19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA 14 DIŞ HABERLER [email protected] 11 Eylül’ün yıldönümünde IŞİD stratejisini açıklayan Obama, Sünni devletleri Cidde’de topluyor Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, Irak’ta “kapsayıcı hükümetin” ardından Irak Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) savaşta dikkatini Ortadoğu’daki Sünni devletlere çevirdi. Obama, 11 Eylül’ün yıldönümünde bugün, IŞİD’e karşı küresel stratejisini ilan ederken, üst düzey ekibini Sünni devletlerini sürece katmak için seferber etti. ABD, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapılacak zirvede bölge ülkelerinin aşırılıkçı terörle mesafe koymalarını sağlayarak IŞİD’le küresel mücadeleye katmaya çalışacak. Sünnilere tam saha pres ‘Sorunları İran değil...’ rin karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit IŞİD tarafından temsil edilen Sünni aşırılık” değerlendirmesi dikkat çekti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin öncülük edeceği Cidde zirvesi için Suudi resmi haber ajansı, “Toplantı bölgedeki terörizm konusu ve arkasındaki aşırı örgütleri ele alacak ve yanıtlar arayacak” diye duyurdu. Katılımcılar Irak, Mısır, Türkiye, Ürdün’ün yanı sıra Körfez İşbirliği Konseyi’nin altı üyesi; Bahreyn, BAE, Kuveyt, Umman ve Katar, yani tümüyle Sünni yönetim ağırlıklı ülkeler. Lübnan’ın da katılması bekleniyor. Arap Birliği’nin 22 üye ülkesi de IŞİD ile mücadele için siyasi, savunma, güvenlik ve yasal önlemlerde uzlaştı. Ancak ABD askeri eylemi özellikle desteklenmedi. Obama, Irak’taki ABD hava saldırılarına Körfez’in de askeri eylemle katılması, ılımlı Sünniler üzerinde de nüfuzlarını kullanmalarını bekliyor. Ancak gözlemciler, Suriye’de radikal Sünni unsurları destekleyen Körfez’in işbirliğinin “kolay olmayacağını” belirtiyor. IŞİD’i tehdit görseler de Obama’dan Suriye’de Beşşar Esad’a karşı harekete geçme talepleri olacağı belirtiliyor. ABD, IŞİD tehdidine karşı Şam yönetimiyle çalışmayı dışlamışken, Obama’nın “yaratılması fanteziydi” itirafına rağmen “ılımlı muhaliflerin” desteklenmesini benimsedi. Bu çerçevedeABD Kongresi’ni yeni stratejiye dair bilgilendiren Obama, “muhaliflere” 500 milyon dolarlık “ölümcül silah yardımı”nı onaylatmak istiyor. ABD Başkanı ayrıca dönem başkanlığı vesilesiyle 24 Eylül’de BM Güvenlik Konseyi’nin Irak ve Suriye’deki yabancı savaşçılarla ilgili oturumuna başkanlık edecek. Ve ülkeleri bağlayıcı bir BM tasarısı gündeme taşınacak. Obama’nın ‘Gözümüze Soktukları’ Kuyruğu dik tutmaya, her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışıyorlar ama iler tutar tarafı kalmadı. Geçen haftaki NATO zirvesi sırasındaki ObamaErdoğan görüşmesi, dış politikada memleketi taşıdıkları yeri “gözümüze sokuyor”. Görüşmeden sızan Obama’nın “Ortadoğu’daki politik çizginizi NATO ve ABD çizgisinde görmek istiyoruz” ikazını, yahut bir Türk diplomatın “Görüşmeden hoşaf gibi çıktık” sözlerini öğrenmemiz de şart değildi. Bir Türkiye’nin tezlerine, uluslararası medyada çizdiği resme bakın; bir de ABD yönetiminin nihayetinde Ankara’yı getirdiği noktaya... HHH Ne mesajlar verdi Erdoğan zirvede? IŞİD için “öfkeli çocuklar” retoriğini tekrarladı, “bütünsel yaklaşım”, “zemini ortadan kaldırmak” argümanlarını sıraladı. Sanırsınız bizden başka “sosyolojik analiz” hem de “Sünnicilik kokulu” olmayan âlâsını yapan yok! Sonra, “Bizim rehinelerimiz var. Aman bu koalisyon işinde bizi görünür kılmayın” şerhlerini düştü. Yetinmedi, sınırımızın dibinde katkımızın eksik olmadığı bir durumun “çözüm sürecine” etkileriyle ne menem dertlendiğini, “Dönüp bizi vuracak” serzenişiyle dile getirdi. HHH Peki sonuç? IŞİD gibi eli kanlı bir örgütü “öfkeli çocuklar” diye tanımlayan bir vizyonun naiflik filan değil şark kurnazlığı olduğu aşikârdı ve tabii ki tutmadı. Obama, NATO zirvesindeki basın toplantısında, Amerikalı gazetecilerin kafasını göstere göstere kesen IŞİD militanlarını “avlamaktan” söz etti. George W. Bush retoriğine denk düşen bir açık tavır! Amerikan Başkanı, NATO’nun “Batılı olması icap eden” ortağı olarak Türkiye’yi alenen “çekirdek koalisyonun” içine kattı. Yani, aslında rehine mehine dinlemiyorlar! Türkiye’ye de Erdoğan’ın kara kaşı kara gözü için değil, coğrafi konumu açısından önem atfediyorlar. ObamaErdoğan görüşmesinde Senato onayı (40 kadar elçi gibi) henüz çıkamadığı için boş kalan Ankara elçiliğine geçici maslahatgüzar olarak Ross Wilson’ın atanması da “boş bırakmama” kaygısının tezahürü... Ve dünya âlem, bir aydır IŞİD’e karşı PKK dahil Kürtlerin mücadelesini izlemekle kalmayıp Bağdat ve Erbil’e silah akıtırken, “Dönüp bizim çözüm sürecini vuracak” serzenişini dinleyen filan da yok! HHH Amerikan Başkanı, İran ile birlikte Irak’ta şu veya bu biçimde IŞİD’e karşı aynı cephede yer aldı, Bağdat’ta yeni hükümeti dizayn etti. Son girişimi için ise “iki yanı keskin bıçak” desek yerinde. Bölgenin Sünni devletleri bu hafta Cidde’de ABD öncülüğünde toplanıyor. Yani Obama’nın manidar bir tarihte, 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde IŞİD’e karşı stratejisini açıkladıktan bir gün sonra... Cidde’de Amerikalıların “Aşırı İslamla bağınızı kesip, savaşa alenen katılın” diyeceği aşikâr. Obama Müslüman Kardeşler deneyiminden ağzı yandığından beri Sünnilerle “yoğurdu üfleyerek yiyor”. Geçen martta Jeffrey Goldberg’ün Amerikan başkanıyla söyleşisinde aktardığı makalesinden not almıştım. Goldberg, Obama’ya soruyor: “Hangisi daha tehlikeli: Sünni aşırılıkçılık mı, Şii aşırılıkçılık mı?” diye... Amerikan Başkanı Sünni aşırılıkçılık konusunda “sus pus” olup şöyle diyordu: “İran’ın davranışına bakarsanız, onlar stratejik, fevri değiller. Dünya görüşleri var, ve çıkarlarını görüyorlar, bedellerine ve faydalarına bakıyorlar. Benim karşı olduğum türden fikirleri kucaklayan bir teokrasi olmadıkları anlamına gelmez ama Kuzey Kore değiller. Kendilerini dünya sahnesinde önemli bir oyuncu olarak gören geniş, güçlü bir ülke.” HHH ABD elbette küresel oyununda petrol kaynağı Körfez’in Sünni monarşilerinden vazgeçecek değil. Yine de İran’la nükleer müzakereler, diyalog süreci, Ortadoğu’da bir nevi “dengeleme girişimi”. Obama’nın önceki gün NBC televizyonuna Sünni ülkelerin sorununun İran olmadığını belirtip “Bugün bu ülkelerin karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit IŞİD tarafından temsil edilen Sünni aşırılık” demesini de dikkatinize sunarım. ABD gibi bir dev dış politikada olur da “dönmeye kalkışırsa” bu “Titanik’in dönmesi” gibi bir şey olur zaten... Dolayısıyla Cidde’de Sünni blokun “radikal unsurları törpüleme” karşılığında, “kimyasal silah bahanesiyle” başaramadığı “Suriye’de rejim değişikliği” talebini kabul ettirme olasılığı eksik değil. Bu gerçekleşirse, Obama’nın geçenlerdeki ifadesiyle “ılımlı unsurlar yaratmak fantezisinin” bedelini birlikte ödeyebiliriz. HHH Kıssadan hisse kaçış filan yok... Bizim dış politikayı “şu bakanla şu kadar saat telefonda görüştüm, şu kadar saat uçuş yaptım PR’cılığına” indirgeyenlerin bizi getirdiği ağlanacak halimiz bunlar. ABD’ye karşı alttan alta “mızıkçılık” yapılmaya kalkışılsa o vakit karşımızda “dinlemeleri” bulmamız işten bile değil! Hele de NATO zirvesi, “ABD istihbaratının Türkiye’ye yönelik dinlemelerinin hesabının sorulacağı” yalanını yandaş medyanın yüzüne çarpmışken... Obama geçen haftaki NATO zirvesinde “Özellikle Sünni çoğunluklu Arap devletlerin IŞİD’in aşırılıkçı nihilizmini reddederek ve İslamla alakası olmadığını belirterek aktif savaşta katılmaları kritik önemde” demişti. ABD Başkanı, önceki gün NBC’deki söyleşisinde de Sünni ülkeleri kast ederek, “Onlar da müdahil olmalı. Sadece Suudi Arabistan değil, Ürdün, BAE ve Türkiye’deki ortaklarımız. Bu onların bölgesi. IŞİD onlara bizden daha çok doğrudan tehdit oluşturuyor” dedi. Sünni ülkelerin sorununun İran olmadığını, yaşananların basit bir SünniŞii meselesi de olmadığını belirten Obama’nın, “Bugün bu ülkele Bağdat’ta Abadi hükümeti kuruldu, ABD ve İran memnun Dış Haberler Servisi IŞİD tehdidi altında, SünniŞii mezhep ayrılığı ile ArapKürt gerilimiyle sarsılan Irak’ta, nihayet kapsayıcı hükümet kuruldu. Irak meclisinin önceki gece 328 vekilden 289’unun hazır bulunduğu oturumunda, Dava Partisi üyesi ılımlı bir Şii olan Haydar el Abadi’nin üç başbakan yardımcısı ile 21 bakanlı kabinesi onaylandı. ABD ve Irak memnun. Çiçeği burnunda Irak başbakanının işi ise zor görünüyor. Yeni kabinede petrol bakanlığı, Irak İslami Yüksek Konseyi’nden Adil Abdül Mehdi’ye, dışişleri, eski başbakan İbrahim Caferi’ye, maliye Kürt asıllı Roj Nuri Şawes’e teslim edildi. Abadi’nin yardımcıları Kürt kökenli Hoşyar Zebari, seküler Sünni Salih Mutlak ile Şii Baha Arraci oldu. Sünnilere verilen savunma ile Şiilere verilen içişleri bakanlıkları bu hafta belli olacak. Irak meclisi sembolik cumhurbaşkanı yardımcılıkları için de onay verdi. Bu pozisyonlar üç eski rakibe; eski başbakan Nuri el Maliki, seküler Şii İyad Allawi ve eski Sünni kökenli meclis başkanı Usame el Nuceyfi’ye gitti. Abadi, hem ABD hem de İran’ın desteğine sahip. ABD Başkanı Barack Obama, Abadi’yi telefonla arayıp kutladı. Beyaz Saray’dan Abadi’ye atfen, “Başbakan, Irak’taki tüm toplumlarla ve bölgesel ve uluslararası ortaklarla çalışarak ortak düşmana karşı savaş kapasitesini güçlendirme taahhüdünü dile getirdi” denildi. Dışişleri Bakanı John Kerry yeni hükümeti “Irak için köşetaşı” diye niteledi ve “Şimdi Irak’ın liderleri için uluslarını aynı vizyonla yönetme vakti geldi” diye konuştu. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, gelişmeyi “yeni bir dönem” diye niteledi, “IŞİD’in estirdiği dalgayı tersine çevirmesi umudunu” aktardı. Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyin Amir Abdullahiyan ise “Bölge ülkeleri için Irak hükümetinin teröristlerle savaşına yardım etme vakti” ifadelerini kullandı. Abadi’yi ülkeyi birleştirmek, yolsuzluklara geçit vermemek, IŞİD’le savaş gibi görevler bekliyor. İlk konuşmasında, Sünni ve Kürtlere mesajlar verdi. Önde gelen Şii ulema Ayetullah Ali Sistani’nin fetvasıyla seferber olan Şii milisleri selamlasa da “devlet dışında silahlı otoriteye geçit verilmeyeceğini” belirterek “ulusal muhafız örgütlenmesi” kurulacağına atıf yaptı. Böylece intikam saldırılarından şikâyet eden Sünnilere yumuşak mesaj vermiş oldu. Abadi’nin Kürtlerle yönelik ademimerkezileşme programını ilerleteceğini belirtmesi dikkat çekti. Son bir yılda Kürtlerin bütçeden yüzde 17’lik pay ödenmemiş, kendi başlarına petrol ihracatına girişmeleri ilişkileri kopartmıştı. kopmuştu. Ancak Kürtler şüpheli. Bir Kürt siyasetçi, “Maliki ile sorunlarımız da kişisel değildi” derken, Abadi’nin de meclisin maliye komitesindeyken “Dava Partisi’nin şahinlerinden” olduğunu anımsattı. Bir Kürt siyasi ise şöyle dedi: “Maliki’yi mutlu etmek zorunda. Şii dini liderliğini mutlu etmek zorunda. Sünnileri IŞİD’den yüz çevirtecek şekilde mutlu etmek zorunda. Bizi çok çok mutlu etmek zorunda. Amerikalıları, İranlıları mutlu etmek zorunda. Bunu yapabilir mi? Sanmıyorum.” ‘Herkesi mutlu etmek zorunda’ Maliki’ye sembolik koltuk Filistinli balıkçılara İsrail ablukası n Dış Haberler Servisi Gazze’de Mısır’ın arabuluculuğunda 51 günlük savaşı bitiren ateşkes anlaşmasının Filistinli balıkçılar için koyduğu 6 mil sınırı şimdiden uygulanmayor. İsrail donanmasının dün 4 Filistinli balıkçıyı gözaltına aldığı haberi geldi. Filistin Tarım Bakanlığı önceki gün, İsrail’in anlaşmada varılan 6 mil avlanma menzilini 5 mile düşürdüğünü açıklamıştı. Filistinli kaynaklar, İsrail sahil güvenliğinin dün Gazze’nin kuzey sahilinde avlanan 4 Filistinli balıkçıyı “avlanma mesafesini aştıkları” iddiasıyla gözaltına almış olabileceğini belirtti. Balıkçıların botlarına da el konulduğu kaydedildi. İsrail Deniz Kuvvetleri geçen çarşamba da 2 Filistinli balıkçıyı gözaltına almış, birkaç saat sonra serbest bırakmıştı. İsrail’in Gazze’yi yerle bir eden saldırılarında çok sayıda çocuğun da aralarında olduğu 2 bini aşkın kişi yaşamını yitirmişti. Moskova’da ‘şeytan Obama’ U krayna kriziyle birlikte Batı ile Moskova arasında yeniden soğuk rüzgârlar esiyor. Rusya’nın başkenti Moskova’da dün Komünist Parti üyesi bir grup BM elçiliği yakınlarında “şeytan Obama” maskeleri giyerek ABD Başkanı’nın politikalarını protesto etti. Eylemciler 2009’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Obama’dan bunun geri alınması çağrısı da yaptı. Bu arada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Ukrayna’nın doğusundaki ateşkes anlaşmasına genel olarak uyulduğunu ancak tarafların zaman zaman birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçladığını belirtti. Lavrov diğer yandan da ayrılıkçıların kalesi olarak görülen Donetsk ve Luhansk’ın statüsüne ilişkin görüşmelerin yakında başlamasını umduğunu da dile getirdi. (AFP) Ukrayna’da düşen Malezya uçağının önraporu Hirohito’nun savaş ikilemi nDış Haberler Servisi 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya liderlik eden ve kilit rol üstlendiği düşünülen İmparator Hirohito’nun aslında ülkesinin savaşa girmesine soğuk yaklaştığı ortaya çıktı. İmparatorluk Ajansı’nın yayımladığı günlüklerde, Hirohito, Japon hava kuvvetlerinin Kasım 1941’deki Pearl Harbour baskınına atfen, “atalarına mahçup olduğunu” belirtiyor ve Japonya’nın giriştiği bu savaşı “pervasız savaş” olarak niteliyor. Derlenmesi 24 yıl süren 61 ciltlik günlükler, Japon devlet geleneğinde yarı kutsal olan imparatorun 19. yüzyıldaki modernleşme hamlesine öncülük eden militer bürokrasinin kuklasına dönüştüğünü (AP) sergiliyor. Rapor füzeye işaret etti Dış Haberler Servisi Ukrayna’da Kiev yönetimi ile federalistler arasındaki kırılgan ateşkes sürerken, dün dikkatler temmuzda çatışmaların yaşandığı bölgede düşen yolcu uçağına dair önrapora çevrildi. Kazada 196 vatandaşını yitiren Hollanda Hava Güvenlik Kurulu’un bağımsız uzmanlarla hazırladığı rapora göre, AmsterdamKuala Lumpur seferini yaparken 298 kişiye mezar olan Malezya Havayolları’na ait MH17 sefer sayılı uçağın düşüş nedeni teknik ya da pilotaj hatası değil. Raporda, uçağın gövdesine büyük olasılıkla yüksek hızda çok sayıda parça isabet ettiğine işaret edilerek füze ile vurulduğu iddiaları destekleniyor. Uçağın kara kutusuna, hava trafik kontrolü ve uydu görüntüleriyle olay yerinden fotoğraflara dayandırılan raporda kimse suçlanmıyor. Raporda, uçağın dışarıdan gelen yüksek enerjili, çok sayıda nesnenin isabet etmesi sonucu aldığı yapısal hasar nedeniyle düştüğü, havada parçalanmış olabileceği belirtiliyor. BBC’nin haberinde, kanıtların uçağın bir füzeden kaynaklanan şarapnellerin çarptığı görüşüyle uygun olduğu görüşü aktarıldı. Böylece Rusya’nın federalistlere verdiği öne sürülen BUK füzelerine ismen olmasa da ima olarak atıf yapıldı. BUK füze sistemi aslında hedefi vurmuyor, yakında patlıyor ve şarapnelleriyle maksimum hasar veriyor. Fakat rapor aynı zamanda füzeleri kimin ateşlediği sorusunu yanıtlamadı. Dikkatlerin çevrildiği federalistler ise dün sorumluluğu reddetti, Ukrayna ordusunu suçladı. Donetsk’teki federalistlerin lideri Alexander Zakharçenko, “Böyle bir Boing yolcu uçağını vurabilecek askeri donanım kapasetimiz yok” dedi. Nihai rapor bir yıl içinde tamamlanacak. Raporu Malezya Ulaştırma Bakanı Liow Tiong Lai açıkladı. (AFP) Federalistler: Biz yapmadık Dış Haberler Servi DİPLOMATI si ABD’nin eski Afganistan ve Irak elçisi Zalmay Khalilzad hakkında Avusturya’da yolsuzluk soruşturması başlatıldığı ortaya çıktı. 20032007 yılları arasında Bush döneminin önemli diplomatlarından olan Khalilzad’a (AP) yönelik suçlamaların, eşinin Avusturya’daki banka hesabına Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki bazı şirketler üzerinden gösterilen faaliyetler altında geçen yıl yaklaşık 1.5 milyon dolar transfer ederek kara para aklaması merkezinde olduğu belirtiliyor. Profil dergisince duyurulan soruşturma haberi Avusturya başsavcılığınca doğrulandı. Soruşturmanın ABD’li yetkililerce talep edildiği iddialar arasında. Geçen şubatta da Khalilzadların Viyana’daki hesaplarının dondurulduğu belirtiliyor. Khalilzad ve eşi Cheryl Benard’ın avukatı suçlamaları reddedip, hesap dondurma kararına itiraz edeceklerini açıkladı. Khalilzad, Gryphon Partners isimli risk danışmanlığı yapan şirketin kurucusu ve başkanı. Khalilzad’a kara para aklama suçlaması BUSH’UN ÜNLÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle