19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2015 ÇARŞAMBA Hepi topu 6 HABERLER Akkuyu için hazırlanan ÇED raporunda insan ve çevre için çok tehlikeli olan salımların tehlikelerine yer verilmemiş l İstanbul’un siluetine hançer gibi saplanan Zeytinburnu’ndaki 16:9 gökdelenleri için verilen yıkım kararının uygulanmaması üzerine İBB inceleme başlattı iki izotop l İki bacalı termik santral tek bacalıymış gibi gösterildi. Hava kalitesi ölçümleri normal çıktı ÖZLEM GÜVEMLİ Akkuyu Nükleer Santralı için hazırlanan tartışmalı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda bir skandal daha ortaya çıktı. Raporda santralın çalışması sırasında çevreye yayılan 23 radyoaktif izotop arasında çok tehlikeli “karbon 14” ve “trityum” bulunmuyor. Bu iki radyoaktif maddenin miktarı, ÇED raporunda yer verilen ve çevreye yayılan 23 izotopun toplam miktarının tam 2 katına denk geliyor. Yani ÇED raporunun radyoaktif salınım envanterindeki veriler yanlış. Envantere alınmayan bu iki radyoaktif maddeden biri olan trityum insan vücuduna girdiğinde bütün organları doğrudan etkiliyor. Bu tespitler, 3 bin 600 sayfalık ÇED raporunu inceleyen nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’a ait. Kılıç, rapora dahil edilmeyen trityumun insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkisini açıklarken “İstanbul’un içme suyuna sadece 3 gram trityum katılsa bütün İstanbul etkilenir” örneğini veriyor. Kılıç’ın tespitlerine göre radyoaktif salınım envanterinde kasıtlı olarak eksik ve yanıltıcı bilgiler yer alıyor. Basınçlı su ile çalışan VVER1200 tipi reaktörlerinde çevreye salınan 23 adet radyoaktif izotop envanterindeki bilgiler sadece Rusya Yönetmeliği’ndeki salım miktarlarının ne kadar olmasını topal İKLİM ÖNGEL ANKARA Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının yüzde 75’ine “onay” veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, raporlarda işletmelerin faaliyete geçtikten sonra çevreyi ne kadar etkileyeceğine ilişkin hazırlanan bilgileri kontrol edecek bilgisayar programının bulunmadığı ortaya çıktı. Bu eksikliğe karşın Çevre Bakanlığı yalnızca 2014 yılı içinde kendisine gelen raporlardan 469’una “olumlu” görüş bildirdi. 130 ÇED raporu ise iade veya iptal edildi. Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Başkanı Baran Bozoğlu, “ÇED raporlarını onaylayan bakanlıkta program yok, programdan anlayacak personel yok. Onaylanan ÇED’lerin hepsi sanal ve bilim dışı” dedi. ÇMO Başkanı Baran Bozoğlu, tüm ÇED raporlarında, raporu hazırlayan şirketlerin bir modelleme çalışması yaptığını kaydetti. ÇED’i hazırlayan şirketin; rüzgârı, termik santrallarda bacadan çıkacak toz miktarının ne kadar olacağını hesapladığını ve bilgileri söz konusu programa aktardığını söyledi. Veriler girildikten sonra programın çevrenin ne kadar etkileneceğinin haritasını çıkardığını dile getiren Bozoğlu, “ÇED raporları Çevre Bakanlığı’na bu verilerle birlikte sunuluyor. Bakanlığın bunların doğruluğunu araştırması gerek. Ancak bakanlığın elinde bunu kontrol edecek ‘modelleme programı’ bulunmuyor. Bu nedenle onaylanan ÇED’ler sanal ve bilim dışı” diye konuştu. Bakanlığın ÇED firması hangi sonucu verirse kabul ettiğini söyleyen Bozoğlu, “Bu durumda modellemede yapılan hatalar ya da kötü niyetli girişimler kontrol edilmeden ÇED olumlu kararları veriliyor. Yani ÇED var mı yok mu önemi kalmıyor” dedi. l Kirazlıdere Termik Santral Projesi için yapılan ve ÇED raporunda yer alan modellemelerde tesisin birkaç kilometre yanında bulunan ve faaliyette olan bir Termik Santral tek bacalıymış gibi modele dahil edildi. Ama Termik Santral baca sayısı iki. Bacalardan birini dikkate almadan yapılan hava kalitesi modeli sonuçları uygun çıktı. Ancak modelleme gerçekte var olduğu gibi iki baca ile yapıldığında çıkan değerler, çevre mevzuatınca verilen sınır değerleri aşıyor. l Cengiz Holding’e ait Karabiga’daki CENAL termik santralı için hazırlanan ÇED raporunda, demirçelik fabrikası ve fabrika alanında olan termik santral hesaba katılmadı. Buna karşın bakanlık ÇED raporuna olumlu karar verildi. ÇED lösemi artıyor Sinir sistemini etkiliyor Kör gerektiğini gösteren veriler. Yani gerçek ölçümlere dayanmıyor. ÇED raporuna göre Akkuyu’da kurulacak 4 üniteden yılda 2 bin 756 kuri, 1 üniteden 689 kuri radyoaktif madde salınacak. Dünyadaki örneklere göre 1000 megawattlık bir reaktörden atmosfere salınan toplam gaz miktarı yılda 13 bin 935 kuri oluyor. ÇED raporunda ise ünite başına yıllık salım miktarı yılda 689 kuri olarak gözüküyor. Yani gerçek rakam, ÇED raporundaki rakamın 20 katı. ABD hükümetinin 1977 yılında Oak Ridge Ulusal Araştırma Merkezi’nce yayınlanan resmi ve bilimsel rapora göre, 1000 megawatt gücündeki bir reaktörün normal çalışması durumunda, atmosfere bir yılda salınan gaz halindeki trityum miktarı bin 100 kuri. Akkuyu ÇED dosyasındaki envanterde bulunmayan diğer izotop olan karbon 14’ün miktarı da aynı raporda bir yılda 8 kuri olarak tespit edildi. Yani 1000 megawattlık reaktörden atmosfere bir yılda salınan gaz trityum miktarı, ÇED raporunda bir yılda salınan toplam 23 izotop envanteri olarak gösterilen 689 kurinin yaklaşık 2 katına denk geliyor. Amerikan Nükleer Güvenlik Kurumu, resmi verilerine göre bir yılda çevreye salınan sıvı trityum miktarları da yılda ortalama 8001700 kuri arasında değişiyor. 16:9 teftişinde ÖZLEM GÜVEMLİ Tarihi Yarımada’nın eşsiz siluetine bıçak gibi saplanan 16:9 gökdelenleri hakkında verilen “tıraşlama” kararının uygulanmaması nedeniyle İstanbul Valiliği’nin oluru ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ön inceleme başlattı. İBB müfettişi, yıkım kararını uygulamayan Zeytinburnu Belediyesi yetkilileri hakkında aralık 2014’te başlattığı inceleme kapsamında konuyla ilgili şikâyette bulunanların ifadelerine başvurdu. İstanbul 4. İdare Mahkemesi, Zeytinburnu Kazlıçeşme Mahallesi 89 pafta, 771 ada, 12 sayılı parselde yükselen 16:9 inşaatının mühürlenerek durdurulmasına ve İstanbul’un Tarihi Yarımada silüetini bozan kısmının yıkılmasına karar vermişti. Danıştay 14. Dairesi kararı onamıştı. Ancak yargı kararları uygulanmamış ve siluete harçer gibi saplanan binalar tıraşlanmamıştı. Bunun üzerine C.B isimli yurttaş, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na 24 Ekim 2014’te başvurarak mahkeme kararının uygulanmaması ve yıkım için ihaleye çıkılarak karar uygulanmış gibi yapılması nedeniyle Zeytinburnu Belediye Başkanlığı yetkilileri hakkında görevi kötüye kullanma iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine İstanbul Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğü, 5 Aralık 2014’te valililik makamının oluru ile Zeytinburnu Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü ile Fen İşleri Müdürlüğü görevlileri hakkında müfettiş görevlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Müfettişi Mustafa Kılıçsokan, görevliler hakkında ön inceleme başlattı. İnceleme kapsamında suç duyusunda bulunan C.B’den de İstanbul Büyükşehir Belediye Teftiş Kurulu Başkanlığı’na yazılı ifade göndermesi istendi. Zeytinburnu sahilinde yükselen gökdelenlere karşı iki dava açılmıştı. Projenin ruhsatının iptal edilmesi ve tıraşlanlanmasını sağlayan kararın çıkmasına neden olan davayı açan mimar Yusuf Özden, kısa bir süre önce şikâyetini geri çekmişti. Özden davadan feragat ettiği için verilen “ruhsat iptal” ve yıkım kararlarının da düşeceği öne sürülmüştü. Ancak projeye karşı dava açan diğer isim avukat Cihat Gökdemir, feragatın doğuracağı sonuçların davayı düşürmeyeceğini çünkü davanın bireysel menfaatler için değil kamu menfaati düşünülerek açıldığını vurgulamıştı. Büyükşehir l Prof. Hayrettin Kılıç, “Agresif elektronlar taşıyan trityum ve karbon 14’ten ÇED raporunda kasıtlı olarak hiç bahsedilmiyor” diyor. Kılıç, sıvı halinde çevreye yayılan trityumun vücudumuza girdiğinde su gibi algılandığını ve bütün organlarımızı etkilediğini vurguluyor. Kılıç, karbon 14 izotopunun da özellikle kadınların sinir sistemine hücum ettiğine dikkat çekiyor. Kılıç, nükleer santralların sadece kaza yaşandığı zaman tehlikeli olduğuna dair bir yanılgı olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Bu tesislerde, işletim süreleri boyunca hiçbir kaza yaşanmasa dahi, doğaya ve insanlara son derece ciddi zararlar veren iyot, kripton, sezyum, stronyum, trityum ve karbon 14 gibi radyoaktif izotopların çevrede yarattığı sağlık sorunları çok büyük. New York’taki Radyasyon ve Halk Sağlığı Kurumu’nun ABD’deki nükleer santrallar çevresinde yaşayan çocuklardaki lösemi vakaları araştırmasına göre 19571981 yıllarında faaliyete geçen ve halen çalışan nükleer santrallar çevresinde yaşayan 09 yaş gurubundaki çocuklardaki lösemi yüzde 7.3 arttı. 1019 yaş grubundaki çocuklardaki lösemi artışı ise yüzde 14.1 olarak saptandı. Tüm çocuklardaki lösemi artışı ise yüzde 9.9 oldu. Bu santralların çevresinde yaşayan tüm çocuklardaki lösemi artışı ise yüzde 13.9 olarak belirlendi.” HES’in ÇED’i iptal ÖMER ŞAN RİZE Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Veliköy sınırlarındaki Armutlu 12 regülatörü ve hidroelektrik santrallarının (HES) ÇED olumlu raporu Rize İdare Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edildi. Veliköy ve Nanep Dereleri üzerinde Arten Elektrik Üretim şirketi tarafından kurulması planlanan 12,61 megavat kurulu gücündeki Armutlu III Regülatörleri ve Hidroelektrik Santralı, Mobil Beton Santrali için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği ÇED Olumlu Raporuna karşı, köylüler 13 Eylül 2013’te Rize İdare Mahkemesinde dava açmıştı. Regülatörlerden birinin 1994 yılında Milli Park İlan edilen KaragölSahara Milli Parkının sınırları içinde planlandığı, regülatörün cebri borularının ise 2010’da Bakanlar Kurulunun 1131 sayılı kararıyla, “Afete Maruz Bölge” ilan edilen Ziyaret Mahallesi ve Cinolar Mevkiinde açılacak tünellerden geçirileceğine dikkat çekildi. Rize İdare Mahkemesi Şavşat Derelerin Kardeşliği Platformu ve köylülerin itirazlarını haklı bularak. ÇED olumlu raporunu iptal etti. Davanın avukatı Halis Yıldırım, “ Rize İdare Mahkemesi’nin kararı eleştirilerimizin haklılığını da ortaya koymaktadır” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre HES’lerdeki elektirik üretiminin geçen yıla göre üçte bir oranında azaldığı ortaya çıktı. 2013 yılında 59 milyar kilowatsaat olan elektirik üretimi 2014 yılında 40,4 milyar kilowatsaat oldu. 2013’te Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Rize’de işletmeye geçen 5 hidroelektrik santral (HES) projesinde yıllık 849.38 gigawat saat elektrik üretildiğini açıklamıştı. Oysa HES’lerin 1.728 gigavat saat elektrik üretilmesi planlanıyordu. Artvin’deki Çocuk bahçesi değil HAZAL OCAK Bağcılar Merkez Mahallesi’nde “Çocuk Bahçesi Alanı”na cami yapılacak. AKP’li Bağcılar Belediyesi Meclisi, bölgede caminin az olduğunu, çocuk bahçesi ve park alanların ise yoğun olarak bulunduğunu öne sürerek bir teklif hazırladı. Çocuk bahçesine cami yapılmasını öngören teklif dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) AKP’li meclis üyelerinin oyuyla kabul edildi. İBB meclis toplantılarının ocak ayı 2. oturumunda Bağcılar Merkez Mahallesi’nde tescil dışı yeşil alana ilişkin 1/5 bin ölçekli plan tadilatı teklifi oylandı. Teklifte 363 ve 385 parseller arasında kalan tescil dışı yeşil alana cami yapılması istendi. Söz konusu alan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise “Çocuk Bahçesi Alanı” olarak işaretlenmiş Bacalardan biri yok oldu Teklif AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi cami olacak Yeşil alan çokmuş durumda ve üzerinde çok sayıda ağaç da bulunuyor. Plan tadilat teklifine ilişkin değerlendirme yapan Yeşil Alanlar ve Tesisler Yapım Müdürlüğü “kamu yararı olduğu” gerekçesiyle ile olumlu görüş verdi. İlçe Müftülüğü de olumlu görüş verirken Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü ile İSKİ Genel Müdürlüğü şartlı olumlu görüş bildirdi. Plan tadilat teklifini değerlendiren Ulaşım Planlama Müdürlüğü ise yeni trafik talepleri oluşturacağı için olumsuz görüş verdi. İBB İmar ve Bayındırlık Komisyonu, parsellerin yeşil alan olarak korunarak “Taban alanı 300 metrekareyi geçmeyecek şekilde dini tesis yapısı yapılabilir” notunun eklenmesi şartı ile değişikliği uygun buldu. İBB İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nda yer alan CHP’li meclis üyeleri teklife “ret” oyu verirken AKP’li meclis üyeleri de kabul etti. Teklif İBB Meclisi’ne havale edildi. İBB’de oylanan teklif CHP’li meclis üyelerinin “ret” oyuna karşın AKP’li meclis üyelerinin oyuyla geçti. HES’ler elektrik üretemedi Akkuyu’ya acil dava HAKAN DİRİK İZMİR Akkuyu’da yapımı planlanan nükleer santrala, apar topar verilen ÇED raporundaki imzaların sahte olduğu iddiaları üzerine EGEÇEP ve diğer çevreci kuruluşlar, “acil yürütmenin durdurulması” istemiyle Mersin İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Ege Çevre Plaftormu, Sinop Çevre Dostları Derneği ve birçok hukukçunun yanı sıra milletvekilleri Melda Onur, Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’nün de davacı olarak yer aldığı dilekçede, “Yürütmeyi durdurma konusunda daha fazla beklemek olası sahteciliğe göz yummak anlamına gelecektir. Dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunun, uygulanmasının Akdeniz havzası için felaket getirebileceğinin farkındaydık, şimdi hukuk güvenliğini de ortadan kaldıracağını görüyoruz” denildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle