17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ 6 HABERLER İstanbul’da 19 ilçede okulların kar tatiline girmesi karışıklık yarattı. Örneğin Ataşehir’de yaşayan bir öğrenci ilçede kar tatili ilan edilmesine karşın tatile girmeyen Kadıköy’deki okuluna gitmek zorunda kaldı İstanbul Haber Servisi İstanbul’da dün kaymakamlık kararı ile 19 ilçede okulların kar tatiline girmesi kentte kaosa neden oldu. Çoğu öğrenci, evi ile okulu aynı ilçede olmadığı için kar yüzünden tatil olan ilçelerde bulunan evlerinden çıkarak kar tatili kararı alınmayan ilçelerdeki okullarına doğru zorlu bir yolculuk yapmak zorunda kaldı. İstanbul Valiliği, önceki gün 20 Şubat Cuma günü için kent genelinde okulların açık olacağını ancak kaymakamların ilçeleri için tatil kararı verebileceğini açıkladı. Açıklamada, “İlimizde yaşanan yoğun kar yağışı etkisini kaybetmekte olduğundan yarın (cuma günü) eğitim ve öğretime devam edilecektir. Ancak ilçelerimize yağan kar miktarındaki farklılıklar ve ara Bağcılar, Esenyurt, Başakşehir, Çatalca, Kâğıthane, Sarıgazi, Kartal, Sultangazi, Sultanbeyli, Gaziosmanpaşa’da okullar dün tatil ilan edildi. Valiliğin kararından sonra, veliler ve öğrenciler kaymakamlıkların internet sitelerine yüklenince, sitelere uzun süre erişim sağlanamadı. Bazı veliler, kararın kaymakamlıklara bırakılmasına tepki göstererek oturdukları ilçede sokakların hâlâ karla kaplı olduğunu, ancak çocuklarının eğitim gördüğü başka bir ilçedeki okulun açık olduğunu belirterek çelişkiye dikkat çektiler. Kararın kaymakamlıklara bırakılması sonucu örneğin Ataşehir’de yaşayan bir öğrenci ilçede kar tatili ilan edilmesine karşın kar tatiline girmeyen Kadıköy’deki okuluna karlı ve buzlu yolları aşarak gitmeye çalıştı. Kaymakamlığın ‘kar tatili’ kararı kaos yarattı Cinnet (*) Cinnet, Arapça kökenli bir kelimedir ve Türkçe karşılığı delilik yani akli dengesi bozulmuş olan kişinin durumudur. Akli dengesi bozuk kişilerin tamamı adam mı öldürüyor? Bakırköy, Balıklı Rum ve diğer hastanelerde yatan, çeşitli ruhsal, zihinsel rahatsızlıkları olanlar? Çoğu bilakis otodestrüktiftir. Kendine zarar vermeye eğilimli. Şizofreni gibi, ağır korkulardan, kaygılar ve sanrılardan başkasına zarar verebilmeye yatkın olduğu gözlenen bir hasta, hastalar başka özel bölümlerde izlenir tedavi edilir. Diyeceğim o ki, madem bu kadar çok “cinnet” getirip adam öldürenlerin sayısı ülkemizde gitgide artıyor, Türkiye bir açık hava “tımarhanesi” mi? Böyle bir mantık olabilir mi? HHH Bu öldürme eyleminin altında “psikolojik rahatsızlık” aramak ve bu şekilde tanımlamak nereden bakarsanız basit ve yanlış bir tespit ve söylemdir. Hatta durumu hafifleştirir. Türkiye’de adam öldürmek, hepimizin bildiği sebeplerden, adaletin içinin boşaltılması, geleneklerin bazısı ve günümüzde sağ olsun bu ülkeyi idare edenlerin basiretsizliği ve sırt sıvazlayıcılığından kaynaklanıyor. Ve pek çok başka sebep... Taha Akyol’un bir yazdığından alıntı olarak geldi bu mail: “Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun Türkiye’deki ‘anomi’, yani kural tanımazlık konusunda bilimsel araştırmaları var. Kişiler kendilerini hangi inanç ve siyasete ait görürse görsün, değerlerin, kuralların içi boşalıyor. Türkiye’de nüfusumuzun yüzde 85’i ‘kuralsızlık ortalaması’nı aşan tavırlar ve anlayışlar içinde! Sosyolojide buna ‘anomik toplum’, kuralsızlığın yaygın olduğu toplum deniliyor. (The Rising Tide of Conservatism in Turkey, s. 4346) Trafik kuralsızlığından, maganda kurşunlarından tutun da ‘adamını bulunca’ her şeyin yapılabileceği düşüncesine kadar uzanan bu hastalıklı kültür, güç fetişizmi ve şiddet yaratıyor. Siyasetimizdeki kuralsızlıklar, haşin davranışlar ve ‘nepotizm’ de (iktidar mensuplarının kamu kurum ve kuruluşlarına kendi adamlarını yerleştirmesi./b.b.) bunun ürünü. Uzun sosyal değişme sürecinde geleneksel değerlerin içinin boşaldığı, modern değerlerin yerleşmediği bir kuralsızlık aşamasındayız.” Sonra girip araştırdım. Yaşadığımız evet tam da bu... Ve eğer 7 Haziran’da bir şekilde bu gidişatı durdurmayı başaramazsak, ekonomik sıkıntı, kimlik problemi, özgürlük kısıtlaması, ifade özgürlüğünün gasp edilmesi, ayrımcılık yaşayan ve aniden “delirerek” ADAM ÖLDÜRMEYEN çoğu/çoğumuz, mümkündür, bir iç savaşa sürükleneceğiz. Karşımızda “cinnet” getirenler... Bu kadar basit. HHH Dün mahsur kaldığım için babamlarda yattım, sokakta delikanlılar kartopu oynuyorlar. Film seyrediyoruz. Bam, bam defalarca cama isabet... Eğlensinler dedik başta. Sonu gelmiyor. Ayrıntı: Ben değil, eşi değil, babam çıkacak pencereye... Otomatik bir davranış biçimi kanıksanmış, halbuki ben cama en yakın ve evin en genciyim. İlk düşündüğüm bu oldu. Hemen ardından tedirginlikle verdiğim tepki ise: “Aman baba, sakin, yumuşak söyle”... Sanki bu ülkede bir de kartopu yüzünden adam öldürülebilirmiş gibi... (*) Daha iyisini yazamayacağım için bu hafta köşeme, izniyle ve izninizle, kızım Barış Behramoğlu’nun bir Facebook iletisini alıyorum…) sokaklarda devam eden kar temizleme çalışmalarının mevcut durumuna göre eğitim ve öğretime devam edilmemesi hususunda karar, ilçe kaymakamlıklarımızın yetkisine bırakılmıştır” denildi. Bunun üzerine Ataşehir, Arnavutköy, Bayrampaşa, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çekmeköy, Avcılar, Eyüp, TÜRKİYE GENELİNDEN YARDIM ELİ UZATTILAR Kardeşler artık ağlamayacak AĞRI ( DHA) Ağrı’nın Doğu balarının, “Size yeni çanta, kitap, beyazıt ilçesinde önceki gün elekt defter alırız, üzülmeyin” sözlerik kontağından çıkan yangında ev riyle sevindi. Evlerinin yanmasına leri kül olan 10 yaşındaki Yusuf üzülen Yusuf ve Muhammet Geleri ve alevleri görmemesi için eliyle kardeşler, “Evimiz yandı. Çanta yüzünü kapattığı 8 yaşındaki kar ve önlüğümüz de yandı. O yüzden deşi Muhammet Geleri’nin göz okula gidemedik” diye konuştu. yaşlarını yardımseverler dindirdi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden araBir apartmanda kalorifer görevli yanların yardım vaadinin yanı sısi olarak çalışan 37 yaşındaki Ra ra Doğubayazıt Kaymakamlığı da mazan Geleri, evinin eşlarıyla bir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışlikte yanmasının ardından eşi Na ma Vakfı aracılığı ile yanan evi yeniden yaptıracak. zile (33), çocukTürk Kızılayı Kuları Yusuf, Muzeydoğu Anadohammet ve 6 yalu Afet Yönetim şındaki Ramazan Merkezi de çamaile birlikte kardeşır makinesi, buzşinin evine yerdolabı, battaniye, leşti. Yanan evhalı, yatak, ısıtılerinin yerine gitcı, set üstü ocak, tiklerinde, kullamutfak seti, kuru nılmaz hale gegıda ve 10 kilo kalen çantaları ile kitaplarını gören Yusuf yangını görmesin diye vurma yardımının aileye ulaştırılacaYusuf ve Muhamkardeşi Muhammet’in met, anne ve ba gözlerini böyle kapatmıştı ğını açıkladı. Bursa’da çocuklar kardan ölü ve kardan imam yaptı Çocukların ölüm oyunu Türkiye, Mersin’in Tarsus ilçesinde vahşice öldürülen Özgecan Aslan cinayetini ve arka arkaya gelen şiddet olaylarını tartışırken, Bursa’dan gelen bir fotoğraf şiddetin toplumsal yansımalarını gözler önüne serdi. Bursa’nın Karacabey ilçesi Garipçe Mahallesi’ndeki Ulu Cami’de bir grup çocuk musalla taşına yaptıkları kardan adamı yatırdı. Başka bir kardan adama da sarık ve imam cüppesi giydiren çocuklar temsili cenaze namazı kıldı. Çocukların kardan adama temsili cenaze töreni mahalle sakinleri tarafından görüntülendi. (Fotoğraf: DHA) Önce müebbet hapis cezası verilen Kurt’un katili 7.5 yıl sonra çıkacak Barış için müziğin sesi yükselecek 10. yılını kutlamaya hazırlanan ve Türkiye’nin El Sistema’sı olarak tanınan Barış İçin Müzik Vakfı’nın çocuk orkestrasını artık dünyaca ünlü şef Sascha Goetzel yönetecek ÖZLEM YÜZAK O polise de tahrik indirimi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİRMuğla’da 2010 yılında üniversite öğrencileri arasında çıkan olaylarda 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Şerzan Kurt’u (21) öldüren polis Gültekin Şahin, “kasten adam öldürmek” suçundan önce müebbet hapse mahkum edildi ancak mahkeme Şahin’e “ağır tahrik indirimi” uygulayarak cezayı 16 yıla indirdi. Kurt’un ölümüyle ilgili polis memuru Gültekin Şahin’e verilen 8 yıllık hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından Şahin’in yargılanmasına Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme savcısı, Şahin’e “kasten adam öldürme suçundan ceza verilmesini” istedi ancak sanığa “haksız tahrik indirimi” uygulanmasını istedi. Kurt ailesinin avukatı Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, “Haksız tahrik indirimine katılmıyoruz. Bir polis memuru görevini yerine getirirken, tahrik olmaz. Polis memuru hedef gözeterek atış yapmıştır” dedi. Mahkeme Şahin’e önce müebbet hapis cezası verildi. Ardından Kurt’un da aralarında olduğu göstericiler tarafından polise taş atıldığı iddiasından hareketle tahrik indirimi yapıldı ve ceza, 16 yıla indirildi. Şahin tutuklanarak, cezaevine gönderildi. 2,5 yıl cezaevinde yatan Şahin’in 7.5 yıl sonra cezaevinden çıkacağı belirtildi. Adliye çıkışında açıklamalarda bulunan baba Ömer Kurt, kararın kendisini tatmin etmediğini belirterek, “ 2007’den bu yana kadar 83 gencimiz polis şiddetiyle öldürüldü. Katile gerekli ceza verilmiş olsaydı bugün Berkin Elvan’lar, Abdullah Cömert’ler Ethem Sarısülük’ler aramızda olacaktı. O gençler öldürülmeyecekti. Çıkacak güvenlik paketinin sonucunu düşünmek bile istemiyorum. Ülkeyi bir hapishaneye dönüştürecek, gençlerin katline ferman olacak bu paketin bir an önce çekilmesini yüreği yanan baba olarak haykırıyorum” dedi. Şiddetin artık her fırsatta, her alanda karşımıza çıktığı bu dönemde “Barışın dili müzik” diyerek 10 yıldan beri dar gelirli ailelerin çocuklarını müzikle tanıştırarak Venezüella’nın El Sistema’sı benzeri bir toplumsal model haline gelen Barış İçin Müzik Vakfı (BİM) Türkiye geneline yayılmak hedefiyle düğmeye bastı. Dünyanın önde gelen pek çok filarmoni orkestrasında şeflik yapan ve halen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın sanat yönetmeni olan Sascha Goetzel yeni dönemde BİM’in de sanat yönetmenliğini üstlenecek. 200’ü aşkın çocuğun müzik eğitimi aldığı Vakfın ilk aşamada hedefi yıl sonuna kadar bu sayıyı 500’e çıkarmak ve Türkiye genelinde de 1500 çocuğa ulaşmak... BİM’i daha iyi anlayabilmek için sanırım önce şu iki sorunun yanıtını aramalıyız: Bir yetişkin bir hayalin peşinden giderek, hatta bu uğurda mesleğini yarıda bırakarak, tüm birikimlerini harcayarak sessizce bir muzice yaratabilir mi? Bir hayal binlerce çocuğun yaşamını değiştirebilir mi? Mehmet Selim Baki’nin gençlik hayaliydi mümkün olduğunca çok çocuğa karşılıksız müzik eğitimi olana Barış İçin Müzik Orkestrası, 25 Haziran’da, Deutsche Kammerpshilharmonie Bremen konseri öncesinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda sahnede olacak. BİM çocuk orkestrası geçen haziranda da Zorlu Center’da Venezüella El Sistema ile konser vermişti. ğı sağlamak ve barışın sesini müzikle duyurmak. 2005 yılında eşi Yeliz ile birlikte kurdular BİM’i. Edirnekapı’da vakıf 718 yaş arası çocukların okul saatlerinden sonra gelip müzik eğitimi aldıkları, müzik yaptıkları, çalgılarla bütünleştikleri bir yer. Bugüne kadar 5 bine yakın çocuğa ücretsiz müzik eğitimi veren BİM , 2012’de 29 Avrupa ülkesinin içinde yer aldığı Sistema Europe’un üyelerinden biri oldu ve çalışmaları Sistema Europe’un “en iyi uygulamalarından” biri olarak değerlendirildi. BİM’in yeni pro jelerinin de tanıtıldığı toplantıda konuşan Viyanalı şef Goetzel, “Müziğin yarattığı birlikteliği bütün üniversite ve okullarda herkese göstermek istiyorum. Belki genç bestecilere BİM orkestrası için özel besteler yaptırırız. Herkese açık” diye konuştu. Vakfın kurucularından Yeliz Baki de, “10. yılımızı bitirdiğimiz bugünlerde yeni bir döneme başlıyoruz. Artık yalnız değiliz” diyerek artık daha kurumsal ve sistematik bir yapı oluşturmaya başladıklarının altını çizdi. İKSV’nin desteğinin önemine dikkat çeken Baki ilk aşamada bu sistemi tüm Türkiye’ye yaymanın altyapısını hazırlayacaklarını belirtti ve Eskişehir Tepebaşı’nda kurulan Çocuk Orkestrası’nı örnek gösterdi. Baki, “Önümüzdeki hafta Enstrüman Yapım Atölyesi kuruyoruz. Amaç emek sürecine çocukları da dahil etmek, kulllandıkları enstrüman ile bütünleşmeleri. Daha önce tamir atölyemiz vardı. Kim bilir belki buradan bir endüstri bile doğar. Hayal etmeyi ve bunu gerçekleşirmeyi seviyoruz biz” diye konuştu. BİM’in yeni başlattığı bir de bireysel kampanya başlattılar. Vakfın Genel Müdürü Derya Kılıçalp bireysel desteklerini önemsediklerini çünkü Türkiye’ye yayılacak bu sisteme herkesin kendini ait hissetmesini arzuladıklarını vurguladı. Babanın isyanı Sascha Goetzel yönetiminde konser hazırlıklarına başlayacak Barış İçin Müzik Orkestrası’nın 2015 yılındaki ilk konserleri 43. İstanbul Müzik Festivali kapsamında gerçekleştirilecek. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle