23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2015 PERŞEMBE 6 HABERLER Mersin’de 15 bin ‘Özgecan’ vahşeti lanetleyerek yürüdü ESRA AÇIKGÖZ MERSİN Sabah yedide düşüyoruz yola, Özgecan’ın okuduğu Çağ Üniversitesi’nin servisine binip arkadaşlarının düzenlediği eyleme katılacağız. Çağ Üniversitesi, Adana ve Mersin arasında, D400 AdanaMersin otoyolunun bir noktasında. Ancak günde sadece iki servisi var; Mersin ve Adana’ya. Biri 13.30’da, diğeri 16.30’da. Bütün yaşananlara rağmen rektörün hâlâ servislerini arttırmamasından yakınıyor öğrenciler. Çünkü onları minibüse binmeye mahkum eden bu. Simsiyah bir üniversite bahçesine varıyoruz. Herkes yasını ve isyanını dile getirmek için siyaha bürünmüş. Soğuğu çayla kırmaya çalışan öğrenciler, daha ilk davetle hemen meydanda yerini alıyor. Vicdanın disiplini bu olsa gerek, diye düşünüyoruz. Kısa bir açıklamadan sonra, yürüyüşe başlıyoruz. Sloganlara, arabaların kornaları eşlik ediyor. Başta çoğu genç olan korteje, evlerinden, işlerinden çıkıp gelen daha ileri yaştaki kadınlar ekleniyor. Her yaş grubundan, her meslekten insan var. Yanmakla Mecburuz, başka araç yok 20 yaşındaki Fatoş, Çağ Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık’ta okuyor. “En azından duysunlar bizi artık. Bu şiddetler yeter” diyor, “O gün ben de kullandım o dolmuşları. Tarsus’taydık. Okulun oradan mecbur kalıyoruz, çünkü başka araç yok.” Hâkimlerin tayt giydi, mini etekli diyerek yaptığı tahrik indirimlerinin büyük haksızlık olduğunu düşünüyor, çünkü tacizin, tecavüzün kadının giyimiyle alakası olmadığını bir tesettürlü olarak maruz kaldığı tacizden biliyor. “Çok kapalı kızlarımız da kaçırılıyor. Ben de tesettürlü bir insanım, yeri geldiğinde çok kötü kelimeleri biz de duyabiliyoruz. Bunun etekle, şortla alakası yok” diyor. Konuşmalarımızı bölen sloganlar arasında, en çok da “Yasta değil, isyanFatoş dayız” ve “Kadın, yaşam, özgürlük” derken gürleşiyor kadınların sesi. Bir de “Hepimiz Özge’yiz, yanmakla bitmeyiz” diye bağırırken. Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ın dünkü lafı aklıma geliyor ister istemez; “Hz. Mevlana’nın çok hoş bir sözü var: Yanmadan ışık veremezsin.” Özgecan, Mersin ve Adana’dan insanları akın akın eyleme getirerek ışık veriyor. Yine de alınacak çok yol olduğunu, korteji yönlendiren, slogan attıranların hep erkekler olduğunu görünce bir kez daha anlıyorum. bitmeyiz l 60 yaşındaki Döne Helek, Özgecan için eylemde. Ancak onun bir de kendi şiddet hikâyesi var. Şikâyeti yine TOK şoförlerinden birinden hem de. Yenice’de oturuyor Helek. Geçen Cumartesi TOK (Tarsus Otobüs Kooperatifi) şoförlerinden biri tarafından dövüldüğü şikâyetiyle savcılığa başvurmuş. “Tarsus’a acil doktora gidecektim” diyerek anlatmaya başlıyor o günü, “TOK süratli geliyordu, durmadı, üzerime sürdü. Durunca, ‘Üzerime niye sürüyorsun’ dedim, beni tekmeledi. Ağır küfürler ederek arabasına binip yoluna devam etti. Gençler koştu o anda, araya girdi. 112 ve karakolu aradılar, beni hastaneye götürdüler. Cumartesi oldu olay, o günden beri uyuyamıyorum. Şikâyetçi oldum. Davadan vazgeç diye tehdit etti beni ama sonuna kadar da davamın arkasında olacağım. Şahit var. Gençlerin gözünün önünde dövdü beni, ama şahitlik ederler mi, etmezler mi bilmiyorum ki, bizim orada ayıp var.” Kadın Düşmanlığı Sona Eremez Bu Ülkede Büyük bir iyimserlikle izliyorum Özgecan’ın ardından ülkede yaşananları.. Bir Özgecan’ın, alt insan grubundan ilkel birinin vahşetine kurban gitmesi ile Türkiye’de kadının yazgısının değişeceğine ilişkin pompalanan umut, beni çekip koynuna alıyor. İçimizde, işte şimdi, tamam, bu alçaklık kültürünün çanına ot tıkama zamanı, tarihi bir fırsat çiçekleri yeşeriyor. Öyle mi dersiniz? Size binbir çiçek resmi çekemeyeceğim ne yazık ki! Çünkü RTE birden “feministlere” saldırdı.. “Dans edeceklerine fatiha okusunlar!”mış. Feministler kim? Kadın eşitliği, hakları ve özgürlüğünün radikal savunucuları... Bu ülke, her yıl binlerce “cinayet”e kurban gidenlerin arkasından, “fatiha okutula okutula” toplumsal ilişkilerde gerileyip duruyor. “Fatiha okuyun”muş. “Sokaklara çıkıp istismar ediliyor”muş Özgecan. İnsanların neyi nasıl anacakları, kime nasıl ve ne zaman fatiha okuyacakları, neyi ne zaman sokakta, meydanda protesto edecekleri, kadın cinayetlerini nasıl yorumlayacakları konusunda, Başimam adeta fetva veriyor. Yok hayır; biliyor ki bu söyledikleri muhalif ve uygar halkın büyük çoğunluğunun kalkanına çarpar ve parçalanarak yere düşer. Bu söyledikleri, sürekli canlı tutmayla çalıştığı toplumun en geri, en bağnaz kesimlerine... Onları çemberi içinde tutmaya yönelik konuşuyor. “Fatiha”, “Feminist”, “dans”, “sokak”, “direnme”, “gösteri...” Şuna bakın: “Bu feministlerin dinimizle, medeniyetimizle ilgisi yok..” Hepsi, düşmanlık simgeleri olarak kullanılıyor. Tam bir Şeyhülislam... Dinin ne olduğuna dair en kışkırtıcı fetvalar adeta. Kadın katilleri de “feminist”lerin, yani kadınların üzerine salınıyor: “Dinimizden değil bunlar...” Şüphesiz bu ilkel medeniyet ve din anlayışıyla, uygarlığın ve geleceğin bir ilgisi olamaz. Bu anlayışı ve sahiplerini, bu toplum eninde sonunda aşacaktır, aşmak zorundadır, yoksa kendisi var olamayacak... Ülkeyi saran büyük yolsuzluklarıyla, hırsızlıklarıyla birlikte... Kadınları koruyor sözde: “Kadınlar, Allah’ın erkeklere emaneti.” Bu sözü, “kadınerkek eşit değil ve olamaz” anlayışını pekiştiriyor. “Kadınlar erkeklere emanet” bakışı, kadını erkeğin kölesi yapan, gören ve öyle sürmesini isteyen anlayış. Şunu diyor kadınlara yani: Sen bana emanetsin, başını türbanla, saçını gösterme, çalışma, evde otur, 5 çocuk doğur, erkeğinin sözünden çıkma; o sever de, döver de... Ve sonuçta tabii ki öldürür de... Karısını, olmazsa sokaktaki kadını, kızı. ‘TOK şoförünün biri beni dövdü’ ‘Dinsiz imansız bunlar’ söylemi Cinayet yüzleşmeye itti “Erkekliğimizden utanıyoruz” pankartının yanında “Türkiye uyuma, kadınına sahip çık” diye slogan atan erkekler, nefretin ve şiddetin ilk, dilde üretildiğini ne zaman fark edip bununla yüzleşecek diye düşünüyorum ister istemez. İdam cezasıyla ilgili slogan atanlarıysa artık duymak istemiyorum. Bu düşüncelerle, eylemdeki enerjisi yüksek erkek gruplarından birinin, Genç Mersin İdman Yurdu Taraftarları Şeytanlar Grubu’nun yanına gidiyorum. Şeytanlar Grubu Derneği’nden Hazar Yusuf Göçel, bu utanç verici tabloda buluşmak istemezdik, diye başlayıp bütün “bayan” arkadaşlara yapılan zulmü hep beraber protesto ediyoruz, dediğinde daha alınacak ne kadar yolumuz olduğunu bir kez daha anlıyorum. Yine de bu cinayetin kendi aralarında bir yüzleşme getirdiğini söylüyor Göçel, “Biz tribünde küfür söyletmemeye çalışıyoruz. Ben de evliyim, iki kız çocuğu babasıyım. İnsanlar artık küfür ve kavga istemiyor tribünde” diyor. Şeytanlar grubunun tribününe Özgecan’ın ismini vermişler. Mersin Arena Stadyumu’nun isminin Özgecan Aslan Stadyumu diye değiştirilmesi için bir de imza kampanyası başlatmışlar. Özgecan’ın okul yolu boyunca yürüyüp Yenice’ye geliyoruz. Cinsiyet eşitliği söyleminin tepkisiz; minibüs kooperatiflerinin denetlenmesinin ve katillerin yargılanmasının en çok alkışı aldığı basın açıklaması biterken ben Tarsus’a, Özgecan’ın minibüse bindiği ilçeye yol alıyorum. Anneden Erdoğan’a siyah başörtüsü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özgecan Aslan’ın annesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a matemlerinin simgesi olarak “siyah başörtüsü” gönderdi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Özgecan’ın annesi Songül Aslan, dün ATO Toplantı Salonu’ndaki açılış töreninde Erdoğan’a bir aracı ile mesaj iletti. Songül Aslan’ın, Erdoğan’ın kendilerine gösterdiği ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ettiği bildirildi. Telefonda görüştükleri Erdoğan’da “tam bir baba sıcaklığını duyumsadıklarını ve çok duygulandıklarını belirten Songül Aslan, bir kutu içerisinde kendisine siyah bir başörtüsü gönderdi. Anne Aslan’ın, “Olayın faillerinin en ağır biçimde cezalandırılacaklarından eminiz. Adalet yerini bulduğunda bu siyah başörtüsünün rengi de beyaza dönüşecek. İnşallah o vakit, beyaz başörtümüzle sizleri bizzat ziyaret edeceğiz” mesajını ilettiği öğrenildi. ‘O lanet Batı uygarlığı’ Hani düşünce soytarıları var, iktidarın eteklerine yapışmış... “Kadınlar açık saçık giyindikleri için saldırıya uğruyorlar, Batı medeniyeti suça teşvik ediyor...” diye yazan, içimizde modern kılıklarıyla dolaşan “BokoHaram”lar yani.. Önümdeki dünya tecavüz haritasına bakıyorum: Şeriatın tam veya yarım hüküm sürdüğü, kadınların baskılandığı, örtüldüğü tüm Ortadoğu, İslam ülkeleri ve Afrika en koyu kırmızısından tutun kıpkırmızı ile bulanmış. Kadın hak ve özgürlüklerinin en yüksek düzeyde olduğu ve kadın haklarını artık kültürel olarak da epey içselleştirmiş Avrupa, İskandinav, Kanada ve hatta ABD’de ise kadınlara tecavüzün en az olduğu yerler... Yani o lanet Batı uygarlığı! Önümde cinsel saldırı, tecavüz, istismar mahkumiyetlerinin grafiği, ülkemizden 2007’de 6 bin 700 kadar. Yıl be yıl düzenli artarak 2013’te 23 bin 250’ye çıkıyor. AKP/RTE’nin ilk 45 yıllık cicim aylarının sona ermesinden itibaren, iktidarın İslami söylemleri, uygulamaları, kadınlara yönelik “erkeklere emanet”, kadınerkek eşit değildir, kadının yeri evidir, kadın çocuk doğurmalıdır politikaları yeri göğü sarınca, tabii bir de türbanlama galip gelince, kadın cinayetleri tecavüzleri de arşıalaya çıktı.. Şu dediklerine bakın: “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün” (İMG); “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur” (AKP milletvekili, A. S. Üstün)... Daha çok var, çalışan kadınların fuhuşçuluğundan tutun, hamile kadınların sokakta gezmesini lanetleyen ve 6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenme fetvası veren sapık kafalara, çocuk ve toplum düşmanlarına kadar... Sürü sepet... Toplasanız insanlık adına on para etmezler, ama iktidarın etek altında gezindikleri için toplum içinde ve erkeğin damarlarında dolaşan insanlığın en ilkelliklerini su yüzüne çıkartıp çoğaltıyorlar. Bunların hepsi “dinci”. Yani tabii siyasal dinci... Yeri göğü sarmış durumdalar ve aralarında tek bir “Allah’ın Kulu” çıkmıyor doğruları haykıracak... Yapışmışlar çıkarlar için birbirine, “beraber doğduk iktidara, beraber gideceğiz” toplu söylemi içindeler. Tarsus’tayım. Özgecan’ın katili Suphi Altındöken’in mahallesini bulmakla başlıyorum işe. Mahalle muhtarı gazetecilere alışmış. Konuya giriyor hemen, “Annesi terk etmiş Tarsus’u, zaten başka mahallede oturuyordu. Ama amcaları burada.” Mahallenin adının Suphi’yle birlikte anılmasından rahatsız, Tarsus’un eski yerleşimlerinden biri olduğunu anlatıyor mahallenin. Yerli nüfusun Araplardan oluştuğunu, göçle Kürtlerin geldiğini, Alevilerin de yoğun bulunduğunu vurgulayarak. Haber yazmak için oturduğum kafede bana cinayetin anatomisini, “Yanlış anlama kızım, ben ırkçılık, ayrımcılık yapmam, ama bu cinayetler hep Doğu’dan gelenlerden oluyor” diyerek anlatan amcanın lafı geliyor aklıma. Aslında onlar da ilk duyduklarında bir Kürt’ün işlediğini sanmışlar cinayeti. “Mahallenin yerliler”inden olduğunu duyunca şaşırmışlar! İki gün önce muhtarlığa, Suphi adına 3 bin TL’lik bir ceza belgesi geldiğini söylüyor muhtar, trafik galiba, diyor beni uğurlarken. Muhtarın tarifiyle, Suphi Altındöken’in amcası Behzat Altındöken’in dükkânını buluyorum. Bütün aile soyadlarını değiştiriyor. “O kızı parçalara ayıran adam vardı ya” diyor, “Garipoğlu deyince hemen akla o olay geliyor. Böyle bir şey soyadı. Torunlarıma yıllar sonra annesinin kızlık soyadını soracaklar mesela. Hep karşılarına çıkacak bu. O yüzden değiştirdik biz de. Utanıyoruz. Hepimiz, tüm Altındökenler değiştirdi soyadını. Bak dükkâna.” Dükkânda artık sadece adı yazıyor. Yorgun Behzat Altındöken, “Bir şoför anlattı, üstümüze üstümüze sürerdi arabayı, nasıl otobüs şoförü yapmışlar, bunu, diyor. Gülerek gelir, bıçaklar. Ben onun gülmesinden bile korkarım. Yeğenimi de, kardeşimi de assalar umurumda değil. Ben en çok Özgecan’a üzüldüm. Benim de kızlarım var” diyor. ‘Gülmesinden bile korkarım’ Kefenle katıldı ABİDİN YAĞMUR Mersin’in Tarsus ilçesinde Çağ Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’nın vahşice katledilmesi Tarsus’ta dün 15 bin kişinin katıldığı yürüyüşle protesto edildi. Adana ve Mersin Büyükşehir belediyeleri de otobüslerle eyleme katılmak isteyenleri üniversiteye taşıdı. Karayolunu trafiğe kapatan yaklaşık 15 bin kişiye, sürücüler de klakson çalarak destek verdi. Şiddet gören kadınları temsil eden makyaj yapan ve kanlı kefen giyerek eyleme katılan Gizem Büyükarda, “20 yaşında bir genç kıza kefen giydirildi. Ben bu şekilde kefen giyerek temsil etmek istedim. Özgecan’ı yaktıkları için de uçlarını yaktım” dedi. Her kesimden katılımın olduğu yürüyüşte, Adanaspor, Adana Demirspor, Mersin İdmanyurduspor ile Tarsus İdmanyurdu taraftar grupları da katledilen Özgecan için omuz omuza yürüdü. Yeni mi ağlıyoruz! Songül Aslan Her türlü en gerici söylemin tepe yaptığı bu ülkede, kadına şiddet durmaz... Özgecan ilk miydi? Bu ülkedebu iktidar döneminde neler yaşadık, neler gömdük, kimlere fatiha okuduk ve cenaze namazlarını kıldık, sokakları az mı doldurduk... Ve bu tür toplumsal tepkileri az mı gösterdik.. Ama ülkemizdeki tüm ilkelliklerin en büyük koruyucusu ve geliştiricisi bir iktidar olduğu sürece, daha çok Özgecan’ların arkasından ağlayacağız. Ne idam durdurur bunları ne de başka bir şey... 13 yıllık bir süreçte siyasal ilkelliğin toplumsal ilkelliği kışkırttığı bir erkek nesil ve bunu kabul iktidara hayran kadın nüfus ile birlikte yaşıyoruz.. Tabii bunlardan öncesi de ilkellik diz boyu idi ülkemizde. Şimdi ise katmerleşerek artıyor. öldürerek, parçalara ayırdı İstanbul Haber Servisi Üsküdar Çengelköy’de 42 yaşındaki Kübra K’nin parçalanmış cesedi bir çöp konteynerında bulundu. Cinayetin katil zanlısı olarak Kübra K’nin şizofren hastası eşi Tahir K, gözaltına alındı. Ordu Caddesi Sümer Sokak’ta oturan Tahir K (43), dün Çengelköy Polis Merkezi’ne giderek eşi Kübra K’nin kaybolduğu ihbarında bulundu. Merkeze gelen Tahir K’nin ağabeyi, yetkililere, kardeşinin ruhsal sorunları olduğunu ve zaman zaman bu tür şikaâyetlerde bulunduğunu anlatarak, kardeşini eve götürdü. Evin banyosunda kan izleri gören ağabey, kardeşiyle tekrar polis merkezine gitti. Olayı anlatan Tahir K’nin pazartesi akşamı evde çay içerken kontrolünü kaybettiğini ve mutfaktan aldığı bıçakla eşini öldürdüğünü aktardı. Eşini parçalara ayırdığını ifade eden Tahir K, daha sonra pazar arabasıyla parçaları çöpe attığını söyledi. Tahir K. cesedin yerini tam olarak belirtemediği için Çengelköy’de geniş çaplı arama yapıldı. Kübra K’nin cesedi, bir polis memurunun dikkati sonucu çöp konteynerında bulundu. Gözaltına alınan Tahir K. Gayrettepe’deki asayiş şube müdürlüğüne götürüldü. Kübra ve Tahir K’nin 17 yıllık evli olduğu, şüphelinin 11 yıldır şizofren tedavisi gördüğü ve 4 yıl önce malulen emekli olduğu öğrenildi. Bir vahşet daha: Eşini AKP’li vekil Özgecan cinayetini çözmüş! SELDA GÜNEYSU yüzünden’ ‘Dış güçlerin ANKARA TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’nda, daha önce “mahallenin namusu”, “camilerde resmi nikâh” ve “evlenme ehliyeti” önerileriyle gündem olan AKP İstanbul Milletvekili, komisyon üyesi İsmet Uçma bu kez de Özgecan cinayetini “dış güçlere” bağladı. Uçma, “Endişemiz şudur ki; ülkemizi ateş çemberi içine almak isteyen ulus dışı güçler, bu tür olayları provake ederek, ülkemizde var olan hasletleri birbirine tavır olarak kullanıyor. Milletimiz buna fırsat vermemelidir” dedi. Siyasileri ve kadın konusunda faaliyetlerde bulunan sivil toplum örgütlerini suçlayan Uçma, siyasilerin, “sanki mevcut hükümet olmasaydı, Özgecan katledilmeyecekti” tutumu sergilediklerini ileri sürdü. Bu tür söylemlerin “toplumu germekten başka bir işe yaramadığını” ifade eden Uçma, Özgecan cinayetini “dış güçler”e de bağlayarak, “Endişemiz şudur ki; ülkemizi ateş çemberi içine almak isteyen ulus dışı güçler, bu tür olayları provake ederek, ülkemizde var olan hasletleri birbirine tavır olarak kullanıyor. Milletimiz buna fırsat vermemelidir” dedi. Kayıp kız bulundu İstanbul Haber Servisi İstanbul Ümraniye’de yaklaşık bir haftadır kayıp olan 17 yaşındaki fenilketonüri hastası (kalıtsal bir metabolik hastalık) Nesrin K. dün bir televizyon kanalı aracılığıyla bulundu. Pendik’te bulunduğu belirtilen Nesrin K.’nin, hakkında 1 ay önce uzaklaştırma kararı alınan, facebookta tanıştığı Özgür S. tarafından kaçırmış olabileceği üzerinde duruluyor. Nesrin’in babası Enver K. kızının bulunduğunu ifade ederek “Kızım bulundu. Karakoldaki işlemler devam ediyor” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle