28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Sığınma evlerindeki kadınların oy kullanması için verilen teklif AKP oylarıyla red edildi Vatandaş sayılmadılar İKLİM ÖNGEL ANKARA Yeni cumhurbaşkanının seçileceği ve yarın gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ölümden kaçarak devlete sığınan kadınlar unutuldu. 25 ildeki toplam 37 huzur ve bakımevine sandık yerleştirilmesine karşın, sığınmaevlerinde kalan kadınların vatandaşlık haklarını kullanmaları için bir adım atılmadı. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde sığınmaevlerindeki kadınların oy kullanmaları için kanun teklifi verilmiş ancak bu teklif AKP oylarıyla reddedilmişti. Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, yarın gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 25 ildeki toplam 37 huzur ve bakımevinde kalan 4 bin yaşlı ve engel Kara Bir Rüzgâr Kara bir rüzgârdı üstünde bir yurdun, Kara bir vicdan, kapkara. Esip durdu hışım gibi, taun gibi; Akla düşman, aydınlığa. Kara bir rüzgârdı, kötücül, zalim, Daha doğmadan söndüren tomurcuğu. Genç kızın ergenlik düşüne düşman, Bebek bakışındaki meraka. Kara bir rüzgârdı, kara kalpli, Mağaralarda beslenmişti, Yarasalardan esinlenmişti, Nefretle bilenmişti, hınçla. Kara bir rüzgârdı, geçtiği her yerde Zehirliyordu iyi ve canlı ne varsa; Aydınlık uç vermesin diye O topraklarda bir daha. Kara bir rüzgârdı, hiçbir şey Daha ölümcül olamazdı ondan; İnsanın sapkınlığıydı çünkü; İnsan görünümlü, insana düşman. Kara bir rüzgârdı, zifir kara, Uçurum gibi açılmıştı ağzı; Esti üzerinde toplulukların, Boyun eğmiş, yazgıya razı. Kara bir rüzgârdı, can alıcı, Yedeğinde cellatlar, mezbahalar, cezaevleri; Buyruğunda kara büyü, kara ruh, kararmış adalet, Elinde ölüm terazisi, cinayet kılıcı. Kara bir rüzgârdı, esmekte hâlâ, Karanlık saçarak, kötülük ve riya; Gömmek için iskelet elleriyle Bir ülkeyi dönüşsüz karanlığa. 12 Ocak 2012 Sevgili okurlarıma: Uzak bir yurtdışı yolculuğundan çok yorgun ve biraz hasta döndüm. Yarınki seçim için bir şey yazmaya halim de hevesim de yok. Daha önce bu sütunda yayımlanmış şiirimi bir kez daha paylaşalım istedim... u 25 ildeki toplam 37 huzur ve bakımevine sandık yerleştirilmesine karşın, sığınma evlerinde kalan kadınların vatandaşlık haklarını kullanmaları için bir adım atılmadı. CHP’li Nazlıaka, “Kadınlar en temel vatandaşlık haklarını kullanamayarak bir kez de devlet eliyle şiddete uğruyor. Şiddete uğrayan kadınlar ölü sayılıyor” dedi. Bakanlığa bağlı 2 bin 441 kapasiteli 90 kadın evi bulunuyor. ülkelerdeki yöntemi kanun teklifi olarak sunduklarını ifade etti. li yurttaşın oy kullanabilmesi için sandık kurulacağını açıkladı. Ancak sığınma evlerindeki kadınların oy kullanabilmesi için hâlâ bir adım atılmadı. CHP’li Nazlıaka, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde konuya ilişkin yasa teklifi vermiş ancak teklif AKP oylarıyla reddedilmişti. Meclis’te çıkan kavga nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçimleri için teklifini yineleyemeyen Nazlıaka, teklifin 12 Ağustos Salı günü Meclis gündemine alındığını kaydetti. Nazlıaka’nın gündeme alınan teklifine göre kadınların güvenlikleri tehlikeye girmeden seçme hakkını kullanabilmesi sağlanıyor. Teklife göre kadınlar ikametgâh adreslerini, yaşadıkları sığınma evinin bulunduğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı il müdürlüğü olarak bildirecek. Oy kullanılacak sandık ise güvenlik gerekçesiyle il müdürlüğünün belirleyeceği yerde olacak. Nazlıaka, cinsiyet eşitliğinin olduğu CHP’li Nazlıaka, “Kadınlar en temel vatandaşlık haklarını kullanamayarak bir kez de devlet eliyle şiddete uğruyor. Şiddete uğrayan kadınlar ölü sayılıyor. Umarım sığınan kadınlar seçimlerin ikinci tura kalması durumunda oy kullanabilir” dedi. Türkiye’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı 2 bin 441 kapasiteli 90 kadın evi bulunuyor. Sivil toplum örgütlerinin desteğiyle sayı 3 bin 256 kapasite ile 125’e ulaşıyor. Bakanlığa bağlı kadın sığınmaevlerinde geçen yıl 8 bin 844 kadın, 3 bin 804 çocuk olmak üzere toplam 12 bin 648 kişi yararlanmıştı. ‘Ölü sayılıyorlar’ l Erdoğan’ın reklamı l Erdoğan’a ‘kaset’ tepkisi Yasak FIRAT KOZOK ANKARA Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), “ezan sesi, seccade ve dua eden kadın görüntüsü” kullanılarak dini duyguların istismar edildiği gerekçesiyle yasakladığı Tayyip Erdoğan’ın reklam filmini yasağa rağmen yayınlayan kanallara ceza yolda. RTÜK, 6 kanalla ilgili raporlarını YSK’ye gönderdi. RTÜK üyesi Süleyman Demirkan da, Erdoğan’ın “Affedersiniz bana Ermeni dediler” sözünün RTÜK yayın ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yayıncı kuruluş hakkında rapor düzenlenmesini istedi. RTÜK’ün 25 Temmuz5 Ağustos arasındaki yayınlara ilişkin son raporu televizyonların nasıl tek yanlı yayın yaptığını ortaya koydu. YSK’nin 5 Ağustos’ta aldığı karar RTÜK’ün internet sitesinde saat 19.30’da yayınlandı. Ancak buna rağmen birçok televizyon kanalı reklamı yayınlamayı sürdürdü. Kanalları tek tek tespit eden RTÜK uzmanları konuyla ilgili raporlarını Üst Kurul’a sundu. Bu çerçevede NTV’nin 20.37’de, ATV’nin 20.30’da, Beyaz TV’nin 21.33’te, TGRT Haber’in 20.39’da, TV Net’in 20.55’te, Ülke TV’nin de 23.34’te reklamı yayınladıkları saptandı. Üst Kurul’da yapılan oylamaların ardından kanallarla ilgili ihlal raporları YSK’ye gönderildi. YSK’nin yasağına uymayan kanallarla ilgili kararlarını önümüzdeki günlerde vermesi bekleniyor. Fotoğraf: HAZAL OCAK dinlemeyen kanallara ceza yolda Baykal: Komplo talimatını kim verdi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarında Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifasına yola açan kaset komplosundan bahsetmesine Baykal’dan tepki geldi. Komplonun aydınlatılmasının Erdoğan’ın görevi olduğunu dile getiren Baykal, “Sorun komplo tertibini kimlerin uyguladığından ibaret değildir. Onlara komplo tertiplenmesi talimatını kimler vermiştir” diye konuştu. Deniz Baykal dün yazılı bir açıklama yaparak, “Komplonun aydınlatılması Başbakan’ın görevidir” dedi. Baykal yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:“Sayın Başbakan, bir süredir ısrarla kaset komplosu konusunda benim bir açıklama yapmamı ve komployu yapanların ‘onlar’ olduğunu benim de söylememi istiyor. Ne yazık ki 4 yıldır, bu komplonun aydınlatılması sağlanamamıştır. Bu görev öncelikle Sayın Başbakan’ındır.” Kadınlara yaşam hakkı için yürüdüler İstanbul Haber Servisi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri ve yüzlerce yurttaş, kadına yönelik şiddeti protesto etti. Yurttaşlar Tünel Meydanı’ndan “Yaşam hakkımızı alacağız, kadın cinayetlerini durduracağız” ve “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganıyla Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüdü. Grup adına yapılan açıklamada “Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis’teki tüm parti liderlerinin kadına yönelik şiddeti kınaması, koruma kanununun etkin uygulanması, Ceza Kanunu’nda caydırıcı ceza, kadın bakanlığının kurulması, cinsiyet ve cinsel yönelim eşitliğini esas alan yeni anayasa” taleplerinde bulunuldu. Burada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, kadın cinayetlerinin büyük oranda arttığını belirterek hükümet yetkililerine ve emniyet mensuplarına kadınları koruma çağrısında bulundu. Kadınların mahkemeye başvurduklarını ancak tüm kapıların birer birer yüzlerine kapandığını ifade eden Kav, “kadınlara ‘gerçek koruma’ istiyoruz” dedi. Cinayete kurban giden kadınların yakınları ise adalet istedi. Aile yakınları ayrıca Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a seslenerek “Senin kızın, eşin kahkaha atmıyor mu” diye sordu. Eyleme birçok sanatçının yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur da destek verdi. Sen misin yol vermeyen Haber Merkezi Seyit K. adlı bir yurttaş, Ankara’dan Kırıkkale istikametine seyir halindeyken Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a yol vermediği gerekçesiyle ehliyetine 4 ay süreyle el konulduğunu ileri sürdü. Seyit K., Facebook adresindeki yazısında yaşadıklarını “Kayaş ışıklarda arkamdan gelen sayın Atalay’ın makam aracını görmedim. Trafik polisinin ikazıyla gördüm, sağa aracımı çektim, durdum. Polisler geldi ‘Beşir Bey’e yol vermedin’ diye ceza yazdılar. Ehliyetimi 4 ay aldılar. Ceza makbuzunda gerekçe olarak da ‘14.14’te yol vermemek’ diye yazıldı. “Ekmeğimi elimden aldılar. 4 ay işsiz ne yaparım” diye anlattı. rdoğan’ın sözleri gündeme gelsin’ Erdoğan’la ilgili bir diğer tartışma konusu olan “affedersiniz bana Ermeni dediler” sözü de RTÜK’ün gündeminde. RTÜK üyesi Süleyman Demirkan, katıldığı bir televizyon programında “Bırakın Türkiye’de Türk, Türk olduğunu, Kürt, Kürt olduğunu söylesin. Bunda ne var? Benim için bir ara neler dediler. Gürcü dediler, daha çirkinini söylediler, Ermeni dediler. Ama ben Türk’üm” diyen Erdoğan’ın bu sözlerinin, RTÜK’ün yayın ilkeleri arasında yer alan “Yayın hizmetleri ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle program hakkında rapor düzenlenmesini istedi. ‘E ‘Başbakan akrabam’ ÖMER ŞAN Bir gence daha kıydılar Hükümetin Uludere’nin siyasi sorumluluğunu üstlenmemesi pek çok kez protesto edildi. İnsan Hakları Derneği üyesi bir grup da geçen günlerde ‘Roboski için Adalet’ eylemi yaptı. YUSUF ZİYA CANSEVER IŞİD protestosuna müdahale eden polis, kapsülle ağır yaraladı diyerek dolandırdı RİZE Rize’nin Pazar ilçesine bağlı Tütüncüler köyündeki yaş çay üreticileri, 2011 yılında yaş çay verdikleri Alem Çay firması tarafından dolandırıldı. Kendisini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın akrabası olarak tanıtan Alem Çay firmasının sahibi Haydar Erdoğan, 2011 yılında Pazar ilçesine bağlı Tütüncüler köyündeki 106 üreticiden yaklaşık 750 ton yaş çay aldı. Şimdiki piyasa değeri 1.5 milyon TL olan çaylar için üreticilere verilen senetler ödenmedi. Erdoğan kayıplara karışırken üreticiler, firma sahibinin üzerinde hiçbir mal varlığı olmadığını öğrendi. Çay üreticilerinden İsmet Çiçek, Çaykur’a sadece kota ve kontenjanları kadar yaş çay verdiklerini, geri kalan çayları ise özel firmalara satmak zorunda kaldıklarını belirtirken Ahmet Büyükbaş çaresizliklerini anlattı. Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan ise “Maalesef akrabam, Başbakan Erdoğan ile akrabalığı yok. Kendisiyle hiçbir ticari bağlantım yok” dedi. VAN Van’ın Çaldıran ilçesinde DBP İlçe Başkanlığı, IŞİD’in Irak’taki katliamlarını protesto için dün akşam saatlerinde basın açıklaması yapmat istedi. DBP İlçe Başkanlığı önünden yürüyüşe başlayan gruba polis izin vermedi. Bunun üzerine yaşanan arbedede polis göstericilere biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Göstericiler de polise taş attı. Olaylar sırasında Erdal Akçik (27) polisin attığı biber gazı kapsülünün gözüne isabet etmesiyle ağır yaralandı. Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat edilen Akçik’in gözünü kaybetme tehlikesi yaşadığı bildirildi. Göstericiler Çaldıran Van, ÇaldıranDoğubeyazıt yolunda ateş yakarak yolu bir süre trafiğe kapattı. Polis TOMA’larda göstericilere basınçlı su sıkarak müdahale etti. Eşbaşkan Suna Atabay polisin açıklama bile yapmadan kitleye saldırdığını ve çıkan olaylarda onlarca kişinin yaralandığını söyledi. Durumu ağır olduğu belirtilen Akçik, ambulansla Van’a sevk edildi. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde de IŞİD protestosunun ardından ilçe merkezinde havai fişek atarak eylem yapan bir gruba polis plastik mermi ve tazyikli su ile müdahale etti. Göstericiler, polise taş ve molotofkokteyli ile karşılık verdi. Gerginliğin çıkmasının ardından esnaf kepenk kapatırken olayların arasında kalan bazı yurttaşlar zor anlar yaşadı. Şehir merkezi kullanılan gaz bombaları sebebiyle gazla kaplandı. Bu sırada molotofkokteyli isabet eden iki polis aracı TOMA’lardan sıkılan tazyikli su ile söndürüldü. vahameti ortaya koydu RTÜK’ün son raporu Biber gazı kapsülü gözüne isabet etti Son olarak RTÜK 25 Temmuz5 Ağustos arasında televizyon kanallarının canlı yayınlarında Cumhurbaşkanı adaylarına ayrılan süreleri raporlaştırdı. Karar yeter sayısı oluşmadığı için “43” oyçokluğu ile alınan ihlal raporları oluşturdu. Ancak RTÜK’te yapılan oylamaların YSK için bağlayıcılığı bulunmuyor. Seçim dönemindeki yayınlarla ilgili kararı doğrudan YSK veriyor. YSK’ye gönderilen kararlarda bazı kanalların Erdoğan için saatlerce yayın yapmalarına karşın, diğer iki adaya 1 dakika bile ayırmadıkları ortaya çıktı. Canlı yayınlarla ilgili RTÜK raporlarından bazı örnekler şöyle: Kanal A Haber TGRT Haber TRT Türk Beyaz TV 360 TV Ülke TV Kanal A Erdoğan İhsanoğlu Demirtaş 8 saat 40 dakika 2 dakika 0 11 Saat 13 dakika 0 0 9 saat 0 0 4 saat 54 dakika 0 0 10 saat 14 dakika 0 5 dakika 9 saat 40 dakika 0 0 7 saat 0 7 dakika Mahkeme ‘Roboski’ dedi Yurt Haberleri Servisi Irak sınırından 28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu ve Gülyazı köylerine (Roboski) geçerken savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülen 34 kişinin ailelerine, basın açıklamasında “ Askeri yasak bölgeden geçtikleri ” gerekçesiyle açılan dava sonuçlandı. Hakkında dava açılan 18 kişinin beraatine karar veren Uludere Sulh Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında toplantı ve gösteri yürüyüşünün hak olduğunu vurgulayarak, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına atıfta bulundu. Bir yargı metninde ilk defa Uludere yerine bölgenin Kürtçe ismi olan “Roboski” ifadesine yer verildi. Öte yandan katliamın ardından twitterda “Hümanizm köpekliktir, Uludere’deki katırlara üzülün bence” diyen yazan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) hakemlerinden Ümit Çınarlı hakkında Uludere Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen “Gazete ilanıyla özür dileme ve 1 yıl boyunca hümanizm konulu 24 kitap okuma” cezasının da gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, “Sanığın hümanizm bilgisinin zayıf olduğu, hayata ve insanlara daha hoşgörülü bir çerçeveden bakması gerektiği” vurgulanarak, “Kitap okumanın bir ceza olarak algılanması yerine doğruya ulaşmak için kişiye verilmiş ödül olarak algılanması yerinde olur” denildi. TGC: Gazetecileri hedef göstermeyin İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi, Başbakan Recey Tayyip Erdoğan’ın gazeteci Amberin Zaman’a yönelik “edepsiz kadın” sözlerine tepki gösterdi. Açıklamalarda, Başbakan Erdoğan’ın gazetecileri hedef göstermekten vazgeçmesi çağrısı yapıldı. TGC, ulusal barışa ihtiyaç olduğuna dikkat çekerken Basın Konseyi açıklamasında “Soru soran gazeteciyi, halka yuhalatan ve haddini bildirmekle tehdit eden siyasi anlayışı kınıyor, seviyeli siyaset yapmaya çağırıyoruz. Başbakan ve cumhurbaşkanlarının görevi, gazetecilere hiza vermek değil, basın özgürlüğüne sahip çıkmaktır” denildi. Yüksekova’da da müdahale
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle