17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şu tarihe bir mim koyun. 18 Şubat 2015. Başbakan Ahmet Davutoğlu Pakistan’dan dönerken uçaktaki gazetecilere “Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile geçen hafta bir vesileyle görüştük” diyor. Ve hiç beklenmedik şekilde Gül’ün milletvekilliğini gündeme getirip “yani bunun şu anda konuşulması için erken veya en azından böyle bir talep, ortam oluşmuş değil” diye konuşuyor. Davutoğlu’nun Gül ile “gazetecileri atlatarak” yaptığı görüşme Hakan Fidan’ın istifasının ardından Tayyip Erdoğan’ın Latin Amerika gezisi sırasında “Ona birtakım vaatler verilmiş olabilir, doğru bulmuyorum” çıkışını yaptığı günlere denk geliyor. Burada kısa bir not: Fidan, Erdoğan’ın “sır küpü” bilinir ama Gül ile de ilişkileri hayli iyidir. Davutoğlu ile Gül’ün yaptığı görüşmeden devam. Önemli bir notla... Bir süredir Gül’ün ziyaretçi sayısı hayli fazla. Bu ziyaretçilerin büyük çoğunluğunu AKP’li milletvekilleri oluşturuyor. Aklınıza hemen “üç 5 Müslüman’ın öldürülmesine seyirci kalanlara... Kim, hangi dinden, ırktan, dilden, renkten, inançtan olursa olsun onların öldürülmesine karşı çıkmak zorundayız... Suriye rejiminin katliamlarını da, rejim muhaliflerinin, özellikle IŞİD ya da benzeri köktendinci örgütlerin, çoluk çocuk, kadın erkek demeden vahşice öldürülmelerine de tepkimizi gösterirsek uygar bir toplum oluruz... Türkiye’de tüm kötülükleri laikliğin üzerine yıkıp rahatlamak gibi bir istek var... Mini etek giyen kızlar erkekleri azdırıyormuş! Böyle bir mantık olur mu? Charlie Hebdo katliamında Müslüman terörist, Müslüman polisi kafasına kurşun sıkarak öldürdüğünde ne yapıldı? Kin, öfke, nefret sarmalında yaşıyorsanız bu soruya asla yanıt veremezsiniz! Yüreğinizde insani duyguların çiçeklenmiş olması gerekir... Bir günbatımı telaşında, sevgi, aşk, barış sözcükleri bunun için gerekli değil midir? HHH Deah Barakat, Yusor Muhammed Ebu Salha ve Razan Muhammed... Obama’nın, Amerikan yurttaşları Suriye kökenli 23 yaşındaki Deah Barakat, 21 yaşındaki Yusor Muhammed ve 19 yaşındaki baldızı Razan’ın, komşuları olan bir ABD yurttaşı tarafından öldürülmelerinden sonra yaptığı açıklama çok önemlidir. “ABD’de hiç kimse, kim olduğu, nasıl göründüğü için, neye ibadet ettiği için hedef alınamaz. Michelle ve ben kurbanların sevenlerine başsağlığı diliyoruz.” Oysa benim ülkemde pek önem taşımaz, geçmişte Sivas Madımak, Malatya Zirve Yayınevi katliamlarında olduğu gibi... Benim ülkemde Müslümanlar Müslümanları öldürür, kendi dininden, ırkından, mezhebinden olmayanları da... Kimlik ve inanç nefret sarmalında... Suçlu bulundu: “Laik sistem!” Sokağa çıkan, direnme hakkını kullanan herkes suçludur, demokrasisi ve özgürlükleri gelişmemiş ülkelerde... Ali İsmail, Ethem, Berkin, Necla, Özgecan... Nice ölülerimiz, kayıplarımız, asit kuyularına atılanlarımız... Hepsi suçlu! Gül’e konuş baskısı başkanlık çıkışını getirdi dönemlikler” yani bir daha vekil seçilmeleri mümkün olmayanlar gelmesin. Her dönemden milletvekili var aralarında. Bürokrasiden isimler de var. Ziyaretçilerin Gül’e başta “yeni sistem arayışları ile ilgili” pek çok konuda rahatsızlıklarını ilettikleri kaydediliyor. Ve dün yani 20 Şubat, cuma namazı çıkışı. Alanda çalışan Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık muhabirliği yapanlar iyi bilirler. Lider konuşmak isterse bu yakın ekip tarafından hissettirilir. Gül’e mikrofon uzatılması ve yaptığı çarpıcı açıklamalar tesadüfi değil yani. Popüler tanımla zamanlaması manidar. Üstelik Gül özellikle bir cümleyle doğrudan Erdoğan’ı hedef alıyor: Türk tipi bir başkanlık sistemi olmaması gerekir. Unutanlar için hatırlatma. 2011 yılı. O dönem Başbakan olan Erdoğan, Brunei’den dönüyor. Tabii yine uçak yine gazeteciler. Kelimesi kelimesine başkanlık ile ilgili şunları söylüyor: “Ben illa ABD sistemi olsun demiyorum. Öyle çalışalım ki başkanlık Türk sistemi olsun.” Tekrar düne, Gül’e dönelim. Erdoğan “illa ABD sistemi olsun demiyorum” diyor ya. Gül net: “Bir başkanlık sistemi olacaksa ABD’de olduğu gibi gerçekten kuvvetler ayrılığının açık seçik, sarih bir şekilde yazıldığı, her şeyin çok iyi tarif edildiği gelişmiş demokrasilerde hukukun üstünlüğüne dayalı şekilde olursa şüphesiz o da demokratik bir sistemdir.” Yani Gül sistem konusunda Erdoğan’a açıkça cephe alıyor. Bunu yaparken Davutoğlu’nun da yanında olduğunu söylemek mümkün. Davutoğlu, Erdoğan’ın ısrarlarına rağmen “başkanlık konusunda net konuşmuş hatta seçim beyannamesinde öncelikli konu olarak planlamış” değil. Siyasette yeni bir fotoğraf oluşuyor. Fotoğrafta Gül ile Davutoğlu birbirine yaklaşıyor. Yanlarında hem bakanlardan hem partiden isimler de var. Bu isimlerin Erdoğan’ın başta başkanlık demokrasi konusundaki kimi yaklaşımlarına katılmadıkları ortaya çıkıyor. Peki ne olacak? Cevabı Gül yine dün veriyor: “Herkes biliyor ki ben AK Parti’nin kurucusuyum. Kuruluşundan da öte AK Parti’nin kuruluş sürecini başlatanım. O zamanki yenilikçi hareketi herkes hatırlar.” Gül’ün hatırlattığı “yenilikçi hareket”; Erbakan Hocalarının yaklaşımlarına karşı “hayır” diyen ve partiden ayrılıp yeni parti kuran bugün iktidardaki isimler. Bu hatırlatmanın kimileri için rahatsız edici olacağını tahmin etmek zor değil. İzleyeceğiz. İlginç günler... Linç Kültürü... Linç kültürüyle beslenen, kızların “mini etek” giymelerini, “laik sistemi” eleştirip yaygara koparan, “Cumhurbaşkanı’na tapan”, araya “Bunlar AKP düşmanı kâfirler” damgası vuran bir grup var medyada... Nereden çıktıkları pek belli değil! Kimileri PKK itirafçısı, kimileri tam bir yalaka... Gazetecilik mesleğini ayaklar altına alan şarlatanlar sürüsü... Bunlar her gece televizyon ekranlarının vazgeçilmez konukları... Özgecan Aslan’ın vahşice öldürülmesinin ardından “idam cezası”nı gündeme getiren de bunlar. Elbet destekçileri de var! Hepsi ama hepsi, “delikanlı adam, erkek” kılığında dolaşıp duruyorlar... Attıkları slogan belli: “Kahrolsun laik sistem!” Çünkü genç kızlar mini etek giyerek erkekleri azdırıyorlarmış... Utanmak, arlanmak yok hiçbirinde... Türkiye’nin 2015 yılında geldiği durum aynen böyle... Linç kampanyasını tıkır tıkır işletiyorlar; laik sisteme, sosyal hukuk devletine kafa tutuyorlar... Aslında salt kişiler üzerinden bakmıyorum yaşananlara. Linç kültürünün diline, davranış biçimine bakıyorum... Toplumsal yapının içinde büyüyen hayat ağacının dalları kurumuş, kuşaklar arasında çelişkiler artmış, eğitim din sarmalında olduğu için de laik sisteme karşı bir düşmanlık gelişmiş... Laik sistem yıkılsın, yerine şeriat gelsin... İstenilen bu! HHH Özgecan’ın hunharca ölümünün ardından sosyal medyada yazılanları okuyunca, bir toplumun linç kültürüyle nasıl beslendiğini, 13 yıl içinde ne denli gerilediğini böylece görmüş oldum. Maço dilini kullanan sözde gazeteciler, bilim insanları görmeye toplum olarak alıştık. Yıllardır ölümleri, acıları yazmaktan bıktım usandım... Karşılıklı nefreti körükleyip, öfkeyi kabartıp ardından pusuda bekleyenler, Amerika’da üç Erdoğan, daha süratli iş yapmak için başkanlığa ihtiyaç olduğunu söyledi: Bu sistem bize dar ELAZIĞ (AA) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkanlık sistemi için destek isteyerek “Bu mevcut sistem, artık bize dar geliyor. Daha süratli iş yapmasını sağlayacak bir yönetim sistemine ihtiyaç var. Bunun adı da başkanlık sistemidir” dedi. Erdoğan, İzzetpaşa Meydanı’ndaki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmaErdoğan da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 71 oy aldığı Elazığ’a teşekkür ederek sözlerine başladı. Devlet yönetim biçiminin dönemin şartlarına göre belirlendiğini ifade eden Erdoğan, “Bu mevcut sistem, artık bize dar geliyor. Türkiye’nin daha süratli iş yapmasını sağlayacak bir yönetim sistemine ihtiyaç var. Bunun adı da başkanlık sistemidir, bunun adı da liderlik sistemidir” dedi. Yeni anayasa ve başkanlık için 400 milletvekili isteyen Erdoğan başkanlığa karşı çıkanların sadece hakaret ettiğini ve demagoji yaptığını belirterek “Hepsi boş laf” dedi. “Davulu seçtiğiniz kişinin boynuna asıp, tokmağı millete karşı sorumsuz güçlerin eline teslim ederseniz, işte o sistem teklemeye başlar” diyen Erdoğan,“ Onun için de yürümedi. Bak şimdi Meclis’te neler oluyor, yakışıyor mu, oluyor mu, bu doğru bir gidiş değil. Ülkemizde 1960 Anayasası ile böyle bir sistem kuruldu, bu sistem huzur getirmedi” diye konuştu. Erdoğan İç Güvenlik Paketi için de “Bu paket geçecek” dedi. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler öncesi meydanlara çıkmasını yönelik eleştirilere sert çıkan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayatları boyunca bu milletin, bu ülkenin geleceği için taş üstüne taş koymadıkları gibi hayırlı her işi de engellemenin çabası içinde oldular. Neymiş? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na Seçim Yasası’nı okumadan ‘Seçime kadar konuşma yasağı getirin’ diyor. Sen kimsin ya, sen kimsin? Şu anda bu kardeşiniz cumhurun görevlendirdiği bir başkandır. Bir taraftan içinde bulunduğun Meclis’te ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyeceksin, öbür taraftan milletin işbaşına getirdiği Cumhurbaşkanı’na ‘Konuşma yasağı getirin’ diyeceksin. Kusura bakma, bizim önümüzü böyle kesebilecek yiğit biz görmedik daha.” ılıçdaroğK lu Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası’nda Sosyal Demokrat Belediyeler Toplantısı’na katıldı. Kılıçdaroğlu daha sonra İsmet İnönü Kapalı Spor Salonu’nda Tekirdağlılara seslendi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Kılıçdaroğlu ‘Sümeyye Erdoğan suikastı’ iddialarını değerlendirdi ‘Hepsi boş laf’ ‘Soruşturma açan ALİ AÇAR savcıyı kutlarım’ TEKİRDAĞ CHP Genel BaşkanI Kemal Kılıçdaroğlu, Süleyman Şah türbesindeki askerlerin IŞİD nedeniyle nöbet değişimini gerçekleştirememesine ilişkin olarak “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Süleyman Şah türbesini korumaktan aciz duruma düştü. Bu iktidarın ayıbıdır. Boşuna demiyoruz, bir bildiğimiz olduğu için söylüyoruz. Bu durumu halktan gizliyorlar. Mustafa Kemal’in Türkiyesi bunu hak etmiyor” açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, bazı basın yayın organlarında yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast düzenleneceğine dair iddialar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatmasını ise “Başsavcılığı kutlarım. İddiaları ki ortaya çıkarırsa somut delillerle o savcıyı kutlarım” sözleriyle değerlendirdi. Kılıçdaroğlu dün Tekirdağ’da bir dizi etkinliğe katıldı. Programı kapsamında öğlen Süleymanpaşa Belediyesi tarafından yapılan “Dosteli Evi Aşevi”nin açılışına katıldı. Daha sonra Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’ne geçen Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanı Kadir Albayrak, CHP ilçe başkanları ve meclis üyeleri ile basına kapalı olarak görüştü. Buradan da Tekirdağ Ticaret ve Sa AKP’DE ADAYLIK İÇİN SON GÜN KUYRUĞU nayi Odasına geçen Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler, Sosyal Demokrat Belediyeler Toplantısı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, burada da belediye başkanlarına hitaben bir konuşma yaptı, ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. ‘Şu kardeşiniz başkandır’ Sümeyye Erdoğan’a ilişkin suikast iddialarına ilişkin ise Kılıçdaroğlu “İddiayı ortaya atan kim? Hangi gazete? Havuz medyası. Yani haram medyası. Yani haramdan beslenenler. Savcı soruşturma açmış, soruşturmayı açan savcıyı yürekten kutluyorum” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu İç Güvenlik Yasası görüşmelerinde yaşananlar için ise “İç Güvenlik Yasası getiriyorsunuz parlamentoda terör estiriyorsunuz. Eğer milletvekiline bunları yapıyorsa Adalet ve Kalkınma Partisi vatandaşa ne yapacak? Vatandaşın dokunulmazlığı yok. Onların da ensesinde boza pişirecekler” dedi. Bir gazetecinin “IŞİD’in Türkiye’ye sızdığı, sınırdaki bazı köylere yerleştiği ve büyükşehirlerde eylem hazırlığı olduğu yönünde iddialar var. Size ulaşan bilgiler var mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: “IŞİD’in Türkiye’de yüzlerce uyuyan hücresi var. Herkes biliyor. Hükümet de biliyor, ülkenin istihbarat teşkilatı da biliyor” ‘İddialar haram medyasının’ Fidan, Ankara’yı seçti Haber Merkezi AKP’de 7 Haziran’da yapılacak 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için 11 Şubat’ta başlayan aday adaylığı başvuruları dün sona erdi. AKP Genel Merkezi ve İl Merkezlerinde “son gün” hareketliği yaşanırken kayıtların alındığı masaların önünde uzun kuyruklar oluştu. Ankara’da sürpriz bir şekilde görevinden istifa ederek milletvekili aday adaylığı için başvuru yapacağını belirten eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP Genel Merkezi’ne gelerek Ankara’dan milletvekili aday adaylığı için başvuruda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmalarından Mücahit Arslan ve Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek de Ankara’dan milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundu. Gazeteciler Mahmut Övür, Muhsin Kızılkaya, Resul Kurt, Halime Kökçe, Rahim Er, eski milli sporcular Tanju Çolak ve Hamza Yerlikaya, Merve Kavakçı’nın kardeşi Ravza Kavakçı Kan, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ve eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in koruması Recai Birgün İstanbul’dan aday olmak için başvurdular. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu,1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda adı geçen Türkiye Gençlik ve Eğitim Hizmet Vakfı (TÜRGEV) eski Genel Müdürü Salih Koç, Tokat’tan aday adayı oldu. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın en yakınındaki isimlerden CHP eski MYK üyesi Savcı Sayan, adaylık başvuru yapanlar arasında yer aldı. Kadına yönelik şiddeti araştırmak için ABD’ye yapılacak ziyaret kriz yarattı Komünist Parti genel seçimlere girebilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Komünist Parti’nin yaptığı itirazı haklı bularak, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere katılabileceğine karar verdi. YSK’nin Resmi Gazete’de yer alan kararına göre, Komünist Parti’nin 7 Haziran’dan 6 ay öncesine denk gelen 7 Aralık 2014 itibarıyla illerin en az yarısında teşkilatlanmasını tamamladığı ve ilk büyük kongresini de 6 Aralık 2014’te yaptığının belirlenmesi üzerine partinin 25. dönem milletvekili genel seçimlerine katılabileceğine hükmetti. Vekillerin ballı gezi yarışı SELDA GÜNEYSU ANKARA TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’nun, 714 Mart tarihlerinde Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu toplantısına katılmak üzere gerçekleştirecekleri New York gezisi, komisyon üyesi olmayan vekillerin de geziye katılmak istemesi nedeniyle “krize” dönüştü. TBMM Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonu Başkanı Alev Dedegil, parlamento ve grupların önereceği isimlerle 714 Mart tarihlerinde New York’ta gerçekleştirilecek BM Kadının Statüsü Komisyonu toplantısına katılacağını duyurdu. Ancak TBMM Başkanlığı, “gezinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca yapılması gerektiği” gerekçesiyle konuyu bakanlığa havale etti. Daha sonra KadınErkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonu’nca AKP’li İlknur İnceöz, Türkan Dağoğlu, Safiye Semenoğlu, Cemil Dinmezpınar, Vural Kavuncu, Alev Dedegil, Sevde Bayazıt Kaçar ile CHP’li Binnaz Toprak, Hülya Güven ve MHP’li Ahmet Duran Bulut’tan oluşan 10 kişilik liste hazırlandı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, 16 Şubat’ta Meclis Başkanlığı’na bir yazı göndererek AKP’li milletvekilleri Nurcan Dalbudak, Fatoş Gürkan, İlknur Denizli, Gülşen Orhan ve Tülay Selamoğlu’nun da geziye katılmasını istedi. Ancak listeye eklenmesi istenen isimlerden Denizli ile Selamoğlu’nun her iki komisyon ile de hiçbir ilgileri bulunmuyor. Listeye son dakika eklenmek istenen 5 AKP’li milletvekili “kriz” yarattı. Dedegil’in söz konusu duruma tepki göstererek geziye gitmeme kararı aldığı belirtildi. Komisyonda yaşanan bu “kriz”den AKP Grubu da haberdar oldu. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da listeye itiraz etti. Elitaş’ın “Ya 3 kişi gitsin, ya da hiç gidilmesin” dediği belirtildi. Elitaş’ın devreye girmesi ve AKP Grubu’nun itirazı üzerine “3 AKP’li milletvekilinin ABD’ye gitmesi” kararı benimsendi. Komisyonun daha sonra yapılan toplantısında da ABD’ye gidecek vekiller belli oldu. AKP’den İnceöz, Komisyon Başkanı Dedegil ve Dağoğlu; CHP’den Toprak ve Güven ile MHP’den Bulut olmak üzere 6 milletvekili New York’a gidecek. Süleyman Şah için yardım istedi Haber Merkezi Süleyman Şah Türbesi’ndeki askerlerin durumu belirsizliğini korurken YPG Genel Medya sorumlusu Polat Can, ilginç bir iddiada bulundu. Polat Can, twitter hesabı üzerinden Türkiye’nin Süleyman Şah’taki Türk askerlerinin kurtarılması ve Türkiye’ye ulaştırılması için YPG’den yardım istediğini yazdı. Türbenin IŞİD kuşatması altında olduğu ve içerideki askerlerin sekiz aydır değiştirilemediği iddiası önceki gün Meclis’te yüksek sesle diPolat Can le getirilmişti. Can’ın mesajının ardından twitter adresi IŞİD yanlısı olduğu ileri sürülen kişiler tarafından hacklendi. Süleyman Şah Türbesi’nin IŞİD kuşatması altında olduğu ve içerideki askerlerin sekiz aydır değiştirilemediği iddiası önceki gün Meclis’te yüksek sesle dile getirilmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Süleyman Şah Türbesi adeta işgal altında. Hatta orayı koruyan askerlerimizin gıda ihtiyacının bile IŞİD tarafından karşılandığı iddiası var” diye konuşurken, HDP’li İdris Baluken askerlerin rehin alındığını öne sürmüştü. İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç ise sadece “İddialar doğru değildir” açıklamasını yapmakla yetinmişti. YPG sözcüsü: Türkiye bizden Elitaş devreye girdi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle