05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 Artan jeopolitik risklere not belirsizliği de eklenince dolar ve faizin ateşi çıktı, borsa çalkalandı Moody’s yangını u RusyaUkrayna gerginliği piyasalardan kaçışı hızlandırırken Moody’s’in Türkiye’nin notunu ABD borsaları kapandıktan sonra duyuracağını açıklaması gerilimi had safhaya ulaştırdı. Dolar 2.19 TL’ye dayandı, Borsa İstanbul’da satış baskısı gün boyu sürdü. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye ile ilgili değerlendirmesini gece geç saatlere kadar açıklamaması piyasaları gerdi. Kuruluşun not kararını Borsa İstanbul kapandıktan 1 saat sonra açıklayacağını duyurmasına rağmen gece geç saatlere kadar herhangi bir duyuru yapmaması tartışmalara neden oldu. BloombergHT’nin haberine göre Moody’s , Türkiye ile ilgili kararını ABD borsaları kapandıktan sonra açıklayacağını belirtti. Ancak not kararını duyurmak için neden bu kadar beklediği konusunda net bir gerekçe sunmadı. Kuruluş prosedür gereği Hazine’ye önceden bilgi veriyor. Gündüz saatlerinde Rusya ve Ukrayna arasında artan tansiyon ve ABD’nin de Irak’taki çatışmalara müdahil olması küresel piyasalarda riskten kaçışa neden olurken içeride Moody’s endişeleri dolar ve faizi uçurdu. Dolar/TL 2.19’a yaklaşarak diğer gelişen ülke para birimleri içinde en fazla düşen para birimi oldu. Önceki gün 2.1610’dan kapanan dolar/TL, dün 31 Mart’tan bu yana en yüksek olan 2.1880’e kadar çıktı. İki ve 10 yıllık gösterge tahvil faizleri sırasıyla 36 ve 26 baz puan yükseldi. Borsa İstanbul da gün içinde 77 bin 832 puana kadar geriledi. Endeks yüzde 0.4 artış ile kapandı. Serbest piyasada dolar kapanışı 2.1590 TL olurken, gece saatlerinde bankalararası piyasada dolar 2.1446 TL’ye kadar indi. Moody’s, 11 Nisan’da Türkiye’nin kredi notu görünümünü negatife çevirirken karara gerekçe olarak, Türkiye’nin dış finansman pozisyonu üzerindeki baskıyı ve zayıflayan büyüme beklentilerini göstermişti. Haziran sonunda ise Irak’ta IŞİD çatışmalarının Türkiye’nin notu için negatif olduğu uyarısını yapmıştı. Açıklamada, Irak krizinin Türkiye’nin cari açığı üzerinde baskı yarattığı, büyümeyi baltaladığı ve enflasyonist baskıları artırdığı vurgulanmıştı. Piyasalarda savaş kaosu Ortadoğu ve Ukrayna’daki çatışmalar piyasaları sarsmaya devam ediyor. Artan jeopolitik gerginliklerin küresel ekonomik büyümeye zarar vereceği kaygısı yatırımcıları güvenli limanlara yöneltirken ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak’ta hava saldırılarına izin vermesi piyasalardan kaçışı hızlandırdı. Asya’da Nikkei endeksi yüzde 3’e yakın düşerken, Japonya dışındaki AsyaPasifik ülkeleri borsalarını izleyen MSCI endeksi yüzde 1 geriledi. Avrupa’da endeksler yüzde 1 civarı düştü. Altının ons fiyatı ise jeopolitik risklerin yeniden artmasının ardından son üç haftanın zirvesiolan 1332.80 dolara kadar yükseldi. Petrol ise OPEC’in ikinci en büyük petrol üreticisi Irak’a hava saldırısı sonrasında 107 dolara çıktı. Müdahalenin petrol kaynaklarını etkileme riskinin düşük olması nedeniyle gece saatlerinde 105 doların altına indi. Rusya Güvenlik Konseyinin Ukrayna krizini hafifletme çabalarına devam edileceğini açıklamasıyla piyasalar az da olsa toparlandı. Rusya borsası yüzde 1.2 civarı yükseldi. ABD borsaları Rusya’nın Ukrayna sınırında askeri tatbikatı sona erdirmesiyle yüzde 1 çıktı. Japon Kredi Derecelendirme Kuruluşu (JCR), Rusya’nın “BBB+” olan kredi notunu “BBB”ye indirdi, not görünümünü ise durağandan negatife çe vir di. JC R, 2012’den bu yana yavaşlayan Rusya ekonomisin in, Uk ray na kri zi ile AB D ve AB tar afı n dan uygulanan ekonomik yaptırımların etkisiyle daha da zayıflayabileceği uyarısında bulundu. Yaptırımların ve sermaye çıkışlarına neden olan Ukrayna krizinin, ülke para birimi rubleye ke sk in dü şü ş getirdiğine dikkat çeken JCR, “Rusya ekonomisi orta vadede durgun kalabilir. Derinleşen Ukrayna çatışması, doğrudan yatırımlar tarafından desteklenen endüstriyel yenilikleri riske atabilir. Özel tüketim ve yatırımların yavaşlamaya başlaması muhtemel. Resesyon olasılığı göz ardı edilemez” denildi. Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı... Erdoğan’ın liderliği, daha doğrusu rejim, parlamenter düzenimize aykırı tek kişilik otoriterliği ile yola devam projesinde evdeki hesap çarşıya uymadı... İktidarlarının 12 Eylül referandumu ile elde ettikleri sonuçlarla, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ne olursa olsun İktidarlarının kazanım hanesine yazılacaklar için uçurum sonuç farkları var... Anayasa değişiklikleri paketine insan hakları savunucusu, kendine demokrat diyen kimselerin itiraz edemeyecekleri birkaç madde koyup, AB’nin siyasilerinin bir bölümü ile bizim 2. Cumhuriyetçilerin de desteğini alarak yapılan AKP’nin 12 Eylül’ü, anayasal değişikliklerinin kilit maddeleri, kendileri için anlamlı sonuçları İktidarlarının kadrolaşma, rejim değişikliği, devleti tüm kurumları ile ele geçirme, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığını da katletmek üzere istenilen kıvamda önünü, yolunu açabilmekti... Bugün Cemaatle iktidar ortaklıklarının bozulması gündemli içine düştükleri yolsuzluk eksenli güçlükler dışında... Elbette birlikte İktidarlarına otoriter güç katarken çıkar ayrılıklarına bu kadar keskin bir çatışma içinde düşeceklerini öngörememişlerdi. Son iki seçim kampanyasında Cemaatle hesaplaşma, paralel devlet ağırlıklı suçlamalar, bir yanı ile her tür suça araç edilen İktidarları gücünün sivil, diktatoryal, haksız, hukuksuz, kadrolaşmalarla kullanılmasının insan hakları, demokrasi, hukuk devleti için ne boyutlarda tehditlerin oluşturulabileceğinin kirli çamaşırlarının ortalığa saçılması oldu. Kuşkusuz yollar ayrıldığında birlikte ortak düşman, en azından hedef sayılan bireyler ve kurumlara karşı uzlaşmalı kullanılan araçlar, başta yasadışı teknik dinlemeler, özel polis, yargı operasyonları birbirlerine karşı kullanılınca işin suyu çıktı. İttifakın seçmenlerinden şimdi “Başbakan’ı dinleme cüretini gösteren vatan haini, casus...” ya da “Halkı soyan her tür kirli işe bulaşmış, payını almış yönetici İktidar kadroları...” suçlamalarından seçtiklerine göre oy kullanmaları isteniyor... HHH Laf aramızda İktidar ortaklıkları bozulmadan, İktidarlarına yıllar eklendikçe, istenilen anayasal, yasal hukuk değişiklikleri keyfi yorumlarla da icraatlara katlanılmaz sonuçlara da dönüştürüldükçe... İnsan hakları, demokrasi, anayasal, hukuk devleti düzeni işleyişini altüst eden kadrolaşmalar, sivil diktatoryal eğilimlerin katlandığı İktidarları icraatları nedeniyle yıl yıl, ay ay işin suyunun çıktığını ortaya koyan icraatların katlanmasıyla İktidar yürüyüşünün ne menem bir yol olduğu kafalara çarpıyordu... Siyasal İslam projelerinde istedikleri gibi çıkarlarıyla uyumlu kullanabildikleri stratejik ortaklarının İktidarını isteseler de zengin Kuzey dünyası Türkiye’de yaşanan haksızlık, hukuksuzlukları, özgürlüklere aykırı icraatları kendi seçmen kamuoylarına savunamaz konuma düşüyorlardı... Dünya yangın yerine dönmüşken, İslam dünyası ağırlıklı yaratılmış ırklar, dinler, mezhepler eksenli kanlı iç savaşlar, yeni çıkarlar eksenli haritalar, bölünmelerin kavuran ateşinde, bir anlamda da zengin Kuzey dünyasının doğrudan müdahale gücündeki krizde, Türkiye’ye yönelik duyarlılıkların daha da işlevsiz olduğu, olacağı gerçeğini unutmadan... Bizdeki siyasal değişimlerde ABDAB ya da başka güçler eksenli doğrudan müdahalelerin en sınırlı döneminde olduğumuzu sevinçle düşünebilecekken... ABD’nin Irak’ta su ve petrol savaşları yolunda IŞİD’i havadan bombalamak zorunda kalmasıyla işin rengi değişti... Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan’ın seçim kampanyasında, geçmiş seçimlerde övünçle kullandığı stratejik ortaklık suçlarını Cemaatin sırtına atabilmesinin de etkisi bitti... HHH Oy isterken cumhurbaşkanı değil de başkan seçiliyormuş gibi kampanya yürütülmesine, İktidarları gücünün elinde olacağına ilişkin bir dizi vurgulamaya gelince... İşte evdeki hesabın çarşıya uymayacağı, seçmenin en çok aldatılmakta olduğu püf noktası burada... Partisine, arkasından oluşacak hükümete, İktidarları gücünü elinde tutacağına ilişkin sayılanların hepsi seçmeni güç üzerinden aldatmaca... cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan’ın seçim kampanyalarında ağırlık verilen, güçlerin elde kalacağına ilişkin gerekçelendirmelerin tümü hakhukukgerçekdışı... Seçim kampanyasında açıkça sayılan güç kullanım araçlarının, Cumhurbaşkanlığı icraatları olarak karşımıza çıkarılmaları, Cumhurbaşkanlığı yetki ve sorumluluklarına, hukuka aykırı. AKP Hükümeti’nin, sonra da ilgili kurumlar, kişiler, seçmen katında itiraz edilemeyeceği varsayımının kendisi anayasal, hukuk devleti düzeni ile çatışmakta... Cumhurbaşkanı seçiminin hukuksal onayı ile birlikte, seçilenin parlamento üyeliği, Başbakanlık görevleri ortadan kalkmakla, partisi ile ilişkisi kesilmekle kalmıyor... Oy vermeyen seçmenler içinde, tarafsız, kamu ve halkın yararları adına, hükümeti, icraatlarını, Meclis’i... İlgili tüm kamusal kurumları anayasal, yasal görevleri adına kollama yükümlülüğü doğuyor. “Ben seçmene söz vermiştim, lider kalacak, icraatları yapacaktım...” demek hakkı olmuyor... Irak’tan Türk şirketlere yasak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Petrol Bakanlığı, 16 Temmuz’da yayımladığı genelgeyle Türk firmalarının ihalelere girmesini yasakladı. Bakanlığın genelgesini açıklayan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, söz konusu genelgenin yabancı şirketlerle ortak Türk firmalarını da kapsadığını belirterek hükümetin basiretsiz, beceriksiz ve ayak oyunları üzerine kurduğu dış politikanın Türk firmalarını Irak petrolünün dışına ittiğini söyledi. Gök, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Irak Petrol Bakanlığı’nın ülkedeki tüm firmalara ve kamu kurumlarına Türk firmalarıyla iş yapılmamasına ilişkin bir genelge gönderdiğini açıkladı. Genelgede “Petrol Bakanı’nın 29 Haziran 2014 tarihli direktifi uyarınca gelecekteki davetlere ve ihalelere Türk firmalarını dahil etmemeniz talep edilmektedir” denildiğini kaydeden Gök, söz konusu genelgenin Amerikan ya da İngiliz firmaları gibi yabancı şirketlerle ortak olan Türk firmalarını da kapsadığını söyledi. Bu genelgeye göre Türk firmalarının hiçbir petrol üretim ve dağıtım ihalesine giremeyeceğine dikkat çeken Gök, bunun 1 yıllık maliyetinin 2 milyar dolar olacağını ve 50 bin çalışanı ilgilendirdiğini kaydetti. Yaptırım Deniz’i etkilemeyecek Banka mudilerinin gelişmeler üzerine bankadan para çekmek için kuyruklar oluşturduğu da ileri sürüldü. u Rus Sberbank, Denizbank’a sermaye desteği sağlayabileceklerini, bankanın yaptırımlardan etkilenmeyeceğini söyledi. Denizbank 3. havalimanının finansmanında da önemli pay hedefliyor. Bank Asya çıkışı içeride arıyor Ekonomi Servisi Önceki gün vergi ve prim tahsilat yetkileri Gelir İdaresi ve SGK tarafından kaldırılan banka, dün yurtiçindeki alıcılarla görüşmek amacıyla Katar İslamik Bank ile münhasırlık görüşmesini sonlandırdı. Bank Asya’da art arda gelişmeler devam ediyor. Dün Gelir İdaresi Başkanlığı ve SGK’nin Bank Asya’nın tahsilat yetkisine 8 Eylül itibarıyla son verildiğini açıklamasıyla Bank Asya’nın hisseleri işleme kapatılmıştı. Bankanın hisseleri dün de işleme açılmadı. Bankadan yapılan açıklamada, “Gelinen aşamada, yurtiçi yatırımcılarla da ortaklık görüşmelerinde bulunulabilmesi ve resmi teklif alınabilmesini teminen, QIB ile Bankamız arasında bulunan münhasırlık anlaşması 08.08.2014 itibariyle feshedilmiştir” denildi. Banka kaynaklarından alınan bilgiye göre Bank Asya ile yurtiçinde ilgilenen ciddi alıcılar söz konusu. Bank Asya, 11 Haziran’da, stratejik ortaklık için Goldman Sachs’ı finansal danışman olarak yetkilendirmişti. Öte yandan Türkiye’de hesabına erişim yasağı konulduktan sonra @fuatavnifuat adında yeni hesap açan Twitter fenomeni Fuat Avni, Bank Asya krizinin perde arkasına ilişkin bilgiler öne sürdü. Fuat Avni, BDDK Başkanı Mukim Öztekin’in Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Devlet eliyle bir banka batırılırsa dışardan gelecek yatırımların ve sıcak paranın sonu olur” dediğini, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da bu sözlere destek vermesinden ötürü Yiğit Bulut’un hedefine oturtulduğunu öne sürdü. Fuat Avni, dünkü tweet’lerinde, devletin bürokratik yapısının felce uğradığını, hâkim ve savcılardan sonra BDDK Başkanı’nın da hukuksuz istekler karşısında bunaldığını, BDDK Başkanı’nın “BB, ısrarla Bank Asya’yı bitirin diyor. Bunaldım artık. Baskı bitti, hakaret ve küfrediliyor” dediğini, devlet çarkının tek kişi nedeniyle kilitlendiğini yazdı. BB söz dinlemiyor Ekonomi Servisi Denizbank’ın ana hissedarı Sberbank’ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sergey Gorkov Denizbank’a yılın geri kalanında dolar cinsi sermaye desteği sağlayabileceklerini, bankanın fonlama anlamında bir ihtiyacının olmadığını söyledi. Denizbank’ın yılın ilk 6 aylık verilerinin açıklandığı toplantıda konuşan Gorkov, Rusya ve Batılı ülkeler arasında yaşanan gerginliklerin Türkiye açısından bir fırsat oluşturacağını söyledi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise Rusya’ya yaptırımlardan etkilenmeyi beklemediklerini belirterek, üçüncü havalimanının finansmanı için Sberbank ile ortak hareket ettiklerini ve banka konsorsiyumunda önemli paya sahip olmayı planladıklarını açıkladı. Denizbank’ın yılın ilk yarısında kârı yüzde 20 düşüşle 506 milyon TL oldu. Aktiflerini yüzde 31 oranında büyüterek 85.5 milyar TL’ye çıkartan banka, öz varlık getirisini yüzde 15.8’e çıkardı. Mevduatı da yüzde 35 artışla 52.8 milyar TL’ye yükseldi. Ateş, düzenlemeler nedeniyle sektörde özkaynak kârlılığının yıl sonunda yüzde 12’nin biraz altına düşebileceğini belirtti. Ru s y a ’n ın n o t u d üştü 506 milyon TL kâr Yayın Ekonomi Servisi Doğan rinin ifle pas ve if akt tüm g’in Holdin ler ket Şir ğan bir bütün halinde Do vir ‘de dan afın tar g Grubu Holdin ler ket Şir ğan Do le, etiy sur sı’ alınma leşi birl e ind yes Grubu Holding bün el gen gin din hol iki her mi mesi işle kurullarında onaylandı. lenmesiBu birleşmenin grubun güç kılarda kat mli öne ne esi işm ne ve gel etler Şirk an Doğ bulunacağını belirten kanı Baş rulu Ku İcra g Grubu Holdin etşirk e Yahya Üzdiyen, “Günümüzd ar kad o bir a am i ler artık büyük ölçekl a ılar yap şan çalı i iml ver ve ik da dinam her e eyl eşm yöneliyor. Biz de bu birl ojilerini iki şirketin gücünü ve teknol rmayı ştu olu erji sin bir rek tire birleş rak işti bir e sad hedefliyoruz. Daha e eşm birl bu z ımı cağ uşa yapısına kav u uyg sayesinde kurumsal yönetim zın ımı yap l nsa fina lamalarımızın ve nıyoruz” daha da güçleneceğine ina diye konuştu. Doğan şirketleri birleşti ‘Ekonomiye en çok destek İş’ten’ Ekonomi Servisi İş Bankası’nın ikinci çeyrekte net kârı, zayıf gelen net faiz ve ücret komisyon gelirleri ile ticari zararın da etkisiyle yüzde 5.5 düşüşle 829.4 milyon lira oldu. İkinci çeyrek sonuçlarının konsensusun altında gelmesinde beklentilerden yüksek gelen ticari zararın etkisi oldu. Global Menkul Değerler’in notunda sektördeki trendin tersine bankanın net faiz marjının daraldığına dikkat çekildi. Aktif toplamı geçen sene sonuna göre yüzde 4.3 artışla 219.6 milyar liraya çıkan İş Bankası’nın mev u İkinci çeyrekte net kârı yüzde 5.5 düşüşle 829 milyon lira olan bankanın kredi portföyü 40.5 milyar lira oldu. duatları da ikinci çeyrek sonunda 125.3 milyar liraya ulaştı. Bankanın kredileri ve alacakları yüzde 3 artışla 139.3 milyar TL oldu. Geçen yıl sonunda 135.3 milyar liraydı. Bankanın net faiz gelirleri ikinci çeyrekte yüzde 1.6 düşüşle 1.7 milyar lira, net ücret komisyon gelirleri de yüzde 0.8 düşüşle 511.8 milyon lira oldu. Geçen sene ikinci çeyrekte 141.5 milyon lira olan ti cari kâr da bu sene ikinci çeyrekte 198.6 milyon lira zarara dönüştü. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali yüzde 72’sini ticari kredilerin oluşturduğu 139.3 milyar lira tutarındaki nakdi kredi portföyü ve 40.5 milyar lira tutarındaki gayri nakdi kredilerle ekonomiye en büyük kredi desteğini sağlayan banka olduklarını söyledi. İş Bankası’nın takipteki krediler oranı da yüzde 1.6 seviyesinde gerçekleşti. Bankanın sermaye yeterlilik oranı ise cari dönem sonu itibarıyla yüzde 15.8 olarak gerçekleşti. Adnan Bali
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle