19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 Hayaller Trudeau, Cizre’nin veziri hayat malum... EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Kanada’nın 43 yaşındaki, yeni, liberal, feminist başbakanı Justin Trudeau, yaramızı fena deşti Genç tasarımcının sevimli başarısı Genç moda tasarımcısı Tuğcan Dökmen’in Royal College of Art’ın 2015 Mezuniyet Töreninde sergilediği koleksiyonu; Amerikan, İngiliz ve Fransız Vogue’ları gibi dünya moda basınının önemli yayınlarında yer aldı. İngiliz Vogue dergisi, Dökmen’in koleksiyonunu “Şerbet Periler” olarak lanse ederken, Amerikan Vogue; Tuğcan Dökmen’in 2015 yılının öne çıkan moda mezunlarından biri olduğunu yazdı. Fransız Vogue dergisi ise Dökmen’in koleksiyonunu çarpıcı olarak niteledi. EBRU ÇAPA eçen hafta, akademisyeninden gazetecisine, sanatçısından mühendisine, doktorundan sporcusuna, farklı meslek dallarından mürekkep bir dost meclisinde, memleket ahvalinden dem vururken, kendimizi, o meşum hâlet i ruhiyesi içerisinde, yani kendimize acırken bulduk. Bir yandan, Yunanistan’ın solcu delikanlısı Aleksis Çipras’ı; geçen hafta bir radyo programına katılıp, duşta işeyip işemediğine benzer konuları da içeren birçok özel ve matrak soruyu yanıtlayan Yeni Zelanda Başbakanı John Key’i; ABD seçim yarışında, her gece ayrı bir talk show programına katılıp şirinlik muskası performansı sergilemek suretiyle, seçmenlerin gönlünü çalmak adına kendini yırtan adayları konuşup, bir yandan da bizdeki seçim atmosferinden dem vurup ağlanacak hâlimize gülüyoruz. Takdir edersiniz ki ölümcül darbeyi, 19 Ekim’de, Liberal Parti’nin tek başına iktidara gelmesiyle Kanada Başbakanı koltuğuna oturan, 43 yaşındaki Justin Trudeau vurdu. Zaten Kanada, yıllardır, Küresel Yaşanabilirlik Raporu’na göre, Dünyanın En Yaşanabilir Ülkeleri, Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri sıralamalarında, üç aşağı beş yukarı, habire başlarda bir yerlerde dolanıp durur, ‘hayat hep mi bunlara güzel’ tonundan, eni konu zırlamaya başladık. Güzel derken, mesele Justin Trudeau’nun bakmalara doyulmaz bir erkek güzeli olmasından ibaret değil elbette. Adam, önemli olan iç güzelliği savını da misler gibi destekleyen bir paket program mübarek. “Siyaset hanedanı”ndan geliyor olmasına rağmen, kendine kariyer yo G lunda ilk iş olarak, ikinci sınıf çocuklarına Fransızca ve matematik öğretmeyi seçmiş birinden söz ediyoruz. Ki hanedanlık dediğin de böyle olsun: 1968 1984 yılları arasında Kanada’ya başbakanlık yapmış babası Pierre Trudeau, sadece ülkesine mal olmuş bir efsane değil. John Lennon’ın, “Bütün politikacılar Bay Trudeau gibi olsaydı, dünya barışı mümkün olabilirdi” cümlesiyle andığı biri, mevzubahis olan. Justin Trudeau’nun koltuğa oturur oturmaz, ilk iş olarak ABD’ye des tek veren altı savaş uçağını çekip bütçeye katkı sağlama yoluna gitmesinin ve bu sabahların bir anlamı var yani. Annesi Margaret Joan Sinclair deseniz, eski bir oyuncu, fotoğrafçı, TV sunucusu ve yazar. Zamanında kocasının kolunda boy göstermek yerine, esfanevi disko Studio 54’te zaman geçirmeyi tercih etmiş bir figür. Justin Trudeau’nun kendini “Kadının bedeni, kadının kararı” tezini, kürtajı savunan bir feminist ve LGBTİ destekçisi olarak addetmesi, şaşırtıcı bir hâl değil yani. Aynı anne ve babadan olan iki kardeşinden Michel, 98 yılında, henüz 23 yaşındayken, geçirdiği bir kayak kazasında boğularak haya tını kaybetti. Justin Trudeau’nun, Kanada’nın batısındaki kayak bölgelerinde hayat güvenliğini artırmaya yönelik çalışmalar yürüten Kanada Heyelan Vakfı’nın yönetim kurulunda yer alması da şaşırtıcı bir durum sayılmaz yani. Diğer kardeşi Alexandre Trudeau ise Irak Savaşı’nda gözlemlerde bulunmuş, aldığı eleştirileri umursamadan Fidel Castro’ya güzelleme döşenmiş bir gazeteci / belgeselci/yapımcı. Justin Trudeau’nun, seçim kampanyası sırasında, onu sıkıştırmaya yönelik soru soran bir gazeteciyi protesto eden kendi taraftarlarını; “Biz bu ülkede gazetecilere saygı gösteririz, tamam mı! Onların işi zor sorular sormaktır, kendilerinden beklenen budur!” diyerek susturduğunu da düşününce, aile resmi yerine oturuyor. Ve bu satırların yazarı (!) yine ağlamak istiyor, sayın seyirciler... Liberal Parti’nin resmi sitesinde kendi satırlarıyla TV ve radyo programcısı eşi Sophie ile tanışma hikâyesini, baba olmayı ne kadar arzulayıp çocuklarını nasıl sevdiğini anlatışını okuyunca... Hayır kurumlarına katkı faaliyetlerinde striptiz yaptığını, eşcinsel bir erkeği dudağından öpmekten imtina etmediğini gördükçe; yılların boksörlük tecrübesinin kazandırdığı six pack’lerine ve dövmelerine baktıkça... Seçim vaatleri arasında, küresel değişimle savaşmak, marijuana’yı yasallaştırmak, adalet ve ceza sisteminde reform yapmak gibi kalemler olduğunu düşününce... Bir de dönüp hâlimize bakınca... Gözyaşları şelale... Biz de evrimden payımıza düşeni istiyorsak, yol daha çok uzun, oyumuza sahip çıkalım diyor, esefle konudan uzuyorum. Hasan hoca... ARİF KIZILYALIN Öz be öz Rizeli Hasan Vezir, Cizre’nin teklifini nasıl kabul etti? Bu soruyu kendisine sorduk. “Benim için Türkiye’nin her yeri bir. Ha Karadeniz, ha Güneydoğu. Kuşkusuz, bölgedeki karışıklık üzücü. Futbolcular da yöneticiler de üzgün ve tedirgin. Ama şunu söyleyebilirim ki futbol barış için en kestirme yoldur. Umuyorum kısa sürede karışıklık bitecek, biz de kendi sahamıza geri dönüp, Cizre halkı ile bütünleşeceğiz...” izre, 7 Haziran seçimleri sonrası karışan, karıştırılan, altı üstüne getirilen bölgenin tam göbeğinde... Gün geçmiyor ki, silah atılmasın, bomba patlamasın, vilayet sokağa çıkma yasağı ilan etmesin... Halk endişeli, yöneticiler tedirgin, genç nüfus gelecekten umutsuz... Elbette bu kargaşa ortamının içinde kimsenin, 3. lige tutunma mücadelesi veren Cizrespor’la ilgileneceği yok. Oysa, YeşilKırmızılı ekip, geçen yılın en popüler ekibiydi. Bölgesel Amatör Küme’de oynamasına karşın Fildişili Djiehoua ile Malili Traore’yi transfer ederek ses getirmiş, Türkiye Kupası’nda Göztepe başta olmak üzere büyük ölçekli takımları elemiş, yerel ligde şampiyon olup 3. lige yükselmişti. 1000 kişi kapasiteli Cizre İlçe Stadı, her maç 2 bin kişiyi ağırlıyordu... Ne var ki, yeni sezonla birlikte rüya kâbusa dönüştü. Peşi sıra patlak veren olaylar, Cizrespor’a ilgiyi de, desteği de bitirme noktasına getirdi. Yafes Mahallesi’ndeki kulüp lokalinin önünde vızıldayan mermiler, roketler, yenilenecek denilip, çivi çakılmayan stat, olayları bahane edip takımdan ayrılan yıldızlar; göçebe hayatı... Ligin 10 haftası geride kaldığı halde henüz adımını atamamıştı Cizrespor ilçeye. Diyarbakır, Mardin, Urfa, İstanbul dolaşıp dururlarken alınan başarısız sonuçlar eski teknik direktör Yahya Ünal’ı da yerinden etti doğal olarak. C Bölgeyi bilen eski futbolcular, teknik adamlar tarandı, teklifler götürüldü, ama kabul görmedi. “Para”yı bahane ediyorlardı ama, bölgedeki karışıklıktı asıl gerekçe. İşte bu ortamda Hasan Vezir ismi ortaya atıldı. Başkan Salih Sevinç, öneri götürdü. Rizeli teknik adam da, “Bölge ayrımı yapmam, Türkiye’nin neresinde olursam çalışırım” deyince el sıkışıldı ve Hasan Vezir de dünkü Yeşil Bursa deplasmanında takımının başında sahaya çıktı; hem de 2 idmanla... Yaşı 50 olanlar çok iyi anımsar. Rize altyapısından yetişip, Trabzonspor’a geçen, “Kuçik Hasan” lakabı ile BordoMavili takımın son şampiyonluğunun gollerini atıp, ertesi yıl kiralık gittiği Fenerbahçe’nin 103 Peki, kim çalıştıracaktı Cizre’yi? Kimdi bu Hasan Vezir? gollü şampiyonluğuna büyük katkı sağlayan, haziran ayında da Ergun Gürsoy ile Yurdaşen Karahasan tarafından polisiye filmleri kıskandıran bir senaryo ile Galatasaraylı yapılan Hasan Vezir, şimdi Cizre’nin yeni patronu. Gerçi, Fenerbahçe’den, dönemin astronomik transfer ücreti (1 milyar 200 milyon) karşılığında SarıKırmızılı renklere geçen Hasan’ın şansı, o günden sonra pek yaver gitmedi, belki ‘rezil’ de olmadı, ama futbolun ‘vezir’liğini sürdüremedi. En azından tarihi 43’lük maçındaki üçlemeli performansını yineleyemedi. Sadece bir Fenerbahçe derbisinde attığı son dakika golü ile anılarda yer alıp, Bakırköy, Adana, Karabük, Kartal, derken Üsküdar Anadolu’da 328 profesyonel maç, 108 golle futbola veda etti. Teknik direktörlük kariyerinde ise Karabük, Kasımpaşa, Pazar, Çaykur Rize, Elazığ gibi deneyimler var. Peki, öz be öz Rizeli Hasan Vezir, Cizre’nin teklifini nasıl kabul etti? Bu soruyu kendisine sorduk. “Benim için Türkiye’nin her yeri bir. Ha Karadeniz, ha Güneydoğu. Kuşkusuz, bölgedeki karışıklık üzücü. Futbolcular da yöneticiler de üzgün ve tedirgin. Ama şunu söyleyebilirim ki futbol barış için en kestirme yoldur. Umuyorum kısa sürede karışıklık bitecek, biz de kendi sahamıza geri dönüp, Cizre halkı ile bütünleşeceğiz..” Elbette Hasan Vezir’in Cizre ile anlaşması bu kadar basit değil. Öncelikle, Karadeniz’deki sola meyleden demokrat aile yapısı, hiçbir zaman aşırı politikaların içinde bulunmayışı, laik çizgiden ayrılmayışı, onun Cizre, Cizre’nin de onunla el uyuşmasındaki en önemli faktör. Bir de, takımdaki eski öğrencilerinden Serhat, Fenerbahçe altyapısından Ali Can, bir dönemin ünlü ismi Gökhan Emreciksin, Vezir’in Cizre tercihini pekiştirmiş. Sahi dünkü maç ne mi oldu? 11 berabere bitti. Puanla başladı Hasan hoca... Hrant Dink Vakfı’nda ‘ayrımcılık’ toplantıları rant Dink Vakfı, 27 Ekim saat 18.30’da vakfın Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda, ‘Medyada Engellilere Yönelik Ayrımcı Söylem’i tartışmaya açacak. Etkinliğe Al Jazeera’dan Umay Aktaş Salman ve Koç H Üniversitesi’nden Dikmen Bezmez katılıyor. Vakıf 5 Kasım’da ‘Romanlara Yönelik Ayrımcılık’, 26 Kasım’da ‘Medyada Düşman Algısı’ ve 10 Aralık’ta ise ‘Medya ve Çocuk’ konularıyla gündemi belirleyecek. Bilgi için: www.hrantdink.org C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle