Katalog

Perşembe 15 Ekim 2015 DUNYA Demokrat adaylar kapıştı, Biden Ankara için taziye yazdı ABD’de 2016 başkanlık seçiminin Demokrat adayları Hillary Clinton ile Bernie Sanders CNN’in Las Vegas’ta düzenlediği münazarada kapıştı. Clinton Rusya’nın Suriye müdahalesini kınayıp Ankara’nın tampon bölge planını destekledi. Sosyalist Sanders tampon bölgeye karşı çıkıp Suriye’yi “bataklık içinde bataklık” diye niteledi. Aday olup olmayacağı netleşmeyen Başkan Yardımcısı Joe Biden ise Türkiye elçiliğini ziyaret edip taziye defterine yazdı. EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İsrail’den çamaşırına dek arama 9 [email protected] nilgun Kudüs abluka altında Filistinlilerin bıçaklı saldırılarına karşı İsrail, işgal altındaki Doğu Kudüs’te Arap semtlerini ablukaya aldı. Kontrol noktalarında sıkı arama yapılırken bölgeye yüzlerce asker sevk ediliyor udüs’te Aksa gerilimi Filistinlilerin bıçaklı saldırı furyasını tetiklerken, önceki gün 3 İsrailli daha öldürülünce İsrail güvenlik kabinesi savaş ilanı gibi karar İsrail güçleri Doğu Kudüs’e giden tüm yollarda Filistinlileri durdurup araç ve üst araması yapıyor. Kudüs’te Aksa’nın Şam Kapısı’ndaki üst araması taciz boyutuna vardı (sağda). Aksa yasaklarıyla başlayıp Kudüs’ten Batı Şeria ve Gazze’ye yayılan gerilim bir ayda en az 8 İsrailli ve 32 Filistinli öldürdü, 1000’den fazla yaralı var. Erdoğan farkı ürkiye trajik olduğu kadar gerçeküstü bir ülke. Ankara katliamının ardından aralarında Şahan Gökbakar gibi ünlülerin de bulunduğu bazı kesimler “Bizde de Fransa’da olduğu gibi dünya liderlerinin katıldığı geniş katılımlı teröre lanet dayanışması yürüyüşleri niye yapılmıyor? Bizim başımız kel mi” geyiğine girdi. İvedikGökbakar’ın “Fransa’da olunca karşısında tüm liderlerce kol kola yürünen terör, neden Türkiye’de olunca sadece telefonla kınanıyor? Bu ülke bu dünyada değil mi? Bu ülkede insan hayatının kıymeti aynı değil mi? Niye dünya liderleri kol kola Gar’dan Sıhhiye’ye yürümüyor?Biz ayrı dünyaların insanları mıyız” sözleri TV kanalları ve gazetelere “dünya liderlerine isyan/ayar” başlığıyla ciddi haber oldu. Öyle ki bu sözleri bugün “Google”a yazdığınızda binlerce başlık açılıyor. O derece “reyting”i yüksek ifadeler bunlar... O sebeple rastgele bir Recep İvedik sayıklaması deyip geçip gitmek mümkün değil... Katliam için anma yürüyüşü düzenlemek isteyen sendikalara hemen anında Valilik engelleri çıkartılan bir yerde; “Dünya liderleri niye Paris’te olduğu gibi bizimle omuz omuza yürümüyor? Bu çifte standart değil mi?” abukluğunda soru yöneltilebiliyor. Bu soru yöneltilirken HollandeErdoğan rejimleri arasındaki farklar zerre hesaba katılmıyor. Hollande evet liderlerle kol kola yürüdü. Ama uluslararası basının “Siz diktatör müsünüz” sorularına muhatap olan Erdoğan’ın koluna reel politik ve çıkar ilişkileri dışındakim artık girmek isteyebilir? Unutmayalım ki Paris’te Charlie Hebdo yürüyüşü salt “IŞİD terörüne karşı” değil, aynı zamanda “özgürlükleri korumak için” yapılmıştı... Türkiye ise özgürlüğün artık zaten hiç olmadığı bir ülke kategorisine indirgendi. Ankara katliamı ile aynı günlerde misal Today’s Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni Bülent Keneş “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten tutuklandı. Benzer gerekçelerle Sözcü’den Uğur Dündar, Necati Doğru gibi yılların gazetecilerine hapis cezaları yağdı. Digiturk’ten 7 kanal atıldı... Gökbakar’ın sözüyle mim koymak gerekirse... “Evet biz ne yazık ki ayrı dünyaların insanlarıyız”. Burada ne insan hayatının, ne özgürlüğün değeri aynı. Charlie Hebdo katliamının ardından Hollande “1.5 saatte” tam olay yerine koşmuştu. Bu yüzden hatta “kendi güvenliğini düşünmedi/ihmal etti” diye eleştirilmişti. Erdoğan’ın olay yerine intikal etmesi ve karanfil bırakması için Finlandiya’dan bir cumhurbaşkanının kuyruğunda işadamları ile birlikte Türkiye’ye gelmesi ve 4 gün geçmesi gerekti. Bitmedi. Türkiye üstelik saldırının arkasında dış komplo arıyor. Daha ilk saatlerde AB Bakanı Beril Dedeoğlu “başka ülkelerin parmağına” işaret etti. TV’lerde o gün bugün bir “dış mihrak totosu” oynanıyor. ABD, Almanya, Rusya, İran, Suriye, Irak, İsrail, Mısır... Hepsi “listede”. Herkese bu derece “düşman” gözüyle bakan bir ülkeye eh kim, ne dayanışmasına gelsin? Türkiye dünyaya ne kertede kuşkuyla bakıyorsa, dünya da Türkiye’ye o derece kuşkuyla bakıyor. Soruyu “Sahi niye dünya liderleri Hollande’la yürüyor da Erdoğan’la yürümüyor?” diye yönelttiğim bir Batılı diplomat özetle “Moskova’da benzer bir saldırı olduğunu düşünün. Putin’in koluna girer misiniz? Ben şahsen girmem” diyor ve ekliyor: “Ankara’daki katliamı Charlie Hebdo’yu karşılaştırmak mümkün değil. Charlie Hebdo böyle karanlık değildi. Türkiye’de devletin ihmali ortada. IŞİD’e göz yuman/taviz veren politikalar da işin cabası. Bu durumda başsağlığı mesajları haliyle telefonla sınırlanıyor.” T K lar aldı. BM’ye göre İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te güvenlik güçlerine Arap mahallelerini “kuşatma yetkisi” verildi. Buralarda ve Kudüs’e giden yollarda kontrol noktaları oluş turularak, Filistinliler çok sıkı aramadan geçiriliyor. Doğu Kudüs’ten 19 saldırgan çıktığını söyleyen İsra Kimlik, ikâmet iptal il İçişleri Bakanı Silvan Şalom bunların evlerinin yıkılması, mal varlıklarına el konulması, ailelerine sosyal yardımın kesilmesi, Kudüs kimlik ve ikâmetlerinin ellerinden alın ması kararlarını açıkladı. Saldırgan cenazelerinin ailelerine verilmemesi de gündemde. Ama bunu, iki Filistinlinin daha bıçaklı saldırı girişimi izledi. Saldırganlar öldürüldü. Salman Muhammed Suud kraliyeti kasırgaya teslim uriye krizine müdahil Türkiye’nin ardından Suudi Arabistan da sarsılıyor. Prenslerin Kral Salman’ın devrilmesi için hanedan içinde dolaştırdığı mektupların ardından Salman’ın zehirlendiği iddiaları üzerine Washington Post köşe yazarı David Ignatius “Suudi Arabistan üzerinde kasırga toplanıyor” başlıklı makale yayımladı. Kral’ın 1. Veliaht yaptığı Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayef ile 2. Veliaht ve Savunma Bakanı yaptığı oğlu Muhammed bin Salman arasındaki ‘iç savaşın’ kızıştığını belirten Ignatius, darbe çağrısı yapan mektuplardan ilk ikisini yazan prensle telefonda konuştuğunu ve kurucu kralın 73 yaşındaki oğlu Ahmed bin Abdülaziz’in desteklendiğini öğrendiğini söyledi. “9 ayda oluşan Suudi kasırgasının nereye varacağını kimse öngöremiyor” dedi. S Suriye, Rusya ve İran’dan Halep için operasyon uriye hükümet güçlerinin binlerce İran ve Hizbullah savaşçısıyla birlikte Rusya’nın hava desteği altında Halep’i İslamcı grupların elinden almak için büyük bir kara operasyonu düzenleyeceği belirtildi. Bölgeden iki üst düzey yetkili, Reuters’e, Rusya’nın hava desteğiyle son dönemde birçok bölgede ilerleyen Suriye ordusunun Halep’in tamamını geri almak için kara operasyonu başlatacağını söyledi. Bir kaynak “Büyük bir operasyon için hazırlık yapıldığı açık. Suriye ordusunda büyük hareketlilik var. Seçkin Hizbullah savaşçıları ve binlerce İran askeri son dönemde Suriye’ye giriş yaptı” derken, Suriye hükümetine yakın kaynak “Halep’e operasyon kararı alındı. Binlerce İran askerinin Suriye’de olduğu artık gizli bir Hollande 1.5 saatte oradaydı S Rus Sukhoi’lerin İdlib, Halep ve Hama’da İslamcılara bomba atma görüntüleri yayımlandı. bilgi değil ve savaşta önemli bir rol üstlenecekler” diye konuştu. İran, Meclis Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Başkanı Alaeddin Burucerdi liderliğinde bir heyeti de Şam’a Esad’la görüşmeye gönderdi. Ankara, Türkiye sınırına yakın Halep ve kırsalındaki İslamcı grupları ortak komuta ve lojistik hattıyla destekliyor. Binlerce İran askeri İran’da devlet televizyonu dev bir tünelde saklanan uzun menzilli füzeleri gösterdi. ABD ile Rusya’nın Suriye operasyonları 3. Dünya Savaşı’nın tetikleneceği korkusu yaşatıyor. Pentagon, cumartesi günü Amerikan ve Rus savaş uçaklarının Suriye hava sahasında 1530 km mesafede karşı karşıya geldiklerini duyurdu. Rus savunma bakanlığı “Korkutmak için değil, kimlik tespiti için yaklaştık. Bu ilk kez olmuyor” dedi. İki ülke askeri yetkililerinin videokonferans yoluyla üçüncü tur görüşmeye geçeceği açıklandı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Washington’a Başbakan Dimitri Medvedev’in liderliğinde kendi heyetimizi göndermeyi önerdik. Ama ret yanıtı aldık” dedi. ABDrus uçakları göz göze ‘Putin’le yürür müsünüz?’ uriyeli sığınmacılara açık kapı politikası yüzünden halk desteği düşen Alman Başbakanı Angela Merkel, AB’nin sığınmacılarla ilgili eylem planı taslağına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ikna için pazar günü Ankara’ya geliyor. Ancak AB Konseyi Başkanı Donald Tusk planın 1 milyar Avro yardım, vize muafiyeti gibi imtiyazlarından Türkiye’nin hemen yararlanmasına karşı. Ankara imtiyaz için Frontex: Türkiye’yle göçü durdurmalı işbirliğimiz kazankazan S ni belirtip şunları söyledi: “Ankara vize muafiyeti, daha fazla BERİVAN AYDIN AB fonu ve üyelik müzakerelerinde ilerleme talep ediyor. Sıığınmacı krizinin çözüğınmacı akışını etkili biçimde mü için Türkiye’yle işbirazaltırsa Türkiye ile anlaşmaliğine odaklanan AB kurumlanın bir anlamı olur. İmtiyazlar, rı arasında Sıyalnızca bu amaç hayata geçinır Muharilirse meşru olur.” faza BiriTusk, Ankara’nın sığınmacıları yerleştirme gerekçesiyle Suriye’de tampon bölge talebini de reddetti. Türkiye’ye gelen Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ise “Vize serbestisi yoğun görüşülecek. Ticari vizelerle ekonomik ilişkileri geliştirme potansiyeli Merkel ile Tusk’un Türkiye gündemi yoğun. var” dedi. S Ticari vize vurgusu 5 Ekim’deki Brüksel ziyaretinde Erdoğan’ı ağırlayan, ardından Avrupa Parlamentosuna “Etrafımızda bazı güçler sığınmacıları kirli işler ya da siyasi pazarlıklar için kullanıyor. Sığınmacı dalgasının silah olarak kullanıldığı yeni bir tür hibrit savaşla karşı karşıyayız” diye seslenen Tusk, bugünkü AB zirvesi öncesi liderlere mektup gönderdi. Eski Polonya lideri, Avrupa Komisyonu heyetinin Ankara’ya gittiği mi Frontex de var. 8. Küresel Göç ve Kalkınma Forumu için İstanbul’a gelen Frontex İcra Direktörü Fabrice Leggeri, basına brifing verdi. Sığınmacı akınının baharda Libya’dan Türkiye’ye yöneldiğini kaydeden Leggeri, Suriyeli ailelerin kaos içindeki Libya’da insan kaçakçılarına yem olmaktansa Türkiye’den şişme botlarla Yunan adalarına geçmeyi yeğlediklerini belirtti. Frontex’in Türk karasularında operasyon yetkisi olmasa da Türk ve Yunan sahil güvenlik ekiplerinin günlük iletişim halinde olduklarını anlatan Leggeri, Türkiye’de 7 emniyet birimiyle işbirliği halinde olduklarını, Türkiye irtibat yetkilisini yıl sonuna dek atayacağını açıkladı. ‘Frontex acentası’ Nisanda Libya açıklarında yaşanan faciaların ardın dan bütçesi 3 katına çıkarılan Frontex’in görev kapsamına “korunmaya ihtiyacı olmayan” göçmenlerin ülkelerine iadesi de eklendi. Yunan adalarına ulaşan sığınmacıları mülakata alarak milliyetlerini belirlediklerini anlatan Leggeri, Suriyeli olduklarını öne süren göçmenleri tespit ettiklerini belirtti. AB üyelerinin iltica veya sığınma hakkı tanımadığı göçmenler için bir nevi “seyahat acentası” gibi çalışarak büyükelçiliklerden seyahat belgeleri temin ettiklerini, Nijerya ve Kosova gibi ülkelere uçak seferleri düzenlediklerini söyledi. Sığınmacıların savaş bölgelerinden geldiğine dikkat çeken Leggeri, “Ortadoğulular canlarını kurtarmak istedikleri sürece sorun bitmeyecek. Hem Türkiye hem AB’yi zorlu günler bekliyor” diyerek ekledi: “Türkiye’yle işbirliğimiz kazankazan ruhu içerisinde.” Merkel’e karşı isyan Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki CDU ile kardeş parti CSU’nun parlamento grubu toplantısında, bazı vekiller, sığınmacılara kapılar kapanmazsa hükümeti desteklemeyi keserek güvenoyu alamaması yoluyla düşürme tehdidi savurdu. Merkel, gruba hitabında da şok yaşadı. “Gerçekten burada gelen sığınmacıların sınırdan geri gönderilebileceğine inanan var mı“ sorusuna vekillerden çoğu “Evet“ deyip alkış tutarak, Merkel’e parti içi isyan işaretini verdi. CDU’nun farklı kentlerden126 siyasetçisi de Merkel’e imzalı mektup gönderip sığınmacılara kapınnı kapanmasını istedi. Aralarında 38 eyalet vekili de olan CDU’lular, “güvenli ülke” denen üçüncü ülkelerden gelen sığınmacıların sınırdan geri gönderilmesini talep etti. C M Y B