25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Ziraat’a, New York’ta denetim ANKARA İSTANBUL (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a “Ziraat Bankası New York Şubesi’nin işlemlerinin önceki gün şubeye gelen ABD Merkez Bankası (Fed) görevlilerince durdurulup durdurulmadığını” sordu. Umut Oran, Ali Babacan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesiyle bankanın New York şubesinin işlemlerinin önceki gün Fed görevlilerince durdurulup durdurulmadığı konusunu Meclis gündemine taşıdı. Oran, Babacan’a, “Fed temmuz ayı başında Ziraat Bankası New York Şubesi üzerinden İran’a yönelik yaptırımları ihlal eden şüpheli para transferleri gerçekleştiğinin belirlendiği gerekçesiyle Ziraat hakkında kara para incelemesi başlatmıştı” dedi. Oran, bankanın işlemlerinin durdurulması konusunda da Babacan’a, “Fed görevlileri 8 Eylül 2014’te Ziraat Bankası New York Şubesi’ne giderek, sırada bekleyen müşterilerin dahi işlem yapmasını beklemeden bireysel bankacılık faaliyetlerini durdurulması talimatı verdi mi? Şubede bugün itibarıyla bankacılık işlemleri yapabiliyor mu?” sorularının yanıtlanmasını istedi. Öte yandan Ziraat Bankası yetkilileri, 8 Eylül’de başlayan Fed denetimlerinin rutin bir uygulama olduğunu savundu. Denetimlerin tüm bankalara yapıldığı bilgisini veren yetkililer, denetimlerin üç hafta sürdüğünü ancak bankanın hizmet vermeye devam ettiğini dile getirdi. Bankadan yatırımcıların telaş edeceke bir durum olmadığı uyarısı da geldi. EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ‘Sıvacıyı da kadroma alacak değilim’ u 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarında gözaltına alınan işadamı Ali Ağaoğlu basının karşısına çıktı. Toplantıya Ağaoğlu’nun küfürlü konuşması ve sinirli tavırları damga vurdu. Ağaoğlu, 17 Aralık’ta inşaat sektörünün ve kendisinin günah keçisi seçildiğini, bina yükseklikleriyle ilgili olarak ruhsatın altına imza atanın sorumlu tutulması gerektiğini savundu. ŞEHRİBAN KIRAÇ Ulusal Sanayide Üretkenlik Yorgunluğu Sanayi sektörü temmuz ayında geçen yılın eşdönemine görece yüzde 4.7 daraldı. Daralma yoğun olarak ara malları imalat sanayinde gözlenmekte. Söz konusu verileri mevsim etkilerinden arındırılmış olarak incelersek, sanayinin aynı dönemde aslında yüzde 3.6 oranında büyüdüğünü görmekteyiz. Aynı yöntemle incelendiğinde imalat sanayisinde büyümenin yüzde 3.4 olduğu hesaplanmış. Temmuz ayında Şeker Bayramı tatilinin etkisiyle ekonomik faaliyetleri ölçmenin zorlukları biliniyordu. Mevsimsel etkilerden arındırma işlemleri istatistiksel olarak bu tür dönemlerde daha “cesur” ve ne yazık ki daha “kaba” tahminler ve varsayımlar yapmayı gerektiriyor. Bu şartlar altında ulusal ekonominin bu son derece önemli ve dinamik sektörüne ilişkin analizler yapmak güçleşiyor. Ancak sektörün son dönemde içinde olduğu inişli çıkışlı büyümedaralma evrelerinin üretkenlik ve çalışılan saat açısından değerlendirildiğinde aslında ciddi bir durgunluk tehdidi ile karşı karşıya kaldığı anlaşılıyor. Kalkınma Bakanlığı’nın Temel Ekonomik Göstergeler dokümanından derlemiş olduğumuz veriler bu konuda önemli ipuçları sergilemekte. Aşağıdaki grafikte sanayi sektörünün 2007 sonrasındaki işçi üretkenliği ve reel ücret maliyet serilerini çeyrek dönemler itibarıyla sergiliyoruz. 2008’in sonu ile 2009’un ilk yarısında yaşanan krizin sektör üzerine olan derin etkileri hemen gözlenebiliyor. Buna karşın, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sektörde emek üretkenliği genel olarak reel ücret maliyetlerinin üstünde seyretmekte; dolayısıyla, sektörün kârlılığının sürdürülebilmiş olduğu anlaşılıyor. Ancak emek üretkenliği verilerine yakından bakıldığında 2012’nin ilk çeyreğindeki zirvenin ardından sanayide emek üretkenliğinin inişli çıkışlı dalgalanmalarla birlikte bir durgunluğa sürüklendiği görülüyor. Güncel veriler 2014 itibarıyla sanayide emek üretkenliğinin ortalama olarak 2010 düzeyinde kalmış olduğunu belgeliyor. Oysa aynı dönemde işgücü maliyetlerinin, birikimli olarak, yaklaşık yüzde 20 yükselmiş olduğu gözleniyor. Bu sürece koşut olarak, 2014 boyunca çalışılan saat olarak sanayi istihdamının sadece yüzde 1.3 oranında artış gösterdiğini TÜİK verilerinden gözlüyoruz. Gerek çalışılan saat, gerekse emek üretkenliği bakımından durgunluk içinde olduğu gözlenen sanayi sektörünün artan ücret maliyet baskısı karşısında tek bir seçeneği kalmış durumda: taşeronlaşmanın hızlandırılması ve işgücü piyasalarındaki parçalanmış ve güvencesiz istihdam biçimlerine daha çok dayanarak kârlılığını sürdürme çabası. u Ali Ağaoğlu: Bakırköy’deki bir arazimle ilgili bir toplantıda Kadir Topbaş’ı Başbakan Erdoğan’a şikâyet ettim. Maslak 1453 projemizde 3 bin 400 kişi çalışıyor. 119 kişisi iş güvenliği kadrosundan. 5 ambulans var. Tabii şantiyelerimizde taşeron çalıştırıyoruz. Sanayi kuruluşu değiliz. Sıvacıyı da kendi idareme almam söz konusu değil. Bu sektörde 4 milyon kişi çalışıyor. İşlem rutin Hafta sonu Mecidiyeköy’deki Torun Center’da yaşanan ve 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasından sonra gözler dev şantiyelerdeki çalışma koşullarına çevrildi. Şantiyelerinde binlerce işçi çalıştıran Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu, “Tabii ki taşeron çalıştırıyoruz. Biz sanayi kuruluşu değiliz. Sıvacıyı kendi idaremize alamayız ama bizim şantiyelerde çalışanların hepsi sigortalı işe başlar” savunması yaptı. Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu aylardan sonra ilk kez basının karşısına çıktı ve 17 Aralık sürecinde gözaltına alınması, dün Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yasal dinleme kayıtları ve ekonominin genel gidişatı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Sinirli ve küfürlü konuşmalarıyla dikkat çeken Ağaoğlu’nun toplantıyı, yeni taşındığı Ortaköy’deki evinde yapması da tepki çekti. EPDK yöneticilerine dava açtım Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Seferihisar Rüzgâr Projesi’nin lisansını yönetmelikte tanınan süre içerisinde yapmadığından dolayı iptal etmesine karşı EPDK yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açtığını söyledi. Ağaoğlu düzenleme kurumunun dinamitleme kurumuna dönüştüğünü iddia ederek “Proje gecikti ama devlet kurumlarından dolayı gecikti” dedi. Ağaoğlu: Benim suçum medyatik bir işadamı olmam. Oysaki ben hâlâ keserin ucuyla çalışıyorum. Kolejde okurken inşaat işlerine başladım ve sabahları saat 7’yi bir geçe kalktığımı hatırlamam. Ama şimdi 11’den önce işe gitmiyorum. Beni küstürdüler. Beni küstürdüler opbaş’ı şikâyet ettim 17 Aralık sürecinde inşaat sektörü ve kendisinin günah keçisi seçildiğini aktaran Ağaoğlu, gözaltına alınma süreciyle ilgili şu bilgileri paylaştı: l Benim Bakırköy’de bir arazim vardı. Sanayi bölgesi olduğu için 18. madde uygulaması var ve imar izni yok. Kadir Topbaş’tan bunun imara açılmasını istedim. Burası yeşil alan değil. Üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen arazinin üzerine bir şey yapamadık. Sütlüce’de bir toplantı sırasında Başbakan Erdoğan ile görüştüm. Başbakan’a Kadir Topbaş’ı şikâyet ettim. Bakanlığa müracaat etmişim, onayımı, iznimi almışım. Bu nedenle gözaltına alındım. l Burada asıl amaç ekonomiye darbe vurmaktı. Biz de payımızı aldık. l Ataşehir’de güya TÜRGEV’e 20 dönüm arazi vermişim. Ne tanırım, ne bilirim, ne ederim. Bu maalesef sakız oldu. Bunu ana T muhalefet partisi en çok kullandı. “Böyle bir arsa verenin anasını, alanın anasını, söyleyenin anasını” dedim. Artık buraya kadar gelmişim. Açık şekilde, ben ne isem oyum. Ondan sonra Kılıçdaroğlu telefon açtı, özür diledi. İmar planı karşılığında ben ne maddi destek sağladım ne arsa verdim. Neticede Ataşehir Belediyesi de CHP’li. Tapudan bilgi alamıyorsan da belediyeye sorar ve bilgi alırsın. akırköy’de herkes 70 metre alıyor Dün gazetemizde yayımlanan ve Ağaoğlu’nun Bakırköy’deki projesine 70 metre yükseklik iznini doğrudan dönemin Başbakan’ı B Erdoğan’dan alması ile ilgili olarak da Ali Ağaoğlu, “Bakırköy’de daha yüksek binalar var. Orada herkes 70 metre alıyor. 63 metre nerden çıktı. Bir sorun varsa ruhsatın altına imza atan adama sormak lazım. Zeytinburnu’ndaki Onaltı Dokuz’un sahibi Mesut Toprak’ın da sonuna kadar arkasındayım. Ruhsatı veren sorumludur” diye konuştu. Toplantıda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın geçen hafta inşaat yerine sanayiye yoğunlaşılmalı açıklamalarını da sert bir dille eleştiren Ağaoğlu, “Kardeşim sen önce ekonomiyi düzelt. Yatırımcılara ucuz kredi sağla. Sonra konut ların katlarına karış. Sen bugüne kadar tasarruf artırıcı hangi önlemleri aldın? Teşvikin vardı da bunu inşaata mı verdin? Bugüne kadar inşaata ne destek verdin? İnşaatın önünü keselim deniyor, sen neyi kesiyorsun kardeşim? Borsaya girip de 1 TL kazanan şirket yok” açıklamasını yaptı. İnşaat sektörünün AKP’nin başarılı olmasını sağladığını ifade eden Ağaoğlu, “Hani 100 liralık kaynağını sanayi yerine inşaata harcasaydın, o zaman haklıydın. Ancak bugün işveren üzerinde çalışanın vergi yükü artıyor. Bir çalışana 5 bin lira maaş vermek için BDDK’den Rabobank’a vize CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Ağaoğlu’nun toplantıda ‘Kılıçdaroğlu beni aradı, özür diledi’ sözleriyle ilgili bir açıklama yaptı. Genel Başkan İletişim Koordinatörlüğü imzasıyla yapılan açıklamada “Ali Ağaoğlu’nun bu sözleri tamamen hayal ürünü ve gerçekdışıdır. Öyle anlaşılıyor ki, biri veya birileri, Ali Ağaoğlu’nu işletmiş. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yalanladı Kılıçdaroğlu hakkında yolsuzluk iddiası bulunanlardan özür dilemez. Tam tersi, hakkında yolsuzluk iddiası bulunan, kul hakkı veya yetim hakkı yiyene ‘yargıya git, aklan da gel’ der. Ali Ağaoğlu ve benzerleri gerçekdışı özür dilediler aldatmacasına sarılacağına, bağımsız yargı önünde hesap verme yolunu seçsinler” denildi. devlete 10 bin lira vergi veriyoruz” dedi. Ataşehir’de yapılacak olan Finans Merkezi ile ilgili de konuşan Ağaoğlu, “Biz hafriyat karşılığında oradan bir arsa alacaktık. Ancak şu anda belediyelerin değişmesinden dolayı sınırlarla ilgili problemler var. Bununla ilgili 4 proje değiştirildi. Planlar onaylandı. Ruhsatı bekliyoruz. Bakanlık onayladığında biz bu açığı kapatırız” dedi. Türkiye’de bürokratik oligarşinin olduğunu savunan Ali Ağaoğlu, “Benim Yeniköy’de bir arazim var. 2009’dan beri ruhsatımı alamadım. Ruhsatı niye vermiyorsun? Milyonlar yatırmışım. Bir b.. varsa, yanlış varsa reddet. Amcazade Yalıları var Boğaz’da. Türk sivil mimarinin ilk örneği olarak onu kültürel katkı için yapayım dedim. O da 2009’da tasdik oldu hâlâ ruhsat yok. Böyle eziyet olur mu? Kimse kendi kafasına göre imar vermez. Bir yere 50 katı kendi kafana göre yapmıyorsun ki. Rant varsa rantı dağıtan belediyedir. Siz gidin ona sorun” diye konuştu. Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, Temel Ekonomik Göstergeler Taşeronlaştırılmış ve güvencesiz istihdam biçimleriyle Yeni Türkiye’nin sanayi sektörü; dışa bağımlı, vasat teknolojilerin ve iş cinayetlerinin acımasızca sahnelendiği bir üçüncü dünya kapitalizmini yansıtıyor. HHH Bu yazımı yayına hazırladığım saatlerde değerli hocamız, Prof. Dr. Sencer Divitçioğlu’nu kaybetmiş olduğumuz haberini aldım. Sencer Hoca benim yaş kuşağımı derinden etkileyen ve bizlere ekonomi bilimini sevdiren çok renkli bir bilim insanıydı. Tüm sevenlerinin, öğrencilerinin ve ailesinin acısını yakından paylaşıyorum. Işıklar içinde yat sevgili hocam... Ekonomi Servisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 2013’te kuruluş izni verdiği Hollandalı Rabobank’a faaliyet izni verdi. Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. BDDK geçen yıl Rabobank International Holding B.V. ve diğer tüzelkişi ortaklar tarafından Türkiye’de mevduat bankası kurulmasına izin vermiş, 300 milyon dolar sermayeli bankanın kurucu hâkim ortağı Rabobank’ın bankadaki pay oranının da yüzde 96 olarak belirlendiğini açıklamıştı. Toptan tarım ve gıda alanında faaliyet gösteren dünyanın en büyük kooperatif bankalarından biri olan Rabobank’ın tarım sektörünün geniş olduğu ülkelerde büyüme hedefleri bulunuyor. Vestel, Zorlu Grubu’nun lokomotifi. Aynı zamanda Türkiye’nin en çok ihracat yapan dördüncü şirketi. Deloitte’un her yıl yayımladığı “Tüketici Ürünleri Endüstrisinin Küresel Güçleri” raporunda dünyanın en büyük şirketi arasında 181. sırada. Manisa’daki fabrikasında bir yandan dünya devlerine üretim yapıyor, öte yandan kendi markasını geliştiriyor. Zorlu Grubu’nun İstanbul Zincirlikuyu’da inşa ettiği Zorlu Center imara aykırılıkları ile gündeme gelirken aynı grubun bir diğer şirketi Vestel bambaşka bir kulvarda yüksek teknoloji ve katma değerli üretimle kendinden bahsettiriyor. Biliyorsunuz Avrupa’nın en büyük 3 televizyon üreticisinden biri. Beyaz eşya üretiminde de önemli bir isim. Ardından FATİH projesinde ihaleyi kazanarak 347 bin akıllı tahta ve tablet üretimine başladı. Geleceğin teknolojileri mobil dünyaya kayınca ve cepte “yerli malı” dönemi başlayınca o da aynı işe soyundu ve geçen hafta Berlin’deki elektronik fuarında (İFA) yeni ürününü tanıttı. Türkiye’nin yerli cep telefonu üretmeye başlaması çok önemli. Çünkü her yıl yaklaşık 6 milyar tutarında cep telefonunu yurtdışından ithal ediyoruz. Mayıs 2014 itibarıyla yıllık cari açığımız 52.6 milyar dolar. Ve bu rakamın yüzde 11.5’ini ithal cep telefonlarına ödediğimiz döviz oluşturuyor. Cep telefonlarında Samsung ya da iPhone gibi dev markalara ve son çıkan modellere büyük bir tutku ile bağlı Yerli Malı ‘Cep’ Cari Açığa İlaç Olur mu? olan Türk halkının yerli, akıllı telefonlara ne kadar ilgi göstereceğini bilmiyoruz ama artık tüm dünyada yerel üretime doğru bir kayış olduğu kesin. eki, yerli cep telefonlarının ne kadarı yerli? Bu konuyu Vestel İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan’a sorduğumuzda içindeki çip ve ekran dışında ana kartın tasarım, yazılım ve üretimini kendi ArGe ekibi tarafından gerçekleştirildiğini anlatıyor. Bir ürünün en az yüzde 51’inin yerli katkı ile üretilmesi halinde yerli sayıldığını öğreniyoruz. Erdoğan 3 yıl içinde Türkiye pazarına 2 milyon adet üreteceklerini ayrıca kendilerine 1 milyon adet ihracat hedefi koyduklarını belirtiyor. Turkcell ve Vodafone’un yakın bir zaman önce piyasaya sundukları kendi P akıllı telefonlarının bir kısmının üretimi de Vestel’in Manisa’daki üretim tesislerinde gerçekleşiyor. 16 bin kişinin istihdam edildiği şirkette ArGe’de bini aşkın mühendis ve yazılımcı çalışıyor. Cironun (4 milyar dolar) yüzde 4’ü ArGe’ye ayrılıyor. Zaten yeni cep telefonu markası Venüs de 2.5 yıllık bir ArGe’nin ürünü. Erdoğan ile sohbet ederken bize Güney Koreli Samsung örneğini veriyor: Samsung büyük devlet teşvikleri ile marka olmayı başaran bir şirket. Devlet sanayicinin önüne yol haritasını koyuyor, teşvikleri veriyor ve “hadi yürüyün” diyor. “Biz aslında babayiğitlik yapıyoruz. 2 sene sonunda ancak kâra geçebiliriz. Ve bugüne kadar hiç teşvik almadık. Akıllı telefon yatırımı bir ulusal görev. Biz de akıllı telefon pazarına bir küresel marka yaratmak amacıyla girdik. Riske girmeden ve büyük düşünmeden rekabetçi olunamıyor” diyen Erdoğan’ı dinlerken aklıma Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın “Artık dikey yapılaşma yerine sanayi üretimine odaklanmalıyız” sözleri geliyor. Bir kez daha içim burkuluyor ve bunu Turan Erdoğan ile paylaşıyorum. Yeni bir yara ortaya çıkıyor. Erdoğan, “Türkiye neden pil üretmedi?” diye bildik bir gerçeği dile getiriyor. Ancak Vestel’in önümüzdeki dönemde cep telefonunun en önemli parçalarından birisi olan batarya konusu üzerine odaklanacağını ve üretici kuruluşlara alım garantisi vererek ve ortaklıklar oluşturarak ilerleyeceğini sevinerek öğreniyorum. Ünlü iktisatçı, tarihçi Divitçioğlu vefat etti Ekonomi Servisi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sencer Divitçioğlu (87) hayatını kaybetti. Darüşşafaka bağışçısı olan Divitçioğlu’nun, kurumun Maltepe’deki tesislerinde önceki gün sabah saatlerinde yaşamını yitirdiği öğrenildi. 14 Şubat 1927’de İstanbul’da doğan Divitçioğlu, 1950 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Doktorasını Paris Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi’nde yaptı. “Marx’ta İktisadi Büyüme” (1959) adlı teziyle doçent oldu. 1976 yılında profesörlüğe yükseldi. 1983 yılında Paris Üniversitesi’nde konuk profesör olarak dersler verdi. Çeşitli iktisat kuramlarını matematiksel bir dille ele alan teorik çalışmaların ardından, tarihle uğraşmaya başladı. Hakan Güldağ ve İbrahim Ekinci tarafından hazırlanan “Sencer Divitçioğlu Anlatıyor” isimli kitapta, sıradışı bilim adamı Divitçioğlu’nun bir iktisatçıtarihçi olarak bilimsel yolculuğu, yakın aile çevresi ve bilim dışı ilgi alanları okurla buluşmuştu. Divitçioğlu için yarın saat 10.00’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tören düzenlenecek. Divitçioğlu, öğle vakti Sarıyer Demirciköy Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Demirciköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle