06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada illa ki Ramazan Bayramı diye kutlanmaya toplumu zorladı da sonuç ne oldu? Halk arasında bayram yine Şeker Bayramı diye anılıp kutlanmaya; çarşılarda tezgâhlar değişik fiyatlarla satılan şekerlerle, dükkânlar bayram vesilesiyle yine çocuklarına, ailesine armağan alanlarla içkili lokantalar, eğlence yerleri dolup taşıyor. Her bayramda TV ve gazetelere baş haber olan trafik kazalarında ölenlerin bu bayramda sayısı 108110. Yaralı bine yakın. Partiler arasında göstermelik bayram kutlamalarında başlıca konu Cumhurbaşkanlığı seçimi ve tabii baş aktör başbakanlığı bırakmayan AKP adayı RTE. Ama o da ne? RTE, seçim yasaklarına uyuyormuş! Başbakanlık olanaklarını adaylık propagandasında kullanmıyormuş. Altında son model zırhlı Mercedes, kiraladığı söylenen uçaktan iner inmez parti otobüsüne binip bir meydanda yine muhalefet partilerine ve liderlerine ağız dolusu küfre eş sözcüklerle saldırıncaya dek on metre çevresini kuşatmış polis ordusuyla bir zahmet yürüyen RTE, seçim yasaklarına, ama akla yakın hangi önlemlerle bakın nasıl uyuyor? O güzelim muhaliflerinin binemediği gıcır gıcır son model Mercedes var ya, ola ki devletin bir aracı amma... ...ya kırmızı plakası ya da trafikte devlete kayıtlı bilinen plakası değiştiriliyor. Hopp! RTE, devlet olanaklarını kullanmayı yasaklayan kurallarına uyan bir aday olarak işte huzurunuzda! HHH İlhan’cığım kimi bayramlarda şu mısraları yazarak yazıya başlardı: “Dışarıda bayram / Bayram bize mahrem / Sultanım biçarem / Doldur içelim” Son yıllarda bayramlardan keyif almadığımı saklayacak değilim. Son günü başkentin ana caddelerinde şöyle bir dolaştım ve yer yer kocaman harflerle köşesinde beyefendinin bir resmi olan pankartlara gözüm takıldı. Hele birinde “Türkiye sana güveniyor” yazılıydı ve altındaki imza Erdoğan! Bırakalım bütün Türkiye’yi kapsayan bu palavra iddiayı bir yana: RTE’ye herhalde de değil mutlaka güvenenler; bilumun ver rüşveti al yüklü kazanç yolu açan ihaleleri, yolsuzluklarla yolunu bulanlar, AKP’ye bağlılığını kanıtlayan yalakalar, Halk Bankası Genel Müdürü’ne gönder bir iki milyon, maaşları ödeyelim diyen havuz medyası vs, vs... Güvenemeyenlere gelince, korkudan sesi soluğu çıkmayan sade milyonlar... İmdi: Bu gerçekler her gün sütün sütun manşetlerde boy gösterir, Türkiye halkı kime güveneceğini, kuşkusuz güvenemeyeceğini her gün TV’lerde izleyip bilirken.. bir cumhurbaşkanı adayının, üstelik kendini öven pankartlarla yollarda halka, “Bütün Türkiye bana güveniyor” diye seslenmesini pes diye karşılayıp yorumlamak bile çok, ama çoook hafif kalıyor. HHH Bir iki gündür Cumhuriyet ailesine katılan beş meslektaşımıza gerek gazete içinde gerekse dışında yine eleştiriler yoğunlaştı. Üstelik geçen çarşamba, 30 Temmuz günü gazete içinde yaşanan ve bu konudaki bilgileri ancak 24 saat sonra öğrenebildiğim gelişmeleri Vakıf Yönetimi’nce görevlendirilen dört kişilik icra kurulu başkanı Akın Atalay, internetlere de yansıyan ayrıntılarıyla açıkladı. Sayın Atalay’ın Vakıf Yönetim Kurulu üyelerini gelişmelerden bilgilendiren açıklamasının içeriğini öğrendikten sonra kendisini aradım ve Vakıf Yönetim Kurulu üyelerine duyurulmasını rica ettiğim kimi açıklamalarımı iletmesini rica ettim. İcra Kurulu Başkanı söylediklerimi nesnelliğe özen göstererek yazdı ve Vakıf Yönetimi üyelerine gönderdi. Gelişmeleri değerlendirmelerinde yararlı olacağı düşüncesiyle bu açıklamayı okurlarımla paylaşmayı gerekli ve zorunlu görüyorum. HHH Açıklama: “Bu sabah (31 Temmuz 2014) Cüneyt Ağabey bana telefon etti. Kendisi; İcra Kurulu Başkanı olarak seni arıyorum, dünden beri devam ettirilen bazı olaylarda, rızam ve iznim dışında adımın da karıştırılıp kullanıldığını duydum. Benim pozisyonum gayet net ve açıktır. Hiç kimsenin benim adıma beyanda bulunmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Benim adıma birilerinin deklare ettiğini duyduğum ‘yıllık izne çıkıp yazı yazmayacağım, bu süre içinde durumu değerlendireceğim, icra kurulunun kararlarına karşı muhalefet edeceğim’ şeklindeki beyanlar gerçek dışıdır. Bu türden olayların içinde değilim ve olmayacağım. Nitekim cuma günü (dünkü yazımda da) bu hususu belirteceğim ve yazılarıma devam edeceğim. Bir şey söyleyeceksem kendim söylerim, başkaları üzerinden söylemem. Cumhuriyet gazetesini bu türden tartışmaların içine sokmayı, hem gazetede kalıp hem de muhalefet etmeyi sürdürmeyi doğru bulmam. Lütfen bu beyanımı tüm Vakıf Yönetim Kurulu üyelerine ilet…” dedi. HHH Bir eklemeye lütfen izin veriniz. 1985 yılından itibaren bugüne dek Cumhuriyet gazetesinde bulunmaktan onur duyan çalışanı, yazarı olarak; tek amacım gazetemizin temel ilkelerinden ödün vermeksizin, her türlü zorlukları aşarak yaşamasından başka hiçbir dileğim olmadı. HABERLER Dinlemeye bahane var delil yok Usulsüz dinleme soruşturmasında MİT’çisinden polisine, akademisyeninden avukatına, siyasetçisinden TÜBİTAK uzmanına kadar birçok kişinin dinlendiği tespit edildi EMNİYET’TE ZABIT KRİZİ AHMET ŞIK Ankara’da yürütülen usulsüz dinleme soruşturmasında siyasetçi, akademisyen, TÜBİTAK uzmanları, avukatlar ve hatta bazı polislerin bile dinlendiği belirlendi. Eski CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin ile dönemin CHP Genel Başkan Danışmanları Ali Kılıç ve Recep Cengiz; eski MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Taytak ile partinin eski MYK üyesi Erkan Bülent Haberal, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, akademisyen köşe yazarı Nuray Mert, TÜBİTAK uzmanları Süleyman Gökhun Tanyer, Cemil Berrin Erol, Güner Alpaydın, Mehmet Önder Yetiş, Ömer Gümüş, Ahmet Serdar Adalı, Dursun İlhan Tüfekçi ve Ayşe Buğu Bayazıt, Hanefi Avcı’nın avukatı Refik Ali Uçarcı, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Ender Ethem Atay, Başbakanlık’ta görevli polis memuru Mustafa Boztepe ve Yonca Verdioğlu Şık’ın asılsız suçlamalarla dinlendiği ortaya çıktı. Erdoğan’dan şikâyet siyasiymiş! SİNAN TARTANOĞLU ANKARA İstanbul’da polislere yönelik paralel operasyonda CHP İstanbul Gençlik Örgütü yöneticileri, telefonlarının dinlendiği belirtilerek şikâyet için Emniyet’e çağrıldı. CHP’liler, Emniyet’te “Bu eylemlere göz yuman dönemin içişleri bakanı, TİB ve MİT başkanı ve tabii ki başbakan dahil hepsinden şikâyetçiyim” ifadesini kayda geçirmek istedi. Ancak polis “siyasi olduğu” gerekçesiyle kayda geçirmek istemeyince kriz çıktı. Polislerin yoğun direnişi karşısında CHP’lilerin ısrarı üzerine “Başbakan’dan da şikâyetçiyim” ifadeleri müşteki ifade tutanaklarına girdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polislere yönelik “casusluk ve usulsüz dinleme” iddiaları ile yürütülen soruşturmada, telefonlarının usulsüz olarak dinlendiği iddiasıyla belirlenenler İstanbul Emniyet’e davet edildi. Bu kapsamda CHP İstanbul İl Gençlik Örgütü Başkanı Barış Antik ve CHP İstanbul İl Gençlik Örgütü Genel Sekreteri ve Başkan Yardımcısı Barbaros Dinçer’i de şikâyetçi olmaları için dün ifade vermeye çağrıldı. Antik ve Dinçer, polise verdikleri ifadede, şikâyetlerinin sadece bu işlemi yapan polis amirleri ve memurları ile sınırlı olmadığını belirterek “Bu işlemler açık veya zımni bir şekilde siyasi otoritenin onayı, yönlendirmesi veya en hafifinden göz yumması ile gerçekleştirilmiştir, bu nedenle soruşturma kesinlikle bu işlerin siyasi sorumlularını da dahil edecek şekilde genişletilmelidir. Tutuklanan veya gözaltına alınan polisler açık bir şekilde eylemlerini siyasi otoritenin bilgisi dahilinde yaptıklarını dile getirmişlerdir. Sadece o memurlardan değil, bu eylemlere göz yuman dönemin içişleri bakanı, TİB ve MİT başkanı ve tabii ki başbakan dahil hepsinden şikâyetçiyim, bu vesile bu suç örgütünün CHP’ye kurduğu veya kurmayı planladığı tüm kumpasların da soruşturma kapsamında incelenmesini ve aydınlatılmasını talep ederim” dedi. Antik ve Dinçer ifadelerine, “Ana muhalefet partisi dinlenerek ne amaçlanmıştır, bu kayıtlar kimlere servis edilmiştir, iktidar mensubu kişiler bu kayıtlardan istifade etmiş midir?” sorularını da ekledi. Antik ve Dinçer’in “Başbakan Erdoğan dahil siyasi sorumlulardan da” şikâyetçi olmaları Emniyet’te kriz çıkardı. İfadeleri alan polislerin, “Bu işin bu ifadelerle ne ilgisi var. Siyaset yapmayın” ifadeleri ile şikâyet taleplerini kayda geçirmekte direndiği öğrenildi. Avukatlar, “Savcı, bizim bu konudaki talebimize kayda geçirmemek için direndi. Çok büyük uğraş verdikten sonra Erdoğan, içişleri bakanı, MİT müsteşarı ve TİB başkanının adını resmi belgeye yazdırmayı başardık” dedi. sulsüz dinleme trafiği Ankara merkezli yürütülen, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda (İDB) görevli polislerce gerçekleştirildiği öne sürülen usulsüz telefon dinlemeleri soruşturmasında, dosyaya giren Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı ön inceleme raporu yapılan hukuksuzluğu ortaya çıkardı. Hedef belirlenenlere dair hâkim kararı alınarak yapılan dinlemelere “PKK üyesi olmak ya da örgüt adına faaliyetlerde bulunmak, organize suç örgütü üyesi olmak, ihalelere fesat karıştırmak, haksız kazanç elde etmek, yasadışı sol örgüt üyesi olmak” gibi gerekçeler öne sürüldü. Ancak dinlenen kişilerin, ileri sürülen suçlamalara dair emniyet arşivlerinde suça konu herhangi bir kaydının bulunmadığı tespit edildi. Dosyada adı geçen kişilerin birçoğu usulsüz dinlenildiği ve özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği gerekçesiyle sorumlulardan şikâyetçi oldu. Soruşturma dönemi olan 20102013 arasında İDB ve ilgili birimlerinde çalışan ve dinleme kararlarına ait belgelerde imzaları olan, U aralarında eski İDB başkanları ile yardımcıları ve ile şube müdürlerinin de bulunduğu toplam 37 polis şüpheli olarak yer alıyor. Mülkiye müfettişleri Halil İbrahim Bakır, İbrahim Sevimli ve Serdar Meriç’in imzasını taşıyan 18 Nisan 2013 tarihli ön inceleme raporunda şüpheli polislerden 18’i için soruşturma izni verilmesi gerektiği tespiti yapıldı. 12 polis hakkında soruşturma izni verilmemesi önerilen raporda, 7 polis hakkında ise olumlu ya da olumsuz herhangi bir tespit yapılmadı. Müfettişlerin raporunda 18 polisin, “makul ve gerçekçi sebep bulunmadan usulsüz dinleme yapmak suretiyle görevi kötüye kullanmak” suçunu işlediği tespiti yapıldı. ürettiler ‘Organize’ suç çelerle takip edilmiş: Ön inceleme raporunun şüpheli polisleri, müfettişlere verdikleri ve birbirine çok benzeyen hatta kimisi bire bir aynısı olan savunmalarında suçlamaları reddetti. Yapılan tüm işlemlerin mevzuat ve kurallara uygun olarak yapıldığını savunan polisler sorumluluğun yargı mensuplarında olduğunu ima etti. olislerden kopyalayapıştır savunma P rek Dinlenen isimler şu ge lelerine fesat karıştırmak, iha mu Ka : hin Şa i Bahr elde uğratmak, haksız kazanç ak. devlet kurumlarını zarara olm üye ne ütü örg suç n bir etmek iddiasıyla kurula Devngiz: THKP/C DevYol, Ali Kılıç ve Recep Ce si olmak. rimci Gençlik örgütü üye t Haberal: Ülkelen Bü an Mehmet Taytak ve Erk oluşturacak faaliyetlerde tehdit fanin iç ve dış güvenliğine toplumsal kaos yaratacak ilde şek ütlü örg k, ma bulun ak. ışm çal na ası Kürt çatışm aliyetler yürütmek, Türkkümet faaliyetlerini illegal Hü : pe Mustafa Bozte esine alarak, hükümetin düşm riyyöntemlerle takip altına ütle örg suç lunmak, organize yönelik faaliyetlerde bu ak. olm le bağlantılı anize suç örgütü lideri ol Ender Ethem Atay: Org ıştırmak, haksız kazanç. fesat kar mak, devlet ihalelerine olmak, anize suç örgütü üyesi Refik Ali Uçarcı: Org anç. kaz sız hak ak, rm karıştı devlet ihalelerine fesat ülen kisür e ön : PKK’li olduğu Yonca Verdioğlu Şık arılan akt e K’y PK an ınd yurtdış şilerle bağlantılı olmak, ak. alm para trafiğinin içinde yer K’lilerle irtibatlı olPK rt: Me Cevat Öneş ve Nuray lerde bulunmak. em eyl tlerde ve l, mak, örgüt adına faaliye nyer, Cemil Berrin Ero Süleyman Gökhun Ta Gü er Öm , tiş Ye r hmet Önde çi Güner Alpaydın, Me fek Tü an Adalı, Dursun İlh müş, Ahmet Serdar er li: Süleyman GökhunTany zıt ya Ba ğu ka ve Ayşe Bu ri nze be arak TÜBİTAK ve a derliğinde suç örgütü kur unm sav iği led zen dü uluşların mu kurumları ve bağlı kur .. ak. rm re fesat karıştı ve güvenliğe ilişkin ihalele ‘Başbakan dahil’ İlgisiz kişiler dinlenmiş Eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal’ı da ‘provokatif şiddet ve saldırı eylemleri girişiminde bulunabileceği’ gerekçesiyle listeye almışlar! ‘Siyaset yapmayın’ 79 polis daha açığa alındı İstanbul Haber Servisi İstanbul merkezli “casusluk ve sahte isimlerle yasadışı dinleme” operasyonlarında gözaltına alınan polislerden 79’u daha açığa alındı. Daha önce rütbelilerin arasında bulunduğu 35 polis haklarındaki idari soruşturmalar kapsamında açığa alınırken eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer bir süre önce emekliye ayrılmıştı. Açığa alınan polislerle ilgili ihraç sürecinin devam ettiği, bu konu ile ilgili kararların disiplin kurulu toplantılarının ardından netleşeceği belirtildi. Öte yandan sözkonusu operasyonda gözaltına alınarak 25 Temmuz’da tutuklanan 8 polis ile eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün avukatları müvekkillerinin tutukluluğuna itiraz etti. Avukat Hüseyin Ataol, Emniyet Müdürü Mesut Yılmaz’a ilişkin itiraz dilekçesinde, Yılmaz’ın 90 günlük raporu olduğunu, tutuklama tedbirinin sağlığında telafisi imkânsız zararlar doğuracağını kaydetti. Dilekçeyi, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Başkanı izinde olduğu için 5. Sulh Ceza Hâkimliği değerlendirecek. Mahkeme tarafından “Resmi belgede sahtecilik”, “Kişilerin arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçlarından tutuklanan Mehmet Dilaver, Selahattin Engin, Ramazan Orkun Altınışık, Erkan Palas, Fatih Kıncır, İsmail Torlar ve Şeref Bolat’ın avukatları da müvekkillerinin serbest bırakılmasını istedi. CANAN COŞKUN İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 114 polise yapılan operasyonun gerekçesi olarak gösterilen Mülkiye müfettişi ve polis başmüfettişi tarafından hazırlanan idari soruşturma raporu, birbiriyle ilgisi olmayan kişilerin Ergenekon kapsamında dinlendiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ergenekon davasında yargılanan sanık ve avukatlarının savunmalarını doğrular nitelikteki raporda, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Başkanı olan ve geçtiğimiz günlerde tutuklanan Ali Fuat Yılmazer’in imzasının bulunduğu çok sayıda karar talebi yazısı yer aldı. Ergenekon kapsamında dinlenme talebi istenen kişiler arasında, önemli davalara bakan hâkimler, eski Dışişleri Bakanları Osman Mümtaz Soysal ile Emre Gönensay, eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün akrabası Seyrullah Vatansever, RTÜK üyeleri, gazeteci ve yazarlar ile polis başmüfettişleri de yer alıyor. Dinleme gerekçesi ise kopyalayapıştır olarak hepsinde aynı. Raporda gerekçe şöyle ifade edildi: “Ülke gündemini oluşturan, her platformda tartışmalara yol açan ve toplumun çeşitli kesimleri tarafından farklı farklı algılanan milli, kültürel, etnik, dini ve siyasal hassasiyetleri, ideolojik kamplaşmanın argümanları haline getirip istismar ederek, toplumsal barışı zedeleyici, gerilimleri besleyici ve değişik unsurlarca da provoke edilebilecek nitelikte çalışmalar yaptıkları, böylelikle daha geniş kitlelere ulaşarak örgütsel kazanımların önünün açılmasını sağlamaya çalışmaları...” Listede Ergenekon kapsamında dinlenen kişiler arasında Tekirdağ Vergi Mahkemesi Hâkimi Hasan Erdem de yer alıyor. Erdem hakkında geçtiğimiz günlerde tutuklanan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Yılmazer’in karar talebi üzerine kapatılan eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme 9 polis için itiraz ‘Milletin karısını kızını dinlemek işitsel zinadır’ si üyesi Ömer Diken ve kapatılan eski 10. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Ali Efendi Peksak’ın çeşitli sürelerle dinleme kararı verdiği görülüyor. Gazetemiz yazarlarından eski Dışişleri Bakanı Soysal’ın Ergenekon kapsamında 6 Eylül 2008 2 Haziran 2009 tarihleri arasında dinlenildiğine ilişkin tespitin yer aldığı raporda, Soysal hakkında devletin güvenliğine ve iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin bilgi, belge ile kurumsal yetkilerini örgütsel araçlar doğrultusunda kullanmak istediği yorumu yapıldı. Soysal hakkında suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamaya çalıştıkları yönünde istihbari bilgiler derlendiği de savunuldu. Karar talep yazısında dinlemeye ilişkin gerekçedeki “provokatif şiddet ya da saldırı eylemleri gibi muhtemel girişimlerin önlenmesi” cümlesi dikkat çekti. 3 GÜNLÜK DUBAİ TATİLİ l ÇORUM (Cumhuriyet) İlginç açıklamalarıyla tanınan ve pop star yarışmasına katılması nedeniyle “pop star müftü” olarak da tanınan Kırklareli Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık, bu kez dinlemelerle ilgili açıklama yaptı. Bıyık dinlemelere yönelik, “Bu büyük bir günahtır. Tecessüs küfür kadar ağır bir cürümdür. Kul hakkıdır. Milletin karısını kızını dinlemek işitsel zinadır, ahlaksızlığın zirvesidir” dedi. Haber Merkezi 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten savcılardan sorumlu başsavcı vekiliyken görev yeri değiştirilen Zekeriya Öz, Dubai tatilinin Ali Ağaoğlu tarafından karşılandığı yönündeki iddialarla ilgili savunmasını Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yolladı. T24’ün haberine göre Öz adına savunmayı gönderen avukat Murat Atabay, “Öz’e ait olduğu iddia edilen faturaların sahte olduğunu” öne sürdü. Atabay, “Savcı Öz’ün 3 gün Dubai’de kaldığını buna karşın faturanın 6 günlük olduğunu, Ali Ağaoğlu üzerinde hükümetin ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın baskı kurduğu yönünde bilgiler geldiğini” iddia etti. Savunmada “Başbakan tarafından görevlendirilen 2 devlet büyüğünün girişimlerinden sonuç alamayınca savcı Öz’e yönelik karalama kampanyası başlattığı” ileri sürüldü. Öz’ün savunması HSYK’de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle