28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 11 Ekim 2015 20 ütareke basınında yazılar yazan bazı gazetecilerin kaleminin ölçüsü yoktu. Örneğin Alemdar gazetesinde yazan Refi Cevat Ulunay, 21 Nisan 1919 tarihli yazısında: “İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz” diyordu. 14 Temmuz’da ise şöyle yazıyordu: “Türkiye’nin yabancı bir devlete dayanması şarttır. Bu devlet, İngiltere’den başkası olamaz. İslam dininin anahtarını İngiltere’nin güvenilir eline teslim etmekte İslam âlemi için hiçbir tehlike yoktur.” Refi Cevat, sadece İngiliz hayranlığını dile getirmekle kalmıyordu. Onun, yabancıların telkinleriyle Nemrut Mustafa’nın başkanlığını yaptığı Örfi İdare Mahkemesi’nde yargılanıp haksız yere idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey için yazdıkları da utanç vericidir. İşte 12 Nisan 1919 tarihli yazısından birkaç satır: “Kemal Bey bir koldu. Şeriatın kuvvetli satırı insanlık için zararlı olan bir kolu kopardı. Sıra onu düşünen dimağlardadır. Bu kafalar taşın altında ezilmelidir.” HHH Ülkesi için dürüst ve fedakârca çalışan bir devlet görevlisi için söylenen bu kin ve öfke dolu sözler, o zamanki İstanbul basınının bir kesimindeki zihniyeti yansıtmaktadır. Refi Cevat, Kurtuluş Savaşı’nı yapanlar için de farklı düşünmüyordu: “Anadolu harekâtını tutan zehirli mahlukların kafaları ezilmelidir.” (13 Nisan 1920) Refi Cevat’ın hınç ve öfke dolu sözlerle idamını desteklediği Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf vekili Kemal Bey’in 2 Şubat 1919’da başlayan yorum M Buruk bir gülümseme oluyor yüzün ennur dün seni toprağa verdik. Ben de o gece rüyamda hep seni gördüm. Gene benim seni tanıdığımdan beri deSennur ğişmeyen postalların ayağındaydı, simli bluzun, evaze eteğin de sırtında, elinde kitap, yemiş ve biri üşürse veririm diyerek taşıdığın hırkayla tıka basa dolu çantaların vardı. Bir tek sesin yoktu. O gür sesin yoktu. Sadece mırıldanıyordun. Dolaşmaya çıkmıştın, önce trikotaj atölyesinde mesaiye kaldıkları için benizleri sararmış küçücük kız işçilerin yanına gittin, sessizlerdi, sen onların kulağına fısıldadın: “O yıl çok soğuktu/1946/47 Eskişehir/savaş bitmiş miydi?/ Kardeşim olacak biliyordum/ annem zayıftı dal gibi/ ben öksürüyordum/ tavuklarımız yoktu/ anlamam sanıyorlardı/ et demişti doktor/ her gün.” Kızlar kulağına kim fısıldıyor diye şöyle bir durdular, içlerinden biri ağlamaya başladı kardeşini anımsadı, küçücüktü, doktorlar ona da et demişlerdi. Kızların başını okşayıp yoluna devam ettin, en sevdiğin yerdeydin artık, tersanede ama birden keyfin kaçtı. Tersane adeta terk edilmiş gibiydi. Çekiç sesleri gelmiyordu. Birkaç gemi eskisinden başka hiçbir şey yoktu. Birden çok kötü oldun. Kıyıya oturup tersanelerde çekiç seslerinden oluşan o müziği yeniden duymak istedin. Tam da o sırada bir martı yanına geldi, korkusuzca, bildi mi ne senin merhametli biri olduğunu. Çantandan bir simit çıkarıp martıya uzattın, geldi. Simidini alıp uzaklaştı, sen arkasından seslendin: “Hiç düşünmemiştim annemin resmini kuşlarla/ çekmeyi/ kedileriyle de çekmedik ya/ resimsiz kaldı saksıları/ çiçekleri/ annem de erkenden gitti.” Denize dalıp gittin. Sonra usulca kalktın, yolda rastladığın bir Çingene karısından kırmızı bir karanfil aldın. Çingene karısı dolgun memelerini korkusuzca açmış tombul oğlunu emziriyordu. “Sütün bereketli olsun” dedin ona, o da “Bereketi sana da ulaşsın” dedi, oğlunu emzirmeye devam etti. Berkin Elvan’ın yaşadığı evin kapısını çaldın, annesi kapıyı açtı, kucaklaştınız, sonra iki kadın Berkin Elvan’ın o “kuş kaşlı” çocuğun fotoğrafı önünde oturup, sessizce konuştunuz. Sen, “Hoşça kalın” dedin, Berkin’in resmini okşayarak, mırıldandın: “Evliyim/ İki çocukluyum/ Ozanım/Düzeltirim/ Çocuklarımdır/ Bütün çocukları dünyanın.” Yürüyorsun, gece, incecik bir yağmur yağıyor, bir ışık bir seks işçisi kadını aydınlatıyor. Yaşı belli değil, ağzında bir sigara, ıslandığının bile farkında değil. Usulca yaklaşıyorsun yanına, farkında değil, kötü boyanmış sarı saçlarını okşuyorsun, “Satın alınmış düşleri, bıkıp fırlattığımızda/ Ardınıza bakmayın / Oradayım? Ayışığında öpüşme düşü/ Eskitilmiş bir kadife bluz/ Sim işlemeli/ Ve yenilenen balayı, dantel askılı/ Yaramaz işime ben üşüyorum. / Sıcak bir şey gereken/ Düşlerime.” Bir an ikinizde ışıkla doluyorsunuz, yürümeye devam ediyorsun, ayakların seni en bildiğin yere götürüyor, evine, usulca kapıyı açıp içeri giriyorsun, endişe, merak içindesin. Adnan ne yapıyor, kız nerede, torun nerede, oğlan ne yapıyor? Birden salonun tüm ışıklarının yandığını görüyorsun. Her yer ışıldıyor. Tüm sevdiklerin bir masanın çevresinde oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, meraklanıyorsun bunlar niye gülüyor, ne anlatıyorlar, sessizce masaya yaklaşıyorsun, o zaman görüyorsun, masanın üstü senin fotoğraflarınla dolu. İşte bir mitingde, yanında Adnan en kararlı halinle yürüyorsun, işte tersane işçileri grevde, onlara şiir okuyorsun, bir de en sevdiği Boşnak böreği yapıyorsun. Gülüyorlar, ağlıyorlar onlara içinden sarılıyorsun, evi terk ederken incecik yaşlar süzülüyor yanaklarından, buruk bir gülümseme oluyor yüzün. Türk basınında tetikçilik S 19 Ocak 1920 tarihli Yenigün gazetesine göre Nemrut Mustafa, verdiği demeçler dolayısıyla Esat Paşa başkanlığındaki Harp Divanı’nda yargılanmıştı. Böyle bir zat, nasıl olmuştu da Örfi İdare Mahkemesi başkanlığına getirilmişti? Çünkü kendisi hem İngilizlerin, hem de Damat Ferit’in himayesindeydi. Yargıladığı sanıklardan Hüsamettin Ertürk’e söylediği şu sözler, birçok şeyi açıklamaya yeter: “Sizin dürüst bir asker olduğunuza inanıyorum, ama işgal altında çalışan bir Divanı Harp vicdanından ziyade hisleriyle hareket eder. Bu bize yukarıdan gelen emirdir.” HHH Mustafa Kemal Paşa’yı ve arkadaşyargılamasında, Nemlarını 11 Mayıs 1920 tarihinde idam cerut Mustafa Paşa’nın özel vatana ya “Birleştirmek istediğiniz verin.” zasına çarptıran da Nemrut Mustafa’nın gayretleriyle düzmece tası pa aş ya da dünya ku sav başkanlığını yaptığı mahkemedir. nıklar dinlenmiş, sanıANTOINE ROBEIN 24 Mayıs’ta Padişah Vahdettin tarağa savunma olanağı tafından onaylanan kararın gerekçesinde nınmamışşöyle denilmektedir: “Kuvayı Milliye adı altında fitne tı. 10 Nisan 1919’da Beve bozgunculuk yapmak, halktan zorla para toplamak, yazıt Meydanı’nda idam edilen Kemal asker almak, bozguncu nutuklar söylemek ve halkı isBey, halka şöyle seslenmişti: yana teşvik etmek...” “Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk Bereket bu kararın uygulanmasına olanak bulamamemuruyum. Sizlere yemin ederim ki mışlardır.* masumum. Yabancı devletlere yaran*ONUR ÖYMEN’in Bir Propaganda Silahı Olarak mak için beni asıyorlar. Eğer adalet buBasın başlıklı araştırma kitabından alıntılardır (Remna diyorlarsa, kahrolsun adalet!” zi Kitabevi, 2014) HHH HHH Nemrut Mustafa kimdi? Onur Öymen’in salt geçmişe değil, günümüz medEmekli bir tümgeneral olan Mustayasına ışık tutan ve Türk basını hakkında çarpıcı bir fa Paşa, İstanbul’daki İngiliz Yüksek araştırma olan kitabını yeni okudum. Hainlerin hep Komiseri’nin 5 Ocak 1919 tarihinde aynı “his” ve gerekçelerle hareket ettiğini, tekniğin yazdığı bir raporda bildirdiğine göre, de hiç değişmediğini anladım. Bir şey daha anladım: İngiliz Mandası altında Özerk Kürdistan Bugün yaşadıklarımız, 80 yıl önce amacına ulaşamakurulması fikrini destekleyenlerdendi. Yani siyasetin içindeydi. Bir ara atan yan bir ihanetin intikamı. Bu kez kazanacak mı muktediri, yalakası, tetikçi basınıyla ülkemizi ve ülkümüdığı Bursa Valiliği’nden Tümen Komutanı Bekir Bey zü satan hainler? tarafından “aziz şehitlere dil uzattığı” için uzaklaştırılmıştı. Bilmiyorum. behicak@yahoo.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK 11 EKİM 2015 SAYI: 32876 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.37 05.23 05.46 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.03 12.58 16.05 06.47 12.43 15.51 07.09 13.05 16.15 Akşam 18.40 18.26 18.50 Yatsı 19.59 19.43 20.06 özlüğü takacaksın, dünyan değişecek” diyor. Öyle heyecanla anlatıyor ki... Biraz abartıyor sanırım: “Adam oturma odasında oturuyor. Gözünde HoloLens gözlüğü. Sonra birden duvar yıkılıyor. İçeriye örümceği andıran dev bir robot giriyor.” “Eee sonra ne oluyor?” “Adam elindeki ışın silahıyla ateş ediyor.” Microsoft’un hafta başında gerçekleştirdiği KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr “HoloLens” tanıtımı belli ki heyecan yaratmış. Bu sefer sanal gerçeklik gözlüğünün oyun dünyasını nasıl dönüştüreceği anlatılmış. Oldum olası sevmem savaş oyunlarını. Fakat HoloLens etkileyici bir proje. Gerçek dünyayla sanal dünyayı bir araya getiriyorlar. Bu teknolojiyle neler yapılabilir diye düşünürken, Van Gogh geliyor aklıma. Biliyorsunuz bu yıl ünlü ressamın 125. ölüm yıldönümüydü. Hollanda ve Fransa’da pek çok etkinlik yapıldı, sergiler açıldı. “Şöyle sanal gözlüğü taksam, Van Gogh müzesini gezmeye başlasam” diye anlatıyorum. Van Gogh’un tablolarına burnumu dayayacak SEMİH POROY kadar yaklaşsam mesela. Fırça darbelerini, renk kullanımını incelesem. Sonra tabloyla konuşmaya başlasam: Senin adın ne? Yıldızlı Gece. Van Gogh seni gerçekten de akıl hastanesindeyken mi yaptı? Evet, SaintRemy’de. O sırada sıkça nöbet geçiriyordu. Doğrudan Van Gogh ile konuşmak da mümkün olmalı... “Bu kadar hüzünlü, mutsuz ve yalnızken, nasıl oluyor da milyonlarca insanın yaşamına mutluluk katan böylesine muhteşem tablolar yapabildin?” diye sorsam, Van Gogh ne yanıt verirdi? Sahi Gauguin ile tartışmasının nedeni neydi? ün onuncu ayın, rokratı. Sözde “bağımNeden kendi kulağını kesti? Sonra intiharı... tanahmet@gmail.com onuncu günü, sıız seçim bakanı” sıfaPaul Gauguin’in tahitili kızlarıyla sohbet etmek www.ahmettan.com saat ondu. tı ile hükümet üyesi olisterdim. Modigiliani’nin uzun boyunlu kadınları, Evet, hiçbir darbe tedular. Degas’ın balerinleri, ToulouseLautrec’in Mouşebbüsü, rejime yönelik Elbette MIT bürokralin Rouge dansçıları geliyor aklıma... hiçbir saldırı bu ölçüde sisine toz kondurmaElbette Marc Chagall’la da mutlaka konuşulkanlı olmamıştı. yacaklar. malı. Gustav Klimt, Frida Kahlo, Picasso, SalDün Ankara, cumhuriOlaydan 11 savador Dali, Renoir, Leonardo Da Vinci... yet tarihinin en kanlı müat önce Twitter’den Birden sözümü kesiyor: dahalesine sahne oldu. “Ankara’da patlayacak “IŞİD’in Palmira’da havaya uçurduğu Baalşa“Şoka giren” iktidarın bomba” diye iki ayrı ihmin Tapınağı var ya. Onu mutlaka sanal ortamda kendine gelebilmesi için bar yapılıyor. Bakan yeniden canlandıracaklar.” 5 saat 40 dakika geçbey belli ki bunu isAklıma o görüntüler geliyor. Müzedeki arkeomesi gerekti. tihbarat saymıyor. lojik eserlerin balyozla parçalanışı, binlerce yıllık Üç sayın bakan soZaten istihbarat bihöyüklerin iş makineleriyle talan edilişi. mümkün görünmüyor. nunda lutfedip ölü ve rimleri de saymamış... Keyfim kaçıyor. Hangi yüzyılda yaşıyoruz? Bu Zaten bu tür olaylar da bunun yaralı sayısını açıkladılar. HHH ne ilkellik... için gerçekleştirilir. Bu arada “Istifa?” sorusuna “Fail” ve “çıkar sağlayacak Bamyan Vadisi’ndeki dev Buda heykellerini de Örnek çok... gülüp geçme, “istihbarat eksiği” çevre” o kadar çok ki... sanal dünyada canlandırırlar mı? Uğur Mumcu’nun gerçek kasorusu ile de dalga geçme fırsaYakın, orta ve uzun vadeli çıAnımsarsınız, Taliban’ın 2001 yılında havaya tillerinin bulunmaması, Hrant tı da elde etiler. karı olanlardan coğrafi, siyasi, uçurduğu 1500 yıllık heykeller, dünyanın en büDink’in öldürülmesini, Bir de üstüne tüy dikip “Olamali hesap içinde olanlara dek yük Buda heykelleriydi. Suruç’un “faili meçhul” kalya geçici yayın yasağı” koyduryığınla çevre! İranlı yönetmen Mohsen Makhmalbaf’ın sözması dünkü katliamı teşvik etdular. Dünkü katliam, mitingden, baleri geliyor aklıma: miştir. Yasağın “geçici” olması rıştan hoşlanmayan dahili ve ha“O heykeller insanlıktan utanç duydukları için Başbakan’ın yakalandı dediBaşbakan’ın birkaç saat sonrarici sayısız çevrenin kendileri yıkıldılar.” ği Suruç katilleri, Ogün Samast ki açıklamalarına fırsat tanımak ekmeğine yağ sürüyor. Türkiye’yi düşünüyorum. türü bir yakalamadır! içindi! Temel hedef belli ki halkı özHeykeltıraş Mehmet Aksoy’un “İnsanHHH HHH gürlük, adalet ve demokrasi talık Anıtı”nı yıkan anlayışa ne demeli? Ya ZeugAdalet Bakanı “Istihbarat zaArtık çok klasikleşmiş bir yaklebinden vazgeçirmek ve can ma Antik kentinde bulunan 2 bin yıllık mozaafı var mı” sorusunu “Bize intilaşımdır: derdine düşmesini sağlamak. iklerin üzerine ayakkabılarıyla basan bakana, kal etmiş bir şey yok!” diye ya“Kim çıkar sağlıyorsa faKorkumuz, “Türkiye Malezya Aspendos’un restorasyonunda mutfak mermenıtladı. il odur!” olur mu?” idi! ri kullananlara... Istihbarattan Başbakan ve isKatilamın yaratacağı kaostan Iktidar ve muhalefetiyle silkin“Bu gözlükleri takanların dünyaya bakışı da detihbarat bürokrasisi sorumlu... yararlanabilecek o kadar çok mezsek Suriye daha yakın! ğişir mi acaba” diye soruyorum, “Yani bu eserleAdalet Bakanı da Içişleri Ba“çevre” var ki! Zaten 2 küsur milyonu da harin insanlığın ortak mirası olduğunu acaba kavrarkanı gibi yıllanmış birer AKP bü“Gerçek” faili belirlemek hiç zır içimizde... lar mı?” Sanal gerçeklikle ilgilenen dostum, “Sanmam” t6 bilen: 1 milyon 561 bin TL. diyor, “Onlar bu teknolojiyi kullanarak müze gezt5 bilenler: 4 bin 136 TL. mek yerine savaş oyunu oynarlar.” t4 bilenler: 55.25 TL. t3 bilenler: 8.05 TL. Dünyayı dönüştürmek... “G ÇİZGİLİK HARBİ D Darbe teşebbüsü 10.10.10 12 19 26 34 46 47 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle