17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ 4 HABERLER Sorun Erkekte Değil Kafada Sen müdür yardımcısı olarak daha yeni atandığın okulun, erkek öğrencileri arasında temsilci niteliğine sahip otuzunu topla ve onları, okula tayt veya mini etekle gelen kız öğrencileri taciz etmek üzere örgütle! Böylelikle, senin kafanda olanların çok itibar ettikleri mahalle baskısını eğitim sistemi içine dahil et! Aynı zamanda da sana emanet edilmiş kız öğrencileri baskı altına almak üzere, yine sana emanet edilmiş olan erkek öğrencileri suça teşvik et! Konuya neresinden yaklaşmaya çalışsak yamuk. Öğretmen tacizi engellemekle yükümlü; bu hem yasal hem de vicdani bir yükümlülük. Oysa burada öğretmen, kız öğrencilerin onurunu (tabii bence erkek öğrencilerin de) tehlikeye atarak, erkek öğrencileri suça teşvik ediyor. Yani burada, hem öğrencilerinden sorumlu bir eğitimci olarak önlenmesi gereken saldırıyı önlemiyor, hem de tam tersine, bir yandan bir kısım öğrenciyi suça teşvik ediyor. Kepez Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı bu suçları işlemiştir. Erkek egemen ideolojinin sultasındaki Türkiye’de, kimsenin garipsemeyeceği artık olağanlaşmış bir hödüklük diyebilirsiniz. Ama lütfen dikkat buyurunuz, bu akla geldiğinde bile tiksinilmesi gereken kumpası kuran, sözde eğiltimci, hödük bir erkek değil, bir kadın. Varsak Lisesi’nden Kepez Anadolu Lisesi’ne yeni atanan Müdür Yardımcısı Filiz G. kadın bir “eğitimcimizdir!”... HHH Bir kadının böylesine tehlikeli, sakıncalı bir kumpası düşünmüş olması insana ister istemez şunu söyletiyor: Demek ki sorun erkekte değil, kafalardaymış. Demek ki erkek egemen toplumlarda, hödük erkek egemen ideoloji öylesine tartışmasız biçimde herkese boyun eğdirmiş ki, salt erkek hödüklüğüne özgü olduğunu sandığımız davranışlar, kadınlar tarafından da benimsenebiliyormuş. Çok önemli bir olgudur söz konusu olan. Çok kişi iyi niyetle şu sloganı sıkça haykırdı: Erkekliğimden utanıyorum! Oysa kimsenin erkekliğinden utanması gereken bir şey yoktu. Çünkü sorun erkeklik değil, hödük erkek egemen kafasıydı. Yoksa aynı şekilde, “Kadın Allah’ın erkeğe bir emanetidir” pankartı taşıyan hanım kardeşim de, kadınlığından mı utanacaktı şimdi? Yoo! Çünkü o erkek vesayetine yüzde yüz teslimiyet içeren pankartı taşıyan hanım, bunu kadınlığından yapmıyordu ki. Onu böyle düşünmeye iten kadınlığı değil, erkek egemen ideolojiyi sorgusuz sualsiz kabullenmesidir. Sorun o kardeşimizin cinsiyetinde değil, kafasındadır. HHH İnsan pek de âlâ, erkek olup, yine de erkek egemen ideolojinin hödüklüğünün karşısında yer alabileceği gibi, pek de âlâ kadın olup, ona inanarak boyun eğiyor da olabilir. Burada şimdi kim utanma konumundadır? Bir tuzağa düşmemeye de büyük ölçüde özen göstermeliyiz. Kadına karşı baskıcı ideolojinin savlarını bize dinin emirleri gibi göstermek isteyenlerin oyununa gelmeyelim! Onlar Emre Kongar Hoca’nın da belirttiği gibi, tarım toplumu kültürünün ürünüdürler. Tarım toplumunun değer yargılarından zarar görenler kuşkusuz ki, daha çok kadınlar olmakla birlikte yine de yalnızca onlar değillerdir. Ve bu çağ dışı zihniyetten kurtulma mücadelesinde, kadın erkek el ele mücadele edeceklerdir. Çünkü unutmayalım: Kadının mücadelesi, kadın erkek ayırımı yapılmaksızın genel eşitlik mücadelesinin bir parçasıdır. Bu mücadele yolunda, kadınlara bir tavsiyede bulunmak gibi erkek vesayetçi bir hödüklük yapacak değilim. Yalnızca erkeklere bir uyarım var: Utanılacak olan erkeklik değil, erkek egemen kafa yapısıdır, ki buna ne yazık ki, zaman zaman kadınlarda da rastlamak mümkün oluyor. Olayımızda da asıl utanılacak olan Filiz G. zihniyetidir. Ve en büyük çarpıklık da bu zihniyetin toplumumuzda, kadın erkek ayırımı yapmaksızın, yaygın olmasıdır. Erdoğan’ın suç duyurusu dilekçesinde, Dündar’ın savcı Kara’yla yaptığı röportajda ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği’ ileri sürüldü. Soruşturma davaya dönüşürse Dündar’ın 9 yıl 4 aya kadar hapsi istenecek İstanbul Haber Servisi Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması savcısıyken soruşturmadan el çektirilen Celal Kara ile röportajında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Avukat Ahmet Özel dilekçesinde, şikâyetçi olduğu röportajla yetinmeyerek Dündar’ın önceki yazılarında da amacının sadece haber yapmak olmadığını, Erdoğan’a karşı suçlayıcı bir tutum aldığını ileri sürdü. Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel tarafından kaleme alınan suç duyurusu dilekçesinde, Dündar’ın röportajında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı suçlayıcı ağır ithamlarda bulunularak Erdoğan’ın kişilik haklarının ihDilekçede lal edildiği öne Kara’nın rösürüldü. Dilekportajda yer çede, Dündar’ın alan “Doğruröportadan ismi oljın içeriğinde masaydı, taErdoğan’ın örpelerde bilgüt lideri oldugi olmasayğu izlenimi yadı da iddiaratmaya çalışnamede adı tığı belirtildi. geçecekti” Dündar’ın röaçıklamasıyla portajla basın Erdoğan’ın avukatı, röportajın 17 Arasavcının saözgürlüğünün lık operasyonunun, hükümeti devirmeye dece kendi kasınırlarını aştıyönelik bir girişim olduğunu ispatladığı naatiyle sanığı iddia edilevarsayımında bulundu. ğı belirlemeye rek suça ortak çalıştığı kayolduğu savudedildi. Kara’nın beyanı ile ilgili “17 nuldu. Dündar’ın Erdoğan’ı suç işleAralık’ın bir yolsuzluk soruşturmamek için örgüt kurmak ve yönetmek sı olmayıp sivil şahıslardan bakanile itham ettiği, toplum nezdinde algı lara, oradan da Erdoğan’a ulaşılaoluşturulmaya çalıştığı kaydedildi. rak adeta hükümeti devirme operasyonunun bir parçası olduğunu göstermektedir” denildi. Röportajın “Celal Kara’nın oynadığı mazlum rolü ile birtakım çevrelerce kahraman ilan edilmesi için” yayımlandığı suçlamasında bulunan Avukat Özel, Dündar’ın yazılarıyla ilgili bir de genelleme yaparak “Şüphelinin önceki yazıları da dikkate alındığında amacın sadece haber yapmak olmadığı, müvekkilime karşı almış olduğu suçlayıcı tutum anlaşılacaktır” dedi. Soruşturma davaya dönüştüğü takdirde Dündar, Cumhurbaşkanı’na hakaret ve iftira iddiasıyla toplamda 2 yıl 4 aydan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. Can Dündar’a soruşturma açıldı Mazlum rolü DÜZELTME VE CEVAP METNİ n Baştarafı 1. Sayfada ... Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan’ın Sayıştay Müfettişlerinden “Kanuna aykırı davranabiliriz. Bizi bazen idare edin” ricasında bulunduğu şeklinde gerçek dışı, hukuka aykırı, mesnetsiz iddialara yer verilmiştir. Elde hiçbir somut veri olmadan salt sansasyon yaratmak maksadıyla müvekkilimiz hakkında, gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmayan ifadeler içeren ve aynı zamanda müvekkilimizin kamuoyu nezdindeki saygınlığını rencide edecek nitelikte itham ve isnatlar bulunduran bahse konu haber, müvekkilimizin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, hukuka aykırılıkla birlikte Türk Ceza Kanunu’na göre de suç oluşturmaktadır. Sayın Bakanımız, Sayıştay Bakanı Sayın Recai Akyel’in daveti üzerine tüm Sayıştay üyelerinin katıldığı Genel Kurul’da “Türkiye’nin Ulaşım ve İletişim Stratejileri” konusunda bir sunum yapmıştır. Sunumda Sayın Bakanımız; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yatırımları hakkında üyeleri bilgilendirmiş ve soruları cevaplamıştır. Gerek sunum esnasında gerekse sorucevap kısmında Sayın Bakanımız tarafından “Kanunlara aykırı davranabiliriz, idare edin” şeklinde bir ifade kullanılmamış, söz konusu dahi edilmemiştir. 4 Aralık 2014 tarihinde yapılmış olan sunumla ilgili olarak, sunumdan 8 gün sonra ve toplantıda yer almamış biri tarafından bu tür mesnetsiz ve gerçek dışı iddiaların ortaya atılmış olması, “sözde” haberin ülke menfaatlerine ve müvekkilimizin kamuoyundaki itibarına zarar vermek maksadıyla kaleme alındığının en açık göstergesidir. Hiçbir somut hükme dayanaksızın, Cumhuriyet Gazetesi’nin 12.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanmış olan; gerçek dışı, hukuka aykırı ve mesnetsiz iddiaları ileri süren ve anılan “sözde” haberleri yayınlayan ilgililer hakkında, hukuki ve cezai her türlü yasal başvuru yolları kullanılacaktır. Basın ahlakı ve çalışma ilkelerine de aykırılık teşkil etmekte olan, gerçeklikle uzaktan yakından alakası bulunmayan maksatlı habere itibar edilmemesi bilinçli vatandaşlığın gereği olarak önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan Vekili Av. İsmail Safi Işık Aile boyu lüks konut Usulsüz dinleme soruşturmalarını yürüten savcılardan Okan Özsoy ile hâkim eşinin Emlak Konut’un satışa çıkardığı Başakşehir’deki 1.1 milyon liralık 2 konutun talihlisi olduğu ortaya çıktı CANAN COŞKUN Özel heyet Duruşma sonrasında adliye önünde açıklama yapan mağdur ailelerin avukatlarından Yıldız İmrek, “Çarşı Davası, Şike Davası ve Torunlar iş cinayeti davası gibi hükümetle, Recep Tayyip Erdoğan ile doğrudan doğruya ilişkili olan 3 önemli davada karar almak üzere özel bir hâkim heyeti görevlendirildiğine tanık olduk” dedi. Henüz 8 sanığın ifadesinin alındığını vurgulayan İmrek, “Tahliyeden donra delillerin karartılacağı, birbirlerinin beyanlarına etki edeceği, bu anlamıyla da yargılamanın saptırılacağı açıktır” diye konuştu. İnşaatın 32’nci katından yere çakılan asansördeki 10 işçi yaşamını yitirmişti. Başakşehir’deki Ayazma Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) projesindeki lüks konutlarla ilgili talihliler listesinde, usulsüz dinleme soruşturmalarını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy ve hâkim eşi Hülya Özsoy da yer aldı. İkiliye çıkan evlerin maliyeti ise 1 milyon 169 bin TL. Özsoy çiftine yapılan indirimin toplamı yaklaşık 200 bin TL’yi buldu. Emlak Konut GYO’nun Başakşehir’deki kuralı satış olarak tanıttığı 1236 haneli projede 750 konut Adalet Bakanlığı’na ayrılmıştı. Bakanlığa ayrılan konutların ise çoğunluğunun 2014 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerinde hükümetin desteklediği Yargıda Birlik Platformu üyesi hâkim ve savcılara yüksek indirim oranlarında satıldığı ortaya çıkmıştı. Ev sahibi olan hâkim ve savcıların listesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Fethullah Gülen cemaatine yakın isimleri hedef alan 22 Temmuz soruşturması savcısı Okan Özsoy ile hâkim eşi Hülya Özsoy da yer alıyor. Hülya Özsoy’un ev için ödeyeceği rakam 595 bin TL iken, eşi Okan Özsoy’un ödeyeceği rakam ise 574 bin TL. Proje kapsamında ev sahibi olan hak sahiplerinin 50 ile 100 bin TL arasında değişen rakamlarda kâr paylarıyla bu haklarını emlakçılara devrettiği iddia edildi. 10 işçinin yaşamını yitirdiği ‘kaza’yla ilgili yeni mahkeme işbaşında Torunlar faciasında SALİHOĞLU’NDAN AÇIKLAMA Haber Merkezi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu dün gazetemizde “Yargıda tartışılan konut satışı” başlığıyla yayımlanan haberle ilgili yaptığı basın açıklamasında “haberin içeriğinde 1725 Aralık soruşturmasından bahsedilerek kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu” söyledi. Salihoğlu’nun gazetemize gönderdiği 4 maddelik açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Tüm hâkim ve savcılara 21 Ocak 2015 tarihli mesaj ile Emlak Konut Ayazma Konutları Projesi duyurusu yapılmış ve istenilen belgeler belirtilmiştir. Türkiye genelinde 709 hâkim/savcı meslektaşımız başvuruda bulunmuş. Kura neticesi belirlenenlerden 600 hakim ve savcı peşinat olan farklı miktarlardaki ilk ödemeleri yaptıkları anlaşılmıştır. Ayazma Konutları Projesi’ndeki 2+1 daireye müracaatımın kabul edilmesi üzerine, tarafımdan da Denizbank Adliye Sarayı Şubesi’nden 24 ayda geri ödenmek üzere, aylık 2 bin 399 TL taksit ile toplam 50 bin TL kredi alınmıştır. İlk taksit 26 Şubat 2015 tarihinde ödenecektir. Ön satış sözleşmesi ile aldığım evin toplam fiyatı 491 bin TL’dir. 50 bin peşinat ödendikten sonra 441 bin TL borcum kalmıştır. Bu borç 22 Ocak 2018 tarihinden itibaren 22 Aralık 2027 tarihine kadar, ayda 2 bin 817 TL taksitle ödenecektir. Üstelik her 6 ayda bir ÜFE (Üretici fiyat endeksi)+TÜFE (Tüketici fiyat endeksi)/2 oranında kalan borca ilave ödeme yapılacaktır. tutuklu kalmadı CANAN COŞKUN Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararnamesi ile önce heyeti değişen ardından da Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesi ile yetkilendirilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 işçinin yaşamını yitirdiği Torunlar davasında tutukluları tahliye etti. Henüz 8 sanığın ifadesini alan mahkeme, tahliyeye gerekçe olarak karartılacak delil olmadığını gösterdi. Kararla birlikte davada tutuklu kalmadı. Mecidiyeköy’deki 6 Eylül 2014’te eski Ali Sami Yen Stadı’nın arsasına Torunlar Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı (GYO) tarafından yapılan inşaatın 32. katından yere çakılan ve 10 kişinin öldüğü asansör faciasına ilişkin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya taksirle 10 kişinin ölümüne sebebiyet suçlamasıyla 22.5 yıla kadar hapsi istenen tutuklu sanıklar Torun Center proje müdürü Murat Aytimur, asansör firması Geda Majör’de imalat ve teknik sorumlusu Önder Türksoy, asansör teknikeri Turgay Dalkılıç ile 21 tutuksuz sanık katıldı. Kazada ölen Hıdır Ali Genç’in ailesinin avukatı Yıldız İmrek’in reddi hâkim talebinin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildiği belirtildi. İmrek, karara itiraz edeceklerini belirtti. Mahkeme itirazın incelenmesi için dosyayı İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Heyet, delil durumu, tutuklu kaldıkları süre, karartılacak delil bulunmadığı gerekçesiyle 3 kişiyi tahliye etti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle