28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ailenin evi, belki de toplumsal bir patlamadan korkulduğu için polis kontrolünde 7 Özgecan’ın evine abluka ABİDİN YAĞMUR Özgecan’ın evinin önüne kurulan taziye çadırları öfkeli kadınlarla, öfkeli gençlerle dolup taşarken polis, eve çıkan tüm sokakları kontrol altına aldı. FİGEN YÜKSEKDAĞ: MERSİN Mersin kent merkezinin hemen yanı başındadır Bahçe Mahallesi. Vitrinin arkasında gizlenmiş eski bir eşya gibidir. Yoksuldur. Geçen cumartesi gününe kadar, ne cumhurbaşkanı kızı görmüştü Bahçe Mahallesi, ne bakan, ne başbakan eşi, ne belediye başkanı, ne onlarca gazeteci, ne canlı yayın araçları. Ama geçen cumartesi farklı bir şey oldu, Türkiye’yi sarsan bir cinayetin gencecik kurbanı Özgecan Aslan, Bahçe Mahallesi’nden uğurlandı sonsuzluğa. Özgecan’ın ölümüyle bambaşka bir öykü yazılmıştı. O öykünün bir yarısı Doğu’dan Batı’ya 81 kentte kadınlar ilk kez bu kadar kitlesel olarak sokağa çıkıyordu. “Yeter” diyen, “Ben kadınım, ben kimsenin malı değilim, namusu değilim, ben insanım” diyen, “kadın cinayetleri politiktir” diyen kadınlar. Öykünün diğer yarısı ise Ankara arasında yazılıyordu. “Kader” diyen, “Bir fatiha oku” diyen, “Amerika’da da oluyor, kapayın çenenizi” diyen, “Kadınlar erkeklere emanettir” diyen siyasetçiler, din âlimleri, gazeteciler, erkekler vardı öykünün diğer yarısında. Özgecan’ın sokağı ile Ankara arasında yazılan öykü için devlet tüm olanaklarıyla seferber olmuştu. Oysa Özgecan’ın cenazesi morgdan alındığında kadınlar dışında kimse yoktu. Ailesi, sessiz sedasız toprağa vermek istiyordu Özgecan’ı. Ama kadınlar Özgecan’ın tabutuna omuz verdi. Elleriyle taşıdılar Özgecan’ın tabutunu, Mersin’de olmayanlar, yurdun dört bir yanındaki kadınlar ise yüreklerinde taşıdılar… Sonra binlerce insan akın etti Özgecan’ın evine. Özellikle kadınlar, genciyle, yaşlısıyla… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nı “çığlık atarak” yolcu ettiler. İktidar şiddeti meşrulaştırdı HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Mersin Özgür Çocuk Parkı’nda HDP/ HDK Kadın Koordinasyonu üyeleriyle birlikte kadına yönelik şiddetle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Yüksekdağ, “Kadınların yaşam mücadelesi bütün toplumun yaşam mücadelesidir. Bu iktidar kadınları öldüren saldırganlığı durdurmayarak ve bu saldırganlığı siyaset ve hukuk yoluyla teşvik ederek Türkiye toplumunun can damarını kesiyor. Bu iktidar, kadınlara sokağa çıkmayın diyerek, öyle davranırsanız şiddet görürsünüz diyerek şiddeti ve kadın katliamını meşrulaştırYüksekdağ dı” dedi.. Açıklamanın ardından HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve beraberindekiler, Aslan ailesinin evine taziye ziyaretinde bulundu. Adalet Bakanını Ciddiye Alan Yok Gibi... Son dönemin en gözde (!) suçları arasında, kadına şiddet ve cumhurbaşkanına hakaret suçları geliyor. Özgecan’ı yitirdiğimiz ve buram buram insanlık dışı acımasızlık kokan kıyımın ardından, tartışmayı dincilerin yarattığı ortamdan uzaklaştırmak için “idam cezasına dönülmesi” istekleri ortaya atılıverdi. Toplumu istedikleri gibi yönlendirmeye alışmış olanlar öyle bir hava yarattılar ki sanki ceza geri dönerse Özgecan’ın katili idam edilecek! Devletin din kurallarına göre yönetilmesinden yana olanlar da fırsatı kaçırmayarak kısastan söz etmeye başladılar. Bırakın Türkiye’nin verdiği uluslararası sözleri, uygar dünyadan her gün biraz daha uzaklaşarak gelinen yalnızlığın katmerleşeceğini, önündeki en büyük engelin anayasa olduğu bile görmezden geliniyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ndeki yüzü Volkan Bozkır, “Elime silahı alır öldürürdüm” dedikten sonra, alınacak hiçbir önlemin sonuç vermeyeceği ortaya çıkıyor. Tek çözüm, bir dönemin en gerçek ama dalga geçilen sözünde, “Eğitim şart”. Ama bu kafayla değil... HHH Türk Ceza Yasası yenilenirken epeyce uzun tartışmalar yaşadık. Hazırlık aşamasında da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti çalışmalara katılmış, aralarında 299 ve 301’inci maddenin de bulunduğu 26 maddeye karşı çıkmıştı. Eski TCY’de cumhurbaşkanına hakaret suçu 158’inci madde ile düzenlenmişti. Uygulanmayan maddelerden biriydi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 299’uncu maddenin yasadan çıkarılması görüşünü savunuyordu. AKP bürokratları kalmasından yana olduklarını bildirdiler ama güvence olarak adalet bakanının izni koşulunu maddeye eklediler. Gelinen noktada ortaya çıktı ki kimse adalet bakanını ciddiye almıyor. Aksine madde, tutuklamaya olanak sağlayan “katalog suçlar” kapsamındaymışçasına uygulanıyor. Şimdiki cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiası önüne gelen savcılar, tutuklama isteğiyle yeni oluşturulan yargıçlara başvuruyor, onlar da tutuklama kararı veriyor. Aralarında tutuklama kararı verirken gerekçesine “maddenin katalog suçlar” arasında olduğunu yazan bile oluyor. Bu garip uygulamanın nedeni de galiba şu: Soruşturma ve kovuşturma ayrı ayrı değerlendiriliyor. Maddede adalet bakanından kovuşturma izni alınacağı yazdığı göz önüne alınarak soruşturma ve tutuklama konusunda yetkisiz olduğu varsayılıyor. Hakaret ettiği varsayılan kişi bu aşamada şüpheli. Sanık sayılabilmesi için iddianamenin hazırlanması ve izin için Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi gerekiyor. Ya adalet bakanı izin vermezse ne olacak? Yattığı yanına kâr mı kalacak? Guguk dediğimizin somut örneklerinden biri de bu yaklaşım. Tutuklama kararı veren yargıçların bir yaptırımla karşılaşıp karşılaşmayacağı da bilinmiyor. Hukukçular susunca da konuyu gündeme getirmek bizim gibi dava vekillerine kalıyor... çıkan tüm sokakları kontrol altına aldı polis. Evin giriş kapısını da kontrol altına aldı. Hatta evin içini bile. Kim komşu, kim akraba, kim aile dostu, kim polis bilmek mümkün değil. Annenin, babanın telefonlarına bakanlar kim? Taziye çadırına gelenlerin sayısı arttığında kalabalığı nizama sokanlar kim? Başbakan’ın eşi taziyeye geldiğinde en üst düzeye çıkarıldı koruma önlemleri. Evin arkasındaki sokakta 2 otobüs dolusu polis, köşe başlarında uzun namlulu silahlarla nöbet tutan polisler, az ileride zırhlı araçlar, taziye çadırları arasında dolaşan sivil polisler, eve girip çıkan sivil polisler, taziye çadırında sürekli Kuran okuyan imamlar, kadınlarla sakin sakin konuşan kadınlı erkek li vaizler, önemli konuğu bekleyen gazeteciler… an ile cam Özgecan’ın cenazesinin, kadınların omuzlarında taşındıktan sonra toprağa verildiği gün, cinayetlerin sorumlusu olarak devleti gören kadınlar, erkekler bekleşiyordu cenaze evinin önünde. Devlet polisiyle, imamıyla kontrolü eline aldıktan sonra, kadın cinayetlerine öfkesini dile getirmek için Özgecan’ın sokağına gelenlerin sayısı azaldı. Tam da o günlerde İstanbul’da bir esnaf, vitrin camına çarpan kartopu için gazeteci Nuh Köklü’yü bıçaklayarak öldürüyordu. Eli palayla sokağa çıkan esnafa sahip çıkanlar belki bir fatiha bile okumuyordu... C Azerbeycan’dan taziye ziyareti Öte yandan Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili Ganire Paşayeva da Özgecan Aslan’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Paşayeva, Özgecan’ın Mersin’deki evinde anne Songül ve baba Mehmet Aslan’a başsağlığı diledi. ‘Özgecan için Devletin bitmeyen taziyesi İşte o an devreye girdi devlet ve parti… Bir kadın hareketinden, toplumsal bir patlamadan korktukları için belki müftüsünden belediyesine, sağlık müdüründen emniyet müdürüne, cumhurbaşkanından bakanına kadar seferber oldular. Özgecan’ın evinin önüne kurulan taziye çadırları öfkeli kadınlarla, öfkeli gençlerle dolup taşarken eve sen de yürü’ Beşiktaş Belediyesi “Özgecan İçin Sen de Yürü” adıyla bugün saat 13.30’da dev bir yürüyüş düzenliyor. Dolmabahçe Sarayı’ndan başlayıp Barbaros Meydanı’nda son bulacak yürüyüşe pek çok ünlü isim de destek verecek. Öte yandan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği “Haklı şiddet yoktur, artık ses çıkartma zamanı!” sloganıyla bugün Ankara’da “Özgecan Aslan’lara can olmak” adlı bir etkinlik gerçekleştirecek. 30 Vosvos saat 11.30’da Konya Yolu Çeşme noktasından yola çıkacak. Meclis Parkı’nda saat 13.00’te gerçekleşecek basın açıklamasının ardından bir saat sürecek Ankara turunda, kadına yönelen her türlü şiddete “dur” denecek. Ortodoks cemaati mevlide katıldı Özgecan Aslan’ın ölümünün 7’nci gününde okutulan mevlide İl Müftüsü Ali Melek ile Mersin Ortodoks Kilisesi ruhani lideri Coşkun Teymur da katıldı. Özgecan için okutulan duaları birlikte dinleyen din adamları, barış mesajları verdi. Kuran okunmasının ardından Müftü Melek’in okuduğu duaya el açarak katılan Teymur ve baba Aslan, hüzünlü anlar yaşadı. Ortodoks Kilisesi cemaati de çadıra gelerek başsağlığı dileklerinde bulundu. MAHKEME SUÇU ÖLDÜRENDE DEĞİL ÖLENDE ARADI Erkek öfkelendiyse gerisi teferruattır HİLAL KÖSE 3 çocuk annesi Ayşe Topçu (47), 2014 yılında, üstelik Anneler Günü’nde, eşinin bıçaklı saldırısına uğradı. Vücuduna 2 bıçakla 9 darbe alan kadın, beş gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitirdi. Saldırıya uğradığında meme kanseri tedavisi görüyordu. Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesi katil eşe, haksız tahrik ve iyi hal indirimiyle 20 yıl hapis cezası verdi. Kararın gerekçesi ise vicdanları yaralayan ifadelerle dolu: “Sanığın, eşinin uzun yıllar süregelen haksız davranışlarının ve son olarak olay günü yaşanan tartışmanın sebep akaret tahrik etti olduğu hiddetin etkisi altınSanığın pişmanlığını inanda suça yöneldiği sabittir.” dırıcı bulan heyet devam etti: Üyelerden birinin kadın ol“Yargıtay uygulamaları doğduğu heyetin oybirliğiyle açıkrultusunda, hakaret düzeladığı gerekçeli kararda sanığın, eşinin “şerefsiz” di Ayşe Topçu, eşi tarafın yindeki haksız hareket ile yerek vurması nedeniyle öf dan bıçaklanarak öldürül öldürme eylemi arasındaki oranı tartışmak gerekmekelendiği, mutfaktan aldığı iki düğünde meme kanseri miştir. Ancak, haksız hareadet bıçakla maktüleye sal tedavisi görüyordu. ket, hakaret düzeyinde kaldırdığı ifade edildi. dığından, cezayı, kanunda öngörülen aralığın en yüksek basamanemli olan sanığın ğında bırakmak gerekmiştir. Sanığın yaröfkesi gılama sürecindeki tutum ve davranışYargıtay’ın suçun ağırlığı ne olursa olları ise lehine indirim sebebi sayılmışsun, haksız tahrik hükümlerinin uygulantır.” Sanığın savunmalarının da samimi olması gerektiği görüşünü benimsediği kayduğuna kanaat getiren heyet, sanığın, kededilerek şu değerlendirme yapıldı: “Önem moterapi gören eşinin psikolojisinin bozularz eden bir diğer husus da haksız tahduğu, tedavi süresince evin ve eşinin bürik oluşturan fiil ile işlenen suç arasıntün ihtiyaçlarını karşıladığı yönündeki ifada bir oran olması gerekip gerekmedidelerini hükme esas aldı. ğidir. Önemli olan kişinin maruz kaldığı fiilin, kendisinde gazap ve hiddet oluşturup oluşturmadığıdır. Hiddet oluştuğu sonucuna varılmışsa artık oran araştırmaya gerek kalmamıştır...” Sanığın, yıllardır çeşitli hastalıklarla uğraşan eşinin zor günlerinde hep yanında ve yardımcı olduğu vurgulanarak şöyle denildi: “Dosya kapsamındaki deliller ışığında, sanığın daha önce hiç kötü söz söylememiş olmasına rağmen, bir anda bu kadar ağır eylemi gerçekleştirmesine sebep, maktuleden kaynaklanan bir davranışın olduğunu kabul etmek gerekir.” Ülkücü gruptan Çakıroğlu yaşamını yitirdi Nurullah S. yaralandı. Ege Üniversitesi karıştı: H 1 ölü, 1 ağır yaralı EMRE DÖKER İZMİR Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde formasyon dersi alan PKK yanlısı ve ülkücü öğrenciler arasında dün öğleden sonra çıktığı belirtilen, bıçak, sopa ve taşların da kullanıldığı kavgada, ülkücü grup içindeki Fırat Yılmaz Çakıroğlu bacağından yaralandıktan sonra kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Çakıroğlu’nun, bıçak darbesiyle atardamarının kesilmesi sonucu kan kaybından öldüğü bildirildi. Diğer gruptan Nurullah S. de yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili S.Y adlı bir öğrenci polis tarafından gözaltına alındı. Polisin yaralı öğrencinin olay yerinin yanıbaşındaki hastaneye götürülmesine 40 dakika boyunca izin vermemesi, MHP’lilerin tepkisini çekti. Edinilen bilgiye göre iki grup arasındaki gerginlik, Abdullah Öcalan’ın ülkeye getirilişinin yıldönümü olan 15 Şubat’tan bu yana, zaman zaman yaşanıyordu. Çakırolu’nun yaşamını yitirdiğinin duyulmasının ardından MHP İzmir İl Başkanlığı ve Ülkü Ocakları’ndan yüzlerce kişi hastane önünde toplandı. Bu sırada polis 3 TOMA’yla hastane önünde geniş güvenlik önlemi aldı. Fotoğraf: DHA mbulans tepkisi MHP il yöneticileri, cinayetin hesabını şiddet içermeyen yöntemlerle, hukuki olarak soracaklarını bildirdi. Adını vermek istemeyen bir yönetici, “Şehidimiz yaralandığı anda hastane yanı başımızda olmasına rağmen, ambulansın 40 dakika boyunca içeri girmesini engelleyen polis memuru ve amirini de bulacak, onların da yargılanmasını sağlayacağız” dedi. İHD ve ÇHD üyesi avukatlar, kavganın, ülkücülerin karşıt grubun standına saldırmasından kaynaklandığını, İç Güvenlik Yasa Tasarısı’yla ilgili bir provokasyon olasılığına inanmadıklarını söylediler İç Güvenlik Paketi görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda söz alan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Ege Üniversitesi yönetimi ve emniyeti defelarca uyarmasına karşın önlem alınmadığını ve 40 dakika ambulans gelmediğini söyledi. Konuşurken gözleri dolan ve duygulanan Vural, konuşmasını yarıda kesti. A Şiddet mağduru kadın, şikayetçi olmayınca Gökhan Z.’den serbest kaldı. Ö Genç kadını özel harekât kurtardı CAN HACIOĞLU ERZURUM (DHA) Erzurum’da geçen yıl parkta zihinsel engelli 17 yaşındaki C.Y’ye tecavüz ettiği suçlamasıyla tutuklu yargılanan İ.G., (43) “algılama yeteneği gelişmemiş olan mağdur çocuğa karşı cinsel istismar” suçundan önce 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak mahkeme, suçunu kabul eden sanığa duruşmadaki tutumu nedeniyle “iyi hal” indirimi uygulayarak cezayı 6 yıl 8 aya indirdi. İddiaya göre İ.G. (43) parkta gördüğü C.Y’ye tecavüz etti. Daha önce tedavi gördüğü hastane ve Yine iyi hal indirimi ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUĞA TECAVÜZ İDDİASI rehabilitasyon merkezinin başvurusu üzerine polis tarafından aranan C.Y. parkta bulunurken yanındaki İ. G. de gözaltına alındı. C.Y. ile para karşılığında kendi rızasıyla ilişkiye girdiğini iddia eden İ.G., zekâ geriliğini fark etmediğini ileri sürdü. İ.G, tutuklanarak cezaevine gönderildi. C.Y.’nin daha önce de Sivas’ta cinsel istismara uğradığı ve o dönem Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi’nden verilen raporda, mağdurenin zekâ geriliği nedeniyle fiili saldırıya karşı koyamayacağı bildirilmişti. O lisenin müdürüne suç duyurusu Haber Merkezi Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu ve Eğitim Sen Antalya Şubesi, Kepez Atatürk Anadolu Lisesi’nde, kısa etek giyen kız öğrencileri engellemeleri için ‘erkek timi’ oluşturmak istediği gerekçesiyle müdür yardımcısı Filiz G. hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. Filiz G. hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen dilekçede “görevi kötüye kullanma”, “suç işlemeye tahrik”, “cinsel saldırıya azmettirme”, “kanuna uymamaya tahrik” iddialarıyla suç duyurusunda bulundu. Baro, Antalya Valiliği’ne de aynı gerekçelerle başvuruda bulunarak, müdür yardımcısı Filiz G.’nin açığa alınmasını istedi. ESKİŞEHİR Eskişehir’de birlikte yaşadığı Gökhan S. (30) tarafından dövülen ve evde rehin alınan G.K. (27) , özel harekât polislerinin eve düzenlediği baskınla kurtarıldı. Yetiştirme yurdunda büyüyen gencin birçok suçtan sabıkası olduğu belirtilirken, Anadolu Üniversitesi’nde memur olarak çalışan G.K., kendisini döven ve rehin alan sevgilisinden şikâyetçi olmadı. Önceki akşam pencereye çıkan G.K., evde kapalı kaldığını belirterek çevredekilerden yardım istedi. Bu sırada sevgilisi Gökhan K., genç kadının ağzını kapatarak içeri soktu. Yurttaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ekipleri 3 saat boyunca S.’yi ikna etmeye çalıştı. Olay yerine gelen özel harekât polisleri kapıyı kırarak içeri giren özel harekât polisleri Gökhan S.’yi gözaltına alırken, G.K. hastaneye götürüldü. Cezaevinden yeni çıktığı belirtilen Gökhan S. genç kadının şikâyetçi olmaması üzerine ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle