, “Gerekirse sabaha kadar oturumlar sürer. Öyle veya böyle geçecek” dedi. CHP Milletvekili Orhan Düzgün’ün başka bir CHP’liyi tutmak isterken merdivenlenden düştüğünü ileri süren Davutoğlu, “Teatral anlamda bir tutumla yüce Meclis’in itibarını zedelemeye yönelik faaliyetler meclis adabına da mecliste yapılan yeminin ruhuna da aykırı” dedi. Sivas Valiliği’ni ziyaretinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, iç güvenlik paketinin Meclis’teki görüşmeleri sırasında yaşananlarla ilgili muhalefeti suçladı. Muhalefetin paketin çıkmaması için ortak mücadele ettiniği belirten Davutoğlu “HDP bunun öncülüğünü yapıyor, CHP fiilen kürsü işgallerine yöneliyor, MHP de bunlara destek veriyor. Bu tablo ibret verici bir tablodur. Bu yasayı engellemek için Meclis’i dahi şiddet ortamına dönüştürenler halka hesabını veremezler. Onlara destek veren MHP de veremez. Hepsi molotofkokteylini savunuyorlar. Bunlar molotofçu koalisyon. Molotof koalisyonu” dedi. Barzani: İki yılda bağımsızız Dış Haberler Servisi The Economist dergisi bu haftaki sayısında Kürt dosyasını açtı. Iraklı Kürtlerin sadece “bağımsızlık yolunda ilerlediklerinin” anlatıldığı dosyada Kandil Dağları’nda PKK’nin ileri gelenlerinden Cemil Bayık’la bir söyleşiye de yer verildi. Bayık, “PKK’nin değiştiği” vurgusu yaparken Öcalan’ın ünlü “demokratik konfederalizm” tezini “İsviçre’nin kantonal sistemi” ve hatta “AB modeli” ifadeleriyle açtı. Bayık’a göre “PKK artık, Kürtlerin çoğunlukta olduğu Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde ayrı bir devlet istemiyor. Tüm isteğimiz, kendi kimliğimiz, kültürümüz ve demokratik koşullarımız altında özgürce yaşamak” diyen Bayık, “Kendi kaderini tayin hakkı, bağımsız bir devlet olarak yorumlanmamalı” vurgusu yaptı. Dergi Bayık’ın “dört farklı ülkede yaşayan Kürtleri birleştirecek ‘Büyük Kürdistan’ arayışında olmadığı” yorumunu aktarırken, “Irak’taki Kürtler kendilerine ait bir devlet istiyorlarsa, bu onların işi” sözlerini vurguladı. Bayık’ın bunun yerine Türkiye içinde “kanton sistemi” ve Öcalan’ın ünlü tezi “demokratik konfederalizme” atıf yaparken, muhtemel modeller olarak “konfederal İsviçre”yi ve “hatta AB modelini” saydığı kaydedildi. Bayık’ın Türkiye ile iki yıldır ateşkesin devam ettiğini anımsatırken, “Erdoğan hükümetinin görüşmelerin devamı için PKK’nin şartlarını yerine getirmemesi halinde çatışmaların yeniden başlayabileceğinden kaygılandığı” dile getirildi. Bayık, Amerikalı veya Avrupalıların aracılık yapabileceğini “Kim olacağının fark etmediğini” sözleriyle vurguladı. Dergiye konuşan Mustafa Barzani’nin torunu Şirvan Barzani, “Yeterince bekledik. Dört şeytan arasında bölünmemizin üzerinden yüz yıl geçti. İki yıl içinde bağımsız olacağız” diyor. Dergi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin de şu sözlerini aktarıyor: “Kendi kaderimize karar vermemizin zamanı geldi. Bizim için başkalarının karar vermesini beklememeliyiz.” Başbakan Neçirvan Barzani de, Musul’daki durumun tamamen değiştiğini belirtiyor: “Aynı yapıya, aynı sisteme geri dönemezsiniz çünkü Irak artık egemenlik vasfını kaybetmiş bir devlet. Bağımsızlık bize sunulmayacak, bizim almamız gerekecek.” Barzani, bağımsızlığın “beş ya da altı yıl içinde geleceği” görüşünde. Demirtaş: Samimiyseniz bonzai ve molotof yasalaşsın SİBEL BAHÇETEPE CHP, ‘isyan bastırmakta kullanılan mermiler’ alındığı iddialarını Meclis gündemine taşıdı ‘İç savaşın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin, ABD’den “isyan bastırmakta kullanılan” mermilerden sipariş ettiği, mermilerin Türkiye yolunda olduğu iddiası TBMM gündemine taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi “iç savaş hazırlığı mı yapılıyor” diye sordu. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Çelebi, toplumu korku yoluyla baskı altına almaya çalışan hükümetin hem yasal olarak hem de fiziki olarak ülkeyi adeta bir iç savaş hazırlığına sokar gibi yasalar hazırlarken bir yandan da iç savaş koşullarında kullanılabilecek “isyan bastırma mermilerinin” sipariş edildiği iddialarına dikkat çekti. Bu hazırlıkların neyin hazırlığı olduğunun hükümet tarafından açıklanması gerektiğini be hazırlığı mı?’ lirten Çelebi, polisin isyan bastırmada kullandığı “çukur uçlu mermilerden” milyonlarcasını taşıyan kargonun Türkiye yolunda olduğuna işaret etti. Çelebi, ABD’den yola çıkan malların önce İzlanda’ya, ordan da Hamburg’a getirildiğini, sonra Frankfurt’a gittiğini, 20 Şubat akşamı Lufthansa Havayolları’na ait bir uçakla Türkiye’ye hareket edececeğini bildirdi. Silahı gönderen şirketin “Hornady Manufacturing Company” , alıcısının ise Emniyet Genel Müdürlüğü olduğunu belirten Çelebi,bu mermilerin, insanın bedenine girdikten sonra çok daha geniş bir delik açarak çıktığını ve büyük hasar bıraktığını dile getirdi. Çelebi, dünyada tartışma konusu olan ve Fransa’da kullanımı durdurulan Hollow Point’leri özel harekâtçıların kullandıklarını bildirdi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Güvenlik paketi ile ilgili tavrımızda ne kadar haklı olduğumuz AKP milletvekillerinin şiddet içerikli tavrı ile görüldü. Bu yasanın çıkmaması için elimizden geleni yapacağız, direnişimizi sürdüreceğiz. Bonzai ve molotof konusunda samimi iseniz, gelin yasayı iki madde ile sınırlandırın ve yasayı çıkartalım. Derdiniz başka, sarayınızı, saltanatınızı koruyorsunuz. Devleti demokratikleştirme yaklaşımınız yok” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa Sol Partisi’nin “2. Akdeniz Konferansı” dün Taksim Hill Otel’de başladı. Konferansın açılış oturumuna Avrupa Sol Parti Başkan Yardımcısı Maite Mola, Demir taş, SDP Başkanı Rıdvan Turan ve ÖDP Eş Genel Başkanı Bilge Seçkin Çetinkaya katıldı. Davutoğlu’nun “Kimse Türkiye’deki insanları direnişe çağırmaya kalkmasın, o direnişin altında kalır. O zaman bütün bir millet ayağa kalkar, molotofkokteylini savunanlara karşı kendi sokağını, şehrini savunur” sözlerine ise Demirtaş, şu yanıtı verdi: “Halkı özellikle göstericilere karşı sivil faşist bir güç halinde harekete geçirme çağrısı Başbakan’ın acizliğinin ne kadar korktuğunun göstergesidir. Başbakan bu şekilde konuşamaz, halkın göstericilere müdahale hakkı asla yoktur. Faciaya yol açabilir, iç çatışmaya kadar gidebilir.” Demirtaş ‘Mart ayında PKK dağdan iniyor, silah bıraktı, bırakacak’ gibi söylemlerin karşılığının olmadığını söyledi. Savcılık fezlekesinde Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tanımı kullanıldı Gülen 1 numaralı şüpheli İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Fethullah Gülen cemaatine yakın polislerle ilgili soruşturması kapsamında hazırlanan fezlekede, Fethullah Gülen 1 numaralı şüpheli olarak yer alırken Taraf Gazetesi yazarı eski polis Emre Uslu, Bugün Gazetesi yazarı Gültekin Avcı, eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 80 kişi de şüpheli olarak yer aldı. Fezlekede, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu 101 kişi de mağdurmüşteki olarak geçiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 28’i tutuklu 80 kişi hakkında “yasa dışı dinleme, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” iddialarıyla fezleke düzenlendi. Fezlekede, örgüt ile ilgili “Paralel Devlet Yapılanması” (PDY) ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tanımlamaları kullanıldı. İstanbul merkezli 12 ilde düzenlenen son operasyona ilişkin hazırlanan fezlekede, “Örgütün en önemli hedefinin, yasal veya yasa dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri tehditşantaj olarak kullanmak ve Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır” denildi. Fezlekede özet le şu ifadelere yer verildi:“Gülen örgütünün kolluk kuvvetleri ve yargı içerisinde yer alan mensupları tarafından kurgulanmış soruşturmaların, sahte ihbar mektupları, yasa dışı dinlemeler, gerçeğe aykırı deliller üzerine inşa edildiği, kendilerinden olmayanlara karşı yürütülen baskı, korkutma ve tehdit faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve yargıda görev alan bağlıları yardımıyla gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir. Belirli bir organik yapı içerisinde yapılan tüm eylemlerin, 1725 Aralık darbe operasyonları olarak bilinen hukuk dışı soruşturma dosyaları ile paralel şekilde, aralık ayında yoğunlaşarak operasyonel safhaya ulaştırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.” Fezlekede, “sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü” dosyasının acele bir şekilde kapatılarak şubeden gizlice çıkarılmak istendiği, dinleme işlemlerine ilişkin log kayıtlarının silinerek yapılan hukuksuz işlemlerin gizlenmeye ve yok edilmeye çalışıldığı belirtildi. ‘Yunanistan yaptı biz de yapabiliriz’ Haber Merkezi Sosyal Dönüşüm Vakfı Girişimi’nin (SDV) düzenlediği “Gençlik Geleceğe Yürüyor” paneli bugün saat 15.00’de Ataşehir Novada Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 68 kuşağının önemli isimlerinden İlkay Demir, 12 Eylül öncesi Dev Genç Başkanı Bülent Forta, sanatçı Orhan Alkaya, gazeteci Deniz Zeyrek ve Haziran hareketi aktivistlerinden Nafer Çapar konuşmacı olarak katılacak. Toplantının amacını “68, 78 ve Haziran Hareketi’nin öncülerini bir araya getirerek, gelenekle geleceği buluşturmak” diye açıklayan SDV Sözcüsü Gamze Akkuş İlgezdi, “Dileğimiz yeni bir hareket için yola çıkan gençlikle buluşmak. Yunanistan yaptı, İspanya yapıyor, biz de yapabiliriz” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle