25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Cemaat, Ergenekon Örgütü’nün varlığını Tuncay Güney’in ifadesine dayandırarak ortaya koymak istiyordu. Böyle bir örgütün olmadığını savunacak ve konuyu irdeleyecek gazetecileri de susturmak, korkutmak gerektiğine inanılmış, planlama o yönde yapılmıştı. O kamera görüntülerinin, göndereni belli olmayacak şekilde MİT Müsteşarlığı’na yollanması, Cemaat operasyonunun başlatıldığı anlamına geliyordu. Üstelik Tuncay Güney’e yükleme yapanların Cemaat bağlısı olması, “yüklemenin” Adil Serdar Saçan’dan gizlenmesi ve kamera kaydının yine Saçan’dan gizli olarak CD’ye aktarılıp MİT’e gönderilmesi, Cemaat operasyonunun ne kadar ince planlandığını göstermektedir. Ergenekon Davası’nın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı göndererek, Tuncay Güney’in kamera görüntüsünü ve diğer delilleri sormuştur. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, “Bizde kamera kaydı yok” cevabını vermiş, MİT Müsteşarlığı ise “Bizde CD var” demiştir. HHH Düşünebiliyor musunuz? Kamera kaydının gerçekleştiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bizde kayıt yok diyor; kendilerine gizlice CD gönderilen MİT Müsteşarlığı, bizde CD var diyerek, Cemaatçi polisler tarafından iğfal edilmiş istihbarat örgütü durumuna düşürülüyor! Üstelik Adil Serdar Saçan’ın İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne yazdığı yazılar, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önünü açacak, birçok günahsız tutuklu kişinin mağduriyetine son verebilecekken, o yazışmalar Saçan tarafından sorgulanması sırasında kaydedilen görüntülerin, Emniyet kamerası aracılığıyla değil, MİT’in Emniyet içinde izleme yapmasıyla elde edildiği de sonradan anlaşıldı. MİT’in mahkemeye gönderdiği kayıt, Organize polisinin yaptığı sorgu kaydı değil, yapılan sorguyu dinlemeye yönelik bir ses kaydıydı. Kısacası sorgu odasına dinleme cihazı yerleştirilmişti! Tuncay Güney gözaltına alındıktan sonra, kendisinin MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür ile çalıştığını dile getirmişti. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından resmi evrakta sahtecilik suçlamasıyla bir günlük tutukluluğunun ardından kefaletle serbest bırakılması, kefaletinin apar topar ödenip yurtdışına çıkartılması ve kendisinin o günden bu yana hayatını önce ABD, sonra da Kanada’da sürdürdüğü de düşünüldüğünde, kendisinin görünmeyen bir el tarafından korunduğunu akla getiriyor. Ancak MİT’in ısrarla iddia edilen “eleman” ilişkisini reddedip Mehmet Eymür’ü ve Kontrterör Dairesi’ni işaret etmesi henüz açıklanmayan karanlık noktalar bulunduğunu da gösteriyor.* *SABRİ UZUN’un İN başlıklı inceleme kitabından alıntıdır. (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014) Yazılarımı dikkatle takip eden okurlarım zaten bilirler; resmi ve gizli istihbaratla hiçbir ilgim yoktur. Güvenmediğim ve hoşlanmadığım bu tür “haber kaynakları”ndan uzak durmam; savunamayacağım hiçbir sözüm, gizli işim ve ilişkimin olmaması, çoğu kez tuzağa düşmemi de önledi. Buna karşın, açık istihbaratın satır aralarını okumayı iyi bilirim. Örneğin, bugün Cemaat’in foyasını ortaya döktükleri için mağdur/kahraman ilan edilen Hanefi Avcı, Emin Aslan ve İn kitabının yazarı “Emniyet İstihbaratın Kilit İsmi Sabri Uzun” gibi kişilerin, zamanında aynı Cemaat’in devleti ahtapot gibi sarmasından az ya da çok sorumlu olduklarını düşünürüm. Yandaki alıntıyı da Cemaat’e ve zaten hiçbir camiaya taviz vermeyen Adil Serdar Saçan’ın mağduriyetini doğruladığı için yaptım. Belki de satır arası yorumlarımın bazen doğruya denk gelmesi yüzünden, bana “bilgi” vermek için yanıp tutuşan çok olur, ama hiçbirine itibar etmem. Aşağıda, yabancı klavyeyle yazıldığı anlaşılan ve Türkçe yanlışlarına bile dokunmadan harfiyen yayımladığım mesajı da geçen yıl 8 Ocak’ta almıştım. Yazarı gerçekten Tuncay Güney midir, değil midir, bilemem. Elbette yanıt vermedim. Devletin istihbarat birimlerinin kuşkusuz bildiği adres ve telefon numarasını, amatör istihbarat meraklılarına yeni yıl armağanı olarak sunuyorum! Buyursun, eğlensinler: Saygi Deger; Mine G. Kırıkkanat, Hanginiz Devlet, Kim İktidar? 08 Ocak 2014 Çarşamba, tarihli yazinizda, (Vay darbe yapmak için saklanmış, vay darbeciler gömmüş diye bulunan silahlar, kayıtlar, kanıtlar; düzmece darbe planları, hatta Tuncay Güney gibi sanık/tanık müsveddeleri, çakma casusluk, sahte kadın ticareti vb. gibi tüm aşağılık suç düzenekleri, devlet içindeki devlet memurları tarafından hazırlandı. Çetenin marifeti.) Hakkimda sanik tanik iddianiza cevaben derimki,mahkeme tutanaklarini incelemelisiniz. Ben ne tanigim nede sanigim. Tanikligida kabul etmedigimi hatirlatmak isterim.Tanik ve Sanik olmadigim haberleri gazetelerde yayinlanmistir.  Ayrica bana hitaben müsvedde cumlenizi’de duzelteceginize inaniyorum. Bu hakaret ve asagilama icermektedir. Sizden bu duzeltmeleri yapmanizi istemek, benim en dogal kisisel hakkimdir. Sayin Mine Hanim, birbirimizi tanimiyoruz. hakkimda bir sey yazmak istediginizde benim ile mail veya telefon ile  irtibata gecebilirsiniz. Saygi ve Dostca Daniel Tuncay Guney 647 924 52 42 Cep telefonum.  TorontoCanada @yahoo.com ‘Dergâh Ava Giderken Avlananlar TUNCAY GÜNEY (Fotoğraf: Hürriyet) sürdürecek’ MEHMET MENEKŞE İzmir’in Tire ilçesine bağlı Boynuyoğun köyünde Alevi Bektaşi erenlerinden Hasan Baba türbesinin de yer aldığı Ali Baba Dergâhı’nın bulunduğu arazi icra yoluyla satışa çıkmıştı. Arazilerin sahibi Hasan Balım, adının açıklanmasını istemeyen İzmirli bir işadamının arazileri satın aldığını, dergâhın misyonunu sürdüreceğini açıkladı. Balım “İzmir’den bir işadamı ile arazilerin satışı için anlaştık. Burasını alacak kişi dergâhın misyonu sürdürmesini sağlayacak. Burasının tapusu yeni sahibine geçecek, üzerindeki hacizler kalkacak. Dergâh misyonunu sürdüreceği için memnunuz. Doğru kişiye gittiği için, kendi insanımıza gittiği için ve burası yok olmayacağı için mutluyuz” dedi. Türkiye’nin dört bir yanından binlerce Alevinin her yıl gelip ibadet ettiği, kurbanlarını kestiği Ali Baba Dergâhı bölgede kutsal kabul ediliyor. Dergâh ile birlikte tarihi eserler ve yüzlerce zeytin ağacı da yok olmaktan kurtuldu. misyonunu da mahkemeye gönderilmedi. Ergenekon Davası’ndan cezaevinde bulunan insanların tutuklulukları, ceza infazına dönüştürüldü. O tarihlerde güvenilir bir arkadaşımdan, resmi ifadenin dahi mahkemeden gizlendiğini duymuştum. ABD’ye gidişinde Tuncay Güney’i karşılayan Mehmet Özbay, eski MİT mensubu Mehmet Eymür ile bağlantıda olan kişidir. Ergenekon operasyonları ve yargılama başladıktan sonra Mehmet Eymür ile birçok emniyet müdür yardımcısı ve şube müdürünün, İstanbul’daki Princess Otel’de toplantı yaptıkları da duyumlarım arasındadır. HHH Tuncay Güney’in Adil Serdar G NOKTASI otobüsleri hizmet heyecanıyla almış CANAN COŞKUN İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İETT Genel Müdürlüğü’nün açmış olduğu 500 otobüs alım ihalesinin usulsüz ve kanuna aykırı olarak yapıldığı iddiasıyla “görevi kötüye kullanma” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada beraat etti. Sanık avukatlarından Abdullah Buladı “Kadir Bey’in hizmet heyecanından dolayı otobüsler hemen alınmıştır” dedi. İstanbul 80. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Topbaş, celse arası ifade verdiği gerekçesiyle katılmadı. Duruşmada müşteki CHP Kadıköy Belediye Meclis Üyesi Hakkı Sağlam ile eski İETT Genel Müdür Yardımcısı Cemal Acar hazır bulundu. Acar duruşmada söz alarak Topbaş’ın ifadesinde görev, yetki ve sorumluluğu olmadığını savunduğunu aktararak “İlgili yasalarda belirtildiği üzere sanık, yetkili ve sorumluların en üst düzey yetkilisidir. Topbaş’ın 26 Nisan 2004 tarihli yazılı emri ile yapılacak tüm ihalelerde kendisinin haberi ve yazılı onayı alınmak suretiyle yapılacağına ilişkin yazı tüm belediye ilgili kurumlarına gönderilmiştir. Sanık Topbaş TCK’nin 6. maddesinde tanımı yapılan kamu görevlilerindendir. Kamu İhale Kurumu’nun 60. maddesinde de cezai sorumluluğu olduğu belirtilmiştir” dedi. Söz alan müşteki Hakkı Sağlam da ilgili encümen kararında verilecek kararın Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na arz edilmesi yönünde karar oluşturulduğunu belirtti. Sağlam, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın imzası olmaması durumunda kararın geçerli olmayacağının anlaşıldığını kaydederek, “Bu husus sanığın sorumlu olduğunu açıkça belirtmektedir. İhale sürecinde kaos ve heyecan olduğu bu ihalenin mutlaka bir şekilde yapılması istendiği anlaşılmaktadır” diye konuştu. Kadir Topbaş’ın avukatı Fahri Biçer ise, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savundu. Kadir Topbaş “Casusluk, vatan hizme tine sunulmuş güven suiist imalidir.” ALAIN ‘SATIN EŞEK SIPALARI’ DURUŞMASI YARIN ‘Hakaret değil SİBEL BAHÇETEPE Halk müziği sanatçısı Kutsal Evcimen hakkında, Malatya 11. Uluslararası Arguvan Türkü Festivali’nde söylediği “Satın Eşek Sıpaları” adlı türkü ve konuşması nedeniyle dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma açıldı. Ataşehir Polis Karakolu’na giderek ifade veren Evcimen “Halk müziğinde teşbih ve mecaz vardır. Kesinlikle şahsi hiçbir söylem yok. Söylediğim türkü ve konuşmamda şahıslara hakaret yoktur” dedi. Arguvan’da 2 Ağustos 2014’te yapılan festivalde sahne alan ve Âşık Fakir’e (Rıza Karahan) ait “Satın Eşek Sıpaları” adlı adlı türküyü seslendirdikten sonra AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin tarafından hakaretlere maruz kalan Evcimen, bu kez de hakkında açılan bir soruşturma ile karşı karşıya. Evcimen, dün Ataşehir Polis Karakolu’na giderek bu konu ile ilgili ifade verdi. Türkünün Rıza Karahan’a ait olduğunu ve 30 yıl önce 12 Eylül döneminde söylendiğini, bestelendiğini anımsatan Evcimen “Ülke genelinde yaşanan üzücü olaylar sebebi ile türküyü okudum. Buradaki amacım 30 yıl önce yaşanılan kötü günlerin tekrar yaşanmama ‘Ağabeyimi getirin bana’ teşbih var’ sı adına bir temenniydi. Fakat Malatya Milletvekili Mustafa Şahin’in türküyü önce kendi üstüne alınması, daha sonra da farklı demeçler vererek amacından saptırması kamuoyunda yanlış algı oluşturdu” dedi. Söz konusu türküyü seslendirdikten sonra sosyal medya üzerinden çok sayıda tehdit aldığını ve hakaretlere maruz kaldığını da dile getiren Evcimen, Şahin hakkında dava açtığını da kaydetti. Bu davanın ilk duruşmasının yarın Malatya’da görüleceğini de anımsatan Evcimen, özetle şunları söyledi: “Halkın sanatçısı olup halkın sorunlarını dile getirmeye ve bu tür türküleri okumaya devam edeceğim. Eşek Sıpaları türküsünün klibinde ülke gündemindeki olaylara yer verdik. Gezi direnişinden, Soma maden faciası sırasında hafızalara kazınan madencilerin kasklarına, Ermenek’te simgeleşen madenci babasının yırtık lastik ayakkabısından davalık olan Çarşı Grubu’na da ait görüntüleri klibe koyduk. AKP iktidarı kendi gibi düşünmeyen herkes üzerinde baskı kuruyor ve yargılıyor. Türküyü okuduğumuz için konserlerimiz, etkinlerimiz azaldı, tehditler aldık ama duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz.” l Yurt Haberleri Servisi Samsun’un Bafra ilçesinde avlanmak için pazar günü Gıcı Gölü’ne açılan ve fırtına nedeniyle alabora olan tekneden göle düşerek kaybolan Yunus Emre Erol (20), Yunus Semiz (38) ve Mehmet Ali Semiz’in (35) cesetleri dün gölden çıkarıldı. Böylece faciada yaşamını yitirenlerin sayısı 6’ya çıktı. Botlara alınarak kıyıya çıkarılan cesetler, Bafra Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla Bafra Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Kayıp Bilgin Namlı’yı (15) arama çalışmalarına ise bugün devam edilecek. Namlı’nın 12 yaşındaki kardeşi Ergin Namlı, “Ağabeyim giderken ‘Size av getireceğim, balık getireceğim’ demişti. Ağabeyimi bana geri getirin” dedi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com 2 işçi yaralandı İstanbul Haber Servisi Mecidiyeköy’de bulunan ve geçen eylül ayında meydana gelen asansör kazasında 10 işçinin yaşamını yitirdiği Torun Center inşaatında işçiler ile güvenlik görevlileri arasında kavga çıktı. Henüz nedeni belirlenemeyen ve dün akşam saatlerinde çıkan kavgada 2 inşaat işçisi bıçakla yaralandı. Yaralı işçiler olay yerine gelen ambulansla Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. İşçilerin hayati tehlikesi bulunmadığı öğrenildi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. Torun Center’dA kavga: HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Amasya 1 kentinin ku 2 zeyinde, Pontus kralları 3 nın kaya me 4 zarlarıyla ün 5 lü dağ. 2/ Ka6 rışık renkli... Bayağı, sıra 7 dan. 3/ Cilt 8 ve saç bakı 9 mında kul lanılan ko 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kulu sıvı... Bir 1 B A S T I A B A nota. 4/ Kendini 2 A Y A R E V A N hasta gibi göster 3 B A me. 5/ Tespihle 4 S A N D A L T D İ K E L E Ç rin baş tarafına ta5 I R A K M E T kılan uzunca par6 E L E M A N Ö ça... Yunan abeL E NG E R cesinde bir harf. 7 A V E C E 6/ Dermansızlık, 8 B A B E T güçsüzlük. 7/ Na 9 A N A Ç Ö R E N maz çağrısı... Güney Amerika’da bir ülke. 8/ “Geyik dağdan dağa atlarken güzel / dalında diş diş çatlarken güzel” (C.S. Tarancı)... Diş köklerini kaplayan sert madde. 9/ Bir işi yapabilecek yetenekte olma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Trabzon’un Çaykara ilçesinde bir vadi ve dere. 2/ Telefon sözü... Yurdumuz denizlerinde de yaşayan, eti lezzetli bir balık. 3/ Antil Adaları’nda, özellikle Jamaika’da yaygın olan ve siyahların anayurt Afrika’ya dönüp özgürlüğe kavuşmalarını amaçlayan mistik, kültürel ve siyasal akım. 4/ Kutsal sayılan bir varlığı tanık göstererek verilen söz. 5/ 17. yüzyılda Benin’de kurulan bir krallık ve bu krallığın merkezi olan kent... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 6/ Emile Zola’nın bir romanı... Cinsiyet. 7/ Genişlik... Bir şeyi anımsamak amacıyla parmağa bağlanan iplik. 8/ Eller üzerinde havaya kalkma... Letonya’nın para birimi. 9/ Eskiden kökboya bitkisinden, bugün ise bireşim yoluyla elde edilen kırmızı boyarmadde. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle