04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 gibi ben de yeni görevlendirilecek arkadaşımıza yardımcı olacağım.” İbrahim Yıldız, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürecek. Bu bir nöbet değişimi sadece! Kopuş değil! İbrahim’le aynı havayı soluyacağız, aynı ışığı göreceğiz... Yaşamı birlikte kucaklayacağız! İşimiz soyut çağrışımlar, dedikodu üretmek falan değil bizim! Sevgiyle sarıp sarmalamak! Şaka değil, aynı ortamda aynı renklerin kumaşlarını dokumak, o renkleri çoğaltmak... Başta söyledim; çiçek adları bile insanın gönlünü açar... Leylak, kamelya, gündüzsefası, açelya, yıldız çiçeği, filbahar, gülhatmi... Hayatın sayfalarında da bulursunuz o renkleri, çiçekleri... Bir bakarsınız yıllar geçmiş... İbrahim, hep gazetedeydi, birlikteydik... Kimi zaman hüzünlerimiz oldu, kimi zaman sevinçlerimiz! Yoldaştık! Paylaşımı bilirdik! Takılırdı bana herkesin içinde: “Hikmet amca, ne haber?” Purosu elinde uzaklaşırdı odamdan... Beşinci katta otururdu, ben üçüncü katta... 2005 yılında geldiğimiz Şişli’deki kiralık binamızın beşinci katına bir ad takmış, şöyle yazmıştım: “Beşinci kat, yani Zeus katının sakinleri...” Günlerce konuşulmuştu o yazım... İlhan Selçuk, bir gün odama uğramış, gülümseyerek seslenmişti: “Zeus katına gel de bir kahve içelim!” Anılar denizinde neler var neler... Belki bir gün yazarım! Sevecenliğin esintili günlerini, varoluşu, hayatın değerini, gizemli kavramını... HHH Ben Cumhuriyet’e 48 yıl önce geldim... 20’li yaşlarımın başlarında... Arşive bakmadım, ama ilk dizi röportajım ekim ayında yayımlandı: “Tütün Kumarı!” 8 Nisan 1992’de başlayan üst düzey yöneticiliğim, 4 Ocak 2001’de dönemin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Orhan Erinç’le birlikte sonlanmıştı. 4 Ocak, Orhan’ın doğum günüydü, biraz beklemiş, o gün istifamızı İlhan Selçuk’a vermiştik... İlhan Abi sormuştu: “Kimi Genel Yayın Müdürü yapalım?” Yanıtımız şu olmuştu: “İbrahim Yıldız!” Erdoğan’ın yolu için ağaç katliamı İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanacağı Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü ve Beylerbeyi Sarayı çevresindeki trafiği çözmek için yapılan kavşak ve yol genişletme çalışmaları ağaç katliamana yol açtı. Çevre halkının tepkisi üzerine ağaç kesimi durdurulurken polis geniş güvenlik önlemi aldı. 103 yıllık Beylerbeyi Spor Kulübü’nün işlettiği otoparkın görevlisi ve kulübün taraftarı Emre Karayel, vakıf arazisi olan araziyi 20 yıldır kira karşılığı kullandıklarını söyledi. Karayel, “Bize konuyla ilgili haber vermeksizin önceki akşam üzeri aniden gelen ekipler, trafiğin en işlek saatinde ağaçları kestiler. Neden bu kadar aceleye getirdiklerini anlayamadık, her şey bir anda oldu. Bizimle ne bir anlaşma yapıldı, ne de yeni bir yer gösterildi” diyerek tepki gösterdi. Otopark yetkilileri, AKP’li Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ile görüştüklerini ancak Türkmen’in konuyla ilgili bilgisi olmadığını ve çalışmayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğünü söylediğini ifade ettiler. Önceki gün 10 ağacın kesimine çevre halkının tepkisi üzerine dün kesim çalışmaları durdu. Veda Mektubu!.. Hayatı ucundan yakalamak, kaygıları bir kıyıya bırakıp güz sabahında bir sahil kasabasında deniz kıyısında yürümek... Çiçeklerin adı bile insanın gönlünü açar... Gelincik neyi hatırlatır size? Bana okuldan kaçtığım günleri, ilk sevgiliyi, yeniden doğuşu, ilkyazı... İlkbahar, yaz, sonbahar, kış! Dört mevsim! Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’ın “Veda Mektubu”nu okurken tarihin sayfalarında dolaştım dün yazdığım yazı gibi... Yıllar ne çabuk geçiyor... İbrahim Yıldız, benim “İbo” arkadaşım, 22 yıllık sürecin adsız kahramanı... Aklı, her zaman hırsının önünde olan, kimseyi incitmeyen bir yönetici... İbrahim, 34 yıldır Cumhuriyet’te çalışıyordu... Spor Servisi Şefi Abdülkadir Yücelman’ın yanında yetişmiş, yavaş yavaş merdivenleri tırmanmaya başlamış, 21 yıl önce Yazıişleri Müdürü, 13 yıl önce ise Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna oturmuştu... Sabah sabah İbrahim Yıldız’ın “Veda Mektubu”nu okurken o yıllara gittim... Tarihin sayfalarını karıştırdım, günlerin, haftaların, ayların ve yılların ne çabuk geçtiğine bir kez daha tanık oldum... İbrahim’in Yazıişleri Müdürlüğü’ne getiriliş süreci, 6 Kasım 1991’deki kopuş ve 8 Nisan 1992’deki dönüş... O zor günlerde kürek çeken çok arkadaşımız vardı... Ad ad yazsam köşeye sığmaz! Cumhuriyet çalışanlarının, Uzan Grubu’na karşı gösterdiği direniş, Cağaloğlu’ndaki eski binamız “Pembe Konak”ın demir kapısı önünde haciz memurlarına karşı mücadelemiz, okurların vefası... HHH İbrahim Yıldız 21 yıl süren Cumhuriyet yöneticiliğinden istifa ediyor sadece... Kendisinin de altını çizdiği gibi nice sıkıntıyı, kaygıları yaşadık, mutlulukları yaşadık... Ölümleri gördük, acıları, hüzünleri... Dayanışma örneği sergiledik! Okurlar ve arkadaşlar desteklerini hiç esirgemedi... İbrahim Yıldız çalışma arkadaşlarına ne diyor: “Bu veda, gazetemle ve sizlerle ilişkinin kopuşu anlamında değil tabii ki. Yalnızca bir nöbet değişimi. Hepiniz ABD’den çArşı açıklaması Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanlığı, Gezi Direnişi’ne destek vererek eylemlere katılan Beşiktaş’ın taraftar grubu çArşı hakkında “darbe teşebbüsü” iddiasıyla iddianame hazırlanmasını takip ettiklerini söyledi. Güncel gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenleyne ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, çArşı grubu hakkında iddianame hazırlandığının anımsatılması üzerine “bu yönde çıkan haberleri takip ettiklerini” belirterek “Türkiye’de ve dünyada barışçıl şekilde protesto etme hakkı da dahil olmak üzere ifade ve toplanma özgürlüğünü destekliyoruz” dedi. Harf, Türkiye’nin de bu temel özgürlüklere sahip çıkmasını talep ettiklerini söyledi. Bakanlık 2013 yılı TMY kapsamındaki dava sayısını gizledi Gezi’ye sansür Ahmet Atakan anıldı MAHMUT LICALI Anneler kol kola Gezi Direnişi sırasında geçen yıl 10 Eylül’de Antakya’da yaşamını yitiren Ahmet Atakan dün düzenlenen törenlerle anıldı. Atakan’ın Çekmece Mahallesi Mezarlığı’ndaki mezarı başında düzenlenen törende annesi Emsal Atakan’ı, Gezi Direnişi’nde öldürülen Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş’ın aileleri de yalnız bırakmadı. Sanatçı Ferhat Tunç, Pınar Aydınlar, CHP Hatay milletvekilleri Ali Ediboğlu ve Hasan Akgöl, CHP Merkez İlçe Başkanı Mevlüt Yeşildağ da törene katıldı. Baba Ali Atakan, “Oğlumun katillerinin rahatça dolaşmasını sağlayanlar, eninde sonunda vicdanlarına boğulacaktır” dedi. Anne Emsal Atakan da “Her anne gibi verdiğim emeğe karşı, yiğidimi benden alanlar şunu unutmasınlar ki, bir gün gelir onlar da evlat acısı çekebilirler. Benim oğlum hırsızlığa, haksızlığa boyun eğmeyen bir kahramandı. Barıştan ve kardeşlikten asla vazgeçmezdi. Bana bu acıyı yaşatanlar, beter olsunlar” dedi. Sümerler Amfitiyatro’da da gece bir anma etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Gezi aileleri ve 68 kuşağının devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, oyuncular Şebnem Sönmez ve Barış Atay katıldı. Mesreh El Emel grubu, Pınar Aydınlar, Hilmi Yarayıcı, Cevdet Bağca da birer konser verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi eyleminde Ethem Sarısülük’ü öldürmekten 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası verilen polis memuru Ahmet Şahbaz, avukatları aracılığıyla tutukluluğuna itiraz etti. Mahkeme kararının, usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilen dilekçede, Şahbaz’ın tahliyesini talep edildi. Tutuklama nedenlerinin olmadığı ileri sürülen dilekçede, “Mahkemenin kararının, usul ve yasaya aykırı oması nedeniyle temyiz ettik. Müvekkilimizin kaçma durumu yoktur, kendisi polis memurudur. Delillerin tamamı toplanmış, delilleri gizleme ya da değiştirme durumu söz konusu değildir” denildi. İtiraz Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanacak. Şahbaz’dan tutukluluğa itiraz ANKARA Adalet Bakanlığı, Ge zi Direnişi’nin ardından başta öğrenciler olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında eylemlere katılan pek çok yurttaşa Terörle Mücadele Yasası (TMY) kapsamında açılan davaları gizlemek için 2013 yılı istatistiklerini muhalefetten sakladı. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in önergesine yanıt veren Adalet Bakanlığı, 2012 yılında Türkiye genelinde 18 yaşından küçük 159 bin 80 çocuk hakkında dava açıldığı bilgisini verirken 2013 yılında TMY kapsamında açılan dava sayısını gizledi. Bakanlığın verilerine göre, 2010 yılında TMY kapsamında Türkiye genelinde 11 bin 994 dava açılırken 18 yaşından küçük sanık sayısı 4 bin 487 oldu. 2011 yılında da TMY kapsamında açılan 12 bin 20 davada 18 yaşından küçük sanık sayısı 3 bin 918 olarak belirlendi. 2012 yılında da TMY’den açılan dava sayısı 16 bin 156 olurken, 18 yaşından küçük sanık sayısı 3 bin 546 olarak gerçekleşti. 2013 yılına ilişkin verilerin açıklanmamasının iki nedeni olduğunu kaydeden Dibek, şunları dile getirdi: “Birincisi 2013 açılım sürecinin başladığı yıl. Açılım yapılırken dava sayılarında bir artış olması hükümeti zora sokar. İkinci nedeni ise Gezi davaları. Tüm eylem yapanları Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargıladıkları ve bu yargılananlar arasında çok sayıda öğrenci olduğu için yine 2013 verilerinde çok yüksek oranlar çıkacağı için bu veriyi gizlemiştir. Bu verileri kamuoyundan gizliyorlar.” ‘Gezi verilerini gizliyorlar’ Bursa ve İstanbul’da Gezi davalarına devam edildi ‘Hak eylemleri yargılanamaz’ LEVENT GENCELLİ BURSA Gezi direnişine destek verdikleri için Bursa’da haklarında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan sivil toplum, meslek ve siyasi parti temsilcilerinin de aralarında bulunduğu 30 kişinin yargılanmasına dün Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Sanıklardan 16’sının katıldığı duruşma, eksik ifadelerin tamamlanması amacıyla 8 Ekim’e ertelendi. Duruşmaya katılan grup adına ortak basın açıklamasını okuyan Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Uluşahin, demokratik hakların kullanımının suç olmadığını ve yargılanayacağını belirterek “Bu hukuk garabeti davalarda Gezi Direnişi yargılanmaya çalışılıyor” dedi. Öte yandan, İstanbul’da da Gezi direnişi sırasında 6 Temmuz 2013’te TOMA’nın önüne yatarak çevik kuvvetin çalışmasına engel olduğu iddiasıyla hakkında 7 yıla kadar hapsi istenen bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in aralarında bulunduğu 20 kişinin yargılandığı davada, tanıklar dinlendi. Mahkeme, İtalyan fotoğrafçı sanık Mattia Cacciatori’nin ifadesinin talimat ile İtalya’da alınmasına yönelik adli makamlarına yazılan yazının beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. SORUŞTURMA 2008’DE AÇILMIŞTI ‘Karargâhevleri’ne takipsizlik kararı CANAN COŞKUN TSK içerisinde görevli bazı asker kişilerle İşçi Partisi yöneticileri arasında yasadışı bir yapılanma olduğu iddialarına yönelik olarak 2008’de açılan “karargâhevleri” soruşturması hakkında takipsizlik kararı verildi. Savcılık, Askeri Savcılık tarafından alınan ve soruşturma dosyasında yer alan, birbirleri ile ilişkisi ve telefon irtibatı olmayan kişilerin, bilgisayar programı ile nasıl irtibatlı gibi gösterildiğine dair bilirkişi raporunu kararında örnekler arasında gösterdi. Soruşturma ilk olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılık tarafından yapılan soruşturma sonucu görevsizlik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da aralarında Doğu Perinçek, Mehmet Bora Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek ve Cengiz Köylü’nün de bulunduğu 91 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi. Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Mesut Erdinç Bayhan, takipsizlik kararında, şüphelilerin “Ergenekon Terör Üyesi olduklarına ve devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin ettiklerine” dair somut delil elde edilemediğini belirtti. Takipsizlik kararında, MİT Müsteşarlığı’nın 9 Mayıs 2008’de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği yazıda İşçi Partisi (İP)/ Karargâhevleri bilgi notunun haber ve duyumdan ibaret olduğu kaydedilerek, istihbarat niteliği kazanması için herhangi bir belgeye dayanmadan, araştırma yapılmadan, içerdiği tehlikenin büyüklüğü nedeniyle teyit beklenmeksizin gönderildiği ve istihbari nitelikte olan bilgilerin hukuki delil olarak kullanılamayacağının ifade edildiği belirtildi. Kararda, soruşturmaya esas MİT belgesinde şüphelilerin kaldıkları lojmanlarda muhteviyatı belirlenemeyen mühimmatın kasa içerisinde bulunduğunun bildirilmesine karşın aramalarda mühimmatın ve kasanın ele geçirilemediğine işaret edildi. MİT belgesinde örgütün lideri konumundaki şüpheli İ.A’nın yapılan araştırmada Mezarlıklar Müdürlüğü’nde Cenaze İmamlığı yaptığının tespit edildiği ifade edildi. Şüphelilerin ifadelerinde ankesörlü telefonlarla hiç görüşmediklerinin değinildiği kararda, ayrıca diğer telefon irtibatlarını kabul etmedikleri dikkate alınarak Askeri Savcılık’ça 7 Eylül 2009’da bilirkişi raporu alındığı aktarıldı. Raporda taraflar arası telefon irtibatlarının www.lowratevoip.com adresinden indirilen program ile bilgisayar üzerinden şüphelilerin bilgisi dışında birbirlerinin telefonlarından arama yaptırılabildiği belirtilerek, Askeri Savcılık’ça askeri ve sivil personelin incelenen bilgisayarlarında ve flash belleklerde Karargâhevleri MİT belgesinin bulunmadığının tespit edildiği anlatıldı. Ey okur! Bu gazeteci yine IŞİD üstüne yazıyorsa konu kıtlığı çektiğinden değil. Türkiye’de yaşıyoruz; konu kıtlığı mı olur ? Kafayı oraya taktığından mı? Bakın bu olabilir. Bir yerlerde cihatçı vahşet kafa kesiyorsa oraya kafa takılmalıdır. Yarın yazı günüm değil. Ama Cumhuriyet yönetimini ikna edebilirsem yarın yine yazacağım. Yine IŞİD sözcüğünde özetlenen cihatçı vahşet üstüne yazacağım. Haberiniz olsun… HHH Roboski sınırında 6 bin Ezidi bekliyordu ve kaçakçılığı önlemek için sınıra gönderilen 2 bin asker Ezidileri gerisin geri, Kuzey Irak’ın Haftanin bölgesine gitmeye zorladı. CNN Türk’ün gözü pek, yüreği ezilenin, zordakinin, mağdurun yanında çarpan habercisi Göksel Göksu arkadaşımın sınırı geçebilen ve geçemeyen Ezidilerle yaptığı röportajlar ekrandan akıyor. Her Ezidi bir acı çığlığı. Ablası, annesi, kız kardeşi IŞİD çetelerince alıkonulup pazarda (evet insan pazarında) 5 dolara satılıp seks kölesi yapılanlar... Daha Kaç Kafa Kesilsin, Kaç Bebek Ölsün? Yürüyemeyecek, dağları aşamayacak kadar yaşlı babasını geride bırakıp geldiği için yüreği kanayan delikanlılar... IŞİD, Müslüman olmayan; Müslümansa bile Sünni olmayan herkesin yok edilmesini caiz kılan fetvalara dayanıp bir ölüm seline dönüşmüş; önüne kattığını yok ediyor. Ve o sırada... Önce NATO zirvesi toplanıyor. Dünyaya, özellikle de Ortadoğu’ya yön veren liderler konuşuyorlar. Sonra yine konuşuyorlar. Sonra yine konuşuyorlar. Yoruluyorlar. Yemek arası filan veriyorlar. Tıkınıyorlar. Sonra yine toplanıp yine konuşuyorlar. Ve o sırada... Bir Ezidi bebek susuzluktan ölüyor. Pazardan 5 dolara satın alınmış bir Ezidi gelin, kebap şişkini gövdesi ile üstüne abanmış cihatçının şehvet iniltilerine karışan hıçkırıklarla ağlıyor... Ve o sırada... ABD Savunma Bakanı Ankara’da bizimkilerle konuşuyor. O susuyor, bizimkiler konuşuyor. Sonra yine o konuşuyor. Yemek molası filan veriyorlar. Tıkınıyorlar. Sonra yine buluşup konuşuyorlar. Ve o sırada... Bir kafa daha kesiliyor... Bir bebek daha ölüyor... Bir gelin daha ağlıyor... Ve o sırada... Çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuşuyor: “Irak ordusu tamamen, yüzde 95’in üzerinde bir mezhebe (Şii demek istiyorAE) dayalı bir ordu. Dolayısıyla bunlara verilecek silahların nereye gideceğinin kontrolü söz konusu olmayabilir... (...) Bu bölgeye giden silahlar terör örgütlerinin, PKK’nin eline geçmemelidir. Biz de bu konudaki hassasiyetlerimizi dile getirdik...”   Ve o sırada... Cumhuriyet savcıları yayın yasağı konan silah yüklü TIR’larla ilgili yanılıp kalem oynatmaya kalkan gazeteci izi sürüyorlar. Gazeteci, “O TIR’larda silah vardı. İnsani yardım malzemesi diye yalan söylediniz. Baktınız olmuyor, yayın yasağı getirdiniz” diye yazacak ama eli titriyor... O TIR’larda silah olduğu gerçeğini ortaya çıkaran gencecik, ama iyi haberci meslektaşım Fatih Yağmur çoktan kapının önüne kondu. İşsizliğin kavurucu baskısı altında, ama mesleğini iyi yapmanın övüncüyle yaşıyor. Övünç karın doyurmuyor... O TIR’lardaki silahların kime gittiği yayın yasağı örtüsünün altında gün ışığı görmüyor. Sonra kalkıp “Irak ordusuna silah veririz, ama ya o silahlar PKK’nin eline geçerse” diyebiliyorsunuz. Ve o sırada… Yani sizler konuşur, konuşur, konuşurken IŞİD çetelerine karşı sadece Kürtlerin savaştığını ve o Kürt savaşçıların büyük ağırlığını PKK’lilerin oluşturduğunu ve o PKK’lilerin yarısından çoğunu dal gibi genç kadınlar olduğunu biliyoruz... Ve o sırada... Başkan Obama IŞİD’e karşı yürütülecek stratejiyi açıklayacak. Saat farkından dolayı bu yazıda ele alınamaz. Olsun, kafayı taktım ya bir kere, yarına kalır... Evet... Yarına... ‘Örgüt lideri imam çıktı’ Sahte aramalar ‘Duyumlardan ibaret’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle