19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 15 Ekim 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 miri kadar uzun olmasa da netice itibarıyla kendisi koskoca bir başbakan... Önceki gün, “Bu Ak Parti hükümeti değil, seçim hükümetidir!” dedi. Yani demeye getirdi ki... Bağımsız ve tarafsız bir hükümetiz! Görevimiz anayasaya göre, ülkeyi seçime götürmek! Başka icraat yapmayacağı için buna çok sevinmeliyiz. Ama miletçe çok dikkatli olmalıyız! Çünkü işin içinde ve sonunda “seçim” var. Daha da beteri “götürmek” var. Siyasetin fıtratı ise malum... Tarafsız ve bağımsız da olsa bakan dediğin rahat durmaz. Tek gündemi sözde seçim olan hükümetin iki bakanı çıkıyor... Trilyonluk ve yıllanmış iki projeyi uygulamaya koyduğunu ilan ediyor: Biri, hasretiyle kıvrandığımız yerli otomobilin üretim aşamasına geçildiğini açıklıyor. Öteki ise, üçüncü nükleer santral İğneada kıyılarında yapılacak diyor. İğneada İstanbul’un burnunun dibi. Ormanlık ve akarsu alanlarının göbeği. HHH Yerli otomobilimiz “elektrikli şarjlı” olacakmış. Keşke, azıcık sabırlı olsalar da “nükleer enerjili” modelini yapsalardı. Ama seçime neredeyse sayılı 24 saat kalmış... Bunlar da seçim bakanı. “Asrın lideri”nin gözüne girmek ve onun meydanlarda açacağı tezgâhlara malzeme sağlamaları gerek! Koca asrın lideri bu.. Çıkıp da “Bayramda benden de 3 ikramiye!” diyecek değil ya? A En büyük asker bizim Ari Mutsuzluk fıtratında olana dolar kâr etmez Kendisine yakışanı yapacak ve “3. köprüden, 3. havaalanından sonra 3. nükleer santralı yapıyoruz!” diyecek... Allah bizi ve dünyayı çıkabilecek 3. dünya savaşından korusun! HHH Bu iktidar iddia iktidarı. Tarih yazma ile yetinmeyip tarih yapma iktidarı. Muktedir önümüzdeki günlerde çıkar da... “Onların ‘Devrim’ adlı arabası yola bile çıkamadan ortada kaldı. Biz, ‘Karşı Devrim’ markalısını yapıyoruz. Hem de elektriklisini!” demezse şaşırmak gerek. [email protected] a komutanım çok şerefsiz insanlar var” diye girdi söze. Çok beğendiği güneş gözlüğünü çıkarıp kendisine hediye ettiğinden beri daha çok seviyordu komutanını. “Ne oldu?” dedi komutanı. “Sizin Rum olduğunuzu söylüyorlar” dedi soran gözlerle. Gülümsedi komutanı: “Yok ben Rum değilim, benim annem ve babam Rum.” Yüzünü sevinç kapladı çavuşun: “Biliyordum, demiştim ben onlara. Komutanım çok iyi bir insan. Rum olamaz” diye. Apoyevmatini gazetesinin sahibi Mihail Vasilyadis, dost sohbetimizde Rum kimliği yüzünden yaşadığı ayrımcılıkları anlatırken sıra bu hikâyesine geldiğinde başını iki yana sallayarak “Rumları nasıl biliyorduysa artık...” diyordu. Yönetmen Deniz Özden bir Ermeni arkadaşıyla konuşurken benzer bir hikâye dinler. Etkilenir ve bu ülkede yaşayan Hıristiyan, Musevi, Süryanilerin yani Müslüman olmayanların nasıl askerlik yaptıklarını, askerdeyken başlarına gelenleri araştırmaya başlar. Sonuçta 20 dakikalık bir belgesel çıkar ortaya: Ali değil Ari komutanım. Yıl 2011. Ari kısa dönem askerliğini yapmaktadır. Silahını aldıktan sonra uzman çavuş ismini deftere kaydetmek için sorar: Adın ne? Ari komutanım. Ne? Ari. Komutan deftere Ali yazar. “Komutanım Ali değil, Ari. R ile” diye vurgular Ari. Aldığı yanıt “Oğlum ne biçim ismin var” olur. “Komutanım ben Ermeniyim” deyince bu kez komutanın ağzından “Ermeni misin? Allah Allah bravo. Sen bile gelip burada askerlik yapıyorsun. Helal olsun” sözcükleri dökülür. Deniz Özden’in kamerasına “Ne diyebilirsin ki, zaten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın. Orada askerliğini yapacaksın. Adam onu idrak edemiyor, bunu büyük özveri gibi görüyor” diyor Ari. “Y KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK HHH [email protected] Acı, kan ve gözyaşı arasında üzerinde fazla durulawww.ahmettan.com madı. Para ile saadet arasındaki ilişkiyi somut bir ölçüye bağlayan bir İngiliz bilim adamı Nobel Ekonomi Ödülü kazandı. İngiliz Angus Deaton yıllardır meslektaşı Daniel Kahneman ile birlikte “Mutluluk para ile satın alınabilir mi” sorusunun yanıtını arıyorlardı. Sonunda 450 bin Amerikan vatandaşı ile yapılan bir araştırma ile, yılda 75 bin Amerikan Dolarlık gelirin günlük yaşama mutluluk getireceğini saptadılar. Ama ödülü tek başına aldı. Paramutluluk ilişkisi insanlığın yanıtını aradığı en eski, en merak edilen sorunlardan. Bu sorun mutluluğun ve doların pamuk ipliğine bağlı olduğu bizim gibi ülkelerde de önemli. Yılda 75 bin dolar kriteri elbette ABD için geçerli. Bizim muktedir de kendisini Amerikan başkanı ile aynı düzeyde gördüğüne göre... Bu arada Rusya Devlet Başkanı Putin ile de âşık attığı cümlenin malumu. Nobel Ekonomi Ödülü ile ortaya çıkan “yılda 75 bin dolar gelir” kriterine bakacak olursak bizimkinin dünyanın en “mutlu liderleri” arasında olduğunu görüyoruz. Bir süre önceki haber şöyleydi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan vergiler dahil brüt yıllık 183 bin dolarlık maaşla Putin’i geride bırakarak dünya liderleri maaş sıralamasında 8. sıraya yerleşti. Dolar yükselmeseydi Erdoğan ilk beşe girecekti. Dolar kuru yüzünden Obama ile arasındaki fark açıldı. (12 Mart 2015 Cumhuriyet)” HHH Bu ülkenin yurttaşları paylarına düşen yıllık 10 bin dolarlık milli gelir ile cumhurbaşkanını, dünyanın en zengin ülke başkanları arasına sokuyorsa ve o cumhurbaşkanı da bundan mutlu değilse ve vatandaşlarına eşit muamele yapamıyorsa mutsuzluk onun fıtratında var demektir. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Şerefsizsem burada işim ne? O gün ne mi yapacağız? er şey en ince ayrıntısına kadar düşünülecek, tüm ülke olayın gereğince kutlanması, bayramın tarihlerde yer alması için kolları sıvayacaktır. Bu kutlama, 3. Ahmet’in oğlu’nun Okmeydanı’nda yapılmış ve 15 gün 15 gece sürmüş sünnet düğününü bile gölgede bırakacaktır. Münih’e Oktoberfest’in, İrlanda’ya St.Patrick Günü’nün nasıl kutlandığını öğrenmek için gönderilmiş heyetlerin yurda dönüp düzünleme kuruluna katılmalarını bekleyeceğiz. Çin’den yeni yıl kutlamalarında kullanılan, o bin kişinin taşıdığı ve sokakları ine kalka, kıvrıla, yalpalaya dolaşan rengârenk kumaşlardan yapılmış dev canavarlardan biri getirilecek; Çinli eğiticiler, bize bu görkemli canavarın nasıl taşınacağını öğretecekler. Yeni Zellanda’nın “Bu şenlikte biz de bulunmak isteriz!” diyen yüzleri boyalı Maorileri gelip kurslar açacaklar; bu kurslarda en az bin gencimiz Maori “haka” dansını öğrenecektir. Bunlar bir yan yolda bekletilecekler ve tam New Orleans’tan getirilmiş ve en az 10 benzin istasyonunun hava pompasında depolanmış gazın tümü tüketilerek şişirilebilen uzay dinazoru şeklindeki balon uçurulunca meydana doğru yürümeye başlayacaklardır. Bu şenlikte sokaklardan Pyong yang’daki törenlerdeki gibi top arabaları, tanklar, öyle rap rap yürüyen üniformalılar değil, halk geçecektir. İnsanların yüzünde sonsuz bir mutluluk, bir Nirvana’ya ulaşmışlık gözlenecektir. Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden gelen kutlama mesajları hoparlörlerden okunacak ama şenliğin gürültüsünden bunları pek az kimse duyacaktır: Hüsnü Şenlendirici, Kangal’ın Karacaören Köyü’nden zurnacı Kara Bayram’la düet yapacak, düzinelerle davulcunun gümbürtüsüne ayak uydurup Kürt halayları çekecek, sonra doksan kemençeci refakatında horonlar tepeceğiz. Gece Haliç’te KembriçOksford kürek takımları bizim üniversite karması ile yarışacaktır. Güneş batınca Boğaz’dan 100 tane Venedik gondolu geçecek, en güzel sesli kayıkçılar bir ağızdan şarkılar söyleyeceklerdir. Gökyüzü, sabaha kadar havai fişeklerle renklenecektir: Önce deniz yıldızları, dev şemsiyeler ve fırıldaklar görünecek, sonra bu yıldızlar, şemsiyeler ve fırıldaklar, giderek büyüyüp patlayınca oluşan ve kayarak gözden kaybolan kuyruklu yıldızlar sabaha kadar izlenecektir. Her ilimizde böyle yarışmalar yapılacak, sadece her ilimizin değil, her ilçemizin ve köyümüzün sokakları kutlamalarla şenlenecektir. Bu şenliğin gereğince planlanması, kutlanacak büyük bayrama layık olması için gün geçirmeden harekete geçmeliyiz. Çünkü Gezi’yi, Suruç’u, Diyarbakır’ı ve Ankara’yı kana bulamış bu faşizmin sonu çok yakındır; tepemize çökmüş, kentlerimizi, ovalarımızı, akarsularımızı kaplamış olan bu örümcek ağının dağılmasına sayılı günler kalmıştır. Kardeşliklerimizin perçinleneceği, insanca bir düzene, demokrasinin en güzeline kavuşacağımız o günün gereğince kutlanabilmesi için hazırlanmanın ve ayrıntıyı tasarlamanın zamanı artık gelmiştir. Bölük komutanı üç saatlik konuşmasına Osmanlı’dan başlar. Sonunda “en şerefsiz millet”e getirir konuyu ve “Bu dünyada iki şerefsiz millet var; biri İngilizler, öbürü de Yahudilerdir” der. Komutanı dinleyen erlerden biri Musevidir. Susar. Bir alt rütbeli komutanına gider: “Komutanım benim gibi bir şerefsiz burada vatan görevini yapıyor” der. 10 dakika sonra bölük komutanının karşısındadır “şerefsiz Yahudi.” Aynı cümleyi tekrarlar asker: “Benim gibi şerefsizin burada ne işi var komutanım?” Komutan bocalar, “Yo yo, yanlış anladın. Öyle demek istemedim...” Belgeselde yüzü görünmüyor bunları yaşayan Musevi gencin. Sesi duyuluyor: “2007’de Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra belki çok daha dikkat ediyorlardı... İşinden olmaktan korkmuş olabilir.” Onun dediği gibi belki Dink’in katledilmesinden sonra daha dikkatli davranmışlardı “kendilerinden olmayana.” Ama Hrant Dink’e hiç de dikkatli davranmamışlardı. Devresindeki tüm arkadaşlarına yemin töreninden sonra erbaş rütbesi takmışlardı. Bir tek Dink’i ayırıp er olarak bırakmışlardı. “İki çocuk sahibi koca bir adamdım, umursamamam gerekiyordu belki. Amma velakin fena koymuştu bu ayrımcılık. Tören sonrasında herkes ailesiyle mutluluğunu paylaşırken teneke barakanın arkasında tek başıma saatlerce ağladım.” Belgesel Dink’in bu anısıyla bitiyor. Çok sert bir dili yok belgeselin, daha çok düşünmeye itiyor izleyeni. Özden, dilimize yapışan “nefret söylemini” aktarmaya, bu algıyı kırmaya çalıştığını söylüyor. Milliyetçi rüzgârların arttığı bir dönemde bu tür belgesellerin daha çok önem kazandığına dikkat çekiyor. Katliamlara, nefret cinayetlerine, etnik ve kültürel kıyımlara uyandığımız bu günlerde Özden, belgeseliyle “öteki” olarak yaşamanın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. H HARBİ SEMİH POROY Vergi yoksa bandrol de yok! ergi borcu nedeniyle ticaret yasaklanır mı? Elbette yasaklanamaz. Yasaklanmamalı. Ama ne yazık ki bunu da gördük. Bir sektör için doğrudan olmasa bile dolaylı olarak bu yasak getirildi. Nasıl mı? Gelin kısaca özetleyelim. Mart 2015’te bir tebliğ yayımlandı: 8 Seri Numaralı Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği’nde (Sıra No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ. Bu tebliğ ile tütün mamulü ve alkollü içki üretimi yapan firmaların 5 bin TL’yi aşan ÖTV borcu olması halinde bunlara bandrol verilmeyeceği söylendi. Yapılan düzenlemeler gereğince bu firmaların bandrol olmadan satış yapmaları mümkün değil. Yani vergi borçları varsa, ticarete devam edebilmeleri mümkün değil. Tebliğ 1 Eylül’de yürürlüğe girecekti. Daha sonra çıkan bir tebliğ V 15 EKİM 2015 SAYI: 32880 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı ile düzenlemenin yürürlük tarihi 1 Ocak 2016 tarihine ertelendi. Sektör vadeli çalışıyor. Çok yüksek tutarda ÖTV tahakkuk ediyor. İzleyen ayın 15. gününe kadar müşteriden tahsil edilmeyen bu ÖTV’nin ödenmesi gerekiyor. Yoksa bandrol alınamayacak, faaliyet sürdürülemeyecek. Bu düzenleme, anayasa ve rekabet hukukuna aykırı. Bunun da ötesinde, sektöre kayıt dışılığı teşvik ediyor. Bunun yaratacağı sorunlar ise çok büyük olur. Borcu olan bir işletmenin borcunu ödeyebilmesi, faaliyetine devam edebilmesine bağlı. Kaçakçılığın yoğun olarak yaşandığı bu sektörü kayıt altına alabilmek için çalışma yapılması gerekirken, “borcu olana bandrol yok” şeklindeki bir anlayış, kaçak Sıkıntılı yaptırım! Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Kayıt dışına teşvik! sigara ve alkollü içki satışını yaygınlaştırmanın ötesinde bir işe yaramayacaktır. Devletin vergi alacağının takip ve tahsil yolları belli. Borç için teminat istenebilir, kanunda hüküm altına alınan cebri tahsil yöntemleri uygulanabilir. Ancak, “vergi yoksa bandrol de yok” şeklinde bir anlayış, vergi tahsil yöntemi olarak kullanılamaz. Bu anlayış, anayasa, Türk Ticaret Kanunu, rekabet hukuku ve vergi mevzuatı açısından sakatlıklar taşımakta. Bu düzenleme değiştirilmezse sektör yok olacak, kayıt dışı, yok olan sektörün yerini dolduracak, nihai olarak da ÖTV gelirleri azalacaktır. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanından emek, barış ve demokrasi taleplerini haykırmak için Ankara’da bir araya gelenlere yapılan bombalı saldırıda yaşamını yitiren 100’ün üzerindeki vatandaşımızın ailelerine, sevenlerine şahsım ve başkanlığını yaptığım İSMMMO adına başsağlığı dilerim. Yüzlerce vatandaşımızın da yaralandığı hain saldırıya karşı barışın sesinin daha çok yükseltilmesi için toplumumuzun sağduyulu yaklaşımına büyük ihtiyaç duyulmaktadır. SOSYAL GÜVENLİK 012 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile yasal zemine kavuşan iş güvenliği uzman ve işyeri hekimi istihdamı, işverenlere mali yük olmakta ve uygulanmasını güç kılmaktaydı. Bu sebeple bazı işyerlerinde, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin bulundurulması zorunlu olurken bazı durumlarda da 10 ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise diğer sağlık personeli görevlendirilir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması halinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. 10.09.2014’te 6552 sayılı yasa ile 2 Esnafa iş güvenliği kolaylığı belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan, ancak 9 kişi ve daha az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütülebileceği hüküm altına alınmıştı. Söz konusu hükmün açıklaması ise 29.06.2015 tarihli İşyerlerinde, İşveren veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelik ile belirlenmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi, 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş sağlığı ve güvenliği eğitimi protokolü imzalayarak bu doğrultuda bir adım attı. Eğitimler, 9 kişi ve daha az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin, işveren veya işveren vekillerine verilecektir. Bu uygulamadan toplam 1 milyon 600 bin işyerinin, yaklaşık 800 bini yararlanabilecektir. Bu eğitimi alan işveren veya vekilleri, iş sağlığı güvenliği hizmetini kendisi yerine getirebilecek ve iş güvenliğinin önündeki maliyet engeli kalkmış olacaktır. Bu kapsamda 9 kişi ve daha az çalışanı olan muhasebe ve mali müşavirlik büroları da iş güvenliğinde sağlanan bu kolaylıktan yararlanabilecektir. ŞANS TOPU 03, 06, 13, 25, 32 + 13 5+1 BİLEN: 704 bin 678 TL (1 kişi) 5 bilen: 3 bin 203’er TL 4+1 bilen: 264.10’ar TL 4 bilen: 28.75’er TL 3+1 bilen:17.25’er TL 3 bilen: 3.75’er TL 2+1 bilen: 5.65’er TL 1+1 bilen: 3.50’şer TL İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.42 05.27 05.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.0 8 12.57 16.00 06.51 12.42 15.46 07.13 13.04 16.11 Akşam 18.34 18.20 18.44 Yatsı 19.53 19.37 20.00 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle