Katalog

Pazar 11 Ekim 2015 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Ankara katliamı 11 KILIÇDAROĞLU’NUN ‘BUGÜN ÖZEL SUÇLAMA YAPMAK İSTEMİYORUM’ DEYİP SÖYLEYEMEDİĞİ CÜMLE: 400 vekil vermediniz önünüze gözyaşı koydu ürkiye tarihinin en kanKatliam sonrası ilk açıklama da ANALİZ lı katliamının 7 Haziran Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Kılıçdasonrası koalisyonun kuroğlu açıklamasında çok dikkatrulamayıp 1 Kasım’da erken seli bir dil kullanarak siyasi değerçime gidilmesiyle doğrudan bağlendirme yapmamaya özen göslantılı olup olmayacağı kuşkuterdi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun su, CHP Genel Başkanı Kemal aklında, asıl olarak Türkiye’yi Kılıçdaroğlu’nun da aklındaydı. bu kanlı çatışma ortamına süKılıçdaroğlu katliamın ardından ERDEM rükleyenlerin kimler olduğuna yaptığı açıklamada, miting mey GÜL dair miting meydanlarında yapdanlarındaki en önemli mesatığı tespitler vardı. Kılıçdaroğjı olan “Birisi sizden 400 vekil istedi. Siz lu bunu, “Özel suçlama yapmak istemivermediniz. O da sizin önünüze acı, kan yorum ama Türkiye böyle mi yönetilmeve gözyaşı koydu. Ya bana oy verirsiniz li? Ne derdimiz var bizim. Neden genceya da katlanırsınız” cümlesini, katliam cik insanlarımız teröre kurban gitsinler” sonrası ortaya çıkan acılı tabloyu da diksözleriyle dışa vurdu. Yapmak istemediği kate alarak söylemek istemedi. “özel suçlama”, aklındaki bu tespitti. Seçim kampanyasını bir hafta önce CHP kurmaylarından edindiğimiz Mersin’den başlatan CHP lideri mitingle bilgiler, katliamı öğrenir öğrenmez rinde bu en önemli mesajını alanda buKılıçdaroğlu’nun ilk tepkisi de insanlarılunanlara, “Bu seçime niye gidiyoruz. nın göz göre göre katledilmesinden duyNe oldu da yine seçim” sorusunu soraduğu büyük üzüntü oldu. Katliamı, mirak veriyordu. Bu soruya yanıt olarak 7 tinglerde dile getirdiği “Oy için kan, teHaziran’dan sonra neden koalisyon yapıl rör, gözyaşı içinde seçim dayatması” kapmadığı ve 1 Kasım’da tekrar seçime zorsamında görmesine karşın Kılıçdaroğlandığına ilişkin cümleler CHP’lilerin en lu, böylesi acılı bir anda topluma hakçok alkış aldığı bölümü oluşturuyordu. sızlık olmaması düşüncesiyle siyasi me İnadına Barış Diyenlere Bomba ana susamışlar, duracakları yok. Diyarbakır’la, Suruç’’la yetinmediler, kim barış istiyorsa, kim akan kan dursun istiyorsa onlara saldırıyorlar. Sansürlemeyen TV kanallarında belki görmüşsünüzdür; barış istiyorlardı, barış için halay çekiyorlardı, tam onların olduğu yerde patlattılar bombayı. Ben de bir gün önce Barış, Demokrasi ve Emek Mitingi için gazetecilerin çağrısına katıldım. Gazetecilerin çağrısını köşemde aktardım. Mitinge katılmak için de yola çıktım. Gazetecilerin arasında halkın haber alma hakkına yönelen saldırıları kınamak için bir araya gelen gazetecilere katılacaktım. HHH Ben yoldayken, meydana ulaşamadan patladı bombalar. Meslektaşlarım Faruk Bildirici’’nin CNN’’de dinlediğim canlı tanıklığı, Çiğdem Toker’’in olay yerinden gazeteye aktardığı izlenimleri durumun, tablonun vahametini, yalnızca barış, demokrasi isteyenlere yönelen saldırının amacını çok net anlatıyordu. Siyasi iktidarlar halkın yaşam hakkını korumak, toplantı ve gösteri hakkının önündeki engelleri ortadan kaldırmakla yükümlüdürler. Durum ise bunun tam tersidir. Öyle anlaşılıyor ki, saldırının failleri korkunun, tedhişin toplumu sarmasını istiyor, bunu amaçlıyorlar. Öyleyse ayakta durabilmek bugünün görevidir. HHH Şimdi herkesin aklındaki soru bu saldırının seçimlerle nasıl bir ilgisinin olduğudur. Tablo net değil mi: Bir yanda barış isteyenler var, onların karşısında ise bombaları patlatanlar, onların arkasındakiler var. Besbelli ki Barış, Demokrasi ve Emek Mitingi’’ni gerçekleştirmek için bir araya gelenlerin talepleri de seçimle ilgilidir. Onlar seçimlerin Türkiye için bir kurtuluş olmasını, barışın, demokrasinin egemen olmasını, benim de aralarında olduğum gazeteciler de halkın haber alma hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını, gazetecilere yönelen baskının ortadan kalkmasını sağlayacak bir sonucun seçimlerden çıkmasını istiyorlardı. HHH Bombayı patlatanların ise bunun tam tersini istedikleri; baskının, zorbalığın sürmesinden yana oldukları çok açıktır. Bunu mafyözlere kadar düşmüş seçim mitinglerinde de görebiliyoruz. Açıkça “Oluk oluk kan akacak” diyenlerin ya da onların arkasındakilerin sorumluluğu gizlenemez artık. Demek ki onlar seçimlerde ya da sonrasında demokratik bir gelişmeye izin vermek istemiyorlar. HHH İktidar ise olup bitenlerin siyasi sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Çünkü yurttaşların can güvenliğini sağlamak, gerekli istihbaratı yapabilmek, bu türden vahim saldırıları önlemek onun görevidir. İktidar olmakla seyirci olmak arasında büyük bir fark vardır. Bu olmuyorsa, insanlar doğal olarak iktidarı sorumlu tutarlar, haksız da olmazlar. Ama durum umutsuzdur. Çünkü iktidarın barış ve demokrasi istediği konusundaki kuşkular kuşku olmaktan ötedir. HHH Tam bilemiyoruz şimdi, resmi açıklamaya göre 95 yurttaşımız, barış ve demokrasi yanlısı arkadaşımız terörün kurbanı oldu. 250’ye yakın kardeşimiz yaralıdır. Hepimizin de yüreğinde bir ağırlık var. Kederimiz ülkenin kaderiyle karışıyor. Ne yapalım şimdi? Barış istemekten, demokrasi için çaba harcamaktan, aydınlık bir gelecek için savaşmaktan vaz mı geçelim? Susup oturalım mı? Yüreklerin kulakları sağır mı, bağır bağır kimse duymuyor mu? T saj vermek istemedi. Kılıçdaroğlu tersine CHP’nin artık bu acıların önlenmesi için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğuna ilişkin mesaj verdi ve hükümete de “Ne yapacaksan artık yap. Her türlü desteği vereceğiz” çağrısı yaptı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun aklında olmasına karşın ifade etmediği katliamla 1 Kasım seçimleri arasındaki bağlantı kuran görüşler gelmekte gecikmedi. Bu konuda ilk bağlantıyı kuranlar da AKP’liler oldu. Bizzat AKP’li bakan ve parti yöneticilerinden, “Saldırının HDP’nin barajı aşması için gerçekleştirildiği” açıklamaları geldi. Bizzat iktidar partisinden katliamla 1 Kasım seçimleri arasında doğrudan bağlantı kuran değerlendirmeler üzerine kulislerde şu sorular gündeme geldi: n 7 Haziran öncesi ve sonrasında da daha yoğun olmak üzere terör ya da savaş gerekçesiyle seçimlerin yapılmayacağı hep konuşuluyordu. Katliamla bu tür bir sonuç amaçlanmış olabilir mi? n KCK’nın ateşkes ilan edeceğini açıklamasından bir gün önce katliam gerçek Katliamın seçim mesajı leşti. Zamanlama açısından da bu katliam, seçime doğru barış umutlarının düşürülmesi ve çatışmanın yükseltilmesi amaçlarına hizmet mi ediyor? n Halkın bu koşullarda artık seçim yapılamayacağı psikolojisine girmesi, seçimin yapılmayacağı fiili bir yönetime geçilmesi amaçlanmış olabilir mi? n Bu katliamla sadece güneydoğuda değil Türkiye’nin başkentinde ve tamamında da seçim güvenliği olmadığı mesajı mı verilmek isteniyor? n 7 Haziran öncesinde HDP’nin Diyarbakır mitingine bombalı saldırı düzenlenmiş, çok sayıda HDP bürosu ve adayları saldırıya uğramıştı. HDP’nin provokasyon kaygısıyla 1 Kasım seçimlerinde az sayıda mitingle kampanya yapmaya karar vermişti. Bu katliam sonrası HDP mitinglerinde can güvenliği nasıl sağlanacak? HDP miting yapabilecek mi? n HDP, 7 Haziran’da “Türkiyelileşme” sloganıyla seçimden yüzde 13’le çıkmıştı. Bu katliamla batılı seçmen korkutulmak istenmiş olabilir mi? Batılı seçmenin HDP’ye oy vermeyerek partinin baraj sorunu yaşaması istenmiş olabilir mi? K Erdoğan: Kınıyorum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’daki terör saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Erdoğan Ankara’da meydana gelen saldırıyı “Büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Birlik ve beraberliğimize, ülkemizin huzuruna kasteden bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum” dedi. Erdoğan’ın açıklamasında şunlar kaydedildi: “Teröre en büyük desteği, terör eylemleri ve terör örgütleri karşısında çifte standartla hareket edenler vermektedir. Daha önce değişik yerlerde askerimize, polisimize, korucularımıza, kamu görevlilerimize ve masum vatandaşlarımıza karşı yapılan terör eylemleri ile bugün Ankara Tren Garı’nda sivil vatandaşlarımızı hedef alan terör saldırısı arasında hiçbir fark yoktur. Millet olarak, özellikle de siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve medya olarak, bu saldırıların tümüne karşı, aynı duyarlılıkla, aynı samimiyetle, aynı insani ve ahlaki duruşla tavrımızı ortaya koymalıyız. ‘Hedef geleceğimiz’ Bu saldırı karşısında göstereceğimiz dayanışma ve kararlılık, teröre vereceğimiz en büyük, en anlamlı cevap olacaktır. Ankara’daki saldırıyı gerçekleştirenlerin amacı, farklı toplum kesimlerini birbirine düşürebilmektir. Bu konuda herkesi sorumlu davranmaya, dikkatli hareket etmeye, terörün yanında değil karşısında yer almaya davet ediyorum.” l İSTANBUL Cumhuriyet Bahçeli yine reddetti AKP’lilerin hedefi HDP Başbakan Davutoğlu, katliam sonrası “Teröre karşı ortak bir tavırda buluşalım, ortak bir çağrıda buluşalım” diyerek CHP ve MHP liderlerine çağrıda bulundu. Bu talebe MHP Lideri Bahçeli, “Uyarılarımıza kulak tıkadıkları ve ülkenin bugünkü durumunun baş sorumlusu oldukları için bu görüşmeye de ‘hayır’ diyoruz” şeklinde cevap verdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise talebe olumlu yanıt verdi. AKP’li Mehmet Metiner, tweetlerinde “Geçen seçimde de aynı şeyi yaptılar” diyerek HDP’yi olayın sorumlusu olarak gösterdi. AKP’li Aydın Ünal da saldırının ardından CHP, HDP, Doğan Medya ve Gülen Cemaati’ni suçladı. Ünal, “Kana bir vampir edasıyla üşüşen CHP ve HDP yönetimi ile Doğan/Fetullah medyasını da yakından izliyoruz. O kan sizi boğacak” diye yazdı. ‘Esas Demirtaş yargılanacak!’ ‘Devletin saldırısı’ MAHMUT LICALI arış talebiyle yapılacak mitingi kana bulayan katliamın ardından HDP Genel Merkezi’nde hayatını kaybedenler ile yaralananların yakınlarına bilgi ulaştırmak ve ayrıca farklı illerde katılımcıların tekrar bir araya toplanabilmesi için kriz masası kuruldu. Ankara Garı’nın önünde toplanan HDP kortejinde yer alan bazı il yöneticileri ve çok sayıda HDP’li yurttaşların saldırıda hayatını kaybettiği ve yaralandığı belirtildi. Katliamın ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da programını iptal ederek olağanüstü MYK toplantısına katılmak üzere Ankara’ya geldi. Toplantı öncesi gazetecilere açıklama yapan Demirtaş; Adana ve Mersin’deki HDP’ye yapılan saldırılar ile Diyarbakır mitingindeki bombalı saldırı ve Suruç’taki katliamı anımsattı. Devletin olanağıyla kan akıtacağını ilan edenlerin mitinglerinin başarılı bir şekilde yapıldığını kaydeden De B mirtaş, “Bizler barış sesimizi bile meydanlarda haykıramıyorsak devlet tarafından millete açık bir saldırı vardır” dedi. Yayın yasağıyla katliamın üzerinin örtülmeye çalışıldığını söyleyen Demirtaş, HDP’nin kendi kendini bombaladığını belirten AKP yöneticileri bulunduğunu vurgulayarak, “Biz birlikte yaşamı savunan bir partiyiz. Ama sizin gibi alçaklara yer yok. Biz hepimiz kardeşiz derken sizinle kardeşiz demiyoruz” dedi. Demirtaş; istihbaratçı, vali, Başbakan olmak üzere bu olayın önlenememesi konusunda kim sorumluysa yargılanacağını belirterek, “İnşallah birlikte göreceğiz. Ellerinize kelepçeler takılacak. Bunların sorumluları cezaevine sokulacak” dedi. HDP MYK sonrası yapılan yazılı açıklamada da katliamın; Adana, Mersin ve Diyarbakır bombalamalarından, Suruç’taki vahşetten farkı olmayan bir saldırı olduğu belirtildi. Açıklamada, yaşananların siyasi iktidarın kullandığı nefret dili ve söyleminin bir sonucu olduğu belirtildi. SİNAN TARTANOĞLU aşbakan Ahmet Davutoğlu saldırının düzenlenmesininden 7 saat sonra kameraların karşısına geçti, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Saldırının tek bir gruba ve tek bir siyasi topluluğa karşı olmadığını dile getiren Davutoğlu, saldırının ülkenin bütününe, halkın her kesmine, demokrasiye yapılmış doğrudan bir saldırı olduğunu söyledi. Davutoğlu, sadece dünkü saldırı değil, terör saldırılarında yaşamanı yitiren tüm vatandaşlar, şehit edilen tüm polisler, askerler ve korucular için 3 günlük yas ilan etme kararı aldıklarını dile getirdi. Saldırının iki canlı bomba tarafından gerçekleştirildiğine ilşikin “çok kuvvetli emareler” olduğu bilgisini veren Davutoğlu, “Böyle bir saldırıyı yapabilme kabiliyetine sahip görünen, “Bu grup içine sızmış veya daha önce de bulunan iki canlı bomba olarak patlamayı gerçekleştirebiliyorlar. DEAŞ, PKK, DHKPC, MLKP... Bütün potansiyel örgütler hakkında soruşturma yürütülüyor. Kuzey Irak’tan canlı bombaların Türkiye’ye sokulacağı istihbaratı yapılmıştı. Birçok canlı bomba yakalandı. PKK ve DEAŞ’ın B Davutoğlu İki canlı bomba da Türkiye’ye bir takım fedailerin gönderildiği yönünde bir takım istihbari bilgiler ulaşmıştı, bütün birimlerimize gerekli talimatlarla teyakkuzda olunması hususunda talimatlar verildi. Daha çok DHKPC bağlantılı olarak İstanbul’da yakalandı... Bir başka canlı bomba da yargı mensuplarına yapılacak bir saldırı öncesinde yakalandı” bilgilerini verdi. Davutoğlu, Ankara’daki saldırının, Diyarbakır HDP mitingindeki patlama ve Suruç patlaması ile bir bağlantı olup olmadığı sorusuna ise yanıt vermedi. “Bir AK Parti hükümeti işbaşında değil” diyen Davutoğlu, siyasi partilerin liderlerine teröre karşı ortak tavır çağrısını yineledi. Terörü yapan da kim olur sa olsun suçludur, katliam yapan insanlık düşmanlarıdır. Onlara karşı da omuz omuza duralım.Teröre karşı ortak bir tavırda buluşalım, ortak bir çağrıda buluşalım. Bu çerçevede Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli ile tekrar görüşmeyi planlıyorum. Bu çerçevede siyasi liderlerin söylemlerinei, üsluplarına dikkat etmeledri, tahriklerden uzak durmaları, toplumda katlanarak artacak nefret, intikam söylemine kesinlikle kapılmamaları çağrısında bulunuyorum” dedi. Demirtaş’ın “Ellerinize kelepçeler takılacak” açıklamasının sorulmasın üzerine ise Davutoğlu şu görüşleri savundu: “Bileğimize ne takılacağına millet karar verir. Bugünkü terörde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın acıları üzerinde bir iç savaş çağrısında bulunuyorsa, ‘devletin, halkına yönelik suçudur’ diyorsa ve halkı, devlete isyana teşvik ediyorsa esas bunlar hukuken de millet vicdanında da sorgulanacak, yargılanacak, hükmü verilecek bir tutumdur. Herkesin yüzündeki maskenin nasıl düştüğünü gördünüz. Devleti mesul göstermek açık bir tahriktir, yakışmaz. 67 Ekim’de nasıl halkı sokağa döktüyse şimdi de aynı dili kullanıyor.” ‘Millet karar verir’ C M Y B