26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Yargıtay Başkanı Ali Alkan, hükümetin müdahalesine tepki gösterince Bozdağ, toplantıyı terk etti MEMUR ZENİT VE KOMİSER MUMCU Eleştiri bakanı kaçırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanı Ali Alkan, katıldığı anayasa panelinde hükümetin son yargı paketiyle Yargıtay’a müdahalesine tepki gösterirken,“Yargıtay Yasası’nda yapılan son yasal değişiklikler sonrası yapılan ve süregelen uygulamalar Yargıtay’ın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olup, yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun (HSYK) faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir” eleştirisinde bulundu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu sözler üzerine toplantıyı terk etti. Anayasa Hukukçuları Derneği’nce dün Rixsos Oteli’nde “yeni anayasa” paneli düzenlendi. Toplantıya TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Bozdağ, Yargıtay Başsavcısı Hasan Erbil, HSYK Başkan Vekili Metin Yandırmaz ile Anayasa Mahkemesi üyeleri de katıldı. Bozdağ’dan sonra kürsüye çıkan Alkan hükümeti topa tuttu. “Anayasada öngörülen bazı kurumların darbe anayasasının ürünü olarak tanımlamıp eleştirilirken aynı anayasanın bir kısım düzenlemelerine konjonktür gereği sahip çıkılması samimiyet açısından ciddi soru işaretlerini içermektedir” diyen Ali Alkan, “Fark Dink cinayetinde 2 polis tutuklandı CANAN COŞKUN Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturmada 8 yılın ardından 2 polis memuru tutuklandı. Olay tarihinde Trabzon istihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Muhittin Zenit ile suç tarihinde komiser olan Özkan Mumcu “görevi kötüye kullanma” ve “ihmal suretiyle ölüme neden olmak” suçlarından tutuklandı. Soruşturmada şüpheli olarak ifade veren ve geçen günlerde Cizre’ye emniyet müdürü olarak atanan Ercan Demir ise serbest bırakıldı. Zenit ve Mumcu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmişlerdi. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılmıştı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı Gökalp Kökçü’nün itirazını değerlendiren İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği de Zenit ve Özkan Mumcu hakkında yakalama emri çıkartmıştı. Hakkında yakalama emri çıkartılan Zenit’in Dink cinayetine ilişkin soruşturma ve yargılamada ismi çok sık geçmişti. Zenit’in cineyetin azmettiriciliği ile yargılanan ve kamuoyunda “Büyük abi” olarak tanınan Erhan Tuncel ile doğrudan bağlantıda olduğu, cinayetten hemen sonra telefon ile görüştükleri öne sürülmüştü. Görüşme yakalama kararının en önemli gerekçeleri arasında yer aldı. Bir diğer dayanak da cinayete ilişkin istihbari bilgilerin Trabzon istihbarat Şube Müdürlüğünce İstanbul istihbarat Şube Müdürlüğü’ne iletilmemesi. Dink cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınan dönemin Emniyet eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’e cinayetten sonra Zenit’in Tuncel ile bağlantıya geçmesi için bir talimatının olup olmadığı ve Tuncel ile Zenit arasındaki telefon görüşmesi sorulmuştu. Zenit ve Tuncel görüşmesi Akyürek’in ifade tutanağında şöyle yer almıştı: Erhan Tuncel: Zeynel diye bir çocuk vardı. Sonra bir tane daha çıktı. Zannetmiyorum yani vurulacak şekil belliydi. Eğer öyleyse bunlarla alakalıdır da zannetmiyorum. Muhittin Zenit: Ne oğlum direk kafaya sıkmışlar. Erhan Tuncel: Öldü mü? Muhittin Zenit: Tabi canım tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı Erhan Tuncel: Yakalandı mı peki Muhittin Zenit: Yok canım Erhan Tuncel: Yok abi yok kesinlikle, eğer bizimle alakalıysa araştırırım ederim, getiririm, uygun bir şekilde size de teslim ederim, yani Muhittin Zenit: Ulan oğlum ne getiriyorsun, getirmenin ne gereği var. Soruşturma kapsamında daha önce dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, döneminde İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek de şüpheli olarak ifade vermişti. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı tutuklanma talebi ile sevk edildiği İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından serbest bırakılmıştı. Cinayetin tetikçisi olduğu gerekçesiyle aldığı 22.5 yıl hapis cezası onanan Ogün Samast ise tanık olarak ifade vermişti. Şüpheli Ercan Demir de şüpheli sıfatıyla savcı Kökçü’ye ifade verdi. Demir ifadenin ardından “ihmal suretiyle ölüme neden olmak” suçundan tutuklanma talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevkedildi. İstanbul nöbetçi 3. Sulh Ceza Mahkemesi de Demir’i adli kontrol tedbiri ile serbest bıraktı. Demir, suç tarihinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde amirdi. u Alkan, yasada yapılan son yasal değişikliklerin Yargıtay’ın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olduğunu belirterek “Yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun (HSYK) faaliyetlerine bağlı hale geldi” eleştirisini yaptı. lı düşüncelere sahip kişi ve grupların ayrımcılığa tabi tutulmadığı ve devletin de bu ayrımcılığı körüklemesinin kabul edilebilir bir mazereti olamaz” mesajını verdi. Sivil toplum denilen olgunun siyasi partiler kadar önemli olduğunu belirten Alkan, “Sivil toplum eleştirir, çeşitli konularda öneriler getirir. Getirilen bu öneri ve eleştiriler siyasete müdahale değil siyasete katkı ve zenginlik olarak değerlendirilmelidir” ifadesini kullandı. Hukuk devletinin bir anayasanın meşruiyetinin temeli olduğunu söyleyen Yargıtay Başkanı, idarenin işlem ve eylemlerinin kanuna uygun olmasının yanında hukuka da uygun olması gerektiğini kaydetti. Bir devletin hukuk devleti olabilmesi için yargı bağımsızlığının da sağlanmasını gerektiğine işaret eden Alkan, üstü örtülü olarak 17 Aralık sonrası hakim ve savcıların görevden alınmasını şöyle eleştirdi: “İdarenin işlem ve eylemlerinin denetiminin bağım sız bir organ tarafından yapılması esasına dayanan yargı bağımsızlığının hem şekil olarak hem öz olarak sağlanması gerekir. Öte yandan hâkim ve savcılara anayasada sağlanan yargıçlık güvencesi tam olarak sağlanması ve hâkim ve savcılar kararlarnı hiçbir baskı altında kalmadan tam bir vicdani rahatlıkla vermelidir. Bir yıl içinde iki üç defa görev yeri değişen bir hakimin kendisini güvende hissetmesi mümkün değildir. Siyasetin etkisinde gibi algılanan bir yargının da birey için bir güvence olması mümkün değildir.” Yargıda hâkim ve savcıların cemaatçi, milliyetçi, sosyal demokrat veya muhafazakâr şeklinde ayrılmasını da üstü kapalı eleştiren Alkan, “Hâkimlerin hiçbir somut ve hukuki dayanağı olmadan görüş, düşünce, inanç ve mezheplerine göre ayrımcılığa tabi tutulması, hatta bunun sanki çoğulculukmuş gibi takdim edilmesi telafisi güç bir çok za rara yol açaçaktır. Bir hakimin hakimlik unvanını önüne böylesi sıfatların eklenmesi o hakimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kamu vicdanında büyük hasara neden olacaktır” dedi. Ali Alkan, son yargı paketiyle HSYK’nin Yargıtay’daki tetkik hakim ve savcıları Yargıtay Başkanı’na rağmen görevden alabilmesine ilişkin yasaya tepki gösterirken, “Değişiklikler Yargıtay’ın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olup, yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir. Yeni anayasada bu husus mutlaka yargı bağımsızlığı esasına göre düzenlenmelidir” diye konuştu. Alkan bu cümlesini tamamladığı sırada Bozdağ, salonu terk ederek otelden ayrıldı. Bozdağ’ın Yargıtay Başkanı’nın sözlerine tepki olarak toplantıyı terk ettiği öğrenildi. Ali Alkan, konuşmasını “Anayasada yargı bağımsızlığı ve özellikle hakimlik teminatının hiçbir istisnaya yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi, suç işleyen kişilerin ise hakim ve savcı değil kim olursa olsun cezalandırılması esasının benimsenmesi gerekir” sözleriyle tamamladı. Büyük abi ile bağlantı DOKTOR DURUKAN GAZETECİ, İFADE VERDİ 3.5 dakikada HAKAN DİRİK Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE casus ilan edildi İZMİR Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) doktorlarından Ali Hakan Durukan, hastaneye sevk edilecek bir hastayla ilgili yaptığı 3.5 dakikalık telefon görüşmesi nedeniyle “casuslukla” suçlanıyor. İddianamede, yalnızca “tespit edilmiştir” diye tanımlanan görüşmenin içeriği, davanın 16. celsesinde tanık Kerim Sadullahoğlu’nun dinlenmesiyle ortaya çıktı. Mahkemeye ifade veren Sadullahoğlu, Diyarbakır’da askerliğini tabip asteğmen olarak yaptığı dönemde, gözünde rahatsızlık ortaya çıktığını anlattı. Bunun üzerine komutanı konumundaki Ergün Özkan’a durumunu anlattığını söyledi. Onun da GATA’dan Durukan’ın telefonunu isteyerek durumu aktardığını dile getirdi. Sadullahoğlu, “Görüşme yaklaşık 3.5 dakika sürdü. Özkan, Durukan’ın telefon numarasını bilmiyordu. GATA’dan istedi. Benim yanımda konuştular. Resmi bir görüşmeydi. Benim durumumu aktardı. Tedavimde acele edilmesine karar verdiler” diye konuştu. Durukan ve avukatı, bir yandan tedaviye ilişkin somut gerçekleri ortaya koyarken, bir yandan da içeriği açıklanmadan iddianamede yer verilen “görüşmüşlerdir” ifadesinin kumpası inandırıcı kılabilmek için yaratılan ortamın parçası olduğunu dile getirdi. Direniş Meclis yolunda İstanbul Haber Servisi Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası üyesi bir grup heyet, DevSağlık İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan ve 37 gündür direnişte olan Maltepe Üniversitesi Hastanesi işçilerinin işe geri alınması için üniversitenin dekanı Prof. Dr. Can Solakoğlu ile görüştü. Görüşmede, işçilerin yeniden kadrolu olarak işe geri alınması, sendikalı oldukları için işten çıkarmalar kabul edilemeyeceği belirtildi. DevSağlık İş Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu ve işçilerden oluşan bir grup ise bugün TBMM’de basın açıklaması yapacak, ardından CHP ve HDP heyeti ile görüşeceğini açıkladı. Yaklaşık 45 dakikalık görüşmenin ardından hastane bahçesine kurdukları çadırda 37 gündür direnişte olan işçileri ziyaret eden grup, burada bir açıklama yaptı. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, “İşçilerin sendikalı olduğu için çıkarılmadığını iddia ettiler. Size ‘taşeronun adamı olun, çalışın demediler mi?’ Demek ki halk sizden memnun değil, taşeronun adamı olunca memnun olacak. Etik ve ahlakla bağdaşmayan bir durumdur” diye konuştu. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen ise dekanın durumun çözümü için adım atması gerektiğini dile getirdiklerini anımsatarak “Rektörle de bir görüşme ayarlamasını istedik. Çözüm için üzerimize düşeni yapacağımızı dile getirdik” dedi. TTB Merkez Konseyi üyeleri Prof. Dr. Raşit Tükel de “Sağlık hizmetleri bir ekip işidir. Bir kararla herkesi çıkaramazsınız” dedi. DevSağlık İşçileri Başkanı Çerkezoğlu da bugün 12.30’da Ankara’da basın açıklaması yapacaklarını, saat 13.00’te CHP; saat 14.00’te ise HDP milletvekilleri ile görüşeceklerini, Meclis’e taşıyacaklarını kaydetti. İstanbul Haber Servisi – Odatv davası kapsamında 1 yıldan fazla süre tutuklu kalan gazeteci yazar Nedim Şener, dava kapsamında kumpas iddialarına ilişkin şikayetçi oldu. Şener, 375 gün tutuklu kalmasına neden olan sorumluların cezalandırılmasını, Zekeriya Öz, Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu, Cihan Kansız ve Nazmi Ardıç’ın sorumluluklarının araştırılmasını istedi. Şener dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelerek Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Cumali Karakütük’e ifade verdi. Şener, yazılı ifadesinde Ergenekon terör örgütüne üyelik suçlamayla 375 gün hapis yattığı Odatv davasında, her şeyin tüm soruşturma makamları tarafından bir komplo kurgusu içinde yapıldığını savunarak, Yılmazer’in Dink cinayetinde ihmali ve sorumluluğu bulunduğunu yazdığı için kendisine husumet beslendiğini belirtti. Şener, 6 Mayıs 2009’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ‘M.Yılmaz’ sahte ismiyle gönderilen ihbar maili nedeniyle Odatv soruşturmasına dahil edildiğini kaydederek adresin sahte olduğuna vurgu yaptı. Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ali Fuat Yılmazer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlattı. Şener, savcılık ifadesinde ise davaya dayanak iddianame ve aleyhine delil olarak gösterilen “Y.belgesi. doc”, “sabriuzun.doc”, “hanefi.doc” ve “nedim.doc” isimli dijital verilen tümüyle sahte olduğunu ileri sürdü. Dosyaların, Odatv çalışanları tarafından hazırlandığı konusunda bir delil olmadığını kaydeden Şener, bunun tespit edilmesine rağmen, soruşturma aşamasında bilirkişi olarak inceleme yapmış emniyet görevlilerinin bu hususu raporlarında gizlediklerini belirtti. Şener ‘kumpas’ı şikâyet etti Akyürek ne demişti? Cizre emniyet müdürü serbest Charlie Hebdo saldırısının ardından yapılan yürüyüşü eleştirdi Diyanet’e göre EDİRNE (AA) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez , Paris’te Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırının ardından 50’ye yakın ülkenin liderinin katılımıyla Paris’te düzenlenen yürüyüşü eleştirdi. 30. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Bir insanın ölümü, insanlığın ölümüdür. Vahşete dayalı ölümlerin, Şam’da Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olmasının farkı yoktur” diyerek, Başbakan Davutoğlu’nun da katıldığı Paris’te teröre karşı yapılan yürüyüşü eleştirdi. Görmez, “Bir tarafta son 10 yılda İslam coğrafyasında acılarla kıvranan 12 milyon insan katledildi, yok edildi ama geçen hafta Paris’te yine hiçbir şekilde hiçbir müminin, hiçbir aklıselimin kabul etmeyeceği 12 insan hunharca katledildi. Ama 12 milyon insanın katledildiğine ses çıkarmayan insanlığın sadece 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sebebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik” dedi. “Sömürgeler, işgaller, saldırılar karşısında maddi işkencelerle, büyük travmalar yaşayan Müslümanların kutsallarını aşağılayarak manevi işkenceler cinnet haline birer davetiye niteliği taşımaktadır” diyen Görmez, “Acılarla kıvranan İslam coğrafyasında önce cinnet hallerini oluşturmak, sonra da kutsallarını aşağılayarak cinnet davetiyesi çıkarmak, hiçbir insana, çağdaş dünyaya yakışmaz. Bunların ifade özgürlüğü adı altında yapılıyor olması kabul edilemez” diye konuştu. İslamofobia kelimesini 11 Eylül’den sonra ilk kez Hollan T.C. GEYVE İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Esas No: 2014/195 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Sakarya ili, Geyve ilçesi, Akdoğan Mah. 159 Ada, 34 Parsel No’lu taşınmaz. Tapu kayıtlarında kerpiç ev, ahır, samanlık ve arsası vasfında olan taşınmaz keşif tarihi itibarıyla da aynı şekilde kullanılmaktadır. Taşınmaz üzerinde iki katlı konut, samanlık, ahır ve kuruluk yapıları olduğu görülmüştür. Taşınmazın toprak bünyesi killi tınlı olup, eğim %23 civarındadır. Taşınmazların yaklaşık yapı değerleri 50.000,00 TL’dir. Taşınmazın güneyinde yol, diğer üç tarafında taşınmazlar bulunmaktadır. Taşınmazın arsa olarak değeri: 17.054,00 TL’dir. Yüzölçümü: 682,16 m2 Arsa Payı: Tam İmar Durumu: Köy yerleşik alanı içinde kalmaktadır. Kıymeti: 67.054,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: 1. Satış Günü: 17/02/2015 günü 11.00 11.05 arası 2. Satış Günü: 17/03/2015 günü 11.00 11.05 arası Satış Yeri: Geyve İcra Müdürlüğü Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap. gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi isteyenlerin 2014/195 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.12/12/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:6424) İŞBAŞARAN’A 6.5 YIL İSTENDİ cinnete davetiye da Başbakanı’nın telaffuz ettiğini ve daha sonra da sık duyulmaya başlandığını belirten Görmez, “Zaman içerisinde İslamofobia, tüm dünyayı sararak korku olmaktan çıkarak, önce nefret ve düşmanlığa, daha sonra da şiddete dönüştü. 2014 yılında camilere yapılan saldırılar, camilere yazılan ırkçı yazılar, camilere asılan domuz kafaları gibi nefret suçlarını sadece Avrupa’da görev yapan arkadaşlarımızın camilerine yapılanları dahi topladığımızda büyük bir yekun oluşturduğunu belirtmek isterim” dedi. Somali ziyaretinde gördüklerini anlatan Görmez, “İnsanların sahip olduğu silahlar, araçlar, insanları korumak için yani güvenliği sağlamak için kullanılsaydı hiç kimse ne aç kalır, orada ne açlık olur ne sefalet olur. Üzülerek ifade edeyim, medeniyet götürüyoruz denilen hiçbir yere medeniyet götürülmedi. Arkasından demokrasi götürüyoruz denilen her yere sadece zulüm, sadece şiddet, sadece vahşet taşındı. Bunlar, yok sayılarak, bu sebepler yok sayılarak, bütün bunların neticelerini ve bu neticelerde yaşanan şiddeti Müslümanlara mal etmek İslama yapılabilecek en büyük haksızlık olur” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Twitter üzerinden hakaret ve tehdit içeren tweet’ler attığı gerekçesiyle tutuklanan eski AKP Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “tehdit” suçlarından 1.5 yıl ile 6.5 yıl arasında hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Cumhuriyet savcısı Vedat Yiğit tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul İl Asayiş Müdürlüğü ArGe’si tarafından yapılan incelemede ilgili tweet’lerin şüpheli Feyzi İşbaşaran’a ait cep telefonu ve tablet bilgisayarından atıldığı ve sonrasında silindiği belirtildi. İşbaşaran’ın ifadesinde suç unsuru içeren tweet’lerin A.O. isimli kişiye hitaben yazdığını belirttiği ancak bu şekilde savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik savunma olduğu kanaatine varıldığı kaydedildi. Eski vekile hakaret iddianamesi ŞÜPHELİLER SERBEST Sultanahmet saldırısında 6 kişi sorgulandı T.C. DÖRTYOL İCRA DAİRESİ’NDEN DÜZELTME İLANI 2014/794 TLMT. Müdürlüğümüzün yukarıda yazılı dosyasından satışı istenen taşınmazın 19.12.2014 tarihli satış ilanında muhammen bedelinin 547.200,00 TL olması gerekirken 547.000,00 TL olarak sehven yazılmıştır. Taşınmazın muhammen bedeli 547.200,00 TL olup taşınmazın satışı bu bedel üzerinden yapılacaktır. İlgililere duyurulur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 6253) İstanbul Haber Servisi – Sultanahmet’teki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’nde polis memuru Kenan Kumaş’ın hayatını kaybettiği, 2 polisin de yaralandığı bombalı saldırıya ilişkin 3’ü yabancı uyruklu 6 kişi gözaltına alındı. Mahkemeye sevkedilen 3 kişi serbest kalırken, 3’ü de savcılıktan serbest kaldı. Sultanahmet’te 1 polisin şehit olduğu Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’ne 6 Ocak günü akşam saatlerinde bombalı saldırı gerçekleştirilmişti. Saldırıyı önce DHKPC üstlenerek, canlı bombanın adının Elif Sultan Kalsen olduğunu belirtmişti. Daha sonra saldırganın isminin Diana Ramazowa olduğu açıklanmış, DHKPC de yaptığı açıklamayı geri çekmişti. Ramazowa’nın saldırıdan 4 gün önce yanındaki bir başka kadınla Gaziantep’ten İstanbul’a geldiği ileri sürüldü. Ramazowa ve yanındaki kadının, Gaziantep otogarına gitmek için bindikleri taksinin şoförü H.K.’nin, adliyeye sevkedilen 6 şüpheli arasında olduğu belirtildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle