17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada 13 GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK ... mutlaka çıkarın” diye emrediyordu ve... ...diktatör emretti ya AKP grubunun ellerinde demir çubuklarla vekilleri, faşizan bu tasarının yasalaşmaması için içtüzüğün verdiği olanaklar çerçevesinde savaşacağını açıklayan muhalefet milletvekillerinin üzerine saldırdılar. Yatıp kalkıp muhalefetin bir cümlesini yakalayıp söylemediğini bırakmıyor. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu geçenlerde “Ben (CHP) oldukça Bay RTE’nin başkanlık saplantısı asla gerçekleşmeyecek” dedi. Hemen ekranlara fırlayıp Kılıçdaroğlu’nu “Sen kimsin ya” diye yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı sıfatı üzerinden alınsa, bu sorusu pekâlâ cumhurdan bir bireye; “Sen kimsin?” diye sormak hakkını vermez mi? HHH Biraz edep ya der durur. Özgecan’ın babasından söz ederken bey diyemez, Mehmet Efendi diye söz eder. Edebi terbiyeyi dilinden düşürmez ama çoğu zaman meşrebine uygun konuşamayan olursa hakaretlerini bir “be!” diye noktalaması bile Cumhurbaşkanı’nın diline yakışıyor mu? HHH CHP grubu Özgecan için bir dakikalık saygı duruşu ile toplandı. Genel başkan bu hunhar cinayetin bütün bir ulusun yüreğine ateş düşürdüğünü içeren bir konuşma yaptı. RTE’nin tepesini attıran konuşmasında AKP iktidarında işsizliğin yüzde 10.7’ye yükselmesini eleştirdi. Başka zaman olsa RTE, işsizliğin bu kadar artmasında garipsenecek ne var diye başlayan, Amerika’da, İngiltere’de de işsizlik var. Bizde de olmuş da ne olmuş be derdi ama seçiM öncesi bu palavra ile eleştirilerle işsizlik gerçeğinden yan çizemiyor. HHH Oysa muhalefetin haklı eleştirilerini saldırgan bir üslupla yanıtlayacağına, çözüm sürecinin açmaza neden girdiğini, HDP’nin silahları bırakmak dahil on maddelik görüşme takviminin ne olduğunu... ... İmralı’dan Kandil’e ve HDP’ye uzanan çizgideki cephenin bu on madde ile neler istediğini açıklayıverse ya! Üstelik tam bir açmaz içinde. Görüşmelerin devamını PKK’nin silahları bırakması koşuluna bağladı. Ama PKK, değil RTE’nin dayatmasını, önderleri Öcalan’ın silah bırakmayı tarihe bağlayan direktifini bile umursamadı. Reddetti. HDP’nin çözüm sürecinin, bu konularda açılımın çıkmaza girdiğini içeren açıklamalarını bu tren raydan artık çıkmaz gibi bir söylemle geçiştirmek istiyor. HHH Başbakan yurtdışına gidiyor. Kadına uzanan elleri kıracak önlemlerin ne olduğunu soran tek bir gazeteci yok! Başbakan da bu konuda konuşmamakta haklı. Tepeden emir bekliyor. Tepedeki ağabeyi hükümet adına Özgecan cinayeti sanıklarının en ağır cezayla çarptırılacağını açıkladı. Adalet Bakanı’nı saraya emretti. En ağır cezaları saptadılar önceki gece. HHH Kadın cinayetlerini önlemek için önce başımızdaki kafanın değişmesi öncelikli koşul... Cezaları arttırmakla kadın cinayetlerini engelleyeceğini sanan; toplumda müzminleşen erkeğin kadına bakışını değiştirmeyi düşünemeyen bir Cumhurbaşkanı! Açsın TV’lere bir baksın. Gencecik kadınların, üniversite öğrencilerinin erkeklerin cinsel açlık içeren bakışlarından nasıl rahatsız olduklarını izlesin. Özgecan’ın babasına övgü... Cezaların arttırılacağı vaadi... Hele bir gazetedeki kadına şiddet uygulayan erkeğin eğitilip ve her altı ayda bir hakkında rapor yazılacağı haberini de görünce... ...kadına şiddeti, kadın cinayetlerini engellemekte bu hükümet yine yaya kalacak diye düşünmemek olanaksız! HHH Bütün bu çırpınışların tek hedefi var. 400 milletvekili istiyor. Muhtarları yine topladı, bu amacı sağlayacak çalışmalara motive etti. Lakin düşünmez misiniz: Özgecan cinayetinin toplumda yarattığı tepkiye tercüman olan sokak eylemleri, bu iktidarın artık başımızdan gitmesini hedef alsaydı... ...Bay RTE toplumdaki etkili tepkiyi hükümetimizi devirme girişimi diye suçlar, yeni ve sözde bir darbe girişimi yaratmaz mıydı? HHH Çözüm sürecini muhtarlara savunurken “Biz kardeşiz be!..” dedi. Aslında demek istiyor ki “hepiniz içinizdeki biri, tepemizdeki ‘ben’ için!” Kafa bu be!.. KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, PKK’nin silah bıraktığına yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını, AKP’nin algı operasyonu yaptığını söylüyor: MUSTAFA BALBAY Adımlar 15 Şubat’a u Öcalan ile Kandil ve HDP arasında görüş ayrılığı olduğu iddialarını yalanlayan Zübeyir Aydar, ‘AKP eğer adım atmazsa biz de bir durum değerlendirmesi yapacağız’ dedi. kadar atılmalıydı AHMET ŞIK KCK Yürütme Konseyi üyesi ve eski Kongra Gel Başkanı Zübeyir Aydar, hükümet kanadından Abdullah Öcalan’ın PKK’nin silahları bıraktığına yönelik deklarasyon yayımlayacağına yönelik açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Yeni Şafak gazetesinden Abdülkadir Selvi’nin bir yazısında iddia ettiği Öcalan ile Kandil ve HDP arasında görüş ayrılığı olduğu iddialarını da yalanlayan Aydar, “Kürt hareketi tüm bileşenleriyle bütündür” dedi. Aydar, CHP’den HDP’yle birlikte bir seçim işbirliğine yönelik gerçekçi ve ciddi bir teklif gelirse kategorik olarak reddedilmeyeceğini söyledi. Aydar’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: HDP’nin milletvekili listesinde adınız olacağı haberleri çıktı. Aday olacak mısınız? Parti içinde yürüyen bir tartışma olmuş ama bu konu hakkında şu aşamada herhangi bir açıklama yapmayacağım. Son günlerde AKP kanadı ve medyasında, Abdullah Öcalan’ın silahlı mücadalenin sona erdiğini açıklayacağına ilişkin yorumlar yapılıyor. Abdülkadir Selvi’nin yazısında Öcalan’ın açıklamasının Kandil’den veto yediği iddiası da var. Bunlar ne kadar ger çeği yansıtıyor? Bir görüşme trafiği var ve sürüyor. Son günlerde ne konuşulduğuna ilişkin detaylı bilgim yok. Ancak var olan durum AKP ve Selvi’nin dediği gibi değil. Öcalan’ın ortaya koymuş olduğu çözüm için müzakere hedefleri ve taslağı var. Ve bütün sürecin bir parçası olarak silahlı mücadeleyi siyasete dökmek olduğunun altı çiziliyor. Ama meselelerin çözümüne yönelik hiçbir siyasal adım atılmadan AKP cenahı bir algı operasyonu yapıyor. Tüm meseleyi getirip silahların bırakılması noktasına sıkıştırıyor. Siyasi ve kültürel haklar ile Türkiye’nin bütünlüklü olarak demokratikleşmesi konusunda bir çözüm ortaya koymadan silahların bırakılmasını istemek bir dayatmadır. KCK yönetiminden yapılan açıkla ma da aynı nedenlerle mi ortaya çıktı? Kesinlikle öyle. Açıklamada da belirtildiği gibi 15 Şubat’a kadar birçok şey tartışılmış, çeşitli adımlar atılmış, çözüm önerileri sunulmuş ve müzakere aşamasına geçilmiş olmalıydı. Ancak AKP hükümeti öyle bir hava yaratıyor ki sanki kendileri verdikleri sözlere uymuşlar ve bir tek PKK’nin silah bırakması sorun olarak ortada kalmış. AKP’ye adım atması için çağrı yapılıyor. Eğer ki bu yapılmazsa biz de bir durum değerlendirmesi yapacağız. Yapılan açıklamalardan Kürt siyasal hareketinde bir ayrışma, çatlak varmış gibi bir anlam çıkıyor. Bir uyumsuzluktan bahsedebilir miyiz? Başkan Apo ile Kandil’deki yönetimimiz ve parti ayrıymış, birbirine karşıymış gibi gösteriyorlar. Bunlar siyasi manevralardır. Kürt siyasal hareketi tüm bileşenleriyle bir bütündür. Kendi ruhuna uygun ve karşılıklı olması gereken bir süreç tek taraflı biçimde yürütülmeye çalışılıyor. Ama bilinsin ki böyle yürümez. Biz bu meseleyi açıklıkla, şeffaflıkla yürütmek taraftarıyız. Öcalan’ın çözüm için müzakereleri başlatacak taslağında neler var? İçeriği hükümet tarafından dile getirilene kadar bizim açıklamayacağımıza dair sözümüz var. Sürecin başından bu yana içinde bulunan aktörlerden eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden ayrılması bir sorun yaratacak mı? Hayır bu süreci olumsuz etkileyecek bir durum değil. Çünkü kişilerin sürecin bütününe yönelik bir etkisi yok. ‘CHP’DEN GERÇEKÇİ BİR TEKLİF GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ’ Kürt meselesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi birbirine göbeğinden bağlı iki temel sorun. Ama son zamanlarda Kürt siyasal hareketinin sadece kendi meselesine odaklandığına ilişkin eleştiriler var. Önceliğiniz nedir? Bu iki meseleyi birbirinden ayrı tutmak imkânsız. Evet Kürt meselesi çok önemli. Ve doğru noktalardan tartışılmadığı ve çözülemediği için diğer meselelerin de üzerini örtüyor. Mesela Özgecan Aslan’ın katledilmesiyle yeniden görünür olan kadına yönelik şiddetin tartışılmasını erteliyor. Doğa talanını, iş cinayetlerini ve emek sömürüsünü tartışmayı engelliyor. AKP’lilere bakarsanız Kürt meselesinde ise her şey halledilmiş, geriye bir tek PKK’nin silahsızlandırılması kalmış gibi davranıyorlar. Bu tuzağa kimse düşmesin. Talep ettiğimiz demokratik özerkliği sadece Kürtlerle sınırlı tutmuyoruz. Siz demokratik özerklik diye tarif edince, birtakım çevrelerde ülkenin bölüneceğine ilişkin kaygılar ortaya çıkıyor. Tam olarak kastettiğiniz nedir? Mesele çok açıktır. Tartışılan sorunun bir ayağı Türkiye’de yaşayan tüm halkları kapsayacak biçimde kimlik ve kültürle ilgilidir. Bir diğer ayağı ise demokratikleşmeyle birlikte yönetsel haklardır. Biz Ankara’dan dayatılan yönetim biçimini kabul etmiyoruz. Bu yönetim anlayışının Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engel olduğunu söylüyoruz. Ve bu engelin sadece Kürtler için değil Türkiye’de yaşayan herkes için olduğunu, demokratikleşmeyle ilgili bir sorun olduğunu söylüyoruz. Padişahvari yöntemler ve karar alma süreçleriyle demokratikleşme olmaz. Biz iç güvenlik paketinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor ve şiddetle karşı çıkıyoruz. HDP’nin parti olarak seçimlere girmesi kararı çok tartışılıyor. “Kürtler AKP ile anlaştı” yorumları yapılıyor. Ne diyeceksiniz? Parti olarak seçime girme kararının AKP’ye başkanlık sistemini geçirecek bir Meclis çoğunluğu sağlamaya yönelik bir anlaşma olduğundan bahsediliyor. Ama açık ve net olarak söylüyorum hiçbir anlaşma olmamıştır ve olamaz da. Bu eleştirileri yöneltenler mantık dışı bir yaklaşım içindeler. AKP ile bu kadar sorun yaşanırken neden böyle bir pazarlığa girişilsin? Her şeyden önce biz Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin tarif ettiği “Yeni Türkiye” modeline karşıyken böyle bir pazarlığın içinde olmayız. Dayatılan Türkiye modeli, Alparslan Türkeş’in tarif ettiği 9 Işık doktrininin dindar muhafazakâr halidir. Böyle bir yönetim modelini reddediyoruz. HDP’nin baraj altında kalmasıyla Meclis aritmetiği bu modelin önünü açmayacak mı? Evet ortada bir risk olduğu doğru. Ama şu da bir gerçek ki bu risklerin hepsini bertaraf edecek olan, bu tür rejimlerden kaygısı olan, yüzünü evrensel normlar üzerinden demokratikleşmeye dönmüş olan güçlerin ve değişimden yana olanların birlikte hareket etmesidir. Bu kaygıların gerçekleşmesini engelleyecek tek şey HDP’nin yüzde 10’un da üzerinde bir oy oranıyla Meclis’e taşınmasıdır. HDP ve bileşenleri, CHP ile seçim işbirliğine açık mı? CHP’den yapılan açıklamalar, içinde bulunduğu durum ve yapıya bakarak böyle bir arayışı olmadığını görüyorum. Bu haliyle CHP yıllardır solun ve demokrasi hareketinin önünde set olma halini sürdürüyor. Bunun aşılması gerekir. CHP’nin de içinde olacağı bir seçim işbirliği teklifi gelirse, biz teklifin içeriğine ve tabandan gelecek böyle bir talebe yönelik olarak vereceği yanıta göre değerlendiririz. Gerçekçi ve ciddi bir teklif gelirse kategorik olarak reddedilmez. Ama bu yönde bir teklif geleceğine yönelik umudumuz yok. AKP iktidarı Kürt sorunundan yoksulluğa kadar, toplumu derinden etkileyen her sorunu çözmek değil, kullanmak için politika üretiyor. Yoksulları sınırlı yardımlarla kendi ekseninde tutuyor, Kürt kökenli yurttaşlarımızı da “oyunu bana verirsen, vermesen bile kritik anlarda beni ayakta tutacak tutum takınırsan sen kazanırsın, ben gidersem öcüler gelir” diye kendine bağlı tutmaya, kandırmaya çalışıyor. Son birkaç günün trafiği baş döndürücü. Kaderini seçim sonuçlarına bağlayan AKP’nin Cumhurbaşkanı buyurdu ki çok yakında silahların bırakıldığına ilişkin açıklama yapılacak. Devamı da çok güzel gelecek. Daha bu demecin yankısı dinmeden Kandil’den karşılık geldi; silah bırakma falan yok, biz daha ileri mücadeleye hazırlanıyoruz. Bu durumda sormak gerekir; Cumhurbaşkanı ve paraleli yani Başbakan bu açıklamaları neye dayanarak yapmışlardı? Kimlerle pazarlık halindeler? Öcalan’a rehin muamelesi yaparak bir plan mı kuruyorlar? HHH 12 Şubat Perşembe günü Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin davetlisi olarak Diyarbakır’daydım. Öğleden önce 4 saat, 4 ayaklı minarenin hemen başından Melik Ahmet Caddesi’ne geçip Gazi Caddesi üzerinden Ulucami’ye kadar yürüdüm, esnafa uğradım, hasır taburelerde oturup çay içtim, müşteri bekleyen hamallarla sohbet ettim, grup halinde dolaşan aileleri durdurup hal hatır sordum. Diyarbakır’da bugünkü barış havasının geleceğine dair ciddi endişeler var. İnsanlar barışın tadını almış; devamını, artık kesilmeyecek şekilde istiyor. İşsizlik sokaklardan akıyor. Küçücük tezgâhta yöre tatlıları satan bir gençle sohbet etmek istedim. Suriyeliymiş, henüz hiç Türkçe bilmiyormuş. Yanında 3 çocuğuyla bir kadına selam verdim. Yıllar önce Diyarbakır’dan İzmir’e göç etmişler, şimdi geri dönmek istiyorlar. “Ne güzel, buraların batıdan göç aldığı günleri de görüyoruz” demeye kalmadı, pazarlığa girişti, “Sen kocama ve bana İzmir’de iyi bir iş bulursan, dönmeyeceğiz.” Ulucami önü kalabalık mı kalabalık. Yöresel kıyafetler içinde 4045 yaşlarında bir yurttaş CHP’ye verdi veriştirdi. Daha çok rol alma lı, diyor; bizimle ilgili daha tatmin edici şeyler söylemeli, diyor... Yol boyu benzer sohbetler olmuştu. CHP’den beklentilerinin yükselmesine sevindiğimi söyledim. “Hiçbir şey beklemiyor olsaydınız, bu bizim için ölümdü” dedim. Yer yer mesafeli başlayan 510 dakikalık sohbetler kucaklaşarak bitti. HHH Öğleden sonra da 4 saat Diyarbakır’ın yerel önderleriyle, STK temsilcileriyle görüştük. Sokaklardaki beklenti havasının kapalı salon toplantılarında da yoğunlaşmasına sevindim. Bölgede AKP ile HDP arasına sıkışmış siyasetin biraz daha geniş alanda yapılması arayışı da dikkati çekiyordu. Hem sokakta hem salonda insanın evrensel olarak 4 temel hakkı olduğunu; yaşama, barınma, eğitimsağlık ve kültürel hakkının Türkiye’nin her bölgesinde yaşama geçirilmesi gerektiğini paylaştım. Toplantıya katılan Ermeni Kilisesi temsilcisi, aile büyüklerini 20. yüzyıl başında yitirdiklerini, sonraki kuşağın Müslüman olduğunu, kendisinin kökenlerini araştırıp yeniden kimliğine döndüğünü çarpıcı bir öykü havasında anlattı. Kimi temsilciler de Irak’taki gelişmelere endeksli politika üretme arayışında. Temel beklenti ise Türkiye’de, çağın gelen kabul gören değerleriyle barışık bir yaşam sürmek. Akşam da yerel televiyon Jiyan’da ana haber bültenine katıldım. Bütün günün sonunda Atatürk’ün şu sözü kulağımda çınladı: Bir insanın en büyük gereksinimi, önemsenmektir! HDP, ÖDP’ye ‘ittifak’ önerdi TÜREY KÖSE ANKARA ÖDP eş genel başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya dün HDP Genel Merkezi’nde HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’la görüştü. Toplantıya Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de katıldı. Edinilen bilgiye göre Demirtaş, “AKP’yi geriletmek HDP’nin barajı aşmasına bağlı. Bunun yolu da CHP’nin alacağı oydan çok, bizim alacağımız oylardır. Seçimlerde ittifak yapalım” önerisini iletti. Taş ise “Birleşik Haziran Hareketi (BHH) içinde seçim siyasetiyle ilgili bir çerçeve metni tartışıyoruz. 28 Şubat ve 1 Mart günü BHH Yürütme Kurulu toplanacak, arkasından tavır açıklanacak. ÖDP olarak kendi pozisyonumuzu açıklayacağız” dedi. Görüşmede ÖDP’lilerin “CHP kapısını neden erken kapattınız” sorusunu da yönelttiği kaydedildi. HDP’liler tarafından bu soruya “Biz kapatmadık. 30 Mart seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bizi sürekli beklettiler. Artık CHP ile zaman kaybetmek istemiyoruz. Olmayacağını son iki seçimdir gördük” karşılığı verildiği öğrenildi. BHH ÜYESİ ÖDP’Lİ BAŞKAN CEZAEVİNDE Yine Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle tutuklama Haber Merkezi Tokat’ta ÖDP Merkez İlçe Başkanı Önder Konuk, sosyal medyada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Birleşik Haziran Hareketi (BHH) Tokat Meclisi üyesi de olan Konuk, sosyal medya hesabı üzerinden Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle önce gözaltına alındı. Emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Konuk, gazetecilerin sorusu üzerine, “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğim söyleniyor. Ama etmedim. Binlerce, milyonlarca vicdanı olan insanların içlerinden geçeni söyledim. Gerçekleri söyledim, kimseye hakaret etmedim” dedi. Konuk çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Çamlıbel T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. ÖDP, Manisa İl Başkanı Fadıl Gezen’in de “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındığı bildirildi. Son bir haftada İzmir’de ÖDP Parti Meclisi üyesi Onur Kılıç, Manisa’da Şafak Kurt, Gebze’de Arif Ali Buğra ve Edirne’de Kadir Yavaş aynı iddiayla tutuklanmış, Yavaş tahliye edilmişti. Öcalan’ın 10 maddesi MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde taraflar arasında silahsızlanma aşamasının zamanlaması TBMM’ye gelen iç güvenlik paketiyle krize dönerken, 10 maddelik yol haritasında Kürt statüsü, anadil ve kültürel hakların anayasaya girmesi, seçim barajının kalkması, partilere Hazine yardımının eşit dağıtılması, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabulü, terör yasalarının yürürlükten kaldırılması gibi pek çok adım yer alıyor. Hükümetin müzakere taslağıyla ilgili çekince koyması ve hiçbir adım atmaması üzerine Öcalan, taslaktan hareketle çözüm sürecinde atılacak adımların bulunduğu her iki tarafa da yükümlülükler veren 10 maddeden oluşan yeni bir yol haritası hazırladı. Edinilen bilgiye göre Kandil, yol haritasına onay verirken, hükümet silahsızlanma aşamasının öncelikli olarak yapılmasını talep etti. TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine geçilmeden kavgaların yaşanmasına neden olan İç Güvenlik Paketi süreçteki olağan trafiğin de aksaması ihtimaline yol açtı. HDP kaynaklarından edilinilen bilgiye göre Öcalan’ın müzakere taslağından faydalanarak hazırladığı ve taraflara sunulan yol haritasının ilk başlığını müzakerelere geçilmesi oluşturuyor. Müzakere heyetinin kurulması, İmralı’da Öcalan için sekretarya kurulması ve müzakere sırasında denetleme görevi yapacak izleme heyetinin belirlenmesi gibi adımlar da ilk maddede yer alıyor. Yöntem konusunda da tarafların müzakere sırasında alacağı kararların tutanak altına alınması tarafların atacakları adımlara ilişkin takvimlendirme yapması düzenleniyor.Yeni yol haritasında yer alan diğer maddeler ve öngörülen düzenlemeler özetle şöyle: Demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması: Siyasi Partiler Yasası’nın yürürlükten kaldırılması. Hazine yardımının eşit bir şekilde tüm partilere dağıtılması. Yüzde 10 seçim barajının tamamen kaldırılması. Terör yasalarında değişiklik: Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması. Ceza Muhakemeleri Yasası’nda değişiklikler ve yasal mevzuatta ilgili düzenlemelerin ele alınması. Özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik anayasa: Kürt statüsünün anayasaya gir Hükümet ve KCK’ye sunulan yol haritası müzakerelere geçişle başlıyor mesi. Anadilde eğitim hakkı, kültürel hakların anayasada yer alması. Fikir ve düşünce özgürlüğüyle ilgili anayasal güvence. Toplumsal dinamiklerin taleplerinin karşılanması: Kadın, gençlik ve çevre sorunlarıyla ilgili başlıkların ele alınması ve bu konularda düzenleme yapılması. Kadın meclislerinin kurulması. Cezaevlerinin boşalması: Cezaevlerinde terör suçları kapsamında hükümlü bulunan kişilerin süreç kapsamında alınacak yolla birlikte tahliye edilmesi. Bu kişilerin topluma kazandırılması için alınacak tedbirler. Yerel yönetimlere yetki verilmesi ve güçlendirilmesi: Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabul edilmesi. Türkiye genelinde bölge meclislerinin kurulması, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması. Silahsızlanma ve normalleşme: Müzakere kapsamında ele alınacak tüm başlıkların ardından örgütün Türkiye’deki silahlı faaliyetlerine son vermesi ve silahsızlanma aşaması. Dağdan inişlerle ilgili tedbirler: Silahsızlanmayla birlikte dağdan inişlerle ilgili ekonomik, sosyal tedbirlerin alınmasıyla ilgili düzenlemeler. Baydemir Şanlıurfa’dan aday olduğunu açıkladı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Osman Baydemir, yerel seçimlerde belediye başkanlığına aday olduğu Şanlıurfa’dan bu kez HDP milletvekili aday adaylığı için başvuruda bulundu. Baydemir, “Aday gösterilmesem bile bir yoldaş olarak, özgürlük davasının selamete ulaşmasının davasını ortaya koyacağız” dedi. Baydemir, HDP’nin barajı aşacağını belirtti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle