01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2014 PAZAR 4 Tenteler altında şarap, peynir, bisküvi, üzüm demlenirken Mine denizden doğru seslendi. Gel. Su çok güzel. Marmara Denizi... Bu fırsat kaçmaz! Doğrusu, son zamanlarda hemen her gün düşlerimde kulaçladığım ama yirmi yıldır artık giremediğim suya dalmaya niyetli değildim. Ama düşündüm belki de Marmara’da yüzmek için son fırsat olacaktı bu. Giydim mayomu koyverdim kendimi suya. Çocukluğumun, gençliğimin denizi değildi belki ama 20 yıl önce kulacımı bile zor gördüğüm bulanık, itici sudan çok daha iyiydi. Sanki bütün bir ömrü kulaçlıyor ve denizlerin en güzelini yudumluyordum. Mutluluk buydu. HHH Aslında salı çıkacaktık tekneye ama o gün Rasin’e davetliydik. Postacılar Sokağı’ndaki yıllar boyu nice güzel, nice keyifli kahkahalı günler, geceler geçirdiğimiz binanın en üst katına artık asansörle tırmandığımda 93’ündeki delikanlı Rasin bütün bulaşıcı keyfiyle karşımdaydı. Onun yemekleri her zaman neşeli olmuştur, bu kez de öyleydi. Eğer İrem bizleri bırakıp gidecek yerde hâlâ aramızda bulunsaydı, zaman zaman kahkahalar arasına sıkışan o biraz uzunca “es”ler de olmayacaktı. Yemekten sonra atölyeye geçtik, Rasin’in son yedi çalışmasını gördük. Bu kadar mı canlılık olurdu?.. Bu arada Rasin, bir süreliğine girip çıktığı hastanede başından geçenleri anlatıyordu: “...O sırada içeri lacivertler giyinmiş enfes bir kadın girdi, olağanüstü bir yaratık. Gülücükler saçarak sordu: Bugün nasılız? Ben de hemen atıldım: Beni boş verin! Beni bilmem ama siz çok iyisiniz ve harikulade görünüyorsunuz.” Atölyede kahkaha patlıyor... Bakıyorum çevreme o sırada herkes mutlu. Son zamanlarda küçük mutlulukların daha çok ayırdına varıyorum. Sen onların farkına varmaya başladığın zaman da onlar kâh bir köşe başında, kâh bir deniz kıyısında, kâh bir iskelede, kâh bir otobüs durağında, birden çıkıp karşısına, kucaklıyorlar seni ve o zaman Çankaya’da kim oturursa otursun umrunda olmuyor. Küçük mutlulukları ıskalama Sevgili! Son zamanlarda daha da muhtacız onlara. HABERLER Küçük Mutluluklar Sevgili, Ada vapuruna biner binmez egemen dilin artık Arapça olduğunu fark etmemek olanaksız. Yıllar önce yaz cumalarında babaannemi ziyaret için Büyükada vapuruna bindiğim çocukluk dönemlerindeki, egemen dil Rumcayı yadırgamazdım ama şimdi bana, denize yabancı gelen dili garipsedim. Doğrusu, ilk küçük mutluluğumu yakalamak için deniz adabına pek aşina olmayan Arap kardeşlerimizin şamatasından kurtulup iskeleye adım atmam gerekiyormuş. İskelenin üstünde başörtülü bir taze anne ve yanında yeni yürümeye başlamış henüz yalpalamalarını geride bırakamamış küçücük oğlu ile karşılaştım. Oğlan iki yıl önce kaybettiğim Haydut gibi beyaz üzerine sarı benekli bir kediyle oynaşıyor. Kedi karşısındakinin değişik bir yaratık, kendine daha yakın bir canlı olduğunu sanki kavramış; patilerini, tırnaklarını çıkarmadan uzatıp çekiyor. Çocuk, mutluluk içinde gülücükler saçıyor, gözlerini kocaman kocaman açarak bana bakıp gülüyor, aynı zamanda kedinin kendisine sevgiyle tepki vermesinden şaşkın, sanki masum bir gurur içinde. Anne yanında sabırla sessiz, fazla tepki vermeden, yalpalayıp düşecek gibi olursa tutmak için alesta oğlunu izliyor. Herhalde gülmüş olmalıyım ki oğlan kediye ve bana daha çok gülüyor, benden tarafa iki adım atıyor... HHH O sırada kıyıda kırçıl sakallı bir Rum balıkçı yanında ağları onarmakla meşgul beyaz pantolonlu, kolları sıvanmış keten gömlekli, mavi gözlü adamı görür gibi oluyorum... Mutluluğum elle tutulacak, koklanacak, işitilecek, meltemcesine serinletecek kadar somut. 14 Ağustos Perşembe Burgaz’a Leyla ve Tevfik Uran’ın dostlarının teknesiyle denize açılmak için gittik. Adaya vardıktan üç saat sonra tekne, etrafta tur atıp Heybeli’nin Çam Limanı’na demirlemişti bile. ‘Askerin ve polisin tüm imkânlarını konuştururuz’ Güneydoğu’da silah zoruyla insanların iradesine ipotek konduğunu belirten Erdoğan ‘Çözüm sürecini onlar istifade etsin diye hazırlamadık’ diyerek HDP’ye çıkıştı EMİNE KAPLAN ANKARA AKP hükümeti, HDP ile çözüm sürecinin yol haritası konusunda görüşmelerini sürdürürken; Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bölgede AKP’nin oyunun düşmesi ve HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın oyunun artmasını PKK’nin silah zoruyla insanların iradesine ipotek koymasına bağladı. Erdoğan, “İnsanların iradesine silah tehdidiyle el koyanlar karşısında bizler de tavrımızı en güzel şekliyle ortaya koyup, İçişleri ve TSK tüm imkânlarıyla buralarda neyse, hangi dilden anlıyorlarsa o dilden konuşmaya mecburuz. Çözüm sürecini onlar istifade etsin diye hazırlamadık” dedi. Erdoğan, milletvekilleriyle yaptığı toplantıda, Doğu ve Güneydoğu’da partinin oylarının düşmesi, Demirtaş’ın oylarının artmasının nedenlerini değerlendirdi. AKP’nin yüzde 15’in altında olduğu iki il bulunduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu kadar güçlüyüz. Diğer partiler gibi değiliz. Ama yine de biz bu illerde niye yüzde 15’in altında kaldık diye hesabını yapıyoruz. Bunu nasıl bu oranın üzerine çıkartırız? Hakkâri bizi bilmeyen bir il değil. Alanda biz varız, milletimiz hizmetlerimizi görüyor. Ama despotça, baskıyla, silah gücüyle insanların iradesine ipotek konmaktadır. İnsanların iradesine silah tehdidiyle el koyanlar karşısında bizler de tavrımızı en güzel şekliyle ortaya koyacağız. İçişleri ve TSK tüm imkânlarıyla buralarda neyse, hangi dilden anlıyorlarsa o dilden konuşmaya mecburuz” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce TBMM’den çıkarılan yasayla çözüm sürecinin yasal zemine otur Günün Kulisi tulduğunu kaydeden Erdoğan, 6 maddelik yasanın millete hizmet etmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, “Ne gerekiyorsa bizim bunu yapmamız lazım. Bu işin affı olamaz. Çözüm sürecini biz onlar istifade etsin diye hazırlamadık ki. Çözüm sürecini millet istifade etsin diye hazırladık. Eğer biz onlar istifade etsin diye hazırlamış olursak bunun hesabını veremeyiz” diye konuştu. Demirtaş’a eleştiriler yönelten Erdoğan, “Eşbaşkanlarından bir tanesi cumhurbaşkanı adayı oldu malum. Neymiş, her tarafa elma şekeri dağıtıyormuşum. Bir defa bu Elazığ’ın evladı değil mi? Elazığ’da ben ne Kürt’üm, ne Zaza’yım, biz yüzde 71 alıyoruz. Bu beyefendi Zaza, aldığı oy yüzde 10. Niye? O Elazığ’ı sevmemiş, kabullenmemiş, ama biz tüm Türkiye’yi sevmişiz. Tüm etnik unsurlarıyla sevmişiz. Biz kendimizi Diyarbakır, Tunceli, Hakkâri’ye de anlatacağız” görüşünü dile getirdi. l HDP heyeti Öcalan’ın mesajıyla döndü ‘30 yıllık savaş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP heyeti, cumhurbaşkanı seçiminin ardından ilk kez ziyaret ettiği İmralı’dan Abdullah Öcalan’ın, “Bu 30 yıllık savaş büyük bir demokratik müzakereyle sonuçlanma aşamasındadır” değerlendirmesiyle döndü. Öcalan, seçim sonuçlarıyla HDP’nin “günümüzün demokratik ve etkin muhalefeti, yarınların da en geniş tabanlı demokratik iktidarı olacağının görüldüğünü” söyledi. HDP heyetinin önceki gün İmralı’da Öcalan’la yaptığı görüşmeye ilişkin HDP’den yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, Öcalan’ın 15 Ağustos’un yıldönümü nedeniyle “Öncelikle mücadelemizin 30. yıldönümü olan 15 Ağustos vesilesiyle tarihi gelişmelerin eşiğinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu 30 yıllık savaş büyük bir demokratik müzakereyle sonuçlanma aşamasındadır. Demokratik müzakere süreci tarihi ve toplumsal olarak derin bir anlama sahiptir. Etkileri ve sonuçları çok büyük olan bir süreçten geçiyoruz” mesajını verdiği belirtildi. Açıklamada, Öcalan’ın, “Seçimde oluşturulan ve çığ gibi büyüyecek olan desteği barışa ve kardeşliğe dönük en güçlü teminatlardan biri saydığı” belirtilerek, “Seçimin en tarihi sonucu 90 yıllık içe kapanmış aşırı milliyetçi ve faşizan po bitme aşamasında’ litikaların aşılmasına dönük bir zemin yaratmış olmasıdır. Açılan yeni dönemin anlamı gerçekten demokratik Türkiye, demokratik cumhuriyet olgusunu bir ütopya olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürecek olmasıdır” dediği kaydedildi. Açıklamada, Öcalan’ın HDP’nin seçimde aldığı oylarla ilgili değerlendirmesi de şöyle ifade edildi: “Bu sonuçlarla HDP günümüzün demokratik ve etkin muhalefeti, yarınların da en geniş tabanlı demokratik iktidarı olacaktır. Bu demokratik iktidarda, inançları nedeniyle her türlü baskının ve nefret söyleminin mağduru olan Alevilerden HES’lerle suları talan eko sistemi tahrip edilen köylülere, yaşam tarzını tehdit altında gören insanlardan geleceksizleştirilen ve lümpenleşmeye itilen gençliğe, her gün vahşi bir cinayetle katledilen kadınlardan taşeron sistemiyle üç kuruşluk nafaka uğruna emeği değersizleştirilen ve iş cinayetlerinde katledilen emekçilere varana değin herkes kendisini bu demokratik programın teminatı altında hissedecektir. İktidar da bilmelidir ki; Türkiye halkları, gerçek bir ulusal bütünlük ve demokratik devletin oluşması konusunda muazzam bir irade ortaya çıkarmıştır.” Açıklamada, Öcalan’ın Ezidi halkına başsağlığı dilediği de belirtildi. Demirtaş’a tepki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle